Partilerde Kızlarla Nasıl Konuşulur (Neil Gaiman) - Çizgi Düşler

Başlatan Harun Ça, 16 Aralık, 2015, 21:58:49

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Harun Ça



Breziyalı ''Muhteşem İkizler'' Moon ve Ba kardeşlerden Haziran 2016'da Dark Horse etiketiyle Neil Gaiman'ın Hugo ve Locus ödüllü kısa öyküsünün grafik roman uyarlaması çıkıyor.

Bilimkurgu türündeki öykümüz 70'li yıllar Londra'sında geçiyor. Kızlarla tanışmak için bir partiye giden iki delikanlıdan biri hemen kendine bir kız ayarlıyor öykünün adından da anlaşıldığı gibi diğer delikanlı kızlarla nasıl konuşulacağını pek beceremeyen biri olduğu için zor durumda kalıyor. Daha sonra aslında partideki kızların göründüklerinden çok farklı olduklarını anlıyor. Daha fazlası sürprizbozan olacağı için konusu kısaca böyle.

Bu arada, öykünün film uyarlaması çoktan çekilmeye başlanmış. Yönetmen koltuğunda John Cameron Mitchell, başrollerde de Elle Fanning, Nicole Kidman, Matt Lucas ve Ruth Wilson var.

yunusmeyra

ne kadar çok yeni çizgi roman'dan habersiz kalıyoruz ...bu tanıtımlar, konu çizgi roman olduğunda "her yöne" bakmamız gerektiğini hatırlatıyor.. teşekkürler..
HULK DEĞERLİ BİR KAHRAMANDIR!
HSD YENİ ÜYELERİNİ BEKLİYOR

Ahmet Oktay

Çizgi Düşler basacakmış, facebook'tan duyurmuşlar.

nicholaihel


pizagor

Kaligrafi de denmiş kapakta ama pek inanasım yok orjinalindeki yazı karakterinin de satın alındığına... umarım yanılan ben olurum...
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...




memospinoz




ENN on beş yaşında, kızları hiç mi hiç anlamayan bir oğlan, arkadaşı Vic ise onlarla ilgili her şeyi çözmüş gibi gözüküyor. Çiçeği burnunda bu iki delikanlı, yabancısı oldukları bir yerde, davetsiz katıldıkları bir partide hayatlarının en büyük şokunu yaşayacaklar. Çünkü partideki kızlar göründüklerinden çok, çok daha fazlası!

Günümüzün en başarılı yazarlarından Neil Gaiman'ın Locus Ödüllü kısa öyküsünden, Güngezgini'nin yaratıcı ikilisi, Fábio Moon ve Gabriel Bá'nın canlı suluboya renkleriyle uyarladığı, kaçırılmaması gereken özgün bir grafik roman!

Keyifli Okumalar...
(Tanıtım Bülteninden)



Sayfa Sayısı: 64
Etiket Fiyatı: 18 TL

Nightrain

"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

tenten

"Partilerde Kızlarla Nasıl Konuşulur", Neil Gaiman'ın bir öyküsü olmakla birlikte, öncelikle bir edebiyat eseri. Gaiman, çizgi roman kadar edebiyatla da uğraştığından, yazdıkları kimi zaman böyle güzel paslaşmalara olanak veriyor. Öykü, Gaiman'ın İthaki'den çıkan Kırılgan Şeyler-Öyküler ve Mucizeler kitabında yer alıyor. Güngezgini'yle gönlümüzde taht kuran Brezilyalı ikizler Fabio Moon ve Gabriel Ba, öyküden çok etkilenmiş olacaklar ki, hem dilsel hem de görsel açıdan birbirini tamamlayan güçlü estetik duyarlılıklarıyla, bekleneceği gibi bu işin üstesinden gelmekte zorlanmamışlar.

Gaiman'ın kitaptaki öyküsünü henüz okuyamadığım için farklı disiplinlere ait iki çalışmayı kıyaslama imkânından mahrumum. Bununla birlikte çizgi roman versiyonu bu haliyle fazlasıyla üzerinde durulmaya değer. Neil Gaiman'ı özel yapan birçok unsur var, bunlardan biri de sağ gösterip sol vurmakta hiç zorlanmayışı. Londra'nın banliyö semtlerinden birinde, öte yandan banliyönün merkezi olabilmiş Croydon'da başlıyor hikâye. On beş yaşında iki yeni yetmeden Enn utangaç, içe dönük, kızlarla vakit geçirmek için can atan fakat o ölçüde kızlardan çekinen bir genç. Vic ise dışa dönük, yakışıklı, kızlarla iletişim konusunda güçlük çekmeyen bir delikanlı. İki gencin ortak dostu Alison, bir ev partisinden bahseder ve bizimkileri davet eder. Tipik bir ergen hikâyesi gibi başlıyor hikâye, ama işin içinde Gaiman olunca çapanoğlu er geç ortaya çıkıyor. İki arkadaş bir türlü partinin yapıldığı evi bulamaz. Ama ne gam, Roma'da çan sesleri durmaz derler, Londra da 24 saat müzikle yaşar. İki kafadar, her açıdan yanlış evin kapısını çalar ve şimdilik sadece kızların dans ettiği başka bir ev partisine dâhil olurlar. Bu noktada bir alıntı yapmanın zamanıdır. Hem bize dönemin ruhuyla ilgili bir ipucu verecek, hem de tam oturmayan bir iki noktaya temas etmeye olanak sağlayacak.

"Punk'ın çıkış dönemiydi.Pikaplarımızda Adverts, Jam, Stranglers, Clash ve  Pistols çalardık. Başkalarının partilerinde ELO ya da 10cc, hatta Roxy Music çalındığını duyardınız. Talihliyseniz, belki biraz da Bowie. O odada çalınan müziğin bildiğim hiçbir şeyle alakası yoktu. Hafiften Kraftwerk adlı Alman Electro-Pop grubuna, biraz da geçen doğum günümde gelen BBC Radiophonic Workshop plağından çıkma garip melodilere benziyordu."
Bu bölüm, Gaiman'ın hikâyenin art alanını kalın çizgiler ve göndermelerle çizdiği kısım. Zira Punk'ın çıkış dönemi ve adı geçen gruplar 1976-77 yıllarında olduğumuzu gösteriyor. Öte yandan iki gencin o dönemde altın çağını yaşayan ve birbirine hiç benzemese de kitle müziği olan rock ve/ya disco müziği yerine, punk ve electro gibi alternatif müziklere yönelmiş olmaları, onların toplum içindeki dışlanmışlığını, daha doğrusu kendilerini toplumdan uzak tutuşlarını da gösteriyor.

Yeni bir çağın yeni insanları olan ikilinin, Gaiman'ın öykü kitabında nasıl işlendiğini bilmiyorum ama çizgi romanda bir iki noktada taşlar yerine oturmuyor. Problem çizimlerde. Yanlış anlaşılmasın, suluboya çizimler şayet alışıksanız her zamanki gibi canlı ve güzel renklendirilmiş. Bununla birlikte Enn ve Vic pek öyle 15 yaşında gibi görünmüyorlar doğrusu. En iyimser tahminle 20'li yaşların başında iki üniversite öğrencisi gibiler. Ayrıca saçları, giysileri, kullandıkları sözcükler de Punk'tan alabildiğine uzak. Bu kusurları bir tarafa bırakırsak, karşımızda bence çok başarılı bir çizgi roman var.

Uyanık Vic, kendisinden bekleneceği gibi gördüğü ilk kızla evin 'üst katı'na çıkarken, çekingen Enn, üzerinden bir türlü atamadığı tutukluğuyla partinin verildiği büyük salonda, sonrasında mutfakta ve evin farklı bölümlerinde karşılaştığı kızlarla 'konuşma denemeleri' yapıyor. Bir süre sonra biraz açılsa da bu defa da kızların konuşmaları her şeyi alt üst ediyor. Spoiler vermemek adına kızlardaki tuhaflığı pas geçeceğim. Ama şunu söyleyebilirim, baştan beri bize sağ gösteren Gaiman ne zaman ki soluyla vuruyor, işler çığrından çıkıyor. Hikâyenin muhteşem bir dili var. Belki bir çizgi romandan söz ederken, tıpkı bir Kafka romanından söz ediyormuş gibi dili öne çıkarmak tuhaf karşılanabilir. Ama 20. yüzyıl sonlarından bu yana bu konuda öyle güçlü örneklerle karşılaştık ki, mesela Watchmen veya Sandman, edebi pasajlarla dolu olmaları da onları farklı kılan özellikler arasındaydı. Burada da Enn'in anlatıcı olarak çekingenliğini, yabancılığını, sakin görünümünün ardında içinde esip gürleyen fırtınalı duyguları yalın bir dille anlatışı ne kadar etkiliyse, tekinsiz kızların düzyazıdan şiire doğru meyleden, üzerimize  âdeta makineli tüfek gibi yağdırdıkları karmaşık cümleleri de o derece etkileyici. Belki klasik çizgi roman dilini seven okuru başta bir ihtimal biraz bunaltabilir. Fakat aslında hikâyenin sürekli artan tansiyonu patlama noktasına giderken, genişleyen görsellikle uyum sağlayan ve çizgi romanı benzersiz kılan bir seçim bu.

Yine müziğe döneceğim, çünkü hem iki gencin sosyo-kültürel olarak tanımlanmasını kolaylaştırıyordu o alıntıdaki müzik tercihleri, hem de kızları da nasıl konumlandırabileceğimize dair mesajlar veriyor. Kızların dans etmek için seçtiği Kraftwerk benzeri elektronik müzik, o günün koşullarında Punk'tan bile radikaldi. O tarihlerde Jean Michel Jarre henüz ilk albümünü yapmış, Depeche Mode filan daha ortalarda yok. Kızların gayet gayet modern ve fütüristik müzik tercihleri de, hikâyeyi okursanız fazlasıyla yerli yerine oturacak.

"Partilerde Kızlarla Nasıl Konuşulur", insanın dünyadaki yabancılığından evrendeki yalnızlığına doğru genişleyen güçlü bir hikâye. Farklı zamanlarda tekrar okunduğunda daha da zevk verebilecek, birinci sınıf bir çalışma. Şöyle bitirelim, Brezilyalı kardeşlerin hikâyeyi çizgi romana uyarlaması daha fazla tanınmasına yol açtı. Başrolünde Nicole Kidman'ın oynadığı aynı adlı filmi izlemek için sayılı günler kaldı. Kendi adıma merakla bekliyorum.

hanac

Çok güzel bir tanıtım olmuş Tenten dostum. Teşekkürler.

pizagor

Bekleyen çizgiroman yığınından çekip hemen okumam gerektiğini düşündüren bir yazı... Teşekkürler sevgili Tenten...
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


alan ford

 Tenten , kalemine sağlık , çok iyi bir inceleme olmuş
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

tenten

Güzel sözleriniz için ben teşekkür ederim dostlar, sevgiler.

nicholaihel

Elinize sağlık. Dört dörtlük bir inceleme olmuş, hem de spoiler vermeden. Özellikle alıntıladığım bölümlerdeki tespitlerinize ziyadesiyle katılıyorum.

Alıntı yapılan: tenten - 06 Ağustos, 2017, 19:50:36
Yeni bir çağın yeni insanları olan ikilinin, Gaiman'ın öykü kitabında nasıl işlendiğini bilmiyorum ama çizgi romanda bir iki noktada taşlar yerine oturmuyor. Problem çizimlerde. Yanlış anlaşılmasın, suluboya çizimler şayet alışıksanız her zamanki gibi canlı ve güzel renklendirilmiş. Bununla birlikte Enn ve Vic pek öyle 15 yaşında gibi görünmüyorlar doğrusu. En iyimser tahminle 20'li yaşların başında iki üniversite öğrencisi gibiler. Ayrıca saçları, giysileri, kullandıkları sözcükler de Punk'tan alabildiğine uzak. Bu kusurları bir tarafa bırakırsak, karşımızda bence çok başarılı bir çizgi roman var.

Uyanık Vic, kendisinden bekleneceği gibi gördüğü ilk kızla evin 'üst katı'na çıkarken, çekingen Enn, üzerinden bir türlü atamadığı tutukluğuyla partinin verildiği büyük salonda, sonrasında mutfakta ve evin farklı bölümlerinde karşılaştığı kızlarla 'konuşma denemeleri' yapıyor. Bir süre sonra biraz açılsa da bu defa da kızların konuşmaları her şeyi alt üst ediyor. Spoiler vermemek adına kızlardaki tuhaflığı pas geçeceğim. Ama şunu söyleyebilirim, baştan beri bize sağ gösteren Gaiman ne zaman ki soluyla vuruyor, işler çığrından çıkıyor. Hikâyenin muhteşem bir dili var. Belki bir çizgi romandan söz ederken, tıpkı bir Kafka romanından söz ediyormuş gibi dili öne çıkarmak tuhaf karşılanabilir. Ama 20. yüzyıl sonlarından bu yana bu konuda öyle güçlü örneklerle karşılaştık ki, mesela Watchmen veya Sandman, edebi pasajlarla dolu olmaları da onları farklı kılan özellikler arasındaydı. Burada da Enn'in anlatıcı olarak çekingenliğini, yabancılığını, sakin görünümünün ardında içinde esip gürleyen fırtınalı duyguları yalın bir dille anlatışı ne kadar etkiliyse, tekinsiz kızların düzyazıdan şiire doğru meyleden, üzerimize  âdeta makineli tüfek gibi yağdırdıkları karmaşık cümleleri de o derece etkileyici. Belki klasik çizgi roman dilini seven okuru başta bir ihtimal biraz bunaltabilir. Fakat aslında hikâyenin sürekli artan tansiyonu patlama noktasına giderken, genişleyen görsellikle uyum sağlayan ve çizgi romanı benzersiz kılan bir seçim bu.