'' Kıyamet Kuşağı '' - Oky

Başlatan ferzan, 07 Ağustos, 2016, 05:47:37

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

ferzan

    Oktay Gencer, ya da bilinen imzasıyla Oky...80'lerin sonlarından beri mizah dergilerinde üreten, profesyonel düzeyde sinema tutkunu ve arşivcisi bir çizer...Biz adını daha çok 1996 çıkışlı L-Manyak dergisinin yükselişe geçmeye başladığı sayılarda duymaya başladık...Frankofon disiplini ile underground serseriliğini harmanladığı güzelim üslubu, sinemayı iyi bilen görsel anlatımı, şahsına münhasır tercihleri ve titiz çiniciliğiyle ''Zavallı Polat'' (L-Manyak/Lombak) ve ''Cihangir'de Bi Ev'' (L-Manyak/Lombak/Fermuar/Uykusuz) serilerine imza atmış bir isim...Yeni kuşak onu daha çok ''Çarpışma - İpek ve Burak'' (Penguen/Uykusuz) serisinden tanısa da, ''Kaç Şebo Kaç'' gibi (L-Manyak/Lombak), ''Barış ve Diğer Öbür Herkes'' gibi (Uykusuz), ''Evden Çıkmayan'' gibi (Uykusuz) pek çok kısalı uzunlu serisi de mevcut...Konusuz kaldığı haftalarda ya da aylarda yaptığı bir yığın ''anlık'' işin yanı sıra, dönem dönem senaryolarını kaleme aldığı ''Çıplak'' (Penguen/2004, çizgi : Kenan Yarar) ve ''Metin Annesini Arıyor'' (Uykusuz/2013, çizgi : Memo Tembelçizer) gibi haftalık periyotta ve uzun soluklu tefrika çizgi romanları da mevcut...İşte ''Kıyamet Kuşağı'' da aylık Hortlak dergisinin ilk 6 sayısı boyunca yayınlanmış en yeni üretimlerinden biri...

    Oky'nin bol balonlu, bol yazılı kitap sayfasından hallice çizgilerini yıllardır severek takip ettim...Hikayeleri eylemden ziyade diyaloglarda bitiren, şimdiye dek gördüğüm hiçbir çizgi romancıya benzemeyen, ''Cihangir'de Bi Ev'' serisindeki müthiş özgün yaklaşımıyla ve reel-deforme flörtü çizgileriyle her daim hayran olduğum, ''Çarpışma - İpek ve Burak'' serisinin bir tek sayfasını dahi kaçırmadığım Oky'nin üretimlerine nedense son bir yıldır biraz mesafeli kaldım...Günceli, sosyali ve orta kesim genç jargonu ile trendi 20 yıla yakın bir süredir çok iyi kavrayan bu adamın detayları ve analizleri son bir yılda beni yormaya başladı ama kendisine ve üretimlerine olan hayranlığımdan herhangi birşey kaybettirmedi...Buna rağmen vermiş olduğum uzun süreli Oky molasında gözümden kaçan eserlerden biri de ''Kıyamet Kuşağı'' oldu...Değerli abim Selami Hoca, ya da forumdaki adıyla Kedidiro önermeseydi, daha da başlayacağım yoktu...İyi ki de önerdi, uzun zamandır bir Oky üretiminden bu denli tat almamıştım...

    Savaş, depresyona girmiş bir öğrencidir...Evine kapanmış, laptop karşısında tribe girmekle, bocalamakla ve anlık duygu değişkenlikleri göstermekle meşgul iken, mail kutusunda spam gibi görünen bir e-posta alır...Linke tıklar tıklamaz açılan videoda bir emoji, doğrudan kendisiyle kontak kurar...İlk anda bunu dağınık psikolojisinin bir oyunu sansa da, arkadaşı Emre'nin bir hacker şakası olduğuna kendini inandırmak istese de videonun bitmesine birkaç dakika kalmıştır ve giderek azalan sürede, emoji kendisine o anda en çok istediği şeyin ne olduğunu sorar ve bunun gerçek olacağını söyler...Videonun bitmesine saniyeler kala, bıkkınlıkla karışık bir merakla Savaş, dileğini söyler...İstediği zaman, istediği yerde olma istemektedir...Video kapanmadan önce ekrandaki emoji, videoyu ikinci bir sefer izleme olasılığının olmadığını, sadece bir arkadaşına gönderebileceğini ve bu durumdan bahsederse göndereceği arkadaşının videoyu açamayacağını söyle ve video sona erer...Savaş, defalarca aynı linke tıklasa da sonuç alamaz ve arkadaşı Emre'nin soğuk şakası olduğundan kesin emin gibidir...Zaten depresyonda olduğu için, bu tuhaf olayı çabuk unutacaktır...Taa ki bir başka sinir krizi esnasında, ağzından birşeyi kaçırıp da emojiden dilediği şeyin gerçekleştiğini dehşet içerisinde farkedene kadar...

    İlk şoku atlattıktan sonra linki doğrudan karşılıksız aşık olduğu en yakın arkadaşı Yağmur'a gönderir ve birşeyden bahsedemediği için sadece izlemesini ve sonra kendisini aramasını ısrarla tekrarlamaktan başka birşey yapamaz...Yarım gün sonra Yağmur linki açacak ve hayatında apayrı bir dönem başlayacaktır...











    Oky'nin hemen her eserinde olduğu gibi inandırıcı ve hikayeyi sırtlayan diyaloglar ile gerçekçi bir jargon hakim anlatıya...Hikaye klişeden yola çıkma gibi görülse de çok tatlı ilerliyor ve hikayenin başlangıcı Savaş ile olsa da, asla ana karakter kontenjanı ondan ibaret kalmıyor...Çoklu bir karakter anlatımı söz konusu ve başrıol her bölümde değişse de ana olaylar Savaş ve Yağmur etrafında gelişiyor...Serideki gerilim unsuru ise, bu linki göndermiş bulundukları ve hiç de tekin isteklerde bulunmayacaklarını tahmin ettikleri diğer tanıdıkları etrafında sağlanıyor...

    Öykü, Hortlak'ın ilk 6 sayısı boyunca toplamda 26 sayfa üretildi ama ne hikmetse son iki sayıdır dergide yer almadı...Bunun dışında 26 sayfa boyunca anlatılanlar, sanki çok uzun sürecek sağlam bir kurgunun giriş bölümü niteliğindeydi ve bu da beni epey heyecanlandırdı...Umarım iki sayılık molanın ardından 9. sayı ile kaldığı yerden devam eder...Bunun dışında, büyük boy dergilerde bir sayfada 15-20 panel kullanan Oky'i, nispeten daha küçük bir ölçü olan Amerikan comics formatında (26cm x 17cm) 5-6 panellik sayfalarda okumak da epey rahatlatıcı ve güzeldi...

    Oky hakkında epey doluyum aslında, sakin bir zamanda bu orijinal üreticiyi ayrıca masaya yatırıp irdelemesini yapacağım...O gün gelene dek şimdilik ''Kıyamet Kuşağı'' nı buraya not düşmüş olalım...Ayrıca yakın zamanda da Memo Tembelçizer ile birlikte 2013'te, Uykusuz Dergisi içerisinde haftalık olarak hazırladıkları uzun soluklu çizgi roman ''Metin Annesini Arıyor'' un albüm olarak çıkacağının müjdesini de verelim...  :)
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

hanac

Ferzan, bu güzel tanıtım için çok teşekkürler.

Harun Ça

Severek okuduğum bi çizgi öykü umarım devam edecek.

nocardia

İnceleme yazısı için çok teşekkürler, hikayenin devamını da Hortlakta merakla bekliyorum.