Üzeyir - Cengiz Üstün - KaraKarga Yayınları

Başlatan memospinoz, 22 Eylül, 2016, 16:24:17

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

memospinoz




Macerayı Seven Adam, Kaptan Onedin, Duka Film, Kunteper Canavarı ve Tribal Enfeksiyon'un yaratıcısı Cengiz Üstün'ün 1998- 2004 yılları arasında L-Manyak ve Lombak dergilerinde yer alan efsane karakteri Üzeyir'in tüm maceraları.

Umut Sarıkaya, Bülent Üstün, Kenan Yarar, Emrah Ablak, Cihan Ceylan, M. K. Perker, Memo Tembelçizer ve Cihan Kılıç'ın Üzeyir yorumlarıyla...
(Tanıtım Bülteninden)



Sayfa Sayısı: 96
Etiket Fiyatı: 29 TL

ferzan

    Büyük bir coşkuyla önce L-Manyak, sonra da Lombak okuyup biriktirdiğim dönemlerde bile çok favorim değildi bu karakter ama gene de aldıracak kendini bana...Derli toplu ve temiz bir edisyonla nostaljik tat bırakacak...Yavaş yavaş Uykusuz bünyesindeki çizerler de Mürekkep yayınevinden bağımsız olarak kendilerine kapı aralayan başka yayınevleriyle flört etmeye başladılar gibi...Önce Fırat Yaşa'nın Tepe'si (KaraKarga), sonra Kenan Yarar'ın Hilal'i (Marmara), şimdi de Üzeyir...Güzel kıpırdanmalar bunlar...

    Umarım KaraKarga, ilerisi için başka mazide kalmış nitelikli üreticilere yer vermeyi düşünür...Şahsen bir Sencer'e hayır demem... ;) Mürekkep baskılarıyla yeteri kadar okura inemediğini düşündüğüm Suat Gönülay'ın da basılacak daha nice öyküsü var geçmişten, dergi sayfalarında kalan...

    Herneyse, Üzeyir öyle ya da böyle heyecanlandırmadı desem yalan olur...Gelecek ayın listesine onu da dahil edelim bakalım... :)
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

nikopol

Alıntı yapılan: ferzan - 22 Eylül, 2016, 16:34:42
Mürekkep baskılarıyla yeteri kadar okura inemediğini düşündüğüm Suat Gönülay'ın da basılacak daha nice öyküsü var geçmişten, dergi sayfalarında kalan...

Basligi bir parca saptiracagiz, ama Gonulay yeteri kadar uzerinde durulmayan yeteneklerimizden. Bir sanatci icin yasi daha genc, ama 90'lardan bir figur haline gelmis durumda. Artik cizgi roman uretmemesi bir yana, Murekkep'ten cikan isleri icin imza gunu yaptigini da hatirlamiyorum. Yanlis hatirlamiyorsam Vakur Barut albumu cikacakti, ondan da uzun zamandir ses cikmadi. Yazik oluyor.

pizagor




Üzeyir'i ilk defa deneyimledim ve hiç sevemedim. Dönemin mizah anlayışı ile o zaman da uyuşamamıştım, şimdi de bıraktığım yerdeymişim. Komik desen değil, keyifli - sevimli desen değil. Sürekleyici, merak uyandırıcı desen hiç değil. Tebessüm edemeden, sırf bitirmek için olarak nitelendirebileceğim okuma deneyimlerimden birini daha yaşadım sayesinde. Bir daha da yüzüne bakacağımı sanmıyorum. Farklı çizerlerden Üzeyir yorumları dışında hatırlanacak birşey yok bana kalırsa.


Kötü, amaçsız, ne anlatmaya çalıştığı belli olmayan, mesaj kaygısı taşımıyorsa bile ne amacı olduğu anlaşılamayan kısa hikayeler topluluğu. Misal aşağıdaki bunların içindeki en kötü örneklerden biri...





Aramızda kesin sevenleri vardır, onlar da bu sözlerime alınmasın lütfen...


İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


ferzan

    Üzeyir 'i üretildiği dönemde pek tutmazdım...Fazla düz gelirdi ama yıllar sonra albüm halinde topluca bakıp hatırlayınca nostalji oldu...

    Ne Macerayı Seven Adam, ne de Üzeyir, albümlük işler değildi bence...Zamanında yayınlandığı dergilerde sayfa açığından ötürü dolgu amaçlı başlamış, ilk ortaya çıkışları üreticilerinin başka başka köşelerinde minik bölümler halinde olmuştur bu üretimlerin...Buna rağmen Üzeyir de, M.S.A da dergilerde kalsın istememiş Kara Karga ile Marmara...

    Ben başka bir konuya değineceğim aslında...Bu üretimleri mizah kategorisine sokmakla doğru mu yapıyoruz acaba?..Çünkü şahsi fikrimce bunlar mizah değil, yeraltı türünde absürt anlatılar...Batıda başka isimler veriyorlar ama kesinlikle mizah değil diye düşünüyorum...

    Gırgır, Pişmiş Kelle, Limon, Leman, Hıbır, Penguen, Uykusuz vs, bunlar mizah dergisidir ve mizah dergisi geleneğini sürdürmeye çalışır bazı şablonları ile ama Üzeyir gibi, Kötü Kedi Şerafettin gibi işlerin yer aldığı Lemanyak, Lombak gibi dergiler mizah kategorisine girmez...O dönem üreticileri de farkında değildi ama sonradan onlar da adını koyabildiler...Bu dergiler absürt ve yeraltı soslu alternatif çizgi öykü dergileriydi...Aslında güldürme ya da düşündürme kaygılarından ziyade, kendi yaş gruplarına ve anlayışlarına hitap edecek şekilde tabu olana meydan okuma, çekinilene cüret etme ve yüksek sesle derdini anlatma gibi bir misyon edinmişlerdi diye düşünüyorum...Etkilendikleri kaynaklar az da olsa vardı, bazı ABD menşeili yeraltı comic magazinleri ve Metal Hurlant türevi daha deforme yeraltı BD dergileriydi...Bizdeki mizah geleneğiyle yola çıkınca ortaya karikatürize çizgili çok absürt şeyler çıkmaya başladı...

    O dönem sivrilenler C.Üstün, B.Üstün, Kenan Yarar, Baruter, Boysal, Memo Tembelçizer, Oky gibi isimlerdi...Ablak da dikkat çekiyordu. Uğur Durak ise tam o ruhun adamıydı...Aynı dönem, çeşitli dergilerde süregelen bir ortak bilinç olduğunu da gözlemliyorum bu dergilere baktıkça...Leman, Joker, HBR, Lemanyak gibi dergilerdeki çizgi öykülerin genelinde standart bir anlatımdan ziyade absürtlüğe vurgu yapan ters köşe mantığının keşfi vardır...2000 'lerde Kadayıf dergisinde de yayınlanacak olan Vuillemin gibi çizerlerin işleri, bu dönemi besleyenlerden biri sadece...Derinine inildiğinde Crumb 'dan tutun da Corben 'e kadar gidecek bir yelpazenin izlerini görmek de mümkün...

    Şöyle bir tespitimden bahsedeyim, aslında o dönem Kenan Yarar ile Cengiz Üstün 'ün bazı anlattıkları arasında fark yok, üslup dışında...Biri daha realist çizgiyle daha ketum iken, diğeri daha başıboş ve daha deforme bir üslubu yeğleyip sonuca kısa yoldan gidecek denli sabırsız...Hilâl 'in ilk senaristlerinden biri Kötü Kedi 'nin çizeri B.Üstün 'dür mesela...Kötü Kedi 'den önce, askerden bile daha önce, yeni reşit olduğu dönemlerde Akbay 'ın Gırgır 'ında çok acayip denemeler yapmış biridir aynı zamanda B.Üstün...Abisi C.Üstün ile tarzları yakındır...

    O dönem ve sonraki 10 yılda yerli popüler kültüre en az bir düzine jargon kazandıran bu dergilerin mizahtan ziyade kendi içinde "underground" çizgi roman denemeleri olarak görmeyi daha doğru buluyorum...Bu dönemdeki üretimlere mizah demek, Death Proof ya da The Hateful Eight filmlerine komedi demekle aynı kapıya çıkıyor sanki...

    Ben o dönemi çok değerli buluyorum...Öyle bir 10 yıllık dönem ki, popüler iletişim ve medya mecralarında asla görülemeyecek şeylere abanıyorlar...2000 'lerin ikinci yarısına doğru da yavaş yavaş misyonlarını tamamladıkları için, alemin kendisi absürt ve yeraltı olduğu için sessizce çekildiler ya da haftalık mizah dergilerine daha naif içeriklerle ayak uydurdular...O yüzden 2016 'da yazılıp çizilmiş bir Şerafettin macerasını Hortlak 'ta okurken tat alamadı eski okurları, çünkü o dönemdeki gibi temsil edip yücelteceği ve bunu yaparken okurunu çok eğlendireceği bir ortam yoktu...İnsanlar kara komediye de, absürtlüğe de, yeraltı kafasına da çoktan girmişti...Öncü olanlar, klişe kalmaya başladı...

    Şahsına münhasır bir dönem olduğu için, sevilmesi kadar sevilmemesi de normal bir durum ama kesinlikle mizaha mal edilmemeli diye düşünüyorum...O döneme kendine has yapısı ve dinamiklerinden ötürü her zaman sempati duymaya ve sevmeye devam edeceğim sanırım...Yalnız bazı eskiler dergilerde kalsa, dergideki hâlleri ve havalarıyla hatırlansa daha isabetli olacak gibi...Her daim güncelliğini koruyacak evrensel bir üretimmiş gibi hiçbir açıklama yapılmadan ardı ardına içeriklerin sunulması, doğal olarak okuyanlarını türlü sanrılara itebiliyor...Üreticisinin ve yayıncısının hatasıdır bence bu tarz bir dipnot eksikliği ve dönemine dair not düşülmemesi durumu...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    O döneme değer verme sebeplerimden bir diğeri de Baruter, Kenan Yarar gibi adamların B.Üstün, Memo gibi adamlarla olan konsept uyumu, dergideki bütüncüllük ve Oky gibi adamlara çok daha farklı denemeler yapma imkanı sunması...Ersin Karabulut, o dönemin ruhuyla profesyonel olmuş biri meselâ...Lombak 'ta o kafada yaptığı ilk Yeraltı Öyküleri 'nden bir ya da ikisinin çizgi olarak az daha revize edilmiş versiyonları şu an ilk Fransızca albümü içinde, BD kitapçılarında ya da Fluide Glacial sayfalarında yer alıyor.
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

pizagor

Üzeyir ya da benzerlerine alternatif deyip de yüceltmemek lazım. Alternatif olarak nitelendirilen çizgiromanlarda ister istemez bir kalite algısı oluşuyor okurun kafasında. Ana akımda sanatını yansıtma şansını bulamayan ya da istediği gibi yazıp - çizemeyen yazar – çizer ikilisinin 'öyleyse ben de yeraltına yönelir, küçük bir zümreye hitap edecek ama gönül verdiğim, inandığım işi yaparım' demesiyle birlikte popüler akımlardan, garantili - kabul görecek işlerden kayarak sanatçnın farklı ve nitelikli anlatılar ortaya çıkarmasına sebep oluyor. Bir nevi sanatın hedefi değişiyor: geniş bir okur kitlesinden cebinden büyük miktardaki parayı çekmekten uzaklaşarak gerçekten kendini ifade etmeye ve sanat adına kendi kendini tatmin etmeye dönüşüyor. Üzeyir'in çeliştiği nokta ise eğer yapılanı alternatif olarak tanımlıyorsak, Üstün'ün bu masturbasyonunun ona – şuna – buna – bana ne kadar keyif verdiği, okurların bu panelleri - hikayeyi - karakteri değer ve kalite olarak nereye konumlandırdığı. Tamam mizah olmasın ama adı alternatif de olmasın; sayfa doldurma karalamaları deyip geçelim, böylece görece değersizliğini ve önemsizliğini de vurgulamış oluruz...
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


ferzan

    Yüceltmekten ziyade, sanıldığı kadar değersiz olmadığını vurgulamak istiyorum...Derdim savunmak ya da sahip çıkmak değil...Bir iddiası olan işler değil, herkesin beğenmesi gereken işler de değil (ki beğenilirlikleri de tartışılır) ama kesinlikle çöp olduğunu da düşünmüyorum...

    Benzer işler Amerikan magazinlerinde, fanzinlerinde yapıldığında hakkında çarşaf çarşaf yazılıyor, alt kültür malt kültür diye taçlandırıldığı bile oluyor ama aynı paraleldeki yerli üretimlerde bir konduramama durumu oluyor...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

pizagor

Onlar da yeraltı sevgili ferzan. Üzeyir ise Lombak ya da Lemanyak hangisinde senelerce yayınlandıysa o dönem cayır cayır ana akımda kendine yer buluyor. Dolayısıyla geniş kitlenin beğenisini yıllar boyu yansıtmış oluyor ki tuhaf olan da bu.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


ferzan

    Üzeyir 'in o dönem çok talep edildiğini ya da gürültü kopardığını sanmıyorum...Lemanyak ve Lombak okur kitlesine de (içinde olduğumdan ötürü) yakın biri olarak Üzeyir gibi bazı işlerin, dergide yer alan birçok üretimin arasında kendine boş yer bulduğu için konumlandığını düşünüyorum...Bunda Cengiz Üstün 'ün Kunteper Canavarı gibi bir seriyi ortaya çıkarmış olmasının getirdiği sonsuz kredinin de payı olsa gerek...

    Hatırlıyorum da, o dönem okurların tamamı dergideki her içeriğe bayılmazdı...Her birinin en az birkaç tane hiç sevmediği içerik olurdu ama kuzenlerim de dahil, sırf para verdiği için dergiyi künyesine kadar okuyanları da bildiğimden, Üzeyir 'in seveninden çok nötr kalanlarca okunduğunu düşünüyorum...

    Bugün halen bir Kunteper Canavarı toplu albümü görmek isteyen yığınla okur var ama bir Üzeyir, Tribal Enfeksiyon ya da Duka Film serilerini özleyenlerin sayısı yok denecek kadar az...O sebeple bir dönemin ana akımı olmuş popüler bir dergide yer alması, bana kalırsa talepten ziyade Cengiz Üstün bilinirliğinden ötürü diye düşünüyorum...Tabi alenen talep edilmemesi, Üzeyir 'den keyif alan okurların olmadığı anlamına gelmiyor...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

V

Zamanın mizah dergileri ana akımından kopup ortaya çıkan Lemanyak ve sonrasında Lombak vs. süre giden ,pulp bile diyemeyeceģim ucuz,çerezlik ve fast food hazırlandığı belli çizgi bant ve çizgi romanların yer aldığı bu türe ne alışabildim ne de sevebildim malesef. Bir kitle oluşturdular ve devam ettiler. Ben politik ve seviyeli mizahtan hızla uzaklaşan, görsel ve içerik kalitesi iyice düşen ve ağırlığı bu ekole yönelen yazar çizer tayfasına da biraz sitemle mizah dergisi almayı da bıraktım zamanla...
"İstemem,eksik olsun.."