2017 yılında okuduğumuz kitaplar

Başlatan dean, 23 Ocak, 2017, 13:45:36

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

dean

  2017'nin ilk ayını bitirmemize bir hafta kaldı ve bence ağır ağır bu başlığın açılma zamanı geldi. Bendeki kitaplar şimdilik aşağıdaki gibi. Arkadaşlar sizin için 2017 nasıl başladı ?

1. Kara Kitap - Orhan Pamuk
2. At ve Çocuk(Narnia Günlükleri 3) - C. S. Lewis
3. Kıyamete Bir Milyar Yıl - Boris Strugatski ve Arkadi Strugatski
4. Kadife Kutudaki Hayalet - Joe Hill

ferzan

    Uzun süredir sönük olan kitap ateşim 2017 ile birlikte harlandı...Deli gibi alma ve okuma sürecine girdim...Umarım hız kesmeden devam eder ateşim...Ocak ayı itibariyle okuduklarım ve tekrar okumasını yaptıklarım aşağıdaki gibi...

    1. Yaşama Hırsı - Jack London  (İkinci okuma)
   


    2. Müptezeller - Emrah Serbes
   


    3. Çocukluğun Sonu - Arthur C. Clarke
   


    4. Can - Andrey Platonov
   


    5. Karanlığın Yüreği - Joseph Conrad  (İkinci okuma)
   


    Bazı kitaplarımın ikinci okumalarını yapıyorum...Ya çok sevdiğimden, ya da ilk okuduğumda çeşitli sebeplerden ötürü hakkını veremediğimi düşündüğümden...Karanlığın Yüreği bunlardan biri...Yaşama Hırsı ise ikinci değil, üçüncü, hatta dördüncü okumam bile olabilir...Bende ayrı bir yeri var Jack London'un karma öykülerini barındıran bu 45 senelik baskının...

    Sırada en az iki düzine daha kitap var halihazırda bekleyen...Biriktikçe onları da listelemeye devam ederim...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

HacıGeraltEmmi

1- Güvercin - Patrick Süskind
2- Huysuz İhtiyar - Oğuz Aral
3- Dune - Frank Herbert

hanac

Arkadaşlar okuduklarınıza not verin lütfen.

Yanına 7/10 veya 5,75/10 yazın.

Bize de bir fikir vermiş olursunuz.

ferzan

Alıntı yapılan: ferzan - 23 Ocak, 2017, 14:26:16
    Uzun süredir sönük olan kitap ateşim 2017 ile birlikte harlandı...Deli gibi alma ve okuma sürecine girdim...Umarım hız kesmeden devam eder ateşim...Ocak ayı itibariyle okuduklarım ve tekrar okumasını yaptıklarım aşağıdaki gibi...

    1. Yaşama Hırsı - Jack London  (İkinci okuma)
    2. Müptezeller - Emrah Serbes
    3. Çocukluğun Sonu - Arthur C. Clarke
    4. Can - Andrey Platonov
    5. Karanlığın Yüreği - Joseph Conrad  (İkinci okuma)

    Bazı kitaplarımın ikinci okumalarını yapıyorum...Ya çok sevdiğimden, ya da ilk okuduğumda çeşitli sebeplerden ötürü hakkını veremediğimi düşündüğümden...Karanlığın Yüreği bunlardan biri...Yaşama Hırsı ise ikinci değil, üçüncü, hatta dördüncü okumam bile olabilir...Bende ayrı bir yeri var Jack London'un karma öykülerini barındıran bu 45 senelik baskının...

    Sırada en az iki düzine daha kitap var halihazırda bekleyen...Biriktikçe onları da listelemeye devam ederim...

   
    Yaşama Hırsı   8.5/10  (bilhassa Yaşama Hırsı ve Ateş Yakmak hikayeleri hatırına, diğer hikayeler için en fazla 7/10)
    Müptezeller   9/10  (son bölümün garipliğine rağmen)
    Çocukluğun Sonu   8/10
    Can   8.7/10  (bir ara 40-50 sayfa kadar boğulur gibi oldum ama o kısım dahi güzeldi)
    Karanlığın Yüreği   7/10 
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

seastar1000

1-Bizim Oyun  John le Carre  AlfaKitap
Guzel bir le Carre kitabi 8/10
2-Curuk Ten Stuart mac Bride
Aberdeen polisiyesi 8/10
3-Tunel Tim Weaver ve 4-Donus Yok Tim Weaver Ephesus Yayin
İkiside guzel kayip kisileri arayan ozel dedektif eski gazeteci David Raker maceralari 9/10
5-Suikastci Tom Wood  İthaki Kitap
Tam bir vakit kaybi palavra dolu bisey 3/10
6-Komplo Gayle Lynds   Super bir casusluk romani Robert Ludlum tadinda Zaten yazar Ludlumla beraber kitap yazmis 9.5/10

HacıGeraltEmmi

1- Güvercin - Patrick Süskind  - 8/10
2- Huysuz İhtiyar - Oğuz Aral - 5,25/10
3- Dune - Frank Herbert - 9,5/10

kedidiro

   2017 yılının ilk ayının şu ana kadarki kısmında okuduğum kitaplar nitelik olarak da beni tatmin etti. iyi başladık umarım aynı minvalde devam eder. listem şudur. görüşlerim hakkında iki kelam etmek istediklerim için yanlarındadır.
1- iskoçya sokağı 44 numara - alexander mc call smith
2- cumhuriyet tarihi soyadı hikayeleri- emine gürsoy naskali ; ilgimi çeken bir konuda sevdiğim bir yazarın beni hayal kırıklığına uğratan kitabı. daha derinlemesine araştırabilecek bir konuda kısa kısa insanların soyadlarını alış hikayeleri. yine de değerli birkaç şey öğrendiğimi düşünüyorum. örneğin; soyadını soyu sopu adı sanı olmayan insanların alması gerektiğine inandıkları için ilk etapta soyadı almak istemeyen mecbur kaldıklarında ise tepkilerini aldıkları soyisimle ortaya koyan halide edip- adnan  ADIVAR gibi... (6/10)
3-  kötüler bile - lawrence block ; her ayın ilk okumasını ayırdığım mathhew scudder polisiyelerinde şu ana kadar ki en iyi kitap. scudder sadece cezalandırılmamış kötüleri öldüren anonim bir seri katilin peşinde (7,8/10)
4- başka bir dünyanın oyunu - barış tut
5-adem'in kekliği ve chopin - mustafa çiftçi
6- yolun sonundaki okyanus- neil gaiman; büyük kız yavaş yavaş neil gaiman külliyatını topluyor. bu forumdan tommikser'in tavsiyesiyle aldığımız bir kitap. benim daha önce anansi çocukları'nı ve yokyer'i yarım bırakmışlığım var ama bu gerçekten güzelmiş. teşekkürler tommikser  :) (7,5/10)
7- kurbağa yağı satıcısı- akira kurosawa ; çocukluğuna ve ilk yönetmenlik yıllarına dair anıları. geçen yılın sonlarında okuduğum lütfü akad'ın "ışıkla karanlık arasında"yla birlikte bu güne dek okuduğum en iyi iki sinemacı kitabından biri. çok sevdim (8,4/10)
8- bu gün bize kim geldi - sezgin kaymaz ; ateş canına yapışsın ve kün'le okur dünyamda kazandığı krediyi sonraki okumalarımda kaybetmiş olan yazarın öykü kitabı. her bir öykü aynı yoğunlukta değil ama sevdiğim sezgin kaymaz'ı bana geri veren birkaç muhteşem birkaç öykü var. (7/10)
9-demir dövme öyküleri- murat başekim ; ayağı bu toprakların hikayesine basan, kahramanı bize ait olan harika fantastik öyküler. bu coğrafyadan solomon kane öyküleri. yılın ilk şaşırtıcı ve mutlu edici keşfi. (8/10)
10- harita dışı - alastair bonnet; çoğu haritalarda görülmeyen kimi terkedilmiş, kimi reddedilmiş,kimi politik oyunlara alet edilmiş yerler. yerin altında olanı da var, gökyüzünde olanı da. serde coğrafyacılık olmasa da severdim bu kitabı. oluşturduğum bu listeden sadece bir kitap tavsiye etme şansım olsa kesinlikle bunu öneririm. tüm yeryüzü sakinlerine (8,8/10)

hanac

Alıntı yapılan: hanac - 23 Ocak, 2017, 15:11:02
Arkadaşlar okuduklarınıza not verin lütfen.

Yanına 7/10 veya 5,75/10 yazın.

Bize de bir fikir vermiş olursunuz.

Not veren arkadaşlara çok teşekkürler.

afu

bu bölüm alacağım kitaplara referans oluyor. sanıyorum çoğumuz için geçerli bu.

bir kaç önerim var:
- puanlamayı (amazon'daki gibi) 5 * üzerinden yapsak? en azından 4 ve 5 yıldızlıları kesin alınacak listesine koyarız hemen.
- kitap konusu ile ilgili (kopya vermeden) kısa bir açıklama ya da en azından türü hakkında bilgi eklense?
;)

Levent Suberk

Yeni kitap aldığım yok. Onun yerine en beğendiğim kitapların birkaçını yazayım.

Huzur - A. Hamdi Tanpınar
Çamlıca'daki Eniştemiz - A. Şinasi Hisar
Fahim Bey ve Biz - A. Şinasi Hisar
Mahalle Kahvesi, Lüzumsuz Adam, Son Kuşlar, Mahkeme Kapısı - Sait Faik Abasıyanık
Amak-ı Hayal - Filibeli A. Hilmi
İstanbul Kazan Ben Kepçe - Sermet Muhtar Alus
Ulunay, Hayatı, Hatıraları, Yazıları - Hilmi Yücebaş
Gurebahane-i Laklakan, Frankfurt Seyahatnamesi - A. Haşim
Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi - Ziya Osman Saba
Ateş Yakmak - Jack London
Tanıdıklarım - Hüseyin Cahit Yalçın
Hatıralarım - Mahmut Baler
Bizim Yokuş - Yusuf Ziya Ortaç
Matbuat, Basın derkeen.. Medya - Bedii Faik
Zeka Oyunları - Fikret Uğuz

ferzan

    6. Trainspotting - Irvine Welsh  (8/10)

   

    Üç seneden beri aklımdaydı ama sonradan unutmuştum...Bir abimin kitaplığında görür görmez hemen sipariş ettim ben de devam kitabı sayılan P.rno ile birlikte...

    Filmine bayılırdım ve normalde kitabını okumadan evvel filmini izlediğim eserlere başlarken hep içim burulurdu, önce kitabını okumuş olmayı arzulardım ama Trainspotting'de öyle birşey olmadı...

    Filmi kemik ise, kitabı kemik üzeri et, kan ve deri imiş meğer...Film iskelet, kitap ise kanlı canlı nefes alan bedenmiş...Temelde kurgu ve sıralama aynı gibi olsa da, filmdekinden kat kat fazla karakter, olay ve durum vardı...Filmden çıkarılan sahnelerde gördüğüm bazı detayların da kitapta olduğunu görmek hoşuma gitti...

    Anlatımı, aktarımı, elektriği ve okuruyla olan yolculuğu çok güzeldi...Yazarı haybeden bohemcilik, yarım porsiyon yeraltı edebiyatı yazarcılığı taslamamış...Bariz bir üslup vardı ve çevirmeni bu konuda dev bir alkışı haketmiş adeta...Hiç sıkmadı, hiç boğmadı, son sayfaya dek ilgiyle okuttu...Üç akşamda, sudaki sandoz gibi çözüldü...Bunun üzerine devam kitabı olan (ve aynı zamanda önümüzdeki ay gösterime girecek olan 2. filmin de uyarlaması olan) P.rno'ya hemen başlamak istemedim...Bu ele avuca sığmaz tadı canımın çekeceği sonraki sefere sakladım...


    7. Sodom'un 120 Günü - Marques De Sade  (-/-)

   

    Eser hakkında iyi kötü birşeyler duymuştum...Sapkın, yasak ve tabu olanın dayanılmaz çekiciliğine kapılarak hızlı bir şekilde başladım kitaba...

    Eser, kolay kolay herkesin kaldıramayacağı bir ayarda...Anlatım çok sade ve açık olmakla birlikte anlatılan şeyler yenilir yutulur cinsten değil...İnternetin arka odaları sağolsun, bana şimdiye dek duymadığım herhangi birşey okutmadı ama birkaç şey vardı ki, ister istemez irkilip gözümün daldığı oldu...Genel itibariyle şiddetin ve sapkınlığın her türlüsünü duyduğumdan, çok etkilenmesem de hiç etkilenmedim de diyemeyeceğim...

    Kitap 18. yüzyılda, yaşları 50-60 arası dört tane birbirinden sapkın soylunun (bir dük, bir piskopos, bir başkan ve bir soylu daha) mevcut zevk kaynaklarını tüketip olağanüstü bir tecrübe için 4 ay, yani 120 gün sürecek sapkın bir inzivaya çekilişlerinin ve bu inzivanın organizasyonu ve uygulanışını merkeze alıyor...Hikaye, soylu dörtlümüz harici aileleri, hizmetkarları, anlatıcılar, yaşları 12 ila 35 arası değişen ve cinsiyet gözetmeyen her çeşit aktif ve pasif köle ile (çoğu kaçırılmış) Fransa kırsalında bir şatoya kapanıp sarp yamaçlara kurulu şatoya giden tek köprüyü de arkalarından yıktırmalarıyla başlıyor ve 120 gün boyunca sapkınlığın akla hayale gelmeyecek her türüyle devam edecek korkunç bir günah sezonuna yelken açıyor...

    İlk 200-250 sayfa kendini çok hızlı okutsa da, son 70 sayfaya kadar (toplamda 500 sayfaya yakın) bazı mevzuların gereğinden fazla tekrarı ve uzatılması ile bir parça sıkabiliyor ama sonra yeniden toparlanıyor...Yalnız eser tavsiye edilecek gibi değil...Midesi ve zihni hassas olan eline bile almasın, çünkü ciddi anlamda sinirleri bozulabilir...70'li yıllarda film uyarlaması da yapılmış, kitabı okuduktan sonra uyarlamasına baktım ve son derece başarısız olduğuna karar verdim...Bu başarısız haliyle bile aşırı olan film, kitabının yanında Disneyland gibi kalmış diyeyim de siz anlayın...

    Yazarı, eseri Bastille zindanında, 1785'te yazmaya başlamış...Yazılanlardan anlıyoruz ki hepsinin yazarın hayalgücü ve cinselliğe olan sapkın yaklaşımı olmasına imkan yok...Çok büyük bir gözlem ve eleştiri yer alıyor metinlerde kurgu kisvesi altında...Hiçbirinin hayal ürünü olmadığına, muhakkak dönemin Fransa'sında sapkın zümrelerce kulağına çalınan dedikoduların birer yansıması olduğuna emin oluyor insan okurken...Eseri benim gözümde ilginç ve kayda değer kılan nokta ise yazımının yarım kalmış olması...Yazarı, 120 günün yalnızca 30 gününü tamamlayabilmiş...Bu 30 günle ilgili şahsi eleştirilerini de ilave edip eser bittikten sonra tekrar revize etmek için bir kenara notlar yazmış...Sonraki 90 gün ile ilgili olarak da detaylı bir yol haritası ve plan çizmişçesine madde madde ana hatları sıralamış...Kısaca kurgu ve planı tamamen hazırlamış ama yalnızca ilk 30 günü yazabildiği gibi son okumasını da yapamamış...Eser el yazmaları olarak 1926'da, Bastille zindanındaki bir restorasyon esnasında bulunmuş ve ancak 20. yüzyılda yayınlanma fırsatı bulabilmiş...Çünkü yazarı eseri yazmaya devam ederken başka bir hapishaneye sevki gerçekleşmiş ve o da sevk öncesi el yazmalarını hücresinde biryere gizlemiş (duvarda taşlarla gizlenmiş bir oyuk falan olsa gerek)...O el yazmaları bir buçuk asır nasıl sağlam kalmış, rutubete nasıl karşı koymuş düşündükçe şaşırıyorum...

    Kitabın yalnızca planı ve dörtte biri 500 sayfa, tamamlansaymış herhalde 2000 sayfayı bulurmuş...Buna rağmen plan halinde kurgusu not alınan son 90 güne ait başlık ve notlar da detaylı yazılmışçasıına tatmin etti ve okurken herhangi bir eksiklik bırakmadı...El yazmalarındaki herşeyin; yazarın ileride revize etmesi için kendine yazdığı notlarla beraber basılması da ayrıca ilgi çekiciydi...

    Kitapta anlatılan hiçbirşeyden zevk almadım, aksi düşünülmemesi için not da vermiyorum ama kitap kendini büyük ölçüde okuttu ve yukarıda bahsettiğim kısımdaki bazı tekrar ve yerinde saymalar haricinde fazla boğmadı...Buna rağmen anlattığı her şey daha hassas bir zihin ve kalp için facia olacağından, kesinlikle tavsiye etmediğim gibi kendim okumaktan da pişmanlık duymadığımı belirtmek istiyorum...Oldukça ilginç ve kayda değer bir okuma oldu benim için...Anlattıklarından ötürü değil, anlatma ve bugüne ulaşma biçiminden ötürü bu psikopat eseri tecrübe etiğime memnunum...Ama asla tavsiye etme gibi bir sorumluluğun altına da girmiyorum...Midesine, sinirine ve bakış açısına güvenen alıp okuyabilir ya da okumaz, kendi bileceği iş...Ben almam gerekeni aldım bu kitaptan...


    8. Rubailer - Ömer Hayyam  (-/-)

   

    Tesadüf eseri ilgimi çekip başladığım bir eser oldu...Hayyam'ı ismen bilirdim de, fazla irdelemişliğim yoktu...Matematik, astronomi ve felsefe ile anılan, ama şairliğiyle de bilinen Ömer Hayyam'ın dörtlüklerinden 251 tanesini, sol sayfada Farsça halleri ve yer yer minyatür ve tasvirlerle bezeyerek sunan Kabalcı Yayınevi sunumuyla son derece keyif aldığım bir kitap oldu...

    Herkesin inancı, dünya görüşü kendine...Ne varki ben Hayyam'ın boşvermişliğini, inanç şeklini, şarap tutkusunu, güzele olan hayranlığını, öte dünya kaygısına olan umursamazlığını, ölüm ve yaşama dair fikirlerini, fani melankolisini, yobaz ile cühelaya olan tepkisini, göstermelik dindarlara olan alaycılığını, yaşanan andan zevk alabilme becerisini, aza tamahını ve tevazusunu bu dörtlüklerle anlatma biçimini çok sevdim...Bu yüzden Hollywood filmi puanlar gibi puanlama yapmaktan kaçındım...

    Dörtlüklerin en az 40-50 tanesini bir kenara not etmekten alıkoyamadım kendimi...Kesinlikle birden fazla kereler okuyacağıma eminim bu eseri...Böylelikle ömrümde ilk kez şiire karşı bir merak ve arzu da duymuş oldum...Arkasının geleceğine eminim...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

Ahmet Oktay

1) Haldun Taner - Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu (Yapı Kredi Yayınları) 8/10

Geçen yaz verdiğim siparişin yanında bonus olarak gelen Yalıda Sabah kitabını okumam vesile oldu Haldun Taner ile tanışmama. Kitabı çok sevmiştim, Taner'in kullandığı dil, yaptığı tasvirler ve tespitler müthiş bir keyif vermişti okurken. Bunun üzerine siparişlerimden birinde yazarın diğer 6 öykü kitabını da attım sepete. Ve geldiklerinde yavaş yavaş okumaya başladım. Yalıda Sabah tespitleriyle sevdirmişti kendini. Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu ise Taner'in iğnelemeleri ve mizahi dili ile sevdirdi. Kitapta 9 öykü var, kitaba adını veren ilk öykü dışında Konçinalar, Ablam, Atatürk Galatasaray'da ve Memeli Hayvanlar'ı çok beğendim. Henüz okumayanlara, okumayı düşünüp de karamsar kalanlara tavsiye ederim.


2) Haldun Taner - Ayışığında "Çalışkur" (Yapı Kredi Yayınları) 7.5/10

Haldun Taner'in Çalışkur apartmanı sakinleri ve mahalle bekçisi üzerinden yaptığı bir eleştiri. Kitapta tek öykü var, öykü bittikten sonra öyküye halkın çeşitli kesimlerinden gelen tepkilere yer verilmiş. Daha sonra bu tepkiler neticesinde Taner'in öyküde dalga geçercesine yaptığı değişikliklerle birlikte karşılaştırmalı olarak öykünün orijinal hali ve yeni hali verilmiş. Sonrasında güncellenmiş versiyona gelen tepkilerle kitap bitiyor. İnsanları memnun etmek zor iş efendim :)
Not: Ekşisözlük'te gelen tepkilerin de Taner'in kurmacası olduğunu yazmış biri, doğru mudur değil midir bilmem ama bir gerçek var ki Taner kalemini çok iyi kullanan bir yazar. Dolayısıyla tepkiler Taner'in kurmacası dahi olsa oldukça gerçekçi olmuş.


3) Anthony Burgess - Otomatik Portakal (İş Bankası Yayınları) 8.5/10

Filminin ismini çok duymuştum ama izlememiştim, kitaptan uyarlama olduğunu da geç öğrendim zaten. Geçen hafta kitap siparişi vermek için kitaplara bakarken günün fırsatı olarak çıktı karşıma ve hiç aklımda yokken ekleyiverdim sepete. İyi ki almışım ve okumuşum. Başlarda kullanılan dili yadırgadım biraz, Alex ve arkadaşlarının yaptıkları çok rahatsız ediciydi ama kitabın olayı da buydu. Okuduklarım gözümün önünde canlanıyordu adeta, günümüz toplumunda çokça duyduğumuz şeylerdi aslında. Kitabı okudukça kimin iyi olduğunu sorguluyorsunuz.
"Seçim yapabildiğimiz kadar insanız."

kedidiro

Alıntı yapılan: Ahmet Oktay - 14 Şubat, 2017, 15:07:56



2) Haldun Taner - Ayışığında "Çalışkur" (Yapı Kredi Yayınları) 7.5/10

Haldun Taner'in Çalışkur apartmanı sakinleri ve mahalle bekçisi üzerinden yaptığı bir eleştiri. Kitapta tek öykü var, öykü bittikten sonra öyküye halkın çeşitli kesimlerinden gelen tepkilere yer verilmiş. Daha sonra bu tepkiler neticesinde Taner'in öyküde dalga geçercesine yaptığı değişikliklerle birlikte karşılaştırmalı olarak öykünün orijinal hali ve yeni hali verilmiş. Sonrasında güncellenmiş versiyona gelen tepkilerle kitap bitiyor. İnsanları memnun etmek zor iş efendim :)
Not: Ekşisözlük'te gelen tepkilerin de Taner'in kurmacası olduğunu yazmış biri, doğru mudur değil midir bilmem ama bir gerçek var ki Taner kalemini çok iyi kullanan bir yazar. Dolayısıyla tepkiler Taner'in kurmacası dahi olsa oldukça gerçekçi olmuş
Haldun taner türk tiyatrosunun en önemli yazarlarından biridir malum. Bu öyküsünü "ayışığında şamata" adıyla oyunlaştırmıştır. Seyircilerin arasına yerleşen oyuncuların itirazlarıyla tekrar tekrar "düzeltilen" oyun iyice sacmasapan bir hale dönüşür. Tiyatromuzun ilginç kurgusuyla özel oyunlarından biridir. Benim öğrencilik yıllarımda (1914 :)) üniversite topluluklarının en sık sergilediği oyunlardan biriydi...

Ahmet Oktay

Alıntı yapılan: kedidiro - 14 Şubat, 2017, 15:59:03
Haldun taner türk tiyatrosunun en önemli yazarlarından biridir malum. Bu öyküsünü "ayışığında şamata" adıyla oyunlaştırmıştır. Seyircilerin arasına yerleşen oyuncuların itirazlarıyla tekrar tekrar "düzeltilen" oyun iyice sacmasapan bir hale dönüşür. Tiyatromuzun ilginç kurgusuyla özel oyunlarından biridir. Benim öğrencilik yıllarımda (1914 :)) üniversite topluluklarının en sık sergilediği oyunlardan biriydi...

Diğer eserlerini de merak ediyorum zaten, öykülerini okumayı bitirdikten sonra muhakkak oyun ve düzyazılarını da ekleyeceğim kütüphaneme.