Elveda Güzel Vatanım - Everest Yayınları

Başlatan memospinoz, 11 Ekim, 2017, 20:32:28

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

memospinoz



1926 yılının o hüzünlü sonbaharı. Osmanlı İmparatorluğu yıkılmış, genç cumhuriyet ayaklarının üzerinde durmaya çalışıyor. O büyük altüst oluşun içinde bir adam:
Şehsuvar Sami... Bir zamanların İttihat ve Terakki fedaisi, şimdilerin yorgun komitacısı. Şehsuvar Sami'nin etrafında dönen amansız bir entrika. Bir yanda kaybettiği ama hiçbir zaman yüreğinden çıkartamadığı sevgilisi Ester, öte yanda yaşanılan tarihsel bozgun...
Kaybedilen bir ülke, kaybedilen bir şehir, kaybedilen bir hayat. Ve aklında hep aynı soru: Devlet mi kutsaldır, yoksa insan mı?

"Ölüm, şehirlerimizi kaybetmekle başlar."
Kim söylemişti bu cümleyi hatırlamıyorum, ne yazık ki doğru...
Doğru, lakin eksik.
Ölüm, şehirlerimizi kaybetmekle başlar,
vatanımızı kaybetmekle neticelenir.

Sahi nedir vatan? Bir toprak parçası mı, uçsuz bucaksız denizler, derin göller, yalçın dağlar, verimli ovalar, yemyeşil ormanlar, kalabalık şehirler, tenha köyler mi? Hayır,
bütün bunların ötesinde bir anlam taşır vatan. Ne sadece toprak parçası,
ne su havzaları, ne ağaç silsilesi... Annemizin şefkati, babamızın saçlarına düşen ak,
ilk aşkımız, doğan çocuğumuz, dedelerimizin mezarlarıdır vatan...
Vatanı olmayan insanın hayatı da olmaz. Evet, bir vakitler zihnim,
kalbim bu fikirlerle doluydu. Şimdi? Şimdi bilmiyorum...

Boyut: 23x30 cm, Kuşe, Karton Kapak
Sayfa Sayısı: 70
Etiket Fiyatı: 19 TL

seastar1000

Yeni bitirdim, çok beğendim. Keşke boyutu hem sayfa boyu hem de sayfa sayısı daha büyük olsaymış.

Çok güzel bir çalışma olmuş, Bartu Bölükbaşı'nın ellerine sağlık

ferzan

    Kitabın çizerine hem okuldan, hem ortak arkadaşlardan, hem de iş çevremizden aşinaydım...Birkaç sene kadar önce bir arkadaşım çizimlerini göstermişti...Çizgi romanla ilgilenen çoğu Animasyon Bölümü öğrencisine has belli başlı kalıplar ve ezberlerle bezeli, yığınla hataları olan ve özellikle birkaç popüler isimden fazlasıyla etkilenilmiş sayfalardı...Çok beğenmemiştim...En son iki sene önce gördüm işlerini, fikrimde bir değişiklik olmamıştı...

    Birkaç ay önce bu kitap üzerinde çalıştığını öğrenmiştim ortak bir tanıdıktan...Dediğine göre bir yıla yakın bir süredir üzerinde çalışmış bu 64 sayfanın...Kitabın ilk tanıtımını duyunca meraklandım ama beklentim son derece düşüktü...Bu kez hikaye bazlı değil de çizim bazlı bir gömme yazısı ufaktan şekillenmeye başlamıştı kafamda... :) Yine de gördüğüm bir örnek sayfa ve kapak çizimi (her ne kadar kapak adına çok nokta atışı bir düzenleme olmasa da amatör de diyemeyiz) bir parça olumlu yaklaşmama sebep oldu...

    Kitap iki gün önce elime geçti...Az önce de bitirebildim...

    Öncelikle 24 yaş için çok güzel bir çalışma çıkmış ortaya...Çizeri 24 yaşında ve kitaba başladığında 23 yaşında olduğunu hesaba katarsak, ben anlatım şeklini ve çizgi kullanışını oldukça yeterli ve çekici buldum...Sayfalarını ve çizgilerini çok kısa bir süre önceye kadar gayet itici ve ham bulduğum bu bileğin hızlı ve doygun gelişimine şapka çıkardım...

    Kitapla ilgili eleştirilerim elbette var...Bazı ezberlenmiş ve iyi yansıtılamamış çizgi kalabalığı, birkaç ufak yerdeki lüzumsuz siyah leke kullanımı ve bazı fon ve yüzeylerdeki henüz yolunu bulamamış sarsak çizgi tortularını ilk kitap ve genç yaşa haklı olarak bağlayabileceğimizden, çizgiye yönelik öyle aman aman herhangi bir eleştirim olmayacak...Yalnız renklendiren çocuk (o da aynı yaşlarda ve bizim okuldan sanırım) birkaç yerde çizgiyi yutmuş, bu da okurken çok batmıyor...Derdim bu da değil...Beni okurken bazı bazı huzursuzlandıran şey, kitabın edisyonu oldu...Türkçe comics ebadında basılmış ama sanki birkaç parmak enden ve boydan fazla olsaymış, yani orijinal comics formatında yahut Çizgi Düşler 'in frankofonları hafif küçülttüğü boyda olsaymış daha doygun bir edisyon ortaya çıkabilirmiş...Bu noktada gerek yazıların okunurluğu, gerekse binbir emekle gayet güzel kotarılmış güzelim sayfalardaki bazı detaylar daha belli olurmuş...Üstelik sayfa sayısı olarak da büyük boyda daha alımlı durabilecekken, bu haliyle bir Avenging Spider Man fasikülünün karton kapaklısı gibi olmuş...Bu çalışma, edisyon olarak daha iyisini hakediyordu bence...Everest, bir parça önemsememiş gibi olmuş hal böyle olunca...Oysa rahmetli İsmail Gülgeç 'in ustalık döneminin en kötü işlerinden Başkomser Nevzat 1. ve 2. albümleri ile 3. albümü resimleyen yılların sevimsiz ve ezberci çizgi erbabı Aptülika 'nın iyiden iyiye karnavala, sirke dönüşmüş hafif çizimleri frankofon boyda ve gereksiz büyük yazı fontlarıyla okurlarla buluşmuştu...Bartu Bölükbaşı 'nın sayfaları daha iyi bir ebadı hakediyordu...

    Bunun dışında yine ortak tanıdığımızdan ve eserin roman versiyonunu okumuş bir diğer mesai arkadaşımdan öğrendiğime göre aslında bu kitap romanın neredeyse çeyreğine falan tekabül ediyormuş...Zaten son sayfayı okuyanlar, hikayenin yarım kalmış olduğunu farkedecektir...Buna rağmen devam edeceğini ima etmemeleri ve ''son'' yazmaları, kitabın sırtında da #1 ibaresi olmaması canımı sıktı...Zaman içerisinde Bartu uyarlamanın devamını çizebilirmiş ama Everest ile aralarında bazı sorunlar olabileceği ve birbirileri için yaratılmadıkları da aldığım duyumlar arasında...Ben şahsen devamının gelmesini isterim...

    Genç bir çizerin çok güzel özümsediği ve bizzat çizgi romana uyarladığı (genelde yazarları yapar bu tarz uyarlamaları, istisnalar hariç), çok da ideal resimlediği, okurken rahatsızlık vermeyen ve gayet ustaca akan ortalama üzeri başarılı panellerle bezediği (çizerinin comics sevdasından mütevellit comics formatına öykünmesi de batmıyor sayfa ve panel kullanımında) çok hoş ve yetkin bir ilk kitap...Umarım devamı gelir ya da romanın tamamını çok uzak olmayan bir gelecekte bitirip tek ve kalın bir cilt olarak bu ilk kısım da yer alacak şekilde umarım yeniden yayınlatır...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com