TENTEN Batman'e Karşı !

Başlatan hanac, 04 Ocak, 2010, 17:33:01

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

hanac

Evet Arkadaşlar, böyle bir çizgi roman var.



Yazan ve çizen: "Hergi" (Bournazel)

"Tenten Batman'e Karsi" 28 sayfa ve lisanssız olarak bir hayran tarafından 1990 ların başında yayınlanmıştır.

Konusuna gelirsek; Tenten Gotham City'ye gelir ve başlangıçtaki kötü karşılaşmalarına rağmen Batman ile ortaklaşa Fındık'ı fidyecilerden kurtarırlar.

Herge'nin ilk dönem çalışmalarından etkilenen hiciv niteliğinde bir yayın olmuştur.






hanac

Herge'nin mirasçıları yeni Tenten yayınlanmasına müsaade etmedikleri için böyle değişik lisanssız yayınlar yapılıyor.

Mirasçılarını da bir taraftan takdir etmek lazım, kim bilir ne paralar reddetmişlerdir.

Steven Spielberg / Peter Jackson tarafından yayınlanacak olan üçleme filmlerin ardından belki fikirlerini değiştirirler.

Bir de böyle bir şey var;




hanac


pizagor

Batman vs. Judge Dredd...
Batman vs. Predator...
Batman vs. Daredevil...
Batman vs. Punisher...
Batman vs. Spawn...
Batman vs. Spiderman...
Batman vs. Aliens...
Batman vs. Hellboy...
Batman vs. Tintin...

Amerikalıların şu crossover dedikleri şeyi en fazla Batman'de görüyoruz desenize...
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


s.b

Çok tuhaf görünüyor Tenten ve Batman. Ama okumak isterdim nasil bir öykü uydurmuslar diye.
İNANDIĞIN GİBİ YAŞAMAZSAN YAŞADIĞIN GİBİ İNANIRSIN

Lami Tiryaki

Sevgili Hakan Alpin'in Seyir Defteri dergilerinin ikincisinde Tenten'in İstanbul maceralarıyla (fake maceralar) ilgili enfes bir makalesi var. Hakan'cım rica etsek yazıyı burada da yayınlar mısın?

hakan alpin

bahsettiğin yazımı elbette buraya aktarırım, amigo :)
yalnız yarına.. zira diğer bilgisayarımda ve şu an çok uykum gelmiş durumda :)

hakan alpin

kusura bakmayın, biraz geciktim yine :)
bu yazı ilk kez "seyir defteri" dergisinin 2. sayısında yayınlanmıştır ve umarım yazıda kullandığım görsellerden bir kaçını buraya da ekleyecek kadar öğrenmişimdir şu görsel monte etme olayını :)



2008 yilinda 80. yayin yilini kutlayacak olan Tenten (orijinali: Tintin), dahi yaraticisi Hergé'in hayat verdigi dünyaca ünlü bir çizgiroman kahramanidir.
Dile kolay, tam 80 yil... üç çeyrek asri asan bir yayin kariyeri ve basarisi. Avrupa çikisli çizgiromanlar içinde en popülerlerinden biri olmasinin yani sira; maceralarindaki inanilmaz gelecek öngörüleriyle, fasizmi çagristirdigi iddia edilen özellikleriyle, hatta kendi ülkesinin senatosunda bu konuda siyasi bir tartismaya sebebiyet vermesiyle ve Tenten Kongo'da adli macerasinin yakin geçmiste Ingiltere'de irkçi bulunarak yasaklanmasiyla taninan ve yaraticisina ömrünü de asan bir söhret hediye eden Tenten'i eminim bilmeyeniniz yoktur.
Peki ya, Tenten'in bir zamanlar Istanbul'u ziyaret ettigini duymus muydunuz?
Evet, yanlis okumuyorsunuz. Ünlü çizgiroman kahramani Tenten, 1960'li yillarda çizgiroman karelerinde Istanbul'u ziyaret etmisti, hem de iki kez...

Iki ziyaretinde de korsandi Tenten. Yo, o bildiginiz tek gözü kara bir bantla kapatilmis, takma tahta bacagi ve siyah, kurukafali bilinen bayragi ile bir korsandan bahsetmiyoruz. Tenten'in buradaki korsanligi sadece korsan baskili maceralardan ibaret. Yani, ortaya çiktigi ve yaraticisinin elinden hayat buldugu yasal ve resmi maceralarindan ayri -ve izinsiz- olarak hazirlanmis maceralar bunlar. Korsanligi iste buradan kaynaklaniyor.

ÖYKÜ SÖYLE:
Burhan Yayinlarindan sali günleri yayinlanan haftalik bir mecmua olan Tenten, o döneme kadar yayinlanan orijinal maceralarinin olusturdugu 'stok' maceralar tükendiginde iyi giden satislarindan dolayi sona erdirilmek istenmez. Varolan 23 macerasina ilave edilecek olan yeni Tenten maceralari Türkiye'de üretilmeye baslanir ve 17. Tenten cildi, bu ilk müstesna maceraya ayrilir (sadece bununla da yetinilmez ve birazdan aktaracagim digerleri de seriye eklenir).
Maalesef elimde yalnizca bu haftalik mecmuanin fasikül kapaklarinin kopartilip ciltlenmis versiyonlari mevcut oldugundan kesin baski tarihi giremiyorum. Ayrica bu 'korsan' Tentenleri kimin çizdigi de hâlâ bir sir. Ancak seneler önce Yapi Kredi Yayinlari Tenten maceralarini Türkiye'deki en kaliteli baskisiyla yeniden hayranlarina sunarken, bu vesileyle benimle ropörtaj yapan Sayin Ragip Duran'a da belirttigim gibi, dönemin bu tarz çizimlerinden bazilarina imza atan karikatürist Erdogan Bozok'un ismi rivayet seklinde bu Tentenlerle birlikte anilagelmekte.

Gelelim Tenten Istanbul'da macerasina. Serinin tamami gibi oldukça naif ve acemice, çalakalem hazirlanan bu macerada (zira o yillarda film masraflarini azaltmak isteyen yayincilar bir çizer tutarak isik geçirgen aydinger kagidina orijinal çizimlerin üzerinden kopya ettirir ve baskida bunlari kullanirlardi), hemen tüm Tenten karakterleri rol almistir. Ve sanki kaçinilmaz Tenten öngörüleri bunda da devreye girmis ve konu, ezeli -ayrica hasmane- komsumuz Yunanistan'a da uzanmistir. Her iki ülkede de Kaptan Hadok'un siki dostlari vardir. Türkiye'den Badi Nuri, Yunanistan'da ise Palavradis...
Ilginç bir anekdot da Tenten'in beyaz Fox-Terrier cinsi köpegiyle ilgili:
Almanya'da yayinlanirken 'Struppi' adini alan Tenten'in sevimli köpegi Milou, ülkemizde ilk önceleri 'Boncuk' ismiyle anilirken, sonralari da 'Findik' adiyla özdeslesmistir.
Tenten Istanbul'da'nin senaryosuna göre Kaptan Hadok'a eski arkadasi 'Denizler Kurdu' Kaptan Badi Nuri'den bir gemi miras kalir. Istanbul'dan, bekçi Çatana Hayri'den bir davet mektubu alan Kaptan, Tenten'le birlikte mirasini almaya Istanbul'a gelir. 'Yol Verin Aslana' isimli gemi Haliç'de demirlidir. Paspal görünüslü ve iyice dökülen hurda bir silep olan bu geminin miras birakilmasi Tenten'i iskillendirir. Ardinda yatan sirri arastirmaya gemiden baslarlar. Gemiyle birlikte miras kalan bir papagan onlari Badi Nuri'nin eski kamarasinda karsilayacaktir. Papagan sürekli, "Abidik, gubidik! Öztürk, Yesseee!" çigliklari atmaktadir. Hatirlanacagi gibi bu ifadeler Yesilçam'in unutulmaz komedyen aktörü Öztürk Serengil'in bir nevi sesli kartvizitidir.
'Korsan' Tenten serüveni yaratmaya soyunan 'girisimci' yayincimiz bu kez de Tenten'i ülkemize iyice maledebilmek için müthis adaptasyonlara girismistir.
Karabela Export-Import isimli denizcilik sirketinin sahibi olan Anton Karabela, 'Dünyanin her yerinde kolu vardir' yazili bir kartvizitle hurda gemiye alici olur. Bu noktadan sonra da her yerde Kaptan ile Tenten'in karsisina çikar. Amaci Badi Nuri'nin sakladigi gizli bir hazineyi ele geçirmektir. Karabela isi Tenten'i kaçirmaya kadar vardirir, onu zindana atip sorgular. Ikiz polis dedektifleri Dupont ve Dupond'un mizah yüklü ara katkilariyla, kaçma kovalamacalarla, Pire'den Ege Denizine uzanan serüven, Tenten'in sünger avcilarinin kullandigi bir dalgiç kiyafetiyle yaptigi bir deniz dibi taramasina dek açilim yakalar.
Tenten Istanbul'da'nin en ilgi çekici özelliklerinden birisi de kullanilan adaptasyon Türkçesi ve bunu saglama yolunda basvurulan yerel deyimlerdir. Örnegin bunlardan en belirgini Tenten'in bir ara, "Kayseri sucugu gibi baglanmaktan," bahsetmesidir. Bu ilginç listeye uzatmak mümkün:
- Boncuk, "Tenten'i kaçirdilar! Yetisin, ey ümmeti Muhammed," diye -bilindigi gibi sadece okuyucunun duyabilecegi- çigliklar atar.
- Tenten, "Yigitligin onda dokuzu kaçmak, biri ise hiç görünmemektir," der.
- Boncuk, ilerleyen sayfalarda miras kalan gemideki geveze papagani taklit ederek, "Yesse, lahmacun gibi laf ettim," gibi ifadeler sarfeder.
- Kaptan içmek için "Kavaklidere Sarabi" sorar ve "Gemilerde talim var" sarkisini mirildanir.
- Tenten, Kaptan Hadok'a, "Sen anlayana kadar Üsküdar'da sabah oldu," der. Hatta bir süre sonra papaganin -ve Boncuk'un- diline doladigi Serengil patentli malum "Yesse" nidasini kullanarak, "Yesse, Kaptani Derya Pasa," seklinde ifadelerle sevincini gösterir.

Macera Pire'den sonra ilginç bir yaklasimla iyice sürreal kivama bürünür. Ilkin bir anlatim karesinde, "... elbette yazarla ressam birseyler uyduracak," diyerek konuya bir çikis arandigi seslendirilir. Derken kahramanlarimiz gemiyle denizin ortasindayken birdenbire Turnusol çikagelir. Bu kez de o, "Ressamla yazara rica ettim de beni hemen bu maceraya ittirdiler," der. Kaptan ise, "O yazarla ressam bizi dogdugumuza pisman ettiler bu macerada," gibisinden hafif yollu bir sitem yollar. Bu türden ifadelerden, 'korsan' çizere ilaveten bir de 'korsan' Tenten yazarimizin oldugu çikarsamasini yapabiliriz sanirim.
En can alici ifadelerden birisi de Kaptan'in, "Fesuphanallah"idir.
Sonunda Badi Nuri'nin biraktigi define haritasi bulunur. "Adimi bilen adami da bilir," notu onlara bir hazinenin varligini yeniden hatirlatir. Ege'ye açilirlar. Bir adanin yakinina demir atarlar. Fakat bu adanin -garip bir sekilde- tropikal agaç ve bitkilerle dolu oldugunu(!) belirtmekte fayda var. Sanirim çizerin yakinindaki Tenten dökümanlari sadece bunlardan ibaretti!.. Turnusol'un altinin yerini tespit eden sarkaci devreye girecek ve hazine olarak geminin kendisini gösterecektir. Sonuçta sirada Tenten'le Turnusol'un zafer ve sevinç dansi vardir: "Abidik, gubidik! Tvist, tvist."
En nihayetindeyse Kaptan, "Sizi Marmara Canavari isimli maceraya bekliyorum," diyerek bir sonraki 'korsan' Tenten macerasina okuru davet eder.

MARMARA CANAVARI
Maceraya okuyuculara hitap eden Tenten imzali bir mektupla girizgâh yapilir:
"Sevgili Tenten okuyuculari;
Bu yazi Kaptan ile ben Istanbul'da geçirme karari verdik. Geçen gelisimizde güzel Istanbul'a bir türlü doyamamistik.
Kaptan, Kinaliada'ya yerlesmeyi ve bütün yazi balikçilikla, yüzmekle geçirmemizi istedi. Ben de onun bu teklifini sevinerek kabul ettim. Simdi Kaptan, haril haril tekne ve oltalarla mesguldür. Dünyanin cenneti Istanbul'da sakin bir yaz geçirmek istiyoruz. Bakalim neler olacak?"

Konu Kinaliada panoramasiyla baslar, Kaptan ve Tenten buraya yerlesmistir. Yetenekli bir balikçi oldugundan dem vuran Kaptan coskulu, Tenten ise kuskuludur. Çünkü Tenten gazeteden avlanacaklari Marmara'da bir canavar katilin türedigini okumustur. Ancak Kaptan oldukça rahattir. Zira Türk polisinin isini bildiginden emindir. Üstelik bu canavar bir de kendisine denk gelirse iyice pisman olacaktir. Bunula birlikte ikiz polislerin sürpriz Istanbul seyahatleri de sözkonusudur. Ve Kaptan'a göre belki de adi geçen canavari onlar yakalayacaktir. Ancak canavarin ortalikta olmasi Tenten'i rahatsiz etmekte ve Kaptan'in yalniz basina balik avlamaya gitmesine çesitli numaralarla engel olmaktadir...
Kavaklidere Sarabi yerine bu kez raki içmeyi tercih eden Kaptan'i sonunda rahat birakmaya karar veren Tenten, Istanbul'a inip Cagaloglu'ndaki gazeteci meslektaslarindan canavar hakkinda malumat toplamaya karar verir. Ögrendigine göre zanli, Kazim adinda Surdisi'nda oturan eski bir suçludur ve polis onun pesindedir. Ikizlerle karsilasan Tenten, onlarin iddia ettikleri gibi Marmara Canavarini bulduklarina inanmaz. Israrci Ikizler onu Galata Köprüsünün yakinindaki bir deniz müzesine götürüp buradaki bir tekneyi gösterir. (Meraklisina not: Gerçekten de o yillarda Marmara Denizinde yakalanmis kocaman bir köpekbaligi böyle bir teknenin içinde, görmek isteyenlere 25 kurusa gösterilmis. Maceraya adini veren de -kendisiyle konunun hiç alakasi olmamasina ragmen- bu dev ölü köpekbaligidir zaten). Ancak Tenten insanlari öldürüp duran gerçek katilin pesine düsmüstür bir kere. Ikizleri birakip olayin gizemini kendisi çözmeye çalisan Tenten yeniden yola koyulur. Aksaray'dan Topkapi'ya, Bakirköy'den Yesilköy'e dek uzanan bir Istanbul kosturmacasinda Tenten basroldedir.
Aslinda Marmara Canavari olayi üç yil önceki bir hesaplasmada Tenten'in elinden kaçan Henri adindaki bir uyusturucu kaçakçisinin basinin altindan çikmaktadir. Kazim isimli garibani esir olarak tutan Henri'nin çetesi her gün birini öldürüp denize atmaktadir. Emniyetin dikkati deniz ve kiyilardayken de karayoluyla uyusturuculari rahat rahat kaçirmayi planlamaktadirlar. Onlarin hesaplarini altüst edense Tenten olur. Son partiyi de kaçirip suçu baslangiçyan beri üzerine attiklari Kazim'i da bir intihar mektubuyla denize atacaklarken Kaptan'in da yardimiyla çeteyi engeller. Gerisi polisin görevidir--

Bu macerada Türk deyimleri ve ifadeleri bir önceki kadar yogun degildir:
- Ikizler önceleri, "Çaylaklara bakiniz, top tüfek atiniz," diye laflarken sonralari, "Kendi düsen aglamaz," gibi daha bilinen deyimleri kullanirlar.
- Bir ara da Kaptan suçlu zannettigi Kazim'a, "Yüzünü seytan görsün," diye çikisir.

Tenten'in Istanbul maceralari bununla sinirli kalmaz. Ancak gezilerin çizgiroman versiyonu Marmara Canavari ile sona ermistir. Fransa ve Belçika'da tam manasiyla bir fenomen olan Tenten'le ilgili simdiye degin yüzlerce makale ve düzinelerce arastirma kitabi yayinlanmistir. Bu arastirma kitaplarina bu sevimli ve maceraci gazeteci kahramanin albümlerinin yayinlandigi ülkeler de konu edilmistir. Eh, hâl böyle olunca dikkatlerin ülkemizdeki bu 'korsan' Tentenlere çekilmesi gayet normal. Yaraticisi Hergé'in haberi ve izni olmaksizin hazirlanmis olan Türk yapimi bu Tenten çizgiromanlarinin nami, Belçika ve Fransa'daki hayranlari arasinda epey yayilmisti. Tenten fenomeninin özel tesadüflerinden birisi de bu noktada devreye girmistir. Çünkü milli kahramanlari konumundaki kahramanin ilk sinema macerasina fon olarak Istanbul seçilmistir.
Fransiz yapimi 'Tintin et le Mystére de la Toison d'or' veya bilinen Ingilizce ismiyle 'Tintin and the Mystery of the Golden Fleece', 1962 yilinda gösterime girdi. Jean-Jacques Vierne'nin yönettigi filmde Tenten, sert karakterli bir deniz kaptaniyla dostluk eden genç bir çocuktur. Kaptana bir tekne miras kaldiginda, Tenten'i ve köpegini tekneyi almalari için Türkiye'ye getirir. Tekne çok iyi durumda degildir, ancak bu arada ikiliyi ve köpegi öldürmeye yönelik çabalar süphe uyandiricidir. Biraz daha arastirdiklarinda teknenin kayip bir hazineye giden anahtari sakladigini ögrenirler. Karakterler elbetteki maceraci gencin konu edildigi popüler Belçika çizgiromanindan alinmistir. Jean-Pierre Talbot'un oynadigi Tenten'in yani sira bu filmde Kaptan Haddock'u Georges Wilson, Nestor'u Max Elloy, Angorapoulos'u (ismi baskent Ankara'yi çagristiriyor) Marcel Bozzuffi, Scoubidouvitch'i Dimos Starenios canlandirmis, Peder Midas adli karakteri ise dönemin Türkiye ve Izmir asigi Fransiz asilli ünlü sarkicisi Dario Moreno oynamistir. Filmin Remo Forlani'nin elinden çikmis olan senaryosu da düz kurgusuna ragmen iyi islenmistir.
Bu bilgiler isiginda 'korsan' maceralara dönersek; sanirim 'Tenten' filmini seyreden dönemin Burhan Yayinlari yetkilileri bundan etkilenip bu çizgiromanlari mi hazirlamis görünmekte, ama gerçek bilinmez. Eldeki muglak verilere bakilirsa her ikisi de mümkün görünüyor. Sonuçta Tenten bu filmle birlikte serüvenlerinde tam 3 kez Istanbul'u ziyaret etmistir.

MERIH'E GIDIYORUZ
Gelelim üçüncü 'korsan' Tenten çizgiromanina...
Kaptan, eliyle dokundugu evleri yikabilecek kadar fazla ve olaganüstü bir güce kavusmustur. Profesör Turnusol'a göre bu durumun çözümü uzaydadir. Agirligin sifira inecegi fezada Kaptan da etkisiz kalacaktir. Isin içine kötü adamlar karisir...
Kimseye zarar vermemek için kendini çöllere vurmus olan Kaptan'i bulup bindikleri cipe çelik bir halat baglatirlar. Halatin bir ucu da Kaptan Hadok'un beline baglidir, ve onun kas gücüyle firlattigi ciple birlikte sevimli üçlü uzaya açilmis olur. Hemen açiklayalim, Turnusol'un bulusu olan bir hap sayesinde uzayda özel giysi olmaksizin, rahatça nefes alarak dolasabilmektedirler. Göktaslarina kafa atan Kaptan insanüstü gücünün hâlâ kendisinde olup olmadigini kontrol etmektedir...
Bu esnada Turnusol kendince bilimsel açiklamlara girisir. (Açiklamalari orijinalinden aynen aktariyorum).
"Size yutturdugum feza hapi sayesinde fezanin bütün sartlarina dayanikli hale geldiniz. Ne oksijene ihtiyaciniz var, ne de soguk ve sicaga karsi elbise...
Benim o kötü makinayi casus üstümüze çevirdigi zaman, içine yanlis tüp koymustu. Bu xxt tüpü birisine tatbik edilince, hangi alanda kabiliyeti varsa o yanini siddetle gelistirirdi.
Kaptan, vücut kuvvetine çok önem veriyordu. Bu yüzden atomik bir güç kazandi. Dokununca evler yikiliyordu.
Bense zihin kuvvetine sahiptim. Bu yanim atomik bir gelisme gösterdi. Zihnim bütün problemleri yendi ve iste bu hapi yaptim..."

Maceranin ilerleyen sahnelerinde önce uzaydan dünyaya göz atarlar ve bir önceki 'korsan' macerada geçen istanbul ve Kinaliada'yi birbirlerine gösterirler. Ardindan da Merih'e inerler. Merih'te Ortaçag giysileri içinde, Dünyalilardan üçbin yil ileri oldugunu iddia eden bir medeniyetle karsilasirlar. Merihliler, Kaptan, Turnusol ve Tenten'in arkasindan gezegenlerine gelen diger -kötü- dünyalilara da izzet ikramda bulunur. (Maceranin basinda Turnusol'ü soymus olan kötü adamlar, uzaya çikabilmek için ayni haplari kullanmislardir.) Ancak bizim üçlü peslerinden Merih'e gelen adamlarin asil niyetlerinin Merih'deki altinlar oldugunun farkindadir. Bundan sonraki mücadele, kapitalin kimin elinde kalacaginin belirlenmesi adina verilir. Sonuçta -her Tenten macerasinda oldugu gibi- taslar yerine oturacak ve olaylar tatliya baglanacaktir...
Merih'e Gidiyoruz adli maceradaki ilgi çekici diyaloglara bir göz atacak olursak:
Merih'in ilk kez görülmesiyle beraber Kaptan'in agzindan dökülen ilk kelimeler, "Aman ne sahane birsey. Herhalde raki vardir burada," olur. Ve ekler, "Altinlar, içki ve yasasin Merih!" Turnusol'un, "Trilyonlarca altin götürecegiz," ifadesine karsilik Tenten, "Ben de kendime bir bisiklet alacagim," türü alelade bir cümle sarfederken; Kaptan, "Ben de Tekel Idaresini satin alacagim," gibi kendince ve bakis açisini ele veren bir yaklasima bürünecektir.  bir kare sonraki diyologlar (sirasiyla): "Merhaba ilmin zaferi!", "Merhaba güzel Merih!" ve "Merhaba güzel içkiler," seklindedir.
Profesörün gözlük kullanmasi Merihlilerce bir 'cehalet' örnegi sayilir, zira bu onlarin üçbin yil önce bilimsel olarak astiklari bir sorundur. Sanat tarihi kitaplarindan firlamis gibi giyinen Merihlilerin 'Merih Postasi' adli gazetesi -elbette ki, ve kaçinilmaz olarak- Türkçedir. Hatta bir ara karelerden birinde beliren 'Merih Ansiklopedisi' sayfasi, Dünyalilarin saçma altin hirsini ortaya koyan saptamalari içermektedir.
Kaptan'a asik olan bir Merih Prensesinin de yardimiyla ve onun hediye ettigi balon gibi sisirilebilen bir uzay araciyla geri dönüs vakti gelmistir. "Bu bir rüya miydi, yoksa herkesin kurabilecegi tatli bir hayal mi? Iste çesitli maceralarla Merih'e vardik ve tekrar dünyamiza dönüyoruz," cümleleri bu serüvenin de sona erdiginin göstergesidir.

500 kurusluk, 17, 18 ve 19 numarali Burhan Yayinlarinin Tenten ciltlerindeki 'korsan' Tenten maceralari iste bunlardir. Dünyada sadece Türkiye'ye özgü bir girisimcilik ruhuyla 'korsan' Kinova, Pekos Bill, Zagor, Flash Gordon, Kaptan Swing üreten zekamiz, bu yelpazeye Tenten'i de eklemekten geri durmamistir. Böyle ürünlerle de olsa dünya Tenten literatürüne dahil olmak dogrusu çok hos. Umariz ki sirada, patenti bize ait kahramanlarin maceralari olsun.

Bol çizgiromanli günler dilegiyle...

              * * *


   

Ramzy

Tenten Batman'e, Tenten şuna buna karşı, neden böyle bir şeye kalkışmışlar ki?

Bu arada değerli bilgiler için Hakan Alpin'e teşekkürler.

hanac

Arkadaşlar bir fransızca sitede bakın ne buldum.





Voici un récit inédit . Petit format et couverture assez étrange ... "La bête de Marmara"

Sanırım Marmara Canavarı ile ilgili  :)

hanac

Arkadaşlar lisanssız Tenten yayınları o kadar çok ki ..

Buyurun bir tane daha




darkwood

Bu lisanssız olanlardan okunabilecek gibi olanları ayırıp ayrı bir seri yapıp yayınlasalar da, sürekli olarak değişik yayınevleri tarafından basılan aynı sayıları alıp okumaktan kurtulsak.  ;)

Yayın esprisi bir tarafa, örnek resimleri bile insanda okuma merakı uyandırıyor.



Darkwood Sakinleri..

hakan alpin

valla hiçbir ciddi yayınevinin bu "korsan" tentenleri basabileceğini sanmam. sonuçta telifli ve marka bir üründür tenten.. kimse başına iş açmak istemez.. bunlar da ancak net üzerinden paylaşılabilecek türden kalmaya devam eder :)
meraklıları da oradan elde eder..

darkwood

Telif hakları karmaşık bir konu, daha önce Türk çizimi Tentenler zaten basılıp yayınlanmıştı asağıdaki linkteki yazımda detaylı olarak mevcut.
Telif haklı çizgiroman kahramanlarının, telif hakkı alınmamış, Türk yapımı değişik maceralarının yayınlandığını da zaten gördük ve görüyoruz. Tenten ler dışında, Türk usulü Çelik Blek İstanbul da maceralarını da örnek verebiliriz. Aynı şekilde Amerika da ve farklı ülkelerde de bu şekilde çizilmiş ve basılmış, bu forumda bahsettiğimiz onlarca maceraları çıkmış, bunların içinde macera ve çizim olarak güzel olanlarını bir şekilde görüp okumak isteyen birçok Tenten sever çizgiromancı arkadaşımız mevcut.
Herge ailesi neden bilmem ama kendi ülkelerinde ve sanal ortamda yasaksız olarak dağıtılan ve paylaşılan bu ürünlerin bir şekilde bir araya toplatılıp gerçek Tenten in belli kalıplarına sadık kalınarak ve gerekli eklentiler yapılarak legal olarak tekrar çizimi ve yayını yapılsa güzel olmaz mı?  ;D

Sağlıcakla kalın.
Darkwood Sakinleri..

hakan alpin

o tentenler 1960'larda çıktı :)
tenten'in korsanlarına türkiye'de veya başka ciddi bir ülkede basım izninin verileceğini hiç sanmıyorum :)
izin almadan basmak isteyen çıkarsa bilemem, ayrıca bence tahmin edildiği kadar satmaz.. söylemiş olayım..
iptidai "çelik blek istanbul'da" girişimlerine ve cılkını çıkartma içgüdüsüyle yapılan pespaye yayın sömürüsüne prim vermemek ve bunlarla ciddi yayınları ve yayıncıları asla kıyaslamamak lazım :)
hayalgücüyle zenginleştirilen, değerlendirilen markalar ve çabaları da :)