Basında Çizgi Roman

Başlatan pizagor, 13 Ocak, 2010, 20:18:15

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

V


Xavier'in görüntüsüne,Magneto'nun güçlerine sahip,üstelik müslüman,yenilmesi imkansiz. :) Saka bir yana,insallah bu çalisma, bu çocuklarin

ayaklarini kaybetmelerine neden olan mayinlari satan "sözde medeni "bati uygarligin!,özrü kabahatinden beter, reklam

kokan,göz boyamaci bir girisimi degildir ... :-\

"İstemem,eksik olsun.."

kedidiro

Ustalar çizgisel erotizmi anlatti
Çizgi romanlarin 'yaramazca' tarafini ve Türkiye'nin çizgisel erotizme bakisini usta çizerler anlatti.

Iliskili fotograflari göster 
ntvmsnbc
Güncelleme: 16:57 TSI 28 Eylül. 2010 Sali
ISTANBUL - Çizgi romanlar, son yillarda ülkemizde de çikisa geçen popüler kültür unsurlari. Ve tabii ki bu disiplin de, tipki sinema ve edebiyat gibi, kendine özgü erotizm formüllerine sahip. Erkek dergisi FHM, Ekim sayisinda tarihli sayisinda konuyu mercek altina aliyor.

Girgir dergisinin efsanevi kadrosunun önemli isimlerinden Ergün Gündüz, Karaoglan'la tanidigimiz Suat Yalaz ve Eksi Seksen'in yaraticisi Yalçin Didman, kapsamli bir dosyada olayin püf noktalarini anlatmis:

Kadin karakterlerin macera çizgi romanlarindaki yeri nedir? Cinsi latif, hangi noktaya kadar zarafet içerir? Çizgi romancilar tanidiklari kadinlari mi fantastik öykülerde model alir? Yoksa tüm o endamli güzeller tamamen hayal ürünü mü? Seksi kadin figürleri çizerken, nelere dikkat ediyorlar?

ntvmsnbc'den bir haber

pizagor

Bihruz'un çizgili seyrüseferi




Recaizade Mahmut Ekrem'in meshur romani 'Araba Sevdasi' da çizgi romana uyarlandi. Bihruz'un mimiklerine önem verilmis, hayal ve vesveselerle ugrasilmis, farkli tasarimlar denenmis. Tiplemeler genelde iyi kotarilmis, süreklilik sorunu asgaride tutulmus, bunlar da çalismanin artilari... Yakin zamanlarda çikan benzerleriyle kiyaslanirsa, 'Araba Sevdasi' için daha basarili bir yerli çizgi roman uyarlamasi demek gerekiyor

LEVENT CANTEK (Arsivi)



Kimi edebiyat elestirmenleri Araba Sevdasi'ni ilk modern romanimiz olarak gösterirler ki büyük ölçüde dogru bir tespittir. Bati özentiliginin hicvedildigi romanda dönemin kültürel ve siyasi kafa karisikligi iyi yansitilmis, ironi dengesi maharetle kurulmustur. Pek öyle hatirlanmamakla birlikte Araba Sevdasi, basarili bir mizah romanidir ayrica... Recaizade Ekrem'in böyle bir amaci olmadigini biliyorum ama iyi bir mizah romaninda olmasi gereken her ne varsa yer vermistir de. Mizah romanlari, baslangiçta herkesin anlayacagi bir abartiya ihtiyaç duyar. Bu abarti, popüler bir yargiya veya geleneksel bir elestiriye dayandirilir. Alafrangaliga yönelik bir elestiri, ne Araba Sevdasi'yla baslamis ne de ilk kez Çamlica'da serpilmistir örnegin. Bu elestirinin içinde yabanci karsitligi, kibir, anti-entelektüelizm ve dinsel ayrimlardan olusan bir payda vardir. Hacivat'in kibirli laflarini, Kavuklu kahkahasini nasil hatirlamamiz icap ediyorsa... alafranga karsitliginda Ahmet Mithat'i, Bati Avrupa edebiyatindaki snop ve dandy tiplemelerini hesap etmemiz gerekir. Araba Sevdasi, pek çok farkli mecradan beslenerek üretilmis bir mizah içeriyor. Bihruz Bey hiç yoktan varedilmis bir karikatür degil, konusulan ve bilinen bir zihniyete dayaniyor.

Acidigimiz adama gülüyoruz
Hemen ekleyelim, modern bir mizah romani, temel aldigi zihniyet kaliplariyla yetinmez, disina çikarak bir alternatif gelistirir. Araba Sevdasi'nin yenilikçiligi, kahramani Hacivat olan ve Karagöz'e yer vermeyen (hiç yok demiyorum, buna deginecegim) bir anlati olmasinda belki de. Karagöz'e degil Hacivat'a aciyoruz (acidigimiz adama bir kez daha gülüyoruz) çünkü. Don Kisot'u andirir biçimde hayal âleminde dolasan Bihruz'u çevresindeki herkes sömürüyor, kandiriyor ve alay ediyor. Bu noktada klise, yozlasmis bir toplum elestirisiyle birlikte kullanildigi için basarili bir alternatif olusturuyor. Hacivat'in Farsça sözcüklerini nasil anlamiyorsak Bihruz'un Fransizca ifadelerini de anlamiyoruz. Karagöz gibi her seyi tersinden 'okuyor'; yeni olansa ziyadesiyle hayallere dalmasi, gördügü ve duydugu her seyi, görmek ve duymak istedigi bir âlemin kodlariyla anlamlandirmasi, isin encaminda zamanini bir vehme kurban etmesi...
Abarti ve mevcut kliselerden faydalanmak hususunda Recaizade Ekrem hemen göze çarpmayan bir hamle daha yapmis. Alafrangaligi pekistirmesi için ana hikâyenin gerisine Karagözler katmis... Bihruz, Çamlica'da veya baska yerlerde insan içine çiktiginda halktan insanlarla, sert erkeklerle karsilasiyor. Sanki onlar hiç yokmus gibi vehim ve istiraplarina yeniden dalip yoluna devam ediyor... Romanda bahsi geçmemekle birlikte o 'münasebetsiz' adamlara o günlerin gündelik dilinde (isin içine sehre yeni gelmis göçmenleri de dâhil ederek) 'herif' deniyor. Herif nitelemesi bugünkü Maganda adlandirmasinin bir benzeri, tesbihte hata olmaz, öncüllerinden biridir. Madem lafi bugüne getirdik, devam edelim, Bihruz Bey de entel adlandirmasinin ilk atasi sayilabilir. Recaizade Ekrem, Karagöz-Hacivat dualizmini kullanirken, Karagöz'den korkuldugunu, Hacivat'in acinasi ölçüde masumlastirildigini gösteriyor ki bu bunlar sahiden yeni yorumlar. Araba Sevdasi'ni bunca yil yasatan ve modern kilan, zekice yapilmis bu tersine çevirme olabilir. Romanda bir 'entelin' büyüme (ve kaybolma) hikâyesi anlatiliyor diye bir özetleme yapabiliriz, yanlis olmaz saniyorum.

Bastan ihtimam göstermeli
Araba Sevdasi'nin çizgi roman uyarlamasi çikti, o sebeple yaziyorum bunlari. Türkiye'deki mizah dergilerinde benzer temali çok hikâye yayimlandi, okur ya da üretici olarak asina olunan bir tiplestirme biçemine sahip Araba Sevdasi. Zorlugu, romandaki otantik kiyafetlerin az bilinirligi, çevre ve mekânla ilgili malumat eksikligi vs... Asilmayacak seyler degil ama bastan ihtimam gösterilmesi gerekiyor. Çizgi romanda Recaizade Ekrem'in aurasi iyi yansitilmis bence, dogrusu hiç bilmedigim bir çizer Betül Gönüllü yapmis uyarlamayi. Çizgi niteligi her sayfada tutturulmus degil, hele sonlara dogru... Baslangiçtaki kalabalik sahneler giderek seyreklesiyor ve arkaplani olmayan, hizli çizildigi anlasilan yakin planlar tercih edilmis. Bunlar handikaplar... Diger yandan sinematografik bir gözle gayret gösterildigi, sayfa istiflendigi anlasiliyor. Bihruz'un mimiklerine önem verilmis, hayal ve vesveselerle ugrasilmis, farkli tasarimlar denenmis. Tiplemeler genelde iyi kotarilmis, süreklilik sorunu asgaride tutulmus, bunlar da çalismanin artilari... Yakin zamanlarda çikan benzerleriyle kiyaslanirsa, Araba Sevdasi için daha basarili bir yerli çizgi roman uyarlamasi demek gerekiyor...

Kaynak : www.radikal.com.tr

24/09/2010
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


alan ford

 Levent Cantek bu haftaki Radikal Kitap ekinde " Olaganüstülükler içinde kadin akli" basliginda Adale Blanc-Sec'in Olaganüstü Maceralarini tanitiyor. Okumadigim bir kitapti ,Levent Cantek "Olaganüstü bir çizgi roman iste" diye bitirince alinacaklar listesine eklemek farz oldu.
Bu arada Tardi'nin ,çok sevdigim, Leo Malet'den de uyarlamalar yaptigini ögrendim. Umarim bir gün bunlari da Türkçe okuma sansimiz olur.
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

pizagor

Alıntı yapılan: alan ford - 23 Ekim, 2010, 15:35:09
Levent Cantek bu haftaki Radikal Kitap ekinde " Olaganüstülükler içinde kadin akli" basliginda Adale Blanc-Sec'in Olaganüstü Maceralarini tanitiyor...

Bu da bahsi geçen yazi...

Olaganüstülükler Içinde Kadin Akli

LEVENT CANTEK

Adèle, erkek kahramanlardan geri kalir biri degil. Onu tanimlarken külliyen ahmak, saplantili, iyi ya da kötü 'eksik' erkegin arasinda ne yaptigini bilerek yasayan bir maceraperest demek gerekiyor

Yüz yil kadar önce Amerika'nin ve sinemanin ulastigi her ülkenin en çok taninan dinozoru Gertie'ydi. 1914 tarihli ayni adli animasyonun kahramani olan disi dinozor, o yillarin deha olarak adlandirilan çizgi romancisi Winsor McCay'in çizgileriyle hayat bulmustu. O kisa filmdeki hikâyeye göre McCay, George McManus, Roy McCardell gibi bir grup çizer ve mizahçi, araba gezisi sirasinda doga tarihi müzesinde konaklamak zorunda kaliyor, aksam yemegi yenirken McCay dostlarina Gertie'yi anlatan bir animasyon çiziyordu. Gertie, bir sirk hayvani gibi ayaklarini kaldirip indiriyor, müzige tempo tutuyor, huysuzluk ediyor, oburluk yapiyordu. Dinozorun olaganüstü büyüklügü ve modern animasyon teknigi, günün seyircisine yeni ve sasirtici gelmis olmali.

McCay, uzak görüslülügü ve olagan disi olani gerçekmis gibi gösterebilme mahareti nedeniyle bilerek seçilmis bir isim. Uzak diyarlar, egzotik mekânlar, hiç bilinmeyen bölgeler, issizlik, tekinsizlik, her anlamiyla 'cangil', McCay gibi öncü isimlerle kendini vareden çizgi roman dünyasinin hisim akrabalaridir. Buzlar altinda yüzlerce yil uyumus bir adama, kocaman uzay gemilerine, Marsli bir kadina, vampirlere ve uçan adamlara rastlariz hikâyelerinde. Saniyorum Fellini, çizgi romani diger sanat türlerinden ayiran en temel farkin daima olaganüstü hikâyelere sahip olmasidir demisti. 'Hiç olur mu a canim çok mantiksiz' denmez çizgi romanlara örnegin... Çocuksu bir abarti, fantastik bir aura, rasyonelligi kapi disari eden bir inanç hâkim oluverir anlatiya, yadirgamayiz... Gertie'yi, McCay'in resmetmesi anlasilir bir tutum bu sebeple. Sinemada ya da romanda bu olaganüstülük yok diyemem. Sanatin hayatla ve rutinlerle iliskisinde ve kendini varederken kurdugu düzlemde olagandisi bir seyir kurma arzusu zaten vardir. Bir genelleme yaparsak ve bu genellemeyi diger sanatlarin geneliyle kiyaslarsak, çizgi romanlarin olaganüstülügün esigine daha yakin durdugunu iddia edecegim.

Tardi'nin ünlü dizisi, tam adiyla, Adèle Blanc-sec'in Olaganüstü Maceralari, Gertie'yi çagristiran biçimde, 136 milyon yillik bir dinozor yumurtasinin çatlamasiyla basliyor. Hikâye tarihiyle sene 1911, o olagandisi yaratik -kus Paris semalarinda dehset yaratarak gezinirken Tardi, takintili ve komik erkeklerin hâkim oldugu bir sehir ve hayat manzarasi çiziyor bize. Tardi, Türkiye'de çok bilinmemekle birlikte, kendi adima hemen sayabilirim, yasayan en büyük çizgi roman ustalarindan biri. 1946 dogumlu, Fransa'nin güneyinde dogmus, çesitli hikâyelerinde siveli konusan Marsilyalilari, Lyonlulari anlatmasi tesadüf degil. Çizgi romana altmisli yillarin sonunda Pilote dergisi çevresinde baslamis. O çevrede yer alan gençlerin, Christin ve Giraud gibi birlikte çalistigi isimlerin ortak özelligi, anaakim çizgi roman anlayisinin disina çikmalariydi. Nasil bir hikâyeci oldugunu bu baslangiç noktasi açikça beyan ediyor aslinda. Tardi, o yillarda, pek çok yasiti gibi Herge'in ligne clair (açik berrak) çizgi tarzini kullanan, fotograf ayrintisinda arkaplanlar tercih eden, komiklestirerek çizen biriydi. Yetiskin okurlara yönelik siyasi dertleri olan çalismalar yapmak istiyordu. Bu iki egilimi yillar içinde nerdeyse hiç degismedi. Leo Malet, Louis-Ferdinand Celine gibi iyi edebiyatçilardan uyarlamalar yapti, piyasa beklentilerinin aksine siyah beyaz çizmeyi yegledi. 'Sanat' çizgi romani yapmak istemiyordu ama anaakim çizgi romanin okurlarini da hedeflemiyordu. O yüzden olabilir, gelenek ve modern arasinda kaldi hep, ikisine de dahil olmadi sanki... Her zaman sehre yeni gelmis bir göçmen gibiydi, diger yandan sehri, sehrin sahiplerinden daha iyi taniyordu.

Sapsal erkekler arasinda

Adèle Blanc-sec, onun popülerlik kazanmis çalismalarindan biri (1976-2007). Dokuz albümlük diziyi yayin efsanesi A Suivre dergisinden hatirlayanlar çikacaktir. Yakin tarihli global ragbetini ise Luc Besson'un yaptigi film uyarlamasina borçlu. Tardi, Ingilizceye birkaç kez tercüme edilm ekle birlikte Amerika'daki düzenli sayilabilecek yayini bile filmin etkisiyle yakinlarda gerçeklesti. Adèle Blanc-sec, Tardi'nin çok sevdigi , kimileri dokümanter nitelikli baska çalismalar da yaptigi, 1910'larda geçiyor. Çizgi romanlar genellikle erkek anlatilari oldugu için kadin kahramanlar (heroine) sayica azdir. Adèle, erkek kahramanlardan geri kalir biri degil. Onu tanimlarken külliyen ahmak, saplantili, iyi ya da kötü 'eksik' erkegin arasinda ne yaptigini bilerek yasayan bir maceraperest demek gerekiyor. Tardi'nin ironik üslubunda hemen tespit edilecek bir ayrim bu. Çevresini komiklestirerek öyle bir ucubelestiriyor ki, kahraman neredeyse hiçbir sey yapmadan, daha en bastan sivriliyor.

Adèle'nin ilgi çekici olan bir yönü var, Fransa'da erkek düsmani anlaminda 'misandrist ' sayiliyor. 'Yahu alti üstü çizgi roman, abartmislar' demeyin, konusuluyor iste, toplumlar spekülasyona ihtiyaç duyar, ne desek bos, geçerken Zizek'e selam gönderelim. Cinsellige ve dair tutkulara çizgi romanda deginilmesine ragmen aseksüel bir kahraman Adèle , erkeklerle yakinlastigini görmüyoruz. Arada bir banyoda yikanirken, küvette otururken, düsünürken çiplak resmedildigi oluyor o kadar... Ne ask ne de bir cinsel çagrisim içeren bir temayülle fas edilmis degil. Sapsal erkekler arasinda akil yürütürken, cesaret gösterirken, sigara tellendirirken izliyoruz onu. 'Kadinin fendi' denir ya, öyle iste, suyun yatagini bulmasi gibi sessizce ve bazen kasitli bir hirçinlikla erkekler arasindan siyrilip çikiyor, yolunda ilerliyor. Kimi yönleriyle George Sand'i andirdigini düsünüyorum. Tardi'nin eski ile yeni arasinda kaldigini söylemistim yukarida. Adèle'nin dizi basliginda geçen olaganüstülük de böyle bir sey. Bir yanda dinozorlar, maymunlar, mumyalar diger yanda baska türden bir karakter derinligi, kadin akli... Olaganüstü bir çizgi roman iste...


23/10/2010 Radikal Kitap

Kaynak : http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=EklerDetay&ArticleID=1024890&Date=24.10.2010&CategoryID=40
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


pizagor

Üç aylik edebiyat dergisi Roman Kahramanlari bu sayisinda Tenten'e yer veriyor...

İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


tunaorhun

CUMHURIYET KITAP 28 EKIM 2010 SAYI 1080

FUARIN KONUKLARI
Gallieno Ferri (Zagor'un babasi ve efsane çizer)

Italya'nin en büyük çizgi roman çizerlerinden biri olan Galliano Ferri, 21 Mart 1960 tarihinde Cenova'da dogdu. 1960 tarihinde Guido Nolitta (Sergio Bonelli) ile birlikte Zagor'u hayat geçirdi ve uzun yillar çizip yazdi. De Leo tarafindan kesfedilen Ferri Il Fantasma Verde ve Piuma Rossa' yi çizdi daha sonra 1949 seri olarak Maskar' i çizmeye basladi. Fransiz pazari için Tom Tom ve Thunder Jack isimli western hikâyeleri çizdi, ayrica Jolly ve Capitan Walter çizdi. 1960 yilinda Sergio Bonelli ile tanisti ve birlikte Zagor'u yaratti. Daha sonra yine birlikte 1975 yilinda baska bir efsane Mister NO'nun ilk sayisini ve 115 sayinin kapagini çizdi ayrica Tommiks diye bilinen Capitano Mark'in 9 ve 10 numarali özel sayilarinin da kapaklarini çizdi.
Gianfranco Manfredi (Volto Nascosto'nun yaraticisi)

1948 de Italya'da dogdu. Felsefe tarihi okudu. 1978 de L'amore e gli amori in J. J. Rousseau'yu (J.J. Rousseau'nun Aski ve Asklari) yayimladi. Feltrinelli ile birlikte romanlari çikti Cromantica (1985), Ultimi Vampiri (1987) ve Trainspotter (1989); Mondadori için Il peggio deve venire (1991); 2005 yilinda kadar birçok yayinevi ile birlikte çalismistir. Fumetti dünyasina girisi ise 1991 yilinda Dardo yayinlarindan Gordon Link ile olmustur. Daha sonra 1994'te Sergio Bonelli Editore için eserler vermeye baslamistir; bunlar arasinda Dylan Dog ve Nick Raider ayrica western serisi Magico Vento'yu yazdi. 2005 yilinda Maxi TEX in hikâyelerini yazan Manfredi 2007 de Bonelli için Volto Nascosto'yu kaleme aldi.

Moreno Burattini (Bonelli basyazari)

7 Eylül 1962'de San Marcello'da dogdu. Genç yaslarda Floransa'ya tasindi. Her zaman çizgi roman (fumetti) hayrani olan Burattini mezuniyet tezini de Fumetti üzerine verdi. 1985'den itibaren 7 yil boyunca Collezionare çalisti, 1992 yilinda Dime Press'i kuran birkaç kisiden biri idi. Bonelli hayrani olarak Burattini sayisiz gösteri, etkinlik düzenledi ve çizgi roman senaryosu üzerine ders ve kurs verdi. Gerçek anlamda profesyonelce olarak çalismaya 1990 yilinda baslayan Burattini Mostri (Acme) dergisinde Stefano Andreucci ile senaryolar yazdi, bunlari sirasiyla 'Intrepido', Il Giornale dei Musteri, Cattivik ve Lupo Alberto. Daha sonra pesi pesine 3 seri olan Le maialate di Enrico La Talpa, McKenzie Memories ve Vite da Talpe'yi yazdi. 1991 Mayisi'nda Bonelli için ilk Cico ve ilk Zagor hikâyesini yazdi. Bonelli için çalismaya basladi, Burattini Tommiks için bir hikâye yazdi. ANAFI ödüllerinde en iyi senarist ödülünü aldi, ayrica FUMO DI CHINA ödüllerinde en iyi yazar seçildi.

Marcello Toninelli (Zig Zagor çizeri)

25 Haziran 1950 Italya dogumlu olan Marcello Toninelli, 1982 yilinda Bonelli yayinevinde Zagor çizmeye basladi. Daha sonra kendi yayinevini kuran Toninelli çesitli çizgi romanlar yayimladi. 1987'de yayinevinin kapanmasindan sonra 1990 Fumo di China kapsaminda Ned 50 yayinevini açti. Toninelli Prof. Van Der Groot ve Agenzia Scacciamostri isimli seri çizgi romanlar yayimladi. Granata Pres adina mini bir seri olan Dark' i yayimladi ama asil basariyi ve ünü meshur eseri Dante ile yakaladi. Bunun disinda Star Comics için Shanna Shokk, bir Zagor taslamasi olan Zig Zagor, Gordon Link, Lazarus Ledd, Omer ve Ene isimli eserleri yayimladi.

Graziano Romani (Müzisyen ve Una Vita con Zagor müzik albümünün bestecisi ve yorumcusu )

16 albüm yayimlamis olan Italyan rock bestecisi ve yorumcusu Graziano Romani, 1981 yilinda Rocking Chairs adli ilk grubu ile müzik dünyasina giris yapti. Son iki albümü ABD'de kayit edilen Graziano Romani bir çizgi roman ve Zagor tutkunu olarak yakin arkadasi Moreno Burattini ile birlikte 1 yillik bir çalismanin ardindan Ekim 2009'da Zagor King Of Darkwood'a (Baltali Ilah Zagor) adadigi albümü çikardi. http://www.grazianoromani.it/

Laura Scarpa (Scuola di Fumetto dergisi yayin editörü)

1957'de Venedik'te dünyaya gelen Laura Scarpa, çizgi roman sektöründeki kadin çizerlerden biri olup 1978'de Linus dergisinde Moll Flanders'i Antonio Tettamanti ve Venturina Veneziana ile birlikte yaratti. Ayrica Laura Scarpa çocuklar için illustrasyon çalismalari yapti, Corriere dei Piccoli ve Snoopy'de Sara dai Cappelli Blue ve Sabato in Jeans adli seri öyküler çizdi. Ragazza dergisi için Martina'yi çizen Laura Scarpa 1993'te yazar Giorgio Pellizzari ile birlikte Struwwelpeter grubunu kurdu. Daha çok çocuk ve gençlere yönelik çalismalarda bulunan Laura Scarpa, Scuola di Fumetto dergisinin yöneticisi ve ayrica çizgi roman okulunda ögretmendir. Akademik olarak çizgi roman ve çizgi romancilar üzerine bazi arastirma ve derleme kitaplari da yazmistir.

Diego Cajelli

31 Temmuz 1971 dogumlu yeni nesil Italyan çizgi roman yazarlarindan olan Diego Cajelli, elektronik diplomasi aldiktan sonra Milano Çizgi Roman okuluna gitti, 1995 yilinda master derecesinde bu okuldan mezun olan Cajelli Xenia Edizioni için Demon Hunter'da 3 hikâye yazdi. 1996 yilinda basilan Pulp Stories (Türkiye'de 2010 yilinda 1001 Roman tarafindan Pis Isler diye yayimlandi) yazdi. 1998 yilindan sonra Bonelli için çalismaya basladi. Dampyr, Legs Weaver ve Zagor için senaryolar yazdi. Yazarlik disinda bir süredir Strane Storie (Garip Hikâyeler) adli gece radyo programini sunmaktadir. Ayrica kabare çalismalari da yapmaktadir.

Riccardo Burchielli

1975 dogumlu yeni nesil Italyan çizer Riccardo Burchielli Amerikan Vertigo-comic DMZ için çizim yapmaktadir 1997 yilinda Desdy Metus ve daha sonra Ediperiodici için çalisan Burchielli, 2003 yilinda John Doe için 3 hikâye çizdi, bunun disinda agustos ayinda 1001Roman tarafindan yayinlanan Billy The Kid-Bitmeyen Kin adli korku western çizgi romaninin 1 ve 8 No'lu bölümlerini çizdi. Ilgili kitap Italya'da BD yayinlari tarafindan 2007 de yayinlanmisti.

Marco Schiavone

Edizione BD yayinevi grubunun CEO su olan Marco Schiavone, 2005 yilinda kurulan Edizione BD Italya'da birçok farkli ve degisik çizgi romani yayimlamaktadir. Bunlarin arasinda fumettiler, Amerikan çizgi romanlari, mangalar, manhwa, artbooklar yer almaktadir. Bunun disinda Alan Moore, Joe R. Lansdale, Massimo Carnevale, Moebius, Micheal Chabon, Giorgio Cavazzano, Clamp, Tetsuo Hara, Kazuo Koike, Luca Enoch, Jim Lee, Jacques Tardi, Tiziano Sclavi'nin eserlerini yayimlamaktadir ve ayrica Batman, Sprayliz, Superman, Grisù, 666 Satan, Warcraft, Starcraft, Cyborg 009, I Griffin, .Hack, Ghostbusters, Trigun, Hellsing gibi kahramanlar da yayinevi tarafindan Italya'da yayinlanmaktadir.

tunaorhun

Dergiye bu sekilde,  yanlis yazmislar. Ben de degistirmedim.

pizagor


07/01/2011 tarihli Cumhuriyet gazetesinden...



İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


V

Bu elektronik kitap,çizgi roman işine ben ısınamadım arkadaş.Cep telefonunda sinama filmi izlemekle aynı şey.
Ekonomik boyutu cazip görünse de tad alan varsa beri gelsin..
"İstemem,eksik olsun.."

rumar80

  Ben de ısınamadım gitti. Elimde bilgisayardan okuduğum kitaplar var. Hatta marvel'ın sitesinden bazen digital comics te okuyorum, ama kitabı elinde tutmanın, sayfaları karıştırmanın tadını ASLA veremiyorlar

Lami Tiryaki

Al benden de o kadar, ben de ısınamayanlardanım. Nedense ekranda uzun süre bir şeyler okuduğumda bir süre sonra başım ağırlaşıyor ya da uykum geliyor. PC'nin vızldamasının getirdiği sinir bozucu durum da cabası. Kağıdın yerini bir şey tutmuyor.

Selamlar
Lami

tommikser

Bende kağıdı severim. Hem kuşe bile olmayacak. Neden derseniz samanın kokusu bile ayrı güzel.

BAHADIR

Her şeyi bir kenara bırakın ülkemizde geççen yıl biraz fazla kitap çıkınca bütçeler allak bullak olmuştu...Demek ki Fransa gibi bir çizgiroman piyasası olsa neler yaparız? Nasıl bir seçim uygularız bilmiyorum...Onun içindir ki Allah biliyor o kadar  çeşit istemiyorum...İmrenerek bakmaktansa hiç bakmam daha iyi... ;D

kültürelgüncel

Alıntı yapılan: gunessemerci - 07 Ocak, 2011, 15:55:05
Bende kağıdı severim. Hem kuşe bile olmayacak. Neden derseniz samanın kokusu bile ayrı güzel.

Gerçekten o sayfa kokusu çok güzel.... Bilgisayardan okumak bir süre sonra sıkıcı ve yorucu geliyor insana...