Çizgi Roman Piyasası ve Sorunları

Başlatan tommikser, 09 Ağustos, 2010, 12:15:09

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Animvader

Alıntı yapılan: pizagor - 25 Haziran, 2016, 17:18:39
Çizgiroman piyasasının hala en büyük sorunu fiyat maalesef. Fiyat için neler yapılmıyor ki, üç sayıdan oluşan ciltler iki sayıya düşürülüyor, Comics ciltleri orijinalinde tek iken bölünerek iki sayı haline getiriliyor. Okur ne yapsın, yayıncı ne yapsın, herkes haklı kendine göre.

Bence fiyat pahalı değil, çünkü hala bir cildin orjinal doviz kurundan çevirilmiş fiyatından aşağıda bir fiyata satılıyor Türkçe basılanı.

Ama tabii ki "Cilt/Ortalama Maaş" oranı yapsak bizden daha iyi konumda çıkar yurtdışındaki bir okur.Bu da maalesef ülkemiz insanının alım gücünün düşüklüğünden kaynaklanıyor.

Eskiden az kitap basılırken bu tolere edilebiliyordu ama artık herkesi seçme ve elemeye yöneltiyor.Bunun da uzun vadede düzelmesi pek olası gözükmüyor maalesef.




Mrtekin

Alıntı yapılan: Peyami - 25 Haziran, 2016, 19:21:07
Pek dillendirilmese de en ciddi sorunlardan birisi de TR'de ÇR yayınevlerinin birer "taşeron yayınevi" mahiyetinde olmaları. Yani yabancı yayınevlerinin keşfedip destekleyerek markalaştırdığı ÇRları TR'de satmaktan ibaret bir yayıncılık çizgisine sahipler. Şimdi bir istatistik yapsak acaba kaç yayınevi % kaç "yeni" Türk ÇR'ı yayınlamıştır? Bunun tüm yayınladıklarına oranı nedir? Bana göre hala başkasının yayınlarını doğru düzgün ve zamanında yayınlarken dahi sorun yaşayan bir ÇR yayıncılığımız var.

Bu güzel analizi bir kez daha hatırlatalım...
They drew first blood...

Mrtekin

Yavaş yavaş 2016'nın son çeyreğine giriyoruz. Biraz bilimsel de çalışalım...

Piyasa analizi yapmak isteyenler; yayıncılar ile ilgili beklentiler; tahminler; tespitler; umutlar; tavsiyeler; hayal kırıklıkları; sorgulamalar; kritikler; vs.. hadi buyrun; ortalık biraz şenlensin...

Bana göre; senenin en ilgi çekici olaylarından biri: çr dükkanlarının az da olsa çoğalması di mi? Ankara; İzmir; İstanbul örneğinde yeni açılan dükkanlar gördük. Hatta Antalya'da da açıldı. Bunlar gelecek adına güzel gelişmeler; dileriz daha fazla arkadaşımıza bu iş ekmek yedirsin...

2. En ilgi çekici olan; Hc cilt baskısının fazlalaşması. Sanki yayımcılar; Hc cilt istek,Özlem ve talebimizi duydu.

3. En ilgi çekici olan da; memleketin durumuna rağmen fiyatların çok da değişmemesi. Geçen seneden psikolojik sınır tartışmalarımızı hatırlıyorum. Sanki kitaplar max. 30-35 TL sınırlarında geziniyorlar. Ama yeni bir eşik fiyat çok da test edilmedi; bu da iyi birşey. En kötüsü de; indirimleri takip edemez isek; okur olarak satın alma gücümüzün hala düşük olması. Bunun da zorunlu olarak bizi bollaşan (ve de aslında özlediğimiz) yayım ve kahraman arasında sürekli seçim yapmaya zorlaması...Burada en çok Jbc'nin baskı kalitesine göre fiyat politikasını beğendiğimi itiraf ediyorum.

4. En istikrarlı yayımcımız hala "Lal.". En umut veren de bana göre "Karakarga.". Marmara'da üzerindeki ölü toprağını attı;
şu ana kadar bomba gibi gidiyor.

5. En son Çizgi Düşler'in Saguaro açıklamaları ile de gördüğümüz gibi; fumetti ne yazık ki yavaş yavaş gündemden çıkmaya başladı.  Comics ve Manga'da da anormal bir patlama oldu...Frankofon ise en son Alfa'nın "Gizli Tarih" serisi ile biraz hareketlendi; yoksa Yky'e hala muhtacız...

6. Türk çr lerinde "Karabala" çok iyi bir ses getirdi. Karakarga'da bu kulvarda iyi ses getirecek gibi. En son; Marmara-Hilal örneği ile; Sanki her yayımevimize en az bir Türk çr'si dileğimiz de gerçekleşmeye başladı.

7. Çr dergilerimizden "Yabani'"nin şu ana kadar iyi bir istikrar yakalaması ki bu da bana göre çok umut verici bir gelişme...

8. Bana göre en son çok iyi edisyonlarla çıkan "Prestij" bu seneyi boş geçirecek gibi. Sahalara dönmelerini bekliyoruz.

9- En büyük ümidim ise; Tarkan'ın tamamlanması. Keza: Suat Yalaz; Ersin Burak gibi büyük ustalarımızın tüm eserlerinin çok kaliteli edisyonlarla arzı endam etmesini öyle çok arzu ediyorum ki. Dilerim dünya gözü ile bunu da görmek nasip olur.

Gibi...
They drew first blood...

Mrtekin

10. Arkabahçe bana göre bu sene en fazla yayım sayısını yelpazelendiren yayımcı oldu. Sürekli risk alıp yeni kahramanlar sokuyorlar piyasaya ki bu da bence çok iyi..
They drew first blood...

Nightrain

Cizgi romanların söz verilen tarihte cikamamasi
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

peder clemente

Fumetti konusunda farklı düşünüyorum.İtalya'da her yıl çok sayıda çizer, grafik sanat okullarından mezun oluyor.Halen var olan usta çizerler sürekli yeni kuşaklarla besleniyor.Çok iyi yazarları var.Ülke halkı çizgi roman okuma alışkallığına sahip.Devam eden onlarca seri var.Onların da yeni kuşağın beğenileri ile ilgili sorunları var.Bu arayış özellikle korku-bilimkurgu tarzı eserlere yönleniyor.Tex ve Dylan Dog halen çok satıyor.Benim bildiğim Dünya'da ham Western olarak yayınlanan tek çizgi roman Tex.O yüzden Western severlerin Tex'in değerini bilmesi gerekir.Orada müthiş bir Western kültürü var.Tex'in okurları da çok sadık, Tex'in iyi birer arkadaşı gibi. Gençlere western kültürünü sevdirmek ve orada işlenen değerleri benimsetmek önemli.Benim Boğaziçi Üniversitesini yeni bitirmiş oğlum sıkı bir Western tutkunu.Sonuçta bence bir ekol olan Fumetti hep yaşayacak.Türkiye'de ilgi azalabilir.Zaten bizde herşey yavaş yavaş azalıyor...

Mrtekin

Alıntı yapılan: memospinoz - 24 Eylül, 2016, 16:06:26
İnsan düşünmeden edemiyor: "Acaba aynı şey Çizgi Düşler'in bastığı Vertigo serileri için de gerçekleşmiş ve basımları bu yüzden durdurulmuş olabilir mi?"


Alıntı yapılan: Nightrain - 24 Eylül, 2016, 17:09:31
Scalped ve 100 Bullets'in baskıları durdurulmadı. Bildiğim kadarıyla DC onay vermediği için basılamıyor. Yani en sorduğumda böyle cevap vermişlerdi.


Bu toplara girince yayınevi bozuluyor.

Acı gerçek şu; satmıyor ki basılmıyor...Satsa ya da satacak olsa, yani kâr bıraksa, çatır çatır yayınlanırda basılırda ama olmuyor; olabilmiyor...

Vertigo ve/veya Image  ürünlerinin günümüzde en azından Türkiye'de satabilmesinin tek yolu; arkasında; film, dizi, kitap; oyun vb ile bir bilinirliğe/popülariteye sahip olması. Örnek; Walking Dead'in dizisi olmasa idi; Marmara'nın yayımı patlayabilir miydi?

Ama bu da iyi bir örnek midir; bu da tartışılır. Örneğin; Outcast'ın dizisini seyredip; Arkabahçe'nin çıkardığı Outcast'in satışını mı patlattık? Veya; Preacher'ın dizisi yayıma yönelik bir ivme mi yarattı? Ya da; Witcher'ın oyunu çok popüler olmasına rağmen neden Jbc'nin en az satan ürünü oldu?

Şansımız yok, diyip bağlayım...
They drew first blood...

memospinoz

DC Comics onay mı vermiyor yoksa satış oranı az olduğu için mi uzun süredir basım olmuyor, yahut tamamen farklı bir nedeni mi var bunu yayınevinin açıklaması lazım. Lazım çünkü en doğrusunu onlar biliyor, yoksa böyle herkes bir tahminde bulunmaya devam edecek ve merak edecek.

Yukarıda yaptığım alıntıda belirtilen durum ve zaman zaman JBC'nin de yaşadığını bildiğimiz sıkıntıları (bazı dosyaların eksik olması vb.) ekleyince DC Comics'in bizim yayıncılarımıza bazı sıkıntılar yaşattığı ortada. Varsa böyle bir sıkıntı (telifte sıkıntı, ekstra para isteme, cdleri göndermeme, yenilenen sözleşmeyi göndermeme vb.) yayınevleri okurlarına karşı açık olmalı diye düşünüyorum. Tabi bizim anlamayacağımız teknik detayları olabilir işin ama yüzeysel de olsa bir açıklama her iki taraf için de olumlu olur, soru işaretleri ortadan kalkar.

Şu bir gerçek ki yıllardır ülkemizde DC çizgi romanları basıl(a)madıysa ortada bir sorun var demektir. Ve hala böyle sıkıntılar gündeme gelmeye devam ediyorsa bu sorun tam olarak aşılamamış demektir. Marvel veya başka yayımcılarla da tabiki sıkıntılar oluyordur ama görünen o ki DC bazı konularda biraz daha katı davranıyor ve dışarıdan bakınca anlaşılmaz durumlar ortaya çıkabiliyor. Umarım bu tür sorunlar zamanla aşılır ve ülkemizde DC ve Vertigo çizgi romanları daha fazla çeşitle ve daha düzenli bir periyotta basılmaya devam eder.

Mrtekin

Dc onayı vs bence ana sorun değildir.

Kök sorun; bence, o ürünün satacak fizibiliteye sahip olmamasıdır. Ya da; pazarlanma ayağında çok büyük hataların yapılmasıdır. Yayınevi basılmış olanların eritilmesini hızlandırabilmek için; yani en azından maliyetin bir kısmını kurtarabilme adına, tam dürüst istese de olamaz, özellikle Türkiye'de...

Şuna bakmamız lazım; sayıların çıkış periyotları ciddi uzamışsa; orada telif, onay, vs sorunu yok; düpedüz satmama problemi var...

Bi de şu var, örneğin, Panini gibi büyük bir grup; Türkiye'de kendi
çr yayımcılığına devam etse idi;
satmayanları da finanse eden bir güç herzaman var olacaktı. Girdiler ama çok yanlış bir ticari strateji ile girdiler; gümlediler; sonra da kaçarak çıktılar...Bizi de böyle beceriksizler buluyo galiba...

Şansımız yok.
They drew first blood...

memospinoz

Alıntı yapılan: Mrtekin - 24 Eylül, 2016, 17:33:14
Bu toplara girince yayınevi bozuluyor.

Acı gerçek şu; satmıyor ki basılmıyor...Satsa ya da satacak olsa, yani kâr bıraksa, çatır çatır yayınlanırda basılırda ama olmuyor; olabilmiyor...

Vertigo ve/veya Image  ürünlerinin günümüzde en azından Türkiye'de satabilmesinin tek yolu; arkasında; film, dizi, kitap; oyun vb ile bir bilinirliğe/popülariteye sahip olması. Örnek; Walking Dead'in dizisi olmasa idi; Marmara'nın yayımı patlayabilir miydi?

Ama bu da iyi bir örnek midir; bu da tartışılır. Örneğin; Outcast'ın dizisini seyredip; Arkabahçe'nin çıkardığı Outcast'in satışını mı patlattık? Veya; Preacher'ın dizisi yayıma yönelik bir ivme mi yarattı? Ya da; Witcher'ın oyunu çok popüler olmasına rağmen neden Jbc'nin en az satan ürünü oldu?

Şansımız yok, diyip bağlayım...

Çizgi romanların çok satması için popüler kültüre hitap eden bir yan ürününün olması gerektiği konusunda sonuna kadar haklısınız. Amerika'da bile durum böyle. Normalde çizgi romanla alakası olmayan kesim son dönem Marvel ve DC filmleriyle, süper kahraman dizileriyle meraktan çizgi romana da bir şans veriyor. Ama bu Türkiye'de çok da geçerli bir durum değil. Şöyle açıklamaya çalışayım: Dizileri (hatta filmleri) internetten izleyen kesim dolaylı olarak çizgi romanları merak etse de onlara para vermek istemiyor. Yine internetten okumak istiyor yani bedavaya. Hatta son dönemde bu yüzden (sırf telifi elinde olan serinin internet ortamında Türkçe olarak bulunmasını yasal hakkı olarak istemediği için) bir yayınevimiz sosyal medyada linç edilmek istenmişti. Yani özellikle genç nesil bedavaya alışmış -öyle olmayanları tenzih ederim- ve bu tür şeyler için para vermek istemiyor. Daha geçenlerde forumda da bir kişi yeni üye olur olmaz bu tür taleplerde bulunmuş ve üyeleri bu tür talepleriyle özel mesaj yoluyla rahatsız etmişti. Sonuçta bu filmleri ve dizileri izleyen de, oyunları oynayan da genellikle genç nesil ve onlar da ya çizgi romanları ya bilmiyor,ya ilgilenmiyor veya para vermek istemiyor. Çizgi roman görece pahalı bir ürün ve bu genç kitle bu ürünleri hemen alamıyor. Bunun sonucunda ya seçime gidiyor veya uzun süre sonra alıyor. Bu da çizgi romanın raf ömrünü uzatıyor ve satışların kısa sürede fazla olmasını engelliyor. Veya bir çizgi romanı birden fazla kişi alıp ortaklaşa okuyorlar, 2. el alıyorlar vb. gibi durumlar da satışları artırmadığı için gerçek satış rakamıyla gerçek okur oranını belirlemek mümkün olmuyor.

Bunun yanında ülkemizdeki yayıncılar da yayınladıkları çizgi romanların reklamını tam olarak yapamıyorlar. Fazla büyük bir kitleye hitap etmeyen bir ürün olan çizgi romanı hiç tanımayan veya çok az ilgisi olan kişilere tanıtmak günümüz sosyal medyasıyla kolay gibi görünse de aslında yapılan reklamlar da yine aynı kitle içerisinde kalıyor, hedeflenmesi gereken kitleye (yani hiç bilmeyen ve az bilen) erişim çok fazla olmuyor. Dolayısıyla yeni okur kazanmak çok kolay olmuyor. Yine popüler kültüre bel bağlamak da her zaman iyi sonuç doğurmuyor. Çünkü birçok kişi o popüler kültür ürününün (film, dizi, oyun vb.) çizgi romanının olduğunu bilmiyor bile.

Çok niş bir ortamı olan çizgi roman kültürünün tekrar o eski Teksas-Tommiks dönemindeki görkemli, halkın tüm tabakalarına yayılmış günlerine geri dönmesi için ülkemizde daha katedilmesi gereken çok yol bulunuyor. Bunun için de yayınevlerinin eldeki var olan okurlarıyla daha sıkı iletişimde olması gerekiyor. Okurların da eleştirilerini yapıcı yönde yapmaya özen göstermesi. Tabiki daha birçok şey. Umarım zamanla çizgi roman kültürü ülkemizde daha fazla gelişir ve Amerikan, İtalyan, Japon, Fransız-Belçika gibi ekollerin yanında Türk çizgi romanı da dünyada belirli bir bilinirlik seviyesine ulaşır.

Son olarak gözlemlediğim bir olayı anlatmak istiyorum: Olayın gerçekleştiği yer D&R mağazası. Ortam çizgi romanların bulunduğu raf önü. Bir genç çizgi romanlara bakmak üzere rafa yaklaştı. 3-4 dakika inceledikten sonra aradığını bulamamış olacak ki etrafa bakınmaya başladı. Tam o anda ben devreye girdim ve ne aradığını sordum. Walking Dead dizisini izlediğini ve çizgi romanı olduğunu duyduğunu, onu aradığını söyledi. Ben de çizgi romanın Yürüyen Ölüler adıyla yayınlandığını, bu yüzden farketmemiş olabileceğini söyleyerek zaten hemen yakınımda duran çizgi romanların 1. cildini uzattım. Biraz inceleyince heyecanla toplam kaç cilt olduğunu sordu ve cevapladım. İsterse sadece 1. cildi veya ilk 2 cildi alıp okumasını sonra severse devam etmesini söyledim. Tam o sırada anne ve babası da bakmakta oldukları raflardan gencin yanına geldiler. Genç çizgi romanı istediğini söyledi ve babası hemen homurdanmaya başladı: "Ne yapacaksın o çizgi filmleri? Bırak onu, boşver normal bir kitap al onu oku." Sonra annesi de bir şeyler geveledi. Ve çocuk içindeki o buruklukla itiraz edemeden çizgi romanı yerine bırakıp ebeveynleriyle beraber mağazadan çıkmak üzere yanımdan geçti gitti. Adama onun adı bir kere çizgi film değil çizgi roman diyerek başlayan bir konuşma yapmak istesem de akşam vakti uğraşmak istemedim ve birkaç kitap ve çizgi roman seçerek onları alıp çıktım.
Kıssadan hisse: Bu ön yargıyı yıkmadan ve bilinirliği artırmadan çizgi roman satış rakamlarını artırmak cidden zor.

memospinoz

Alıntı yapılan: Mrtekin - 24 Eylül, 2016, 17:58:11
Dc onayı vs bence ana sorun değildir.

Kök sorun; bence, o ürünün satacak fizibiliteye sahip olmamasıdır. Ya da; pazarlanma ayağında çok büyük hataların yapılmasıdır. Yayınevi basılmış olanların eritilmesine mani olmak için; yani en azından maliyetin bir kısmını kurtarabilme adına, tam dürüst istese de olamaz, özellikle Türkiye'de...

Şuna bakmamız lazım; sayıların çıkış periyotları ciddi uzamışsa; orada telif, onay, vs sorunu yok; düpedüz satmama problemi var...

Bi de şu var, örneğin, Panini gibi büyük bir grup; Türkiye'de kendi
çr yayımcılığına devam etse idi;
satmayanları da finanse eden bir güç herzaman var olacaktı. Girdiler ama çok yanlış bir ticari strateji ile girdiler; gümlediler; sonra da kaçarak çıktılar...Bizi de böyle beceriksizler buluyo galiba...

Şansımız yok.

Kesinlikle pazarlama kısmında sorun bulunmakta. Özellikle reklamları iyi yapılamıyor. Sanki okurun maden arar gibi yeni çıkan çizgi romanları bulması ve okuduğu çizgi romanın reklamını yapması isteniyor gibi. Her ne kadar yayınevleri sosyal medyayı iyi kullanmaya gayret ediyor görünseler de bu gayret oldukça yetersiz. Tamam belki çalışan sayıları az, büyük yayınevleri gibi çok fazla çalışanları yok ama hiç olmazsa bir kişiyi sadece sosyal medya üzerine görevlendirmeleri marka bilinirliğini ve çizgi roman satışlarını artıracaktır.

Aynı şekilde Panini de aynı hataya düştü. Her ne kadar küresel bir firma da olsa yanlış pazarlama stratejisi ve sosyal medyada çizgi romanlarını fazla tanıtmamasıyla zaten en başta satmamak üzerine kurdu programını. Facebook'ta çizgi romandan ziyade çıkartma albümleri ve bu albümlerdeki çıkartmaların reklamını yaptı sürekli. Ya yayıncılık için ayrı bir sayfa açmalı veya çizgi roman tanıtımlarını ayda yılda bir yerine haftada bir yapmalıydı. İnsanları cezbedecek iç sayfa örnekleri eklemeli ve çizgi roman ödüllü yarışmalar (çıkartmalarda sürekli yapıyorlar) yapmalıydı.

Uzun soluklu serilerde (ülkemizde 5 cilt ve üzeri bu şekilde nitelendirilebilir) yayınevinin her zaman satmama veya başka bir sebebe sığınarak yarım bırakma riski olması ve birtakım okurun da buna karşılık seri tamamlanmadan almak istememesi; birtakım okurun -genellikle- 1. ciltten (veya X. ciltten) sonra oluşan uzun süreli basım olmaması dolayısıyla seriyi unutması veya soğuyup devam etmemesi; birtakım okurun 1. cildi alması fakat beğenmeyip devam etmemesi; bunun yanında da büyük bir kısmın bu 1. cildin çıktığından haberdar dahi olmaması sonucu yine serinin satmaması durumu resmen bir kısır döngü oluşturuyor. Piyasada bulunan serilerde de genellikle 1. ciltlerin bulunmaması veya zor bulunması (sahaflar ve 2. el marifetiyle) bu teoriyi destekler nitelikte. 1. cilt bulunmayınca da baştan başlamak isteyen okurun başlayamaması, bunun sonucunda diğer ciltlerin de istenen kadar satmaması ile seriler donup kalıyor bazen. 1. ciltlerin sayısı diğer ciltlere nazaran daha fazla basılsa veya 2. baskı erken süreçte gelse iyi olur diye düşünülse de yayınevi tarafından yine satmama korkusu yüzünden bu durum da genellikle göz ardı ediliyor ve sonuç yine yarım kalan seri.

Zaten kitap sektöründe kitabı basan yayınevinin dahi net olarak kaç satış olduğunu bilmediği ancak yaklaşık rakamlarla tahmin ettiği bir piyasa var. Oysaki yayınevleri, dağıtımcılar, kitap mağazaları ve online satış siteleri satış verilerinin kayıtlarını sağlıklı bir şekilde tutsalar ve hızlı bir şekilde yayınevine iletilse bu durum, satan ve satmayan kitap belli olur. Oysa kitap yayınevinden dağıtımcıya geçince adeta bir bilinmezliğe sürükleniyor, oradan satış yapılacak yere varıyor ama orada da kitap rafta mı duruyor yoksa satıldı mı çok uzun bir sürecin sonunda yayınevi bundan haberdar oluyor. (iadeler dönünce) Aslında yemeksepetininki gibi bir sistem olsa (alınan bir kitap -raftaki veya yeni sipariş olarak- hemen yayınevine bildirilse) daha güzel olur gibi. Böylece yayınevinin de kendine olan güveni artar ve satan-satmayan kitabı kısa bir süreçte görebilir ve yol haritasını ona göre çizer.

Mesela bir kitap bulunamadığı zaman kitapyurdu mesajının sonunda hep şunu diyor:
Alıntı YapÖzür: Veritabanımızda 100 binin üzerinde ürün var ve maalesef bunların tamamını takip etmek mümkün olamıyor. Bazı ürünler tükenmiş olduğu halde, yayınevi ya da dağıtıcılar tarafından bu durum bize bildirilmemiş olabiliyor.
Yayınevleri de stoklarını online takibe açtıklarında (ABD de ve amazon.com da olduğu gibi) bu tür sorunların ortadan kalkacağını umuyoruz.
Bu niye bizde de olamıyor? Halbuki çok zor bir şey değil. Umarım zamanla olur.

Kısacası yayınevlerinin daha fazla çaba göstermesi gerekiyor. Okurun ise biraz daha sabırlı olması.

Mrtekin

Çok güzel analizler...Başımızı belaya sokacaksın, Memospinoz😀
They drew first blood...

bugraltu

Benim anlamadigim, yayin evleri Dc nin(veya digerlerinin) bu zorluklarina, sorumsuzluklarina karsi hic bir mudaheleye girismiyor mu?

Yani dosya eksik, cd si pahali, tuzu himayalardan gelmemis diyerek beklettikce bekletiyor mu, yoksa Dc ye ulasip birader ne bicim is yapiyorsunuz diye hakkini aramaya calisiyor mu?

Mrtekin

Ne yapılabilecek ki? Sözleşme kapsamında haklı bile olsanız, neticede adamlar tekel ve onlarla iş yapmak zorundasınız...

Siz yapmaz iseniz, yapacak birisi de muhakkak bulunur. O yüzden eliniz mahkum bekliyorsunuzdur şikayet bile etseniz...

Açıkçası; adamların Türkiye satış rakamlarını gördüklerinde çok da etkilendiklerini de düşünmüyorum. Neticede sayı işi. Rakam yükselse; pazar patlasa, derinlik kazansa, davranışlarını değiştirirler muhakkak. Türkiye bir sürü üründe önemli bir pazar; ama "çr" işinde pazar mı ya da pastanın büyüklüğü ne, bu büyüklük kimi ne dereceye
kadar etkiler, tartışmalı mevzular?

Bi de gerçekten Ada'mlar çr "yayım"'işini artık odak noktası mı görüyorlar? Yoksa yan sanayi gibi birşeye mi dönüştü? Neticede; film; animasyon, dizi; oyun; oyuncak, franchise vs işlerinden de çok hatırı sayılır bir para kaldırıyorlar. Yayım işini de olabildiğince dijitalleştiriyorlar vs.
Yani, ne dereceye kadar sallıyorlar bu tür şikayetleri,tartışmalı. Ha, öyle değil, bu iş çok önemli, kaynak asıl orası, çünkü diğer işleri besliyor diyorsanız, bu da ayrı bir tartışma konusu...

Bu mevzuya bence piyasa başlığından devam etsek daha iyi? Marmara'ya ayıp olmasın... :)
They drew first blood...

Jedmau

Alıntı yapılan: Nightrain - 24 Eylül, 2016, 15:33:07
Geçen sene erceoktay adlı kullanıcı Tüyap'da Aylak Kitap'a Transmetropolitan'ın akıbetini sormuştu:

500 Dolar cd parasımı ? Hemen alalım , daha o kadar ucuza biz alamadık.