Tarkan Sohbet Odası

Başlatan kültürelgüncel, 19 Aralık, 2010, 20:42:50

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

kültürelgüncel



Tarkan... Büyük Usta Sezgin Burak'in ünlü çizgi romaninin baskahramani... Yayin hayatina Hürriyet Gazetesi'nde ''tefrika'' adi verilen günlük bantlar halinde baslayan Tarkan, farkli anlatim teknigiyle diger çizgi romanlardan ayrildi,  sinemaya uyarlandi ve tam bir kült haline geldi. Öyle ki; o dönem birçok insan yeni dogan erkek çocuguna onun ismini verdi!..

Tarkan'in dogusu: Sezgin Burak, 1965 yilinda, Italya'da ''El Cougar'' ve ''Colosso'' adli çizgi roman kahramanlarini çiziyordu. Ama onun daha büyük bir hayali vardi; bir Türk kahramanin maceralarini çizmek!..

  Bu amaçla, Hun Hakani Attila hakkinda zengin bir arsive sahip Avrupa kütüphanelerinde derin bir arastirmaya yapti ve Hunlar'in Avrupa'ya büyük bir korku salmis; bunun neticesinde de onlardan saygi görmüs olduklarini gördü.

Devamini okumak için: http://kulturelguncel.blogspot.com/2010/12/tarkan-attilann-krbac.html

Yaziyi okuduktan sonra yorum yaparsaniz sevinirim...

Tarkan Kurt

Levent Cantek'in yeniden yayınlanmaya başlayan Tarkan hakkında 09.04.2010 tarihinde Radikal'de yayınlanmış yazısını okumayanlar için paylaşıyorum. Benim çok hoşuma gitmişti.


Fantastik Bir Türk "Tarkan" - Levent Cantek

Tarkan yeniden yayımlanmaya başladı. Kuşkusuz, çizgi roman yayınlarındaki zuhur eden çeşitlilik hesap edilirse sürpriz olmayan bir gelişme bu. Serüven edebiyatının her türlüsünün iştahla tüketildiği bir evde büyüdüğüm için Tarkan'ın benim çocukluğumda önemli bir yeri vardır. Hürriyet'te yayımlanan sayfalarını kesip defterlere yapıştırdığımı, ilk aboneliğimin Tarkan dergisiyle olduğunu, 1978 yılında intihar eden yaratıcısı Sezgin Burak'ın ardından gözyaşı döktüğümü hemen söyleyebilirim. Henüz dokuz yaşında bir çocuk için alışılmadık bir ölüm ve kayıptı. Sahici bir eksiklik yaşamıştım.
Altmışlı yılların tarihi çizgi roman furyasında üretilmiş çalışmalardan biri Tarkan. Gazeteler arasındaki rekabetin sonucu olarak, Akşam'daki Karaoğlan, Cumhuriyet'teki Malkoçoğlu gibi Hürriyet de benzer nitelikte bir çalışmayı teşvik etmiş, öyle anlaşılıyor. Dizinin başlangıcında ve sonradan aralıklarla Hürriyet'te çıkan röportaj ve haberlere bakılırsa, Sezgin Burak hikâyeleri önce fotoroman olarak üretiyor, en azından kimi önemli gördüğü mizansenleri mankenler kullanarak fotoğraflıyor, sonra çizgiye aktarıyordu. Burak, çalışma biçimini anlatırken, gösterdiği titizliği İtalyan stüdyolarında geçirdiği çizerlik tecrübesine bağlamayı da ihmal etmiyordu. Bu türden iddiaların doğruluk payı yok değil, Tarkan sebatla çizilmiş pek çok sahne içermektedir, diğer yandan yıllara dayanan bir üretim temposuyla aynı sahnelerin antiskop yoluyla pek çok kez yinelendiğini de belirtmek gerekiyor. Sezgin Burak, foto-realistik çizgiler kullanan, fırçadan çok tarama ucunu ve çiniyi öne çıkartan bir auterdur. Tarkan, yazı ağırlığı nedeniyle yenilikçi olmasa da, kare-içi tasarımı ve devamlılığı, zor 'sahneler' çizerek gösterdiği ustalık isteyen tekniği nedeniyle ülke çizgi romanı için bir dönemeçtir.
Tarkan'ın 1967-1978 yılları arasında toplam on beş serüveni yayımlandı, 1970 yılında ayrıca dergi olarak da çıkmaya başladı. Dergi, kapandığı doksanlı yılların ilk yarısına kadar, yarım kalan 'Milano'ya Giden Yol' (1978) adlı sonuncusu hariç bütün serüvenleri defalarca tekrarlayarak yayınını sürdürdü. Sezgin Burak'ın ölümünden sonraysa üretimine dair ilginç bir gelişme oldu; Bulvar gazetesi, 1982 yılında Tarkan'ın yarım kalan son serüvenini yeniden yayımlamaya başladı. Merak edilen çizgi romanı kimin tamamlayacağıydı. İmza kullanılmamasına karşılık Özcan Eralp tarafından 23 Haziran 1983'ten itibaren hikâye kaldığı yerden devam ederek bitirildi. Eralp, bununla da kalmadı, 1984 yılında senaryosu da kendisine ait olan 'Uğursuz Elmas' adlı yeni bir öyküye başladı. 'Hayalet çizer' olarak (ismini ve imzasını hiçbir zaman kullanmadan) 1984-1988 yılları arasında on iki Tarkan serüveni (onun bırakmasından sonra Tarkan'ı İsmet Kırdar da) çizdi. Tarkan ile ilgili özellikle varisleri tarafından hazırlanan çalışmalarda bu döneme değinilmemesini emek adına adilane bulmuyorum.
Türkiye'nin çizgi roman algısı değişti
Türkiye'de çizgi roman algısı epeyce değiştiği için geçmiş yayınlarda gördüğümüz çeviri hataları, dil özensizlikleri, uydurmalar önemli ölçüde geride kalmış durumda. Turkuvaz Kitap, Tarkan'ı yeniden yayımlamaya başlarken anlatının dili ile ilgili bir uyarı notu düşmüş. Sahiden de epeyce gramer hatası var metinde, insan çocuk olduğundan ve kanarak okuduğundan o yaşta fark edemiyor mevcut yanlış yazımları. Orijinal kaligrafiyi küçük müdahalelerle değiştirmeyi en azından sonraki albümlerde düşünmeliler bana kalırsa. Yine ayrıca ilk albümde önsöz ve arka kapakta tarihlerle ilgili tashih gerekiyor. Son olarak serüvenlerin ilk kez hangi yıllarda yayımlandığını belirtilmesi daha doğru olur gibi geliyor bana, nihayetinde bir külliyat yayımlıyorsunuz: Altın Madalyon, Tarkan'ın on birinci serüvenidir ve 1972-73 yılları arasında yayımlanmıştır gibi...
Tarkan'ın sahiden enteresan özellikleri vardır. Tarihi çizgi romanlarımız erotik içerikleriyle hatırlanırlar. Buna rağmen Tarkan, tipik bir görev adamı olduğundan bir kadını arzuladığını belli edecek tek bir sözcük kullanmamıştır, birlikte olduğu kadınlarca bir emrivakiyle buna zorlandığı dahi söylenebilir; mağrur, perhizci, azametfüruş ve sanki bu türden işler için hiç vakti yok gibidir. Karaoğlan'ın kadınlara düşkünlüğü, Malkoçoğlu'nun muzipliği ve Kara Murat'ın aşkı için çektiği kahır onda yoktur. Burak'ın dünyasında erkekler bağırıp öfkelenmenin, kadınlar gözyaşının kıyısında yaşarlar. Diğer yandan Tarkan'ın sadece kadınlarla değil bütün insanlarla ilişkisi sınırlı ve kasvetlidir; ahaliyle olabildiğince az konuşur. Bir efsane kahramanından farksızdır, adının telaffuz edildiği her ortama büyük bir şaşkınlık ve korku hâkim olur. Sezgin Burak, Tarkan'ı konuşurken çizdiğinde ağzına ilginç bir biçim vermiştir, dişlerini sıkarak konuşuyor gibidir. Tek tük konuşması, en az Abdülcanbaz kadar nadir gülmesi ya da konuştuğunda umumiyetle intikam ve Türklük adına sözler sarf etmesi gibi nedenlerle Tarkan'ı çizgi romanımızın en ciddi-içe dönük kahramanlarından biri sayabiliriz. Sırf bu yüzden belki de en başarılı serüvenleri takip ve intikam üstüne olanlarıdır.
Tarkan, geçmişte-özellikle yetmişli yıllarda, radikal sağın görsel imgelerinden biri olmuş, doksanlı yıllardaysa (tv'de gösterilen düşük maliyetli filmlerinin etkisiyle) özellikle mizah dergilerinde komikleştirilerek yeniden üretilmiştir. Bu farklılaşma bizi meseleye sakin bakmaya da zorluyor, popüler metinlerin -en azından sadece- belli bir ideolojinin yeniden üretilmesi ya da bu ideolojinin yıkılması gibi amaçlarla kullanılamadığını da gösteriyor. Popüler metinlerin alımlanması, bu metinlerin, alımlayanların kültürel ortamlarına ve gündelik yaşam pratiklerine devşirilmesi yoluyla gerçekleştiği için, popüler kültür alanını gündelik yaşam pratiklerinden soyutlamak mümkün değildir. Altmışlı yıllardaki seküler-milliyetçi eğilimlerden beslenerek doğmuş bir çizgi roman, bugün "Atıl Kurt!" esprisiyle hatırlanıyor işte! Nostalji nesnesi olduğu da çok açık, yazının ilk paragrafına yeniden bakmanızı rica edeceğim.

hacibabs

Merhaba,bir arkadaşım Gladyatör filminde Maximus'un bir sahnede buğday tarlasında eliyle başaklara dokunmasının Tarkan'dan kopya edildiğini söylemiş ve beni baya bir eğlendirmişti.Tabiiki bu sahne hem Tarkan hemde Gladyatör'de büyük usta Alex Raymond'dan alınmadır.Ustaların ustası(o zamanlar bilgisayar desteği yok)yerli ve yabancı tüm çizerler tarafından zaman zaman taklit edilmiştir.Ama bu çok normal hiç kimsede sonsuz bir muhayyile kaynağı bulunamaz.Yeri gelmişken dünyada en iyi hareketi yansıtan çizerler sıralamasında Gon çizeri Masashı Tanaka başta gelir o kadar iddialı bir çizerki yazıya ihtiyaç duymaz.Baloncuk yoktur.Ben bizdende Caveman çizeri Tayyar Özkan'ıda hem senaryo hem de çizim olarak beğenirim.Sağlıcakla kalın.Tayfun Alemdağ

heraklia

Bu konu ile ilgili bir şeyler okumuştum.İnternette araştırdım ve bulduklarımı buraya kopyalıyorum.
12 dalda Oscar'a aday olup, en iyi oyuncu, en iyi film, en iyi ses, en iyi kostüm ve en iyi görüntü efekti olmak üzere beş dalda ödül alan ''Gladyatör'' Türk sinemaseverleri şaşırtıyor. Şaşkınlığın nedeni filmin bir çok bölümünün ''Tarkan'' adlı çizgi romanla büyük benzerlik göstermesi.

Daha önce Hollywood'da çevrilen ''Ben Hur'' ve ''Spartaküs'' gibi filmlerin yeni versiyonu olarak sunulan ''Gladyatör''de, Tarkan çizgi romanından birebir kopya edildiğini düşündürten sahneler var. Neredeyse ''Tarkan Hollywood'ta'' dedirtecek kadar.

Sezgin Burak'ın 70'li yıllarda Avrupa ve Amerika'da da İngilizce, Fransızca, Almanca yayımlanan Tarkan serisini bütün dünya tanımıştı. Russell Crowe'un canlandırdığı ''Gladyatör'' de madalyonu, atı, kurdu ve kılıcı ile birlikte çizdiği imajla Türkler'in bu yenilmez kahramanı Tarkan'ın aynısı.

Yönetmen Ridley Scott, Russell Crowe'a ''Gladyatör'' kostümünü giydirirken, Tarkan'la özdeşleşen kuzu postunu da omuzlarına atmış sanki. Oysa Vikingler dışında Avrupa ya da Amerika'nın kahramanları, hiçbir zaman omuzlarında kuzu postlarıyla ortaya çıkmamıştı. Denilebilir ki Tarkan'ın imajına yaklaşmak için Scott'un seçtiği ilk yol bu olmuş!
Üç yabancı dilde yayımlanan dergi serileri ile videoları ve halen çeşitli uydulu kanallarda yayınlanan Tarkan filmlerinin, ''Gladyatör''ün yapımcılarını etkilediğini düşünmek hiç de yersiz sayılmaz.

Kahramanların, kostümlerin, figürlerin benzerliklerini bu sayfada fotoğraflı karşılaştırmalarıyla göreceksiniz. Sadece bu kadar da değil mesela İmparator'un kız kardeşi olan Honoria, ağabeyini iktidardan uzaklaştırmak için ordu komutanı ile işbirliği yapıyordu. ''Gladyatör''de de imparatora karşı kız kardeşi aynı rolde. Gladyatörlerin arenaya çıkış sahnesi de tümüyle hem de aynı anda açıdan canlandırılmış. Hatta gladyatör sıralamasında Russell Crowe, aynı sırada kamera karşısına geçmiş. Tarkan'ın macerasında yer alan bu sahne, bütünüyle kopyalanmış denecek kadar aynı.
Tarkan'ın unutulmaz ''Maryo'nun Kuşları'' macerasından hemen hatırladığımız Roma üstünden uçuşan kuşlar motifleri de eksik bırakılmamış. Tarkan'ın ''Gümüş Eyer'' hikayesindeki gibi ''Gladyatör''ün de ailesi hunharca katledilmiş.
Neyse ki benzemeyen bir şey var, finaller: Gladyatör, filmde ölüyor, Tarkan ise ölümsüz...

http://www.kameraarkasi.org/sinema/sinemadaakimlar/tarkan/gladiator_01.jpg

TESADÜFÜ AŞAN BENZERLİKLER
Avrupalı kahramanların yanında görmeye alışık olduğumuz kaplan, pars ya da jaguarlar yerine bu kez ''Gladyatör''ün yanında bir kurt köpeği katmış. Tıpkı Tarkan'ın kurdu gibi. Hatırlayacaksınız, Tarkan'ın maceralarında kurdun rolü büyüktü. Zaman zaman Tarkan'ı saldırılardan kurtaran, zaman zaman da rakiplerinin ikinci düşmanı olan kurt, ''Gladyatör''ün de savaştaki yardımcısı.

Tarkan'ın Dev Orso'yla savaştığı sahneler, özellikle de bu sahnelerin karlı bir günde geçmesi bile ''Gladyatör''e yansımış durumda. Türk çizgi roman kahramanı Tarkan'ın ''Honoriya'nın Yüzüğü'' adlı macerası ile ''Gladyatör'' filmi arasında şaşırtıcı ve tesadüf ötesi benzerlikler var.

Arenadaki dövüş sona erdiğinde imparator ölüm emrini veriyor. Gladyatör ise, emri uygulamıyor. Tıpkı Tarkan çizgi romanındaki gibi. Filmin yapımcısı ölüm emrini 19. yüzyıl ressamından örnek aldığını söylüyor ama gladyatörün kahramanca davranışını açıklayamıyor.

''Gladyatör'' filminde arenadaki gösterileri organize eden Lisiyus ile Tarkan'ın maceralarındaki Lisiyus tamamen aynı. Üstelik isimleri de... Başındaki peruğu, defne yaprağı, kilolu oluşuna kadar tamamıyla aynı iki Lisiyus karakteri...

http://www.kameraarkasi.org/sinema/sinemadaakimlar/tarkan/gladiator_03.jpg

MİNE BURAK SEZGİN

RESMEN ÇALMIŞLAR
Efsanevi Türk çizgi kahramanı Tarkan'ı okurlara ve izleyicilere kazandıran merhum Sezgin Burak'ın kızı Mine Sezgin Burak, bu benzerliklerin hiç de tesadüf olduğunu düşünmüyor. Bu kadar benzerlik Avrupa'da ya da Amerika'da olsa, davalar açılıp büyük tazminatlar istendiğini vurgulayan Burak, ''Madem ki, bu kadar benzerlik var, sinema sektörünü temsil eden bir çok kuruluş var ve bunların Gladyatör'ü incelemesi gerekir. Bırakın bu kadar benzerliği, esinlenildiği zaman bile Avrupa ve Amerika'da bir çok davalar açılıyor. Ben de bu işin peşini bırakmaya niyetli değilim. Çünkü resmen Tarkan'ı çalmışlar. İzlerken, Hollywood'un Tarkan filmi çevirdiğini düşünüyorsunuz. Kültürler globalleşmiştir ama bu kadar da çalınmaya müsait değildir. Gerekli mercilere müracaat edip kültürel bir varlığımız haline gelmiş olan Tarkan'ın korunmasını isteyeceğim. Gerekirse Kültür Bakanlığı başta olmak üzere uluslararası kurumlara başvurup Tarkan'ın haklarının gasp edilmesine engel olacağım'' diyor.

PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIM
Yıllarca Amerika'da kaldığını ve bu tür olaylara Amerika'da hiç de hoş bakılmadığını sözlerine ekleyen Mine Sezgin Burak, ''Türkler, bir Amerikan filminin tek bir karesini taklit etselerdi, hemen el konulurdu. Örneğin atlı arabanın bir tekerleğini taklit etseydiniz, hemen olaya el konulurdu. Çünkü Amerikalılar bunun peşini bırakmazdı. Telif hakları bu derece korunuyor'' diyor. Amacının Tarkan'ın taklit edildiğini gösterip tazminat almak olmadığını ancak Gladyatör'ün Tarkan'a kopya edercesine benzetildiğini tüm dünyaya göstermek olduğunu belirten Burak, bu işin peşini bırakmayacağını da vurguluyor.


Alıntıdır.
http://forum.kanka.net/archive/index.php/t-14630.html

Tarkan Kurt

Turkuvaz yayıncılık büyük bir istikrarla Tarkan'ı yayınlamayı sürdürüyor. Bence Tarkan'ın en önemli maceraları olan Altın Madalyon, Gümüş Eyer ve Viking Kanı geride kaldı. Eylül ayında yayınlanacak macera ise bildiğim kadarıyla "Margus Kalesi". Margus Kalesi macerasının önemi ilk yayınlanan Tarkan macerası olmasındandır. Tarkan  21 Temmuz 1967 tarihinden itibaren tam sayfalık çizgiromanlar halinde Hürriyet gazetesi sayfalarında yayınlanmaya başlamıştır. Yine bildiğim kadarıyla Margus Kalesi adlı bu  macera Hürriyet gazetesinin Diyarbakır baskısında yayınlanmaya başlamış, çok tutması üzerine Hürriyet gazetesinin bütün baskılarında Tarkan yayınına başlanmıştır. Margus kalesi ile başlayan Tarkan'ın yolculuğu 1978 yılında Sezgin Burak'ın ölümüyle yarım kalan Milano'ya Giden Yol macerası ile son bulmuştur. Margus Kalesi macerasını ve serinin tamamının yayınlanarak bitirilmesini sabırsızlıkla bekliyorum.

HacıGeraltEmmi

İlk gözağrım Tarkan'ı epeyce ihmal ettim. Öteleye öteleye 15 cilt oldu sanırım almadıklarım. :-X İlk fırsatta toplu halde almak şart oldu artık :-\

ferzan

    Tarkan'ın ilk olarak Hürriyet'in Anadolu baskılarından birinde yayınlandığını,sonra tüm baskılarda yer verildiğini duymuştum ama Margus Kalesi'yle başladığını bilmiyordum.Hem karakterin tip olarak yeni yeni oturuyor olması,hem de çizgi tadı ve Sezgin Burak'ın balonlamasındaki disiplin adına ilk maceranın Mars'ın Kılıcı olduğunu sanıyordum.Dikkatinizi çekmiştir zaten,Tarkan'ın en güzel ve en sürükleyici maceralarında Sezgin Burak'ın kendine has panelleme sistemi ve balonlamasındaki serbestlik hemen dikkati çeker.Bir başkası yapsa belki çok tuhaf ve sarsak durur ama Tarkan'da asla öyle durmaz.Bu yüzden balonlamadaki disiplin ve Tarkan'ın yüzünü yadırgamam adına Mars'ın Kılıcı'nı ilk macera sanmıştım hep.
    Margus Kalesi,benim çok hoşuma giden doyurucu,hatta harika bir maceraydı.Belki hala bir yanlışı devam ettireceğim ama,buram buram Tarkan'ın olgunluk dönemi oturmuşluğunu ve kalitesini hissettiriyor bana.
    Dönemin gazetelerinden ya da Levent Cantek'in kitaplarından herhangi birinde verdiği görsel örneklerden hatırlarsınız belki...Ben üniversitemin kütüphanesindeki gazete arşivinden bulabilmiştim.Milano'ya Giden Yol macerasında bir bıkkınlık,bir boşvermişlik seziliyor görünüm olarak.Ustanın ölümünden hemen önce yarım bıraktığı bu macera,sanki özene bezene çizdiği büyük ebatlarda değil de dosya kağıdı ebatlarına çizilmiş gibi sade duruyor.Dolayısıyla Mars'ın Kılıcı ile sanki girişi yapmış,diğer maceralar ile en verimli ve güzel  dönemini yaşayıp ölümünden önceki Milano macerasıyla da sıkıntılarını ya da en azından ters giden birşeylerin olduğunu okuyucuya hissetirebilmiş diye düşünerek 3 döneme ayırıyordum Tarkan'ı.Bu konuda yanlış bildiğim şeyler olmaması adına,beni aydınlatmanızı isteyeceğim,çünkü 4 yaşımdan beri,yani 20 senedir Tarkan fanıyım. :)
    Maceraların gazetede yayınlanma sırasını bilen olur da paylaşırsa çok sevinirim.Okulumdaki arşivde yalnızca Milano'ya Giden Yol ile öncesinde hazırladığı Çoban Çantası resimli romanı var.Çok sağlıklı bir araştırma yapamayacağım bu yüzden.
    Bir daha baktım da...Çok sade ve masum bir inatla,hala daha Mars'ın Kılıcı'nı ilk macera olarak savunmaya devam edebilirim.Fonlarda bazı yerlerde,orijinallerinden kaynaklandığını sandığım küçük ama ciddi bir değer kaybı,çini dağılması var ve bunu da en eski (ilk) macera olmasına bağlamıştım.Merak edenler için,bu maceradaki Tarkan suretine de ayrıca dikkat çekmek isterim.Ve diğer pek çok güzel maceradakinin aksine,balonların inci gibi muntazam yazıldığına dikkat çekmek isterim.
    Dediğim gibi,kendi içimde bir yanlışı besleyip yaşatmak istemiyorum.Beni detaylıca aydınlatabilirseniz çok sevinirim.Margus Kalesi çok iyiydi ve Dünya Yayınları'nın usulüyle dev boyutta,siyah beyaz ve tüm detaylarına kadar incelemek suretiyle defalarca hatim etmiştim.Eğer ilk maceraysa,ustayı kalitesinden dolayı bir kez daha anacağım...
    Ama yok,diretiyorum ısrarla...İlk macera Mars'ın Kılıcı'ydı...O dönemi yakalayan birkaç abimle yaptığımız sohbetlerde de bunun böyle olduğuna hemfikirdik sanki.Ya da ben bambaşka bir kafadaydım,bilemiyorum...Hala daha aydınlanma talep ediyorum... :)
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

haysat

Burada yayınlanan liste gazetede yayınlanan maceraların listesidir.

Macera Adı             İlk Yayınlanışı         Sayfa sayısı

Mars'ın Kılıcı                   1967                   99
Margus Kalesi                1967                  103
Bayraktaki Canavar       1967                  110
Dehşet Kulesi                1968                   45
Maryo'nun Kuşları          1968                   63
Honoria'nın Yüzüğü       1968                  135
Kuzey Canavarları    1968 - 1969            90
Korkunç Takip               1969                   90
Gümüş Eğer (1)            1969                  125
Gümüş Eğer (2)            1970                  122
Gümüş Eğer (3)       1970 - 1971            229
Viking Kanı                   1971                   265
Altın Madalyon (1)        1972                  102
Altın Madalyon (2)       1972                    81
Altın Madalyon (3)     1972-1973           131
Kuzeyde Dehşet Var    1973                  147
Güçlü Kahraman          1973                  115
Kurt Kanı                  1973 - 1974          163
Milano'ya Giden Yol     1978                    90

Toplam:                      11 yıl            2.458 sayfa

Başta tek macera olan içerik;maceralar çoğalıp malzeme azalmaya başladıkça her dergide çift macera devam etmeye başlamıştır.

1000'den fazla sayısı çıkan TARKAN'ın ilk 297 sayısı toplandığında tüm maceralarına sahip olunabilinir.Burada bile listede kırmızı ile belirtilen 4 adet tekrar macera vardır;hatta 2 macera çıkan sayılarındaki 6 adet tekrar macerayıda sayarsak 297 sayıda bile tekrarlanmış macera sayısı 10'dur.Tüm maceraları kapsıyan ilk 297 sayının fasiküllere dağılmış hali aşağıdadır.

MARYO'NUN KUŞLARI.......................1-6
DEHŞET KULESİ..............................7-10
MARGUS KALESİ............................11-20
BAYRAK'TAKİ CANAVAR...................20-30
KUZEY CANAVARI...........................30-38
HONORİA'NIN YÜZÜĞÜ.....................38-50
KORKUNÇ TAKİP.............................51-62
GÜMÜŞ EYER 1...............................62-76
GÜMÜŞ EYER 2...............................76-88
GÜMÜŞ EYER 3...............................88-111
MARS'IN KILICI...............................111-121
VİKİNG KANI..................................121-147
ALTIN MADALYON...........................147-183
GÜÇLÜ KAHRAMAN..........................184-202
KURT KANI....................................203-229
BAYRAKTAKİ CANAVAR(Tekrar)..........206-224
KUZEY CANAVARLARI(Tekrar)............225-239
HONORİA'NIN YÜZÜĞÜ(Tekrar)...........230-252
KORKUNÇ TAKİP(Tekrar)...................252-272
KUZEYDE DEHŞET VAR.....................273-297
HİÇBİRİNİZ ANLAMAMIŞSINIZ
BENİ SİZİN YANINIZA HAPSETMEDİLER
SİZİ BENİM YANIMA HAPSETTİLER !

tommikser

ne yaptin Ali abi.Nasil bir calisma nasil bir bilgi bu tebrikler abi.

ferzan

    Ali Abi eline,klavyene sağlık.Doğrudan cevap aldım soruma...Listeden en ufak bir şüphem olmamasıyla birlikte,Margus Kalesi her halükarda ilk maceralardan biri oluyormuş,bunu da öğrenmiş oldum.İlk macerayla ikinci macera arasındaki oturmuşluk ve kalite farkı adına şaşırmakla beraber,Sezgin Burak ustayı bir kez daha rahmetle anıyorum.Kafamda 3'e ayırdığım 11 yıllık Tarkan evrelerini,külliyatı tamamladıktan sonra bir kez daha gözden geçireceğim.Rahmetli usta,ezberimi bozdu resmen...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

Tarkan Kurt

Demekki bn yanlış biliyormuşum diyeceğim ama ben de Hakan Alpin'in yalancısıyım. Hakan Alpin aynen şöyle diyor:
"Sezgin Burak'ın yarım asra yaklaşan yayın süresiyle en şöhretli çizgiroman çalışması ise 'Tarkan' olmuştur..

Maceraları, yaratıcısı Sezgin Burak tarafından çizilen 'Tarkan', 21 Temmuz 1967 tarihinden itibaren 'Margus Kalesi' adlı ilk macerasıyla tam sayfalık çizgiromanlar halinde Hürriyet gazetesi sayfalarında yayınlanmaya başlamıştır. Tarkan, Batı Hun Hakanı Atilla'nın en gözde cengaveridir ve maceralarında Avrupa'nın kuzeyinden ortasına değin uzanan bir coğrafyada boy göstermiştir. Dolayısıyla bu geniş coğrafyada hükümdarlıklarını sürdüren Bizanlılar haricinde, Vandallar ve Vikingler benzeri devletleşememiş kavimlerle de mücadele etmiştir.."


darkwood

Turkuaz yayınlarının Gümüş Eğer ve Vikink Kanı maceralarını nihayet tamamlayabildim. Şimdi sıra geldi keyifle okumaya.  :)
Darkwood Sakinleri..

Tarkan Kurt

Sevgili Ali'nin yukarıda yayınladığı listeye bakınca Büyük Usta Sezgin BURAK'ın 1967-1974 arası oldukça üretken olduğu, ancak 1974 ten sonra 1978 e kadar Tarkan üretiminin durduğu, intihar ederek vefat ettiği 1978 yılında ise sadece 90 sayfa Tarkan yazıp çizdiği görülüyor.

mandrake66

Merhaba,

şans eseri bulduğum bir blog..

Bakın "Tarkan" nerelerde kullanılmış.

Resimde ki ne kadar benziyor; ismi de "Tarkhan" olmuş..

http://lordofthegreendragons.blogspot.com/2010/03/armies-of-oerth-part-vi-wolf-nomads.html


Solomon Kane

Uzun zamandır sinirimi bozan bir şey var. Aşağıda paylaşacağım diyalog. Yanlışım varsa düzeltin ama bu diyaloğun uydurulma olduğunu düşünüyorum:

+ Söyle kurt baba mi kim öldürdü ?
- Hav hav hav.
+ Hain kostok.

Bunun Viking Kanı filminde olduğunu iddia ediyorlar. Ama anlamadığım: " Kostok gümüş eğerde değil mi?" Ha ondan geçtim, filmi izlememe rağmen böyle bir sahne hatırlamıyorum. Biri bana yardım etsin :S Kızıp bağırıcam facede bir kaç kişiye yoksa
Hiç bir yerde huzur bulamazken ölmek için endişe etmek neye yarar? JUDAS

Yarım uyku 4 sandviçe bedeldir. ( Demir Pençe Filminden)

" Çelikten yüreklerimiz, tunçtan ruhlarımız, kurşundan mermilerimiz vardır."

Bütün çizgi romanları bulabileceğiniz tek yer cennettir. ( Ben :) )