Rumar 80'in izledikleri

Başlatan rumar80, 15 Ocak, 2011, 23:34:49

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

rumar80

   İnsan evde olunca bol bol film seyredebiliyor. Ne güzel..
   Bugünkü filmimiz "Invictus"    Amerikan sinemasının saygın yönetmenlerinden olan Clint Eastwood'un yönettiği Efsanevi oyuncu Morgan Freeman'ın efsanevi lider Nelso Mandela'yı canlandırdığı, Matt Damon'ın usta işi oyunculukla Güney Afrika ragi takımı kaptanını canlandırdığı bir film.
   Yıl 1994 Nelson Mandela seçimleri kazanmış, Güney Afrika Cumhuriyeti'nin başkanı olmuştur. Yapılması gereken birçok işler vardır. En önemlisi yıllardır düşman iki toplumu birleştirmektir. Bu konuda karşısındaki tek engel beyazlar değildir. Zenciler de artık güç ile birlikte düşmanlarına karşı sert olmayı düşünmektedir. Başkan Mandela bunu çözmeye çalışırken 1995 Dünya Ragbi Şampiyonası Güney Afrika'da yapılacaktır. Acaba bu bir çıkış olacak mıdır?
  Freeman Mandela rolünde döktürüyor. Tüm engellere karşı tek başına göğüs geriyor ve savaşıyor. Kullandığı cümleler de insanı etkilemekte. "Korkuma yenik kalacaksam yönetmeye hakkım yoktur." gibi cümleler ile barışı, bir toplumu kaynaştırmayı başarmaya çalışıyor.
  Eastwood'un yönetmenliği için ne söylenebilir ki.... Zamanında spagetti westenlerin ve aksiyonların yıldızı olan bu adam çok iyi hikaye anlatabiliyor. Yeşil ve kahverengi (toprak rengi) hakimiyetinde bir öykü veriliyor. Müzikleri de genelde kendi yaptığı için istediğini de verebiliyor.
  Eastwood filmografisinin en iyi filmlerinden değil belki ama çok güzel bir zaman geçirmesi.....

rumar80

    Doug düğünden önce kayın biraderi ve iki arkadaşı ile birlikte kayın pederinin arabasını alıp bekarlığa veda partisi için Las Vegas'a gider ve otelin kraliyet dairesine yerleşirler.
    Sabah uyandıklarında damat kaybolmuştur. Dolapta bir bebek tuvalette ise bir kaplan vardır. Peki ne olmuştur ve damat nerededir.
    Son zamanlarda seyrettiğim güzel komedilerden biri. Şu an ikincisi çekiliyor.

emre ozdamarlar

Son yillarda izledigim en komik filmlerdendi gercekten de.
Zach Galifianakis denen oyuncu nerde ciksa izliyorum zaten. Tipi yetiyor gulmeme.


rumar80

    İnsan otel odasında yaşayınca bol bol film ve dizi izliyor, kitap okuyor. En son olarak izlediğim film de Glory.
    Yıllar önce kanal D'de izlediğimde sevdiğimi hatırlıyorum. 1989 yılı yapımı bir film.
    Amerika iç savaşı üç yıldır sürmekte kuzey askerleri istedikleri başarıya bir türlü ulaşamamışlardır. Bu sırada politikacıların aklına zencilerden oluşan bir alay oluşturmak gelir. Gönüllüler toplanır. Başlarına da çok fazla askeri tecrübesi olmayan (savaş başlayınca askere alınan) Boston'lu zengin bir ailenin oğlu getirilir. Tamamı ile politik amaç için kullanılan alay zamanla gerçek bir askeri birlik olacaktır. Ama önlerindeki tek engel güneyliler değil aynı zamanda kendi ordularındaki beyazlardır.
    Kadro güzel Mathew Broderick, Morgan Freeman ve gencecik bir Denzel Washington filmi sürüklüyor. Günümüzde farklı savaşlarla ilgili benzer savaş filmleri olsa da ilginizi çekebilir.
   

rumar80

    Eşi bir hafta içinde doğuracak olan Peter iş için gittiği Atlanta'dan Los Angeles'a dönmeyi planlamaktadır. Havaalanında bir kaza sonucu karşılaştığı Ethan sayesinde önce uçaktan atılır ardından uçağa binmesi yasaklanır. Cüzdanı da uçakta kalan Peter Amerika'yı bir uçtan bir uca gitmek zorundadır ve yanında da mecburi yol arkadaşı Ethan.
    2011 yapımı filmde Robert Downey Jr Peter'ı, Hangover ile yıldızı parlayan Zach Galifianakis de çılgın Ethan'ı canlandırıyor. Hoş ama boş denen ama sizi güldürebilen eğlenceli bir yol öyküsü

rumar80

    Kaan ve Mete ortak zevkleri olan kafalarına göre yaşamayı seven iki arkadaştır. Mete annesi ile yaşamakta olan ve düzenli bir işi olmayan biri iken, Kaan ise çok satmayan kitapları basan bir yayınevinin sahibidir. İkisi özel radyoların en parlak döneminde Kent FM'de geceleri Kaybedebler klübü adında bir program yapmakta ve program boyunca akıllarına ne gelirse konuşmaktadırlar.
    Başlangıçta ciddi tepkiler alan program zamanla kendi dinleyici kitlesini oluşturacak ve bir fenomene dönüşecektir. Ta ki Kaan ve Mete'nin programı bitirmelerine kadar.
    Uzun süre kaliteli belgesel filmlere imza atan (Hititler, Gelibolu) ardından tarihimizin ilginç bir dönemini sunan (Devrim arabaları) Tolga Örnek bu kez de bir radyo prgramının öyküsünü sunmakta. Anlatım dilini gerçekten sevdiğim Örneğin bu filminde başrollerde Nejat İşler, Yiğit Özşener ve Ahu Türkpençe var.
    Bazılarını rahatsız edecek kadar argo ve cinsellik mevcutsa da (ki programın temelinde bu var) duru ve sürükleyici bir anlatımla izlenebilecek bir film.

hennessy

son zamanlarda bu kadar gülmedim kesinlikle izleyin bu arada  The Hangover Part II merrakla bekliyoruz
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

rumar80

    Sinema rehberiniz altın madalyondan herkese merhaba
    Üniversite son sınıfta yorucu bir nöbet sonrası gittiğim ve bütün günümü neşelendiren bir filmden bahsetmek istiyorum ki DVD'sini daha yeni seyrettim: Groundhog day (yarın aslında bugündü)
    Groundhog day (dağ sıçanı günü) ABD'nde yerel bir bayram havasında kutlanan ilginç bir gün. Kışın sonlarına doğru yapılıyor. İnanışa göre dağsıçanı gölgesini o gün görürse kış biraz daha sürecek demektir. Gelelim filmimize:
    Yerel bir televizyon kanalında hava durumunu sunan (ancak kendini bir yıldız sanan) Phil Connors dağ sıçanı gününün haberini yapmak üzere yeni tapımcısı Rita ve kameraman Larry ile birlikte 2 Şubat günü Pennsylvania'nın küçük bir kasabasına gelir. Orada olmaktan mutsuzdur ve bunu her hareketi ile belli etmektedir. Haber tamamlanır ve yola çıkarlar. Ancak kar fırtınası yolları kapatmıştır ve kasabaya geri dönmek ve geceyi orada geçirmek zorundadırlar.
    Sabah olduğunda Phil korkunç gerçekle karşılaşır. Tarih yine 2 Şubat'tır ve tüm yaşadıklarını tekrar yaşamak zorundadır. Başlangıçta kendisine çekici gelen bu durum zamanla bir işkence halini alacaktır.
    Ghostbusters'da da birlikte olan Harold Ramis ve Bill Murray ikilisi bu filmin de ağır topları. Ramis yönetmiş, Murray de çok iyi bir oyunculuk çıkarmış. Süper bir seyirlik. Keyifle ailenizle birlikte seyredebileceğiniz, saf ve duygusal bir komedi. Seyretmeyenlerin mutlaka seyretmesini öneririm.

V

Bill Murray'ın nev-i şahsına münhasır oyunculuğuyla karın kaslarımızı
zorladığı harika bir film.

"İstemem,eksik olsun.."

nacho_grande

Bütün zamanların en özgün senaryolu filmlerinden biridir. Ayrıca Bill Murray var, daha ne olsun? :D

V

Bu harika komedinin 2. bölümü gösterime girmiş.Umarım ilki kadar başarılıdır..

"İstemem,eksik olsun.."

rumar80

   2006 yapımı bir yol filmi Little Miss Sunshine.
   9 basamakta insanları başarılı, "kazanan" yapacağına inanan bir baba, evin annesi olduğu bile anlaşılmayan (her akşam dışarıdan tavuk alıyor) bir kadın, prn meraklısı ve uyuşturucu kullandığı için huzurevinden atılmış büyükbaba, Pilot olmk isteyen ve ailesinin engellemesini kırmak için 9 aydır konuşmayan bir ağabey ve hayattan ve aşktan darbe yiyip intiharı denemiş eşcinsel dayı.
   Bu ekip ailenin küçük kızının hayallerini kurduğu güzellik yarışmasına (Little Miss Sunshine) yetişmek için hafta sonu Wolksvagen minibülerine atlayıp Kaliforniya'ya doğrı yola çıkarllar. Birbirlerini GERÇEKTEN hiç tanımayan bu aile kendilerini tanımayı öğrenecektir.
  Değişik bir "aile" filmi. Steve Carrel ciddi bir rolde.

emre ozdamarlar

Cok guzel bir filmdi bu gercekten. Bi kez daha izleyebilirim simdi aklima gelmisken.


pearl jam

az filmi tekrar izlerim, bu da onlardan biri...

rumar80

   Bugün vizyona girdi ve bir Potter sever olarak hemen gittim. 7 kitap ve 8 filmlik seri sona erdi. Son iki film 7. kitabın çok güzel uyarlaması idi.
   Bir dönem çocuklarına ve her zaman çocuk kalanlara zevk veren büycümüze veda ettik.
   Yok mu Harry Potter için birşeyler yazacak?