Yuki-Orhan Boran

Başlatan Hayal Kahvem, 12 Aralık, 2010, 19:05:25

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Hayal Kahvem

Son günlerde televizyon seyretmez oldum. Galiba bu siralar kitaplara, çizgi romanlara  ve filmlere daldim. Televizyon seyretmeyi unuttum.
Inanin  hangi programlar oldugunu bile bilmiyorum. Simdi televizyona yüz vermiyorum ama, tabirimi uygun görün lütfen,
bir zamanlar gül dökerdim  televizyonun yollarina. Hatta televizyon neymis bilmezdim ki ilkokul yillarimda. Ben radyo zamani çocuguyum.
Gözümle görmez sadece dinlerdim. Dinlediklerimi de hayal ederdim tabi. Hele benim gibi biri için, hayal etmekten daha sahane ne olabilirdi ki?
Radyo benim için, adeta düsler ülkesiydi.

                                 

Orhan Boran radyodan dinledigim, benim hayalimde canlandirmaya çalistigim kisilerden biriydi. "Leylegin ömrü laklakla geçer" derdi.
O düzgün Türkçe'si ve billur sesiyle radyo basinda bizleri büyülerdi. Orhan Boran 1928 dogumlu.
Önce radyo, sonra televizyon sunuculugu yapmis, gece kulüplerinde Ayaküstü Girgiri adiyla memleketimizde ilk stand-up gösterilerini baslatan,
bizim zamanimizin en büyük mizah ustasidir. Ünlü mizahçinin Leylegin Ömrü diye bir de ani kitabi vardir.

                                 

Orhan Boran, Ingiltere'de çalisirken, bant kaydi, zaman kazanmak için bir an hizli geçilince, konusma seslerinin hizli çikmasi stüdyoda bulunan Ingilizleri güldürmüs.
Bu olaydan sonra ayni uygulamayi memlekette de yapmaya karar vermis. Bir pazar sabahi Istanbul Radyosu'nda Yuki adiyla, yeni bir seslendirme yapmaya baslamis.
Yuki, Orhan Boran'in hizla dönen banttan çiktigi sesiymis aslinda ama ben dinlerken o zamanlar radyoda, onlari iki ayri kisi zannederdim.
Programinin adi "Orhan Boran ve Yuki"ydi. Yuki'nin sesi bir garip çikardi. Çocuk gibi ama bilmis biri. Ne oldugunu anlayamazdim.
Orhan Boran'la sohbet ederler, günlük sorunlar ve olaylardan bahsederlerdi. Bazen Yuki sakalarinin ölçüsünü kaçirirdi.
O durumda güya Orhan Boran'dan bir dayak yer ve "Viiikk!" diye bir çiglik atardi. Okadar hosuma gider ki bu muhabbetler.
Nasil misal versem yeni nesile. Hani simdilerde Nihat Sirdar'in da var radyoda buna benzer bir programi.. Nihat 'la Sivrisinek diye.
Ona benzer. Karsilikli konusma, atisma durumlari, keyifli muhabbetler.

                           

Daha sonra Yuki tiplemesi rahmetli Altan Erbulak tarafindan tavsana benzer yada sincap gibi bir yaratik olarak hayal edilip çizilince,
Yuki'nin neye benzedigi gözümde canlanmisti. Yuki: "Geçtim aynanin karsisina, elimde makas ve tarak. "der.
Orhan Boran: "Sincap bozmasi hayvanin ne isi olur aynayla tarakla?" diye sorar.
Yuki: "Sen sincap bozmasi hayvani konusturuyorsun, biz bi si diyo muyuz?" diye cevap verir.
Yuki hazir cevap, kurnaz, lafin altinda kalmayan bir yaratiktir. Orhan Boran ve Yuki, ince esprileri, olaganüstü sov gücü,
Orhan Boran'in kendine has ses tonu ve inanilmaz güzel Türkçe'siyle benim zamanimin en komik, en eglenceli radyo programlarindan biriydi.
Orhan Boran,Yuki'nin disinda kayinbiraderi ve kayinvaldesini de tipleme olarak gözümüzde canlandirir, onlarla ilgili komik hikayeler anlatirdi.

Misal, söyle : Bizden iyi olmasin ama dünyalar tatlisi bir kaynanasi vardir. Muhtesem bir insandir ve birbirlerini çok severler.
Kaynana biraz kiloludur. Yolda yürürken kalçasi elbisenin içinde öyle sallanir öyle sallanir ki bir çarsafin içinde iki çocuk kavga ediyor sanir görenler.
Öyle anlatirdi. Anlatilanlar dogal, samimi yapilinca seviyesinden birsey yitirmez,
baskalari anlatsa hosumuza gitmeyecek durumlar onun dilinde mükemmel anlatilar olup çikardi. Ne günlerdi! Hey! Gençler Orhan Boran'i  ve Altan Erburak'i
mutlaka taniyip bilmeli  :)