Gitarın efendileri

Başlatan hennessy, 01 Mayıs, 2011, 22:26:45

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

hennessy

Başlıktanda anladığınız gibi gitarın efendilerini sizlere tanıtmaya çalışacağım ilk sanatçımız

David Gİlmour



David Jon Gilmour, CBE (d. 6 Mart 1946, Cambridge) İngiliz psychedelic rock grubu Pink Floyd' un gitaristi ve solistidir. 13 yaşındayken komşuları tarafından hediye edilen bir klasik gitar ile yolculuk başladı. Çevresinde mükemmel ritm duygusu ve gitara olan hakimiyeti ile dikkat çekiyordu.

Pink Floyd'a katılmadan önce Paris'e giderek kurduğu toplulukla Avrupa turu yaptı. Fransızcası iyiydi ve müziğin yanı sıra Paris'te erkek model olarak çalıştı. Pink Floyd 1967 yılında Syd Barrett'ın gruptan ayrılmasından beş ay önce katıldı. 1970'lerde Pink Floyd'un müzikal başarısında en önemli katkıyı sağlayan isimlerden biri oldu. 1980'li yılların başından itibaren grubun bir diğer önemli ismi Roger Waters ile anlaşmazlığa düştü.

Roger Waters'ın gruptan ayrılmasından sonra yayınlanan The Division Bell albümünde Gilmour'ın tarzını anlamak mümkündür. Aynı zamanda David Gilmour, About Face ve On An Island adında üç solo albümü bulunmaktadır. İlk prodüktörlüğünü 1973'te Unicorn adlı gruba yapmıştır. On An Island albümü ise müzikal yaratıcılığının doruk noktasıdır.

Gruptan ayrılan Waters ile yıllar sonra Temmuz 2005'te Londra 'da Hyde Park'ta Afrika'da yoksullukla mücadele için dünya genelinde 10 ülkede düzenlenen Live 8 konserinde birlikte sahneye çıkmıştır.

David'in en önemli hobisi uçmak; bunun dışında model uçak ve enstrüman koleksiyonculuğu ile ilgileniyor ve çeşitli havacılık gösterilerine katılıyor. Çift motorlu uçaklar, helikopterler, jetler için ehliyeti var. Bunun yanı sıra çok pahalı bir gitar arşivine sahip olan Gilmour Fender Stratocaster'in 001 seri numaralı gitarına sahiptir.1986 yılında evlendiği Ginger Gilmour'dan 1990 yılında ayrıldı. 29 Temmuz 1994'te Polly Samson'la evlendi. Üçü eski eşinden olmak üzere 7 çocuk babasıdır.

Fender ı ağlatan gitar olarak geçmiştir tarihe (bunu ben taktım :) )

Comfortably numb ile bunu kanıtlamıştır.

http://www.youtube.com/watch?v=p_uCO9wOVGE


Solo albümleri

David Gilmour (1978)
About Face (1984)
On An Island (2006)
David Gilmour at Hammersmith Odean
Live in Gdansk (2006) Aynı zamanda merhum Rick Wright'ın da son konseri olmuştur.

Kullandığı gitar


Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

hennessy

Canlı olarak izlediğim ve konser bittiği zaman önünde eğildiğim adam

Mark Knopfler



Mark Knopfler, 12 agustos 1949'da İskoçya Glasgow'da doğdu. Babası bir Yahudi, annesi ise İngilizdi. Henüz 9 yaşındayken ailece annesinin doğduğu yer olan Newcastle'a taşındılar. Burada Knopfler ve kardeşi David, Gosforth Grammar adlı okula kaydoldu. Bu yaşlardayken dayısının çaldığı mızıka ve piyanodan çok etkilenmişti. 1960lı yıllarda birçok okul grubunda çıraklık dönemini geçirdi. Jimi Hendrix, Scotty Moore, Chet Atkins gibi müzisyenler idolüydü. 16 yaşındayken bir arkadaşıyla yerel bir televizyon kanalına çıkarak mızıka gösterisi sundular.

1967'de müzisyen 1 yıl boyunca Harlow Technical College'da gazetecilik üzerine eğitim aldı. Senenin sonunda, Yorkshire Evening Post adlı gazetede röportaj yapmak üzere bir işte buldu. Geçen 2 yılın ardından Leeds Üniversitesi'nde İngiliz Dili üzerine eğitimini sürdürmeye karar verdi. Aynı zamanda Loughton Koleji'nde de dersler veriyordu. Bu yıllarda müzisyen, Steve Phillips adlı bir blues şarkıcı/gitaristiyle tanıştı.

Aynı yıl Londra'ya taşınma kararı alan Knopfler, burada Brewer's Droop adlı bir gruba katıldı. Kısa bir süre sonra da "Summer's Coming My Way" adlı demolarını çıkardılar. Knopfler'in sonraki grubu the Café Racers, efsanevi Dire Straits'in de temeli oldu. Grup, yeni katılımların ardından Dire Straits ismini aldı.

Grubun en başarılı sayılan albümleri "Brothers in Arms"ın dünya turnesinin ardından Knopfler film müziklerine konsantre oldu. Ayrıca 1987 yılında "The Notting Hillbillies" adlı, daha çok country tarzı müzik yapan grubu kurdu. 1991 yılında Dire Straits'in son stüdyo albümü "On Every Street" piyasaya çıktı, İngiltere'de bir numaraya yükseldi.

Dire Straits'in canlı kayıt albümü "Live at the BBC", 1995 yılında yayınlandıktan sonra grup sessizce dağıldı. Bu tarihten itibaren Knopfler de solo çalışmalarına ağırlık verdi. 1996'da "Golden Heart"ı, 1997 "Wag the Dog" filminin müziklerinin bulunduğu albümü, 2000'de "Sailing to Philedelphia"yı, 2002'de de "The Ragpicker's Dream" albümlerini yaptı. Aynı yıl geçirdiği motorsiklet kazasının ardından bu albümün turnelerini iptal etmek zorunda kaldı. 2004'te "Shangri-La" albümünü, 2005'te bir toplama album olan "The Best of Dire Straits & Mark Knopfler: Private Investigations"ı piyasaya sürdü. Knopfler, country şarkıcısı Emmylou Harris ile "All the Roadrunning" adlı bir duet albümü çıkardı. Ayrıca bu album için de çok başarılı bir dünya turnesi düzenledi. Aynı zamanda Grammy Ödülleri'ne "en iyi folk rock albümü" dalında aday oldu ancak Bob Dylan'ın Modern Times albümü ödülü aldı.

Müzisyenin film müziği albümleri ise şöyle; "Local Hero" (1983), "California Dreamin" (1984), "Comfort and Joy" (1984), "The Princess Bride" (1987), "Last Exit to Brooklyn" (1989), "Screenplaying" (1993), "Metroland" (1998), "Wag the Dog" (1998) ve "A Shot at Glory" (2001). Ayrıca 1990 yılında The Notting Hillbillies grubuyla "Missing...Presumed Having a Good Time" albümünü, 1990'da Chet Atkins'le "Neck and Neck" albümünü çıkarttı.

Knopfler, 1983 yılında Lordes Salamone ile ikinci evliliğini gerçekleştirdi. Bu evlilikten 1987 yılında Benji ve Joseph adlı ikiz erkek çocukları dünyaya geldi. Ikili 1993 yıında boşandı ve müzisyen bu boşanmanın hemen ardından aktris Kitty Aldridge ile evlendi. Bu evlilikten de 1998 doğumlu Isabella ve 2003 doğumlu Katya Ruby Rose adlı kızları dünyaya geldi.

1980li yılların en başarılı gitaristlerinden sayılan müzisyenin 70'ten fazla gitarı bulunuyor. Sahnede çay içiyor, ayrıca New Castle Universitesi'nin ona verdiği bir Müzik Doktorası onur ödülü var . Madagaskar'da araştırma yapan bilim adamları Dire Straits dinlerken dinazor fosilleri bulduktan sonra bu dinazor türüne "Masiakasaurus Knopfleri" adını vermişler. Knopfler bir solak. 1.83 metre boyunda. Şu anda ailesiyle İngiltere Chelsea'de yaşıyor.

Solo albümleri

Golden Heart (1996)
Sailing to Philadelphia (2000)
The Ragpicker's Dream (2002)
Shangri-La (2004)
One Take Radio Sessions (2005)
The Trawlerman's Song EP (UK) (2005)
The Best of Dire Straits & Mark Knopfler: Private Investigations (2005)
Get Lucky(2009)

Kullandığı gitar



en sevdiğim parçası

http://www.youtube.com/watch?v=9XVVZPefbR4
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

hennessy

bugün yaşasa idi en iyi gitarist olacaktı ama erken gitti

Stevie Ray Vaughan




Stevie Ray Vaughan Blues tarihinin 1980'lerde boy gösteren en mühim adamlarından biriydi Stevie Ray Vaughan. 3 Ekim 1954 doğumlu olan Ray, Fabulous Thunderbirds'ün kurucusu Jimmie Vaughan'ın kardeşi olarak Dallas'ta büyüdü. Gitara, 9 yaşında kendisine hediye edilen plastik bir oyuncakla başladı! 12 yaşından itibaren çeşitli kulüplerde çalmaya başladı ve 17'sinde okulu bırakıp Austin'e yerleşti. Zor geçen hayatı, grubu Double Trouble ile 23 Nisan 1982'de New York'taki özel bir gece münasebetiyle Rolling Stones ile aynı sahnede bulunma şerefine ulaştıklarında sona erdi. Onlara gülen şans merdiven şeklindeydi. Bunun ilk göstergesi, Montreaux Jazz Festivali'ne davet edilmeleriydi belki de... Şans bu ya; festival sırasında onları izleyen Mick Jagger'ın ekürisi David Bowie, Ray'i «Let's Dance» kayıtlarına katılım teklifi ile onurlandırdı. Bu kez de onu kayıt sırasında izleyen Jackson Browne, stüdyosunu serbest kullanım için Ray'e söz verdi.

«Texas Flood» albümü, Jackson Browne'un yarattığı bu fırsatın müthiş bir değerlendirmesiydi. Ve Stevie Ray Vaughan ile Double Trouble'ın ilk albümüydü... 13 Haziran 1983'te sunulan çalışma, «En İyi Geleneksel Blues Kaydı» ve «En İyi Enstrümental Rock Performansı» kategorilerinde Grammy adayı oldu. «Austin City Limits» adlı televizyon şovunda da boy gösteren topluluk, Guitar Player dergisinde yayınlanan okuyucu anketinde «En İyi Yeni Yetenek», «En İyi Blues Albümü» ve «En İyi Blues Elektrogitaristi» kategorilerinde birinci oldu. Stevie Ray, Guitar Player ödüllerinde 1991'e kadar istisnasız her yıl «En İyi Elektrogitarist» ünvanını aldı.

15 Mayıs 1984'te «Couldn't Stand The Weather» albümü piyasaya çıktı. Albümde yer alan «Voodoo Chile (Slight Return)»ün, «En İyi Rock Enstrümental Performansı» kategorisinde aday gösterildiği 84 Grammy'sinde «En İyi Geleneksel Blues Kaydı» dalının zirvesinde, önceki albümü «Texas Flood» ile Stevie Ray vardı! Sonrasında W.C. Handy National Blues Awards gecesinde iki dalda ödül aldı. Ray, bu ödüle layık görülen ilk beyaz sanatçıydı!

Klavyeci Reese Wynans'ın da Double Trouble'a katılmasıyla üçüncü albümleri olan «Soul To Soul»u kaydettiler. 30 Eylül 1985'te sunulan çalışma, Stevie Ray'e beşinci Grammy adaylığını kazandırdı. Aynı yılın 10 Nisan günü, «The Star Spangled Banner» adlı şarkıyı, Ulusal Beyzbol Ligi sezonunun açılış gününde çaldığında yuhalanmıştı...

1986'da Stevie'in babası Jim Vaughan, yakalandığı parkinson hastalığı sonrasında yaşamını yitirdi. Ardından uyuşturucu ve alkolün vücudunu sardığı aylar geldi üstüste... Kokain ve viskiyi karıştırarak midesine büyük zararlar vermişti. Tam 21 konser ertelendi ve Ray, LondraUyuşturucu Rehabilitasyon Merkezi'nde tedavi altına alındı. 86'nın 15 Kasım tarihinde «Live Alive» satışa sunuldu...

Eric Clapton, Phil Collins, B.B. King ve Albert King gibi isimlerle birlikte sahne aldığı «Blues Session»dan bir yıl sonra MTV'nin özel «Stevie Wonder'ın Karakterleri» programında yer aldı.

1989'un Ocak ayında Washington'da George Bush için bir performans sergilediler. Ardından 6 Haziran'da «In Step» albümü yayınlandı. Bu, Stevie'in uyuşturucudan tümüyle uzaklaştıktan sonra gerçekleştirdiği ilk kayıttı. «Crossfire»ın radyo listelerinde zirveye yerleşmesinin ardından sanatçı «En İyi Çağdaş Blues Kaydı» dalında bir Grammy'ye daha layık görüldü. Jeff Beck ile yaptıkları Kuzey Amerika turnesinden sonra «Austin City Limits»te ikinci kez boy gösterdiler...
Ölümü [değiştir]

30 Ocak 1990'da Stevie, MTV Unplugged için 3 performans sergiledi. Stevie ve Jimmie «Family Style»ı kaydetmek üzere Mart ve Nisan ayında Memphis'e gittiler. Birkaç ay sonra albüm raflardaki yerini aldı. Joe Cocker ile gerçekleştirdikleri turnenin ardından Alpine Valley'de Double Trouble ile bir konser daha verdiler. Robert Cray, Eric Clapton, Buddy Guy gibi isimlerin de katıldığı coşku dolu etkinlikten sonra Stevie Ray, Eric Clapton'ın 3 tur yardımcısı ile birlikte Chicago'ya gitmek üzere helikoptere bindi... 27 Ağustos gece yarısı, sisle kaplı bir tepeye çarpan helikopter parçalandı...

Büyük coşkuları tarifsiz acılarla birlikte yaşadığı 36 yıllık ömrünü müziğe adayan Stevie Ray Vaughan, Laurel Land gömütlüğünde özel bir törenle yakıldı... Cenazesinde Billy Gibbons, Stevie Wonder, Buddy Guy, Bonnie Raitt, Ringo Starr gibi isimler yer alırken şapelin dışında 3000'in üzerinde hayranı gözyaşlarıyla bu blues ustasını son yolculuğuna uğurladılar.

kullandığı gitar



en sevdiğim parçası

http://www.youtube.com/watch?v=zAG-kX_IlUw
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

hennessy

Yngwie J. Malmsteen




Gerçek adı Lars Johan Yngve Lannerbäck'tır. Müziğe pek ilgi duymayan Yngwie, 7 yaşındayken ilginç bir rastlantı ile gitar çalmaya başladı. Jimi Hendrix'in öldüğü güne kadar pek ilgi duymadığı akustik gitarı, Hendrix'in ölümü üzerine televizyonda yayınlanan bir programı seyredip Hendrix'e ve sahne gösterisine hayran kalmasıyla elinden düşmez oldu. Daha sonra alacağı Fender Stratocaster Yngwie J. Malmsteen'in kimliğinin bir parçası olacaktı. 10 yaşına geldiğinde Deep Purple şarkılarının tamamını çalabiliyordu. Ritchie Blackmore'a olan hayranlığı, ailesinin; özellikle yetenekli bir flütçü olan ablası Lola Lannerbeck'in etkisiyle ilgi duyduğu klasik müzik kültürüyle birleşince Yngwie J. Malmsteen'in benzersiz stili ortaya çıkmaya başladı.

Barok dönemi bestecileri Johann Sebastian Bach, Antonio Vivaldi, Tomaso Albinoni ve klasik dönem bestecileri Ludwig van Beethoven, Wolfgang Amadeus Mozart, Nicolo Paganini Yngwie J. Malmsteen'in müziğini ve tarzını derinden etkiledi. Okula ve derslere duyduğu ilgi her geçen gün azalırken tüm zamanını müziğe ayırmaya başladı. Müziğe olan ilgisinin ve yeteneğinin farkında olan annesi ona daima destek oldu.

15 yaşına geldiğinde bir gitar tamir atölyesinde çalışmaya başladı. Atölyeye tamir için getirilen bir lut ona gitar üzerinde deneyebileceği bir fikir verdi; perdelerini eye ile oyarak tıpkı lut gibi scallope klavyesi olan bir gitar yaptı. Sonuç Yngwie için tatmin ediciydi, hemen yeni bir gitara aynı işlemi uyguladı. Yüksek teller ve scallope klavye ile çalmak her ne kadar zor olsa da Yngwie, sweep tekniği için daha uygun olması nedeniyle buna kolay adapte oldu. Bu yaşlarda bestelemeye başladığı Far Beyond The Sun, Icarus Dream Suite gibi parçalarında Yngwie'nin tarzı iyice şekillenmekteydi.

18 yaşında arkadaşlarıyla 3 parçadan oluşan bir demo kaydetti. Tarzı İsveç için oldukça sıra dışıydı. İsveç'te umdukları ilgiyi bulamayacaklarını anlayınca demo kayıtlarını yurtdışına göndermeye başladılar. Demoyu dinleyen Shrapnel Music'in sahibi Mike Varney, Yngwie Malmsteen'i Steeler'a katılması için Amerika Birleşik Devletleri'ne davet etti. Steeler'la bir albüm kaydeden Yngwie daha sonra Alcatrazz'a katıldı. Fakat Yngwie Malmsteen kendini daha iyi ifade edebilmek, tarzını ortaya koyabilmek istiyordu ve Alcatrazz'dan da ayrılarak solo kariyerine başladı.

Solo kariyerinin ilk albümü Rising Force oldu. Bu albüm müzik listelerinde 60. sıraya kadar yükseldi ve bir neoklasik rock şaheseri olarak müzik tarihinde yerini aldı. Bu albümdeki performansı ile Yngwie enstürmental rock dalında Grammy'e aday gösterildi.

Yngwie J. Malmsteen besteleri ve emprovize soloları büyük ölçüde barok dönem etkileri taşır. Nicolo Paganini'nin gösterişli tekniği de Yngwie J. Malmsteen'in gitar stilini etkilemiştir. Harmonik minor ve diminished tonlar bestelerinin genel karakteristiğini belirler. İnanılmaz bir hız ve akıcılıkla çaldığı soloları her dinleyişte yeni bir ayrıntı keşfedilebilecek zenginliktedir. Aynı zamanda ablasının aldığı klasik müzik eğitiminin etkisi eserlerinde göze çarpmaktadır. İlham aldığı kişi ise Bach'dır.Shred tekniğinin liderlerinden sayılan Yngwie Malmsteen her şarkısında bunu yansıtmıştır.

Bestelerinde Genellikle Armonik Minor kullanmaktadır

Kullandığı gitar



en sevdiğim parçası

http://www.youtube.com/watch?v=sj3ec2cCaJw
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

hennessy

Canlı olarak izlediğim ve nirvanaya ulaştığım sanatçı

Eric Clapton




Eric Clapton, 1945 yılında, Patricia Molly Clapton ve Edward Walter Fryer'ın evlilik dışı çocuğu olarak dünyaya geldi. 9 yaşına kadar büyükanne ve babasını kendi anne ve babası, annesi Patricia'yı ise ablası olarak bildi.

1964 yılında, The Yardbirds adlı blues-rock grubunda çalmaya başladı, fakat 1965'in Mart ayında bu grubun pop müziğe kaydığını düşünerek gruptan ayrıldı.

Aynı yıl John Mayall & Bluesbreakers grubuna katılarak kendini bir blues gitaristi olarak kanıtladı. Hayranları, bu grupla çaldığı dönemde ona "God" (Tanrı) lakabını taktılar ve duvarlara "Clapton is God." sloganları yazılmaya başladı.

1966 yılının ortalarında Clapton yanına Jack Bruce ve Ginger Baker'ı (bateri) da alarak Cream adlı grubu kurdu, bu grupla yaptıkları 3 albümün ardından grup 1968 yılında dağıldı. Yapımcıları 1969 yılında "Goodbye" adlı, konser kayıtlarından oluşan albümü piyasaya sürdü.

1969'da Blind Faith ile çıkardığı, grubun adını taşıyan bir albümden sonra, Derek and the Dominos adlı grup içerisinde Bobby Whitlock (vokal ve klavye), Jim Gordon (bateri), Carl Radle (bas) ile çalmaya başladı. Grupla çıkardığı Layla and Other Assorted Love Songs albümündeki Layla, en çok bilinen şarkılarından oldu. Clapton bu şarkıyı, Pattie Boyd-Harrison için yazmış ve Leyla ile Mecnun hikâyesinden esinlenmiştir. George Harrison'ın eşi olan Pattie ile yaşadığı ilişki ve ayrılık sonucu eroine başladı. Müzik kariyerine 2 yıllık bir ara verdi. Eroinle mücadelesi sırasında çektiği sıkıntılar sonucu Eric Clapton, bağımlılara yardım için madde ve alkol bağımlılığı rehabilitasyon merkezi kurdu. Ayrıca 18 Grammy ödülü bulunmaktadır.[

The Yardbirds, (1962-1965) [değiştir]

1964 Five Live Yardbirds (live)
1965 For Your Love
1965 Having a Rave Up
1965 Blues Nights
Bluesbreakers, (1965-1966) [değiştir]

1966 Bluesbreakers with Eric Clapton
Cream, (1966-1968) [değiştir]

1966 Fresh Cream
1967 Disraeli Gears
1968 Wheels of Fire
1969 Goodbye
Blind Faith, (1968-1969) [değiştir]

1969 Blind Faith
Derek and the Dominos, (1970) [değiştir]

1970 Layla and Other Love Songs
70 sonrası Solo Albümleri [değiştir]
    Unplugged


1970 Eric Clapton
1974 461 Ocean Boulevard
1975 There Is One Every Crowd
1976 No Reason to Cry
1977 Slowhand
1978 Backless
1981 Another Ticket
1983 Money and Cigarettes
1985 Behind The Sun
1986 August
1989 Journeyman
1994 From The Cradle
1998 Pilgrim
2001 Reptile
2004 Me and Mr. Johnson
2004 Sessions For Robert J.
2005 Back Home
2010 Clapton

kullandığı gitar (replicasını tıngırdarmışımdır)



en sevdiğim parçası

http://img.tootoo.com/mytootoo/upload/48/485027/product/485027_5c2e2b90fbc4450f43492d7596af1e81.jpg

Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

hennessy

Gary Moore (d. 4 Nisan 1952, Belfast, Kuzey İrlanda, ö. 6 Şubat 2011 İspanya, [1])



1952 yılında Kuzey İrlanda'nın Belfast şehrinde doğan Gary Moore, 16 yaşında Phil Lynott'la birlikte ilk önemli grubu Skid Row'u kurdu. Ancak kısa süre sonra Lynott kendi grubu Thin Lizzy'yi kurmak için ayrıldı. Grubun geri kalanı 1970'te Londra'ya giderek CBS Records ile anlaşma imzaladı. İki albüm yaptıktan sonra grup dağıldı ve 1973 yılında gitarist Gary Moore Band'ı kurdu.

Bu arada kısa bir süre Thin Lizzy ile birlikte çalıştı ve 1974'te Jon Hiseman'ın caz ağırlıklı Colosseum II isimli grubuna katıldı. John McLaughlin, Santana gibi devlerin de yer aldığı bu grupla iki albüm yaptıktan sonra, 1977'de eli sakatlanan gitarcı Brian Robertson'un yerine turnede çalmak üzere Thin Lizzy'ye katıldı.

Daha sonra gruptan ayrıldı, Colosseum II ile bir albüm yaptı ve 1978'de Robertson, Thin Lizzy'den ayrılınca onun yerine geçti.

Thin Lizzy ile "Black Rose" isimli albümü kaydetti. Bu arada ilk solo albümünü yayınladı. Thin Lizzy ile çıktığı turne sonrası Los Angeles'a giderek basta Willie Dee, vokalde Tony Newton ve davulda Mark Nausseef ile G-Force isimli yeni bir grup kurdu ve bir albüm yaptı. 1981'de Greg Lake Band'e katıldı.

1982 yılında solo kariyerine geri döndü. Bu kez ona vokalde Charlie Huhn, klavyede Tommy Eyre, basta Neil Murray ve davulda Ian Paice eşlik ediyordu. Farklı müzisyenlerin katılımı ile gitarcı, başarılı kariyerini 90'ların ortalarına kadar sürdürdü.

1994 yılında Cream elemanları Ginger Baker ve Jack Bruce ile BBM isimli bir yan projede yer aldı.

1995'te Fleetwood Mac gitarcısı Peter Green anısına "Bluesy for Green" isimli çalışmayı yayınladı.

1997 yılında "Dark Days in Paradise" isimli pop çizgisine yakın albümü çıkardı.

Gitarcı son olarak 1999'da "A Different Beat" ile çıkış yaptı.

Bu uzun süre içinde Santana, Ozzy Osbourne, John McLaughlin, Phil Lynott, Greg Lake, B.B. King, Albert King, Jean Luc-Ponty gibi birçok devle birlikte çalışan Gary Moore, rock gitarının en önemli ve başarılı temsilcilerinden biri oldu.

Hard rock, caz ve blues gibi birçok değişik türlerde örnekler verdi, birçok gitarcıyı etkiledi ve rock tarihine geçti.

58 yaşındaki sanatçı 6 Şubat 2011'de İspanya tatilinde uyku sırasında hayatını kaybetti.

en sevdiğim parçası

http://www.youtube.com/watch?v=9TUSvBUi-8g

kullandığı gitar

Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

V

Brothers in arms'ı Metallica'nın yorumladığını ilk duyduğumda hayda demiştim
ama dinleyince fena olmamış hani dedim.

http://www.youtube.com/watch?v=bsKREdCoezg&feature=related
"İstemem,eksik olsun.."

hennessy

Richard Hugh "Ritchie" Blackmore (doğum 14 Nisan 1945 Weston İngiltere)




Richard Harold Blackmore bazıları için tüm zamanların en güçlü ve saygıdeğer İngiliz gitaristi. Hard Rock müziğin öncü grubu Deep Purple'ın efsane keyboardçı Jon Lord ile beraber kurucu üyesi, bir diğer ünlü hard rock grubu Rainbow'un kurucusudur. Bu gruplarla 70 ve 80'li yıllar ile 90'lı yılların başlarında uzun seneler çalıştıktan sonra rock müziğe veda etmiştir. 1994 yılında eşi Candice Night ile beraber kurduğu ve İngiliz yerel müziklerini alternatif bir tarzla yorumlayan Blackmore's Night isimli grubu kurmuştur. Halen bu grupla çalışmalarına devam etmektedir. Sözkonusu grupla 2004 yılında İstanbul Yedikule Zindanları'nda bir de konser vermiştir.

en sevdiğim parçası

http://www.youtube.com/watch?v=8KriRo9OM5s

kullandığı gitar



Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

nacho_grande

Güzel başlık, eline sağlık. Sayfalar yetmez bu işe, ama olsun, ben keyifle takip ederim. :)

can amca

Güzel başlık. Devamını bekliyoruz. Glenn Frey ve Chris Rea olabilir mesela.
Bu arada ben de Dave Gilmour, Marc Knopfler (hem "Dire Straits" ile hem solo) ve Eric Clapton'u canlı olarak izleyip ruhunu doyurmuş şanslılardan biriyim.

hennessy

Eric Johnson (d. 17 Ağustos 1954, Austin, Teksas, ABD) Amerikalı rock gitarist.

Çeşitli yıllarda Grammy Müzik Ödülünü alan Eric Johnson G3' te de yer almış olan müzisyenlerdendir.Müzisyen fabrikası Austin, Texas (Edie Brickell'in da doğum yeri) doğumlu Eric Johnson da tüm kool gitar ustaları gibi esnek, hafif, tüy gibi ve geniş yelpazeye yayılan bir müzik icra ediyor. Besteci, şarkı yazarı kendisi ve aynı zamanda gitar dersleri veriyor. Diğer ustalar gibi genelde blues tabanı üzerine jazz, rock ve country motifleri atıyor. Şarkı da söylese de müziği enstrümental.

Stüdyo albümleri ve toplama albümleri var piyasada. 1986'daki Tones ile ilk resmi kayıdını yaptı. Bu albümden Zap ve Desert Song hala en sevilen parçaları arasında. Ardından, 1990 kayıdı Ah Via Musicom ile tanındı. Bu albümdeki Cliffs of Dover çoktan gitar standartları arasına girdi. Ardından, 1996'da Venüs Isle, 2002'de Souvenir, 2005'te Bloom, yine 2005'te eski bir konser kaydının yeni versiyonu Live Texas ve en son da 2010 yılında Up Close geldi.



Bunun yanında bir dolu toplama albümü ile DVD'si bulunmakta. Electromagnets, Seven Worlds, Live and Beyond gibi.
Solo albümler

Seven Worlds (1978) (piyasaya çıkış, 1998)
Tones (1986)
Ah Via Musicom (1990)
Venus Isle (1996)
Souvenir (2002)
Bloom (2005)

kullandığı gitar


sevdiğim parçası
http://www.youtube.com/watch?v=VnqpOFcBiMM

Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

hennessy

80 yaşında halaa gitarı gibson Lucille ağlatıyor bu adam



Riley B. King 16 Eylül 1925 tarihinde, Alfred King ve Nora Ella King çiftinin çocuğu olarak Itta Bena, Mississippi, A.B.D.'de dünyaya geldi. İlk gitarını 12 yaşındayken alan King, 1953 yılında Itta Bena'dan ayrılarak Memphis'e yerleşti. Bu şehirde bulunan WDIA adlı blues radyosunda çalıştığı yıllarda, B.B. King lakabını kazandı.

İlk grubu olan B.B. King Review'i 1949 yılında kuran gitarist, 1950-1956 yılları arasında başarılı single çalışmalarına ve konserlere imza atmış olsa da, 1956 yılında çıkarttığı Singin' the Blues albümüne kadar stüdyo albümü çıkartmadı. İlk albümünün getirdiği büyük başarı ve olumlu eleştiriler ile beraber çıktığı ilk büyük A.B.D. turunda, bir yıl içerisinde 342 konsere imza atarak alanında kırılması zor bir rekora imza attı.

1950'li yıllardan günümüze kadar Blues müziğin en önemli simalarından birisi olmuş olan B.B.King, 50'ye yakın stüdyo ve canlı performans albüme imzasını attı ve de 2000 yılında, Riding with the King albümüyle iki Multi-Platin plak kazandı. Please Love Me, When My Heart Beats like a Hammer, Whole Lotta Love, You Upset Me Baby, Sneakin' Around, Ten Long Years, Bad Luck gibi müzik listelerinin en üst sıralarında yer alan onlarca hit şarkı ile blues dünyasının yaşayan en büyük efsanesi olan King, 29 Mart 2006 tarihinde, 80 yaşındayken aktif müzik kariyerini sona erdirdiğini açıkladı ve de Hallam Arena'da verdiği konser ile veda turnesine çıktı. King, bu turne dışında, sadece hayır işleri için düzenlenen özel konserlerde sahne aldı.

Brown, Yale gibi pek çok ünlü üniversiteden fahri doktora ünvanı verilen sanatçı, 1987 tarihinde kurulan Rock & Roll Hall of Fame'e kabul edilen ilk isim oldu. Time of the Gypsies dergisinin 2009 tarihinde düzenlediği Tarihin En İyi 10 Gitaristi listesinde 3. sırada gösterilen King, sanat yaşamı süresince onu En İyi Blues Albümü kategorisinde olmak üzere 15 Grammy ödülü kazandı.

B.B. King, 52 yıllık sanat yaşamı boyunca 15.000'den fazla konserde sahne aldı. 1946 ve 1958 yıllarında iki defa evlenen müzisyen, iki evliliğini de yoğun müzik yaşamı yüzünden eşlerine vakit ayıramaması yüzünden sürdüremedi.

Ünlü sanatçının otobiyografisinde belirttiği üzere en sevdiği müzisyen Frank Sinatra ve en sevdiği albüm ise In the Wee Small Hours. İlk olarak 1991 yılında, Memphis'de açtığı, 2009 yılında ise sayısı yediyi bulan B.B. King's Blues Club adlı müzik klüplerinin de işletmecisi olan sanatçı, genç müzisyenlerin eğitimi için kurulan Little Kids Rock adlı derneğin de aktif bir üyesi.

kullandığı gitar


en sevdiğim solosu
http://www.youtube.com/watch?v=MpRIYi721WE
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

hennessy

Jonny Lang (born Jon Gordon Langseth, Jr., January 29, 1981 doğumlu daha 17sinde bb king rolling stonesla turlayan adam bb king demiş ki kendisi için : "ben 17 yaşındayken kesinlikle jonny gibi çalamıyordum.Son albümü harşiç tüm albümleri sanki yılların verdiği bir efsane gibi çalıyor kesinlikle izlenmelidir..Blues brothers 2000 filmini izleyenler ordaki performansını bilirler



kullandığı gitar


en sevdiğim parçası
http://www.youtube.com/watch?v=3tigVYfHVmQ
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

hennessy

Brian May



Doğum Yılı: 19 Temmuz 1947
Doğum Yeri: Twickenham, İngiltere
"Brian May, hem yazdığı şarkılarla, hem de doğuştan sahip olduğu gitarist yetenekleriyle Queen'in kendine özgü olan sihirli müziğinde büyük bir pay sahibi olmuştur. Red Special ile çaldığı şarkılar Queen müziğine ait tanıdık bir atmosferin ortaya çıkmasında önemli bir noktadır. Onun şarkı yapması için gerekli olan tek şey, şarkı yapma konusunda biraz kafa yormasıdır. Grubun en fazla şarkı üreten iki isminden biri olması, onun Queen için taşıdığı önemi de gözler önüne serer. Her yönüyle komple bir müzisyen olan Brian May'i bazı şarkılarda klavye ve mikrofon başında görmek de mümkündür. Sihirli parmaklarıyla Queen'in can damarlarından biri... Gösterinin en renkli parçalarından...
19 Temmuz 1947'de Ruht ve Harold May'in tek çocukları olarak dünyaya gelir. Feltham'da rahat koşullarda geçirdiği çocukluk döneminde çizgi romanlardan çeşitli müzik enstrümanlarına kadar çeşitli ilgi alanları oluşturur. Brian beş yaşına geldiği zaman piyano dersleri almaya başlar. Bir yıl sonra babası ona "ukelele" (dört telli bir çalgı türü) çalmasını öğretir. Bu yıllarda daha çok gitara ilgi duyar ve kısa bir süre sonra çelik telli bir akustik gitar olan Egmond sahibi olur.
Hampton Gramer Okulu'na başladığı zaman kendi yeteneklerinin dürtüsüyle bir müzik grubu kurmak için büyük istek duyar. Okullarında gitar çalma konusunda teşvik edici bir etkinlik olmadığı için, gitarıyla ancak öğle aralarında boş sınıflarda çalışır. Brian, müzikal esinlenmelerini dönemin ünlü isimlerinden almıştır: Buddy Holly, Lonnie Donegon vs.
1960 yıllarında müzik dünyasında fırtınalar estiren Shadow grubunun gitaristi Hank Marvin, değişik stili ve yeteneğiyle Brian'ı büyülemiştir. Yıllar sonra bu iki gitarist birlikte çalışma imkânı bile bulacaklardır.
Bu yıllarda kendini geliştirmeye devam eden Brian, 1963 yılına gelindiğinde iyi müzik yapabileceği bir gruba dâhil olmak isteğini hayata geçirmek için çabalarken, aynı zamanda iyi bir elektrogitara da sahip olmak için harekete geçer. Ancak ne var ki ailesinin onun gitarı için ayırabileceği bütçe, son derece pahalı olan Gibsons ve Stratocasters'a yetmez. Bu sebeple Brian ve babası kendi imkânlarıyla bir gitar yapmaya karar verirler. Red Specail'in oluşum süreci de bu şekilde başlamış olur.
Brian'ın yaratıcı yeteneğinin belki de ilk tohumları Red Special ile ortaya çıkar. Müzik konusunda daha iyi işler çıkarabilmek için kendi imkânlarıyla istediği nitelikte bir gitar yapma uğraşına girmesi, aynı zamanda onun amacına uygun düşünce disiplinini ortaya koymaktadır. Red Special aylar süren bir çalışmanın eseri olarak Brian'ın istediği niteliklerde ortaya çıkar. Gitarın toplam maliyeti de 17 dolar civarındadır. Yapım malzemesi ise, eski bir maun şömine, bir parça meşe, biraz tahta ve 1928 model Panther marka bir motosiklete ait iki adet valf yayı ve benzer birkaç küçük parçadan oluşur. Maunun koyu kırmızımsı kahverenginden dolayı, Brian el yapımı bu özel gitara "Red Special" adını verir.
Brian, gitarıyla arasında kurması gerektiğine inandığı bağı şöyle açıklar: "Gitar çalmak son derece duygusal bir olaydır. Tellerinizle iletişim halinde olmalısınız; çünkü elinizdeki tek şey onlardır."
Brian'ın ilk grubu 1984 dört kişiyle başlar. Brian, lead gitar; Dave Dilloway basgitar; Malcolm ritm gitar ve John Drifter da piyanoda yer alır. Davul çalan birini tanımadıkları için başlarda davulsuz çalmaya devam ederler. Ayrıca büyük bir eksiklik olarak solistleri de yoktur. Kısa bir süre sonra Tim Staffell ile tanışan Brian, grubun solist sorununu çözüme kavuşturur.
Tim Staffel de aralarına katıldıktan sonra ciddi provalara başlarlar. Bazı okul organizasyonlarında, küçük çaplı salonlarda çalma şansı yakalarlar ve hatta az da olsa para bile kazanırlar.
Diğer taraftan Brian, müziğin keyfini çıkarırken aynı zamanda okulunda Fizik ve Matematik alanında da oldukça iyi bir performans gösterir. 1965 yılında Londra Imperial Bilim ve Teknoloji Koleji'nden bir fizik kursu kazanır ve o yaz fizik ve infra-red astronomi eğitimi almak üzere okula başlar. Bu sıralar on sekiz yaşındadır. Bu sırada 1984'ün diğer üyelerinden birkaçı da eğitimleri dolayısıyla gruptan ayrılmak zorunda kaldılar. Grupta sadece üç kişi yoluna devam eder: Brian, Tim Staffell, Dilloway...
Londra'da müziğe devam eden grup, dönemin popüler müzik gruplarının şarkılarını cover yapırak repertuarını oluşturur. 1967 yılına gelindiğinde ise Olimpia'da düzenlenecek ve o yılların en önemli isimlerinin sahne alacağı bir organizasyona alt grup olarak çıkmaları teklif edilir. Bu teklif karşısında çok heyecanlanırlar. Organizasyonda yer alacak önemli isimlerden bazılar şunlardır: Jimi Hendrix, Pink Floyd, The Herd, Traffic, Tyrannosaurus Rex...
Konser tam anlamıyla istedikleri geçmez. Çünkü sahneye çıkma vakitleri oldukça ileri sarkar ve beklemenin verdiği yorgunluktan dolayı istedikleri performansı gösteremezler.
Brian, 1984 adlı grupta yeterince iyi müzik yapamadıklarını düşünür. O, kendi şarkılarını yapabileceği bir grubunun olmasını ister. Bu nedenle 1968 yılının başında 1984 adlı gruptan ayrılmaya karar verir. Kendi gibi düşünen Tim Staffell de gruptan ayrılmıştır. Bir kez daha birlikte adım atma kararı veren ikili, yeni kuracakları grup için bir davulcu arayışına girerler.
Bu arayış sonucu okulun panosuna verdikleri ilana yanıt veren kişi Roger Taylor'dır. Ve böylelikle Smile tamamlanır. Smile okul çevresinde ve Londra'da verdiği bir dizi konserin ardından Doing Alright, Step On Me ve Earth tekillerini kaydeder fakat başarılı olamaz. Grupta bir gelecek olmadığına inanan Tim Staffell ayrılır. Smile devam ederken de zaten Freddie Mercury gruba yakın bir isimdi, konserlerine gidiyordu ve gruba çeşitli tavsiyelerde bile bulunuyordu. Tim Staffell'in ayrılışı yeni bir grubun doğacak olmasını da kaçınılmaz olarak beraberinde getiriyordu, Freddie Mercury'nin de bu ikiliye katılması çok kolay oldu ve hemen çalışmalara başlayıp yeni gruplarını şekillendirdiler ve ilk önce bu yeni oluşumun adını Queen koydular. Son olarak John Deacon'ın da katılımıyla Queen gelecek için hazır hale geldi.
Brian May, Queen'in kendine özgü bir sound yaratmasındaki baş etkenlerden biriydi. Zira kendi eseri olan Red Special'den dökülen sololar onun karakteristik bir yansıması gibiydi. Red Special kendini belli ederdi, dolayısıyla Brian May'im tüm gitar motifleri Queen'e has özellik taşımaktaydı.
Bunun yanında besteci özelliği de inanılmaz yöndeydi. Freddie Mercury ile birlikte grubun söz yazarlığı aktivitesinde başı çektiğini söyleyebiliriz. Zira Brian'ın Queen'e mal olmuş birçok eseri vardır ki bunlardan bazılarını söyleyelim: 'Now I'm Here', 'Tie Your Mother Down', 'We Will Rock You', 'Fat Bottomed Girls', 'Flash', 'Hammer To Fall', 'Who Wants To Live Forever'...
Sheer Heart Attack'ın yapım aşamasında rahatsızlığı nedeniyle uzun süre hastanede yatması bile onun çalışkanlığını engelleyemedi. Bu süreçte albüm için şarkı yazdı, onsuz devam eden stüdyo kayıtlarına iyileştikten sonra katıldı ve buna rağmen tüm çalışmalar istenilen boyutta tamamlanabildi.
Brian May çalışkanlığı ve ciddiyetiyle bir bakıma grubun güven veren yüzüydü. Kendi tarzı hem sahnelerde hem de stüdyoda öne çıkıyordu. Sesi de kendi yazdığı şarkıları okumasını sağlayacak kalitede olduğu için grupta sadece gitar değil, vokal olarak da katkı sağlamıştı. Yalnız bu, Tha Game'e kadar devam etti. Sonrasında ise tüm şarkıları Freddie okudu.
Brian konserlerde uzun dakikalar boyunca solo çalma cesaretini gösterebilen bir gitaristti. Özellikle sıra Brighton Rock'a geldi mi, onun gücü tüm şekliyle hissedilirdi. Tabii bunun dışında grupta klavye de kullanıyordu ki bunun en belirgin örneklerini One Vision'ın girişinde ve Who Wants To Live Forever'da görmekteyiz.
Queen'in önemli parçası olmasının yanında tabii ki farklılık adına solo çalışmalara da yönelmişti. İlk solo albümü 1983 yılında Starfleet Project adıyla yayınlandı. Bu albümde Brian'a Eddie Van Halen da eşlik etmişti. Bu, Brian'ın Queen devam ederken çıkardığı ilk ve son solo çalışmaydı.
Brian özel hayatında da ilk evliliğini Chrissy Mullen ile 1976 yılında yapmıştı. 1986 yılına kadar devam edecek bu evlilik Brian'a üç çocuk verecekti.
Queen ile müziğin zirvesine tırmanan bu büyük gitarist aynı zamanda bir bilimadamı olma yolunda da devam ediyordu. Astrofizik Brian'ın üniversitede okuduğu bölümdü ve müziğe devam ederken onun başka bir tutukusu olan bu alanı da boşlamadı, çalışmalarına devam etti.
Brian May için müzikte üretkenlik önemliydi. Freddie Mercury'nin ölümününden sonra tabii ki müzikten kopmadı. 1992'de Back To The Light isimli bir albüm yayınladı. Albümde Too Much Love Will Kill You ve Driven By You gibi hitler yer aldı. "The Brian May Band" adını verdiği grubuyla müzik yapmaktaydı. Guns N' Roses'ın 1992 yılında Türkiye'de verdiği konserde, GNR sahneye çıkmadan önce Brian May kendi grubuyla seyircinin karşısına çıkmıştı. Bu maalesef onun ilk ve son Türkiye sahnesiydi.
1993 yılında Brixton Academy'de verdiği konseri ertesi yıl Live At Brixton Academy adıyla yayınladı. Brian'ın sonraki yıllarda çıkardığı albümü adı Another World idi ve yayınlandığında tarih 1998'i gösteriyordu.
Brian iki yıl sonra Furia adlı bir sinema filminin soundtrack çalışmalarını yaptı. Ve tabii ki bu film müziklerini de albüm olarak 2000 yılında yayınladı. Bu son solo çalışmasıydı. Sonraki yıllarda tabii ki farklı albümlerde farklı isimlerle işbirliğinde bulundu.
"Brian May 2000 yılına gelindiğinde 1987 yılından beri birlikte olduğu Anita Dobson ile evlendi.
2002 yılında Queen adına önemli bir proje daha onay verdi. We Will Rock You Müzikali'nin temelleri de o yıllarda atıldı.
Aslında Brian May için Queen'den sonraki dönemler solo çalışmalar için önemli olsa da, kendisi sanırım Queen'in derinliğini ve tadını hiçbir şeyin veremediğinin farkındaydı. Bu yüzden 2005 yılına gelindiğinde Roger Taylor ile birlikte "Queen+" oluşumu için kolları sıvadı. Bir vokal gerekiyordu tabii ki ve bu isim zaten önceden beri yakın oldukları Paul Rodgers'tan başkası olamazdı.
Artık Queen+Paul Rodgers olarak müziğe devam edecekti. Brian bu oluşumla birlikte birçok konsere çıktı-yurtiçi ve yurtdışı olmak üzere. Queen'in anısını devam ettiriyorlar bir bakıma. Tabii ki Queen+ gibi bir oluşum kurduğu için bazu hayranlarından tepki de almıştı. Fakat bu, onların 2008 yılında yepyeni şarkılardan oluşan bir albüm yayınlamalarına engel olamadı. İşte Queen+Paul Rodgers adıyla devam eden grubun ilk stüdyo albümü olan The Cosmos Rocks Brian May'in de son stüdyo çalışmasıdır.
Önceden de belirttiğim gibi Brian astrofizik alanında işi sonuna kadar götürdü ve doktor ünvanı aldı. Hatta Liverpool John Moore Üniversitesi onu fahri rektörü ilan etti.
Görüldüğü üzere Brian May, bir insanın başarıdaki sınırlarının ne kadar geniş olabileceğinin bir örneğidir. Queen ile müziğin zirvesindeyken aynı zamanda bir bilimadamı olarak bu dünyada da yer alambilmesi onun çalışma azminin ne kadar yoğun olduğunu ortaya çıkarıyor.
Brian May hala da Queen adıyla çalışmalar yapıp Queen severlerin heyecanlarını taze tutuyor diyebiliriz. Queen bu dev adamın hayatının en önemli parçasıydı ne de olsa..."

kullandığı gitarı kendisi yapomıştır



sevdiğim solosu
http://www.youtube.com/watch?v=JYabmM-uxdE
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

hennessy

JOHN DEACON



Doğum Yılı: 19 Ağustos 1951
Doğum Yeri: Leicester, İngiltere
"Queen'in en sessiz üyesi dendiği zaman akıllara ilk önce John Deacon gelir. John, kronolojik sıraya göre Queen'in son halkasıdır. Queen daha yeni yeni kendini bulmaya başlarken gruptan "iki basçı" gelip geçmiştir, sebep de tabii ki uyum sorunudur, ya da Queen'e olan inançla alakalıdır. İşte Queen üyeleri o sıralar, basçılarını neden sürekli olarak kaybettiklerini düşündükleri anlarda karşılarına, bu sessiz çocuk çıkar. Aralarında yaşı en küçük olan bu yeni arkadaşları gelecekte Queen için çok önemli işlere imza atacaktır. John Deacon Queen'in sağlam örülmüş zincirlerinde halkayı tamamlanmış en önemli isimlerden birisidir. Onun sessiz duruşu bile grubu belli bir bütünleyici seviyenin yukarsında tutmayı başarmıştır.
Ayrıca yaptığı şarkıların hemen hemen hepsi Queen klasikleri arasına giren John Deacon bas gitar kullanımında kendine göre geliştirdiği sitili ile de birçok yeni basçıya önderlik etmiştir. Onun bas gitarla sağladığı unutulmaz melodiler arasında Under Pressure ya da Another One Bites The Dust gösterilebilir, ya da diğerleri... John Deacon Queen'in renkli ve ihtişamlı gösterisinin devamının sağlam adımlarla atılmasında en önemli parçalardan biri olarak, Queen severler için unutulmaz bir efsane olarak yer almıştır. Freddie yaşama veda ettikten sonra, müziği tamamen bırakması ise birçok Queen sever tarafından olumlu bir bakış açısıyla karşılanmış ve belki de ona olan sevginin katlanarak artmasında etkili olmuştur.
19 Ağustos 1951'de Lilian ve Arthur Deacon'ın çocukları olarak Leicester'da dünyaya gelir. John zekasını küçük yaştan beri müzik ve elektroniğe yoğunlaştırmıştır. İlk gitarı, plastikten bir oyuncak olarak kendisine hediye edildiğinde henüz yedi yaşındadır.
Müziğe olan ilgili The Beatles hayranlığıyla daha da gelişen John, ilk gitarını aldığında çalmayı kendi kendine öğrenir. Bu bir akustik gitardır. Yetenekleri gün geçtikçe belirgin bir şekilde açığa çıkan John, kendine bir grupta yer bulmak ister. 1965 yılının sonbaharında liseden arkadaşlarıyla birlikte ilk grubunu kurar.
Opposition adındaki grupta John, solo gitar çalar. Evlerinin garajlarında sürekli çalışır ve dönemin yeni türeyen müzik türlerini denerler. Seyirci önüne ilk defa, öğrencisi oldukları Leicester'daki Gartree Lisesi?nde çıkarlar. 1966 yılının ilkbaharında grubun basçısı ayrıldıktan sonra John bas gitara geçer ve ilk bas gitarını o zaman alır.
John Deacon daha o yıllarda bile kendine özgü bir sitil geliştirmiştir. Diğer basçıların çoğu pena kullanırken, o, telleri parmakalrıyla yukarı doğru hareket ettirir. 1966 yılının Nisan ayında grubun adı New Opposition olarak değişir. Bu grup başarılı bir performans göstererek Midland Beat Şampiyonası'nda finale kadar yükselmeyi başarır. 1968 yılının Mart ayına gelindiği zaman ise Opposition adını değiştirir ve Art yapar.
Bu yıllarda on yedi yaşına gelen John, grup çalışmalarına devam etse de zamanının çoğunu Leicester Beauchamp Gramer School'daki derslerine ayırır. Utangaç ve çekingen bir yapıya sahip olan John, derslerinde oldukça başarılıdır. Parlak öğrencilik yılları onu 1969 yılında Londra Üniversitesi'nin bir bölümü olan Chelsea Teknoloji Koleji'nde eğitimini devam ettirmeye kadar götürür.
Üniversitenin ilk yıllarında müzik ile olan ilişkisini zayıflatan John, bir süre sonra bu durumdan rahatsız olur ve müziğe aktif olarak dönme kararı alır. Ancak ne var ki kendi grubu Art üniversiteye gitmesiyle birlikte dağılmıştır ve başka bir grup bulmak zorundadır.
John, o dönemlerde Queen'in varlığından haberdardır. 1971 yılına gelindiğinde Queen'in bir basçı aradığı lafları onun da kulağına ulaşır. Queen'e katılmak için büyük bir istek duyar.
Maria Assumpta Öğretmenlik Koleji'ndeki gecede bir arkadaşının aracılığıyla Brian May ve Roger Taylor ile tanıştırılır. Zaman kaybetmeden John'u denemeye alırlar. Imperial Kolej'in amfisinde yapılan denemede Brian, Roger ve Freddie yeni basçılarıyla uyumlu bir performans gösterdiklerine inanırlar. Kendileriyle neredeyse hiç konuşmamış olan bu bas gitarsitin sitili ve yetenekleri, ayıca elektronik bilgisi de onları etkilemeyi başarır.
John Deacon artık yeni grubunu bulmuştur. Ve bu grubun adı da Queen'dir.
John Deacon grubun en genç üyesiydi ve gruba en son katılan kişiydi. Ayrıca sessiz ve fazla konuşmayan, sadece işini yapan bir yapısı vardı. Queen'in önemli hitlerinden bazılarının altında onun imzasını görebiliriz. Şüphesiz ki bu bestelerin en önemlileri, Queen'in Amerika'yı salladığı "Another One Bites The Dust" ve Güney Afrika'da bir özgürlük marşı haline gelen "I Want To Break Free"dir.
John sessiz yapısını konserlerde de devam ettirdi. Queen'in en hareketli canlı performanslarında bas gitarı mükemmel bir ustalıkla kullanmasının haricinde, sahnede pek hareketli değildi. Freddie ve Brian kendilerini kaptırdıkları müzikle beraber süreki hareket halinde çalıp-söylemeye devam ederken John bir kenarda kendi işini yapardı.
Ayrıca Queen'in en az röportaj veren üyesiydi. Bunların dışında John, Queen'in mali işlerinden sorumlu gibiydi. Grup herhangi bir kontrat imzalamak durumuna gelirse eğer gerekli incelemeyi John yapardı. Geri plandaki önemli bir güçtü, Queen'in güven veren sarsılmaz iradesini temsil ediyordu diyebilirim. Ve Queen hayranları tarafından da çok seviliyordu.
John, özel hayatında da fırtınalardan uzaktı. Grubun diğer üyeleri en az ikişer evlilik yaparken, o, 1975'te evlendiği Veronica Tetzlaff ile bir ömür geçirmekte ısrarlıydı. Ve çok sevdiği eşi için ANATO'nun en önemli ikinci hiti olan You're My Best Friend'i bile bestelemişti.
Tüm bunların dışında John, Queen'in solo albümü çıkmayan tek üyesidir. Zaten grupta herhangi bir şarkıda ön vokal yapmayan tek kişi de oydu, sesine pek güvenmiyordu. Dolayısıyla Queen harici, tek başına bir çalışma yapması da anlamsız olurdu ve yapmadı da. Yalnız 1986'da yayınlanan Biggles adlı filmin soundtrack çalışması için The Immortals grubuyla birlikte çalışıp No Turning Back isimli bir single kaydetmişti. Ve tabii ki başka isimlerin albümlerinde ufak işbirlikleri de yaptı.
John için müzik 1991 yılında Freddie Mercury'nin vefatı sonrası sona ermişti. O yıldan sonra çıktığı son organizasyon da Freddie için 1992'de yapılan anma konseriydi. John'un Queen üyeleriyle yaptığı son stüdyo çalışması da, Brian May'in Freddie için yazdığı No One But You içindi.
John Deacon sonrasında müzikten tamamen uzaklaştı. Freddie'siz bir Queen düşünemiyordu. Ve bu yüzden de Brian ve Roger Taylor'ın 2005'te temellerini attıkları Queen+Paul Rodgers birlikteliğinde yer almadı. Bu davranışı da birçok Queen hayranı tarafından saygı ve sevgiyle karşılandı.
John Deacon şimdi ailesiyle birlikte kendi halinde bir hayat yaşamakta. Queen'in mirasını sonuna kadar koruyarak tüm gelişmeleri kendi evinden izliyor. Onun orada olduğunu bilmek bizim için önemli."

Kullandığı bass gitar


bass böyle çalınır
http://www.youtube.com/watch?v=T36Ez1pq3E8
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları