Tex Süper Cilt - Oğlak

Başlatan hennessy, 30 Temmuz, 2011, 19:53:18

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

caretta

Evet Oğlak Yayıncılık sözünde durarak aylık veya onbeş günlük yayınladığı sayıları ciltler halinde tamamlamış oldu.Çok eski bir Teks okuru olarak kendilerine teşekkür eder;şükranlarımı sunarım.Türkiye'de Teks'i en uzun süre ve düzenli olarak yayınlama rekoru Oğlak Yayıncılıkta.Hiç sayı atlamadan
tam metin çeviriler ile Teks'i bizlerle buluşturdu.Özenle sakladığımız kartpostalları armağan etti.Teks'in special ve maksi yayınlarını da bizlere armağan etti.100-600 arası 6 tam macerayı renkli olarak yayınladı.Çıtayı o kadar yükseltti ki şimdilerde bayrağı devralan Çizgi Düşler aynı sorumluluk ve düzen ile bu işi götürüyor hatta götürmek zorunda.Teks okuru bilinçlidir,tutucudur,takipçidir,ayrıntılara önem verir,çeviriyi mükemmel ister,yayının düzenli,
aksamadan sürmesini ister.İlk başlarda format tartışması yaşasak da bu sorunu aştık.Bonelli'nin bu amiral gemisi yayınını bizlere sunan ve sunmaya
devam eden yayınevlerine selam olsun.Oğlak Yayıncılık da Türkiye Teks arşivinde en saygın yerlerden birinde yeralmıştır.Tekrar binlerce teşekkür Oğlak
Yayıncılık ekibine...

Mrtekin

Caretta Abi, klasikler de mi bitti?

Yoksa biten Süper Ciltler mi?
They drew first blood...

caretta

Klasikler de bitti Mrtlekin dostum.41.cildin son sayısı 208 idi.209 Çizgi Düşler'den çıktı.

rumar80

Abi 41x4 164 değil mi? Ben klasikleri almadığım için merak eden dostlar için soruyorum.

köstebek

Alıntı yapılan: rumar80 - 08 Ocak, 2015, 18:54:53
Abi 41x4 164 değil mi? Ben klasikleri almadığım için merak eden dostlar için soruyorum.

Doğru ve bir hesaplama da benden olsun: 42 x 4 = 168...

caretta

Hem serileri hem de numaraları karıştırmışım.Sağolsun dostlar düzelttiler.Ama 204 artı 168:372 tamam.Köstebek Bey henüz 14+14=28 sayıda!

hennessy



Caretta abime saygım sonsuzdur Tex dedim mi adres o ama ben Maxi 2 şerif hikayesini sevemedim. Tesadüf mü şans mı ne derseniz söyleyin Tex süper cilt 51 elim gitti. Son zamanlarda okuduğum en güzel kasaba şerifi ve belediye başkanından şüphelenmiş kuyularını kazacak hikayesini okudum. Yalnız hayatım boyunca en kötü Carson çizimine de sahip oldum bunun için Corrado Mastantuono teşekkür mü etsem sövsem mi bilemedim......
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

ferzan

    Teks'in Oğlak Yayıncılık Maceraperest Çizgiler etiketiyle çıkan fasikül dönemini aralıklarla okumaya devam ediyorum...Bu seriyi ilk dönemlerinde, yani benim lise dönemimde birkaç sayı fasikül olarak alıp sonrasında devam edememiştim, bir buçuk yıl kadar önce de Süper Ciltler halinde tamamlamak nasip oldu ve sonrasında Çizgi Düşler'in ikili edisyonuyla devam ettim...Daha önceleri '' Teks Sohbet Odası '' başlığında bazı hoşuma giden 401 ve sonrası maceralarını not düşmüşlüğüm vardı ama bundan sonra Oğlak Teks serisini, yani orijinal 400. sayı sonrası dönemini bu başlıkta, yani '' Teks Süper Cilt '' başlığında irdeleyeceğim...'' Teks Altın Seri '' ve '' Zagor Klasik Maceralar Dizisi '' başlıklarında yaptığım gibi kalburüstü ( '' Kayalık Dağlarda Fırtına '' macerası gibi ) ve kilometre taşı ( '' Carson '' öyküsü gibi ) öykülere rastladıkça notlar düşmeye devam edeceğim...

    Süper Ciltlerde hoşuma giden ya da hoşuma gittiği halde yadırgadığım, orijinal ya da şablon bulduğum çok öykü oldu ama genel olarak ben de bu seriyi korkunç bir keyifle okumaya devam ettim...Hala daha ediyorum...Bir müddettir Teks'in yalnızca Altın Seri'sine kastığımdan, aylardır ihmal ettiğim Süper Ciltlere de nihayet bugün itibariyle kaldığım yerden dönüş yaptım...Yani 19. ciltten...

    Oğlak Süper Cilt 19'un ilk yarısına tekabül eden ( Oğlak Fasikül : 73 - 74 / Orijinal Sayı : 473 - 474 ) '' Uzun Yol '' adıyla başlayıp '' Şerif Zor Durumda '' adıyla biten 224 sayfalık Boselli ve Letteri imzalı serüveni okudum...

    Herşeyden önce belirtmeliyim ki, Teks'in şablonları arasında kendine has kaliteli duruşu olsa bile bu serüvendeki gibi sıfır açık verilen, senaryoya giriş dersi niteliğindeki iyinin de iyisi öykülere kolay kolay rastlanmadığı olabiliyor...Teks'in Süper Cilt'lerde yer alan maceraları ve devamında Çizgi Düşler'in bastığı güncele yakın serüvenleri her daim kaliteli ve kalburüstü hikaye ve çizimlere sahip olsa da, çok azı bu kalite güruhu arasında daha da öne çıkıp oldukça artistik bir duruş sergileyebiliyor...Tıpkı az önce bitirdiğim '' Uzun Yol '' macerasının bana hissettirdikleri gibi...

    Bu serüvende ne Carson, ne Kit Willer, ne de Tiger Jack yok...Seri boyunca tanıdığımız hiçbir yan karakter yok...Tamamen bambaşka bir olayın içindeyiz ve Teks yalnız başına...Hani, Amerikalı büyük usta Joe Kubert imzalı Teks Dev Albüm 15'teki gibi bağımsız duran hikayelerden biri...İlk kez Teks okuyacak birine göz kapalı önerilecek cinsten kaliteli bir hikaye...Ne var ki Letteri çizgileri bir parça sorun teşkil edebilir...Seveni kadar sevmeyeni de var ama ben Letteri'yi sevip Teks'e yakıştıran ve çizdiği her Teks serüveninde koltuğunu saygıyla dik konuma getiren biri olduğum için bana ilaç gibi geliyor, o ayrı...Çizimden anlamadığım için değil, bizzat naif çizginin özgünlüğünü ve kıymetini bildiğim için...Bazen çizgi roman anlatımı, mükemmel çizgiler harici naif çizgilerle de tavan yapabiliyor...Tüm mesele, saklı olan güzelliği bulup çıkarabilmekte...Yoksa elbette Letteri çok tercih edilmeyebilir, normaldir ama asla kötü ve ruhsuz da değildir çizgileri...Senelik Letteri övme seramonim bittiğine göre devam edeyim... :)

    Macerayı uzun uzadıya anlatmayacağım...Bence bulup okuyabilen kendisi görecektir zaten...Bambaşka bir gizemi olan, intikam ve adalet arasında gidip gelen ustaca anlatılmış bir yol ve iz sürme hikayesi...Ama roman kurgusuyla öyle çetrefilli bir hale geliyor, bir yerden sonra da öyle bir çözülüyor ki, 224 sayfanın bir tek sayfasında dahi sıkılmıyorsunuz...Hem aksiyonu, hem senaryo kalitesi, hem de duygusu bol bir macera...Ve yine çok başarılı karakterizasyonlara sahip...Çoğu Teks serüveninde olduğu gibi kolay kolay kestiremiyorsunuz karakterlerin hareketlerini de, öykünün gidişini de...Ve senaryo içerisinde sabırla sırasını bekleyen detaylar da büyük bir ustalıkla, teker teker kendini çözdürüp bunu da alışılmış şablonun dışında bir üslupla yapıyor...Yığınla western senaryosuna ve Dampyr macerasına imza atan Boselli, ısrarla kendini tekrar etmemeye, bilakis fırsatını buldukça yeni birşeyler söylemeye devam ediyor...Ki bu durum bir senarist için de, bir sanatçı için de ender görülür cinsten bir durum...Boselli, profesyonel ve oturmuş yerinin kalıcılığına kapılmayıp kendini daha da ileri götürmesini bilen, Bonelli ekolünün yüz akı senaristlerinden...

    Kısaca bir tanıtım yapmak gerekirse, macera çölde tek başına at süren Teks ile açılıyor...Birşeylerin peşinde, bir iz sürüyor, belli ama tam olarak bilmiyoruz ne olduğunu...Sonra bir tüfek patlıyor, klasik mevzu...Teks'in atı ürküp çılgına dönüyor ve ayağı üzengiye takılan Teks'i 8-10 metre kadar sürüklediten sonra sıkılan diğer mermiler ile at yere kapaklanıyor ve Teks'in sürüklenmesi de baygın vaziyette, atla beraber sona eriyor...Saatler sonra gözünü açtığında havanın karardığını farkediyor...Saldırgan ya da saldırganlar, ölüp ölmediğini kontrol etme gereği dahi duymadan gitmişler...Çünkü zaten çölde atsız kalması, birinin ölmesi için yeterli bir sebep...Buna rağmen Teks, çölde az miktarda su ve erzak ile günler sürecek bir yürüyüşe başlıyor...Yürüyüşünün biteceği noktada karşılaşacağı genç bir dulun hikayesi, civar çiftliklerdeki durum ve saire gibi olayları öğrendikten sonra bir süre orada kalması gerektiğini düşünüyor Teks ama aslında güzel dulun mavi gözleri ve mağduriyeti hatırına değil, bambaşka bir sebepten ötürü...Zira haftalardır izini sürdüğü kişinin o yakınlarda olduğuna emin artık...Buna rağmen civar çiftliklerde ve yakındaki kasabada kendini tanıtırken gerçek ismini vermeyip, çiftlik çalışanı görünümüyle güzel dulun yanına yerleşiyor...Bir yandan araştırmasını gizlice sürdürürken, bir yandan da kasabanın ve civar çiftliklerin başına musallat olan püsküllü bir beladan kurtulmanın yollarını arıyor...Fakat Teks'i bu denli tutkuyla peşine düşüren ve kimliğini gizleyecek kadar temkinli davranmasına sebep olan kişi(ler) ve olaylar hakkında en ufak birşey bilmesek de, öykü ilerledikçe bu klişe gibi başlayan ama muazzam bir şekilde devam edip finale bağlayan maceradaki tüm açıklar bir bir kapanıyor, tüm detaylar gün yüzüne çıkıyor ve yine okuyucusuna memnun bir şekilde cilt kapağını kapattırıyor... :)

    Genel Teks maceraları en kötü ihtimalle 10 üzerinden 7 falandır ya en kötü, ortalam üzeri öykülerinin çoğu 10 üzerinden 8'lik bir görünüm çizer ama bu serüven bana kalırsa 10/10 olan istisna maceralardan biri...Film tadında ve kalitesinde...Teks kurguları zaten başlı başına iyiyken, bu maceranın senaryo ve kurgu yapısı çok çok daha iyi...Yukarıda da söylediğim gibi, senaryo dersine giriş niteliğinde...1950'lerde ya da 60'larda bu senaryo yazılıp filme çekilseydi, sanırım western klasikleri arasına kafadan giriş yapardı diye düşünüyorum...Zira o klasik dönem kaliteli western filmlerinin tadını, John Wayne atmosferini buram buram yaşattı, hatta çok daha iyisini yaşattı...

    Teks Süper Cilt okumalarıma, sonu macera finaliyle tamamlanan ciltlerde ara veriyorum hatırımda daha rahat kalması için...En son 18. cilt sonunda ara vermiştim aylar önce...Bugün başladığım 19. ciltte bu serüven yeni başlıyordu ve bir sonraki cilt sonu macera finali 21. ciltte...Ben de 21. cilde kadar olan birkaç macerayı okuduktan sonra gene süper ciltlere kısa bir ara vereceğim ve diğerlerine kaldığım yerden devam etmeye çalışacağım...Bakalım sonraki birkaç macera, bu serüven kadar kayda değer olacak mı, yoksa alelade kaliteli bir Teks macerası olarak not düşmeye gerek kalmayacak mı göreceğiz...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    Bir süredir Teks okumalarım ile ilgili pek ileti girme fırsatım olmuyordu. Zaten öyle çok kayda değer bi maceraya da denk gelemiyordum. Bir ara Maxi ciltlerden devam ederken yeniden Oğlak 'ın süper ciltlerine döndüm kaldığım yerden. Güzel maceralar denk geliyordu ama çok abartılacak gibi de değildi hiçbiri. Süper ciltlere 25 'ten sonra, yani 100.sayıdan sonra (orijinal 500) uzunca bir ara vermeyi, bir müddet epeydir ihmal ettiğim altın seri ciltlerde kaldığım yerden devam etmeyi düşünüyordum. Zaten pazardan pazara, birer macera olarak okuyorum. Pazar westerni niyetine.

    Bugün, super ciltlere uzun bir mola vermeden önce okuyacağım son serüveni, yani super cilt 25 'in ilk üç sayısı olan "Büyük İstila" , "Sınır Savaşı" ve "Teksas Kahramanları" isimli macerayı okudum. Oğlak fasikül 97, 98 ve 99.sayılar. Orijinal 497, 498 ve 499 'a tekabül ediyor. Boselli yazmış, Marcello çizmiş. Zaten Boselli ve Marcello isimleri bile maceranın kalitesinden şüphe etmemeye yeterliyken, beklenti ile başına oturdum serüvenin.

    Çok az Teks macerası bende unutulmazlar arasındadır ama bu macera, pek çoğunun arasından sıyrılmayı başardı. Zira ilk kez bir Teks serüveni, gözlerimi dolu dolu etmeyi başardı. Daha önce yalnızca Ken Parker 'in bir serüveninde böyle olmuştum. Şablon ve otomatik bir kaliteye sahip, çok da sürprizlere açık olmayan Teks gibi bi seride yer alacak bir maceranın beni duygulandirabilecegi aklımın ucundan geçmezdi.

    Hikaye, Teks ile oğlu Kit 'in toz toprak içerisinde bir kasabaya varmasıyla başlıyor. İpten kazıktan kurtulma eski bir haydutun ölüm haberini almaları üzerine cenazesine yetişmek için apar topar o izbe kasabaya varıyorlar. Cenaze için son hazırlıkları yapan ahaliden birkaç kişi ve bölge şerifi duruma bir anlam veremiyor. Hatta ne için orada bulunduklarını, babasının neden bir haydutun cenazesinde bulunmak isteme çabasını Kit bile anlamıyor. Aynı akşam Teks, etrafında toplanan birkaç kişiye bu hikâyeyi anlatmaya karar veriyor.

    Macera, Teks 'in gençlik günlerinde geçiyor. Lilith 'in ölmemiş olduğu, Kit 'in çok küçük olduğu, Carson 'un kapkara saçlara sahip olduğu, ranger karargahındaki eski dostları Arkansas Joe 'nun henüz hayatta olduğu ve Teks 'in Altın Seri 'den hatırlayacağınız atı Dinamit 'in de yer aldığı gerçek bir nostalji macerası. Ne var ki macerada bu saydığım unsurlar çok geçmiyor, biz bambaşka olayları ve karakterleri okuyoruz.

    Güneyli göçmenler, istilâcı Komançi asileri, Yuma 'da yatan bir avuç mahkum, fakir toprak sahipleri ve bol miktarda Meksika sınırı içeren, karakter odaklı ve kolayca tahmin edilemeyen, duygu yüklü bir macera. Daha evvel Lâl Yeni Seri Zagor 23.sayıda başlayan 4 fasikülluk Kan Kardeşler sagasinda da Boselli ve Marcello duygu dolu bir öyküye imza atmışlardı ama Teks 'in bu macerası itibariyle resmen bir Ken Parker yoğunluğunda ve hissiyatında bir öykü ortaya çıkmış. Teks sevmeyen birine dahi rahatlıkla önerilebilecek bir macera olmuş. Benzer bir tadı seneler önce Karaoğlan 'ın "Kul Bakay 'ın Mezarı" adlı unutulmaz serüveninde de almıştım.

    Artık super ciltlere uzunca bir ara vereceğime göre, altın seri okumalarıma da pazardan pazara geri dönebilirim sanıyorum. Yine de en az 6 ay uzak kalmayı düşündüğüm super ciltlere mola vermek için bugünkü harika serüven tam bir ara final oldu benim için.
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    Süper ciltlerde 25'e gelince, yani fasikül olarak ilk 100 sayıyı devirip de orijinal 501'e gelince Teks'e kısmen ara vermiştim...Bir müddet de maxi ciltlerden devam ettikten sonra tamamen ara verdim...Süper ciltlere ara vereli 4buçuk ay olmuş, genel olarak Teks okumayalı ise 3 aya yaklaşmış... :)

    Bugün içimden geldi, Süper Cilt 26'nın neredeyse tamamında yer alan ''Mefisto'' isimli 4 fasiküllük ve 365 sayfalık uzun serüveni okudum...Orijinal 501, 502, 503 ve 504. sayılar...Aylık fasiküllerde ise 101, 102, 103 ve 104 olması lazım...





    Mefisto'nun, yarım asırdan fazla sürmekte olan Teks serüvenlerinde birkaç kez kendini gösteren köklü bir villain olduğunu biliyordum, hatta Altın Seri'nin ilk sayılarında da ilk karşılaşmalarını okumuştum ama Mefisto'yu bir illüzyonistten fevkalade bir büyücüye dönüştüren ara süreci okumadığımdan, bu okuduğum serüven itibariyle kendimi Mefisto ile ilk kez tanışmış kabul ediyorum...Zaten benim hatırladığım Mefisto'dan da en az 20 yıl daha yaşlı...Tıpkı Teks gibi...

    Nizzi yazmış, Villa çizmiş...Genel itibariyle çok müthiş bir macera olmasa da ortalama diyerek de haksızlık etmiş olmayayım...Ortalama üzeri bir macera...Tek sayfası dahi sıkmıyor...Hatta uzun bir öykü olduğu için, öykünün giriş bölümü, Teks'in olaylara dahil olması ve aksiyonun ufak ufak başlaması bile neredeyse 100-120 sayfa sonra gerçekleşiyor ama buraya kadar da merak, zevk ve bir parça da gerilim ile kendini çok güzel okutuyor...Öte yandan, bu macerayı ortalamanın üzerinde gösteren en önemli unsurlardan biri de Claudio Villa'nın fırçasından çıkmış olması...Teks'in Galep'ten sonra bayrağı devralan en önemli çizeri, neredeyse Teks ile ilgili her türlü yayının ve serilerin kapaklarını ve serbest illustrasyonlarını çizmekle yükümlü olan ve Teks'i kesinlikle yaratıcılarından bile daha iyi yorumlayan bu kaliteli sanatçının Teks ile ilgili yığınla kapak, afiş, tanıtım ve poster çalışması arasında bir de macera çizecek vakit ayırabilmesi de haliyle not düşülmesi gereken bir durum oluyor...401. sayıdan itibaren kapaklar ve Teks ile ilgili her şeyin çizimini üstlenen Villa, neredeyse 25 sayıda bir ancak serüven çizmeye vakit bulabiliyor ve ortalama iki-üç yılda bir kendisinin çizdiği bir macerayı okuyabiliyoruz...Dolayısıyla bu maceraların da her bir karesindeki işçilik, kapak kalitesinden farksız oluyor...

    Öykü, fumetti şablonları içerisinde ortalama üzeri ve okunası bir geri dönüş ve intikam hikayesi üzerine kurulu...Hani, klişe demeyeceğim...Zira Bonelli bünyesinde bazı klişelerin kaliteli tasviri ile kendi klişesi ve çıtası oluşabiliyor...Dolayısıyla klişe deyip bir anda kestirip atamıyorsunuz...Takdiri hakeden kısım ise buradan sonra başlıyor ama yukarıda da belirttiğim gibi, çok şahane değil ama kalitesiz de değil...Diğer yandan, Teks'in batıl yönünün de her ne kadar öyle düşünmek istemese bile oldukça kuvvetli olduğunu ve fizik ötesi fenomenlere gizliden gizliye prim verdiğini görmüş olduk...Teks'te her zaman bayrak gibi açılan ''Beyaz adamın batıl ile işi olmaz, beyaz adam bilimin ispatladığı ölçüde mantıkla hareket eder...'' algısının da kırıldığı ender maceralardan... :)

    Bakalım, bir aksilik olmazsa süper ciltlere düzenli devam edeceğim aylar önce olduğu gibi...Aralarda Altın Seri'deki devasa stoklarımı da eritsem iyi olacak gibi...Okunacak yüzlerce bölüm birikti... ::)
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    Dünkü uzun serüvenin ardından bugün de kaldığım yerden devam ettim okumama...

    Süper Cilt 26'nın son fasikülünde, 38. sayfadan itibaren ''Buffalo Kalesi'' adıyla başlayan ve Süper Cilt 27'nin ilk fasikülünde ''Çölde Savaş'' adıyla devam edip sona eren maceranın senaryosu Nizzi'ye, çizimleri ise Repetto'ya aitti...Aylık seri 104. ve 105. fasiküller...Orijinal 504 ve 505 nolu sayılar...



    Şef Durango'nun Mescalero'ları, hükümetin kendilerini yerleştirdiği rezervden ayrılmış, arkalarında da işkence ettikleri kızılderili bürosu yetkilisinin cesedini bırakarak dağlara çekilmişlerdir...Aynı sıralarda bölgede Apaçi çeteleri ortaya çıkmış, çevreye dehşet saçmaktadır...Askerlerin bu durumun sorumlusu kabul ettikleri Durango'yu bulmak için tepeden tırnağa silahlı kalabalık bir kafile yola çıkıp yerli avına başlayacakken Teks olaya dahil olur...Şef Durango'nun Mescalero'larının çetecilik yapmayacağına emindir fakat askeri makamlara durumu kanıtlaması ve Mescalero'lardan bağımsız Apaçi çetelerinin varlığını ispat etmesi kolay olmayacaktır...Onca hengamenin arasında ise Carson kaleye gelmesi gereken zamanda gelememiş, Teks de işlemediği bir cinayetin üzerine yıkılmasına engel olamamıştır...

    Bol miktarda çöl ve kuraklık içeren, aksiyonun bitmediği keyifli maceralardan...

    Süper Cilt 27'nin diğer macerasından devam ettim...''Rio Grande'nin Güneyinde'' adıyla başlayıp ''Bir Ranger İhanet Etti'' başlığı ile sona eren iki fasiküllük macerayı Boselli yazmış, Letteri çizmiş...Aylık seri 106. ve 107. fasiküller...Orijinal 506 ve 507 nolu sayılar...



    Juan Raza, genç ve başına buyruk bir kanunsuz iken kaderin cilvesiyle El Paso'daki ranger karargahı tarafından ranger tayin edilip kanun yolunu seçmiştir...Bu haliyle Teks'in gençliğini fazlasıyla anımsatmaktadır...Çok geçmeden civarda görev harici keyfi olarak boy gösterecek olan Teks ve Carson, methini çok duydukları ve daha önceden tanış oldukları bu Latin-Yerli melezi genç ile birlikte farkında olmadan bir belanın içine sürükleneceklerdir...Pek çok kişi, Raza'nın eninde sonunda kanun adamlığına sırt çevireceğinden emin olsa da, Teks ile Carson bu düşünceye pek yüz vermezler...Yine de ilerleyen zamanlarda beklenmedik gelişmeler olacak, Raza kendinden beklenmeyecek birtakım eylemlerle ilgili söylentiler akabinde ortadan kaybolacaktır...

    Normalde Boselli'nin yazdığı her şeye bayılırım ama bu kez nedense bir parça yavan buldum...Belki Letteri'nin çizgileri tetiklemiştir bu yavanlık hissini...Pek çok kişinin aksine ben Letteri çizimli Teks serüvenlerini ayrı tutar, okurken zevk alırım fakat bu kez Letteri sayfaları çok içimi açmadı...Villa ve Repetto'nun sinematik çizgileriyle geçen iki serüvenin ardından Letteri çizimli bir öyküyü okumak, alkolün üzerine sert bir kahve içmiş kadar kendime getirdi beni...Oysa ben rüyalar aleminde kafam güzelken iyiydim...

    İki macera daha okuyacaktım ama sıkılıp öyküleri harcamaktan korktuğum için bulaşmadım...Bu hafta sonu için bu kadar Teks yeterlidir sanırım...Haftaya devam ederiz gene... :)
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    Bu pazar da Teks'lerden devam ettik...

    Süper Cilt 27'nin son fasikülünde başlayan ve Süper Cilt 28'in ortasında sona eren üç fasiküllük ve 330 sayfalık macera ''Fransız Tüccar'' adıyla başladı, ''Yılan Bill'' adıyla devam etti ve ''Düşman Kampında'' adıyla sona erdi...Aylık seri 108, 109 ve 110 numaralı fasiküller...Orijinal 508, 509 ve 510. sayılar...Nizzi yazmış, Fusco çizmiş...



    Teks ve tayfası, ordudan hatırlı bir tanıdığın çağrısı üzeyine kuzeyde bir kaleye doğru yola çıkarlar...Çağırılma sebeplerini bilmemektedirler fakat kuzey topraklarında denk geldikleri bir olay ile az çok tahmin yürütürler ve çok yakında bu tahminlerinde yanılmadıklarını anlarlar...Bölgede Fransız asıllı bir kürk tüccarı, rakip firmanın çalışanlarına ve mallarına tecavüzde bulunmaktadır ve Fransız tüccarın Karaayak kabilesi ile ittifakından haberdar olan ordu, olası bir yerli savaşına sebebiyet vermemek için doğrudan müdahale edememektedirler...Bu durumda iş gayri resmi yollardan Teks ve dostları tarafından halledilecektir...

    Hiç fena bir macera değildi...Ortalamanın birkaç tık üzeri ve Fusco'nın akıcı çizgileriyle daha da lezzetli hale gelen bir hikaye...

    Devamında Süper Cilt 28'in ikinci yarısında ''Culver City'e Dönüş'' adıyla başlayan ve aynı cildin sonunda ''Korku Şehri'' adıyla sona eren iki fasiküllük macerayı okudum...Aylık seri 111 ve 112 numaralı fasiküller...Orijinal 511 ve 512. sayılar...Nizzi yazmış, Civitelli çizmiş...



    Teks, eski bir tanıdıktan acele kaydıyla aldığı bir çağrı üzerine yanına oğlunu da alarak doğup büyüdüğü topraklara doğru yola çıkar...Carson ile Tiger Jack'i ise Navajo kampında bırakmıştır...Geçmişin gölgeleriyle kararmış bir nostalji aklını kısa bir süre için de olsa meşgul eder...Zira bu çağrının arkasındaki hatırlı dost, zamanında kardeşi Sam Willer'in ölümünden sorumlu bir isimle alakalı başka bir sorun için ölüm döşeğindeyken Teks'i yanında istemiştir...Sebepsiz yere cinayet suçuyla yaftalanan genç bir evlatlık oğulun akıbeti söz konusuyken, Teks ve Kit kendini daha büyük bir belanın içerisinde bulur...

    Bu macerada Teks'in doğduğu çiftliği, anne ve babası ile erkek kardeşinin mezarlarını görüp Teks'in bir anlık da olsa hüznüne tanık oluyoruz...Karakterin hafif bocalar gibi olduğu ve çaresiz kalıp hiç uğruna ölümün eşiğine geldiği (her macerada ölümün eşiğinde ama çok azında bir hiç uğruna basit bir şekilde alt edilme riskini kucaklıyor) az sayıdaki maceralardan biri...Buna rağmen ortalama kalitede seyrediyor diyebiliriz...Ne çok şahane, ne de çok kötü...Ayrıca Civitelli'nin temiz çizgileri ve grafiksel yorumu, ara sıra seriye yeni bir soluk katıyor...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    Uzun zamandır düzenli Teks okumalarıma ara vermiştim...Ayda yılda bir iki macera okuyordum ama gene ara veriyordum...Okuduklarım arasında da yazma isteği uyandıran standart üzeri bir maceraya pek rastlamıyordum...Aylar önce okuduğum ve Süper Cilt 35 'te yer alan ''Colorado Belle'' adıyla başlayan macera hariç (Oğlak fasikül seride 138 ve 139 numaralı sayılar, orijinal yayınında da 538 ve 539 numaralı fasiküller)...



    Epey gizemli, hareketli ve finaliyle beni beklemediğim şekilde şaşırtan, epey beğendiğim bir Teks macerası oldu ''Colorado Belle''...Unutulmaya yüz tutmuş eski bir mevzu, terkedilmiş bir kasaba ve Colorado Güzeli lakabıyla bulunduğu civarda ün yapmış genç ve güzel bir bar kızının izini aylardır süren kararlı ama silahlara alışkın olmayan bir ağabey ve tabii ki ipini koparmış bir it-uğursuz tayfası...Bilindik western temalarından yola çıktığı halde ortaya farklı birşeyler koyabilen başarılı ve unutulmaz bir öykü oldu benim için...Yazar Boselli ve Latin ekolünün harika çizerlerinden Alfonso Font birlikteliğinden doğmuş bu bebek gibi macera...Bundan önceki ''Anasaziler'' adlı macerayı da anmadan paragrafı sonlandırmayayım...Tabi bunlar hep birkaç ay önceydi, not düşmesi bugüne nasip oldu...

    ---------------------------------

    Geçen hafta yeniden pazar Teks 'lerime geri döndüm ama not düşmek istediğim maceraya bu hafta denk gelebildim...Süper Cilt 36 'nın sonunda başlayıp 37 'nin başında sona eren ''Klondike'ta Entrika'' (Oğlak fasikül seri #144 ve #145, orijinal seri #544 ve #545), epeydir okumak istediğim tatta ortalama üzeri bir maceraydı...Boselli yazmış, Repetto çizmiş...Boselli bir kez daha beklentimi boşa çıkarmadı ve Teks 'in Kanada 'da geçen maceralarını pek iple çekmesem de soluk soluğa okuduğum, karakterizasyonları yine çok iyi (bir Boselli klasiği olarak) ve acımasız bir gerçekçilikte akıp giden, aylar süren bir takip, adalet ya da daha doğru bir tabirle intikam hikayesiydi...Ortalama Teks maceralarında beni zaman zaman uyuz eden alışılageldik şablonlar neredeyse yoktu...



    --------------------------------

    Bu pazarlık Teks rızkımı da aldım derken sonraki maceranın çizerinin Manfred Sommer olduğunu görmem ve yine metinlerde Mauro Boselli 'nin adının geçmesi, aynı gün içerisinde ikinci Teks maceramı okumama sebep oldu...Yine Süper Cilt 37 'de yer alan ''Son Posta Arabası'' adlı macerayı (Oğlak fasikül seri #146 ve #147, orijinal seri #546 ve #547) bir önceki kadar iyi bulmasam da pek çok ortalama Teks macerası yanında oldukça iyi sayılabilecek bir öyküydü...Asla yakalanmayan ve kendi çapında ahlak anlayışına sahip bir soygun lideri ile güneyde kol gezen Loco 'nun Apaçi çetesi kıskacında geçen, fena olmayan bir öyküydü...



    --------------------------------

    Pazar Teks 'lerim sonraki haftalarda bir aksilik çıkmadığı müddetçe devam edecek...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

Dr.ArAmAS

sizlerden bir ricam olacak..önemli bir rica..tam tex külliyatı için
tex altın klasik
tex süper cilt
tex dev albüm
tex almanak
tex renkli
tex maxi tamamını almak gerekir bildiğim kadarıyla..peki bu seriler hangi yayın evinden kaçar sayı çıkmışlardır.mesela süper ciltler 51 sayı çıktı.sonra çizgi düşlerden devam etti bildiğim kadarıyla..
yardımcı olacaklara şimdiden teşekkürler

memospinoz

Tam emin olmamakla beraber:

Tex Almanak 1-4 1001 Kitap
Tex Almanak 1-4 Lal

Tex Altın Seri 1-168 Oğlak
Tex Klasik 1-34 Çizgi Düşler

Tex Aylık Seri 1-204 Oğlak
Tex Aylık 1-33 Çizgi Düşler

Tex Renkli 1-4 Çizgi Düşler

Tex Maxi 1-7 Oğlak
Tex Maxi 1-5 Çizgi Düşler

Tex Özel Albüm 1-24 Oğlak
Tex Dev Albüm 25-31 Çizgi Düşler

Tex Efsanevi ??? 1-11 Oğlak

Tex Süper Cilt 1-51