NAPOLEONE

Başlatan Cantürk, 01 Mart, 2012, 15:17:09

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Cantürk



Addis Abeba: Etiyopya, Napoleone Di Carlo' nun doğum yeridir. Burada İtalyan babası ve Fransız annesi tarafından kendisine bir İtalyan okulunda Batı eğitimi verilmiştir, ancak genç Napoleone, aynı zamanda Afrika'nın arkaik kültürünü özümsemiş ve ciddi şekilde bu insanların animistik inanışlarının ilkel ruhaniliğinden etkilenmiştir. Kendi yolunu çizerek polis olur ve Addis Abeba' daki İtalyan elçiliğinde güvenlik görevlisi olarak çalışır, Ancak çok geçmeden mesleğine duyduğu istek kaybolur ve acı bir hayal kırıklığına uğrar. Hayal kırıklığının sebebi ise, CARDİNAL isimli bir suçluyu yakalamada başarısız olduğu zaman her defasında kendini sorumlu hissetmesidir. Acımasız bir suçlu olan Cardinal ile Napoleone, Afrika' da kaldığı süre zarfında birkaç kez karşılaşır. Napoleone' un can düşmanıdır. Her defasında onu aldatmayı başarır ve elinden kaçar.



İtalyan elçiliği tarafından itibar edilen bir tüccar kılığında gizlenen Cardinal, gerçek bir köle ticareti yapmayı başarır ve bütün insan yükünden kurtulması gerektiğinde ( yerli köylerinden alınan küçük çocuklar) hiç tereddüt etmez . Napoleone onun bu yasa dışı ticaretini tam ortaya çıkarmak üzeredir ki, maalesef geç kalır.

Hayal kırıklığına uğramış olan Napoleone, kabile isyanı sırasında gerçekleşen anne-babasının erken ölümünden sonra polis kuvvetlerini bırakır ve her ne kadar bu kıtanın büyüsünü asla unutamasa da, Afrika' dan ayrılır.



Yerli American mitolojisindeki bazı efsanelere göre, yaşadığımız bu dünya aslında yoktur, daha çok ruhlar tarafından düşlenir. Başka bir deyişle, rüyaları gören insanlar değildir, hem insanları hem de nesneleri yaratan " Rüya" dır. Bu sebepten dolayı, kendi kendine rüya görme yetisi, insanın ruhlardan aldığı bir hediyedir. Bu Kozmik Gerçekliği algılamalarını sağlar. Napoleone, bu tezden etkilenmiş, ancak kişiliğinin rasyonel ve materyalistik boyutu bu düşünceye karşı çıkmıştır Korktuğu şey, her şeyin yalnızca bir kaostan ibaret olmasıdır. Napoleone, kendini mümkün olduğunca ayakları yere basan ve görünmez dünyanın sınırlarını koruyan kahraman bir nöbetçi olarak görür. Bu nedenden dolayı, Napoleone' un öykülerinde her zaman, zaman ve mekanın dışında, sürekli gerçek dünyayla iletişim içinde olan bir yer vardır ve sanki bir çeşit devasa bir ambarda yaşıyorlarmış gibi, insanın hayal gücüyle ortaya çıkardığı karakterler üzerinde durulur ( Pinokyo ve yarı insan yarı boğa olan minotorlar). Rüyalar, kabuslar, düşler ve sayıklamalar burada birarada bulunur ve var olmalarını isteyenler, dünyadaki mantıklı insan yaratıcılarını beklemektedirler. Bu dünya, heyecanlı bir şekilde dürüst bir büroktat tarafından idare edilir ve Şans Yöneticisi (Governator of Chance) tarafından başkanlık edilen bilge insanlardan oluşan bir komisyon tarfından yönetilir. Bazen, Napoleone, düş gücü sayesinde geçilemez alanlara geçebilmekte, keşiflerde bulunmakta ve umulmadık insan hareketleri hakkında çıkarımlar yapabilmektedir.



Napoleone Di Carlo' ya ithaf edilen dizi yazıları, dedektif ve cinayet hikayelerinin temellerini belirler. Bu cinayet hikayeleri ( noir story), 2 muhteşem yazar tarafından kaleme alınır. Bunlar; film yönetmeni Alfred Hitchcock ve yazar Raymond Chandler' dır. Ancak bu yazın geleneğinin mirası, Napoleone tarafından yürütülen çok özel araştırmaları destekler niteliktedir. Çünkü Napoleone' un deneyimleri son derece farklıdır. Bunlar, hayal gücünün ürünü olan, sadece kendisinin gördüğü, günlük realiteyi algılamasından etkilenen, onunla bir diyalog kurarak iletişime geçen ve Lucrezia, Caliendo ve Scintillone isimli tuhaf karakterler olarak şekillenen fizik elementleridir. Napoleone için bu 3 ruh ya da elf, onu bildiği fiziksel dünyadan farklı olan bir dünyada yaşamaktadırlar, ancak bu dünya, bazen kararlarına radikal bir biçimde değiştirme eğilimine sahiptir.



Günlük olaylar esnasında ve tabiki tarihi tarih yapan olaylarda bile, şans önemli bir faktördür.. Napoleone' un da bahsettiği gibi, karakterin kendi ismi, biraz ironik olmakla bereber, bu adamın karizmasını ve bilinçdışı olayların gizemleriyle yüzleşen ve insan beyninin karmaşa ve gelgitlerinin içine girmeye çalışan biri için kaçınılmaz olan fiziksel ve psikolojik olarak sarf edilen enerjiyle de ilgilidir.



Afrika' ya gidişinden 10 yıl sonra, onunla karşılaştığımız yer, Cenevre - İsviçre' dir. Yaklaşık 35 yaşındadır ve Hotel Astrid isimli küçük, şahsi bir oteli işletmektedir. Daha çok otelde geceleri çalışır ve kendisinden " evin meleği" olarak bahseden İsviçreli bir tür otel oda görevlisi olan aksi, huysuz Mrs Simenon' a işlerinde yardım etmektedir. Napoleone, daha çok yalnız yaşayan birisidir ve suç yazınına ve onun ölümsüz tutkusu olan böceklerle ilgili çalışmalar için zamanını ayırdığı otelinde saklanmayı tercih eder. Her ne kadar neredeyse hiçbir zaman başaramadığı yalnız kalma ihtiyacı, Napoleone' un en çok özlediği şeydir ve bu, nesnelerin çözümlenemez anlamları üzerine yaptığı çalışmaları saklamada bir perde gibidir.



Ve o tam olarak çözemediği için, sürekli bu anlamın peşinde koşmaya mahkumdur. Görünmez dünya ile özel bir bağı olduğu halde, Napoleone mistik bir yapıda değildir: Dedektif Duman ve asistan dedektif Boulet, bir polis olarak onun yeteneklerinin farkında oldukları ve cinayet olaylarındaki otoritesini bildikleri için, sürekli onun daha somut ve gerçekçi araştırmaların içine dahil etmeye çalışırlar, ancak sadece dedektif arkadaşı tarafından önerilen olaylar ( davalar), onda merak uyandırır ve kişisel olarak ( mesela Cardinal' in periyodik olarak tekrar ortaya çıkması) isteksizliği ortadan kaldırır ve 9 kalibrelik Beratta' sını fazla ısıtarak gerçek bir aksiyon adamı olduğunu gösterir.

Lucrezia, Caliendo and Scintillone' nın Napoleone' nin günlük yaşamı algılayışına dahil olması, Napoleone hikayelerinin önemli bir ayrıntısıdır. Bu 3 yaratık, bazen birbiriyle çelişen karakterinin 3 farklı yönünü simgelemektedir. Lucrezia, dişi duygusallığını yansıtan bir su perisidir. Caliendo, ukala ve öğüt verir gibi konuşan acyip bir kahyadır. Scintillone ise biraz şapşalca, kural ve disiplin tanımaz biridir.



Napoleone'nın maceraları genelde biribirinden farklı cinayetle ilgili olaylar üzerine yoğunlaşır. Şu ana kadar çözmek zorunda olduğu olaylar ve entrikalar, Rus mafyası ve Japon gangsterleri, kendi toplumlarının gizemli sırlarını bilen, esrarengiz ve güçlü Afikalı ve Güney Amerikalı şamanlar, bir avuç dolusu para için yapmayacakları şey olmayan küçük ahmaklar, tehlikeli düşlerin peşinden koşan ve iflas etmiş asil insanlarla, sanat eserlerini yasal olmayan yollarla kaçakcılık yapan yaşlı, şizofren ve şaşkın katillerle, ile bağlantılı pek çok karaktere sahiptir.



Suçluları adalete teslim etmenin yanısıra, böcekbilimci dedektifimiz, aynı zamanda daha çok mitik ve metaforik bağlamda "kötü" yü de ortaya çıkarır. Gerçek dünya ile "göllerin, vadilerin, dağların, ormanların, bulutların ve okyonusların üzerinde ve güneş ışığının, cennetin, yldızların ve gökyüzündeki diğer dünyaların ötesinde" var olan ve Lucrezia, Caliendo ve Scintillone' nin yaşadığı hayal dünyası arasında ikiye bölünmüş olan Napoleone, gaddar ve aç gözlü yaratıklar, sirenler, cesur Bellerofonte, iyi Pan, Earl Dracula gibi popüler korku imgeleri, samuray savaşçıları ya da sinema yıldızı olan James Cagney gibi gerçeküstü tehditlerle karşılaştığında hiç tereddüt etmez.



Düşmanları hangi boyuttan gelirse gelsin, Napoleone her zaman, insan doğasının neden kendini binbir şekle sokarak gizleyen şeytandan b u kadar etkilendiğini anlamaya çalışır. Stratejileri ve sonunda etkisiz hale getirilmiş insanların yıkıcı ve kendilene zarar veren potansiyellerini tahmin etmek ve ortaya çıkarmak için kendi mesleğinden olmayan insanların bakış açısından bakarak hep bir açıklama bulmaya çalışır.



Kurbanlar ve işkenceciler, sanki kader tarafından ayarlanmış sapkın bir komplo ile kontrol ediliyormuş gibi birbirlerine bağlı görünüyorlar. Aslında bu roller bazen kimin hangi rolde olacağını önceden belirlemiş alaycı bir kuklacı tarafından yazılmış bir metinde, insanların sadece birer etkisiz aktör olduklarını okuyucuya ileterek aynı karakterin içinde bile değişebiliyor. Yaşanan olaylar sayesinde Napoleone, insan doğasını inceliyor ve özel duyarlılığı sayesinde oyunun içini görüyor ve gerçek olay görünümlerinin arkasında duran görünmez güçleri tespit edebiliyor. Napoleone, büyüleyici mekanlardaki gizemli atmosferi yakalayabiliyor ve doğanın derin soluklarını algılayabiliyor. İnsan hareketlerini harekete geçiren şeyin, bilinçaltlarında ve rüyalarının konularında gizlendiklerini biliyor, ancak bütün bunlara rağmen, içerisinde dünya nimetlerinden elini eteğini çekmiş bir ruh hali bulunmamaktadır. Aksine, hayatını günden güne çok pragmatik bir biçimde yaşar, Otel Astrid' in işleri ve böcek koleksiyonuyla ilgilenir. Özellikle Napoleone, romantik ve idealist bir karakterdir. Her ne kadar şüpheciymiş gibi görünse de, dünyanın en azından biraz daha iyi olabilme ihtimaline inanmaktan vazgeçmiyor.

Sergio Bonelli resmi sitesinden alıntılanmıştır.
Batuhan Cantürk

hanac

Eylül 1997 - Temmuz 2006 arasında 54 sayı olarak yayınlanmıştır.

3 er sayılı 18 cilt eder.  :)

1. sayının kapağı



54. sayının kapağı


BAHADIR

Ciltlerden nefret ediyorum... >:( Artık ülkemizde Zagor gibi, Martin gibi, Mr No ve Tex gibi kendi cilt ve kapağında yükte hafif sayı sayı bonelliler istiyorum...Tamam bu cilt olayı comicslerde mantıklı geliyor ama konu Frankofon yada fumetti oldu mu, acayip canım sıkılıyor...Mesela sayı başlayıpta cilde dönen Dampyr'in ilk 12 sayısının değeri benim gözümde her zaman bir başkadır...

Artık cilt yerine hem alım gücünü arttıran hem de okunabilirliliği fazla olan, ele gelen sayı tabir edilen formatı tercih etmek gerek diye düşünmeden edemiyorum...

Kolleksiyon serileri için bu dediğim çok mantıksız kabul ama limitli ve yeni başlayacak seriler için pekala harika olur...

Tabi ki  bu bir istek yada  talep değil sadece düşüncelerimi dile getirdim

yunusmeyra

bahadır'ın dediği banada çok doğru geliyor..hem 1 ayda beklemeye gerek yok..bazı yayınevleri cesaret edebilirlerse ,haftalık (belki fazla cesaret gerektirir!) olmasa bile 15 günlük periyotlu tek macera veya sayılar halınde bir yayın -koleksiyon tamamlama amacınada hizmet edebilir..ve farklı okurlarada ulaşabilme ve sık aralıklarla kendini özletmeden çıkmasını isyen yeni bir okuyucu kuşağınada hitap edebilir..
HULK DEĞERLİ BİR KAHRAMANDIR!
HSD YENİ ÜYELERİNİ BEKLİYOR

omega red

Alıntı yapılan: BAHADIR - 01 Mart, 2012, 17:27:15
Ciltlerden nefret ediyorum... >:( Artık ülkemizde Zagor gibi, Martin gibi, Mr No ve Tex gibi kendi cilt ve kapağında yükte hafif sayı sayı bonelliler istiyorum...Tamam bu cilt olayı comicslerde mantıklı geliyor ama konu Frankofon yada fumetti oldu mu, acayip canım sıkılıyor...Mesela sayı başlayıpta cilde dönen Dampyr'in ilk 12 sayısının değeri benim gözümde her zaman bir başkadır...

Artık cilt yerine hem alım gücünü arttıran hem de okunabilirliliği fazla olan, ele gelen sayı tabir edilen formatı tercih etmek gerek diye düşünmeden edemiyorum...

Kolleksiyon serileri için bu dediğim çok mantıksız kabul ama limitli ve yeni başlayacak seriler için pekala harika olur...

Tabi ki  bu bir istek yada  talep değil sadece düşüncelerimi dile getirdim

ağırlıklı olarak kalın cilt yayınına geçilmesinin nedeni yayıncı ve okuyucu için daha hesaplı olması değil miydi? tex ve zagor gibi çok satanlar için olabilir belki ama başka hiç bir yayının bunu karşılayabileceğini düşünmüyorum. yoksa yine sahaflar yarım kalmış 1, 2, 3 nolu ince kitaplarla dolar.

altay1944

BAHADIR beyin görüşlerine katılıyorum.Kötü bir tahminle lal yayın ile kıyaslayacak olsak 15 günlük yayın akışı ile 8 tlx2=16 tl aylık bir maliyet  çıkar.İki ayda 4 sayı iki ayda 3 sayıdan iyidir.İndirimli satış ile daha ucuzada alınabilir.Bu hesapla yaklaşık iki yılda seri tamamlanır.Bu seri alınır bence...
Yarabbi bildir de
ben beni bileyim. Beni bilen ben ile kendime geleyim. Benim bensizliğim
ile ben seni bileyim. Seni bilmeyen beni ben neyleyeyim...


Hz. Mevlânâ

DAMPYR

evet martin yada zağordaki olduğu gibi 4'er sayılık kapaklarıyla birlikte 2 ayda bir çıkabilir...... ::) :) ;)

s.b

Batuhan bey o kadar ayrıntılı bir tanıtım yapıyorsunuz ki, sanki bu uçuk adam yanımda oturuyormuş gibi oluyorum. Evet, Napoleone bana biraz uçuk geldi. Bu arkadaşın dünyası benlik bir dünya değil. Yüksek miktarda marihuana çekmişlerin dünyasına benziyor sanki.
İNANDIĞIN GİBİ YAŞAMAZSAN YAŞADIĞIN GİBİ İNANIRSIN

kalidor

Sami Abi'nin dediği gibi bayaa uçuk bir öyküsü var. Özellikle belinde can simidi benzeri birşey takan su perisi Lucrezia'da seride sanırım  iç gıcıklayıcı bir unsur olarak serpiştirilmiş :D Her fumetti kahramanının yanında espri yapan veya işini gören bir yardımcısının/sağ kolunun olması da vazgeçilmez bir unsur. Buna Brendon'un evindeki robot uşak da dahil. Yani kötü birşey olduğundan değil, Dylan'da Groucho'nun esprilerine bayılıyorum mesela. Nathan bu konuda biraz farklı tabi.
Crom! Ölüleri Say...

darkwood

Evet b,r parça uçari bir kounusu var gibi. Ama her yeni çizgiroman gibi iyi bir yayın politikası ile bu kitapta bizde satar.
Bu arada yayın şeklini, 1001 romanın fumetti yayınları gibi; 3 cilt bir arada fasikül kapaklı ciltler şeklinde 2'şer aylık periotlar ile yayınını tercih ederim...
Darkwood Sakinleri..

hennessy

Çok merak ettiğim yayınlardan birid e Napoleone dir.

Şimdi unuttum bizde çıkan bir dergide yayınlanmıştı bir macerası aldım, daha okuyamadım okunacak çok kitap olduğu için.
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

alan ford

Alıntı yapılan: hennessy - 02 Mart, 2012, 08:29:57


Şimdi unuttum bizde çıkan bir dergide yayınlanmıştı bir macerası aldım, daha okuyamadım okunacak çok kitap olduğu için.

Rodeo Strip'te yayınlanmıştı.
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

hanac

Alıntı yapılan: hanac - 01 Mart, 2012, 16:06:10
3 er sayılı 18 cilt eder.  :)

2 ayda bir yayınlanırsa 36 ay eder.

3 yılda seri biter.

tommikser

Sami tabirini sevdim marihuana çekmiş ha ;D ;D ;D

Ben hayır demem valla  amcam kafa yapacaksa hayır demem :D

hanac

Napoleone Le Storie serisi kapsamında tek bir albüm ile geri dönüyor

Allegra'nın kanatları

Çıkış Tarihi: 12/06/2019

Sayfa Sayısı: 96

Senaryo, Çizim ve Kapak: Carlo Ambrosini