2012 Haziran Ayı Ödüllü Yarışması - TARDI SİPERLERDEYDİK

Başlatan hanac, 28 Mayıs, 2012, 12:15:07

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

tommikser

Kitabı bitirdim şoktan çıkayım bende yazacağım.Yalnız soluğumu kestiğini söylemeliyim...

V

"Savaşta başınıza gelecek en iyi şey atılan ilk kurşunla ölmektir.." Sonrasında hiçbir şey düzelmez ve en önemlisi

de karakterinizin-ruhunuzun aldığı  iyileşmeyen yaralardır.Örneğin:

Kitapta beni en çok etkileyen kısım Tardi'nin dedesinin sözleriydi:

"Tanrı yoktur!..Eğer tanrı olsaydı,savaş diye birşey olmazdı"..

İnancın bu şekilde kaybedilmesi ,"savaş"ın inanan insanda açtığı iyileşmez bir yara değil de nedir?
"İstemem,eksik olsun.."

pearl jam

Alıntı yapılan: Pearl Jam - 28 Mayıs, 2012, 14:24:58
Alıntı yapılan: gunessemerci - 28 Mayıs, 2012, 13:54:59
Valla hocam o kadar okunacak şey var ki beynim dönmüş durumda daha çok film izlemek  müzik dinlemek gezmek lazım ama nasıl olcek bu işler anlamadım ??? :o ;D

Senin bu kitaba bayılacağına neredeyse eminim :)



Alıntı yapılan: gunessemerci - 04 Haziran, 2012, 17:42:16
Kitabı bitirdim şoktan çıkayım bende yazacağım.Yalnız soluğumu kestiğini söylemeliyim...

Ben demiştim demeyi sevmem ama ben demiştim  ;D


hanac

Bu kitabı okuyun arkadaşlar.

Pişman olmazsınız.

Yorumlarınızı bekliyoruz.

kalidor

Dün akşam forum itkisiyle okudum. Yorumlarımı yazacağım en kısa sürede.
Crom! Ölüleri Say...

alan ford

 "Askerler , savaş bitince dönmeyin evlerinize
  Dönün evlerinize de savaş bitsin"

  Üniversitenin ilk yıllarında okuduğum bir şiir kitabından aklımda kalan iki dize . Ne yazarını hatırlıyorum ne de kitabın adını. Yine de yukarıdaki iki dize demir atmış işte beynime. Çıkmıyor. Tıpkı Siperlerdeydik'in de kolay kolay çıkmayacağı gibi. Tardi savaşın yokettiği hayatları zihnimize mıh gibi kakıyor.

  "Elimizde bu alet varken , insan mıyız değil miyiz diye sormanın bir alemi yoktur. İnsanlıktan çıktık." diyen er işi özetliyor aslında. Yine de Edith'in kocasına yazdığı mektupla işin sınıfsal boyutuna da değinmeden geçmiyor.
  "Belki de bizler yoksul olduğumuz için payımıza savaş düşüyor"
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

s.b

Saat 16:29
Düşman hattının gerisindeki Fransız topçu birliği hazırlık ateşini kesti.

Top atışlarının sağır ettiği askerler için bu ani sessizliğin anlamı açık.

Hemen ardından ciyak ciyak bağıran düdüklerin sesi:
...Hücum!

Hücuma kalkan askerler karşılarında mevzilenmiş olan Alman makinelisinden çıkan mermilere hedef oluyorlardı.  Yere düşenler, dikenli tellere takılanlar... Evet... ölüm orada kol geziyordu.  Askerler bu dehşetin içinde bulunmalarının sebebini sorgulamaktaydılar. Bu kıyımın hiçbir mantıklı izahı olamazdı. Parçalanan kollar, bacaklar, deşilen karından yere sarkan bağırsaklar, darmadağın olmuş kafatasları... Ne içindi bu savaş? Ölmek ve öldürmek için.

--Namussuzlar, namussuzlar, aşalık köpekler! Geberesiceler! Allah hepinizin belasını versin! Ordusunun da Fransa'sının da canı cehenneme!

Askerler siperlerine çekildi.

3. Bölükten geri kalanlar kendilerini güç bela siperlere attılar. Son 48 saatte, peş peşe üç taarruz başarısız oldu. Moralsiz, şaşkın, öfkeli askerlerin savaşacak halleri kalmadı, tek dertleri sığınacak yer bulmak. 120 askerden sadece 63'ü Fransız hatlarına geri dönebildi.

Sığınağa yeni girmişlerdi ki, yoğun bir top ateşine tutuldular.

Askerler kendi topçularının hedefi olmuşlardı.

-- 3. Bölükten geriye bir avuç adam kaldı. Tıpkı dün akşamki gibi saldırı püskürtüldü. Yüzbaşı vuruldu, hattımıza geri döndük ama şimdi de bizim topçu kuvvetleri tepemize bomba yağdırıyor. Kendi adamlarımız canımıza okuyor! Top atışları daha önce de kısa düşmüştü ve her seferinde kabak bizim başımıza patladı!

--Ben, tugay komutanı general BERTHIER. Topçuların 3. bölüğün saklandığı siperleri bombalaması hata eseri değil. Emri ben verdim. Askerler geri çikildi, bu hainler geri çekildiler, düşmandan kaçtılar. Oysa onlara verilen görev hayati önem taşıyordu. Ne pasına olursa olsun hansların elindeki mevkileri aralık ayından önce ele geçirmeliyiz, kış taarruz planını önemli bir parçası bu. 3. Bölüğün üzerine ateş açarak onları bulundukları yerden çıkarıp, tekrar saldırıya geçmeye zorluyorum.

Generalin kendi askerlerini katletmesi savaşta normal sayılıyordu. Çünkü o zavallılar Alman makinelisi tarafından tamamiyle imha olmayı beklemeyip siperlere girmişlerdi. İşte bu olmamıştı... Generalin emrine uyup ölmemişlerdi. Şimdi cezalarını çekmeliydiler. Madem Alman makinelisiyle ölmediniz hadi bakalım kendi topçunuz sizi öldürecek. Sizi gidi beş para etmez leşler sizi.  Ölün hepiniz ölün! Neden diye de sormayın. Sorsanızda zaten cevabı belli; savaş. O lanet olası savaş. Godomanların iktidar savaşı. Zavallıların ise can pazarı.

Askerler yerlerinden çıkmadı. Saat 18:00'de topçu ateşi kesildi. GeneralBERTHIER tüm bölüğü kurşuna dizmeye niyetliydi. Albaylardan biri askerlerin yorgunluğunu gerekçe gösterip generalı insafa getirmek için çok uğraştı.

3. Bölüğü cephe gerisindeki köylerden birine götürdüler.

General BERTHIER üç askerle yetinmeyi kabul etti. Müfreze çavuşları rastgele üç asker seçtiler. çıkartıldıkları Divan-ı Harp kurşuna dizilmelerine karar verdi.
Er JEAN DESBOIS da aralarındaydı...

Çiftlik duvarının dibinde, direğe bile yaslanmadan, gözleri bağlı diz çökertilen mahkümlar cepheye yine gelmiş genç askerler tarafından kurşuna dizildi.

Üç askerin imfazını bütün birlik izledi.

Savaş devam ediyordu.
İNANDIĞIN GİBİ YAŞAMAZSAN YAŞADIĞIN GİBİ İNANIRSIN

alan ford

  Bu arada Sami abinin anlattığı sahne Kubrick'in Fransa'da 24 yıl yasaklı kalan filmi Pats of Glory'den ,ki sevgili kedidiro'da ismini zikretmişti yukarıda. Tardi bire bir anlatıların yanında sinema ve edebiyattan da yararlanmış bolca. Kitabın sonunda bir de kaynakça var zaten meraklısına.

  Bu arada hala seyretmeyen varsa bahaneyle Pats of Glory'de önerelim hemen. Başrolünde Kirk Douglas'ın yukarıda bahsi geçen, askerleri savunan albay rolünde döktürdüğü film, anti militarist sinemanın başyapıtıdır bence.
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

hanac

Toplu Okuma'da son durum;

Yorum yazanlar: 7 kişi

Pearl Jam, Bahadır, kedidiro, yunusmeyra, V, alan ford, s.b

Yorumlarını beklediklerimiz:

Güneşsemerci, kalidor, Tarkan Kurt, Nic39

ercoktay

Kütüphanemde okunacak o kadar çok çizgiroman ve kitap var ki seçmekte zorlanıyorum. Sitenin itkisiyle, zaten uzun zamandır okumak için fırsat kolladığım Siperlerdeydik'i bir çırpıda okudum ve bitirdim. Savaşın çirkin ve gerçek yüzünü bu kadar başarılı anlatabilen eser zor bulunur. Kitabı okurken hep izlediğim birinci dünya savaşı filmleri aklıma geliyordu. Kitabın sonundaki kaynakçayı görünce sevindim. Tam düşündüğüm gibi filmler ve kitaplardan bolca araştırılmış.

Kitabın bir kahramanının olmaması ilginç birşey aslında. Genellikle çizgiromanlar bir kahraman üzerine kurulur. Ama burada bir kahraman yok. Pardon aslında bir kahraman var. Kitabın kahramanı bütün çıplaklığıyla SAVAŞ.

Savaş gerçeğini en iyi anlatan cümle de kesinlikle:

"Savaşta başınıza gelecek en iyi şey atılan ilk kurşunla ölmektir.."

Not: Paths of Glory bir Kubrick başyapıtıdır. Kaç defa izledim hatırlamıyorum. Digitürk arasıra yayınlıyor. Yakaladığımda muhakkak izlemeye çalışıyorum.

Bu çizgiromanı okuyun. Sonrada Joe Sacconun Goradze ve Filistin'i okursanız herhalde psikolojiniz bozulur.

Hatta bir tavsiye bu çizgiromanlardan sonra gidip bir de Uçma Sanatını okuyun. İşlem tamam.

http://www.dr.com.tr/00000,999,999/Ara=u%C3%A7ma+sanat%C4%B1

kalidor

Açıkçası bu tür çizimleri beğenmediğim için  Tardi'nin Türkiye'de yayınlanmış eserlerini, Uçma Sanatını, Joe Sacco eserlerini  vb çizgiromanları almıyordum. Aylık konu sebebiyle Siperlerde'yi alırken uzun süredir merak ettiğim Filistin'i de aldım. Bu arada bizim forum ahalisi de ne çıkarsa alıp okuyor maşallah :) Bone da okuyor, Conan da. House of M'de okuyor, Naruto'da.  Kaç para maaş alıyorsunuz ? :)

Neyse herkes kabul ederki savaşın iyisi, romantiği olmaz veya centilmenlerin savaşı diye birşey de yok. Ölüm ölümdür. Siperde çarpışarak veya atom bombasıyla ölmek. İlkinde belki aylarca, yıllarca eserde de gördüğümüz gibi siperlerin sefaletinde sürünerek can vermek, diğerinde ise bir mantar bulutunu görmekle toz olmak anlık bir mesele. Askere giden bilir ki bir ölüm tehdidi yaşamasanız bile yapılan insanlık dışı muameleden bezersiniz, vatan millet aklınıza gelmez, her türlü iş angarya gelir ve ortalıkta görünmemeye çalışırsınız. Siperlerde de bunu sorgulayan askerleri görüyoruz, savaş öncesi komşularını gördüğümüz bir asker --bu insanlar için mi savaşıyorum-- diyerek sonunda can verir. Ayrıca jandarmalara/inzibatlara karşı hınç besleyen askerleri de anlayabiliyorum. Bunun yanında Tardi'nin eserinde insanlarla birlikte feci şekilde can veren hayvanları özellikle atları da görüyoruz. Savaş sadece insanlara değil varolduğu yerdeki tüm canlıları yokediyor. Tardi'nin eserinde Almanla Fransız askerin hüsranla sonuçlanan birbirlerini esir alma oyunları, Tardi'nin bizzat dedesinin başından geçen ve çizgilerle de yansıttığı bilmeyerek karnı deşilmiş bir cesedin üzerinde sipere yatarak sabahlaması gibi sahneler unutulmaz. Eserin sonunda 1. Dünya Savaşı'na katılan bazı mazlum hakların (Hintliler, zenciler vb) geçişleri de var. 1. Dünya Savaşı'nın Avrupa cephelerini anlatan bu öyküde resmi kayıtlara göre 500.000 ölü, 3 milyon yaralı, 900 bin sakat veren Osmanlı Devleti'nden tek bir satır bile bahsedilmemesi de ilginç tabi.
Crom! Ölüleri Say...

BAHADIR

Alıntı yapılan: kalidor - 15 Haziran, 2012, 14:22:47
1. Dünya Savaşı'nın Avrupa cephelerini anlatan bu öyküde resmi kayıtlara göre 500.000 ölü, 3 milyon yaralı, 900 bin sakat veren Osmanlı Devleti'nden tek bir satır bile bahsedilmemesi de ilginç tabi.

Amcam Fransız olduğu ve Fransızlarda Almanlarla çarpıştıkları için olaya galiba sadece kendi penceresinden bakmış...Savaşı bir genelleme olarak almış zaten...

HacıGeraltEmmi

Sanatçı olayları ele alırken pek çok kaynaktan faydalanmış ve bunları olduğunca tarafsız bir gözle okura yansıtmış diye düşünüyorum. Genel itibari ile kötülüğü konusunda herkesin hemfikir olduğu savaşın; değişik kavramlar ve söylemler (din, vatan-millet, menfaatler vs.) kullanılarak nasıl başlatıldığı, bu savaşlardan kimlerin nemalandığını, dün birbirini tanımayan insanların ertesi gün cinnet haliyle birbirlerinin canını alma noktasına nasıl getirildiğine şahit oluyoruz.

Savaş destekçilerinin çığıtkanlıkları ile galeyana getirilmiş sıradan insanların, kendileri gibi hareket etmediği gerekçesiyle yaşlı gaziyi linç etmeleri ve bu insanların savaşın uzaması neticesinde içine düştükleri ruh hali, kendilerini sorgulamaları oldukça anlamlı resmedilmiş.

İşin üzücü yanı; bunca yaşanana rağmen aynı soytarılıklarla başlatılan savaşların halen yaşanıyor olması ve taraftarlarının savaş karşıtlarından fazla olmasıdır.

Tardi'nin çizgilerinin bizim okur çoğunluğuna pek hitap etmediği doğru (ben çok beğeniyorum)... Fumetti ve comics okurunun alışıncaya kadar biraz zaman harcaması gerekiyor. Bunu da eserin akıcı ve sade anlatımı zaten kolaylaştırıyor.

Saint2

Alıntı yapılan: BAHADIR - 15 Haziran, 2012, 16:32:00
Alıntı yapılan: kalidor - 15 Haziran, 2012, 14:22:47
1. Dünya Savaşı'nın Avrupa cephelerini anlatan bu öyküde resmi kayıtlara göre 500.000 ölü, 3 milyon yaralı, 900 bin sakat veren Osmanlı Devleti'nden tek bir satır bile bahsedilmemesi de ilginç tabi.

Amcam Fransız olduğu ve Fransızlarda Almanlarla çarpıştıkları için olaya galiba sadece kendi penceresinden bakmış...Savaşı bir genelleme olarak almış zaten...

Ablam Almanya'da üniversite okudu. 1. Dünya Savaşı işlenirken hemen hemen hiç bahsedilmemiş Osmanlı İmparatorluğu....

hanac

Toplu Okuma'da son durum;

Yorum yazanlar: 9 kişi

Pearl Jam, Bahadır, kedidiro, yunusmeyra, V, alan ford, s.b, ercoktay, kalidor

Yorumlarını beklediklerimiz:

Güneşsemerci, Tarkan Kurt, Nic39