2012 Temmuz Ayı Ödüllü Yarışması - ZAGOR KABUS

Başlatan hanac, 01 Temmuz, 2012, 21:08:12

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

kalidor

Bu macerayı çok merak ediyorum ama artık Temmuz ayına yetiştiremem. Bu arada dün kabataslak bir hesap yaptım da evde okunmayı bekleyen Türkçe-İngilzice 32 sayfadan 400 sayfaya kadar irili ufaklı yaklaşık 150 çizgiromanım var. Bir taraftan da almaya devam ediyoruz dehşet ki ne dehşet :)
Crom! Ölüleri Say...

tommikser

Bu aralarda insan gibi kavramından uzağım desem yeridir.Yok çr'dı yok romandı derken araya birde çocuk gelişimi ve psikolojisi kitapları araya sıkıştı.Deli gibi okuyorum deli gibi ehahehehehehahah.

Kabus'u bitirdim.Hatta ikinci cildi okuyacağım diye tatilde gözüm çantadaydı.

Şunu diyebilirim ki kitap gerçekten ilkleri bir araya getiriyor.Yayınlandığı zamanı düşünürsek Sclavi'nin hayal gücü enfes.Hayal içinde hayal,boyut içinde bıyut ve bu arada neler olduğunu anlamaya çalışan şok içinde ki bir okuyucu kitlesi.Bence senaryo ile bu konuda İtalyan'lar pik yapmış.Ben çok beğendim.Haa günümüze göre nasıl değerlendirirsin dersen.En vasat marvellerde bu evrenlerden ve olaylardan bol bol var.Yalnız asla bu tadı Zagor'daki gibi bulmak kolay değil.

Bence herkes bir kerede olsun okumalı.Zagor sevenlerin dışında ön yargısı olan arkadaşların okuyup yorum yapmasını isterim.

BAHADIR

Comics okuyorum ama okuduğumuz onca comics öyküsü ile bu öykü pek kıyaslanamaz bile...

Okuyalı çok uzun zaman olduğu için bazı ayrıntıları hatırlamakta güçlük çekiyorum...

Sclavi bir efsane yazmıştır ve bu öykünün üstüne belki de başka bir Zagor öyküsü yazılamayacaktır...Ne uzun Zagor sagaları ne de başka öyküler...

Sevgili Umar'ın dediği gibi bu hikaye gerçek dışı bir hikaye değil...Bu aslında Zagor'un hikayesi değil...Bu başlı başına Hellingen'in hikayesi...Hellingen'in ölümü kabulenemeyişinin hikayesi...Hellingen'in cennetinde bile huzur bulamayışının hikayesi...Zagora olan nefretinin büyüklüğünün hikayesi...(Tabi birde Sclavinin büyüklüğünün hikayesi...)

Zagor burda en son irdelenecek konu sanırım...

İlk önce Akronlularla olan öyküyü, sonra bunu ve en sonda Lal'de yayınlanan öyküyü yeniden okuyasım geldi...Kısmet belki okurum...Zorda olsa...

Bu arada Hasan konu ödev halini alıpta "oku ve yorumla" denilince sanırım insanlarda psikolojik olarak ters etki yapıyor...

İsteyen yazar isteyen yazmaz...Bu kişinin bileceği bir iş... Yalnız ödül kısmını kaldırsanız bile yorumlama kısmının kalması ve her ay bir kitap seçilmesi taraftarıyım...Yazan sayısı sınırlı bile olsa okuyan bir kısım muhakkak vardır...

Bir satır bile bir kişinin merak edip okumasına sebep olacaksa yada kitap hakkındaki düşüncelerini (olumlu-olumsuz) değiştirecekse sanırım sorun yok... :)


hanac

Herhalde bir 20 yıl aradan sonra tekrar okudum.

Tabii, bazı şeyleri daha önceden hatırladığımdan sürpriz unsuru ortadan kalktı.

Önce çizim ile başlayayım, bence çizim olarak Ferri'nin düşüşe başladığı döneme denk gelmiş.

Hikaye 1988 yılında yayınlanmış, Bonelli 2 yıllık stoklar halinde çalıştığına göre en kötü ihtimalle 1986 yılında çizilmiş olsun.

Demek ki üstad 57 yaşında imiş. Bence üstadın en iyi dönemi 40-50 yaş arasıdır.

Senaryoya gelirsek, Zagor gibi karakter açısından bakarsak devrim niteliğinde.

Paralel evrenler, Ki Ki Manitu ile ilk tanışma (daha sonra epey karşımıza çıkacaktır), 500 sayfa süren bir hikaye vs.

Senaryoda tempo hiç düşmüyor, Zagor resmen mahvoluyor.

Ve silahı şakağına dayıyor ..........

Kısacası 20 yıl sonra bile bende çok iyi izlenim yarattı.

Tebrikler Sclavi, başarılarının devamını dilerim.  :)

hanac

Alıntı yapılan: BAHADIR - 19 Temmuz, 2012, 16:23:26
İsteyen yazar isteyen yazmaz...Bu kişinin bileceği bir iş... Yalnız ödül kısmını kaldırsanız bile yorumlama kısmının kalması ve her ay bir kitap seçilmesi taraftarıyım...Yazan sayısı sınırlı bile olsa okuyan bir kısım muhakkak vardır...

Tamam tamam devam edeceğiz, üstüme gelmeyin.

O zaman her ay bir arkadaşdan okunacak kitabı / hikayeyi seçmesini rica edeceğiz.

Önümüzdeki ayın konusunu alan ford dan rica ediyoruz.  :)

alan ford

  Berk Uralcan'ın yazısıydı yanlış hatırlamıyorsam. Watchmen'in neden bu kadar önemli olduğu üzerine harika bir yazısı vardı.  Aslında Moore'un Watchmen ile yaptığı yapıbozumu, Sclavi Kabus ile yapar. Kahraman dediğimiz modeli parçalara ayırır. Bildiğimiz Zagor- Çiko ikilisini ters yüz eder ve bunu da müthiş bir hayalgücüyle yapar. Yazarken Watchmen'den etkilenmiş midir bilmem ama Watchmen'in comics alemi üzerinde yaptığı etkiyi Kabus'un da fumettiler üzerinde yaptığını düşünüyorum.

Vakti zamnında sevgili NIC39'un yaptığı çağrıyı yinrliyorum. Sclavi buraya yumruk havaya. Bu yılki Tüyap'a Sclavi gelsin :D
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

NIC

Gelecek ayın kitabı Persapolis olabilir

Güneş bu kadar beğendiyse güzeldir,Kız babası olarak merak ettim şimdi

kuzguncuklu

Bugün kabus macerasını okumus bulunmaktayım.Kisisel fıkrime göre cok karmasık bir maceraydı.Bana göre en iyi macerası degıl.Acıkca söyleyeyim begenmedım.Herkese selamlar

konyakficilari

Alıntı yapılan: kuzguncuklu - 20 Temmuz, 2012, 23:11:39
Bugün kabus macerasını okumus bulunmaktayım.Kisisel fıkrime göre cok karmasık bir maceraydı.Bana göre en iyi macerası degıl.Acıkca söyleyeyim begenmedım.Herkese selamlar

bence çok beklenti oluştuğu için bir nevi sukutu hayal oldu..
dusunsenize yillarca tay baskisindan baska baskisi yok, olan TAY baskisi da neredeyse bulunmuyor. Sevenler "kabus" asagi "kabus" yukari anlatiyor; ister istemez insan merak ediyor..
bir de çizimleri TOP 10'da 1 numarada, ayrica arada bir iki tane alinti ile tanitimini yapinca merak had safhada oluyor..

tabii bir de HELLINGENli hikaye olmasi da cabasi :))

pizagor

Alıntı yapılan: hanac - 19 Temmuz, 2012, 16:34:02

Önce çizim ile başlayayım, bence çizim olarak Ferri'nin düşüşe başladığı döneme denk gelmiş.


Sevgili Hasan'a katılmıyorum... Özellikle hikayenin ilk iki albümünde Zagor'un yüzündeki o deli ifadenin bir benzerini ya da o etkiye yaklaşabilecek olanını şimdiye kadar herhangi bir ekolden herhangi bir çizerde denk gelmedim... Üstad belki de en iyi işlerinden birisini yapmış Kabus'ta...
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


pizagor

Bu hikayeyi beğenmedim diyen de çok fazla... Bu okumamda 25 yıl önceki tadı almadım diye düşünürken Kabus üzerine yazdığım yazı için kafa yormaya başlayınca Sclavi'nin ve Kabus'un büyüklüğünü yeniden takdir etmekten kendimi alamadım...
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


hanac

Şu ana kadar yorum yazan 9 kişi var;

aa, caretta, rumar80, pizagor, gunessemerci, Bahadır, hanac, alan ford ve kuzguncuklu.

Yorum yazmak için son 1 hafta.

NIC

Alıntı yapılan: hanac - 18 Temmuz, 2012, 22:34:21
Nedense bu "Toplu Okuma" olayı pek kabul görmedi.

Ne yapsak, bu olaya bu aydan sonra son mu versek ?
Hasan abinin çr muhtırası biraz işe yaradı ama halen yeterli değil,darbe gerekiyor sanırım

     Kabus hikayesi konusunda çoğu arkadaşımızla hemfikirim,Sclavi'nin çılgın attığı kişilik bunalımları(zagorda pek görülmez),uyuşturucu sanrıları,ölümü kabullenememe,kızılderili soykırımı gibi temelarla yoğrulmuş destansı bir hikayedir.Ne Yıllar önceki etkiyi verememiş olması,ne de Ferri'nin çizim hataları bunu değiştirmez

      Hikaye Nolittianita Zagor halkasının ilk kırılışıdır,bundan öncekilerde genel anlamda aynı şablon kulanılarak Zagor yazılmıştır.Yine de bu Sclavian Zagora dylan hikayesi diyemeyiz,en azından kabuslar dedektifinin 'politically correct' duruşu zaman zaman değişkenlik gösterebiliyor.

     Bonelli'nin şablonunu ikinci ve daha uzun değiştiren yazar ise Boselli'dir(bknz Dampyr)Her zaman derim Boselli zagorları en okunabilir senaryolara sahiptir.

     Hikaye en uzun Zagor hikayesidir ama hiç sıkmaz(çikonun şaklabanlıkları dışında)keşke daha uzun olsaydı dersiniz

     Çizimler daha öncelerin aksine çoğu yerde iki bant halinde çizilmiştir,Sclavi'nin özellikle Ferri'den bu şekilde istediği hatta zorladığı rivayet edilir.Böyle olunca olağanüstü tablosal çizimler ortaya çıkmış ama orantısal hataları örtememiştir.

     Zagor'un 2. kez öldüğüne şahit oluruz,ilki yine üstadın yazdığı başka bir boyutta geçen (kara lorddu sanırım) hikayede vuku bulmuştur.(Üçüncüsü için bkz. Vudu İntikamı)

     Hikaye çok sert söylemlere de sahiptir,özellikle kızılderilerle ilgili olanlar insanın boğazını düğümler,hatta Kitapta beni en çok etkileyen sayfalar şunlardır;


 


Bu kadar güzel senaryoda itirazlarımda var elbet;

En karaktersiz yan karakter Çiko malesef zagor'un en zayıf halkası,bir groucho olamıyor,şaklabanlıktan öte gidemiyor.Tek güzel yanı kitabın sonunda Zagorla düşman olmaları ve baltayı kafaya yiyip ölmesiydi  :P

  Akotoyu en son bıraktığımızda sivilceli ergenliğe yol alıyorken,karşımıza yağız bir delikanlı olarak çıkması buna rağmen Zagorumuzun yüzünde en ufak bir kırışıklık,şakaklarda beyazlama,tansiyon,şeker prostat görülmemesine parallel evren deyipte geçilemez sanırım

   Böyle bir hikayede herşeyden biraz varken,Aşk'ta olsa olmaz mıydı?Koskoca kitapta Doğru düzgün hiç bayan görünmez,Bu da  'Zagor gizli gay'de haberi mi yok' diyenleri haklı çıkaracak nitelikte olmuyor mu ey altınmadalyon?

   Dünyayı fetedecek herşeye sahip bir adamın,Zagoru altedememesi,onu basit bir karakter yapmaktan öteye gidemezken,Sclavi hikayede onu Ademin cennet'ten kovulması akabinde tövbe etmesine benzer metaforlarla karşımıza çıkarması,Hellingene sınıf atlatmıştır.Yoksa Hellingen bir Hogan,Xabaras,Skotos,Myrna hatta Nat Murdo hiç değildir

   Sclavi bundan sonra Tek bir Zagor hikayesi daha yazar(Bkz:Çiko'nun Kabusu)

  Hikaye enfestir ama artık Zagor ya bitsin ya da Ultimate Zagor gibi bir hikayeye başlansın;Çiko'nun olmadığı,doğru düzgün bir baltayla heryere yürüyerek gitmediği,soytarı kıyafetini çıkarıp daha sert bir diziyle belki Zagor'da bize yeni şeyler söyleyebilir

    Yazımızı Sıtkısıyrıl'ın güzel bir şiirle sonlandıralım;
Entarisi ala benziyor.
Şeftalisi bala benziyor.
Çatlak profesör tipiyle,
Hellingen kime benziyor?

Üstte saç çıkmıyor.
Yanları uzatıyor.
Bu imaj anlayışı ile,
Hellingen kime benziyor?

Ben sana düşmanım diyor.
Dünya onun olacak sanıyor.
Bu devirde bu kafayla,
Hellingen kime benziyor?

Bıkmıyor, usanmıyor.
Her delikten çıkıyor.
Buruşuk dede siniriyle,
Hellingen kime benziyor?

Laftan, azardan anlamıyor.
Dayaktan kötekten bıkmıyor.
Kafadaki çentiğiyle,
Hellingen kime benziyor?

Kah kabileleri ayartıyor.
Kah uzaylıyı kışkırtıyor.
Bitmeyen kiniyle,
Hellingen kime benziyor?

Bir gün robot yapıyor.
Bir gün gemiye takıyor.
Zehir gibi kafayla,
Hellingen kime benziyor?

Yenilse de takmıyor.
İdealinden vazgeçmiyor.
Aslında biraz da,
Hellingen bana benziyor.

NIC

  Kabus'la alakası yok,dün tesadüfen öğrendim burda paylaşayım

   Kuzeybatı geçidi hikayesinde Zagor yarı körken bir insan figürü ile karşılaşmış,hatta yerliler buzdan heykelini yapmışlardı,yerlilerde bu adamın soyu ile karıştıkları için renkli gözlüydü.O şahsiyet gerçekten yaşamış,ismi Henry Hudson



Wikipedide şöyle yazıyor;
 
Henry Hudson (1565–1611) bir İngiliz kâşif ve denizcisidir. Nerede doğduğu, öldüğü ve yaşamı hakkında fazla bilgi yoktur. En büyük keşfi Kanada'daki Hudson Körfezi'dir. Körfezin ismi, Hudson'ın soyadından gelmektedir.
1610 yılında Discovery adlı gemisiyle Kanada'nın kuzey kıyılarına yol aldı. Çok zor koşullarda keşif yolculuğuna devam etmekteki ısrarı sonucu gemi mürettebatının ayaklanması sonucu Hudson, oğlu ve birkaç sadık adamı bugün kendi adıyla anılan körfezde bir filikada ölüme terk edilirler.
İsyan eden mürettebat İngiltere'ye döndüklerinde hapse atılmalarına rağmen Yeni Dünya'ya dair edindikleri değerli bilgiler yüzünden kovuşturmaya uğramazlar.

hanac

Son 2 gün.

Süper Kull cildi sizin olabilir.