Ana Menü

Ne okuyoruz?

Başlatan kadri kerem, 26 Eylül, 2012, 22:19:16

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nightrain

Dostoyevski - Insanciklar

Mukemmel. Acayip akıcı.
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

kalidor

Kaplan! Kaplan! Alfred Bester
Crom! Ölüleri Say...

rumar80

 Jo Nesbo'nun Harry Hole serisinin üçüncü kitabı Redbreast'i okudum. İlk iki kitabın aksine Hole artık evinde. Akıcı bir dil. Heyecan dolu bir macera. Nesbo kitabın ana konusunu bitirse de aradar gelişen bir başka cinayeti  (katili okuyucu biliyor ) diğer kitaplara bırakıyor.
  Nesbo günümüz polisiye yazarlarının kesin en iyilerinden.

HacıGeraltEmmi

Alıntı yapılan: rumar80 - 19 Şubat, 2017, 21:59:08
Jo Nesbo'nun Harry Hole serisinin üçüncü kitabı Redbreast'i okudum. İlk iki kitabın aksine Hole artık evinde. Akıcı bir dil. Heyecan dolu bir macera. Nesbo kitabın ana konusunu bitirse de aradar gelişen bir başka cinayeti  (katili okuyucu biliyor ) diğer kitaplara bırakıyor.
  Nesbo günümüz polisiye yazarlarının kesin en iyilerinden.

Sevgil doktorum, bu seride sıralama var mı, yoksa herhangi birinden okuyabilir miyiz?
Nemesis'ini okumuştum yazarın.

HacıGeraltEmmi

Alıntı yapılan: kalidor - 19 Şubat, 2017, 21:49:47
Kaplan! Kaplan! Alfred Bester

Gully Foyle bilimkurgunun en ilginç karakterlerinden biri. Zoraki iyi, zoraki kötü, adam gibi adam :D

Ahmet Oktay

Rafael Nadal'ın, Martı Yayınlarından çıkan biyografisi "Benim Hikâyem"e başladım.

ferzan

    Mahir Ünsal Eriş'in kısa ve lezzetli öykülerinden oluşan ikici kitabı ''Olduğu Kadar Güzeldik'' yarılandı...Zaten bir akşamlık canı vardı ama uyku bastırınca yarısında bırakmış oldum...Bu akşam bitireceğim bir aksilik olmazsa...

    İlk kitabı ''Bangır Bangır Ferdi Çalıyordu'' daki öykülerinin tamamı nokta atışıydı benim için, hepsini severek okumuştum ama şu ana dek üç öyküsünü okuduğum ikinci kitabında ilk kitaptan aldığım tadı biraz eksilerek alıyorum...Yalnız bu kitapta yer alan, geçtiğimiz aylarda İletişim'in Murat Başol çizgileriyle hc olarak ayrıca da çıkarmış olduğu ''Benim Adım Feridun'' öyküsü muazzamdı...İyi ki resimli versiyonunu okumamışım...Eğer çizgi roman niyetiyle üretilmemişse ya da illustrated novel tarzı özel bir sanat-edebiyat dil birliği yakalanmamışsa, önceden yalnızca saf edebiyat olarak var olan metinlerin sonradan resimlenmesine şiddetle karşıyım...Bu sebeple ''Benim Adım Feridun'' u ilk buradan okumuş olduğuma memnunum...Bakalım, kalan hikayeler nasıl...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    Kerim Korcan'ın Tatar Ramazan'ını okuyorum...Kitapta başka hapishane öyküleri de var ama onlarda da Tatar Ramazan var mı henüz bilmiyorum.

    İki filmini de çok severim Tatar Ramazan'ın (Tatar Ramazan -1990- , Tatar Ramazan Sürgünde -1992-), kitaba adını veren ilk ve en uzun öykünün de ikinci filmin neredeyse tamamına uyarlanmış olduğunu (finali hariç) farkederek ayrıca sevdim. Bakalım, ilk filme ilham olan konular, diğer öyküler arasında yer alıyor mu, okudukça göreceğim.

    Anlatımı, dili, sürükleyiciliği, diyalogları, her şeyiyle çok lezzetli, şerbet kıvamında bir eser. Diğer öykülere de bu akşam devam edeceğim bir aksilik olmazsa. Yakın bir gelecekte yazarın ''Linç'' ve ''İdamlıklar'' adlı eserlerini de okumayı planlıyorum.
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

OZAN BALIM

Joe Haldeman - Bitmeyen Savaş'a başladım dün gece. Bir Vietnam gazisi olan yazarın antimilitarist kitabı. "Dünyayı savaş mı döndürüyor? Yoksa savaşı döndüren Dünya mı?" İthaki'nin bilimkurgu klasikleri serisi iyi ki var...

pizagor




Enfes bir kitaptan enfes bir pasaj... Mutlaka okuyun...


'Bak şu Şark'a... İyice bak hele... Yedi yaşında yetmişlik şeyhlerin koynuna sokulan sübyanlara bak; herifi onu boşadı diye ovaya diri diri gömülen avratlara bak; sabahtan yatsıya kahvedeki ağaç gölgesinde sığır gibi durup, nargile fokurdatarak ahkam kesen, ömr-ü billah tek bir zerre okumamış gafillere bak; asırların nasırlaşmış kof, kara örflerinin içinde debelenip duruyorlar.
Bu da bir ince hastalık değil mi peki? Bu da Ruhların Tüberkülozu değil mi? Geberiyoruz, Zebellah, geberiyoruz cahillikten... Akıl Hummasından kavruluyoruz şu Şark'ta.
Yeriz, içeriz, yediririz, knarız, kandırırız, koltuk severiz, divan kurarız, hısımı, akrabayı, toprağımızı, hemşehrimizi kayırırız; dedemizin – nenemizin; dedelerinden – nenelerinden öğrendiği bayat, ölü hurafeleri, akıl mikroplarını baş tacı ederiz; kime aklını kullanmaz, en mühim meziyet it – kopuk, çakal olmaktır, kesmekle, deşmekle, düzmekle, kurşunlamakla övünürüz, başka türlü olmaz... Mayamızda var çünkü.
Geviş getirir gibi konuşuruz, konuşuruz, konuşuruz, fısıldarız, çekiştiririz, iftira atar kin tutarız. Arabalara, fistanlara, kahvelere, meclislere, konaklara, kebaplara bayılırız; kitaplara kıçımızı sileriz.'
Deli Gücük başını eğip sustu. Başka ne vardı ki yapacak.

İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


Peyami

Alıntı yapılan: pizagor - 23 Nisan, 2017, 07:53:32



Enfes bir kitaptan enfes bir pasaj... Mutlaka okuyun...


'Bak şu Şark'a... İyice bak hele... Yedi yaşında yetmişlik şeyhlerin koynuna sokulan sübyanlara bak; herifi onu boşadı diye ovaya diri diri gömülen avratlara bak; sabahtan yatsıya kahvedeki ağaç gölgesinde sığır gibi durup, nargile fokurdatarak ahkam kesen, ömr-ü billah tek bir zerre okumamış gafillere bak; asırların nasırlaşmış kof, kara örflerinin içinde debelenip duruyorlar.
Bu da bir ince hastalık değil mi peki? Bu da Ruhların Tüberkülozu değil mi? Geberiyoruz, Zebellah, geberiyoruz cahillikten... Akıl Hummasından kavruluyoruz şu Şark'ta.
Yeriz, içeriz, yediririz, knarız, kandırırız, koltuk severiz, divan kurarız, hısımı, akrabayı, toprağımızı, hemşehrimizi kayırırız; dedemizin – nenemizin; dedelerinden – nenelerinden öğrendiği bayat, ölü hurafeleri, akıl mikroplarını baş tacı ederiz; kime aklını kullanmaz, en mühim meziyet it – kopuk, çakal olmaktır, kesmekle, deşmekle, düzmekle, kurşunlamakla övünürüz, başka türlü olmaz... Mayamızda var çünkü.
Geviş getirir gibi konuşuruz, konuşuruz, konuşuruz, fısıldarız, çekiştiririz, iftira atar kin tutarız. Arabalara, fistanlara, kahvelere, meclislere, konaklara, kebaplara bayılırız; kitaplara kıçımızı sileriz.'
Deli Gücük başını eğip sustu. Başka ne vardı ki yapacak.



Şarkın rezilliklerinin yüceltildiği şu günlerde iyi geldi. Bir bakmak şart oldu bu kitaba.

ferzan



    Uzun zamandır niyet ettiğim, ama bir türlü okuma fırsatı bulamadığım Zorba'ya başladım dün...Filmini baştan sona izlememiştim, sevdiğim sahneleri vardı ama komple izlemekten kaçınmıştım...Kitabı bitirince filmine de dalacağım ama Zorba karakterine kesinlikle Anthony Quinn'den başkası hayat veremezmiş...O bakımdan daha evvel filmine rastladığıma bilakis sevindim, çünkü benim hayalimde canlandıracağım Zorba bu kadar cuk oturamazdı eminim...

    Kitabı elimden bırakamadan yarıladım dün geceye kadar...Son zamanlarda okuduğum hemen hemen her şeyden muazzam bir keyif alıyorum, ona göre seçiyorum zaten ama Zorba bambaşka bir yere kondu gönlümde...İş dönüşü de kalan yarıya dalacağım...Bu dünyaya ait olmayan, basitliğin rüzgarında anlamlı anlamlı savrulan, çağının ötesindeki erdemli ve mütevazi kahramanlara bir yenisi eklendi benim nezdimde...Corto, Ken, Mister No ve Aleksi Zorba...



    Bu esnada da Kerim Korcan'ın Ölüm Pusuda'sına birer bölüm birer bölüm devam akşamları, cila niyetine...

Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

pizagor

Alıntı yapılan: Peyami - 23 Nisan, 2017, 12:35:13
Şarkın rezilliklerinin yüceltildiği şu günlerde iyi geldi. Bir bakmak şart oldu bu kitaba.

Çizgiromanlarını beğendiysen bu kitaptan da keyif alacağına eminim sevgili Peyami. Murat Başekim'in sözcüklerle birlikteliği, onlarla yaptığı sağlam betimlemeleri müthiş. Anlatı çok ama çok kuvvetli. Hele bir 'Düğümler' öyküsü var ki okurken insan gözlerini satırlardan kaçırır mı, ben içimin daralmasından dolayı habire kaçırdım. Bu öykü çizgiroman albümlerinden tekinde de çizimlerle desteklenerek yer alıyordu. O zaman da aynı etkiyi yaratmıştı bende. Sürekli bir sistem eleştirisi yok bu hikayelerde, ama gayet tekinsiz bir tarafı var. İnsanın yargılanması ise sonuna kadar.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


Peyami

Alıntı yapılan: pizagor - 24 Nisan, 2017, 18:43:46
Çizgiromanlarını beğendiysen bu kitaptan da keyif alacağına eminim sevgili Peyami. Murat Başekim'in sözcüklerle birlikteliği, onlarla yaptığı sağlam betimlemeleri müthiş. Anlatı çok ama çok kuvvetli. Hele bir 'Düğümler' öyküsü var ki okurken insan gözlerini satırlardan kaçırır mı, ben içimin daralmasından dolayı habire kaçırdım. Bu öykü çizgiroman albümlerinden tekinde de çizimlerle desteklenerek yer alıyordu. O zaman da aynı etkiyi yaratmıştı bende. Sürekli bir sistem eleştirisi yok bu hikayelerde, ama gayet tekinsiz bir tarafı var. İnsanın yargılanması ise sonuna kadar.

Sevgili Özgür, "Okurken gözlerini satırlardan kaçırmak" ciddi bir ifade. Yukarıda alıntıladığın pasajın darbeli diliyle birleşince listeme ekledim. Önümüzdeki aylarda sıra gelince fikrimi söylerim. ÇRlarını okumadım. Deli Gücüğün kapağı kalmış aklımda. Bir büyücü asasını tutuyor,helezonik  ışınlar çıkıyordu etrafa. O kapaktan sonra kafada pas geçtim. Büyü, sihir, elfler, fantastik maceralar, bildik korku atmosferleri  falan artık kof geliyor. Mesela  Karabala serisini de okumuyorum. Atının üstünde bir kahramanın kılıcının peşinde gitmesi bana hitap etmiyor uzun süredir. Denemem için yukarıda alıntıladığın pasaj gibi somut bir şeyler lazım. Bunların tadımlık değil, albümün tamamına yedirilmiş olması şart. Ömür kısa, okuma listeleri uzun.

Tekinsizlik kavramı üzerine konuşmaya niyetlendim bir an. Sonra vazgeçtim. Konu dağılacak. Ama niyetlenişimin de bilinmesini istedim. O yüzden bu kısmı silmiyorum. Aslında forumda dönemsel olarak belli kavramlar ya da konularda sohbet başlıkları açılabilir. Böylece "yeni çıkan ÇRları haber vermenin" yanında forumda daha zengin bir içerik üretilebilir belki. Sözgelimi iki hafta tekinsizlik üzerine muhabbet dönebilir. Geçen hafta Lovecraft okumuştum biraz. Onun "Picture in the House" hikayesinde "sensation of disquiet" tabiri geçiyordu. Ya da tekinsizlik weird tales ekolünün tam karşılığı olabilir mi? Sınırları nerede başlar nerede biter?

Türk işi bir ÇR okuyacaksam beklentilerim farklı oluyor. Siyasi eleştiri yapmayı geçtim, düzene başkaldırı bile aramıyorum ama sokakta yaşadığımız ince ince sosyopatolojik "kıyımların" hiç değilse "izlerini" bekliyorum hikayelerde. Kahramana yaslanan "tek adam" kolaycılığına kaçıp yalandan yan karakterlerle işi idare eden senaryolar oldukça, ben kendi yolumda Türk ÇR'ı kendi yolunda devam edeceğiz herhalde.  :)

Ahmet Oktay

Dayımın önerisi üzerine Michael Crichton'ın Küre isimli romanını okumaya başlamıştım. Kitap 4 bölüme ayrılmış, az önce 3. bölümü bitirdim ve devam etmek için sabırsızlanıyorum. Gözüm yorulmamış olsa soluksuz devam ederdim okumaya. Bilim kurgu, gerilim türlerinde tavsiye edebileceğim bir eser.