Captain America Cilt Tanıtımları

Başlatan dean, 06 Haziran, 2013, 23:13:56

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

berkuralcan

Vaktin varsa şu yazıya bir bakabilirsin belki, vereceğim cevabın arkasındaki temel mantığa çok benzer bir şeyi orada daha geniş olarak açıklamıştım:

http://altevren.net/index.php/cizgi-roman-yazlar/genel/393-fs-iiifranklin-richards

Dr. Doom'un sağlam bir karakter olarak kalabilmesi zaten bahsettiğin "popüler" tipte serilerde çok ortaya çıkmamasından kaynaklanıyor bir anlamda. Bazı karakterlerin bir etkileyiciliği olabilmesi açısından olayların biraz dışında kalması, biraz uzaktan takip etmesi daha doğru - Doom yukarıda da dediğim gibi bilinçli olarak bu işlere girmiyor, "Dünya'yı ele geçirmek istesem geçirirdim zaten" mantığıyla yaklaşılıyor. Bir "villain"dan çok, kendi yalnızlığında mutlu olan, kendi işlerine konsantre olmuş, ama buna karşın herkesin korkusunu kazanmış, kendisinden daha güçsüz karakterlerle karşılaştığında uğraşmadan gücünü gösteren bir figür haline gelmiş durumda. Bu açıdan bakıldığında Marvel Evreni'nde senin dediğin şekilde kullanılmadığını kabul ediyorum, ama yine de doğru kullanıldığını düşünüyorum.

Iron Man gibi, Spider-Man gibi, popüler dergilerde kullanılma durumu karakterlerin "overused / overexposed" olmasına yol açabiliyor. Bu da, özellikle kendi inzivalarında daha etkileyici olan figürlerin inandırıcılıklarını benim gözümde kaybetmeleri demek.

Doom'dan daha açık bir örnek vereyim - Marvel Evreni'nde örneğin Galactus çok ciddi bir tehdit. Ama her dört ayda bir Galactus dünyaya gelse, bir şekilde yenilse işin bir inandırıcılığı kalır mı? Bence kalmaz.

Bir de tabi şu var, Doom aslında çok da az kullanılmıyor Marvel'da.  2010 senesinde bu adam için başlı başına bir crossover çıkarttılar, Doomwar diye, sonuç rezaletti. Ben açıkçası şu an bile Latveria ve Doom'un çok gözüktüğünü düşünüyorum, karakterin karizması gizeminden, Marvel'ın kahramanları için bile taşıdığı "dokunulmazlığından" kaynaklanıyor. Böyle olmasa, her önemli olayda yer alsa, o zaman da tam tersi olacak, çok görmemize rağmen eski etkileyiciliği kalmayacak belki de.  Bence en doğrusu kendisinin bir "villain" olarak bile düşünülmemesi, hikayelere ancak onsuz ilerlenemeyecek boyutlarda katılması - Ki günümüz Marvel'ında pek villain olduğu falan da iddia edilebilecek bir halde değil Dr. Doom, Doomwar rezaleti dışında zaten genelde tarafsız, kendi çıkarına göre hareket eden bir figür olarak gözüküyor.

Hem bunun için, hem de sevmediğini söylediğin Fantastic Four - Doom ilişkisi için, Hickman'ın serisini bir kez daha şiddetle tavsiye ediyorum. Doom - FF vs. boyutları bir yana, Marvel'ın son 15 - 20 yılının en iyi işi zaten :D

dean

Alıntı yapılan: berkuralcan - 26 Haziran, 2013, 20:29:12
Vaktin varsa şu yazıya bir bakabilirsin belki, vereceğim cevabın arkasındaki temel mantığa çok benzer bir şeyi orada daha geniş olarak açıklamıştım:

http://altevren.net/index.php/cizgi-roman-yazlar/genel/393-fs-iiifranklin-richards


İlk yazıldığında okumuştum .Altevreni takip ediyorum zaten. Bütün yazılarını okudum diyebilirim. Ama yine bakarım sağ ol.

Alıntı yapılan: berkuralcan - 26 Haziran, 2013, 20:29:12

Bir de tabi şu var, Doom aslında çok da az kullanılmıyor Marvel'da.  2010 senesinde bu adam için başlı başına bir crossover çıkarttılar, Doomwar diye, sonuç rezaletti.

  Doomwar olayına hiç girmeyelim zaten, o çok kötü. İşte demek istediğim şey de biraz bu aslında. Dr. Doom, Civil War gibi canavar bir event'ı hak ediyor. Yani kendini kaliteli bir hikaye ile dosta düşmana bir göstermesi lazım bence.

  Olayı aslında şöyle noktalamak istiyorum. Bu karakterin iyi ya da kötü olmasından, ya da ne bilim hikayelerin iyi ya da kötü olmasından ziyade; okuyucunun istekleri ve beklentileri ile alakalı. Sen diyosun ki daha gizemli kalsın, ben diyorum daha etkili bir karakter olsun. Hangisi doğru ya da yanlış olayı değil aslında bu. Kişisel istek ve beğeni ile bağlantılı biraz.

  Ya ! ben bir Civil War tarzı kaliteli ve büyük event'a Dr. Doom olayına fit olurum aslında  :)

hanac

Muhabbetiniz çok iyi arkadaşlar, takdirle izliyoruz.

Ben de bir noktaya dikkat çekmeye çalışacağım;

Dr. Doom'un şu suratındaki maske ve kostümü artık demode oldu bence.

60 larda kalmış gibi duruyor.

Alttaki karşılaşmayı kim kazanır ?  :)


dean

Alıntı yapılan: hanac - 26 Haziran, 2013, 21:08:34
Alttaki karşılaşmayı kim kazanır ?  :)


  Ara toplamda Magneto, genel toplamda Dr. Doom kazanır diye düşünüyorum  :)

hennessy

Alıntı yapılan: hanac - 26 Haziran, 2013, 21:08:34
Alttaki karşılaşmayı kim kazanır ?  :)



Hanac adlı üyemiz artık sayıya oynuyor :) ama men Doom karakterinide severim ama Magnetoyu tek geçerim ezer  :)
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

Nightrain

"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

dean

Thor, Iron Man, Ghost Rider vs. bir çok karakterle ilgili yazı yazacağımdan dolayı, karışıklık olmasın diye kendi başlıkları altına konuları taşıdım.

dean

The Death of Captain America, Vol. 1: The Death of the Dream



  Bu cilt benim gibi en sevdiği çizgi roman karakteri Captain America olan biri için okunması zor bir cilt Özelliklede ilk sayı tabi. Adındanda, cildin kapağındanda anlaşılacağı gibi, canımız ciğerimiz Steve Rogers'ı bu cilt kaybediyoruz  :-[ :-[ :-[

  Ölmek Captain America'ya yakışmadı arkadaşlar. Hemde bu şekilde ölmek. Dünyayı kurtatırken ölmedi, Red Skull ile dövüşürken ölmedi, Baron Zemo'dan halkı kurtarırken ölmedi. Mahkeme basamaklarında bir suikastçi kurşunu ile öldü.

 

  Yukardan hikayenin kötü olduğu anlaşılmasın. Yine Brubaker döktürmüş. Onun Captain Americası'nı okurken çok güzel bir gerilim romanı okuyormuş gibi hissediyorum. Şöyle bir doğrulup heyecanla okuyorum gerçekten.

  Birazda içeriğinden bahsedeyim. Bildiğiniz gibi Civil War'dan sonra Steve teslim olmuştu. Onun mahkeme günü geliyor ve bir Snipercı'nın kurşununa hedef oluyor. Daha sonra ise yakından 3 el silah sıkılıyor kendisine ve Captain America ölüyor.

  Tabi iş bu kadar basit değil. Bütün komployu anlatmak istemiyorum ama geçen 2 ciltten beri atılan tohumlar artık meyve vermeye başlıyor.

         

  Bu arada artık kendine gelen Bucky hem yeni Dünya'yı tanımaya başlıyor hemde Captain Americalık yolunda mental bir süreçten geçiyor.

  Artık S.H.I.E.L.D.'ın başına geçmiş olan Tony Stark ise hikayede artık daha büyük yer kapıyor kendine. Tony, yeni bir Captain America olması fikrine hiç sıcak bakmıyor. Ama alacağı bir mektup işleri değiştirmeye başlayacak gibi görünüyor.

  Crossbones ile Sin maşallah kaldıkları yerden devam ediyorlar. Hele Sin. Dr Faustus'u da arkasına alıp ortalığı karıştırmaktan başka bir şey yapmıyor.

  Kendine ayrı bir parantez açılmasını hak eden bir diğer karakter ise Sharon Carter. Çok önemli işler yapıyor bu hikayede (yazılacak herşey spoiler tabi). Güzel işler diyemeyiz ama önemli olduğu kesin.



Not: Konu ile alakası yok ama. Sharon Carter karakterinin yeni filmde nasıl işleneceğini gerçekten çok merak ediyorum. Daha bir set fotoğrafının bile basına yansımaması filmde ki rolünün çok olmayacağı yönünde yorumlanabilir ama inşallah yanılırım.

  Toparlarsak, Captain America dolu dizgin devam ediyor. Captain America olmadan bile, bu kadar sağlam Captain America hikayesi yazan Ed Brubaker'ı tebrik etmek lazım gerçekten. Bir daha ki cilt yeni Captain America ile de tanışıcaz artık. Bir sonraki ciltte görüşmek üzere  :) (amma çok Captain America yazdım bu paragrafta ya ;D )

10/10

dean

The Death of Captain America, Vol. 2: The Burden of Dreams



  Bir önceki cilt Bucky, Red Skull ve eşrafının eline düşmüştü. Dr. Faustus, Bucky'nin zihninde oyunlar oynamaya başlar. İkinci Dünya savaşı günlerini farklı senaryolar ile tekrar ettirir. Amacı Bucky'i de kontrol etmek. Bucky'de Dr. Faustus'a ufak bir oyun oynayarak kaçmayı başarır.



  Ama bu seferde, Faustus'un kontrolünde ki Sharon Carter'a yakalanır. Sharon'ın da bilinci bi'gidiyo bi'geliyo bu aralar. Daha sonra Sharon, Bucky'i jetten dışarı atar ve Falcon yakalar. S.H.I.E.L.D. karargahına götürülür. Oradan da kaçmayı başaran Bucky, Steve'in ölümünden sorumlu tuttuğu Iron Man ile dövüşür.



  Tony, mektuptan bahseder. Sakinleşen Bucky, Steve'in mektubunu okur. Bucky, mektup ve Tony'nin cesaretlendirmesi ile artık yeni bir Captain America olması gerektiğini ve bu kişinin kendisi olacağını kabul eder.



  Bu arada Kronas'ın CEO'su Aleksander Lukin ölmüş gibi gösterilir. Red Skull faaliyetlerini arttırır ve sahte bir ekonomik kriz çıkarır. Sharon Carter ise çok önemli bir sır keşfeder.

  Bucky'e üniforma yakışmış. Tabi ki Steve Roger'tan farklı bir Captain America olmuş. En büyük farkı ise Steve'den çok daha sert olması ki zaten yanında silah taşıyor. 3 bölüm olan The Death of Captain America'nın ikincisiysi bu, sonu tabi şok. Bakalım neler olacak son ciltte  :)

9/10

dean

The Death of Captain America, Vol. 3: The Man Who Bought America



  2. cilt'in sonunda Sharon Carter, Red Skull'ın sığınağından kaçmaya çalışırken, Steve Rogers fiziğinde tüpün içerinde bir zat-ı muhterem bulmuştu. Bu cilt ise 1944'ün Fransasında açılıyor. Millet toplanmış elinde American bayrakları kutlama yapıyor. Red Skull ise Milleti izleyip kendince bazı çıkarımlar yapıyor (deli galiba :) )



  Günümüze dönersek Tony, Falcon'u Bucky'nin yeni Captain America olması konusunda yumuşatıyor. Bucky ise Hawkeye ile tanışıyor. Daha sonra Falcon Bucky'nin yanına gidiyor ve birlikte Sharon'ı kurtarmak için harekete geçiyorlar.



Sharon'ın bulduğu Grand Director diye bir tip çıkıyor. Red Skull ve ekibinin kendi Captain Americalarını yaratma çabaları ürünü. Bu arada Bucky ile Falcon'un arayışı onları Arnim Zola'ya götürüyor. Zola ve A.I.M askerleri ile mücadeleye giriyorlar. Kapışma sonucu Bucky ile Falcon canlarını zor kurtarıyorlar. Arnim Zola ise son anda kaçmayı başarıyor.



Sharon Carter ise Red Skull'ın sığınağından kaçmaya çalışırken yolu Sin ile kesişiyor. Dr. Faustus'ta kendi Captain Americalarına veriyor gazı, veriyor gazı Bucky'nin karşısına çıkartıyor.


 
  Yine sağlam bir Captain America cildi. Hikaye güzel gidiyor, merak uyandırıcı. Çizimlerde her zaman ki gibi. Brubaker gerçekten bu işi çok iyi yapıyor.

8.5/10


Spider-Sense

Captain America: The Man With No Face


Rusya bile onun Rusya'sı değil artık ama o hala eski asker...

Böyle bir lafla gireyim dedim incelemeye, Ed Brubaker'ın Yüzbaşısı artık ilk zorluklarını atlattı ama sırada ki ise farklı. Evet evet çok farklı, Soğuk Savaş'ın silahı Winter Soldier karşısında Bucky'nin. Bucky eski yüzlerle mücadele edecek, geçmişi hatırlayacak.
Bucky zorlu bir düşmana karşı gelecek. Peki yenebilecek mi?

Bu soruların cevabını bulduğumuz bu cilte,Brubaker yine güzel işler çıkarmış. Bucky'nin kostümünü sevmesemde çizerler yine iyi işler başarmış. Eski okuyucuların yüzünde tebessüm ettirecek sahnelerin de bulundu bu cilt bende bu notu alıyor;

8/10

dean

Captain America: The Man with No Face



  3 ciltlik uzun Death of the Captain America hikayesi sonrasında bu sefer daha bir Bucky'nin çizgi romanına dönüşmüş bir Captain America macerası var. Captain America çizgi romanlarında ki flashback olayını çok seviyorum. Bucky ile birlikte sadece ikinci dünya savaşı değil artık soğuk savaş döneminede flashback yapılıyor. Bu da çizgi roman ve okuyucusu için çok iyi bir şey. İşlenmemiş çok konu ve hikaye için taze alanlar demek.



  Çizgi romana dönersek hikaye 1942'nin Şangay'ın da başlıyor. Steve Roger, Bucky ve Human Torch, Zhang Chin isimli 12 yaşında süper zeka bir profesörü kapalı tutulduğu tesisten kaçırıyor. Günümüzde ise Bucky'nin yolu Steve Rogers'ın da villianlarından olan Fransız paralı asker Batroc The Leaper ile kesişiyor (hemen hatırlatayim bu karakter Captain America The Winter Soldier filminde de görünecek) Daha sonra 1968'in pekin'ine dönüyoruz. Bu sefer Bucky, Winter Soldier modunda  Zhang Chin, buluyor.



  Lakin bu sefer amacı onu öldürmek.Yüzü olmayan adam diye bir tip ortaya çıkıyor ve Winter Soldier'a saldırıyor. Bucky kaçıyor. Yine günümüze dönersek Batroc The Leaper ve kendi paralı askerleri bir konvoya saldırı düzenliyor. Bucky'de ona engel olmaya çalışıyor. Daha sonra 1968'de Bucky'nin karşılaştığı yüzü olmayan adam tekrar ortaya çıkıyor. Yüzü olmayan adam ile Batroc'un ortak çalıştığı ortaya çıkıyor. Bucky yüzü olmayan adamla dövüşürken. Batroc konvoydan istediğini alıyor: Human Torch



  Güzel bir cilt Captain America: The Man with No Face. Yukardada dediğim gibi Steve Rogers etkisinden uzak bir macera. 3'er sayılık iki hikayeden oluşuyor ama tabi bu iki hikaye birbirleriyle çok bağlantılı.

7.5/10

dean

Captain America: Road to Reborn



Merhaba arkadaşlar Captain America Reborn'dan önceki cilt "Captain America Road to Reborn" ile hikayemiz devam ediyor. Ama bu cilt adında ki Road to Reborn kısmını pek dolduramıyor. O yüzden bana da aslında yazacak pek fazla şey bırakmıyor.



4 Sayıdan oluşuyor cilt ilk sayı tamamen Sharon Carter'a odaklanmış şekilde devam ediyor. Şimdilik ajanlıktan ayrılmış, ailesinin eski evine yerleşmiş, arada bir Steve Rogers'ın 2. Dünya Savaşından aşkı teyzasi Peggy Carter ile örüşüyor felan bu modda Sharon Carter'ın psikolojisi ile geçiyor. Sonraki sayıda da Bucky'nin doğum günü var. İdareten konduğu belli bir aksiyon sosuyla bu sayıyıda atlatıyoruz, 600. sayıya geliyoruz.



600. sayıda çok aman aman bir sayı değil. İşin özü olarak Sharon Carter, Steve Rogers'ı vurduğu silahın normal bir silah olmadığını anlıyor ve tekrar Steve'in geri getirilebileceğine inanıyor. Bu arada Steve Rogers'ın ölümünün üzerşnden bir yıl geçmiştir. Sharon bu düşüncesini kahramanlarımızla, Steve Rogers'ı anma töreninde paylaşıyor. Son sayı ise ikinci dünya savaşında Captain America ve Bucky'nin vampirlerin bastığı bir kasabadaki macerasını okuyoruz.



Dediğim gibi çok sağlam bir cilt değil Captain America Road to Reborn. Rahatlıkla bu cilt okunmadan direkt Reborn'a bile geçilebilir. Ama tabi bu tavsiye edilmez yinede. Bazı boşlukları dolduran ve Reborn'a geçişi sağlayan bir cilt. Captain America Reborn'da görüşmek üzere.

5.5/10

dean

Captain America: Reborn



  Bildiğiniz gibi Comics aleminde ölü olan ölü kalmaz. Bu bağlamda Captain America'da birgün geri dönecekti ve bu Captain America Reborn'a kısmet oluyor. Cilt'e geçelim; Sharon Carter, Steve Rogers'ın aslında ölü olmayabileceğini keşfediyor. Onu vurduğu silahın normal bir silah olmadığını ve ileri teknoloji bir cihaz olduğunu buluyor. Bu fikrini tabiki hemen Bucky, Falcon, Black Widow gibi Steve Rogers'ın çevresi ile paylaşıyor. Herkez harekete geçiyor.



Bucky ile Black Widow, H.A.M.M.E.R. hava taşıyıcısını basıyor. Sharon ile Falcon ise Hank Pym ve Vision'dan yardım istiyor. (Cilt'in sonuna kadar zaten Namordan, Hawkeye'a, Mr.Fantastic'ten Dr.Doom'a kadar görmedik Marvel yüzü kalmıyor.)



Norman Osborn, Bucky ve Black Widow'u ele geçiriyor. Büyük planın ne olduğunu öğreniyoruz. Red Skull'ın zihninde Steve Rogers'ın bedeninde bir Captain America yapmak ve bunu Dark Avengers'ın başına getirmek. Peki bunlar olurken Steve Rogers'tan ne haber var dersenizde. Steve, Zaman ve Uzay arasında sıkışmış kalmış vaziyette.



Yaşadığı olayları tekrar tekrar yaşamak zorunda kalıyor. Steve aslında işlerin ters gittiğinin farkında ama tabi çözüm bulamıyor. Mr Fantastic ise anahtar kişinin Sharon Carter olduğunu Steve'i geri getirmenin yolunun Sharon'dan geçtiğini keşfediyor. Red Skull, Sin, Crossbones ve kaçırdıkları Sharon Carter Latveria'ya doğru yola çıkıyorlar...



Yine güzel bir Captain America macerası var. Zaten Steve Rogers'ın geri dönmesi dahilinde düşünürsek oldukça önem arz ediyor. Neredeyse görünmeyen Marvel karakteri kalmadığından dolay aslında olaya Event olarak bile bakabiliriz. Ben beğendim ve en önemlisi Steve'im Rogers'ım geri döndüğü için çok mutluyum herkese de bu cilti tavsiye ederim.

9/10

eyoruk

Faydalı bir yazı.Teşekkürler.Umarım artık CA maceralarını da yayınlama imkanları olur  :) :)