Acayip Havalar - Tarihin İlk Küresel Isınma Çizgi Romanı - Kate Evans

Başlatan Hayal Kahvem, 17 Eylül, 2013, 00:42:17

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Hayal Kahvem


Bu kitapla gene bir sahafta denk düştük. Henüz sadece önsözünü okudum ve sayfalarını karşıtırıp çizimleri  hızlıca gözden geçirdim o kadar.
Mühim bir meseleye parmak basıyor kitap. Mutlaka okunup anlatılmalı diye düşünmekteyim. Du bakalım... Okuyacağım...  8)  ;)

Kitabın  Önsöz'ünde  Ömer Madra şöyle yazmış:

"Bu kitabı hayatını değiştirmek için kullan, çünkü bundan sonra olacaklar senin şimdi neler yapacağına bağlı."

2006, hepimizi bekleyen çevre felâketi bakımından bir uyanış yılı oldu aslında. Bu yıl, yani 2007 de umut ve eylem yılı olmalı. Zaten öyle olacağa benziyor...

Canlılar âleminin üstüne karabasan gibi çökmüş olan bir püsküllü belâdan, yani küresel ısınmadan Açık Radyo'da bahsetmeye başlamamızın üzerinden 10 yıla yakın bir zaman geçmiş. Bu süre içinde döne döne bu korkunç tehdit üzerinde konuşan Açık Radyo, açık söylemek gerekirse, biraz da "köyün delisi" muamelesi gördü. Hani neredeyse dinleyici kaybedeceğimizden kaygılanmaya başlıyorduk ki, birden işler değişti. Havada bir acayiplik olduğu açıkça ortaya çıktı. İnsanlar dikkatle baktılar ve sonunda gördüler ki...

Boz ayılar milyonlarca yıldan sonra ilk kez kış uykusuna yatmaktan vazgeçiyor, yeryüzünün en karizmatik yaratıklarından kutup ayıları yüzmekten bitap düşüp boğulmaya başlıyor, kafaları karışan deniz aygırları, eriyip giden buzlarla karıştırdıkları beyaz balıkçı teknelerine tırmanmaya çalışıyor ve bu kış bazı yerlere hiç kış gelmiyor. Hani o eşsiz türküdeki gibi: "Baharı görmeden yaz geldi geçti!..."

İnsanlar o zaman bir silkindiler, "şeamet tellâllığı" şeklindeki yayınlarımıza daha bir kulak verir oldular. Hoş, Britanya hükûmeti ekonomi başdanışmanı Sir Nicholas Stern'in "küresel ısınmaya karşı âcilen tedbir alınmazsa, dünya ekonomisi de tepetaklak gidebilir!" diye kallavî bir rapor vermesinin, Avustralya ekonomisinin de kuraklık yüzünden yüzde bir kayba girmesinin de rolü olmadı değil tabiî köyün delisi olmaktan kurtulmamızda. Ne diyelim? Parayı veren, düdüğü çalıyor!...

Bir başka raporda da gelişmiş ülkelerde 4 - 11 yaş arasındaki çocukların neredeyse yarısının küresel ısınma yüzünden gece uykularının kaçtığı belirtiliyordu. Çocuktan al haberi: Adana'dan bize yazan 11 yaşındaki Ada "Küresel Isınma kimin suçu? Bunu bize nasıl bulaştırdınız?" diye soruyor, İstanbul'da bir ilköğretim okulunda "Kar Tatilimizi Geri İstiyoruz!" pankartı açılıyor, bir anaokulunda 4,5 yaşındaki Alara da, "Ama bütün bu kötü şeyler şimdi olmayacak, biz büyüdükten sonra olacak, değil mi?" diye savuşturmaya çalışıyordu belâyı... Ne var ki, suçluyu bulup Ada'ya gösteremedik, öbür çocuklara kardan adamlarını geri getiremedik, Alara'yla da aptal bir sırıtış ve manasız bir baş sallama ile vaziyeti idare etmeye çalıştık ama ona "evet" de diyemedik yani - dalkavukluğun da bir sınırı var!

Küresel ısınma ile ilgili konuşmaya gittiğim ana okulunda, "Dünyayı kurtaran adam geldi!" demiş çocuklar. "Saçmalamayın," dedim onlara, nazikçe. "Dünyayı kendimizden başka kimse kurtaramaz, anladınız mı?" Anlayıp anlamadıklarını anlamadım, zaten ne dediğim de pek belli değildi. Ama, elinizdeki harika kitaba çok esaslı bir önsöz yazan George Monbiot'ya bakılırsa, kendi dışımızda bir "kurtarıcı" çıkaramasak bile, ona en yakın kişiyi, çizer Kate Evans'ı ele geçirmiş bulunuyoruz - talihimiz yaver gidiyor!

Gerçekten de Kate Evans, tarihin ilk küresel ısınma "çizgi romanı" ile, yani bu çok komik, çok acıklı ve çok bilimsel kitabıyla iklim değişikliğine karşı mücadelede eşi bulunmaz bir araç tutuşturuyor elimize. Evans, dünyayı değiştirmeye azmetmiş bir avuç duyarlı, kendini adamış vatandaş topluluğunun en yaratıcı üyelerinden biri. Aracının "kullanma kılavuzu"nu da, yanında veriyor: "Bu kitabı hayatını değiştirmek için kullan, çünkü bundan sonra olacaklar senin şimdi neler yapacağına bağlı." (Bkz.: Son sayfa)

Konuyu yayında dinleyicilere açmamızın üstünden 10 yıl geçmiş. Ve belki de ilk kez şimdi (nihayet!) Türkiye'de de birçok insanın sıkı bir çalışma içine girdiğini, iklim değişikliği konusunda birşeyler yapmak için vargücüyle uğraştığını görüyoruz. Çevre aktivisti-yazar Bill McKibben'ın dediği gibi, "İşte buna hareket denir ve şimdi bir küresel ısınma hareketimiz var artık." Dünyanın en baba iklim bilimcilerinden James Hansen de, "neden artık bekleyemeyiz" diyor soru işareti kullanmadan: "Şimdi harekete geçip en köklü tedbirleri almak için en fazla 10 yılımız var... Böyle yapmazsak, sonra başka bir gezegenden bahsediyor olacağız."

Bir radyo istasyonu olarak ikinci bir 10 yıl daha yayın yapamayabiliriz demek oluyor bu!

Hansen'e göre, "bilim topluluğunun küresel ısınma konusundaki kavrayışı ile konuyu asıl bilmeleri gerekenlerin, yani kamuouyu ile siyasetçilerin kavrayışı arasında bir uçurum var... Demokrasilerin en temel ilkelerinden biri, halkın bilgi edinmesi ve dürüstçe bilgilendirilmesi. Oysa, işler böyle yürümüyor. İnsanlar, temel hakları olduğu halde küresel ısınma konusunda doğru dürüst bilgi edinemiyorlar... Ayrıca, politikacılar özel çıkar sahiplerinden binbir türlü maddî destek alıyorlar; o zaman da özel çıkarların özel ayrıcalıkları oluyor."
Dünya için olduğu kadar, demokrasi için de vahim bir sorun var yani.

Açık Radyo'nun kitap yayıncılığı âlemine el atmasının – ve özellikle bu kitapla işe başlamasının temel sebeplerinden biri de burada yatıyor olabilir. İki yıl önce, 10. yıldönümünde kendini şöyle tarif etmişti Açık Radyo: "Dünyanın gidişatı konusunda bir bilgi ve duygu paylaşımında bulunma; tartışma, etkileşme ve geleceğe ilişkin örgütlenmeye yönelik bir "forum" olma; kısacası, başka bir dünyanın mümkün ve zorunlu olduğunu gösterme yolunda çaba harcama..."

Acayip Havalar kitabı, işte böyle bir çabanın ürünü diyebiliriz. Çizer Kate Evans ve onun yayıncısı Malcolm Imrie, bu eserin yayımlanmasının ve Türkiye'de geniş kitlelerle paylaşılmasının, kâr etmekten ziyade politik bir eylem amacına yönelik olduğunu derhal kabul ederek, asgarî telif ücretleriyle yayın hakkını bize vermeyi seve seve kabul ettiler.
Ama, yayının çok önemli bir özelliği daha var: Radyomuzun "kıdemli" dinleyicilerinden ikisi, Zafer Polat ile Turan Okar bu yıl radyoya desteklerini yapmakla yetinmediler; yaptığımız bir açıklamanın izini dedektif gibi sürdüler, iradelerini bize dayattılar ve kitabın tümüne neredeyse "cebren" sponsor oldular. Türkiye'de bir radyonun, dinleyicisinin desteği ile gerçekleştirdiği ilk kitap yayıncılığı denemesi böyle gerçekleşti yani.

Ayrıca, destekçi ve dostlarımızdan Özlem Dalkıran, metinleri coşkuyla Türkçe'ye çevirdi; bu yıl dinleyici destek projesinin "3 bininci destekçisi" olmayı –özel bir kurnazlık sonucu– başaran Selçuk Özdil, mühendisliğini konuşturup teknik terimleri bir bir elden geçirdi; kadim dostumuz Semih Sökmen derin yayıncılık birikimini baştan sona sabırla bizimle paylaştı, her türlü teknik ve bilgi desteği sağladı ve üstüne üstlük, son okumayı yaptı; ilk günlerden beri programcılarımız, destekçilerimiz ve dostlarımız arasında yer alan Artun Çinetçi ise, biz kitap yayıncılığı macerasına pupa yelken –ya da bodoslama!– girişirken tüm baskı öncesi hazırlık ekibiyle birlikte omuzladı, üstelik kitabın türkçesini bu önsöze "yetiştirdi"!

Yani, deyim yerindeyse, bu kitap, baştan sona Açık Radyo dinleyicisinin katkısıyla yayımlandı ve küresel iklim değişikliğine karşı dünyadaki eylemin küçük bir parçası oldu. Düşünce ve hayat tarzımızı kökünden değiştirmeye, daha azla yetinmeye, çocuklarımıza ve torunlarımıza yaşanabilir bir gezegen bırakmaya kararlıyız. Bu gezegenden başka evimiz olmadığını biliyoruz zira.

Gelecek kuşakların haklarını korumak ve savunmak için bizimle birlikte kan ter içinde uğraşan bütün dostlarımıza ve adını burada anmayı unuttuğumuz herkese müteşekkiriz.

23 Nisan 2007, İstanbul




Hayal Kahvem

Hımm. Bu kitabın tanıtımını, Altın Madalyon'un Çizgi Romanlar çekmecesine mi atmalıydım yoksa?  ??? ::) :)

Hayal Kahvem

Durun... İkinci Önsöz'ü de alıntılıyım bari...  :D

Önsöz, George Monbiot,

İklim değişikliğinin henüz dünyanın en önemli siyasi meselesi olmamasının bence iki nedeni var. İlki, savaşlar, suçlar ve terörizm ya da ekonomik krizlerin aksine, bu suç tamamen başkalarının üstüne atılamaz. Olanlardan hepimiz sorumluyuz ve hiç kimse en duyarlı olmaları beklenen iyi eğitimli, kozmopolit, çok gezmiş ve görmüş kişilerden daha suçlu değil.

İkincisi, toplam küresel etkilerinin feci olduğunu bilmemize rağmen, iklim değişikliğinin en zengin, en ılıman ülkelerde yaşayan bizlere şimdiye kadar çok nazik davrandığının da farkındayız.

Birleşik Krallık bir daha asla –Golfstrim durmadığı takdirde– 1947, 1963 ve 1982 yıllarındaki gibi dondurucu bir soğuk yaşamayacak. Bir daha asla yazlarımızın yağmurlarla silinip süprüldüğü kaygısına kapılmayacağız. Elbette sebzelerimizi yetiştirmek için yazları biraz daha fazla yağmur isteriz ve eğer sel yatağında bir ev alma aptallığında bulunduysak, kışları da biraz daha az yağmur yağsın isteriz. Ama çoğu zaman, yarattığımız kirlilik birçoğumuz için genellikle bir nimet. Bu sorunu biz yarattık ama zararını bizden çok gezegenin en yoksulları çekecek.

İklim değişikliğiyle ilgili olarak endişelendiğimizi iddia ediyoruz ve birinin bir şeyler yapmasını istediğimizi iddia ediyoruz. Ama aslında, yapmasınlar diye dua ediyoruz. Aksi takdirde, yaşam tarzlarımızı değiştirmemiz gerekecek çünkü.

İnsanların hâlâ ısrarla aldığı çılgın kararlara baktığımda, hatalı olduğumuzu kanıtlasın diye iklime neredeyse meydan okuyormuşuz gibime geliyor. Arabaların boyutları büyüyor ve uçak seferleri artıyor. İklim değişikliği etkilerinin dünya çapında kabul gördüğü şu sıralarda klimalar ve açık hava sobaları almaya başladık. Dünyanın en ünlü mimarı olan Frank Gehry haricî klima sistemli açık hava konser salonları inşa etmeye başladı. Roma İmparatorluğunun son günlerini yaşıyoruz sanki.

Peki, ne halt edeceğiz? Dünyanın en büyük sorununu, dünyanın en büyük davası haline nasıl getireceğiz? Ben bu konuda yıllardır vızıldanıp duruyorum ve hiçbir sonuç alamıyorum. Benim kitaplarımı ve makalelerimi okuma zahmetine katlanan insanlar zaten konuyla ilgili olanlar. Televizyon iklim değişikliğini seksi bir konuya dönüştürebilir ama televizyonlar, ikinci Porsche'leri için park yeri bulmanın dünyanın yok olmasından çok daha acil bir sorun olduğunu düşünenlerin elinde.

Yani, yeni bir Mesih'e ihtiyacımız var. Bu mümkün değilse, Kate Evans'ımız var. O, bu konuya hiçbirimizin beceremediği yepyeni bir şey getirdi: iklim değişikliği hikâyesini anlaşılır, komik ve dokunaklı bir şekilde anlatmayı başardı. Kate'e uzun zamandır hayattaki en iyi karikatüristlerden biri olduğunu ve ortaya çıkıp, önemli bir yayında günlük karikatürler çizmesini gerektiğini söylüyordum. Ama şimdi bunu yapmamış olduğu için çok memnunum çünkü vaktini çok daha önemli bir şey yapmak için kullandı. Son kitabını – Copse– çok sevmiştim, bunu daha da çok seviyorum. Biyosferi hiç umursamayan kişilere ulaşabilecek birileri varsa o da Kate ve bir de, – bu kitabı alıp okuması gerektiğini düşündüğünüz birine verirseniz – sizsiniz.

kalidor

Alıntı yapılan: Hayal Kahvem - 17 Eylül, 2013, 00:48:21
Hımm. Bu kitabın tanıtımını, Altın Madalyon'un Çizgi Romanlar çekmecesine mi atmalıydım yoksa?  ??? ::) :)

Hayal Kahvem yazılarınızı/tanıtımlarınızı resmi twitter hesabımız üzerinden de paylaşıyoruz  :D

https://twitter.com/altinmadalyon

Crom! Ölüleri Say...

alan ford

kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

Hayal Kahvem

Binlerce kafa tası aşkına Alan Ford, ben yepisyeni bir konu tazeliğinde kitabı ve konuyu tekrar gündeme getirmiştim.  :)

Zaten  Kültürel Güncel'e kitap hakkında yorum bile yapmıştım.  ;)

Ehem.. Ehem...... Altın Madalyon'un eski bilgilerini silkelemekti amacım.  ;D