Şehzade Yangını - Selçuk Ören - Sırtlan

Başlatan pearl jam, 01 Şubat, 2015, 22:48:35

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

yalcinerol345

Alıntı yapılan: Mrtekin - 14 Mart, 2015, 23:03:09
Okuyan var, çizgiler gerçekten çok güzel.

Spoiler:

Ama sonu Osmanlı zombi olayına bağlanınca hafif içim buruldu biraz, yalan yok.

Bu topraklarda anlatılacak başka hikaye yok mu? Neyse, seven sever belki.

Ben kesinlikle destek için almaya devam edicem.
Aynen katılıyorum.Hikaye son sayfaya kadar muhteşemdi.Son sayfadaki konu hariç.Umarım gerçekçi bir şekilde sonu bağlanır.Bence efsane yerli çizerlerimize biri daha katılıyor.O kadar yani.Tavsiye ederim.

V



Selçuk Ören'in yazıp çizdiği "Şehzade Yangını" serisinin ikinci kitabı, 1768 yılında Galata'da yangının ortasında kalan Tahir, ağır yaralanan hasmı Kadırgalı Kör Emin'in kurtarmaya çalışmasının hikayesi... "Yeraltı Camii'nin avlusunda bulunan kalabalık, Adem'in cennetten kovulduğu bu mübarek günde dua ediyordu. Kimisi günahları için af dilerken, kimisi de borçlarını kapatabilmek için para diliyor, birkaç mecnun ise vuslat için Allah'tan medet umuyordu. Osman Dede ise cennete kabul edilmek için Allah'a yalvarıyordu. Başını huzurla göğe kaldırdığında gökyüzünde uçan yalıçapkınlarını gördü. Yalıçapkınlarının cennete taşıdığı mümin kardeşlerinin ruhlarını, kıskanmadan edemedi. Fakat ne olduysa bir anda oldu..."


(Tanıtım Bülteninden)
"İstemem,eksik olsun.."

nicholaihel

İlk cildi bugün okudum. İstanbul panellerini özellikle beğendim.

Yalnız forumda şu "spoiler" işine bir çözüm bulmak lazım :( Zira hızlı okuma alışkanlığı olana, göz atana, genel bilgi almak ve seriyi okuma konusunda karar vermek için bu sayfaya gelenlere cidden problem. Bir çarpıcı kelime bile mahvedebiliyor. Mesela bu cilt buraya yazılanlar yüzünden benim için öyle oldu, ben ki bazı filmlerin fragmanlarını dahi izlemem. Yazılımla, tıklayınca görünen bir eklenti olamaz mı?

Sonradan ek: Bir de cilt çok narin. Ucundan tutunuyor. Orta hat boş, tutkalsız kalmış. Dikiş kullanın lütfen.

V

İki cildi ardarda okudum.Gelişen uzun soluklu bir öykü var gibi gibi...

Çizimler gerçekten çok iyi, övgüyü hakediyor.Lakin hem yazıp hemi de çizmek zor zanaat.Selçuk kardeş'de genç bir

arkadaş ve çizim yeteneği yazarlığının kat be kat üstünde. Böyle olunca da eserin değeri grafik değeriyle ölçülüyor malesef.

Keşke senaryo ve öykü konusunda da kuvvetli bir kalemle ekip çalışması yapılsaymış diyesi geliyor insanın.

Baskı konusunda zaafiyet var. Kitaplar dağılacakmış gibi duruyor.2. veya en fazla üçüncü okumaya darmadağın olur kesin..
"İstemem,eksik olsun.."

kryy22

https://www.youtube.com/watch?v=l_XcGNBYtjw

İlk kitabı yeni okudum, videodan da görüldüğü üzere Selçuk Ören gerçekten emek verip çok güzel bir iş çıkarmış. Yalnız kağıt kalitesi oldukça iyi olmasına rağmen baskı çok kötü, bir seferde sırt kısmı ayrıldı kitabın.

ferzan

    İlk kitabı çıktığında okumuştum...Açıkçası biraz kararsız kalmıştım yorumumu yapmakta...Beğendim mi, yoksa beğenmedim mi bilememiştim...Çizgi tarzı olarak bugün bilhassa güzel sanatlar eğitimi veren başlıca fakültelerde, grafik, reklam ve illustrasyon camiasında oldukça rağbet gören naif-profesyonel üslubunu beğenmiş miydim, beğenmemiş miydim?..Osmanlı dönemini arka planına alarak iki kabadayının hikayesini işlerken, anlatıya zombi olayını dahil etmesiyle hoşuma gitmiş miydi, yoksa fazlaca mı popülist ve abes bulmuştum?..Eseri sunma ve bölümlere ayırma şekliyle Amerikan formatına öykünmesini, anlatım biçiminde de Amerikan ekolü etkisinin çokça kendini hissettirmesini ne kadar samimi bulmuş, ne kadar bulmamıştım?..Tüm bu sorularıma net cevaplar bulamadığım için, yorum yapmayı da erteledim haliyle...

    Ne zaman ikinci kitap çıktı, o zaman ilk kitabı bir kez daha okuyup hemen ardından ikinciye geçtim...Sanırım ilk okumadan bir yıl sonra tekrar okuyarak hikayeye devam etmem, bu eser ile olan ilişkimdeki en doğru hamle oldu diyebilirim...Bir yıl önceki okumamda eseri gömmeye niyetliyken, bir yıl sonraki okumamda fikirlerim 180 derece değişti...

    Herşey bir yana, ben Selçuk Ören'in hikaye atlatma işini gayet iyi kıvırdığını düşünüyorum...Hikaye, uzun vadeye yayılacak bir kitap serisi olmasından mütevellit, acele etmeden, sindirerek, ama kurgusal anlamda bir açık bırakmadan ilerliyor gibime geldi...Okurken kesinlikle sıkılmadığım gibi, senaryoda flashback'lerin kullanımının son derece isabetli ve yerli yerinde olduğunu düşünüyorum...Çizgilerini hiçbir zaman yadırgamadım, gayet tarz ve hikayesini anlatan çizgiler ama ilk kitabın bazı noktalarında kapıldığım anlatıma ayak uydurma esnasındaki birkaç görsel afallamanın ikinci kitapta tamamen kaybolduğunu farkettim...Hem yazınsal, hem de görsel anlatımın giderek daha da güzelleştiği ve sağlam adımlarla ilerlediği hoş bir sürece tanıklık ettiğimizi düşünüyorum...Yeni dönem yerli üretimlerde, bir okur ve koleksiyoner olarak en çok takıldığım konu hikaye ve hikaye işlenişiyken, Şehzade Yangını bu sorunu bana unutturarak hoş bir şekilde hikayesini ve çizgilerini okuttu bana...

    Yazınsal ve görsel anlamda akıcı olduğunu düşündüğüm bu eseri, teknik anlamda da son derece doygun bulduğumu söyleyebilirim...Kaligrafi, balonlama, yazı yerleştirme, renklendirme gibi konularda estetik ve profesyonel bir bütünlük mevcut...Ha, daha başka olabilir miydi, belki olabilirdi ama beni rahatsız eden ve amatörce gelen herhangi birşey olmadı teknik kısımda...

    Şehzade Yangını'nı övme kısmını bırakıp, biraz da yerme kısmına geçmek gerekirse :) , başından beri serinin kapaklarını fazla tasarımcı işi bulduğumu söyleyebilirim...Öte yandan, bu seriye de başka nasıl bir kapak mantığı gider bilemiyorum...Sanırım mevcut kapak tasarım şekli, bu seri için en ideali ve içeriğe en uygun olanı...Kapaklardan rahatsızlık duymuyorum, sadece kapaklar ele alınarak seri bittiğinde ortaya bambaşka bir bütünlük ve sıradışılık çıkacağına inanıyorum ama daha başka nasıl kapaklar olurdu ya da olmazdı, merak etmeden de duramıyorum...Bunun haricinde zombi anlatılarını sevsem de, yerli hikayeciliğe yakıştırsam da en başından beri bir tuhaflık hissindeyim ana konu ile ilgili...Anlatıyı daha hoş ve değişik bir havaya soktuğunu inkar edemem ama sadece iki kabadayının hikayesini bile göz önünde bulundurursak, bence böyle bir içerik kullanımına pek gerek yokmuş...Şehzade Yangını ismi, seri için çok güzel bir isim...İki kabadayının hikayesini, 1700'lerin Osmanlı arka planını, geçmişte yapılan işlerden farklı ve özgün bir havayla, bugünün tarzıyla çok güzel işliyor, gayet güzel bir atmosfer, anlatım ve hissiyat var...Karakterizasyonlar kuvvetli, öykü içerisindeki paralel öykü ve kurgular, geçmiş ve şimdinin geçişleri amatörlükten çok uzakta, anlatıyı işleyişi harika...Peki ne gerek vardı bu zombi mevzusuyla bu güzel ve özgün anlatımı bir parça sıradanlaştırmaya?..Salgın ve ölmeyenler mevzusunun kullanımı başlangıçta eseri sıradışı yapıyor gibi görünse de, şahsi kanaatimce zaten sıradışı olan güzel bir hikayeyi sıradanlaştırıyor mu acaba diye düşünmeden edemiyorum...

    Ama herşey bir yana, hikaye su gibi akıyor...Karakterlerde, anlatımda, gel-gitlerde, paralel öykülerde ve bir çok şeyde en küçük bir sıkıntı, emanetlik ve abeslik hissedilmiyor...Ölmeyenler mevzusunun popülistliği ve esere ne ölçüde gidip gitmeyişi hala daha nötr kaldığım, karar veremediğim bir konu ama seri bu kaliteli anlatım biçimini bozmadığı müddetçe her geçen kitapta bunu daha az kafaya takacağıma eminim...

    Şehzade Yangını'nın devamı için beklentim oldukça yüksek...Mevcut çıtasını bir gıdım bile aşağı almadığı müddetçe bu hikayeyi severek takip etmeye devam edeceğim...Son dönem yerli çizgi roman üretimlerinde ender rastlanır türden bir öykü ve kurgu tavrı hakim çünkü...Okunası, arşivlenesi, üzerine düşünülesi, bol bol eleştirilesi bir eser...Kısaca üzerinde kıymetli vakitlerimizi harcamaya değer bir eser diye düşünüyorum...

    Umarım bir yıl sonra da gene 180 derece çark edip yerin dibine gömmem... :) Zira dengesiz ve tutkulu bir okuyucuyum... ;D
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

hanac

Alıntı yapılan: ferzan - 07 Nisan, 2016, 12:26:27
Umarım bir yıl sonra da gene 180 derece çark edip yerin dibine gömmem... :) Zira dengesiz ve tutkulu bir okuyucuyum... ;D

Mükemmel bir tanıtım olmuş.

Uzak durduğum bu çizgiromana sayende bir şans vereceğim.

hanac

Alıntı yapılan: hanac - 07 Nisan, 2016, 12:47:16
Mükemmel bir tanıtım olmuş.

Uzak durduğum bu çizgiromana sayende bir şans vereceğim.

TİNYA TİNYATA   ***

İki cildi de haftasonu okudum.

İlk cildi okuduktan sonra çok etkilendim; kurgu, çizimler, senaryo hepsi 10 numara idi.

Sanki bir vertigo okuyor gibiydim.

İkinci ciltte ise aynı keyfi alamadım, ama bunun bir çok nedeni var.

İlk cilt de baskı kalitesi tam gözlerime göre idi, kuşe değildi.

Ama ikinci cilt de nedense birden kuşe kağıda geçilmiş ve bu durum ışık altında okurken beni rahatsız etti.

Bu konunun uzmanı değilim ama sonuç olarak iki cildin kağıt kaliteleri farklı.

Ayrıca ikinci ciltde senaryo daha karışık ilerliyor.

Çok fazla karakter devreye giriyor, halbuki ilk cilt sadece iki kabadayının üzerinden ilerlemişti.

Ama ikinci ciltde 8 puan alır, ayrıca ilerisi için önemli olacak epey ipucu verildi.

Üçüncü cildi sabırsızlıkla bekleyeceğim.

*** Arnavutça bir selamlama biçimi

memospinoz

Alıntı YapŞehzade Yangını - Üçüncü Kitap, Arkabahçe Çizgi Roman Dükkanı özel kapak çalışması!



Alıntı YapŞehzade Yangını - Üçüncü Kitap, Eylül ayında raflarda!


hanac

Oy Oy Oy, mükemmel kapaklar.

İlk iki sayıya bayılmıştım, gerçekten çok farklı bir seri olacak gibi.

memospinoz




Selçuk Ören'in yazıp çizdiği "Şehzade Yangını" serisinin üçüncü kitabı, 1768 yılında Galata'da yangının ortasında kalan Karanfil Paşa'nın isminin nereden geldiğinin hikayesi...

"O vakitler bahçenin nizamından, heybetli bir adam olan Zambak Ağa mesuldü. Düzeni sağlamanın en iyi yolunun korku olduğunu düşünür, su aygırı derisinden yapılma kamçısını bunun için kullanırdı. Dört kadınlı ev, fırtınada kalmış sandala benzer derler... Harem ise alabora olmaya yüz tutmuş bir kadırgaya benzerdi. Harem ağaları da bu kadırganın batmadan seyrine devam etmesini sağlardı ve bu yolda her şey mübahtı. O şanslı oldukları sanılan gözdeler, mendil daha havadayken çok büyük bir düşman kazanırdı: Şehzade anneleri... Oğul sahibi sultanlar, yeni rakiplerini hemen ortadan kaldırmak isterlerdi ve bunun için de harem ağaları en iyi silahtı."


Boyut    :   16.00x24.00
Sayfa Sayısı    :   96
Etiket Fiyatı:     25 TL

hanac

3. Cilt yine su gibi aktı.

Ama konu çok dağıldı gibi, ilk ciltteki külhanbeyleri ne oldu ? Unuttuk onları.

Ama çizimler ve grafik çalışma 10 numara.

ferzan

    Katılıyorum. Eser kendini profesyonel bir üslûpla ve rahat bir şekilde okutmaya, akmaya devam ediyor ama bu kitapla ben de bir parça dağıldım kafa olarak. Elbet ana kurgu içerisinde var bir alamet-i farikası, ama sonra yeniden okuyacağım 3. kitabı. Ya da 4 çıkacağı zaman serinin çıkmış tüm kitaplarını arka arkaya bir kez daha okuyup kafamda daha iyi bir yere oturacağım.

    Sözün özü, Şehzade Yangını 'nin kredisi bende hâlen bol kepçeden var. Kolay kolay da o kredileri tüketecek gibi durmuyor. Üreticisinin fazla dağılmadan enerjisinin tamamını bu seriye vermeye devam etmesi, yani aynen bu şekilde devam edip 8-9 ayda bir yeni kitap çıkarması ve çıtayı düşürmeden devam etmesi yegâne arzum.

    Aralarda denk geliyorum. Selçuk Ören forumda çevrimiçi oluyor bazen. Eğer imkanı ve vakti olursa onun da eteğindeki taşları dökmesinden, sadece kendi başlığında bile olsa birkaç kelâm etmesinden kendi adıma memnuniyet duyarım. Yoksa da o üretimine odaklansin, biz gene üretimlerini masaya yatirmaya, övmeye yahut yermeye devam ederiz.  :)

    Eğer böyle giderse ve bilhassa ilk iki kitaptaki dinamik ile seri tamamlanabilirse, ortaya hakkında epey konuşacak ve en baştan sona adam akıllı tekrardan okunacak değişik ve güzel bir seriyal anlatı çıkmış olacak. O günün gelmesini iple çekiyorum. Normal şartlarda böyle uzun soluklu eserlerde seri tamamlanmadan okumazdım ama bu da istisna yapılacak eserlerden. Hem güncel bir şekilde yapılan kritikler de üreticisi için ayrıca önem taşıyordur, eminim.

    İlk 3 kitabın yayın ve üretim periyoduna bakarsak, 4. kitabı da gelecek baharda ya da en kötü yaz başı okuruz sanıyorum. Umarım öyle olur.
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

nicholaihel

Üçüncü kitabı okuyorum an itibariyle henüz bitirmedim.

Ama altıncı bölümde bir balonda kelime-i şehadet "eşhedüenlailaheillallah ve eşhedüenlamuhammeden abduhu ve resulühü..." şeklinde yazılmış.

Doğrusunun "Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh" olması lazım.

yalcinerol345

Şehzade Yangını ilk cildini okudum.Devamını okumaya kıyamadığımdan bekletiyorum.O kadar güzel Yani.Serinin çizerini yeni  Suat YALAZ,Sezgin Burak adayı olarak görüyorum.Aynı çizerin Kasap isimli fasikülünü de aldım.Bu çizeri takip etmenizi öneririm.Çok değişik ve mükemmel çizgileri var.