Ve Oğuz Aral Ve Avni Ve Yaşar Kemal

Başlatan Hayal Kahvem, 13 Mart, 2015, 11:06:38

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Hayal Kahvem


Kapak fotoğrafını çekip yukarıya iliştirdiğim bu kitap, küçüklüğümde yolunu gözlediğim, ailemin "kızlar okumaz öyle dergiler" deyip yasakladığı için gizli satın alıp okuduğum bir zamanların efsanevi mizah dergisi Gırgır'daki Oğuz Aral'ın saf ve sevimli tiplemesi Avni'nin en güzel maceralarından oluşuyor. Kimi zaman elime alır, her karesini tekrar tekrar tüm hevesimle okuyup seyrederim. Harikuladedir! Tatlı tatlı gülümsetir. Kederimi alır. Yüreğimi serinletir. Bu çizimler, yaşamıma anlam katan küçük, masum sevinçleri hatırlatıp, hissettirir.


Şimdi neden aklıma geldi bu kitap biliyor musunuz? İlk sayfasında, kitabın yayımlandığı 1999 yılında, Oğuz Aral'ın yazdığı bir yazı vardır. Gırgır mizah dergisini çıkarırken, okur olarak gençliği hedeflediğini anlatır  büyük usta...  "O sıralar, yeni türeyen bir genç tipi vardı. Kendini zeki, bitirim, uyanık ve dayanılmaz çapkın zanneden fakat aslında meteliksiz, ezik ve epeyce de avanak,  bir gençlik... Üstelik bu avanaklık, saf ve sevimli bir avanaklıktı." der. Gırgır'dan önceki mizah dergileri sadece politikacıları, vurguncuları, devlet otoritesini eleştirirken, Gırgır'da daha zorunu seçerler. Mizahçının kendisiyle dalga geçmesi, daha da zoru okuruyla dalga geçmesi...

İşte Avanak Avni'yi bu niyetle çizmeye başlamış. Ve ben de dahil, okuyan herkes çok sevdi. Oğuz Aral yıllarca çizdi. Biz okurlar ilgiyle okuduk. İçimizdeki Avni'yi keşfettikçe mutlu olduk. Sonra, "Acaba bu herifin çocukluğu nasıldı?" diye meraka kapılmış. Ve Avanak Avni'nin çocukluğunu çizmeye başlamış. O kadar ilgi görmüştü ki, ustanın deyimiyle  Küçük Avni, Avanak Avni'yi yenmişti. Tabaklar, bardaklar, tişörtler, kalemler, çarşaflar, her yer, her şey sanki Avni olmuştu. Bir Meksika dergisi Avni'yi kapak yapmış, üçüncü dünya ülkeleri simge olarak Avni'yi seçmişler, ırkçılığa karşı bayrak yapmışlar. O vakitler, internet filan yok tabii... Nerden duyup bilecez? Daha neler neler...

Bütün bunlar kendi istediği dışında oluyor, Avni ticaret amacıyla kullanılıyor, zaten memlekette Avrupa ve Amerika'daki gibi telif eserleri kanunu olmadığı için, Allah Oğuz Aral'ı koruyor da, bunca milyonları ne halt edeceğim diye kara kara düşünmekten kurtuluyor. Yazısında bunları tatlı tatlı anlatıyor.



Hah işte... Oğuz Aral  bu yazının son paragrafını aynen şöyle bağlıyor:

"Yaşar Kemal yıllardır "Bir gün Avni'nin bir kitabını çıkarırsan ve ön sözünü bana yazdırmazsan valla dövüşürüz!"  diye tutturmuştu. Ama Avni'yi çizmeyi bıraktıktan yıllar sonra gelen bir okul mektubu beni çok duygulandırdı. Dergi ve gazete sayfalarında yitip giden Avni öykülerini bu kitapta okumaya mecbur etti.  Yaşar Kemal gibi 190 santimetre ve 100 kiloya yakın birinden sopa yemek pahasına bu okur mektubunu da ön söz olarak kitaba koydum." 


Şimdi memleketimin iki ustası kavuştular ya hani... İkisi  birliktedirler. Huzur içinde, en şahane mekandadırlar, eminim. Çok merak ediyorum,  Avni'nin bu kitabını çıkardığında, ön sözünü kendisine yazdırmadığı, bir okurun mektubunu kitaba ön yazı diye koyduğu için, acaba Yaşar Kemal sözünde durup, orada Oğuz Aral'la dövüş müdür? Bir şey söyleyeceğim. Kitabın en son çizimi, şu yukarıdaki başı sarılı Avni tiplemesi... Şeyyy! Acaba Oğuz Aral,  sonunda Yaşar Kemal'den illa sopa yiyeceğini bildiği için mi başı sarılı Avni tipini kitabın en son sayfasına çizmiştir? Ne diyeyim? "Dıgıl dıgıl!" yani:)