Altın Madalyon

Popüler Kültür => Edebiyat => Konuyu başlatan: V - 21 Aralık, 2009, 12:01:03

Başlık: Korku - Gerilim Kitapları
Gönderen: V - 21 Aralık, 2009, 12:01:03
          Edgar Allan Poe-Bütün Hikayeleri 1-2

         Çizgi Roman dostu,sevgili Dost Körpe'nin mükemmel çevirisi ve Ithaki kalitesiyle yayinlanan Edgar Allan Poe'nin tüm eserlerinin toplandigi 5 kitaplik serinin ilk iki kitabini yillar sonra tekrardan okudum.Ilk kitapta ünlü yazar Baudelaire'nin Poe üzerie yazdigi uzun yari otobiyografik makale var."Sisede Bulunan El yazmasi,Hans Pfaall Diye Brinin Benzeri Görülmemis Serüveni,Berenice,Morella,Nefesini Yitirmek,Veba Krali,Ligea" ilk kitaptan aklimda kalan güzel öyküler.Ikinci kitaptan "Bitmis Adam, Çan Kulesindeki Seytan,Girdaba Inis,Julius Rodman'in Günlügü,Kalabaliklarin Adami,Morg Sokagi Cinayetleri,Usher Evi'nin Çöküsü,Seytanla Asla Kafan Üstüne Bahse Girme,Bir Haftada Üç Pazar" begendigim öyküler oldu.Edebiyat ve sinema alanina baktigimda Poe'nin etkisinin halen devam etmekte oldugunu görüyorum.Poe'nin fantastik, korku ve gerilim yüklü öyküleri,öykü anlatma teknigigindeki ustaligi,siirlerinin kalitesi,onu Amerikan edebiyatinin kuruculari arasina koymak için yeterli sebepler.Roger Corman uyarlamalari "Usher Evi'nin Çöküsü ve Kuyu ve Sarkaç "filmlerini çok begenmistim.Vincent Price fizigi sinema için yaratilmis mükemmel bir oyuncu.Korku filmi klasikleri ile ilgili bir baslik altinda bu filmleri tanitmak istiyorum.Selamlar...

(http://robertarood.files.wordpress.com/2008/07/poe1.jpg)    (http://img.sinemalar.com/images/afis_buyuk/u/Usherlerin-Evi.jpg)     (http://ia.media-imdb.com/images/M/MV5BMTM5MzM1ODI1MF5BMl5BanBnXkFtZTcwNjg2NjQxMQ@@._V1._SX84_SY140_.jpg)


Başlık: Ynt: En Son Hangi Kitabi Okudum..
Gönderen: Lami Tiryaki - 21 Aralık, 2009, 12:22:08
Ben de Ithaki tarafindan yayinlanan tüm öyküleri ve tek romaninin biraraya getirildigi kocaman cildi okuyorum bu aralar. 1000 sayfalik cildi tutmak edisyonunu sevmek çok güzel de kitap agir(çeker olarak yani) yahu. Yatakta, kanepede habire yorulan elimi degistiriyorum.  

Adini unuttum simdi, son okudugum hikayesinin kahramani, bir akil hastanesine bashekimin davetlisi olarak aksam yemegine gidiyor. Ancak bir süre sonra kalabalik yemek grubunun tamaminin akil hastalari oldugu ve bas hekimin de aslinda en agir akil hastasi olarak yaninda yer aldigini farkediyor. Poe'nun hafif kara mizahla süsledigi öykü bana Haluk Bilginer'in bir oyununu hatirlatti. Oyun Atölyesi'nde yillar önce izlemistik. Bir gazeteci azili canilerin kaldigi Arkham Asylum benzeri bir hapishane-islah mekanini ziyarete söylesi yapmaya gider. Gece boyunca bashekim(Haluk Bilginer) ve hemsiresi(Avrupa Yakasi'nin Ask Kadini) ile söylesi ilerlerken aslinda hapishanede isyan çiktigi ve konustugu bashekimin azili canilerin en azilisi oldugunu farketmeye baslamasiyla olay kabusa dönüsüyor. Bilginer öylesine harika bir oyun çikarmiski ara verdiginde milllet sinirleri bozulmus bir haldebirbirine bakiyordu sadece. Sus pus "nolucak simdi yahu" diye gerilmis vaziyette konusuyorduk hepimiz. Kesin bilmiyorum ama oyun Poe'dan esinlenip yazilmis sanki.

Selamlar
Lami

Başlık: Ynt: En Son Hangi Kitabi Okudum..
Gönderen: V - 21 Aralık, 2009, 12:51:17
     Poe,etki alani o kadar genis bir yazar ki.Sinema,tiyatro,resim,siir,çizgi roman...April yayinciligin yayinladigi Edgar Allan Poe isimli,Poe'nin öykülerinin çizgi roman haline getirildigi bir kitap var.Alip,okuyan var mi?Bilgilendirirseniz sevinirim.Selamlar..

http://www.idefix.com/kitap/edgar-allan-poe-edgar-allan-poe/tanim.asp?sid=IEI4GSBKFA0AS3POLE3F (http://www.idefix.com/kitap/edgar-allan-poe-edgar-allan-poe/tanim.asp?sid=IEI4GSBKFA0AS3POLE3F)
Başlık: Ynt: En Son Hangi Kitabi Okudum..
Gönderen: Lami Tiryaki - 21 Aralık, 2009, 13:34:53
Dostum ben aldim ama sonuna kadar okuyamadim. Bitirmek te gelmedi içimden. Çizimlerin hemen tamami son dönem lemanvari çizimlerde gördügümüz stilde yapilmis. Hani Leman'daki çizgiromanlarin çizildigi biçimde bile degil, direk Timsah ve Daraloglan kivaminda kötü karikatür biçiminde çizilmis. Poe'ya müthis hakaret gibi gördügüm için bitiremedim bile. Yayinevinin diger çizgi roman uyarlamasi kitaplarini  inceledigimde ayni stili onlarda da gördügüm için digerlerini almadim, almayi da düsünmüyorum. Tek merak ettigim Lovecraft'i bu çizim sekilde mi çizmisler, çizmislerse de nasil bir saçmalik çikmis ortaya?.. Bu çizimlerle maalesef ben tavsiye edemiyorum...

Selamlar
Lami
Başlık: Ynt: En Son Hangi Kitabi Okudum..
Gönderen: hanac - 21 Aralık, 2009, 13:46:06
Alıntı yapılan: judas2099 - 21 Aralık, 2009, 12:51:17
Alip,okuyan var mi?Bilgilendirirseniz sevinirim.

Engin, ben kitapçida inceledim ve satin almadim.

Lami nin çok güzel anlattigi nedenden dolayi. Çizimler.

Kesinlikle bana göre degil, ama seveni çikar muhakkak.

Lami, Lovecraft'in çizimleride Poe daki gibi.
Başlık: Re: En Son Hangi Kitabi Okudum..
Gönderen: Lami Tiryaki - 19 Şubat, 2010, 08:22:18
Bilim kurgu sever bir arkadasimi ziyaret ettigimde bana iki adet Jules Verne kitabini göstermisti. Nerden düsürdüyse orijinal olan bu baskilarin üstünde 1800'lü bir tarih vardi. Arkadasin söyledigine göre ilk baski oldugu düsünülüyormus ve kitaplara "Verne'in eli degmis". Romanlardan biri 15 Yasinda Bir Kaptan'di digerini hatirlamiyorum. Kitaplar büyük boy(orijinal frankofonlar gibi) hard cover olarak ciltlenmis, kenari sari yaldizli, parlak yagli kagida basilmis ve edisyon olarak bu günün pek çok yayinina bes çeker vaziyetteydi. Senin bahsettigin illüstre resimlerle süslü iri puntolu bir baskisi olan kitaplari durup seyretmek bile basli basina bir zevkti.

Simdi bunlari düsününce, birileri çiksada böyle evrensel klasikleri orjinalindeki gibi bassa nasil olur deyip duruyor insan...

Selamlar
Lami   
Başlık: Dumas Kulübü - Arturo Pérez-Reverte
Gönderen: hennessy - 29 Mart, 2011, 22:15:28
Bugün "the ninth gate" adıyla beyaz perdeye de uyarlanmıştır. 1999 yapımı filmde lucas corso karakterini johnny depp, boris balkan rolünü frank langella, kendini üç silahşörler'deki milady karakteriyle saplantılı bir şekilde özdeşleştiren liana taillefer karakterini lena olin, gizemli kadını (yani şeytanı) emmanuelle seigner canlandırmıştır. Seyredince bu kitap aklıma geldi okumuştum tabi kitap mükemmeldi film biraz seneryo olarak değiştirilmiş

Arturo Pérez-Reverte
Arturo Pérez-Reverte İspanyol edebiyatının son yıllarda yetiştirdiği en önemli yazarlarından biri, belki de birincisi. Yalnız ülkesinde değil, Avrupa ve Amerika'da da bir hayli ünlü ve popülaritesi her geçen gün artıyor; tabiî ki kitaplarının satışı da... Geçtiğimiz yıl Jean Monnet Avrupa Edebiyatı Ödülü'nü kazanan Reverte'nin İspanyolca adıyla "El club Dumas"ı, bugüne kadar 12 dile çevrildi. Ve "pek yakında" Polonyalı ünlü yönetmen Roman Polanski tarafından filmi yapılacak; büyük ihtimalle de başrolünü ünlü oyuncu Johnny Depp oynayacak.
Dumas Kulübü, bir kulüp adı değil. Alexander Dumas'yla da doğrudan bir ilgisi yok. Arturo Pérez-Reverte öyküsünü, ipuçları Üç Silahşörler'in yazarının dikte ettirdiği rivayet edilen bir elyazmasıyla, 17. yüzyıldan kalma, engizisyoncuların elinden nasılsa kurtulmuş gizemli bir kitabın ilk baskısında bulabilecek bir dizi cinayet kuruyor. Öyküsünü anlatırken, entrika, gerilim gibi polisiye edebiyatın bütün türlerini hünerli ve incelikli bir anlatımla kullanıyor. Dumas Kulübü, okurken bir sonraki sayfanın gelmesini merakla bekleyeceğiniz, enfes bir roman...

http://www.iletisim.com.tr/kitap/dumas-kulübü-747.aspx
Başlık: Sakkara'nın Kumları - Glenn Meade
Gönderen: hennessy - 29 Mart, 2011, 22:16:51
Glenn Meade'in film yapılmasını kesinlikle umduğum dehşet öyküsü.

Glenn Meade İkinci Dünya Savaşı'nın ortasında Mısır'da geçen ilginç ve heyecanlı bir öyküyü anlatıyor.
Yıl 1939'dur. Prusyalı bir anne ile Amerikalı bir babanın oğlu olan Jack, ailesinin yanında bahçıvan olarak çalışan adamın oğlu Harry'yle birlikte Mısır'a, Sakkara kazılarında çalışmaya gider. Orada güzel Alman Yahudisi Rachel Stern'le karşılaşan iki genç ona aşık olurlar. İkinci Dünya Savaşı'nın çıkmasıyla Jack Avrupa'ya döner. Mısır'da kalan Rachel naziler tarafından yakalanır ve ortadan kaybolur. Dört yıl sonra, Roosevelt ve Churchill savaşın en önemli zirve toplantısı için Mısır'a gelir. Olaylar Harry, Jack ve Rachel'in Mısır'da tekrar bir araya gelmelerini sağlar, ancak bu kez farklı taraflardadırlar. Ortak konuları sadece savaşın değil, bütün XX. yüzyılın kaderini değiştirebilecek bir cinayettir. Meade'in alışılmadık ve ilginç öyküsü gerçek bir hikayeye dayanıyor. Meade, "Nazilerin, 1943 yılında çok önemli bir toplantı için Ortadoğu'ya gelen Roosevelt ve Churchill'i öldürmek istemeleri tarihi bir gerçektir." diyor. Kitap çok iyi anlatılmış ilginç bir öyküye dayanıyor. Gerçek ve yarı gerçek noktalar birbirlerine iyi bağlanmış, esas karakterler kusursuzca seçilmiş.

(http://i.dr.com.tr/cache/600x600-0/originals/0000000620886-1.jpg)
Başlık: Ynt: Sakkara'nın Kumları - Glenn Meade
Gönderen: rumar80 - 29 Mart, 2011, 22:45:12
   Glenn Meade politik entrikaları iyi yazabilen bir yazar. Stalin'e suikasti anlattığı Kar kurdu, 8.gün vs güzel aksiyon öyküleridir. Kitapları Doğan kitapça basılmaktadır.
Başlık: Ynt: Sakkara'nın Kumları - Glenn Meade
Gönderen: rumar80 - 29 Mart, 2011, 22:56:26
   Hiç bu bölümü kullanmayı düşünmemiştim, ama beni gaza getirdiniz. Artık ben de aralıklarla kitaplarımı paylaşırım. Sıkı durun geliyorummmm!!!!   ;D
Başlık: Ynt: Sakkara'nın Kumları - Glenn Meade
Gönderen: hennessy - 30 Mart, 2011, 08:23:41
Alıntı yapılan: rumar80 - 29 Mart, 2011, 22:56:26
   Hiç bu bölümü kullanmayı düşünmemiştim, ama beni gaza getirdiniz. Artık ben de aralıklarla kitaplarımı paylaşırım. Sıkı durun geliyorummmm!!!!   ;D

Çok iyi olur bende ara sıra yazacağım gene
Başlık: Büyük Uyku
Gönderen: hennessy - 02 Nisan, 2011, 23:14:24
Raymond Chandler filmede uygulanan büyük şahaseri

(https://farm1.staticflickr.com/911/41949255802_a43fdaaac3_z.jpg)

Eski savaşlardan kalma yaşlı bir general. Ağır ağır ölmekte olan, geleneklerine bağlı bir adam. İki delişmen çekici kız, kayıp bir damat. Petrolden gelen, harca harca bitmez bir servet, kimden geldiği bilinmeyen şantaj mektupları. Çölün ortasında, kimi zaman karanlık bir labirent, kimi zaman romantik bir gün batımı gibi yükselen bir serap, bir yeni zaman şehri: Los Angeles. Kentin bağırsaklarındaki logar kapaklarından savrulup lağım sularında kaybolan bozuk paralar gibi harcanıp giden insanlar. Yeşil dolarlar, fildişi renkli kadın bedenleri üzerinde yükselen kadim suç. Bu suçla başa çıkamayacağını bilmesine rağmen, -belki de zaten bunun farkında olduğundan- alaycı kararlılığını hiçbir zaman yitirmeyen bir dedektif: Philip Marlowe. Ahmet Ümit Büyük Uyku'da okurlar, Raymond Chandler'ın ölümsüz karakteri Philip Marlowe'la tanışıyor. İlk kez 1939 yılında yayımlanan bu kült eser, Fatih Özgüven'in yetkin çevirisiyle tam bir edebiyat şölenine dönüşüyor. Everest Yayınları olarak Amerikan polisiyesinin klasikleşmiş isimlerinden Raymond Chandler külliyatını, Türk polisiyesinin usta ismi Ahmet Ümit'in editörlüğünde sunmaktan mutluluk duyuyoruz.

http://www.idefix.com/kitap/buyuk-uyku-raymond-chandler/tanim.asp?sid=QT4JQQNYUU7UNABYDKR0
Başlık: Bize özgü bir korku: Anadolu Korku Öyküleri
Gönderen: kültürelgüncel - 29 Nisan, 2011, 00:43:35
(https://farm2.staticflickr.com/1670/25214174153_729b758390_m.jpg)

  İzmir'de sormadığım kitabevi kalmadıysa da bulamadığım, Kitap Fuarı'nda karşıma kitaplardandı "Anadolu Korku Öyküleri". Oldum olası Türk Mitolojisi, efsaneleri ilgimi çekmiştir. (Diğer mitolojileri de okurum. Okurum da... Türk Mitolojisi daha inandırıcı gelir bana.) Yine öyle oldu ve kısa sürede son satıra ulaştım.

Anadolu efsaneleri ve söylencelerinden beslenen, 6 genç yazarın öykülerinden oluşan Anadolu Korku Öyküleri alanında tek. "Özgün bir mitolojimiz olduğu halde neden başka bir korku kaynağı arayışı içine girelim ki?" sorusuyla kolları sıvayan bu genç yazarlar gerçekten güzel bir iş başarmışlar,

Kitapta neler yok ki? Hayaletler, büyüler, büyücüler, albastı, cinler, hortlaklar,... Daha neler neler? Öykülerin ortak noktası, kitabın adından da anlaşılacağı gibi, olayların köy ve kasaba gibi Anadolu taşralarında geçmesi. Bu da ayrı bir çekicilik sağlamış kitaba.
... (Devamı Var)
Yazının devamı için blogum: http://kulturelguncel.blogspot.com/2011/04/bize-ozgu-bir-korku-anadolu-korku.html (http://kulturelguncel.blogspot.com/2011/04/bize-ozgu-bir-korku-anadolu-korku.html)
Başlık: Ynt: Bize özgü bir korku: Anadolu Korku Öyküleri
Gönderen: kalidor - 29 Nisan, 2011, 09:45:34
Bu kitabı geçen sene bayağı aramıştım. Sandman'i basan Laika yayınlarından. Çok iyi hikayeler var ve genellikle bizden. Adını hatırlayamadığım ama kuyu ile ilgili olan hikaye enfesti. Cin muhabbetinden ürküyorsanız gündüz okumakta fayda var ;D Devamı da gelsin...
Başlık: Ynt: Bize özgü bir korku: Anadolu Korku Öyküleri
Gönderen: kültürelgüncel - 29 Nisan, 2011, 11:17:20
Alıntı yapılan: kalidor - 29 Nisan, 2011, 09:45:34
Bu kitabı geçen sene bayağı aramıştım. Sandman'i basan Laika yayınlarından. Çok iyi hikayeler var ve genellikle bizden. Adını hatırlayamadığım ama kuyu ile ilgili olan hikaye enfesti. Cin muhabbetinden ürküyorsanız gündüz okumakta fayda var ;D Devamı da gelsin...

Yayıncılar ikinci cildin "yakında" çıkacağını söylemişler. Ama 2010'da söylemişler bunu. :) Umarım ikinci cilt düşüncesinden vazgeçmemişlerdir.
Kuyu öyküsü benim de çok hoşuma gitti. O öyküden bahsetmiştim yazımda. Okumadıysanız diye buraya da koyuyorum:

" Köyün biraz dışında yaşayan dul bir kadın -aynı zamanda büyücü- olan Anşa, diğer kadınlarca hiç sevilmez. Çünkü Anşa, köydeki tüm erkeklerin başlarını aynı anda döndürecek kadar güzel ve bir o kadar da cilvelidir. Bu "dul cadı"nın, kocalarını kapmasından korkan köylü kadınlar kıskançlıklarıyla dedikodu kazanının altına yanıcı malzemeleri ellerini korkak alıştırmadan atarlar. Ve zaten hazzetmedikleri Anşa'ya karşı birbirlerini doldururlar.

Öyle ki neredeyse ölse sevineceklerdir... Peki ya ellerine tam istedikleri gibi bir fırsat geçerse... Yardım çığlıklarını duymazdan gelip, bir de ölmesine yardımcı olurlarsa... Bir koku geliyor burnuma, ocak mı açık kaldı ne?.. Hımmm... Sanırım buram buram intikam kokuyor her taraf... Yerli bir "Freddy Krauger"la karşı karşıya mıyız yoksa? İntikam almak için öteki taraftan gelen, rüyalara girerek yaşayanların dünyasına müdahale eden bir Anşa mı var karşımızda. Var, hem de bu kez öç alması gereken ikinci bir nedeni de olacak. "
Yazının devamı için blogum: http://kulturelguncel.blogspot.com/2011/04/bize-ozgu-bir-korku-anadolu-korku.html
Başlık: Uçtu Uçtu İtfaiye Arabası Uçtu-Maj Sjöwall & Per Wahlöö
Gönderen: hennessy - 29 Nisan, 2011, 19:49:51
(http://i1104.hizliresim.com/2011/4/29/10374.jpg)


Okurken keyif alacağınız bir polisiye daha

Ev, Stockholm polisi tarafından gözaltında tutuluyordu. Günün birinde, bir patlama oldu evde. Birkaç kişi alevler arasında hayatını yitirdi. İşin içinde kundakçılık mı vardı? Cinayet mi? Yoksa bir kaza mıydı bu? Daha önceki bir intihar olayıyla ilgisi neydi?

İsveç polisiyelerine bayılırım. Bu zevki bana Aydın Arıt'ın güzel Türkçesiyle çevrilen ve hiç ara vermeden altı cildini arka arkaya okuduğum Martin Beck dizisi kazandırmıştır. Maj Sjöwall'in ölümüyle yarım kaldığını öğrendiğimde hüzünlenmiştim. Taşınmalarımın birinde elden çıkarmışım o kitapları. Bazen özlüyorum.
Başlık: Ynt: Uçtu Uçtu İtfaiye Arabası Uçtu-Maj Sjöwall & Per Wahlöö
Gönderen: alan ford - 29 Nisan, 2011, 20:40:43
 Bu seriyi çok seviyorum bende. İnkilap kitabevi aynı seriyi yine Aydın arıt'ın çevirisiyle bastı. yalnız bu kitap "Kayıp İtafaiye Arabası" adıyla basıldı.Ama "Uçtu Uçtu itfaiye Arabası Uçtu" ismi çok daha güzelmiş. Punto süper indirimli kitaplardan serinin bir çok kitabını 2-3 TL gibi fiyatlara almıştım :)
Başlık: Ynt: Uçtu Uçtu İtfaiye Arabası Uçtu-Maj Sjöwall & Per Wahlöö
Gönderen: rumar80 - 29 Nisan, 2011, 22:54:53
    Martin Beck serisi 2003-2006 arasında benim en favori polisiyelerimdendi. Minimal aksiyon maksimum soruşturma ve sıradan bir ev hayatı....
   Anılar depreşti birden.
   Sağol Murat
Başlık: Ynt: Dumas Kulübü - Arturo Pérez-Reverte
Gönderen: hennessy - 29 Nisan, 2011, 23:59:49
Arturo Pérez-Reverte

Arturo Pérez-Reverte İspanyol edebiyatının son yıllarda yetiştirdiği en önemli yazarlarından biri, belki de birincisi. Yalnız ülkesinde değil, Avrupa ve Amerika'da da bir hayli ünlü ve popülaritesi her geçen gün artıyor; tabiî ki kitaplarının satışı da... Geçtiğimiz yıl Jean Monnet Avrupa Edebiyatı Ödülü'nü kazanan Reverte'nin İspanyolca adıyla "El club Dumas"ı, bugüne kadar 12 dile çevrildi. Ve "pek yakında" Polonyalı ünlü yönetmen Roman Polanski tarafından filmi yapılacak; büyük ihtimalle de başrolünü ünlü oyuncu Johnny Depp oynayacak.
Dumas Kulübü, bir kulüp adı değil. Alexander Dumas'yla da doğrudan bir ilgisi yok. Arturo Pérez-Reverte öyküsünü, ipuçları Üç Silahşörler'in yazarının dikte ettirdiği rivayet edilen bir elyazmasıyla, 17. yüzyıldan kalma, engizisyoncuların elinden nasılsa kurtulmuş gizemli bir kitabın ilk baskısında bulabilecek bir dizi cinayet kuruyor. Öyküsünü anlatırken, entrika, gerilim gibi polisiye edebiyatın bütün türlerini hünerli ve incelikli bir anlatımla kullanıyor. Dumas Kulübü, okurken bir sonraki sayfanın gelmesini merakla bekleyeceğiniz, enfes bir roman...

(http://2.bp.blogspot.com/-wpLBvgVQyUY/T4q-fRdornI/AAAAAAAADMU/O2rtBfjBSmU/s1600/dumas+kl%C3%BCb%C3%BC.jpg)
Başlık: poe'nun gölgesinde
Gönderen: hennessy - 30 Nisan, 2011, 00:06:09
Baltimore,1849. Edgar Allan Poe'nun bedeni, üzerinde hiçbir şey yazmayan bir mezar taşının altına gömülmüş. Herkes Poe'yu, hayatının son dönemini bir ayyaş olarak geçiren, ikinci sınıf bir yazar olarak görüyor yazarın şerefini kurtarmak için kendi kariyerini ve itibarını tehlikeye atacak kadar şevkli bir Poe hayranı olan, genç avukat Quentin Clark dışında.

Yazarın son günlerinin, polisin özellikle yanıt aramadığı cevapsız sorularla dolu olduğunu keşfeden Quentin, bir anda kendini uluslararası polis teşkilatı, bir kadın suikastçı, Baltimore'un yozlaşmış köle ticareti ve Poe'nun son saatlerinin kayıp sırlarıyla dolu, karmaşık ve tehlikeli olayların içinde buluyor.

Poe'yu bu kötü yazgısından kurtarabilmek adına, Quentin'in gerçeği bulması gerekiyor.

Hünerli anlatımı, ince nükteli tarzı ve beklenmedik olaylarıyla, Poe Gölgesi daha önce hiç açığa çıkmamış ve çığır açabilecek nitelikteki tarihi gerçeklere sahip Poe'yu gerçek anlamda onurlandıran bir kitap.
Başlık: Ynt: Sakkara'nın Kumları - Glenn Meade
Gönderen: hennessy - 12 Kasım, 2011, 22:53:39
(http://www.dr.com.tr/DNR_Folders/00000000609/0000000060974_5_1.jpg)

Glenn Meade İkinci Dünya Savaşı'nın ortasında Mısır'da geçen ilginç ve heyecanlı bir öyküyü anlatıyor.
Yıl 1939'dur. Prusyalı bir anne ile Amerikalı bir babanın oğlu olan Jack, ailesinin yanında bahçıvan olarak çalışan adamın oğlu Harry'yle birlikte Mısır'a, Sakkara kazılarında çalışmaya gider. Orada güzel Alman Yahudisi Rachel Stern'le karşılaşan iki genç ona aşık olurlar. İkinci Dünya Savaşı'nın çıkmasıyla Jack Avrupa'ya döner. Mısır'da kalan Rachel naziler tarafından yakalanır ve ortadan kaybolur. Dört yıl sonra, Roosevelt ve Churchill savaşın en önemli zirve toplantısı için Mısır'a gelir. Olaylar Harry, Jack ve Rachel'in Mısır'da tekrar bir araya gelmelerini sağlar, ancak bu kez farklı taraflardadırlar. Ortak konuları sadece savaşın değil, bütün XX. yüzyılın kaderini değiştirebilecek bir cinayettir. Meade'in alışılmadık ve ilginç öyküsü gerçek bir hikayeye dayanıyor. Meade, "Nazilerin, 1943 yılında çok önemli bir toplantı için Ortadoğu'ya gelen Roosevelt ve Churchill'i öldürmek istemeleri tarihi bir gerçektir." diyor. Kitap çok iyi anlatılmış ilginç bir öyküye dayanıyor. Gerçek ve yarı gerçek noktalar birbirlerine iyi bağlanmış, esas karakterler kusursuzca seçilmiş.
(Arka Kapak)
Başlık: Kar kurdu - Glenn Meade
Gönderen: hennessy - 12 Kasım, 2011, 22:55:47
(http://www.kitapokuyoruz.com/kapak/1186-Kar-Kurdu.jpg)

Ocak 1953. Soğuk Savaş'ın en gergin dönemi. Başkan Dwight Eisenhower, Stalin'in akli dengesinin bozulmakta olduğu yolunda ürkütücü bilgiler alır. SSCB'nin korkunç temizlik operasyonlarına yeniden başlayacağını ve dünyayı üçüncü bir savaşın eşiğine getirecek nükleer bomba programının tamamlanmakta olduğunu öğrenir. Böylece yemin töreninden yalnızca birkaç saat sonra, hiçbir Amerikan başkanının cüret edemeyeceği bir karar alacak ve "Kar Kurdu" operasyonunu onaylayacaktır. Karıkoca rolünde iki CİA ajanı Rusya'nın buzlu topraklarından geçerek Moskova'ya gitmek ve dünyanın en güçlü adamını öldürmek zorundadır. Ne var ki, onlar daha Sovyet topraklarına ayak basmadan, KGB bu planı öğrenir. Artık iki CİA ajanı iki yönden gelen ölüm tehlikesiyle karşı karşıyadı. Birine hazırlıklıydılar, ama ya diğeri?

Glenn Meade de bu yeni romanıyla Çakal'ın yazarı Forsyth'ın doğal mirasçısı olduğunu kanıtlıyor.
Başlık: The Walking Dead: Rise of the Governor
Gönderen: Peyami - 18 Nisan, 2012, 13:25:06
(http://i.imgur.com/oI8ni.jpg)

The Walking Dead: Rise of the Governor
Robert Kirkman ve Jay Bonansinga

Üçleme olarak planlanan ve Governor'ın hikayesi üzerine odaklanan bir roman dizisi. Kaptan köşkünde yine Robert Kirkman var. İlk bölüm çıkmış durumda. Hem satışları hem de genel olarak okuyucu tepkisi iyiymiş. İkincisinin de bu yıl içinde çıkması planlanıyor.
Başlık: Ynt: Edgar Allan Poe-Bütün Hikayeleri 1-2
Gönderen: kadri kerem - 06 Mayıs, 2012, 13:23:11
Poe hayranı olduğum bir yazardır. Ben de İthaki'den çıkan tek cilt halindeki baskıyı okumuştum. Ara ara da açıp yeniden okurum. "Veba Kralı"", "Gammaz Yürek", "Ligeia", "Morella", "Usher Evi'nin Çöküşü", "Kara Kedi" öykülerine özellikle bayılırım.  İthaki baskısı da güzeldi. Ancak bir arkadaşın da belirttiği gibi okumak zor oluyor. Bir de dip notları kitabın sonuna liste halinde koymuşlar. İnsan bazen üşenip buna da bakmayayım diyebiliyor.

April'in çıkardığı Poe çizgi romanına gelince, sonuna kadar okumuştum ama hiç sevmemiştim. (Aynı durum Lovecraft için de geçerli. Zaten onun öykülerini resimlemek bence imkansıza yakın.) Çizimlerinin çok daha farklı olması gerekirdi.  Örneğin Creepy dergisinde yayınlanan Kara Kedi'nin çizgileri gibi olsa harika olurdu.

Bir de son dönemde  YKY'den çıkan Peter Ackroyd'un "Poe: Kısacık Bir Hayat" adlı eserini okudum ve Poe'ya  bir kez daha hayran kaldım. Gerçi o denli zorlu bir hayat yaşamasa zaten bu öyküler çıkar mıydı, tartışılır. 
Başlık: Chris Priestley - Kara Gemi'den Dehşet Hikayeleri
Gönderen: kadri kerem - 06 Mayıs, 2012, 17:38:37
[IMG]http://img6.ressim.net/out.php/i5691783_344347-2-jpg[/img] (http://www.ressim.net/i/5691783)

Çocuk kitaplarını oldum olası sevmişimdir. Belki kitaplarla değil de filmlerle büyümüş olmamdır neden, bilemiyorum.

Neyse konuyu dağıtmadan devam edeyim isterseniz. Epey oldu bir alışveriş merkezinde dolanırken mini bir kitap fuarı ile karşılaştım. Çocuklar için kitap basan yayınevleri, toplamışlar kitaplarını yığmışlar alışveriş merkezinin bir köşesine. Hemen bitiverdim başlarında. Tudem yayınlarının standına göz atıyordum ki kapağı, boyutu, kısacası basımı çok hoşuma giden bir kitapla karşılaştım. Aldım elime, inceledim. Daha önce hiç tanımadığım bir yazara aitti. Satın alıp geldim eve. Ve akşam harika bir kitap aldığımın farkına vardım.

Konusu kısaca şöyle: Ethan ve  Cathy babalarıyla birlikte bir uçurumun tepesine kurulu eski bir handa yaşamaktadırlar. Han günlerdir süren bir fırtına tarafından kuşatılmıştır. İki kardeş hastalanınca babaları doktor bulma ümidiyle handan ayrılır. Yalnız başlarına kalan çocuklar ansızın vurulan kapı ile ürkerler. Gelen genç bir denizcidir. Ve gece boyu iki kardeşe yaşadığı, duyduğu dehşet dolu deniz öyküleri anlatacaktır. İşte kitap bir ana konunun etrafında birleşen bu hikayelerden oluşmaktadır. 

Chris Priestley'i okurken kendimi Poe okuyor gibi hissettim. Dili ve anlatımı harika. Çocukların ve hep çocuk kalacakların ıskalamaması gereken bir yazar. Priestley, ülkemizde henüz kıymeti anlaşılmamış harika bir yazar bence. Umarım daha fazla kitabı dilimize kazandırılır.   

Not: Dilimize çevrilen bir diğer kitabı ise "Montague Amca'dan Dehşet Hikayeleri"
Başlık: Ynt: Edgar Allan Poe-Bütün Hikayeleri 1-2
Gönderen: alan ford - 07 Mayıs, 2012, 12:50:28
Alıntı yapılan: kadri kerem - 06 Mayıs, 2012, 13:23:11
  İthaki baskısı da güzeldi. Ancak bir arkadaşın da belirttiği gibi okumak zor oluyor. Bir de dip notları kitabın sonuna liste halinde koymuşlar. İnsan bazen üşenip buna da bakmayayım diyebiliyor.



Aslında bu baskının beş kitaba bölünmüş karton kapaklı bir versiyonu da var. Kitap sırtlarını yan yana koyduğunuzda Poe'nun portresinin çıktığı güzel bir baskı. Ama dip notları nasıldır bilemem. Yine de tek ciltten okuması zor gelirse düşünülebilir. Poe'nun derli toplu tek baskısı İthaki'den çünkü. Bildiğim kadarıyla bazı hikayeler başka yerde yayınlanmadı. Yine de Hard Cover'ı daha güzel. Bu arada Poe'nun şiirlerini de es geçmemek lazım.
Başlık: Ynt: Edgar Allan Poe-Bütün Hikayeleri 1-2
Gönderen: kadri kerem - 07 Mayıs, 2012, 14:10:57
Üniversite kütüphanesinde o bölünmüş karton kapaklı kitapları da okudum, ama dipnotları nasıldı hatırlamıyorum.  ???
Başlık: Karanlıkta 33 Yazar
Gönderen: kadri kerem - 09 Mayıs, 2012, 16:37:02
[IMG]http://img7.ressim.net/out.php/i5699184_images-jpg[/img] (http://www.ressim.net/i/5699184)

"Karanlıkta 33 Yazar", adından da anlaşıldığı gibi korku edebiyatına dehşet dolu eserler kazandırmış 33 yazarın öykülerinden oluşuyor. İşte antolojide yer alan isimlerden bazıları:

Bram Stoker "Yargıcın Evi" öyküsüyle yer alıyor kitapta. (Bu öykü, Creepy'nin 5. sayısında Reed Crandall'ın çizimleriyle de çıkıyor karşımıza.) William W. Jacobs "Maymun Pençesi", Poe "Bir Kayalık Dağ Öyküsü", Arthur Machen "Beyaz Tozun Öyküsü" ile karşımızda.

Lovecraft ise "Adsız Kent" ve "Ulthar'ın Kedileri" isimli iki tekinsiz öyküyle selamlıyor okuyucuyu.

Günümüz yazarlarından iki harika isim de var 33 yazar arasında: Stephen King (Yağmur Mevsimi) ve Clive Barker (Korku).

"Karanlıkta 33 Yazar" korkuseverlerin kitaplığında mutlaka bulunması gereken bir eser.
Başlık: Ynt: The Walking Dead: Rise of the Governor
Gönderen: hennessy - 17 Eylül, 2012, 22:02:15
alıp arşivimize koyup okuyacağız....

(http://b1209.hizliresim.com/11/k/d4rxk.jpg) (http://bit.ly/c25MCx)

Arka Kapak

Tüm dünyada heyecanla izlenen Yürüyen Ölüler dizisinin ilk romanı sizlerle! "Serinin hayranları için müthiş bir haber! Ama dikkatli olun, çünkü Kirkman'ın zombi hikâyelerinin tadını bir kez alan, bir daha bırakamaz!"
The Ossuary

Her şey dönüşümle başlamıştı. Bildikleri o eski dünya yok olmuş, küllerinden dev ölü kentler doğmuştu. Tüm sevdikleri tek tek dönüşüyor, her geçen gün içlerinden birileri yürüyen ölüler kervanına katılıyordu. Bu yeni ve acımasız dünyada hayatta kalabilmek, âşık olabilmek mümkün müydü?Bu dünyada artık korkuya, ümitsizliğe, sevgiye yer yoktu! Zombilerle savaşmaktan bitap düşen Philip Blake, duyguların şimdiki yerini, yani yersizliğini anladı. Eski dünyanın yıkıntıları ve ölüleri arasında canlı kalabilmeyi başarmak yalnızca bir şarta bağlıydı: duygusuzlaşarak o ölülerden biri olmak!


Yazar:Robert Kırkman
Yazar:Jay Bonansinga
Çevirmen:Hanife Kılıç

Sayfa Sayısı: 456
Dili: Türkçe
Yayınevi: Arunas Yayıncılık
Başlık: Trendeki Yabancılar - Patricia Highsmith
Gönderen: hennessy - 21 Ekim, 2012, 23:01:59
Trendeki Yabancılar Patricia Highsmith

Tren, öfkeli bir zangırtı tutturmuş gidiyordu. Sık aralıklarla dizilmiş ufak istasyonlarda durması gerektiğinde, bir an sabırsızca bekliyor, sonra yine çayıra dalıyordu. Ama ne kadar yol aldığı belirsizdi. Çayır, ara sıra gelişigüzel silkelenen güneş çalığı bir battaniye gibi şöyle bir dalgalanıyordu, o kadar. Tren hızlandıkça zangırtı da artıyor, göz korkutuyordu. Guy gözlerini pencereden ayırdı, koltuğuna yaslandı. En iyi olasılıkla Miriam boşanmayı erteleyecekti. Belki boşanmak istemiyordu, tek istediği para koparmaktı. Bir gün ondan boşanma umudu var mıydı gerçekten? Ona duyduğu yoğun nefret, düşüncelerinin akışını sekteye uğratıyordu galiba, New York' ta mantığının gösterdiği çıkış yollarından şimdi çıkmaz yollara sapıyordu. Yolun ucunda Miriam dikiliyordu, az ötede, çilli pembe teninden sağlıksız bir ısı saçarak, pencerenin önündeki şu çayır gibi. Katı ve hain.'
Polisiye romanın kraliçesi Patricia Highsmith, bu romanında Amerikan toplumunu kıyasıya eleştirirken, Amerika' nın ürettiği en yoz, en kötü örnekleri sergiliyor: İşlenen bir cinayet karşısında kılı bile kıpırdamayan, sorumluluktan kaçan, eline para geçince bir üst sınıfa tırmanmaya çalışan, lüks evler, geniş çimenlikler, semt klüpleri, yerel süpermarketler peşinde koşan bir güruhu. Alfred Hitchcock' un aynı adla sinemaya uyarladığı bu sürükleyici roman, usta yazarın ilk yapıtı olma özelliğini de taşıyor.

(http://static.idefix.com/cache/0/270/89548)
Başlık: Yaldızlı Eller - Carter Dickson
Gönderen: hennessy - 21 Ekim, 2012, 23:03:05
Yaldızlı Eller - Carter Dickson

Eşikte bir adam arka üstü yatıyordu. Sarı ışık onu iyice aydınlatıyor, hâlâ seyiren yüz adaleleriyle elleri üzerinde gölge oyunları yapıyordu. Adamın kirpikleri titreşiyor, aralarından gözlerinin akları gözüküyordu. Ağzı açıktı. sırtı ızdırap çekiyormuş gibi hafifçe geriye bükülmüştü. Bir hışırtı duydular. Tırnaklarını halıya batırmıştı. Fakat herhalde bütün bunlar ölümden sonraki sinir refleksleriydi. Zira artık adamın ağzından kan gelmiyordu...
Biçare yerde son defa debelendi. Gözleri açıldı. Ve öylece kalakaldı...
Başlık: Ynt: Yaldızlı Eller - Carter Dickson
Gönderen: hanac - 21 Ekim, 2012, 23:08:44
Bu mu ? 1964 baskısı

(http://www.kitapokuyoruz.com/kapak/172257-Yaldizli-Eller.jpg)
Başlık: Ynt: Trendeki Yabancılar - Patricia Highsmith
Gönderen: alan ford - 21 Ekim, 2012, 23:58:43
  Raymond Chandler ile ne alakası var derseniz filmin senaryosu ona aittir ;D
Başlık: Ynt: Yaldızlı Eller - Carter Dickson
Gönderen: hennessy - 22 Ekim, 2012, 07:05:17
evet hasan abi okumanı tavsiye ederim
Başlık: Ynt: Trendeki Yabancılar - Patricia Highsmith
Gönderen: hennessy - 22 Ekim, 2012, 07:11:08
Alıntı yapılan: alan ford - 21 Ekim, 2012, 23:58:43
  Raymond Chandler ile ne alakası var derseniz filmin senaryosu ona aittir ;D

Filminide izlediğim polisiye roman yapıtlarından biridir okunması tavsiye olunur.Alfred Hitchcock un iyi filmlerinden biridir.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Trendeki_Yabancılar
Başlık: Ynt: Trendeki Yabancılar - Patricia Highsmith
Gönderen: emre ozdamarlar - 22 Ekim, 2012, 12:26:26
Filmi gercekten sahanedir.
Başlık: Jean-Christophe Grangé - Kaiken
Gönderen: dean - 11 Haziran, 2013, 16:38:37
Ülkemizde özellikle Leyleklerin Uçuşu ve Kurtlar İmparatorluğu gibi kitapları ile tanınan fransız yazar Jean-Christophe Grangé'ın yeni kitabı Kaiken bu hafta içinde çıkacak. Yazarın 10. kitabı kaiken kapağındanda anlaşılacağı gibi bu sefer japon kültürü ile haşır neşir olacak(zaten benim özellkle dikkatimi çeken nokta bu oldu).

Kaikenin zamanı geldi



Doğan güneş karardığında,
Geçmiş, çıplak bir kılıç gibi keskinleştiğinde,
Japonya artık bir anı değil, kâbus olduğunda,
Kaikenin zamanı gelmiş demektir.


(http://static.idefix.com/cache/0/270/429372)



Başlık: Ynt: Edgar Allan Poe-Bütün Hikayeleri 1-2
Gönderen: Ahmet Oktay - 13 Haziran, 2013, 10:14:28
Bende İthaki Yayınlarının yayınladığı tüm hikayelerinin yer aldığı 1000 sayfalık cildi geçtiğimiz ay Kocaeli Kitap Fuarından 37.50 TL'ye aldım indirimle. Yaz tatilinde okumayı planladığım kitaplardan biri.
Başlık: Romanov Komplosu
Gönderen: hennessy - 03 Temmuz, 2013, 07:28:51
(http://r1307.hizliresim.com/1c/3/pup9q.jpg) (http://bit.ly/c25MCx)

Benim için komple teorisi acaba böyle olsaydı nasıl olurdu kitaplarını en güzel yazan yazarlardan biridir Glenn Meade. Kitapları kalındır ama iki günde okursunuz bir çok kitabını bitirdim. En sevdiğim ise sakkaranın kumları idi. Son kitabını almamıştım kötü olduğu yorumları çok okudum. Ama yeni kitabı okuyanlar çok beğenmiş ve tükenmiş.Aldık okuyacağız.

Bazı Sırlar Asla Çözülemez...

Dr. Laura Pavlov, 20. yüzyılın en büyük muammalarından birine ışık tutacak bir gizemi çözmek üzeredir. Rusya'nın Yekaterinburg şehrinde yapılan bir kazı sırasında, son Çar ve ailesinin 1918 yılında infaz edildiği bölgede, buz içinde bozulmadan kalmış bir ceset bulunur. Bu yeni bulgu, Romanov ailesinin ortadan yok olmasıyla ilgili yeni ipuçları sağlar. Ailenin, özellikle de kızları Prenses Anastasia'nın ölümü, ardında bir sürü soru işareti bırakmıştır. Bu keşif Pavlov'u, yıllardır saklı kalmış bir gizli görevin peşinde; sırların, yalanların ve aldatmacanın girdabı içinde geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarır. Ülkemizde de geniş bir okur kitlesine sahip olan Glenn Meade, tarihsel gerçeklere dayanarak yazdığı Romanov Komplosu'nda, savaşın zor koşullarında, temelinde tarihin en çarpıcı olaylarından birinin olduğu, aşkın ve dostluğun sınandığı, nefes kesici bir hikâye anlatıyor.

... Ve Bazı Sorular Sonsuza Kadar Yanıtsız Kalır
(Tanıtım Bülteninden)
Başlık: Gölgelerin Ressamı
Gönderen: gamlıbaykuş - 12 Temmuz, 2013, 21:21:46
(http://www.morkitaplik.com/wp-content/uploads/2013/06/golgelerin-ressami-esteban-martin.jpg)

2013 basımlı Esteban Martin imzalı muhteşem bir eser.

O kadar ilginç bir kurguya sahipki; dünyaca ünlü Sherlock Holmes, Karındeşen Jack ve Pablo Picasso bir arada. Daha ne olsun :)

Bir tablo, içinde ne kadar sır saklayabilir?

Ruhunun kaybolan parçasını sanatında arayan bir ressam... Pablo Picasso.

Tüm zamanların en ünlü canisi ile tarihe damgasını vurmuş bir dâhinin karşı karşıya geldiği bir yer... Barselona.

Ressamı ve sanatını sonsuza dek değiştirecek olan gizemli bir denizci...

Picasso günün birinde babasının onun için kurduğu hayallere sırt çevirerek evi terk eder. Barselona sokaklarında beş parasız kalan ressama kucak açansa genelev patroniçesi Benigna' dır. Ancak kısa süre sonra, genelevdeki hayat kadınları, polise gönderdiği mektupları Jack adıyla imzalayan esrarengiz bir katil tarafından teker teker vahşice öldürülmeye başlar. Barselona polisinin tek şüpheli olarak değerlendirdiği Picasso'nun kendini hapiste bulmasıysa uzun sürmez.

Karındeşen Jack olduğu iddiasıyla özgürlüğü de elinden alınan genç ressamı kurtarabilecek tek bir kişi kalmıştır artık... Jack'i yakalamaya ant içmiş bir İngiliz, Steven Arrow. Yani başka bir deyişle gelmiş geçmiş en ünlü dedektif, Sherlock Holmes...

Onları hiç böyle görmediniz... Gölgelerin Ressamı, üç güçlü ismi bir araya getiren kurgusuyla daha ilk sayfasından itibaren sizi içine hapsedecek. 


Arkadya Yayınlarından çıkan bu 408 sayfalık eğlenceli kitabın fiyatı da gayet makul :)
Başlık: Ynt: Gölgelerin Ressamı
Gönderen: hennessy - 12 Temmuz, 2013, 22:07:04
Hemen alınıp okuna
Başlık: Ynt: Gölgelerin Ressamı
Gönderen: hanac - 12 Temmuz, 2013, 22:07:44
Gerçekten ilginç bir konusu varmış.

Bu tip konular çok tehlikelidir, iyi kurgulanmaz ise fiyasko olur.

Başlık: Nemesis
Gönderen: tommikser - 14 Şubat, 2014, 22:38:19
Okumayı çok merak ettiğim ve sıradaki 10 küsur kadar kitabı en kısa zamanda (1 aylık bir hedef koydum kendime deli miyim neyim anlamadım?) okumayı istiyorum.Okuyan varsa fikirlerini almak isterim.

(http://www.dr.com.tr/pimages/Content/Uploads/ProductImages/518788/95a63023-a0e5-421d-8430-07993f8efec6.jpg)


Nemesis

Dünyada romanları 15 milyon satan İskandinav polisiyesinin 1 numarası

Jo Nesbo

"İntikam arındırır"

Çağdaş polisiyenin en etkileyici başkahramanlarından Harry Hole ile tanışın...

Osloda bir banka soygunu sırasında banka görevlisi öldürülünce, Dedektif Harry Hole soruşturmaya dahil olur. Harry, hiçbir iz bırakmayan soyguncunun peşindeyken, eski kız arkadaşı Annanın yemek davetini kabul eder. Akşam yemeğinin ertesinde kendi evinde uyandığında, son 12 saatte neler olduğunu anımsayamadığını fark eder. Anna ertesi gün ölü bulunur, çok geçmeden o geceden haberdar olan biri Harryyi tehdit etmeye başlar. Harry Hole hem kendini temize çıkarmak, hem de devam eden banka soygunlarını durdurmak zorundadır.

"Nesbonun romanları çılgınca bağımlılık yaratıyor."
Vanity Fair

"Yeni Stieg Larsson."
Independent

Aşağıdaki kısım cinairomandan alınmıştır.Yazan arkadaş o kadar güzel yazmış ki ellerine sağlık.Sayesinde kitabı çok merak ettim.

Nemesis

Dünyada romanları 15 milyon satan İskandinav polisiyesinin 1 numarası

Polisiye roman, İskandinav ülkelerinde özellikle son elli yılda olağanüstü bir gelişme göstermiştir. "Beyindeki gri maddeleri çalıştırarak" suçluyu bulan geleneksel "katil kim?" romanlarından çok farklılık gösteren İskandinav Polisiye Edeebiyatı; gerek toplumsal olaylara eğilmesiyle, gerek siyasal çizgideki sağlam duruşuyla "1950'li yılların toplumsal romanının yerini polisiye roman aldı" diyenleri haklı çıkaran bir görüntü içindedir..Bu gelişmeye paralel olarak dilimize pekçok İskandinav yazarın romanı çevrilmiştir.

Bizim saptamalarımıza göre tanıştığımız ilk İskandinav yazar, İsveç'in "Agatha Christie" si kabul edilen Maria Lang'dır. "Katil kim?" türünün bu gerçekten usta yazarından sonra dünya polisiye roman tarihinin en önemli figürlerinden Komiser Martin Beck'in yaratıcısı İsveçli Per Wahlöö'nün karısı Maj Sjöwall ile birlikte yazdıkları başyapıtlar dilimize çevrilmiş ve halis polisiye roman meraklılarına keyifli anlar yaşatmışdır. Martin Beck bugün söz konusu edeceğimiz kırılgan, ama onurlu, duygusal ama onu belli etmemeye çalışan, kadınlarla ilişkilerinde başarısız bir detektif olan Harry Hole gibi polislerin ilk çarpıcı örneğidir. Bu önemli kahramanın kitaplarını iki İsveçli yazarın; ustalıkla yazılmış casus romanları ile tanınan Jan Guillon'un eserleriyle bu satırların sahibinin son yılların en başarılı polis romanı yazarı olarak nitelediği Henning Mankell'in komiser Kurt Wallender öyküleri izlemiştir.

Gazeteci dedektif Annita Bengtzon'un maceralarını kaleme alan Lisa Markland, komiser Van Veeteren'in yaratıcısı Hakan Nesser yine İsveçli iki yazardır, müfettiş Conrad Sejer'in hikayelerinin yazarı Karin Fossum ise Norveçlidir. Bütün bu isimlere İzlandalı bir yazarı İndridason Arnaldur'u da eklemek gerekir.
Türk polisiye roman okuyucuları için son çarpıcı İskandinav polisiye roman yazarı ise "Millenium " serisi ile "ateşle oynayan" ve "arı kovanına çomak sokan" ejderha döğmeli kızın yazarı yine İsveçli Stieg Larsson olmuştur
Bütün bu usta isimlere şimdi de bir Norveçli yazar Jo Nesbø eklendi. Aslında bu ilginç yazarı tanımakta geç kaldığımızı düşünüyorum. Nesbø gerek ülkesinde gerek dünyada çok ünlenmiş usta bir yazardır. Kanımızca bilinçli polisiye roman okuru için bilimsel palavralarla karışık ama polisiye kurgusu çok zayıf olan Dan Brown'ın yahut öldürdüğü kadınların rahmini yiyen ultra sapıkları anlatan Jean Christophe Grangé'nin kitapları yerine Jo Nesbø'nun ilginç detektif Harry Hole okumak çok daha keyifli olacaktı.

Jo Nesbø'nin kitapları dünyada onbeş milyon, ülkesinde iki milyon satmıştır. Norveç'in nüfusunun topu topu beş milyon olduğu düşünülürse bu son rakamın ne kadar çarpıcı olduğu anlaşılır. Yazarımızın aldığı birçok ödül arasında özellikle ikisi çok önemlidir. Bunlar 1998'de aldığı İskandinavların ünlü polisiye roman ödülü "Sırça Anahtar" ile, 2010'da aldığı Amerikan Polisiye Roman Yazarları Derneği'nin verdiği ve polisiye roman dalının Nobel Ödülü olan "Edgar" ödülüdür.

Jo Nesbø, 1997'de ilk detektif Harry Hole öyküsü ile okuyucularının karşısına çıkmış ve bugünü kadar dokuz Harry Hole romanı kaleme almıştır.Bu öykülerin kahramanı Harry Hole alkol bağımlısı, kadınlarla ilişkileri sağlıksız, küfürbaz, düzensiz, suçu ortaya çıkarırken yasal sınırları pek iplemeyen, içgüdülerinle hareket eden biri, tipik bir kara roman detektifidir. Dashiell Hammett'in detektifleri ile Raymond Chandler'in ünlü özel detektifi Philip Marlowe'un karışımı bir komiser.

Yunan mitolojisinin öç alma tanrıçasının ismi olan "Nemesis" i ad olarak alan ve dilimize çevrilen ilk Jo Nesbø romanı aslında yazarın 2002'de yayınlanan dördüncü Harry Hole öyküsüdür.
Polisiye roman tanıtımı yaparken okuyucunun keyfini kaçırmamak için pek ayrıntı vermek istemem, bu bakımdan Nesbø' nun romanını da size anahatlarıyla bile anlatmayacağım ama keyif alacağınızı garanti edebilirim. Bu bağlamda detektifimizin okuyacağınız olayda yalnız katili bulmakla meşgul olmayacağını, kendinin başını da kurtarmak zorunda olduğunu söylemekle yetinelim.

Sahaflar çok sayfalı kitaplara ironik bir şekilde "tuğla gibi" derler; Nesbø'nun kitabı bu tanıma uyuyor; tam 516 sayfa. Ancak polisiye kurgu mükemmel; gereksiz tasvirler yok; okuyucu her an dikkatli ve tetikte olmak zorunda. İyi polisiye romanın alamet-i farikası olan başlanınca bitirinceye kadar okuma isteği uyandıran bir yapıt. Ünlü polisiye roman eleştirmeni André Vanoncini polisiye romanı sinema ile kardeş bir sanat dalı olarak tanımlar. Nesbø'nun kitabını iyi bir gerilim filmi izler gibi de okuyabilirsiniz.

Çoğu olayın, çoğu insanın, çoğu gelişmenin dönüpte ikinci kez bakılmaya değmediği bir dünyada , bu dünyadan "kaçış zevkini" aramak insanların en büyük gereksinimidir. Bunun için değilmidir ki başkalarının dokuduğu bir sihirli halıya binip ve bizimkinden daha cazip bulduğumuz başka bir dünyaya şiir yoluyla, müzik yoluyla,resim yoluyla, polisiye romanlar yoluyla birkaç saatliğine misafirliğe gitmiyor muyuz? Jo Nesbø'nun eseri bu "kaçış zevki" ni tam anlamıyla veren yapıtlardan. Polisiye romanları küçümseyenlere aldırmayın ve gerine, gerine "Jo Nesbø okudum ve çok keyif aldım" deyin.

Başlık: Ynt: Nemesis
Gönderen: HacıGeraltEmmi - 15 Şubat, 2014, 14:02:18
Yorumunu bekleyeceğim, benim de merak ettiğim bir kitap.
Başlık: Ynt: Nemesis
Gönderen: tommikser - 26 Mart, 2014, 22:38:22
Yarın kitap hakkında detaylı yazım sizlerle olacak...
Başlık: Ynt: Nemesis
Gönderen: emre ozdamarlar - 27 Mart, 2014, 12:11:12
Bekliyoruz tapeyi, pardon tanitim yazisini :)
Başlık: Ynt: Nemesis
Gönderen: yunusmeyra - 27 Mart, 2014, 12:24:35
"nemesis"ten bahsederken "polisiyenin" hem iskandinav edebiyatında hem de dünya edebiyatındaki "ayrıcalıklı " yerinden bahseden ve hatta şöyle bir yorumla ,
  " "..Beyindeki gri maddeleri çalıştırarak" suçluyu bulan geleneksel "katil kim?" romanlarından çok farklılık gösteren İskandinav Polisiye Edeebiyatı; gerek toplumsal olaylara eğilmesiyle, gerek siyasal çizgideki sağlam duruşuyla "1950'li yılların toplumsal romanının yerini polisiye roman aldı" diyenleri haklı çıkaran bir görüntü içindedir.."
yeni polisiyenin bazı ürünlerinin "farkının" altını çizen cümleleride okuyunca , forumumuzda "polisiye-suç-gerilim.." romanları meraklılarının da olduğunu bildiğimden ,geçmişte bu türe ve toplumsal karşılığına kafa yormuş bir yazarın-teorisyenin (kendisini 90'larda kaybettik..) ilginç bir kitabını hatırlatmak ve vakti olanlara önermek isterim:"hoş cinayet polisiye romanın toplumsal bir tarihi-ernest mandel"
   ""nihayet, okuryazar kişilerin 'esrar'a dayalı polisiye roman tutkunu olmalarında şaşılacak hiçbir şey yoktur.. ne de olsa, 'ernst bloch'un bir zamanlar işaret ettiği gibi, tüm burjuva toplumunun işleyişi büyük bir esrar değil mi.. küçük işyerinizde kendinizi işinize vermiş, hiç durmadan çalışıp didiniyorsunuz ve birden bire işiniz, esrarlı nedenlerle (fiyatlar düşmeye başlıyor, faiz oranları yükseliyor, piyasa daralıyor) sizin hiçbir suçunuz olmadan çöküyor.. işinizde köle gibi çalışıyor, makinelerin ya da ustabaşının dayattığı tüm kurallara uyuyor, bu korkunç yarış içinde kendinizi alabildiğine zorluyorsunuz ama yine de işten atılıyorsunuz.. daha da kötüsü, hiç beklemediğiniz bir anda bir resesyon, uzun bir depresyon, hatta bir savaş tepenize çöküveriyor.. bütün bunların sorumlusu kim.. siz değilsiniz.. ne de komşularınız ve tanıdıklarınız.. bunlar perde arkasındaki bir takım esrarengiz tertipçilerin işi olmalı.. bu 'esrar'ların en azından bazıları aydınlatıldığında kendinizi daha az yabancılaşmış hissedeceksinizdir.."

                                                                                                                        ernest mandel


Başlık: Ynt: Nemesis
Gönderen: emre ozdamarlar - 28 Mart, 2014, 11:42:22
Ernest Mandel dökturmus. Sagolasin bu yazi icin.
Başlık: Ynt: Nemesis
Gönderen: hanac - 31 Mart, 2014, 12:11:37
Alıntı yapılan: tommikser - 26 Mart, 2014, 22:38:22
Yarın kitap hakkında detaylı yazım sizlerle olacak...

Lütfen sözümüzün arkasında duralım.  :)
Başlık: Ynt: Nemesis
Gönderen: tommikser - 12 Nisan, 2014, 16:27:28
Bir intihar vakasının arkasında ki gizli sırrı keşfetmeye çalışan,  polis örgütünde sevilmeyen ve dışlanan aykırı bir polisin romanı:Nemesis.Aslında kurgusu itibari ile çok karışık olmayan ama sizi içine çekebilen bir kitap ile karşı karşıyayız.Köprü dizisini izlediyseniz aynı İskandinav soğukluğu kitaba da geçmiş.Dizideki gibi aykırı bir kadın kahramanımız da var.Babası öldürüldüğü için bu işe giren ve gördüğü hiçbir şeyi unutmayan Beate Lönn.

İki polisin bir banka soygununu araştırmaya başlaması,Hanry Hole ve Beate'nin bunu araştırma çalışmaları.Bu arada da eski sevgilisi ölen ve öldüğü gün evinde olan Hanry'nin o güne ait hiç bir şey hatırlamaması.Banka soygunu ve kendisini tehdit eden mesajlarla karşılaştığı şok ve birbirine giren soruşturma.

Bu arada toplumsal yapının banka soygunu ve cinayet üzerinden analizi.Ne derseniz deyin entrika,hırs ve polisiye gerilimin iyi harmanlandığı sürükleyici bir roman olmuş.Polisiye türünü sevenlerin kaçırmaması gereken güzel bir kitap.
Başlık: LABİRENT YAYINLARI
Gönderen: tunaorhun - 10 Eylül, 2014, 17:37:44
Polisiye edebiyatı, tarihiyle buluşturma hedefiyle yola koyulan Labirent Yayınları, 2012 yılının Ekim ayında kuruldu.

1 yıllık süre sonunda, "Pipo Dizisi" ve "Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Türkçede Polisiye" dizisi altında, hemen hepsi dilimize ve edebiyat dünyamıza ilk defa kazandırılan 21 kitap yayımladı.

"Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Türkçede Polisiye" dizisi, 1884-1928 yılları arasında yazılmış erken dönem polisiye eserlerimizi içerirken, eserlerin hepsi Latin harflerine ilk defa aktarıldı. 17 kitapla tamamlanacak bu diziden şu ana kadar 7 kitap yayımlandı.

"Pipo Dizisi" ise, klasik ve modern polisiyenin üstatları, dilimize hiç çevrilmemiş kitapları ve Türk okurun ilk defa tanışacağı yeni "hafiye"leri ile gizem ve muammanın kapılarını açıyor...

Yayınevinin 2014 yayın planında, çocuk ve genç polisiyeleri, polisiye üzerine akademik çalışmalar, genç yazarların ilk eserleri, usta yazarlarımızın yayımlanmış/yayımlanacak eserleri ve 20 polisiye yazarımızla gerçekleşecek bir nehir söyleşi dizisi de yer almaktadır.

19. yüzyıldan bugüne arz-ı endam eden  "Hafiye Romanları", günümüz okurunun polisiye edebiyata bakışını değiştirecek.
Tek bir farkla; eskilerin "Geceleri Okumayınız" uyarılarına kulak tıkayarak: Geceleri de okuyunuz!
Başlık: Dünyanın en kısa korku romanı
Gönderen: Mrtekin - 06 Şubat, 2015, 23:17:23
Tüm Dylan Dog tayfasına ithaf ediyim.

Dünyanın en kısa korku romanını harlan allison yazmıştır:


"Yaşanan felaketlerden sonra dünyada hayatta kalan en son insan, zifiri karanlığa gömülmüş kasabasındaki evinde tek başına oturmakta, dünyada kendisinden başka herkesin ölmüş olmasını düşünmektedir.


Tam dalmışken evinin kapısı 3 defa çalınır: Tok, tok, tok."
Başlık: Ynt: Dünyanın en kısa korku romanı
Gönderen: Mrtekin - 06 Şubat, 2015, 23:55:48
Bi de, harlan beyin böyle sıkı bir romanı da vardır, ben uzun yıllar önce okumuş ve çok beğenmiştim, free pdf leri de bulunuyor, kesinlikle tavsiye ederim.

http://en.m.wikipedia.org/wiki/I_Have_No_Mouth,_and_I_Must_Scream
Başlık: Ynt: Dünyanın en kısa korku romanı
Gönderen: alan ford - 07 Şubat, 2015, 14:33:31
  Metis yayınlarının bilim kurgu öykü derlemelerinden birine isim babalığı yapan Korkunun Bütün Sesleri 'de Harlan Elison'un elinden çıkma şahane bir hikayedir. Daha önce Eren Koyunoğlu buralardayken bir muhabbeti dönmüştü. Keşke daha çok kitabını türkçe okuyabilsek. Bu arada ismini zikretmişken , bu kadar Vertigo yayımlanırken Eren nerelerde acep. ???
Başlık: Lovecraft'a İlham Kaynağı olmuş bir eser, Sınırdaki Ev
Gönderen: kalidor - 27 Şubat, 2015, 00:30:04
İthaki 2014'de Türk okuyucusunu 19. yüzyılın sonları 20. yüzyılın başlarında yaşamış bir weird-tales yazarı ile buluşturdu. Bu yazarın adı William Hope Hodgson. Oldukça hareketli bir yaşam geçiren Hodgson'ın denizcilikle başlayan hayat mücadelesi bir asker olarak henüz 40 yaşındayken 1. Dünya Savası'nın sonlarında son bulur. Geriye ise kendisinden sonra gelen birçok yazara ilham kaynağı olan öyküler ve şiirler  bırakır.

Romanın orjinal adı Sınırdaki Ev (The House on the Borderland) olsa da çukur romanın ana teması. Çünkü romanın son sözünü yazan Yankı Enki'nin de belirttiği gibi metin metaforlarla bezeli ve söz konusu çukur, esere adını veren Ev için çok şey ifade ediyor. Ayrıca orjinal metinde yazar çukur ve buna yakın kelimeleri çokça kullandığı için bunların da çevirisine özellikle dikkat edildiğini,   bu nedenle metinde geçen pit, abyss, cleft  chasm, hole, ravine gibi kelimelerin  Türkçe'ye çukur, oyuk, ayrık, gedik, delik ve geçit gibi kelimelerle çevrildiğini belirtmiş.


(http://static.idefix.com/cache/0/270/685706)

İki İngiliz araştırmacının İrlanda'nın haritalarda bile yer almayan bir dağ köyünün kırsalında yar alan bir çukurun içindeki harabede buldukları el yazması bir not defterinden/günlükten aktarılan metinde bahsi geçen ve esere adını adını veren ev, aslında 50'li yaşlarında bekar bir adamın, bekar kızkardeşi ve köpeğiyle taşındıkları gözden ırak gotik bir malikane oluyor. Akla önem veren bir kişi olarak görülen günlüğün sahibi yaşadığı esrarengiz ve inanılmaz olayları neredeyse roman boyunca öncelikle akıl ve mantık süzgecinden geçirerek analiz etmeye çalışıyor. Eserin en fantastik unsurlarından olan ve çukurdan çıkan yarı domuz adamlara karşı verdiği mücadele esnasında bile bu düşünceyi pek geride bırakmayan roman kahramanının bu tasavvur hattı, yazarın yaşadığı dönemdeki mekanistik ve materyalist dünya görüşüne uygun ve anlaşılabilir bir durum. 20. yüzyılın başlarında pozitivizmin ve gerçekçiliğin, spiritüelizm ve hayalciliğe,  fiziğin metafiziğe üstünlük sağladığı yıllarda Hodgson gibi tuhaf-kurgu türü (weird fiction) yazarları dönemindeki edebiyat çevrelerince çok ciddiye alınmayıp bu tür eserlerini  bir kaç dergi dışında yayınlama fırsatları da bulunmuyordu. H.P. Lovecraft,  Robert E. Howard gibi döneminin en üretken yazarları da bu durumdan muzdarip olmuş ve değerleri ölümlerinden yıllar sonra anlaşılabilmiştir. Bu sebeple belki de Hodgson modern edebiyatın kafa yorduğu birey, yalnızlık, zaman, akıl ve bunların sınırları gibi kavramları kullanıp, eserinin baş kahramanını metin boyunca inatla akılcılığa sürüp romanın sonunda ise hayalkırıklığına uğratarak bir nevi döneminin edebiyat ve düşünce akımından küçük ve tatlı bir intikam aldığını düşünmüştür.


Gotik bir evden yola çıkarak yer yer korku, fantastik ve bilimkurgu ögelerle bezenen eserin, 100 seneyi aşkın bir süre önce tasvir ettiği kozmos yolculuğu ile zamanının çığır açan eserlerinden biri olduğu aşikar. Eserin başındaki kozmik yolculuk bize fantastik bir dünyanın kapılarını açarken, bu yolculuğun kapsamlısını eserin sonlarında önce saatin yelkovanının hızlı ilerlemesi ile başlayıp daha sonra günlerin doğup batmasının hızlanmasıyla ivme kazanan ve açıkça çıldırtıcı bir hıza ulaşan bir nevi 2x hızından 64x hızına çıkan bir DVDnin ileri sarması gibi asırları saran ve bunu evinin penceresinden geçen çağları seyredip dünyanın, yıldızların ve evrenin sonunu izleyen bir adamın düşüncelerinden okuyoruz. 

Romanda sıkça vurgulanan kozmik dehşet ve bilinmezliğin korkusu eseri başyapıt olarak nitelendiren Lovecraft'ın esin kaynaklarından birisini de bize fısıldıyor. Çeviri korku ve bilimkurgu alanında önemli çevirmenlerimizden Sönmez Güven'e ait ki özellikle son bölümlerdeki kozmik yolculuk ve evrenin sonunun seyir kısımlarının okunurken fazla daralma hissedilmemesi için Güven gibi türe hakim çevirmenlerin önemi daha çok anlaşılıyor. Kapak tasarımı ise eserin daha önceki İngilizce basımlarından birinde yaptığı çalışmayla İngiliz çizer Ian Miller'a ait.

Aşağıda eserin Richard Corben tarafından uyarlanmış çizgiroman adaptasyonunundan  da birkaç kare de görüyoruz :

(https://williamhopehodgson.files.wordpress.com/2012/09/the_house_on_the_borderland-gn.jpg)

(http://www.comicbookbrain.com/_imagery/2012-08-15/richard-corben-house-borderlands.jpg)

(http://www.comicbookbrain.com/_imagery/_2010_07_28/house-on-the-borderlands-dog.jpg)

(https://williamhopehodgson.files.wordpress.com/2012/09/house-on-the-borderland-gn_0004.jpg)

Devamı için...

http://fuzun.blogspot.com.tr/2015/02/cukurdaki-ev.html

Başlık: Ynt: Lovecraft'a İlham Kaynağı olmuş bir eser, Sınırdaki Ev
Gönderen: doktor1881 - 27 Şubat, 2015, 00:35:18
Kitap alınmış  evdeki kitaplıkta okunma sırası bekleyen diğer kitaplar gibi tozlanmıştır Ama en kısa sürede okuyup forumda paylaşacağım
Başlık: Ynt: Lovecraft'a İlham Kaynağı olmuş bir eser, Sınırdaki Ev
Gönderen: Mrtekin - 27 Şubat, 2015, 00:39:41
Alakasız bir şekilde Martin Mystere'nin, "dünyanın sınırındaki evi" aklıma geldi, orada da h.p.l e baya bir referans vardır. Sıkı maceradır, etkisi baya devam eder Mm'de.
Başlık: Ynt: Lovecraft'a İlham Kaynağı olmuş bir eser, Sınırdaki Ev
Gönderen: alan ford - 27 Şubat, 2015, 10:26:08
Dampyr'de de vardı bir Dünyanın Sınırındaki Ev macerası. Ben atıfların hep Lovercraft'a olduğunu düşünürdüm , meğer ondan da eskisi varmış. Neyse weird - tales olsun her türlü okunur zaten. En kısa sürede alayım ben bunu. Teşekkürler kalidor.
Başlık: Büyük Tanrı Pan - En Derindeki Işık
Gönderen: kalidor - 03 Mart, 2015, 14:34:14
Stephen King'e göre İngiliz lisansında yazılmış en büyük korku öyküsü.

(http://static.idefix.com/cache/0/270/387725)

---Öykünün yazarı Arthur Machen,(d. 3 Mart 1863 - ö. 15 Aralık 1947) Gotik bilimkurgunun oluşmasına öncülük etmiş Galli bir yazardır. Yazarlık dışında gazetecilik, çevirmenlik ve oyunculuk da yapmıştır.Özellikle 1890'lı yıllarda, yazdığı fantastik ve korku öyküleri ile dikkat çekmiş ve edebiyat dünyasının öne çıkan isimlerinden biri olmuştur. Kelt atalarından kalma kültürle beslenen Machen, bunu kaçınılmaz bir şekilde eserlerine yansıtmış ve fantastik dünyasını kurarken bu mirası sonuna dek kullanmıştır. --- wikipedia'dan alıntıdır--- Bu arada Machen'in Altın Şafak Hermetik Cemiyeti'nin (Hermetic Order of the Golden Dawn) bir üyesi olduğunu da ben hatırlatıyım.


Monokl Edebiyat Dergisinin ---Mono Kurgusuz Labirent-- yayınevi olan Monokl Yayınlarından (aynı yayınevinden çıkan Almuric'in tanıtımı için bkz)  çıkan eserde 2 öykü bulunmakta. Birinci öykü Büyük Tanrı Pan, ikinci öykü ise En Derindeki Işık. İlk öykü 1890'da ikinci öykü ise 1894 yılında yazılmış. Her ne kadar Del Toro'ya ilham veren bir eser olsa da kapakta Del Toro'nun Pan'ını görmek sizi yanıltmasın çünkü öykünün Pan'ın Labirentiyle pek bir alakası yok. Zaten bilindiği gibi "Pan" Yunan mitolojisinde keçi (teke) yarı insan vücutlu elinde flütü olan (pan flüt) zevkin, bereketin, sürülerin ve çobanların kötü kokulu tanrısı olarak tasvir edilir. Pan, kırlarda aniden insanların karşısına çıkıp görüntüsüyle insanları korkuttuğu için panik sözcüğüne de ilham kaynağı olmuştur. Yani Panik sözcüğünün etimolojik kökeninde de "Pan" yatmaktadır. Bu tür yaratıkların geneline satir (satyr) de denilmektedir.

(http://endicottstudio.typepad.com/photos/uncategorized/2007/07/29/wendy_1.jpg)

(http://fineartamerica.com/images-medium/pan-satyr-karl-addison.jpg)

Genel olarak öykülerin her ikisinde şöyle bir konu öne sürülüyor: insanın beyninde ve ruhunda yapılacak bazı müdahalelerle tüm duyularının şeffaflaşıp, bilinçüstü tüm dünyayı ve evreni kavramak mümkün müdür? Peki o ülkede Pan'ı görünce kim aklını koruyabilir veya geri gelirken yalnız olur mu? İlk öyküde yapılan deneyin sonucunu görmeden başka bir yere bağlanıyoruz ama öykünün sonunda taşlar yerine oturuyor. İkinci öyküde de son sayfaya kadar olan biteni merak ve kaygıyla izleyip öğreniyoruz. Ben öykülerin her ikisini de tekinsiz buldum ve bazı tasvirler gerçekten de ürkütücü. Mesela dünyanın en güzel kadını olduğunu zannettiğin bir kadına bir de alıcı gözle baktığında onu gördüğün en çirkin şey olarak görmek gibi tasvirler bana oldukça çarpıcı geldi.

Eserin dikkatimi çeken diğer bir yönü ise öykülerin o yıllarda (1890-1894) yazıldığı için 19. yy sonları Londra'sını, sosyal hayatı ve insan münasebetlerini de oldukça somut bir şekilde anlatması oldu.

Açıkçası bazı noktaları anlamakta güçlük çektiğim için aynı cümleyi defalarca okuduğum satırlar oldu. Bu çeviriden mi yoksa yazarın teşbihli bir anlatım izlemesinden mi anlayamadım. Her ikisinden de bir roman çıkabilecek olan bu öykülerin nispeten kısalığının da okuyucu açısından bir kayıp olduğunu söylemeliyim.

Bizdeki Dıral Dedenin Düdüğü ile Pan'ın flütü aynı şeyi mi ifade ediyor bilemem ama  gaipten veya ötelerden bir ses duyuyorsanız, bunun yavaştan veya hızlıdan aklınızı kaçırdığınıza delalet ettiğini söyleyebilirim  :D

Alacakaranlıkta kırlarda dolaşırken bir flüt sesi duyarsanız arkanıza bakmadan, bildiğiniz duaları itikatinizce ederek dört nala kaçın. Çünkü dağın başında göreceğiniz "şey" George Zamfir olmayacaktır.

Başlık: Ynt: Büyük Tanrı Pan - En Derindeki Işık
Gönderen: emre ozdamarlar - 03 Mart, 2015, 23:32:02
Abi naptin, tanitimi okurken tuyler diken diken oldu...
Başlık: Ynt: Büyük Tanrı Pan - En Derindeki Işık
Gönderen: hanac - 03 Mart, 2015, 23:39:42
Güzel bir tanıtım olmuş.

Tebrik ediyorum ve başarılarının devamını diliyorum.
Başlık: Son Tanık Glenn Meade
Gönderen: hennessy - 02 Nisan, 2015, 21:42:54
(http://static.idefix.com/cache/0/270/682548)

Yugoslavya parçalanmakta, dünyanın Nazilerden sonra verdiği bütün sözlere rağmen Avrupa'nın göbeğinde bir başka soykırım yaşanmaktadır. Koalisyon kuvvetleri, Saraybosna'nın eteklerinde bulunan Omarska Kampı'ndaki katliamdan sağ kurtulmayı başarmış, ancak yaşadığı derin travma yüzünden konuşmaktan bile aciz küçük bir kız bulur. New York'lu bir hukukçu olan Carla Lane'in, yıllar önce Yugoslavya'da yaşanan "etnik temizlik"le ilgili pek az bilgisi vardır. Genç kadın, hamiledir ve müzisyen kocasıyla ideal bir hayat sürmektedir. Ancak kocasının gizemli bir suikastta öldürülmesiyle, Carla'nın zihnini bir süredir meşgul eden garip görüntüler şiddetlenir. Bunların izini süren genç kadın, çocukluğunda ağır bir psikolojik tedavi gördüğünü ve psikiyatristinin ona annesinin günlüğünü vermesiyle, ailesinin 20 yıl önce Bosna'daki bir ölüm kampında, büyük bir vahşetin kurbanları olduğunu öğrenir. Carla'yı zorlu bir sınav beklemektedir. Gerçek kimliklerini saklamak ve kurdukları suç imparatorluğunu muhafaza etmek adına kanlı geçmişlerinden geriye kalan son tanığı da susturmaya kararlı olan suçluları bulmalıdır.
Başlık: Ynt: Büyük Tanrı Pan - En Derindeki Işık
Gönderen: pizagor - 21 Nisan, 2015, 10:21:18
SPOILER

Büyük Tanrı Pan, izlenimler, imgelemler, birisini görünce kalbinin buz gibi olması ya da bir mekana girince basan darlanma gibi duygular üzerinden dehşet yaratmaya çalışan güzel ama demode diyebileceğimiz bir kitap aslında. Ortada açıklığa kavuşturulan herhangi bir dehşet ya da dehşet kaynağı yok. Dolayısıyla günümüzün tatminsiz okurunu doyurmaktan uzak. Ben hayal etmek istemiyorum, elde etmek istiyorum. Günümüzün mottosu bu.

Notum 7,5/10...
Başlık: Suskun Şahit Richard North Patterson
Gönderen: hennessy - 23 Nisan, 2015, 22:34:16
(https://farm1.staticflickr.com/961/27003282977_d66e65b2d8.jpg)

Genç Tony Lord doğduğu evi terk ederek sevgilisinin vahşice öldürülmesinin acı anılarını geride bırakır. Şimdi, yirmi yedi yıl sonra, cinayetle suçlanan en yakın lise arkadaşını savunmak için başarılı bir ceza avukatı olarak Lake City'e geri dönmüştür.
Robb, kasabanın futbol efsanesidir. Aynı zamanda on altı yaşındaki Marcie Calder'i de canlı olarak gören son kişidir... Ve mahkemede verilen şok edici adli tıp kanıtlarına göre de kızın karnındaki bebeğin de babasıdır.

Aşkın ve dostluğun karanlık dehlizlerinde Tony Lord gözardı edilemeyecek kadar rahatsız edici şeyler keşfedecektir. Örneğin Lake City'de, Marcie'nin ölmesini isteyebilecek tek kişi Sam değildir. Küçük kasaba sırları, en mahvedici ihanetleri saklayabilir ve geçmiş aynen tekrar edilebilir... Cinayette bile.

Şimdi okumaya başlıyorum bitince yorum yaparım
Başlık: Ynt: Lovecraft'a İlham Kaynağı olmuş bir eser, Sınırdaki Ev
Gönderen: kalidor - 18 Haziran, 2015, 10:38:59
Stilini çok sevdiğim ve korku janrını iyi bilen üstad Richard Corben'in çizimleriyle 2000 yılında Vertigo'dan çıkan eserin çizgiroman adaptasyonunu ülkemizde yayınlamak isteyen bir yayıncı çıkar mı acaba? ::)
Başlık: Ynt: Lovecraft'a İlham Kaynağı olmuş bir eser, Sınırdaki Ev
Gönderen: tommikser - 18 Haziran, 2015, 11:14:38
Zannetmiyorum.
Başlık: Hayalet Süvari - Washington Irving
Gönderen: kalidor - 27 Ekim, 2015, 21:08:41
Başsız süvari denilince aklınıza başını vermeyen şehit gelmesin ki aslında bu 18. yydaki Hollanda göçmeni Amerikan köylülerinin "Sleepy Hollow" efsanesi oluyor. Zamanında Johnny Depp'li filmini de seyretmeyen yoktur herhalde. Şimdi de bir dizisi oynuyor hatta. Başsız Süvari Amerikan popüler kültürüne girmiş, özellikle şu günlerde kutladığımız mübarek Helloween bayramında sırıtan balkabağıyla felan sık sık anılan ve işlenen bir figür. Sleepy Hollow ise süvarinin zuhur ettiği köyün adı oluyor. "Uykulu Gedik" diye çevrilmiş.

Lovecraft külliyatını hem de Hasan Fehmi Nemli çevirisiyle yeniden yayınlayıp gönüllerimizde taht kuran ve alakası olmasa da ismiyle de özellikle Conanseverlere sempatik gelen Alfa Yayınları geçtiğimiz ay Washington Irving'in "Hayalet Süvari" isimli eserini yayınladı. Bu öykü zamanında 3-5 kez Türkçe olarak yayınlanmış. Hatta ilk çeviriyi Cevat Şakir Kabaağaçlı otuzlu yıllarda "Uykulu Kuytu Menkıbesi" adı ile yapıp, yayınlamış. Uykulu Kuytu, Uykulu Gedik'ten daha iyi uymuş bu arada.

Kitaptaki ilk öykü olan Rip Wan Winkle ise büyük ihtimal ilk kez Türkçeye çevrildi. 2 hikayenin de yazılış tarihlerinin 1820 olduğunu belirtmeliyim. İlk hikaye kılıbık Rip Van Winkle'ın dağda avlanırken kırklara karışıp 20 sene uyumasını işliyor. Hayalet süvari ise süvariden çok azıcık mürekkep yalamış Ichabod Crane isimli bir Amerikan köylüsünü anlatıyor. Aslında efsaneye göre Başsız Süvari bir savaşta top güllesiyle kelleyi kaybedip geceleri dörtnala kafasını arayan Alman bir asker. Hikayenin sonunda Başsız Şehit görünse de yazar bunu muzip bir şakaya bağlıyor. Zaten öyküde dikkat çeken korku öğelerinden öte Irving'in mizahı bol ve alaylı dili. Ayrıca korku öğesi felan da yok. O zamanının edebiyatının vazgeçilmezi olan pastoral tasvirler de çok baymasa da var. Çeviriyi pek beğenmedim, editoryal kısım ise daha kötü. Kitabın yayın yönetmeni ya çeviriden sonra öyküleri okumadı ya da adama birkaç aydır maaşını ödemiyorlar. Tabii tek kitapla yayınevini yerden yere vuracak değilim. Lovecraft serisini okuduktan sonra  düşüncelerim belirginleşecek. Haa kitaptaki illüstrasyonları beğendim. Sanırım çok eski bir kitaptan alıntı.

(https://farm2.staticflickr.com/1601/25539988200_03ec67fb79_b.jpg)

(https://farm2.staticflickr.com/1670/25539987800_918871469d.jpg)
Başlık: Ynt: Hayalet Süvari - Washington Irving
Gönderen: Ralph - 28 Ekim, 2015, 05:28:39
Teşekkürler.

Bunun dışında aynı efsaneden beslenen Başsız Süvari adlı bir korku filmi var. 5-6 yıl önce izledim. Bir şahaser diyemem ancak gayet güzel bir film tavsiye ederim.
Başlık: Sarı Kral Mitosu
Gönderen: kalidor - 13 Mart, 2016, 22:37:40
--Sarı İşareti buldun mu?--

Birkaç hafta önce internette görünce merakımı cezbetmişti. Sonra biraz araştırınca farkettim ki şimdilik 2 sezon yayınlanan True Detective dizisinin ilk sezonunun ana temasını oluşturan konuya ilham veren, daha doğrusu iki dedektifin mücadele ettiği kültün taptığı kötücül tanrı olan ve böylece tekrardan gündeme gelen 100-120 yıllık bir edebi mit. İlk sezonu seyretmeme rağmen bu mitostan habersiz olmam Sarı Kral'ın ve lanetli ve antik kent Carcosa'nın dizi için yazıldığını düşünüp üzerinde durmamamdan ileri geliyordu.

(https://farm2.staticflickr.com/1673/25781046695_fca9e9a2a2_b.jpg)

Fransa'nın güneyindeki ortaçağ kentlerinden biri olan Carcassonne'den türetilmiş olan Carcosa, Amerikalı yazar Ambroce Bierce (1842-1914) tarafından kurgulanmış gizemli ve antik bir kent. Sarı Kral imgesi ise Bierce tarafından değil başka bir Amerikalı yazar olan Robert W. Chambers (1865-1933) tarafından ortaya atılıyor. Chambers, Bierce'dan Carcosa'yı ve Hali, Hastur gibi bazı isimleri ödünç alarak Sarı Kral mitosunu oluşturuyor. Chambers'in öykülerinde Carcosa "Sarı Kral" adlı doğruluğu şüpheli bir tiyatro oyununda gizemli, antik ve muhtemelen lanetli bir yer olarak tasvir ediliyor. En belirgin tasvir ise Carcosa'nın Hyades'de Hali Gölü kıyısında olduğuna dair. İkiz güneş ve kara yıldızlar Carcosa'nın başka bir gezegen veya evrende olduğuna dair görüşleri de güçlendirmektedir.

(https://farm2.staticflickr.com/1459/25781046415_42068f8023.jpg)

Özünde Sarı Kral (Yellow King veya The King in Yellow) olan bu mitosun Edgar Allan Poe'nun ünlü öyküsü Kızıl Ölüm'ün Maskesi'ne uzandığı da iddia edilmektedir. Poe ile başlayan mitosu Bierce mekanlaştırmış, Chambers bu mekana Sarı Kral'ı ekleyip geliştirmiş ve daha sonra Lovecraft 'ın meşhur Chutulku miti dahil birçok yazara ilham vermiş ve  Carcosa ile Sarı Kral çeşitli eserlerde yer almıştır. Günümüzde ise bu mitosun Stephen King, Alan Moore, George R.R. Martin ve hatta Neil Gaiman'ın eserlerinde kullanılıp atıfta bulunulduğunu görüyoruz.

(https://farm2.staticflickr.com/1448/25685951521_534a2fe4ff_z.jpg)

Peki kim bu Sarı Kral? Aslında ortada belirgin bir kral veya somut bir olgu yok. Sarı Kral daha çok bilinmezin korkusunu, umutsuzluk ve çaresizliği simgeleyen bir imge konumunda.  R.W. Chambers, Sarı Kral'ı 1870 yılında Ukraynalı yazar Vitaliy Savinski tarafından yazılmış bir tiyatro oyunu olarak kurgulamıştır. Bu oyun hiçbir zaman sahnelenememiş ve eser de eski Rusya'da hiç yayınlanmadan yasaklanmıştır. Geriye 1 Temmuz 1895'de Londra Royal Strand Tiyatrosu'nda oynanması planlanan ama gerçekleşmeyen oyunun az sayıdaki afişi kalmıştır. Oyunda Cassilda, Camillia ve Yabancı (The Stranger) isimli üç karakterin adı geçmekte ve ayrıca "Sarı İşaret" denilen ve bazı öykülerde de geçen gizemli işarete değinilmektedir. Sarı Kral'ın özellikle ilk bölümünden sonrasının okunulmasının deliliğe yol açtığı ve dünyada da birçok ülkede yasaklanıp yakılmış olduğu da çeşitli öykülerde rivayet edilmektedir.

(https://farm2.staticflickr.com/1702/25781046195_ba32361f12.jpg) (https://farm2.staticflickr.com/1688/25150563684_46de41aea6.jpg)

Geçtiğimiz ay İthaki tarafından yayınlanan Sarı Kral Öyküleri,F. Cihan Akkartal'ın başarılı çevirisiyle 11 öykü içermekte. İlk öykü mitosa da esin kaynağı olduğu ileri sürülen yukarıda da bahsettiğim gibi Poe'nun "Kızıl Ölümün Maskesi" adlı öyküsü.  Bunu  Ambroce Bierce'ın "Carcosa'da Yaşayan Biri" ve "Çoban Haita" adlı 2 kısa öyküsü takip ediyor. Daha sonra mitosu geliştiren ve adını veren R.W. Chambers'ın  Sarı Kral öyküleri başlıyor.  "İtibar Tamircisi", "Maske", "Ejder Avlusunda", "Sarı İşaret", Ys Bakiresi, "Peygamberlerin Cenneti" ve "Dört Rüzgar Cenneti" adlı 7 öyküsü yer alıyor. Bu öykülerden bazıları birbirleriyle az-çok bağlantılı. "Peygamberlerin Cenneti" aslında öykü olmayıp Sarı Kral oyununda yer alan  tekinsiz şiir dizisinin düz yazıya çevrilmiş hali oluyor. Yaptığım araştırmada mitosta yer alan 3 öykünün bizdeki derlemede nedense yer almadığını da gördüm.  H.P. Lovecraft'ın "Karanlığa Fısıldayan" adlı efsanevi öyküsüyle ise derleme son buluyor.

(https://farm2.staticflickr.com/1659/25660038592_69e8329bff.jpg)

Bu öykülerin bazılarında ana veya en azından yan temalar Sarı Kral iken bazı öykülerde ise bu mitosa dair bir imge bulmak açıkçası zor. Bu arada R.W. Chambers'in  hikayeleri daha önce Tutku Yayınevi  tarafından "Ölümcül Hikayeler" adıyla yayınlanmıştı. Bu kitabı okumadığımdan içinde Sarı Kral mitosuna dair ne var ne yok açıkçası bilemiyorum.

(https://farm2.staticflickr.com/1710/25754955266_8eaaed6ec3_z.jpg)

"Karanlığa Fısıldayan" adlı öyküde ise daha önce tanıtımını yaptığım ve Lovecraft'ın ilham kaynaklarından biri olan William Hope Hodgson'un  kozmik dehşeti gerçek anlamda hissedebileceğiniz  "Sınırdaki Ev" (The House in the Borderland) adlı romanından etkileşimler de görülüyor.

http://fuzuni.blogspot.com.tr/2015/02/cukurdaki-ev.html?view=magazine

http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,8976.msg128650.html#msg128650

(https://farm2.staticflickr.com/1608/25781045745_58b92e8998.jpg)

(https://farm2.staticflickr.com/1575/25660037902_149d56c277_c.jpg)

Bu arada Sarı Kral mitosu 2001 yılında vizyona giren  "The Yellow Sign" (Sarı İşaret) adlı filme de ilham kaynağı olmuş.

http://www.imdb.com/title/tt0370081/?ref_=fn_al_tt_1

(https://farm2.staticflickr.com/1522/25685948921_ee8b13c734.jpg)
Başlık: Ynt: Sarı Kral Mitosu
Gönderen: hanac - 14 Mart, 2016, 13:25:05
Bu güzel tanıtım için teşekkürler.

Ama hala anlayamadım, kim bu Sarı Kral ?  :)
Başlık: Ynt: Sarı Kral Mitosu
Gönderen: kalidor - 14 Mart, 2016, 15:24:32
Alıntı yapılan: hanac - 14 Mart, 2016, 13:25:05
Bu güzel tanıtım için teşekkürler.

Ama hala anlayamadım, kim bu Sarı Kral ?  :)

Rica ederim yüce adminim :)

Erol Egemen gibi bir tip işte. :D
Başlık: Ynt: Hayalet Süvari - Washington Irving
Gönderen: kalidor - 16 Mart, 2016, 21:03:41
Geçen ay İthaki eseri yeniden yayınladı. Yayınevlerimiz telifi olmayan klasikleri basmaya bayılıyorlar malumunuz. Henüz okumadım ama çevirisinin daha özenli olacağını ümit ediyorum. Tabii bir de Washington Irving'in daha fazla öyküsünü içeriyor.

(https://farm2.staticflickr.com/1619/25814669326_821766d2d2.jpg)
Başlık: Ynt: Bize özgü bir korku: Anadolu Korku Öyküleri
Gönderen: kalidor - 16 Mart, 2016, 21:17:52
Bu kitabın 2013'de devamı da geldi. Ama öyküleri ilki kadar başarılı bulmadım. E-dergimizde de öyküleri yer alan Mehmet Berk Yaltırık'ın da bir öyküsünü 2. kitapta bulabilirsiniz.

(https://farm2.staticflickr.com/1614/25719821982_33274015c8.jpg)
Başlık: Ynt: Bize özgü bir korku: Anadolu Korku Öyküleri
Gönderen: Ralph - 17 Mart, 2016, 07:50:38
İkinci kitabı okumadım. Birinci kitap kendisini okutuyor. Özellikle Aslında onlar hayvan gibidir adlı hikayeye bayıldım. İlk 3 hikaye gayet iyi, diğer hikayeler de vasatı aşıyor.Tavsiye ederim.
Başlık: Başlangıç - Dan Brown
Gönderen: dean - 11 Eylül, 2017, 16:23:24
  3 Ekimde çıkıyor.

(https://farm5.staticflickr.com/4385/36998557572_21e200ef5b_c.jpg)
Başlık: Dracula Günlükleri - Kim Newman
Gönderen: pizagor - 30 Eylül, 2017, 23:05:50
(https://farm5.staticflickr.com/4399/37393687392_ec34cf617e_z.jpg)

Dracula Günlükleri, ondokuzuncu yüzyılın sonlarındaki Londra'yı mesken edinen, Stoker'ın doyumsuz karakterlerinin yanına yeni kurmaca tiplemelerle birlikte dönemin gerçek (misal Oscar Wilde) ve hayali karakterlerini de (misal Doktor Jekyll) hikayeye dahil ederek anlatılan bir spekülatif tarih kurgusu...

Vampirliğin tercih edip/etmeme mevzusu olduğu, adeta moda akımı gibi kitlelerin 'sıcak'lıktan vazgeçip 'yeniden-doğmuş'luğa akın ettiği ve 'sıcak'larla vampirlerin birarada yaşayageldiği bir dünya tasviri. Ve bu dünyada bir 'sıcak' tarafından katledilen vampir fahişeler...

Henüz yarıladım ancak gayet beğendim...
Başlık: Ynt: Dracula Günlükleri - Kim Newman
Gönderen: memospinoz - 30 Eylül, 2017, 23:25:22
Bu da yarım kalan serilerden.  >:(

https://www.goodreads.com/series/55098-anno-dracula
Başlık: Ynt: Dracula Günlükleri - Kim Newman
Gönderen: pizagor - 30 Eylül, 2017, 23:37:49
Dracula Günlükleri'nin iç kapağında üçleme gibi gösterilmiş. Bu arada üçlemenin ikinci kitabı da yayınlandı: Kanlı Kızıl Baron. İthaki'nin hesabına göre geriye sadece Dracula Cha Cha Cha kalıyor. Gerçi kitabın baskı yılı 2012 ama Newman seriye ait gösterilen bunca kitabı şu kadarcık sürede yazmamıştır herhalde. Eğer ki yapmışsa da yeni bir Stephen King üretkenliğiyle karşı karşıyayız demektir.

(https://farm5.staticflickr.com/4491/37424493551_e19dc7a959_o.jpg)
Başlık: Ynt: Dracula Günlükleri - Kim Newman
Gönderen: pizagor - 30 Eylül, 2017, 23:51:20
4. ve 5. kitaplar 2013 ve 2017 tarihli imiş. Buçuklu sayıların ise teki 99'dan, ikisi 2012'den. 2017'den ayrıca bir kitap daha var. Tüm bunlara ek olarak Dracula Günlükleri'nin gizemli oluşumu Diyojen Kulübü'nün de

The Man from the Diogenes Club  -  The Secret Files of the Diogenes Club  -  Mysteries of the Diogenes Club

isimli 3 kitabı varmış.

Hakikaten üretken bir yazarmış Newman, evrenini kurgulamış ve genişletmiş gördüğüm kadarıyla. Bilmediğim bir yazardı, kendi adıma güzel bir keşif oldu :)
Başlık: Ynt: Dracula Günlükleri - Kim Newman
Gönderen: memospinoz - 01 Ekim, 2017, 00:23:06
Alıntı yapılan: pizagor - 30 Eylül, 2017, 23:37:49
Dracula Günlükleri'nin iç kapağında üçleme gibi gösterilmiş. Bu arada üçlemenin ikinci kitabı da yayınlandı: Kanlı Kızıl Baron. İthaki'nin hesabına göre geriye sadece Dracula Cha Cha Cha kalıyor. Gerçi kitabın baskı yılı 2012 ama Newman seriye ait gösterilen bunca kitabı şu kadarcık sürede yazmamıştır herhalde. Eğer ki yapmışsa da yeni bir Stephen King üretkenliğiyle karşı karşıyayız demektir.

İlk kitap 2012'de (orijinal çıkış yılı 1992), 2. kitap "Kanlı Kızıl Baron" 2013'de yayımlandı (orijinal çıkış yılı 1995) ve seri yarım bırakıldı.
Evet, 2012'de ara kitapları saymazsak üçlemeydi ama devamı öykü derlemeleriyle ve başka kitaplarla geldi. Zaten 3. kitap da yayımlanmadı, aradan 4 yıl geçmesine rağmen.  ::)

Serinin tamamı şöyle:
Romanlar:
Anno Dracula 1992 - Yayımlandı (2012'de) 1. Kitap
The Bloody Red Baron  1995 - Yayımlandı (2013'de) 2. Kitap
Dracula Cha Cha Cha (veya Judgment of Tears) 1998 3. Kitap
Johnny Alucard 2013 4. Kitap
Anno Dracula: One Thousand Monsters 5. Kitap -24 Ekim 2017'de çıkacak-

Kısa Öykü ve Novellalar:
Anno Dracula 1923: Vampire Romance (Anno Dracula, #2.5) Novella 2012
Andy Warhol's Dracula (Anno Dracula #3.5) Kısa hikaye 1999
Anno Dracula 1968: Aquarius (Anno Dracula #3.5) 2012
Anno Dracula 1899 and Other Stories *Öykü Derlemesi* -24 Ocak 2017'de yayımlandı-

Ayrıca 2017'de Titan Comics firmasından 5 sayılık bir mini serisi de yayımlanmış:
https://titan-comics.com/?q=anno+dracula
Başlık: Ynt: Dracula Günlükleri - Kim Newman
Gönderen: pizagor - 01 Ekim, 2017, 22:03:47
Alıntı yapılan: memospinoz - 01 Ekim, 2017, 00:23:06
Ayrıca 2017'de Titan Comics firmasından 5 sayılık bir mini serisi de yayımlanmış:
https://titan-comics.com/?q=anno+dracula

Çizgiroman tadında deriz ya, kitap hakikaten bu tanımlamaya cuk oturuyor. Gerçi ön okumalar o derinlikten uzak ama yine de çizgiromanına bir bakmak lazım, yazalım aklımızda bir yere...


(https://farm5.staticflickr.com/4493/36895584243_528a52226d_z.jpg)

(https://farm5.staticflickr.com/4450/36895583553_dcf4819c84_z.jpg)

(https://farm5.staticflickr.com/4477/23713069398_bfd5b976e0_z.jpg)

(https://farm5.staticflickr.com/4481/36895582733_c619c7a1cf_z.jpg)

(https://farm5.staticflickr.com/4458/23713068128_81ef13a7bc_o.jpg)
Başlık: Ynt: Dracula Günlükleri - Kim Newman
Gönderen: pizagor - 01 Ekim, 2017, 22:09:02
Şu kapağı da paylaşmadan edemedim. Sayı 2, kapak çizeri Tom Mandrake...

(https://farm5.staticflickr.com/4514/37307047660_c5a7c8cd78_c.jpg)
Başlık: Ynt: Dracula Günlükleri - Kim Newman
Gönderen: pizagor - 07 Ekim, 2017, 21:47:57
Dracula Günlükleri'nin son sayfasını çevirdiğim an itibariyle fikrim değişmedi, aksine kitap hakkında daha da olumlu düşünüyorum. Hele bir de kitabın sonuna eklenen Newman'ın esinlendiği gerçek - hayali karakterlerin bölüm bölüm açıklamalarını okuyunca deyim yerindeyse keyfim katlandı. Bu kitaba bir şans tanıyın arkadaşlar...
Başlık: Ynt: Dracula Günlükleri - Kim Newman
Gönderen: hanac - 08 Ekim, 2017, 11:18:45
Alıntı yapılan: pizagor - 07 Ekim, 2017, 21:47:57
Bu kitaba bir şans tanıyın arkadaşlar...

Tamam. Sepetime ekledim.
Başlık: Çatıdaki Şey - Laputa Kitap (Robert E. Howard)
Gönderen: memospinoz - 06 Nisan, 2018, 19:39:54
(https://farm1.staticflickr.com/795/26416931847_b4f7835937_z.jpg)

"Vakit, insan aklında uğursuz bir hâkimiyeti olan gece yarısına yaklaşıyordu. Falred cesedin yattığı yatağa yeniden baktı ve çarşaflı şeyin görüntüsünü son derece nahoş buldu. Aklına, çarşafın altındaki cansız bedenin acayip, canavarımsı bir yaratığa, iğrenç, bilinçli bir varlığa dönüştüğü ve çarşafın kumaşını yakıp geçen gözlerle kendisini izlediği şeklinde tuhaf bir fikir geldi. Bu düşünce vampirler, ölümsüz hayaletler ve benzeri şeyler gibi safi saçmalıktan ibaret elbette diye açıkladı kendi kendine. İlkel insanların ölümde ürkütücü, yaşamdan çok uzak bir şey gördükleri zamanlardan itibaren, canlıların sayısız yüzyıllardır ölülere atfettikleri ürkütücü özelliklerdi bunlar. İnsanlar ölümden korktu, diye düşündü Falred, bu korkunun bir kısmı da ölülere yüklendi ve böylece onlardan da korkulmaya başlandı. Böylelikle ölülerin görüntüsü ürkütücü düşünceler uyandırmaya, beynin karanlık köşelerinde gizlenen kalıtsal bellekten kaynaklanan belirsiz korkular yaratmaya başladı."
"Dehşetli, insanın kanını donduran öyküleriyle... Kim Robert E. Howard ile yarışabilir ki?"
                                                                                                                             
H. P. Lovecraft

Sayfa Sayısı: 128
Etiket Fiyatı: 14 TL