Altın Madalyon

Popüler Kültür => Edebiyat => Konuyu başlatan: V - 29 Aralık, 2014, 21:06:44

Başlık: Toplu Okumalar
Gönderen: V - 29 Aralık, 2014, 21:06:44
Bu başlık altında aramızda seçtiğimiz bir kitabı eşzamanlı olarak okumaya ve karşılıklı olarak yorumlamaya,değerlendirmeye

çalışacağız.

Bizim seçtiğimiz ilk kitap Mary Doria Russell'in SERÇE'si..

(http://static.idefix.com/cache/0/270/131318)

Katılanlar parmak kaldırsın lütfen...

Not: Kitapları daha önce okumuş arkadaşlardan ricamız bu başlık altında spoiler sayılacak mesajlar paylaşmamalarıdır..


Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: Mrtekin - 29 Aralık, 2014, 23:25:45
Ben varım.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: köstebek - 29 Aralık, 2014, 23:34:18
Spoiler...

Kapaktaki rahip ölüyor...

spoiler
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: pizagor - 29 Aralık, 2014, 23:53:23
Beyler, hatırlatma gereği duydum, bu bir çizgiroman forumu...

Toplu okuma yapılacaksa bu bir çizgiroman olmalı...

Efendim? Daha önce denedik mi dediniz, hatta ödül de mi vardı?

Hımmmm...

Koyverin gitsin öyleyse!

Beni de ekleyin...

Ama bir şartla!

Böyle başlık OLMAZ!
Başlık: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: alan ford - 29 Aralık, 2014, 23:55:14
Şahane kitaptır , yıllardır metis'in Children of God'ı basmasını beklemekteyim, yıllardır sallıyorlar  :(

(http://static.idefix.com/cache/0/270/131318)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: pizagor - 30 Aralık, 2014, 00:13:15
Alıntı yapılan: pizagor - 29 Aralık, 2014, 23:53:23
...
Beni de ekleyin...

Ama bir şartla!

Böyle başlık OLMAZ!

Başlık değişmiş, böyle iyi olmuş...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: hanac - 30 Aralık, 2014, 09:54:12
Köstebek abi ne yaptın ...

Başka bir kitaba mı geçsek  :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: hanac - 31 Aralık, 2014, 15:20:51
Alıntı yapılan: alan ford - 29 Aralık, 2014, 23:55:14
  Şahane kitaptır , yıllardır metis'in Children of God'ı basmasını beklemekteyim, yıllardır sallıyorlar  :(

Chidren of God Serçe'nin devamı imiş.

Umarım kitabın sonunda hikaye yarım kalmaz.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: alan ford - 31 Aralık, 2014, 15:41:27
kalmaz
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: pizagor - 05 Ocak, 2015, 11:15:42
OKUMA KEYFİNİZİ KAÇIRACAK İPUÇLARI İÇEREBİLİR!!!


Serçe'de son kırk sayfaya geldim. Bu kadar az sayfa kalması beni daha da heyecanlandırıyor çünkü ya çok büyük bir hayal kırıklığı yaşayacağım ya da çok büyük bir şaşkınlık!

Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: pizagor - 06 Ocak, 2015, 08:40:14
Ikinci kitap Children Of God'ı istiyorum.

Bu kitabı, Serçe'yi bu senenin sanal fuarında aldım, ikinci el falan değil ve bana gelen kitap 2003 yılından birinci baskı. Böylesi üst seviye bir romanın satmadığını görmek üzücü. 21. Yüzyılda bir başka gezegene yapılan bir cizvit seferi diyebiliriz en yalın ve en spoylersiz anlatımıyla. Ama şu başka dinlerin misyonerliğini şerefsizleştirip Müslüman misyonerliğini yücelten ikiyüzlü tarafımız hortlamadan ve 'neyini okuyacağım bu kitabın' demeden söyleyeyim hemen, herhangi bir din yayma amacı ya da faaliyeti sayfalara yansıtılmıyor. Ama tanrı kavramı bir cizvitin gözünden sorgulanıyor. Ve kitabın en vurucu bölümü de bu sayfalar.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: hanac - 06 Ocak, 2015, 11:02:49
175. sayfaya geldim.

Çok heyecanlandı kitap, şu anda mesajın geldiği gezegene doğru gidiyorlar.

Bu arada kitap idefix de tükenmiş.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: pizagor - 06 Ocak, 2015, 11:28:55
Eeee, toplu okumalarda sırada hangi kitap var? Ben önden başlayayım, siz yetişirsiniz. Önerim Şehir ve Şehir...

(http://img1.dr.com.tr/pimages/Content/Uploads/ProductImages/405734/3393fb0b-f18f-4282-816e-b42daaf6c0ac.jpg)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: alan ford - 06 Ocak, 2015, 11:30:53
 Hiç bilmediğim yerden , katılırım ben de
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: tommikser - 06 Ocak, 2015, 11:38:56
Biz veya Mülksüzler diye düşünmüştük.Bu da olur.Bana uyar.Serçe'de son düzlüğe girdim sayılır.Yalnız bu kitap olursa sipariş vermem gerekecek.Biraz gecikebilirim.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: hanac - 06 Ocak, 2015, 12:09:27
Alıntı yapılan: pizagor - 06 Ocak, 2015, 11:28:55
Eeee, toplu okumalarda sırada hangi kitap var? Ben önden başlayayım, siz yetişirsiniz. Önerim Şehir ve Şehir...

Konusunu okudum ve beğendim, bana uyar.

Ama sorun şu, biz serçe yi bitirene kadar sen bunu da bitirmiş olursun.

Eşzamanlı okumayı tercih ederim.

Ayrıca bu kitap bende yok, satın almalıyım.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: pizagor - 06 Ocak, 2015, 14:42:05
Alıntı yapılan: tommikser - 06 Ocak, 2015, 11:38:56
Biz veya Mülksüzler diye düşünmüştük.Bu da olur.Bana uyar.Serçe'de son düzlüğe girdim sayılır.Yalnız bu kitap olursa sipariş vermem gerekecek.Biraz gecikebilirim.

Üstüste iki bilimkurgu okudum: Marslı ve Serçe. O yüzden araya farklı bir tat almayı tercih ederim. Biz'i bilmiyorum ama Mülksüzler'e sıcak bakamadım bir türlü.


Alıntı yapılan: hanac - 06 Ocak, 2015, 12:09:27
Ama sorun şu, biz serçe yi bitirene kadar sen bunu da bitirmiş olursun.

Eşzamanlı okumayı tercih ederim.

Aslında normalde uyku ağır basar ve okuyamazdım ama Serçe bende uyku bırakmadı, bir an önce ne olduğunu anlamak gibi bir dürtüyle okudum. 'Şehir ve Şehir'de yavaşlarım muhtemelen çünkü daha önce okuduğum bir roman.

Bu arada toplu okuma yapıyoruz ama hiç yaz(a)mıyoruz. Bunun da önüne geçecek bir şeyler yapmak lazım...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: alan ford - 06 Ocak, 2015, 14:46:37
  Bu arada benim de kitabı sipariş etmem gerekecek.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: hanac - 06 Ocak, 2015, 15:09:43
Alıntı yapılan: pizagor - 06 Ocak, 2015, 14:42:05
Bu arada toplu okuma yapıyoruz ama hiç yaz(a)mıyoruz. Bunun da önüne geçecek bir şeyler yapmak lazım...

Bizde bitirelim uzun uzun yazarız.

Sadece şu kadarını söyle; 10 üzerinden kaç veriyorsun Serçe'ye ?

Marslı'ya 6 vermiştin.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: s.b - 06 Ocak, 2015, 15:37:04
Bu ni yea! Bu niii yeaah böyle biradıııırrr. Ne Kargası, Serçesi. Ne Marsı, Jüpiteri.
Kim okiyicek bunları biiyeeh. ;D
Madem ortak bir şey okunacak ahan da Tommiks 1. sayıyı okuyalım. Böylece herkes iştirak edebilir.  ;D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: hanac - 06 Ocak, 2015, 15:40:29
Alıntı yapılan: s.b - 06 Ocak, 2015, 15:37:04
Madem ortak bir şey okunacak ahan da Tommiks 1. sayıyı okuyalım. Böylece herkes iştirak edebilir.  ;D

Onun da başlığı var Sami Bro,  :)

http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,8747.0.html

Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: pizagor - 06 Ocak, 2015, 15:48:44
Alıntı yapılan: hanac - 06 Ocak, 2015, 15:09:43
Bizde bitirelim uzun uzun yazarız.

Sadece şu kadarını söyle; 10 üzerinden kaç veriyorsun Serçe'ye ?

Marslı'ya 6 vermiştin.

Yıldızlı 9 veriyorum. Marslı'nın notu da aslında 5,5'dan 6 olmuştu. Şunu söyleyeyim Serçe'nin bana verdiği okuma keyfi, Marslı x 10 diyebilirim. Karakterlerin ele alınış şekli ve derinliği, Marslı'nın 'heyo yapalım, heyo kurtaralım' karakterlerinin yüzeyselliğinden öylesine uzak ki. Mary Doria Russel bir yandan sonunu bildiğimiz bir hikayenin yolunu döşerken bir yandan da karakterleri derinlemesine tanıtıyor, geçmişlerine iniyor, büyütüyor, seçtikleri yolları anlatıyor. Marslı'nın birinci tekil anlatımı bu gibi açılımlara müsaade etmediği için basit dilli bir anlatımdan öteye geçemiyor. Birisi toplumu, kutsalı, ne doğru ne yanlış, kime göre doğru kime göre yanlışı sorgulayan bir felsefe kitabı, diğeri Cin Ali Okulda :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: alan ford - 06 Ocak, 2015, 16:02:17
Alıntı yapılan: pizagor - 06 Ocak, 2015, 14:42:05
Üstüste iki bilimkurgu okudum: Marslı ve Serçe. O yüzden araya farklı bir tat almayı tercih ederim. Biz'i bilmiyorum ama Mülksüzler'e sıcak bakamadım bir türlü.

Özgür Mülksüzler konusunda bakışını bir kenara koyup en azından bir şans ver bence.. Sadece bilim kurgu külliyatının değil 20. yüzyılın başyapıtlarından biri. Bu arada seçilen üç kitabı da çok sevdiğimi ve okuduğum en iyi bilim kurgu kitapları listesinde her daim ilk beşte olduklarını belirteyim.

Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: pizagor - 06 Ocak, 2015, 16:03:28
Okudum zaten Doğa, tekrar bir okuma olacaktı benim için. Tekrar okumaya itirazımın olmayacağı bir kitap ama bir bilim olmayan kurgu arası istedim. Mülksüzlere sıcak bakamadım derken bilimkurgu olmasından kaynaklanan anlık bir durum. Yoksa başımın üzerinde yeri var.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: pizagor - 07 Ocak, 2015, 09:40:32
Şehir ve Şehir toplu okumasına hazırlıklar devam ediyor:

1. Pizagor bu haftasonu romanı kitaplık niyetine kullandığı yerlerde arayıp, bulacak.

2. Tommikser siparişini verdi, kitap şu anda kargoda, Tokat yollarında.

3. Hanac, en ucuz nereden alabilirim, başka hangi kitapları alsam da kargoyu bedavaya getirsem sürecinde.

4. Tanıdığım Alan Ford bu konuda biraz ağırdan alacaktır, son dakikada katılır.

5. Başka?
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: Mrtekin - 07 Ocak, 2015, 13:29:56
5. Kargodan dün geldi, ama fırsat bulamadım. Başlıycam en kısa zamanda. :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: pizagor - 07 Ocak, 2015, 13:33:48
Alıntı yapılan: Mrtekin - 07 Ocak, 2015, 13:29:56
5. Kargodan dün geldi, ama fırsat bulamadım. Başlıycam en kısa zamanda. :)

Gelen kitap Şehir ve Şehir ise acele etmeye gerek yok, daha başlamadık. Eğer Serçe ise aman diyim, tempo tempo tempo :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: Mrtekin - 07 Ocak, 2015, 13:37:34
Ama arada Marslı yı ve Almuric i de okuycam. :)

Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: Utku Gürsoy - 07 Ocak, 2015, 19:47:20
Şehir ve Şehir siparişi verdim. ;)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: alan ford - 07 Ocak, 2015, 19:58:47
 Pizagor inanmayacak şimdi ama ben de verdim siparişi.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: pizagor - 08 Ocak, 2015, 10:41:24
Alıntı yapılan: alan ford - 07 Ocak, 2015, 19:58:47
Pizagor inanmayacak şimdi ama ben de verdim siparişi.

Cidden şaşırdım :)

Serçe okumaları da yavaş yavaş bitiyor olmalı. Öyle kuru kuru bir okuma olmasın, beğendiniz mi, beğenmediniz mi, yorumlarınızı alalım...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: pizagor - 09 Ocak, 2015, 09:37:57
Soru: Şehir ve Şehir'e ne zaman başlıyoruz, 24 Ocak olur mu?

Ben şu anda diğerlerine göre sıkıcı ama aydınlatıcı bir kitaba başladım; Nazif Ekzen'den

(http://static.idefix.com/cache/0/270/315732)

Bana biraz zaman tanıyın, ağır gidiyor :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: tommikser - 11 Ocak, 2015, 23:35:19
Neredeyse bir hafta geçmesine karşın yazmaya vaktim olmadı. Bunun için kusura bakmayın. Genel olarak kitaba baktığımda ortalamanın oldukça üzerinde olduğunu söyleyebilirim. Yalnız bu kadar ödüllü bir kitabın bana göre açmazları var.

Bir okuyucu olarak kitap okurken beni en çok zorlayan genel olarak ilk 50 sayfa oluyor. Eğer kalın bir kitap ise bu 100 sayfaya da çıkabiliyor. Bu kitapta ilk 50 sayfa ölçütüm beni geçekten haklı çıkardı.
Yazarın ilk 50 sayfalık giriş kısmı gerçekten iyi kafa bulandırıcı cinstendi. Karakterleri tanıtmak neden bu kadar zorlaştırılır hiç anlamam. Tamam, daha sonradan kafa bulanıklığı geçiyor ama ilk 50 sayfa anlamak için bu kadar kasmak hiç hoşuma gitmiyor. Birde zamansal sıçramalar da yaşadıkça insan okurken daha da gıcık oluyor. Ben bu ilk 50 sayfa bazen çok bunaldığımı hissettim. Sabırlı olmayan okuyucunun bırakması işten bile değil.

Sonra kurgusal anlamda sıkıntılar olduğunu düşünüyorum. Tamam, bir fizik kitabı değil veya bir bilim makalesi değil ama akılsızca yerler olduğunu düşünüyorum.

Spoiler

Bu adamlar ve kadınlar gezegene gittiler değil mi? Bu kadar teknolojileri var yok ışık hızına yakın yolculuk ediyorlar. Tamam, burasını anladık. Gittikleri yeri de tanımıyorlar yani bir keşif gezisi burası da tamam. Sen o gezegene kadar gidip de geminden neden gezegende yaşayanları izlemiyorsun. Yani eee oraya inelim o zaman onları tanıyalım. Ya Alien'daki gibi yaratıklar varsa ne yapacaksın? Gittiğin gemide gezegeni izleyecek donanım mı yok? Yani ben bunu çok saçma buldum. Sanki 18. Yüzyılda Afrika'ya keşfe gitmişler.

Sonra keşfe gidenler kimler. Papaz bilim adamları. Parayı onlar verecekmiş de onlar gitmeliymiş. Arkadaş o gezegende aklı başında olan adam yok sanırım. Yani keşif gezisine bir ekip hayal et desen bu kadar saçma ekip bir araya getirilebilirdi.

Yazarın hayal gücü ne kadar iyide olsa kurguyu boğmuş ve konunun ekseninden çıkarmış. Evet, keyifle okuyor ve heyecanla sonunu merak ediyorsunuz. Ben bunu şuna benzetiyorum; üçkâğıtçı oyununa. Siz oyunun heyecanıyla hep bir şey olacak diye bekliyorsunuz. Oyun bittikten sonra kaybettiğinizi anlıyorsunuz. Ben bu kitap da bunu hissettim. Okurken çok iyi geliyor, zaman geçip işin heyecanı soğuduktan sonra kurguda oturmayan şeyler sizi rahatsız ediyor. Ben bu şekilde hissettim.

Kanaatime gelecek olursak; konu olarak çok iyi gelişme ve sonuç olarak daha iyisini hak ediyordu. Gene de okumanızı isterim. Okuyanlardan da yorumlarını heyecanla bekliyorum.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: pizagor - 12 Ocak, 2015, 08:58:29
SPOILER

Bu kitap anladığımız, en azından benim anladığım şekliyle bilimkurgudan farklı bir kitap. Aslında yüzyıllar öncesinin Cizvit seferlerinden çok da farklı bir yapısı yok. Bilmediğin topraklar, bilmediğin insanlar, bilmediğin kültürler, düşmanlıkla mı yoksa dostlukla mı sonuçlanacağı belli olmayan bir ilk karşılaşma, kuşku, tehlike, tehdit, adrenalin, cesaret. Zaten kitapta da kötü biten hikayelerin karakterlerinden de örnekler veriliyor. Bu kurguda bilmediğin topraklar yerine Rakhat gezegenini, bilmediğin insanlar yerine de Runa'ları ve Janaata'ları koyuyor Mary Doria Russell. Gezegeni taratsa, yüksek teknolojiyle sonuçlara ulaşmalarını sağlasa fiziksel bir karşılaşmanın etkisini sağlayabilir miydi, sanmıyorum.

Bilimkurgusal öğeler de bunlardan ve bir de ışık hızına yaklaşan bir hızla hareket etmelerini sağlayan göktaşı uçuş sistemi ki bu konuda tepki geleceğini düşünerek kaçış yolunu döşemiş yazar: özel sektör elindeki uzay (göktaşı) madenciliği işkolu. Bu işin emekçileri de bir NASA astronotu olarak yetişmiyor kesinlikle, anladığım kadarıyla bizim Somalı madencilerimizden çok da farklı koşullarda değiller. Dolayısıyla sıradan insanların böyle bir sefere çıkmasında herhangi bir mani de kalmıyor. Kaldı ki bu grup seçmece insanların, alanında önemli isimlerin, böyle bir görevde ihtiyaç duyulacak nitelikler barındıran kişilerin oluşturduğu bir grup. Aslında daha da tesadüfi ve itiraz edilecek olanı, çoğunluğunun daha önceden birbirleriyle tanışıklığı olduğu, arada toplanıp akşam yemekleri yedikleri, (karşı cins olarak da) belirli seviyede yakınlaştıkları bir grup.

Ama haklısın, insan Marslı gibi had safhada teknik ve gerçekçi bir bilimkurgu okuduktan sonra bunları sorguluyor. Benim de aklımdan geçti bunlar ama ben başka bir şey okuyordum ve ona odaklandım: daha önce de yazmıştım, toplumu, kutsalı, kültürü, ne doğru ne yanlış, kime göre doğru kime göre yanlışı bir din adamının gözünden sorgulayan bir kitaptı okuduğum.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: pizagor - 14 Ocak, 2015, 23:12:05
Hanac ve V'den (ve varsa diğer arkadaşlardan da) yorumlarını bekliyoruz. Şehir ve Şehir sırada ama bu yorumlardan sonra...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: hanac - 15 Ocak, 2015, 12:25:04
SERÇE – 1996

SPOILER

Kitabın tanıtım yazısını okuyunca konuya çarpılmıştım ve bu kitabı almayı aklımın bir köşesine yazmıştım. Kim bilir orada ne kadar kalırdı bilmiyorum ama bu Toplu Okumalar (Reading with balls  ;D ) vesile oldu ve kitabın siparişini verdim.

Fikir çok iyi, Cizvit rahipler yine bilinmeyen topraklara giderler ama bu sefer bu topraklar başka bir gezegendedir.

Kitabın ilk 60-70 sayfası biraz zor okunuyor ama sonra iyi açılıyor. Başka bir gezegenden mesajın alınması ile; yolculuğa hızlı bir şekilde karar verilmesi, yolculuk, gezegene iniş, su gibi akıyor.

Ama kitap boyunca çok büyük bir karamsarlık hakim, bu sefere giden 8 kişiden sadece 1 kişi dönmüş. Diğerlerine ne olmuş, orada neler yaşanmış bunu merak ediyorsunuz son sayfaya kadar.

Çok çarpıcı iddialar var ama sağ kalan kişinin ağzından bu bilgiler çok yavaş alınabiliyor. Her seferinde ufak ufak ipuçları veriliyor. Son sayfaya kadar heyecan üst noktada tutuluyor ve çarpıcı bir finalle hikaye bitiyor (mu).

Bitmediğini biliyoruz, ama devam kitabı "Children of God" ne yazık ki Türkiye'de yayınlanmamış. Forumun bundan sonraki tek amacı bu kitabın yayınlanmasını sağlamak olmalıdır.  :)

Sonuç olarak bu bir Bilim-kurgu kitabı; verilen teknik detaylar, yolculuğun nasıl yapıldığına dair bilgiler ve Rakhat gezegenindeki yaşam çok iyi kurgulanmış. İsteyen ufak tefek hatalar tabii ki bulabilir ama beni kesinlikle tatmin etti.

Özellikle başkarakter Rahip Sandoz'un tanrıyı sorgulaması, tanrıya isyanı, tanrıyı kabullenmesi, tanrıyı bulması gibi gel-git'leri mükemmel anlatılmış.

Notum 10/10, herkese tavsiye ediyorum. Okuyun ve arkadaşlarınıza tavsiye edin.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: alan ford - 15 Ocak, 2015, 13:17:57
Alıntı yapılan: hanac - 15 Ocak, 2015, 12:25:04

Bitmediğini biliyoruz, ama devam kitabı "Children of God" ne yazık ki Türkiye'de yayınlanmamış. Forumun bundan sonraki tek amacı bu kitabın yayınlanmasını sağlamak olmalıdır.  :)


Notum 10/10, herkese tavsiye ediyorum. Okuyun ve arkadaşlarınıza tavsiye edin.

Ben her kitap fuarında metis'in başına ekşirdim. Lakin Bülent Somay metis'ten ayrılalı beri yayın evinin bilim kurgu külliyatı sekteye uğradı. Lakin umudum var. Umpah Pah külliyatını YKY'ye hard cover olarak yayınlatmayı beceren forum bunu da becerir ;) :D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: pizagor - 15 Ocak, 2015, 13:19:58
Alıntı yapılan: alan ford - 15 Ocak, 2015, 13:17:57
Ben her kitap fuarında metis'in başına ekşirdim. Lakin Bülent Somay metis'ten ayrılalı beri yayın evinin bilim kurgu külliyatı sekteye uğradı. Lakin umudum var. Umpah Pah külliyatını YKY'ye hard cover olarak yayınlatmayı beceren forum bunu da becerir ;) :D

Ben beklentimi, isteğimi, temennimi gönderdim bile Metis'e. Kayıp Rıhtım'dan da bu konuda destek istedim. Bekliyorum.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: hanac - 15 Ocak, 2015, 13:35:27
Alıntı yapılan: pizagor - 15 Ocak, 2015, 13:19:58
Ben beklentimi, isteğimi, temennimi gönderdim bile Metis'e.

Ben de şimdi "Chidren of God" u yayınlayın diye mail attım.  :)

Sana cevap verdiler mi ?
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: pizagor - 15 Ocak, 2015, 17:25:37
Henüz yanıt alamadım.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: tommikser - 15 Ocak, 2015, 20:33:09
Sayın Hanac'ın yazısını üzülerek okudum.Daha derin bir yazı ve felsefi bir analiz beklerken (ki kendisini yakinen tanıdığımdan biliyorum çok yönlü,bilgili ve derin bir kişidir) suya sabuna dokunmayan,analiz unsurlarının olmadığı bir yazı gördüm ve derin bir hayal kırıklığı yaşadım.

Neden bu kadar etkilendi,tanrı sorgulamalarından hangi açıdan etkilendi ve kendisini sarstı.Yazarın edebili dili hakkında nasıl bir görüşü var? Kendisi de sıkan giriş kısmındaki olumsuzluklar nelerdir? Gibi soruların cevaplarının yakınından bile maalesef geçmemiş.

Akira hakkındaki konuşmalarımızdan biliyorum çok derin analizleri vardır ve beni o kadar etkilemiştir ki yönetmenin tüm filmlerini izledim.Bu yazısında da o Hasan abimi görememek etkiledi.Umarım daha derin bir analiz yapar ve beni etkilediği gibi herkesi etkiler...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: hanac - 16 Ocak, 2015, 16:06:30
Alıntı yapılan: tommikser - 15 Ocak, 2015, 20:33:09
Sayın Hanac'ın yazısını üzülerek okudum.Daha derin bir yazı ve felsefi bir analiz beklerken (ki kendisini yakinen tanıdığımdan biliyorum çok yönlü,bilgili ve derin bir kişidir) suya sabuna dokunmayan,analiz unsurlarının olmadığı bir yazı gördüm ve derin bir hayal kırıklığı yaşadım.

Haklısınız Sn. Mikser, ama bunun tek suçlusu Sn. Pisagor'dur.

Çabuk yaz diye devamlı taciz edince 5 dakika da bunu yazdım.

Ama sonuç olarak bir Ferzan değilim.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: hanac - 16 Ocak, 2015, 16:08:13
Alıntı yapılan: pizagor - 15 Ocak, 2015, 17:25:37
Henüz yanıt alamadım.

Ben yanıt aldım Sn. 3.14zagor,

Merhaba Hasan Bey,

Serçe'nin devamını biz de basmak istiyoruz, şayet başka bir yayıncıda değilse hakları basacağız.

Teşekkürler,

Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: pizagor - 16 Ocak, 2015, 16:55:46
Alıntı yapılan: hanac - 16 Ocak, 2015, 16:06:30
Haklısınız Sn. Mikser, ama bunun tek suçlusu Sn. Pisagor'dur.

Çabuk yaz diye devamlı taciz edince 5 dakika da bunu yazdım.

Ama sonuç olarak bir Ferzan değilim.

Pisagor kim bilmiyorum ama doğru yapmış.

Pizagor da aynı şeyi yapardı. Bilirsiniz salı sallanır, çarşamba yuvarlanır  :)
Başlık: Toplu Okumalar 2 / China Mieville - Şehir ve Şehir
Gönderen: hanac - 19 Ocak, 2015, 13:57:15
(http://img1.dr.com.tr/pimages/Content/Uploads/ProductImages/405734/3393fb0b-f18f-4282-816e-b42daaf6c0ac.jpg)

Evet, kimler katılıyor ?
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 2 / China Mieville - Şehir ve Şehir
Gönderen: hanac - 19 Ocak, 2015, 14:02:12
Yoksa 1 Şubat da mı başlanacak ?
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 2 / China Mieville - Şehir ve Şehir
Gönderen: alan ford - 19 Ocak, 2015, 14:14:33
 Kitabım hazır , sizi bekliyorum.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 2 / China Mieville - Şehir ve Şehir
Gönderen: pizagor - 19 Ocak, 2015, 15:23:44
Nazif Ekzen'in Türkiye'nin Kısa İktisat Tarihi kitabını bu haftasonu İstanbul seyahatimde kaybettim maalesef. Bulamazsam hemen 'Şehir ve Şehir'e geçeceğim.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: alan ford - 19 Ocak, 2015, 19:09:41
  Kitabı çok uzun zaman önce ( yayınladığı yıl) okumuş ve çarpılmıştım. Hala da okuduğum en iyi bilim kurgu romanları içerisinde en üst sıralardadır. Kitapla ilgili en azından tommikser'in söyleceklerine karşı iki çift laf etme hakkım vardır sanırım. Bilim kurgu edebiyatı kuşkusuz çok eski bir tür. Çok zorlarsanız Samsatlı Lukianos'un eserleri bile bilim kurgu olur. Yine de ana akımdan ayrılıp üvey evlat muamelesi görmeye başlamasıyla , bilim kurgu adını alması aynı döneme tekabül eder . Ve başlangıç vuruşuyla birlikte kabaca iki koldan ilerler. Birincisi canımız ciğerimiz Jules Verne'nin ön ayak olduğu , teknik konulara ve bilimsel gelişmelere son derece meraklı ve gelişmeleri günü gününe takip eden , eserlerinde bilimsel tutarlılıktan zerre ödün vermeyen ekol ki şahikasına Artur C Clarke ve Isac Asimov gibi yazarlarla ulaşmıştır. Bunlar tabiri caizse edebiyatı bilimsel kurgularına meze olarak kullanırlar. ( bu elbet kötü edebiyatçı oldukları anlamına gelmez) Diğer ekolün başlama vuruşunu yapmak ise tabii ki George Wells'e düşer. Bilimsel gelişmelere meraklıdırlar ve eserlerinde kullanmayı severler. Anlatmak istedikleri hikayeyenin tuzu biberdir bilim kısmı.( Lem , Le Guin , Dick ileri üçlüsüdür) . Ben ekollere inanmayan bir insan olarak iki ekolü de severim ama ikincileri daha çok severim. Maria Dorian Russel elbet ikinci gruptan bir yazar. Kitaplarında çok teknik bilimsel verilerle uğraşmak istemeyen bir yazar. Burnumuzun ucunda olduğu için görmemizin zor olduğu bir hikayeyi daha görünür kılmak için alıp uzaya taşımış ,ve bunun için gerekli olan bilimsel altyapıyı bence kendi içinde gayet tutarlı bir biçimde  kurmuş. Lakin evrensel mikserimiz bence bu konuda da sapla samanı karıştırmış ;D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: pizagor - 20 Ocak, 2015, 09:25:53
Alıntı yapılan: alan ford - 19 Ocak, 2015, 19:09:41
...
Lakin evrensel mikserimiz bence bu konuda da sapla samanı karıştırmış ;D

Eyvah eyvah ;D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: tommikser - 20 Ocak, 2015, 09:31:29
Kitabın güzelliğine takılmış değilim.Takıldığım kısım bilimkurgu olması.Bilim ve kurgunun yan yana gelmesiyle oluşan edebi tür.Sanırım tanımı böyle.Tabii ki kendi içinde fraksiyonlara ayrılabilir ama nasıl ben korku edebiyatıyım derseniz o zaman o türün argümanlarını kullanacaksınız.En azından korkutacaksınız nasıl olduğu veya konu beni ilgilendirmez.Beni kurkutuyor mu ben ona bakarım.Eğer korkutmadı ve güldürdüyse o zaman ben onu "bence" eleştirebilirim.

Bilim-kurgu denilince benim düşündüğüm bilim kısmını kullanacasanız romanınızda bu konuda beni ikna edeceksiniz.Haa roman başka gezegen ve ırklar arasında geçiyormuş,yok farklı bir sistemmiş kurgu onun etrafında şekilleniyormuş,yok onların teknolojisi öyleymiş de böylemiş hepsine evelallah ama bu romanda sen gezegenimizi ve teknolojisini kullanıyorsan en azından kafama yatacak şekilde beni ikna et.Tabii ki gerçeği istemiyorum ama bana bunu gerçekmişcesine yuttur.Ben bunu isterim.

Sen kalkıp ışık hızına yakın git ama gezegeni bile izleyeme.Orada kimler var ne oluyor diye BBG evine çevireme.Sanki Orta Afrikaya geziye çıkmış izci çocuklar gibi hareket ed.Ben bunu yemedim.Bana bunu yedirecek kurguyu verseydi eyvallah.Yazar bunu konuda beni ikna edemedi.

Ayrıca okuduklarım ve çıkarımlarımdan sap ile samanı karıştırmış olduğumu düşünmüyorum ama Doğa abi sanırım sen paylaştığın resimin sana ait olup olamadığını rahatlıkla karıştırabiliyorsun.Bu konuyu da payşatığını unuttuğun foto gibi karıştırmış olmayasasın?  ;) :D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: pizagor - 20 Ocak, 2015, 09:41:22
Alıntı yapılan: tommikser - 20 Ocak, 2015, 09:31:29
Ayrıca okuduklarım ve çıkarımlarımdan sap ile samanı karıştırmış olduğumu düşünmüyorum ama Doğa abi sanırım sen paylaştığın resimin sana ait olup olamadığını rahatlıkla karıştırabiliyorsun.Bu konuyu da payşatığını unuttuğun foto gibi karıştırmış olmayasasın?  ;) :D

Eyvah eyvah  ;D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: alan ford - 20 Ocak, 2015, 12:22:11
  :D. Hafıza-i beşer nisyan ile malulmüş. Emre'nin paylaştığına emindim lakin durumu araştırınca olay açıklığa kavuştu. Emre'nin çizimler sayfasında nacho grande paylaşmış resmi , sonra ben de başka bir sayfada tekrar paylaşmışım. Orijinali burada :http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,1867.msg19365.html#msg19365  (http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,1867.msg19365.html#msg19365)
 
  Neyse konumuza dönelim efendim bilim kurgu evet bilim ve kurgudan müteşekkil lakin yazarın hangi kısmına vurgu yapacağı tamamen kendi inisiyatifinde. Dick'in ,  bilim kurgu kitapları listesinde 33. sırada bulunan ( ki bence daha yükseklerde olmalı ) kitabı Yüksek Şatodaki Adam neredeyse bir tarih kurgusu. Benim Serçe'Yİ okumam da biraz böyle sanırım. Eğer hala cizvitler aktif olsaydı ve hala misyonerlik devam etseydi gelecekte neler olurdu. O cizvitler yeni dünyalara tanrının inayetini götürmek için gitselerdi , gitmeden du bi bakayım ben şunlara ne yapıyorlar derler miydi? Ben demeyeceklerini düşünüyorum ve bu açıdan kurgu beni rahatsız etmiyor  ;)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 2 / China Mieville - Şehir ve Şehir
Gönderen: pizagor - 21 Ocak, 2015, 15:26:34
Müsaadenizle ben Şehir ve Şehir'e bu akşam itibariyle başlıyorum...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 2 / China Mieville - Şehir ve Şehir
Gönderen: hanac - 21 Ocak, 2015, 15:28:48
Mr Baytekin ve Utku Gürsoy da okumaya katılacak idi.

Hatırlatayım dedim  :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 2 / China Mieville - Şehir ve Şehir
Gönderen: tommikser - 21 Ocak, 2015, 17:47:23
Ben bir yirmi sayfa okudum,yani beraber başlamış olduk.Bismillah diyelim bakalım beğenecek miyiz?
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 2 / China Mieville - Şehir ve Şehir
Gönderen: alan ford - 21 Ocak, 2015, 19:11:17
 Ben elimdeki Muhteşem Vahşi Dünya ve İlerlemenin Kısa Tarihi'ni bitirir bitirmez başlıyorum , iki kitap da sonlarına geldi. Cumartesi trende Şehir ve Şehir'e başlarım muhtemel.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 2 / China Mieville - Şehir ve Şehir
Gönderen: Mrtekin - 21 Ocak, 2015, 21:22:24
Alıntı yapılan: hanac - 21 Ocak, 2015, 15:28:48
Mr Baytekin ve Utku Gürsoy da okumaya katılacak idi.

Hatırlatayım dedim  :)

Abi araya Almuric girdi, arkasından Marslıya başlıycam. Ben geriden gelicem yani...

Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 2 / China Mieville - Şehir ve Şehir
Gönderen: hanac - 21 Ocak, 2015, 21:38:17
Alıntı yapılan: Mrtekin - 21 Ocak, 2015, 21:22:24
Abi araya Almuric girdi, arkasından Marslıya başlıycam. Ben geriden gelicem yani...

Bence Marslı ya başlama boşver.  Ya da sonra oku  :)

Almuric den sonra Şehir ve Şehir e geç.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 2 / China Mieville - Şehir ve Şehir
Gönderen: pizagor - 22 Ocak, 2015, 08:55:36
Alıntı yapılan: Mrtekin - 21 Ocak, 2015, 21:22:24
Abi araya Almuric girdi, arkasından Marslıya başlıycam. Ben geriden gelicem yani...

Marslı çok net zaman kaybı! En fazla yazın sahilde okunur, bitirilir, hatta orada bırakılır, eve getirme zahmetine bile girilmez :)

O yüzden Şehir ve Şehir'e gel dostum...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 2 / China Mieville - Şehir ve Şehir
Gönderen: tommikser - 22 Ocak, 2015, 09:58:21
Sayın Pizagor eleştirdiğin kadar yazsan da görebilsekBence son dönem popüler romanlarına laf atma :D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 2 / China Mieville - Şehir ve Şehir
Gönderen: pizagor - 22 Ocak, 2015, 10:04:28
Alıntı yapılan: tommikser - 22 Ocak, 2015, 09:58:21
Sayın Pizagor eleştirdiğin kadar yazsan da görebilsekBence son dönem popüler romanlarına laf atma :D

Teessüf ediyorum, bu roman hakkında profesyonel olmayıp da en fazla yazan ben olmuşumdur herhalde.

Hatta şu bile var:

http://pizagorgunlukleri.blogspot.com.tr/2015/01/icinden-cizgiroman-gecen-roman-marsl_3.html?m=0 (http://pizagorgunlukleri.blogspot.com.tr/2015/01/icinden-cizgiroman-gecen-roman-marsl_3.html?m=0)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 2 / China Mieville - Şehir ve Şehir
Gönderen: hanac - 29 Ocak, 2015, 10:38:41
Toplu okumalar nasıl gidiyor.

Ne yazık ki sadece iki arkadaş var bu sefer  :(

Tommikser ve Pizagor.

Kitap nasıl gidiyor arkadaşlar, biraz bilgi geçin.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: hanac - 29 Ocak, 2015, 10:40:14
Sayın V, kitabı okuyup bitirdiğinizi ortak bir arkadaşımızdan duydum.  :)

Yorumlarınızı bizimle paylaşırsanız sevinirim.

Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: kalidor - 29 Ocak, 2015, 11:02:15
Ben de başladım, yalnız şu an ağır gidiyor. Önümüzdeki hafta perşembe akşamına kadar bitirmeyi planlıyorum. Daha sonra yüksek tespit ve eşsiz yorumlarımı sizlerle paylaşacağım ;D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 2 / China Mieville - Şehir ve Şehir
Gönderen: tommikser - 29 Ocak, 2015, 11:17:51
Misafir bolluğundan biraz yavaş gidiyorum.200.sayfaya az kaldı.Şimdilik değerlendirmem şu olabilir; konusu ve kurgusu çok farklı.İnsanların yabancılaşması üzerine oldukça güzel bir roman.Sonunu heyecanla merak ediyorum.iki gün içinde biter diye düşünüyorum.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 2 / China Mieville - Şehir ve Şehir
Gönderen: emre ozdamarlar - 29 Ocak, 2015, 12:48:37
China Mieville kimmis diye biraz google'ladim ve kendisinin ayni zamanda saglam bir akademisyen oldugunu ögrendim. Mutlaka okuyacagim bu kitabi.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 2 / China Mieville - Şehir ve Şehir
Gönderen: tommikser - 29 Ocak, 2015, 13:00:37
Ben her şeyi google a sormayı bıraktım.Arkadaşlarımın tercihleri benim için yeterli. :D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 2 / China Mieville - Şehir ve Şehir
Gönderen: alan ford - 29 Ocak, 2015, 16:33:26
Alıntı yapılan: hanac - 29 Ocak, 2015, 10:38:41
Toplu okumalar nasıl gidiyor.

Ne yazık ki sadece iki arkadaş var bu sefer  :(

Tommikser ve Pizagor.

Kitap nasıl gidiyor arkadaşlar, biraz bilgi geçin.

  Üçüncü arkadaş kitabı bitirdi ve pek beğenmedi :D (bu durumda alan ford son anda katılır diyen arkadaşların yüzü kızarmış mıdır ??? ;D )

  Aslında enteresan ve çok şey vaat eden bir kurgusu var Şehir ve Şehir'in.   Avrupa'nın göbeğinde birbirinin içine geçmiş , aynı caddeleri ve aynı sokakları paylaşan  ama birbirine yasaklı iki şehir ( öyle ki aynı sokakları paylaşan iki şehrin insanlarının birbirlerini farketmelerini belli etmeleri bile yasaktır) ve bu şehirlerin ayrı kalmasına dikkat eden , adı bile iki şehrin sakinlerine korku salan ama görülmeyen  "İhlal".           Şehirlerin birinde   bulunan bir kadın cesedi işleri karıştırır. Öldürülen kadın Orciny adlı bir üçüncü kentin varlığına inanan bir arkeoloji öğrencisidir ve soruşturma ilerledikçe iki kentin polis departmanlarının birlikte çalışması gerekir. İşte bu noktada hikaye çok şey vaat etmesine rağmen bence tam potansiyelini ortaya koyamıyor.Başkahramanımız kendi deyimiyle "hayatımız boyunca yaşadığımız tanıdık çevrede , onlarca yıldır görmemeyi öğrendiğimiz şeyleri görmeye başlayacaktır".   Buradan sonra çok şey beklerken hikaye polisiye kurguya ağırlık veriyor ve en azından benim beklentilerimi karşılamıyor.

  İşin polisiye kısmı , okuyucuya hemen hiç ipucu vermediğinden keyifsiz , kurgu kısımında  aşırı alegorik anlatım ise beni pek sarmadı. Çeviride  ise "teşhis edilen cesedin" kimliğinin belirlenememesi ya da "minibüs gittikten bir saat sonra arkadaşlarına minibüsü göstermesi" gibi bir takım abukluklar mevcut.

  Son olarak yaratıcı yazarlık dersi veren yazarlara karşı antipatim var arkadaş. Yaşasın Salinger , yaşasın amatör okur  :D
  Not : 10 üzerinden 6,8

Kaplan ve Kaplan'a kadar ben çok sevdiğim Mathew Scudder polisiyelerine ve Dilin En Güzel Tarihi'ne gömülüyorum. Kaplan ve Kaplan için tarih belli mi?

Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: V - 29 Ocak, 2015, 21:33:04
Alıntı yapılan: hanac - 29 Ocak, 2015, 10:40:14
Sayın V, kitabı okuyup bitirdiğinizi ortak bir arkadaşımızdan duydum.  :)

Yorumlarınızı bizimle paylaşırsanız sevinirim.



Bitirmem hayli süre aldı .300 sayfa boyunca süren düşük bir temposu vardı.Son 50 sayfa final olarak durumu kurtardı neyse ki.

Bilim yönü zayıf, kurgu yönü idare eder bir kitap olarak çok da beklediğimi bulamadım açıkçası. Yazarın dili daha kuvvetli olsaydı

sevebilirdim belki de.Yazarın fikri,siyasi,dini duruşu eserin heryerine sinmiş.Sürekli artan dini sorgulamaları  finalde bağlanış şekli

kısa süreli bir şok etkisi yaratmıyor değil.Lakin acemi yazarımız(bence)  bahtsız cizvit papazımızın düştüğü durumu kitabın başında yazmasa imiş finalde

ki şok etkisi daha kuvvetli olabilirmiş.

Devamı "Children of God"ı türkçe okumak isterim tabi ki. "Papazın İntikamı" bu kitapta olsa gerek.. ;D

Notum:6.7/10
Başlık: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: V - 29 Ocak, 2015, 21:37:49
Toplu okumalarımızın 3. kitabı Kaplan! Kaplan!..

Katılmak isteyen arkadaşlar şimdiden kitabı tedarik etsinler.Subat ayı içerisinde okumaya başlayacağız zira..

(http://static.idefix.com/cache/0/270/33248)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: hanac - 30 Ocak, 2015, 13:43:15
Pizagor ile kitabı 2. el olarak kadıköyde bulduk.

Biz hazırız  :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 2 / China Mieville - Şehir ve Şehir
Gönderen: tommikser - 01 Şubat, 2015, 08:42:48
Biraz geç de olsa kitabı bitirebildim.

Dikkat İp Ucu !

Kitabı iki kısım olarak inceleyeceğim. İlki anlatılmak istenen kurgu. Aynı mekanda iki şehir fikri gerçekten çok yaratıcı. Bir kere yabancılaşmak diğerini ötekileştirmek adına kullanılan hayali dünya oldukça etkileyici. İlk okuduğunuz zaman bunu kavramakta zorlanıyorsunuz. Sanki Berlin duvarı gibi bir duvar bekliyorsunuz ama hepsi gerçekten kafamızda çizdiğimiz duvarlar. Bu açıdan bence yazarı takdir etmek gerekir. İnsanın kendine yabancılaşması ve birbirine çizdiği hayali dünya yazımsal olarak takdire şayan bir roman olmuş.

İkinci kısımda ise bu evrenin yazar tarafından nasıl mahvedildiğini görüyoruz. Saygı duruşunda bulunduğu Orwell'in 1984 romanı gibi bir roman yazsaymış gerçekten mükemmel bir eser olurmuş.

Orwell Ne yapmıştı peki?1984 yılında geçen romanda olay farklı bir evrende geçiyordu. Olay tamamen kurgusaldı. Sadece o evrene mahsusdu.Evet bu evrene müthiş bir yergi vardı ama biliyordunuz ki aslında olaylar kurgunun olduğu evrende geçiyordu. Bizde de aynı şekilde var olmayan iki şehirde Bezsel ve Ul Quamo'da geçiyor. Buraya kadar tamam da sen madem hayali bir şehir ve gerçeklik yarattın da tuttun bunların gerçekliğin ortasına kondurdun.

Yani komşuları Balkanlar,Türkiye ve Ermenistan.Eeee hadi bu tamam diyelim ki.Tuttun interneti koydun.Windows'un son sürümünü koydun,Google'ı koydun sonra da dedin ki iste kimsenin olanlardan haberi yok.Kimse ihlali bilmiyor.Hatta diğer devletler bile bilmiyor.Hadi canım sende.Sen gerçekliği o kadar işin içine sok,interneti sok falanı sok filanı sok sonrada eee insanlar iki şehirde olduklarını bilsinler ama ihlal korkusuyla göremesinler.
Yazar af buyursun ama dünyada internetin girdiği tüm ortamlarda devlet ne kadar totaliter olsa da onun varlığını etkiliyor ki o yüzdendir ilk yasaklana o mecra oluyor.Ben yazarın bu kısımda saçmaladığını düşünüyorum.De ki internet var ama Kuzey kore gibi yasak girene ölüm cezası,yok sürekli kameralar sizi gözlüyor sürekli gözlerinizden dünya gözleniyor (büyük biraderin gelişmiş versiyonunu yap saygıyı da çak).Ben bu kurguya bayılayım.İşte bu nedenlerden kitaba değerlendirmem düşük oldu.
Benim puanım 6.5/10

Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 2 / China Mieville - Şehir ve Şehir
Gönderen: pizagor - 02 Şubat, 2015, 12:12:11
China Mieville sıradışı bir şey tasarlıyor, gerçek hayattan aldığı bölünmüş şehir fikrini bir üst noktaya taşıyor. Aynı sokakları, meydanları, caddeleri farklı isimlerle kullanan, çevirmenin çapraz hatlı bölünme olarak adlandırdığı aslında kafalarda çizilen sınırların içiçe geçtiği, birbirine girdiği bir coğrafyada insanların birbirini görmemeyi öğrendiği iki şehir yaratıyor. Sırf bu kurgunun tadına tekrar varabilmek adına üşenmedim, iki yıl sonra yeniden okudum.

Olabilir mi böyle bir şey, böylesine yakınken insanlar birbirini görmezden gelebilir mi? İnanılmaz geliyor belki ama yaşanıyor: Lise dönemim, baskın karakter bir baba ve üzerinde disiplin ve baskı hissetmeye görsün isyan eden bir oğul düşünün. Her gün, her konuda hırgür çıkması işten değil. İşte böyle bir kavga sonrası bu baba – oğul brüt 100 metrekare bir evde tamı tamına bir sene boyunca birbirlerini görmemeyi, görmezden gelmeyi başarıyor, birbirlerine ne bir cümle, ne bir sözcük sarfetmeden. Bana kalsa daha da sürdürürdüm de babam en sonunda ilk adımı atmıştı ;D

Benzer bir görmezden gelme, yok sayma iş hayatında da olabiliyor, kindar tarafım bana bunu da yaşatmıştır illa ki. O yüzden daha büyük ölçekte böyle bir yok sayış olabilir gibi geliyor bana, hele bir de daha üst, yetki sınırsız, cezalandırma yöntemi karanlık bırakılmış başka bir oluşumun değneği ortadayken.

Şehir ve Şehir'i ilk okumam esnasında kimsenin görmediği bir üçüncü şehir de işin içine girdiğinde heyecan tavan yapmıştı bende. Fantastiğe rahatlıkla kayabilecek ve fenomene dönüşebilecek potansiyelli bir hikaye yazarın yoğun pozitivist yaklaşımıyla sıradanlaşıyor maalesef. Bu kurgu bir polisiyede heba edilmeyecek kadar değerli oysa ki.

Ama yine de benden helalinden bir 7,5..
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: alan ford - 07 Şubat, 2015, 14:44:04
  Ben okudum. :) Daha önce yazarın 24. Yüzyılda Cinayet , Anarşist ve Yıkıma Giden Adam kitaplarını okumuş biri olarak  ;D bu kitabı neden bu kadar beklettim doğrusu hiç bilmiyorum. Kitabın sonunda 6:45 notu olarak bilim kurgu aleminde gerçek bir efsane olan Kaplan Kaplan'ı okudunuz mealinde bir cümle var ki her kelimesine katılıyorum. Bester , bana kalırsa , kendinden sonra gelen ve bilim kurgu edebiyatını asık yüzlü kitlelere kabul ettiren Leguin , Dick gibi yazarları etkilemekle kalmamış, çizgi roman dünyasının efsane isimlerinden Alan Moore'u da çok etkilemiş . En azından Moore'un Bester'i çok sevdiğine dair her türlü bahse girebilirim. Katılanlar okusun kitap hakkında tekrar konuşuruz. Ama benim notum 10/10.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: alan ford - 07 Şubat, 2015, 15:13:13
  Bu arada Bester Yeşil Fener Yeminini yazan kişiymiş aynı zamanda. Umar abi senin de bekliyoruz bu başlığa yani  ;)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: Mrtekin - 07 Şubat, 2015, 21:01:00
Ben itkilenip şu an Nadir Kitap'tan sipariş verdim.

Bir sonrakine bulması kolay baskısı tükenmemiş kitaplardan seçseniz? :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: tommikser - 07 Şubat, 2015, 21:10:01
Bir aksilik olmazsa Mart ayı kitabımız Ursula K. Le Guin'den Mülksüzler.Çok kolay bulunabilen bir başyapıt.Maalesef daha okumadım bu sayede okumuş olurum.

(https://encrypted-tbn2.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcTK3-463VfAFTf86Ol1t18SMXhckXnH0_qLTfFSjyjkDP5CPTJu)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: köstebek - 07 Şubat, 2015, 21:22:44
hiç yorum yapan yok. Herkes okuyup geçiyor mu? mevzu bu mu? :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: tommikser - 07 Şubat, 2015, 21:29:40
Biz hanaç abinin etkisiyle topluca pazartesi başlıyoruz.Nasıl gaza geldiyse a.ford okumuş bitirmiş.Ben yorum yapacağım özellikle editörün kötü olduğu söylendi,kitaptan çok editöre sarmayı düşünüyorum.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: alan ford - 07 Şubat, 2015, 21:39:49
Alıntı yapılan: çizgiliköstebek - 07 Şubat, 2015, 21:22:44
hiç yorum yapan yok. Herkes okuyup geçiyor mu? mevzu bu mu? :)


Alıntı yapılan: tommikser - 07 Şubat, 2015, 21:29:40
Biz hanaç abinin etkisiyle topluca pazartesi başlıyoruz.Nasıl gaza geldiyse a.ford okumuş bitirmiş.Ben yorum yapacağım özellikle editörün kötü olduğu söylendi,kitaptan çok editöre sarmayı düşünüyorum.

Yahu ne gaza gelmesi , Şubat ayında okunacak denmedi mi? Sonra bi de yok efendim alan ford son anda katılır falan. Dönüp bir aynaya bakın yahu. Bu arada yazacak çok şey var ama spoiler olur , kızan olur falan diye bekletiyorum azıcık , üstelik kronik yazı kabızlığından muzdaripim ;D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: tommikser - 07 Şubat, 2015, 21:42:51
Bende Hasan abinin bekleyin demesinden dolayı iki roman,on çizgi romanı bitirdim.Elimdeki son roman bitsin hemen başlarım.Zaten yayınevi 16 punto basmış sanırım.Hemen biter :D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: hanac - 07 Şubat, 2015, 22:58:55
Bu seçim iyi olacak gibi.

Ocak ayı kitabı "Şehir ve Şehir" tam bir hayalkırıklığı ile sonuçlanmıştı.

Artık kim önerdi ise  :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: pizagor - 08 Şubat, 2015, 19:19:58
Alıntı yapılan: hanac - 07 Şubat, 2015, 22:58:55
Bu seçim iyi olacak gibi.

Ocak ayı kitabı "Şehir ve Şehir" tam bir hayalkırıklığı ile sonuçlanmıştı.

Artık kim önerdi ise  :)

Ahh şu okumadan yorum yapma alışkanlığı yok mu! İzlenimsel görüş verme yetersizliği. Rahmetli ne güzel söylemiş, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma hastalığı diye :)

Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: V - 08 Şubat, 2015, 19:41:09
Alıntı yapılan: pizagor - 08 Şubat, 2015, 19:19:58
Ahh şu okumadan yorum yapma alışkanlığı yok mu! İzlenimsel görüş verme yetersizliği. Rahmetli ne güzel söylemiş, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma hastalığı diye :)



Bu taş kafa kırar. Kaldı 4..
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: tommikser - 08 Şubat, 2015, 20:35:06
(https://encrypted-tbn2.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcQikhQBabWqBdWwWYShdqImIUB7m-psRgTvByGjJNIH4a98AZ0xtA)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: hanac - 09 Şubat, 2015, 12:25:56
Kitaba başladım, 50 sayfa bitti bile.

Jauntelemek ve Jaunte Sınıfı gibi kavramlar süper olmuş.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: Mrtekin - 09 Şubat, 2015, 12:32:49
Ben hala bunda takılı kaldım. Geriden geliyorum, arada başka kitaplar ve çr ler de var...

İlk 100 sayfa tam bir işkence idi, bazı esintiler güzel olsa da, 100'den sonra kitap açıldı...

Bir haftaya bitirmeyi umut ediyorum.

Hayırlısı, İnşallah :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: pizagor - 10 Şubat, 2015, 00:34:05
Sabah itibariyle Kaplan Kaplan'a başlıyorum... Mülksüzler'den önce Tılsımı Kudret okuyacaktık hani ??? Hani bizden fantastik yazarları da unutmayacaktık :-\
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: pizagor - 10 Şubat, 2015, 16:55:52
Kitapla ilgili ilk izlenimlerim nötrün olumsuza yakın olan tarafı. Gerçi henüz 60'lı sayfalardayım, umarım açılır...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: kalidor - 10 Şubat, 2015, 17:37:05
Şöyle silkelenip araya Almuric'i veya Fil Kulesi'ni koyalım.  Forumda Robert E. Howard'ı şad edelim.

Alfred Bester, Howard the Best  ;D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: pizagor - 11 Şubat, 2015, 10:51:25
Kitabı, okuduğum ilk yüz sayfa itibariyle buraların sevgili 'eleştiri sever – kolay beğenmez ismi lazım değiller'inin (alan ford'u tenzih ederim. Onun eleştirilerinin arkasında bir mantık var  :) ) gözüyle yorumlayacağım. Bitirdikten sonra kendimce de yazarım.

Yazının bundan sonrası ağır spoiler içerir, uyarayım!!!

Jountelemek gibi havalı bir isimlendirme olsa da bildiğiniz teleport (kitapta tele taşıma olarak geçiyor). İnsan beyninin o zamana kadar yapabildiklerine eklediği yeni bir yetenek. Jounte bunu ilk başaran insan. Daha sonrasında bilimadamları bu konuya yoğunlaşıyor, şifrelerini ortaya koyuyor ve zaman içerisinde herhangi birinin yapabildiği sıradan bir özelliğe dönüşüyor. Farklılık sadece insanların yapabildiği tele taşıma mesafelerinde ki buna göre bir sınıflandırma ve belgelendirme dahi söz konusu. Pekiyi sonrasında Jountelemek niye tüm sosyal ve ekonomik düzeni böylesi kökten bir değişikliğe uğratıyor, niye yeni bir çağ açıyor? Bester bu konuyu son derece yüzeysel geçmiş, fazlasıyla havada kalmış. Bu haliyle okuru tatmin etmekten fersah fersah uzakta.

Ana karakter Foyle'un uzay gemisinde hayatta kalması da çok yetersiz açıklanmış. Bir roketle vurulan ve darmaduman olan bir uzay gemisinde, Göçebe'de dolabın içine saklanarak ve oraya bir hava kaynağı bağlayarak hayatta kalıyor. Yiyecek için de uyduruktan onarılmış bir elbiseyle dışarı çıkıp, havası bitmeden hızlıca toplayıcılık yapıyor. Ama gerçekçi bilimkurgucular merak ediyor, en azından Foyle nasıl ve nereye dışkılıyor, bunlar yerçekimsiz ortamda havada öylece dolanıyor mu? Altı küsur aydır havayı nasıl yettiriyor? Bunlar önemli ayrıntılar!

Foyle öyle düşünce özürlü bir karakter ki kendisini farkedip te kurtarmayan bir gemi için kin güdüyor. Dikkatinizi çekerim gemiye, metale, cansıza. Bunun arkasındaki beyne, onu terketme kararını alan kişiye değil. Metale can üflüyor adeta, onu hayatta tutan nefretini ve intikam duygusunu metale yönlendiriyor. Bu yaşama gayesine dönüşürken birkaç sayfa sonra bu kıt akıllı varlık kullanıcı manuellerine bakıp, yorumlayıp kendine yokluktan bir roket inşa ediyor. Ki bu aylardır yapmayı düşünmediği bir şey.

Bir de düştüğü hapishanede 'fısıltı hattı' gibi saçmasapan bir kurguyla (güya bu hapishanede akustik öyle oyunlar oynuyor ki, alakasız iki noktadaki insan, diğerleri hiç birşey duymazken, birbiriyle gayet güzel iletişime geçiyor) birkaç ay içerisinde bir güzel eğitiliyor, yontuluyor, otuz tıldır kullandığı varoş ağzını bırakıyor, akıllanıyor.

Sorular, sorular, sorular...

Gerçekçi bilimkurgucular rahatsız ;D ;D ;D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: alan ford - 11 Şubat, 2015, 11:50:59
  Jacques Ranciere Cahil Hoca 'da :" halkın ve elin bilgisi ile , işçinin ve aletin zekası ile okulların bilimi ve seçkinlerin retoriği arasında karşıtlık kurmak değildir." der ve şöyle devam eder : " ... her sanat eserinin aynı zihinsel potansiyellerin pratiğe geçirilmesi olduğunun teslim edilmesidir. Her yerde gözlemlemek, karşılaştırmak , yan yana getirmek , yapmak ve nasıl yaptığını farketmektir söz konusu olan. Bu düşünme süreci , bu kendine dönüş her yerde mümkündür. Ama bu kendine dönüş düşünen bir tözün saf tefekküre dalışı değil , zihinsel edimlerine , katettiği yola ve aynı zekânın yeni toprakları fethederek o yolda daha çok mesafe alması imkânına kayıtsız şartsız dikkat edişidir."

  Buradan hareketle  Gully'nin dikkat kesilmesinde ve kendini geliştirmesinde intikam duygusu önemli rol oynuyor . Göçebe'de ki Gully Fowles kendisini kurtarmadan geçen geminin arkasındakini göremeyecek kadar kör , sonrasında da intikam ateşi gözlerinin açılmasını engellemiş bir durumda ve açıkçası bu bana tutarsızlık gibi gelmiyor. Bester'in anlatmak istediği için tam da gerekli olan bir adam bu haliyle. Fısıltı hattı konusunda çok bir şey diyemem , böyle bir şey mümkün müdür bilmiyorum ve açıkçası çok da takılmadım bu konuya.  Beni daha çok ilgilendiren , tam da kitabın ikinci yarısından sonra başlayan  ;) , Gully'nin  olayların ardını görmesiyle başlayan bir süreç. Bester bence burada toplumsal riyakarlığımıza şahane bir ayna tutuyor ve çirkin gerçekle yüzleştiyor. Her iyi ( gerçekçi olması şart değil ama ) bilim kurgunun yaptığı gibi..  ;D

Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: pizagor - 11 Şubat, 2015, 12:08:51
Doğa, ben de bu ayrıntılara aslında hiç takılmıyorum. Çizgiroman ya da roman, bir kitabı okurken sadece şuna bakıyorum, okuduğum hikayeden keyif alıyor muyum, yazarın dili ve anlatısı bana hitap ediyor mu, yenilikçi özgün bir şey mi okuyorum yoksa bir adaptasyon mu? Bilimsel olarak desteklenmiş mi, desteklenmemiş mi, bu geri planda kalıyor.

Yukarıdaki yorum sadece birkaç dostumuza ithafen, başka platformlarda yapılan eğlenceli tartışmaların bir uzantısı, buraya taşınması. Bir taklit (hatta özelden itirafı da geldi, başarılı bir taklit), başka bir şey değil.

Gerçi o yorumumda da hemen başlarken açıklamaya çalıştım. Yukarıdaki ben ben değilim aslında :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: pizagor - 11 Şubat, 2015, 12:15:55
Şu 'toplu okuma' işinden iyiden iyiye keyif almaya başladım. Normalde üzerinde durmadan geçip gideceğim bir sürü ufak ayrıntı birilerine aktarma hevesiyle kafama takılıyor. Bu seanslar daha kaliteli okumamı sağlıyor kesinlikle. Herkese tavsiye ediyorum :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: alan ford - 11 Şubat, 2015, 13:05:10
 Kısa zamanda değil ama şu kitabı da alabilir miyiz listeye :http://www.metiskitap.com/catalog/book/5141  (http://www.metiskitap.com/catalog/book/5141)
  (http://static.idefix.com/cache/0/270/325135)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: pizagor - 12 Şubat, 2015, 10:21:29
Şubat toplu okumasında sona yaklaşırken bu kapsam dışında araya R.E.Howard'dan Fil Kulesi'ni alacağım. Var mı katılan?
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: alan ford - 12 Şubat, 2015, 10:27:22
 Kitaplıkta bulursam ben varım ama Burhaniye'de de olabilir
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: tommikser - 12 Şubat, 2015, 10:28:29
Kaplan kaplan bitmek üzere ben de varım.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: kalidor - 12 Şubat, 2015, 12:02:11
Alıntı yapılan: pizagor - 12 Şubat, 2015, 10:21:29
Şubat toplu okumasında sona yaklaşırken bu kapsam dışında araya R.E.Howard'dan Fil Kulesi'ni alacağım. Var mı katılan?

2. kez okuyacak olsam da bir Conanperver olarak bu davete icabet etmemek mümkün değil. :D

Çizgiromanla karşılaştırmalı okumak daha da güzel olur. Beni de yazın...
Başlık: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: pizagor - 12 Şubat, 2015, 12:06:16
Sırada 4. kitap var: Fil Kulesi...

(http://static.idefix.com/cache/0/270/124689)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: pizagor - 12 Şubat, 2015, 12:08:43
Karşılaştırmalı bir derin okuma isteyenler için ön hazırlık babında arşivci kişiliği ile tanınan Kalidor'a, hemen kayıtlarına bakıp yanıtlayacağı bir soru...

Fil Kulesi hikayesinin bildiğim kadarıyla üç çizgiroman adaptasyonu var. İlki Conan The Barbarian serisinde oluyor. İkincisi ve çok daha güzeli Savage Sword Of Conan'da. Daha sonra Conan'ın hakları Dark Horse'a geçtiğinde yanılmıyorsam bu öyküyü bir kez daha ele alıyorlar.

Şimdi esas sorumuza gelelim, bu çizgi öyküleri hangi serilerin hangi sayılarından okuyabiliriz?
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: hanac - 12 Şubat, 2015, 12:14:48
Sonra bu kitabı öneriyorum.

(http://img1.dr.com.tr/pimages/Content/Uploads/ProductImages/398953/24c69ff0-afd0-4dee-aace-c5a9294d53fc-1.jpg)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: alan ford - 12 Şubat, 2015, 12:31:07
  ben de Fil Kulesi yokmuş (en azından Edirne'de ), şimdilik pas , Cesur Yeni Dünya için de pas hakkımı kullanıyorum ama muhabbetine katılırım muhtemelen
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: pizagor - 12 Şubat, 2015, 12:51:59
Cesur Yeni Dünya'da ben de yokum.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: kalidor - 12 Şubat, 2015, 12:52:34
Dark Horse'un uyarlaması romana daha sadık olabilir. Ben üç uyarlamaya da göz atacağım. İlginç bulduğum yerleri görselleri ile de paylaşırım.

Fil Kulesi (The Tower of The Elephant)  (SSOC #24) (Roy Thomas-John Buscema-Alfredo Alcala)

Fil Kulesi (The Tower of The Elephant  (Conan the Barbarian #4) ( Roy Thomas, Barry Smith, Sal Buscema)

Fil Kulesi, Hırsızlar Kralı ve  Yag-Kosha'nın Kalbi (Dark Horse fasikül 20 - 22) (Kurt Busiek ve Cary Nord)


(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/c/ce/Savagesword24_07.jpg)


Başlık: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: hanac - 12 Şubat, 2015, 13:37:56
Sıradaki 5. kitap, rekor katılım bekleniyor.  :)

(http://img1.dr.com.tr/pimages/Content/Uploads/ProductImages/398953/24c69ff0-afd0-4dee-aace-c5a9294d53fc-1.jpg)

Mart da başlarız, herkes şimdiden satınalma işlemlerine başlasın.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: pizagor - 12 Şubat, 2015, 13:51:58
Alıntı yapılan: kalidor - 12 Şubat, 2015, 12:52:34
Dark Horse'un uyarlaması romana daha sadık olabilir. Ben üç uyarlamaya da göz atacağım. İlginç bulduğum yerleri görselleri ile de paylaşırım.

Fil Kulesi (The Tower of The Elephant)  (SSOC #24) (Roy Thomas-John Buscema-Alfredo Alcala)

Fil Kulesi (The Tower of The Elephant  (Conan the Barbarian #4) ( Roy Thomas, Barry Smith, Sal Buscema)

Fil Kulesi, Hırsızlar Kralı ve  Yag-Kosha'nın Kalbi (Dark Horse fasikül 20 - 22) (Kurt Busiek ve Cary Nord)



En son Türkçe baskıları için de tahminde bulunayım:

Fil Kulesi (The Tower of The Elephant)  (SSOC #24) (Roy Thomas-John Buscema-Alfredo Alcala)  -  Conan'ın Vahşi Kılıcı Cilt 4 / Marmara Çizgi

Fil Kulesi  (Conan the Barbarian #4) ( Roy Thomas, Barry Smith, Sal Buscema)  -   Conan Klasik Maceralar Cilt 1 / Lal Kitap

Fil Kulesi, Hırsızlar Kralı ve  Yag-Kosha'nın Kalbi (Dark Horse fasikül 20 - 22) (Kurt Busiek ve Cary Nord)  -   Conan Fasikül 20 - 22  / Lal Kitap

Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: V - 12 Şubat, 2015, 14:19:08
Cesur Yeni Dünya'ya ben varım. .
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: hanac - 12 Şubat, 2015, 14:27:07
Alıntı yapılan: V - 12 Şubat, 2015, 14:19:08
Cesur Yeni Dünya'ya ben varım. .

Bu kararınız için sizi tebrik ederim Sayın V (5 sadece 5), sizi ilgili başlığa yönlendiriyorum.

http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,8928.0.html
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: köstebek - 12 Şubat, 2015, 14:43:17
Ben o kule hakkında çok kötü şeyler duymuştum, Aman dikkat edin...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: köstebek - 12 Şubat, 2015, 14:53:16
Eski kuşak olarak Alfa baskılarından okusam olmaz mı?
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: pizagor - 12 Şubat, 2015, 15:01:30
Alıntı yapılan: çizgiliköstebek - 12 Şubat, 2015, 14:53:16
Eski kuşak olarak Alfa baskılarından okusam olmaz mı?

Çizgiliköstebek Ağabey, Alfa Conanlarından hangi seriler hangi sayılar mevzusu kayıt altındaysa paylaş lütfen.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: kalidor - 12 Şubat, 2015, 16:18:15
Alıntı yapılan: pizagor - 12 Şubat, 2015, 15:01:30
Çizgiliköstebek Ağabey, Alfa Conanlarından hangi seriler hangi sayılar mevzusu kayıt altındaysa paylaş lütfen.
http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,3466.0.html
Bu linkte bulabilirsiniz...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: köstebek - 12 Şubat, 2015, 16:30:30
Kalidor Bey, bu arkadaşların daha hırsızlar prensi Taurus'dan da haberleri yoktur. Bayağı bir ön okuma yapmaları gerekecek!
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: pizagor - 12 Şubat, 2015, 16:52:57
Hocam biz romanını okuyoruz, bir efsanenin türediği kaynağı. Yanlış anlaşılmasın. Bakalım Roy Thomas mı daha büyük yoksa R.E.Howard mı?

Beş buçukuncu hissim Roy Thomas diyor bana :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: darkwood - 12 Şubat, 2015, 18:32:46
Alıntı yapılan: pizagor - 12 Şubat, 2015, 16:52:57
Hocam biz romanını okuyoruz, bir efsanenin türediği kaynağı. Yanlış anlaşılmasın. Bakalım Roy Thomas mı daha büyük yoksa R.E.Howard mı?

Beş buçukuncu hissim Roy Thomas diyor bana :)

Çizgiroman okumak candır, gerisi heyecandır.  8)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: alan ford - 12 Şubat, 2015, 21:31:24
  Kitapla ilgili daha önce de paylaştığım bir anekdot. Orwell daha 1984'ü yazmamışken Cesur Yeni Dünya'yı okuduktan sonra zehir zemberek bir yazı yayınlar ve kitabın , daha o zamanlar ancak bir avuç meraklının haberdar olduğu , Yevgeni Zamyetin'in Biz'inde çalıntı olduğunu iddia eder. Bana kalırsa çok ağır bir eleştiri bu. Zagor ne kadar Conan 'dan çalıntıysa Cesur Yeni Dünya'da ancak o kadar çalıntıdır. Ama daha da ilginç olanı daha sonra tutup Biz'in kurguladığı dünyayı aynen aldığı , hadi burada artık çaldığı diyelim , 1984'ü yazması. Kimbilir belki de eleştirisini kimse kaale almamış  ve o da ,çalsak da birileri çalıntı olduğunu söylese de kimse bir şey farketmiyor , diye düşünmüştür ;D  Bu çalıntı muhabbetinin son durağı Amerikan Edebiyatının en şahane adamlarından Kurt Vonnegut'tan gelir. Şahane romanı Otamatik Piyano için  : Huxley Cesur Yeni Dünya'nın fikrini Zamyetin'den çalmıştı , ben de Otomatik Piyano'nun fikrini büyük bir gururla Huxley'den çaldım der. Elbette Orwell'in "çalıntı"sı ve Vonnegut'un "çalıntı"sı aynı anlama gelmez. Keşke bu dört kitabı takım olarak karşılaştırmalı okusak. Şimdi tekrar Cesur Yeni Dünya'yı okumak isteğim pek yok ama böyle bir karşılaştırmalı okuma yapmayı ne zamandır istiyorum. Çünkü bu dört kitabı çok farklı zamanlarda okudum ve esinlenmelerin çoğunu kaçırdığımı düşünüyorum. 

   Meraklısı için kişisel sıralamam


1- Biz
2- Otomatik Piyano
3- Cesur Yeni Dünya
4-1984
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: Chuck - 12 Şubat, 2015, 21:40:12
Bu kitabı bende okumak istiyordum. Yakın zamanda temin edip katılacağım.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: hanac - 12 Şubat, 2015, 21:47:49
Kitap 1931 yılında yazılmış ve 1932 yılında yayınlanmış.

2 tane TV filmi de yapılmış; 1998 ve 1980 yapımı.

http://www.imdb.com/title/tt0145600/?ref_=nm_flmg_wr_3

http://www.imdb.com/title/tt0080468/?ref_=nm_flmg_wr_6
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: V - 12 Şubat, 2015, 21:51:11
Zaten okuma listemde bu kitaplar.Varım hepsine..
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: yunusmeyra - 12 Şubat, 2015, 22:46:31
The Robert E. Howard United Press Association veya sitenin orjinal kısaltmasıyla ;REHupa..burda yukarda bahsi geçen değinmeler ve sorular üzerine bir yazı var ;
The Tao of Conan
Why everything you think you know about Conan is probably wrong
By Dale Rippke


türkçeye'de çevrilen yazının başlığı şöyle tercüme edilmiş:
"Conan hakkında bildiğinizi sandığınız her şey neden yanlıştır?" ,Dale Rippke tarafından kaleme alınmış..
yazının orjinali için link:

http://www.rehupa.com/?page_id=23 (http://www.rehupa.com/?page_id=23)

yukarıdaki yazı yakın bir tarihte çevrilerek yayınlandı.önce yazının linkii ve çevirenini yazayım ve linki vereyim:

çeviri: Hüseyin Aksakal ve yayınlandığı yer: https://www.facebook.com/pages/Fantasia/899309153414075?fref=photo (https://www.facebook.com/pages/Fantasia/899309153414075?fref=photo) adresindeki bir fantezi topluluğu'nun güzel yazıları..
link:
https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=944457335565923&id=899309153414075&substory_index=0 (https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=944457335565923&id=899309153414075&substory_index=0)

"CONAN'IN TAO'SU
Conan hakkında bildiğinizi sandığınız her şey neden yanlıştır?
Dale Rippke
O bir vahşi değildi sadece, vahşetin bir parçası, yaşamın evcilleştirilemez unsurlarından biriydi; damarlarında kurt sürüsünün kanı dolaşır, beyninde kuzey gecesinin kasvetli derinlikleri kol gezer; yüreği yanan ormanların ateşiyle atardı— Robert E. Howard'ın Kara Dev öyküsünden alıntı.

Robert E. Howard'ın Cimmerialı Conan'ının bir hayranı olmaya dair en yılgınlık verici şey, Howard'ın karakterinde cisimlesen değerlere dair okurun öznel fikirlerinin sayısızlığıdır. Conan öykülerini, sözde herhangi bir yorumu geçerli kılabilecek kadar nüfuz edilmez olsun diye yazdığından değildir bu. Howard'ın Conan karakterinin özellikleri ve dürtülerinin ne olduğunu bildiğine ve bu sayede tüm seriler boyunca mantıklı bir tutarlılık içinde hareket ettiğini tasarladığına şüphem yok.

Öyleyse ne oldu? Niçin Conan'ın kim ve ne olduğuna dair bunca karışıklık var?

Bu kargaşanın başlıca büyük sorumlusu, Howard'ın 1936'da intiharından bu yana Conan Saga'sına eklenmiş olan taklit malzemesinin bolluğudur. L. Sprague De Camp ve Lin Carter tarafından sunulan ilk taklit öyküler, tüm müteakip çalışmaların havasını belirler, zira Howard'ın kendi öyküleriyle eşit olacak denli Conan Mitos'unun içine karışmıştır onlar. De Camp/Carter öyküleri, Conan'ın 'Kahramanca' niteliklerini (Kadınlara yönelik "Kaba Şövalyeliği" gibi) vurgulayıp, daha nahoş cephelerini minimize etmiş, kendi steril versiyonlarını sunmak suretiyle Howard vizyonundan uzaklaşmıştır. İkili, Conan'ı Howard'ın dürtüsel barbarından daha akıllı bir varlık olarak sunma eğilimindedir aynı zamanda...

Neredeyse her açıdan en büyük sorumlu Marvel Comics'tir. Onların Conan versiyonu, Howard'ın tasavvurundan neredeyse tamamen farklı bir karakterdi. Hayli garip şekilde, biraz da Marvel Comics'in, Çizgi Roman Kavramı'nın bir üyesi olmasının dayatmasıyla gündeme gelmiştir bu; Conan'ı pozitif bir rol modeli olarak sunmak zorunda kalmışlardı. Bu da yazar Roy Thomas'ın Howard'ın tasavvurunun iplerini bir parça sıkması ve Conan'ı hizaya sokmasıyla sağlandı. Conan hala düşmanları öldürüyordu (Başka Çizgi Roman Kavramı mensubu kahramanların sahip olmadığı bir izin) fakat daima meşru müdafaa olarak gösterildi bu; herhangi bir şekilde cinayet işleme izni yoktu. Bazıları bunun büyük bir değişiklik olmadığını tartışabilir ama Conan'ın kişiliğini ve dürtülerini tümüyle değiştiriyordu bu. Conan karakterinin diğer değişiklikleri de, Thomas'ın öykülerden tarih parçaları, olay parçaları alması ve karakteri fırlatıp atarak ve sabit, homojen bir bütünlük içine sokması yüzünden meydana gelmiştir. Kargaşaya ek olarak neticede De Camp/Carter öykülerini Marvel serilerine uyarlaması için Thomas'a izin verilmiştir. Thomas bunu müthiş farklı başarı seviyelerinde yapar. Çok geçmeden Thomas'ın bırakmasından kısa süre sonra, seriler Conan'ı ağır ağır, de facto bir süper kahramana; kelimenin tam anlamıyla bir Hyboria Çağı gözcü delikanlısına dönüştüren durağan, mülayim bir yığına dönüştü. Thomas'ın daha sonra dönüşü bile serilerin raydan çıkmasının ve kendi devasa mitolojisinin altında çökmesini engelleyemedi.

Aynı zamanda, çeşitli kalite derecelerinde taklit romanların düzineleri piyasaya çıkarıldı; aynı zamanda bir çift sinema filmi de piyasayı daha da karıştırdı. İnsanların Conan'ın gerçekte kim olduğunu bilmeyişi kimsenin umurunda mı?
Bu kargaşanın diğer ana sorumluları, sıradan Conan hayranlarından, Howard uzmanlarına dek Howard öykülerinin tüketicileridir. Sıradan hayran, genellikle onun sadece artan bir sayıdaki Conan yazarının ilki saydığından Robert Howard'a karşı ilgisizdir; hepsi birdir onların gözünde. Dark Horse Comics mi, Marvel Comics mi, yoksa taklit yazarlardan birini mi okuyorlar umursamazlar. Onların gerçekten tüm ilgilendiği Conan karakterinin serüvenleri üzerinedir.

İşin öbür tarafındakiler Howard hayranları ve uzmanlardır. Bunlar, sırf Robert Howard'ın yazıları vasıtasıyla keşfetmek isterler Conan'ın gerçek doğasını (mutlak olarak desteklediğim bir pozisyon) bilmek isterler. Kargaşayı sona erdirmek için Howard'ın oyun sahasının bile sınırlı olması tuhaf şey. Bunun tek bir ana nedeni görünüyor; çizgi romanlar veya taklit malzemesini önce okumaktan kaynaklanan mevcut bir peşin hüküm. Howard'ın karakterleri ve dünyasını daha erken okumalarla kirletme ve gölgelemeye, böylece hatalı materyal kavrayışına götürmeye yönelik bir eğilim bu. Beni asıl şaşırtan, insanların çoğunun işin böyle olduğundan tümüyle bihaber görünmesi ve genellikle suçlamak için Howard öykülerine yönelmesidir; tutarsızlıklar, berrak olmayan dürtüler alıntılarlar; genel inanış da Conan'ın "herkes için her şey" olduğudur. Bu, neredeyse her Howard uzmanının (ben dâhil) kabahatli olduğu bir şeydir. Kimi zaman bu çelişkili bilgilerin hepsi, aynı zamanda kendi aklımızın düzen yaratma çabasındaki insan doğasından kaynaklanır. Çoğunlukla, nihai sonuç bir miyopluk şeklidir; ağaçlara bakarken ormanı kelimenin tam anlamıyla göremezsiniz. Hepimiz şahsi önyargılarımızı öne çıkartır ve kurtulması aşırı zor öznel inanç değerleri içinde mahpusa dönüşürüz.

Bu çalışmanın bazı aşamaları, inanç değerlerinin doğrudan bir örneğidir. Conan'a Marvel Comics vasıtasıyla rastladım. Bu kuruntulu varoluşu yaşamaktan dolayı mutluydum; Conan'la ilgili kendi inancımdan mutluydum. Sonra Robert E. Howard United Press Association (REHUPA)'ya katıldım. Bu hemen mutlu etmese de ağır ağır gözlerimden perdeler düştü ve Conan'ı sahici, farklı bir ışık altında algılamaya başladım. Howard'ın barbarı ve çizgi romanlardaki herif arasında gerçek, somut farklılıklar vardı. Neredeyse, Conan'ın sözde daha kahramanca çehrelerinden kimisi, olanaklı en aşırı durumlara dek zorlanmış gibiydi. Marvel Conan'ının en soylu niteliklerinin birkaçı, Howard öykülerinde yoktu veya ciddi şekilde suskundu. En dikkat çekici farklılıklardan bazıları şunlardır:
• Conan uğruna yaşadığı demirden bir ahlak anlayışına sahiptir.
• Conan sadece hak eden insanları öldürür.
• Conan zavallı ve masumları kötü insanlardan korur.
• Conan hiçbir koşul altında bir kadını öldürmez veya bir çocuğa zarar vermez.


Bu insanların Conan karakteri ve gizemi ekseninde tartıştıkları olguların bazılarından sadece ufak bir seçmedir. Tek problem var; Howard'ın yazılarında insanların üstüne kondurduklarından başka, neredeyse hiçbir bir kanıtı yok bunların.
Hadi, bir örnek olarak Conan'ın asla bir kadını öldürmeyeceğine dair hayal ürünü görüşü inceleyelim. Bu konunun konuşulduğu öykülerde Conan'ın hareket tarzı üzerine Howard tarafından sağlanmış sadece dört gönderme vardır. Occam'ın Usturası'nı ve bir parça sağduyu kullanarak bu dört pasajı incelemek, Howard'ın niyetlerini aydınlatacaktır.
İlk kanıt, Kara Kıyının Kraliçesi'nde sözü edilendir. Conan'ın yolcu olduğu gemi, Belit tarafından yönetilen kara korsanların saldırısına maruz kalır. Conan korsan gemisini oklamayı düşünür, gemi yaklaşırken de Belit'i görür. "Conan oku kulağına kadar çekti—sonra bir tür kapris veya kaygı elini engelledi ve oku kadının yanındaki uzun boylu mızrakçıya yolladı." Bir açıdan, Conan'ın kadınları öldürmeyeceği fikrini desteklemek için kullanılmış olabilir bu. Asıl problem, Howard'ın bunun "Bir kapris veya kaygı" sonucu olduğunu göstermiş olmasıdır. Fazlasıyla öngörülmez olmak, Conan'ın bir kadına asla zarar vermeyeceği, hiç vermemiş olduğu mantığını kolayca çökertebilir gibi görünüyor.

İkincisi Alacakaranlık Xuthal'da görünüyor. Conan'ın katını Natala öldürülmek üzere Thalis tarafından kaçırılır. Bu sayede Conan Stygialının olabilecektir. Natala Thalis'in planındaki çatlağa dikkat çeker. "Gırtlağını kesecek", diye cevap verir,Conan'ı Thalis'ten daha iyi tanıdığı inancıyla. Bu, gerçekte Conan'ın asla bir kadını öldürmeyeceği düşüncesini öldürse gerek. Howard Natala'nın kadını öldüreceğini umduğunu yahut onu öldüreceğini hayal ettiğini yazmamıştır; Natala'nın, Conan'ın Thalis'i öldüreceğini bildiğini belirtir. Conan belli kışkırtmalar altında bir kadını öldürecektir. Koruması altındaki bir kızı öldürmek de yeterli nedendir.

Üçüncü kanıt, Kara Çemberin Halkı'nda bulunur. Conan, Devi'yi kamufle etme ihtiyacı duyar ve yakınlardaki genç bir kadının giysilerini almaya karar verir. Devi onlar için kızı öldüreceğinden endişe duyar. "'Normalde kadınları öldürmem,' diye homurdandı. 'Gerçi bu dağlı kadınların kimisi dişi kurtlardır.'" Bu bağlamda okumaktan kaynaklanan bir çift ilgi çekici gerçek var. Her şeyden önce, sıradışı koşullar altında kadınları öldüreceğini düşünebilmekte olduğunu ima etmekte. İkincisi, koşullar şahsına şiddet uygulamaya niyetlenen kadınlara yapmaya mecburdur. İddianın hatırı için, bir çatışmayı kazanmak veya onu avantajlı olmayan bir duruma sokarak zorda bırakacak o kadınlara yönelik sınırlara gideyim. Kuramsal olarak, Kızıl Çiviler'de Valeria, Tascela'yı öldüremese bunun olabileceğini görebilirdik; büyülü lazer asası tarafından kızartmaya dönüşülmemek için, bunu denemek Conan'a düşecekti. Onları öldürmeye karşıysa dahi, sırf Conan'ın kendisinin bir kadın tarafından öldürülmesine izin vermeyeceğini bilmek bile sağduyunun gereğidir aslında.

Dördüncü kanıt Evdeki Haydutlar'da görünüyor, kaldı ki bu insanların Conan'ın bir kadını öldürmeyeceği fikrine varmasına yarayan ana bulgudur. Öyküde Conan'ın kadını onu yetkililere ihbar eder, onu zindana tıkarlar. Conan kurtulur ve eski sevgilisinin dairesine döner. Onu öldürmek yerine binanın tepesine çıkarır ve arkasındaki lağım çukuruna atar. Conan'ın kadınları öldürmeyeceğine dair temel kanıt, "Eğer onun ellerinde ölümü bu kadın hak etmediyse, o zaman kim hak etmiştir gerçekten?" düşüncesinden kaynaklanır. Problem, bu kanıtı bir parça zayıflatmaya hizmet eden bir ayrıntıdadır. Conan'ın dürtüsünü aydınlatan sahne esnasında geçen ilginç bir pasaj vardır. Conan odaya girer ve kıza bakar. Elinde kanlı bir bıçakla orada dururken, kız yaşamı için yalvarmaya başlar: "Conan cevap vermedi; öylece durdu ve iri bir başparmakla hançerinin ağzını yoklayarak, yanan gözleriyle ona kızgın kızgın baktı. Sonunda odayı geçti..." Howard bu pasajı kızla karşılaşma esnasında Conan'ın güdülerini tasvir etmek için kullanıyor. Bundan edindiğim karşı konulmaz görüş, Conan'ın odaya tamamen kadını öldürmek için girdiği ve kendisini toplamak için bir an durduğudur. Kadın ona yaşamı için yalvarırken, o kadını oracıkta öldürmek dürtüsüyle (kocaman bir başparmakla hançerinin ağzını yoklayarak) boğuşmaktadır. Hemen hemen aynı şekilde, bir "kapris veya kaygı" yüzünden Belit'i öldürmeye kendini ikna edemeyen Conan, kapatmasını da öldürmeye kendini ikna edemez. İntikam ihtiyacını, bunun yerine kadını bir lağım çukuruna atarak hafifletir.

Howard'a göre, aslında Conan'ın huyunda kadın öldürmek olmasa da, belli koşullar altında onları öldürür; eğer biriyle çatışmada zorda kalırsa veya bir kadın koruması altında olduğunu bildiğimiz birini öldürürse. Evdeki Haydutlar'da kız onu kesinlikle ihbar etmiştir ama Conan ölümden kurtulmuştur; bu yüzden o gerçekte "Öldüreceği kadın" kategorisine girmez. Neredeyse buna yaklaşmış olsa da, bunun yerine Cimmerialının "zarar yok, suçlu yok" tasnifi içindedir. Conan'ın hala bir kadını öldürmeyeceğine peşin hükmünü öne sürebilir birileri. Howard, doğru kışkırtma sağlandığında açık açık Conan'ın kadınları öldüreceğini demeye getirmektedir.

Tüm bunlar, bizi bu çalışmanın ana temasına geri getiriyor. Çoğu insan Conan'ın kim veya ne olabileceğine dair çarpık bir fikre sahip olduğundan, Cimmerialısı hakkında bize ne söylemeye çalıştığına bir göz atalım. Benim iddiam, Conan karakterinin serilerde tamamen tutarlı ve Howard'ın çizdiği, çok berrak bir karakter anlayışı olduğudur.
Howard, karakterinin, tanıdığı çeşitli insanların modeli olduğunu açıklıyor, Petrol işçileri ve benzeri. Her biri Cimmerialı Conan denilen karışımı yaratan özellikler sağlar. Doğru bir görüşe göre, Conan karakteri düpedüz numune değilse de, aynı zamanda hayli ikonik unsurlar içerir.

Conan öykülerinin alegorik doğasına dair geçmişte tartışmalar yapılmıştır; bunun çatısı, uygarlık barbarlığa, kolektivizm, bireyciliğe karşı temasıdır; Howard'ın Conan öykülerinin üstüne taktığı çengellerdir bunlar. Bu basit kavramlar içindeki alegoriyi açıklamak, bunu adaletsiz kılmaz. Dikkat ederseniz, gerçek barbarlık uygarlığın antitezi değildir. Barbarlık aslında uygarlığın basitleştirilmiş bir versiyonundan fazlası değildir. Howard'ın barbarlık hakkındaki ülküleşmiş görüşünün gerçekle ilgisi yoktur. Bu daha da derinlerdedir. Ta, Batı Felsefesi geleneğindeki en eski tartışmalardan biri olan Nomos ve Physis arasındakine dek gider bu.

Nomos prensipleri, uygar Yunan toplumunun temeliydi. Sanat, sınıf ve mantıktan oluşurlardı. Çoğu barbar kültürlerini içeren her uygarlaşmış toplum, nomos kavramlarına bağlı kalır. Sanat, insanoğlunun iradesinin etrafındaki dünya üzerindeki kullanımı, sınıf kontrol aracı, mantık da nesnelerin yaptıkları şeyi niye yaptığının açıklamasıdır. Bildiğimiz tüm uygar toplumlar, bir nomos yaklaşımı sayesinde çalışırlar. Nomos dünya görüşü neredeyse her zaman kolektiftir ve genellikle hepimiz aynı bakış açısını paylaşırız.

Howard'ın nomos gerçekliğine dair görüşü, mademki insanlarca çatlatılmıştır, o zaman o da herhangi bir uygarlığın, eşit derecede çatlak algıları temel aldığı görüşünü izlemekte diretir. Conan öyküleri uygar kültürün becerileri üzerinde canlanır ve her zaman onu kültür bileşenleri arasındaki uyumsuzluğa da uygun şekilde yozlaştırılmış ve çöküşte (Varlıklıların, yoksullar üzerindeki iktidarı) yahut kollektif güvenlik yüzünden gerileme sırasında arzularını başarmaya çalışan bir tür can sıkıntısı içinde olarak sunar.

Bu gerileme, kavmin kaçınılmaz çöküşünü hızlandıran bir zayıflığı getirir. Uygarlığın rasyonelliğe bağımlılığı, aynı zamanda dogma ve sahte bir moral üstünlük duygusu yoluyla kendi çöküşüne de götürür onu.
Howard, uygarlığın entropik (düzensiz) bir ışık içinde olduğunu gösterir. Uygarlık her zaman bir çürüme hissi, yozlaşma kokusu taşır. Kara Nehrin Ardında'da Howard bunu şöyle belirtiyor: "Barbarlık insanlığın doğal halidir. Uygarlık doğadışdır. Koşulların bir kaprisidir. Barbarlık her zaman nihai zaferi kazanmalıdır." Epey gerçek bir görüşe göre bunun anlamı, uygarlık kendi yapay kanun ve dogmaları içinde öyle yerleşmiştir ki, barbarlık tarafından sunulan meydan okumaya karşılık vermesi mümkün değildir. Barbarlık kaotik, öngörülemez ve yaratıcı olanı kucaklar. Uygarlığa karşısında savunma yapmaya hazırlanmasını olanaksız kılan şekillerde saldırır. Barbarlığın sonuçta hiçbir sınırlaması yokken, uygarlık kendi algıları tarafından sınırlandırılır.

Conan Destanı içinde Cimmerialı neredeyse düzeni sarsan katalizör olarak sunulur. macerayı yeni mekanlara sürükler. O, uygar davranışın antitezidir; bu yüzden Howard'ın Conan'ın "Vahşi" liğini Physis prensiplerine dayandırması şaşırtıcı olmasa gerek. Doğal, kaotik ve irrasyonel olanı içerir o. Conan bu belirtilerin hepsini kesinlikle sergiler. Howard onu yazdığı neredeyse her hikâyede farklı vahşi hayvan tipleriyle kıyaslamak suretiyle doğal olanı yükseğe koyar. Conan'ın kaotik davranışını, kaprislerine göre hareket edişini tehşir eder ve onu "Çalkantılı" olarak tarif eder. Conan'ın temel irrasyonalitesini, her seferinde içgüdüsel olarak hareket ettiğini ifşa eder Karakter, pratik olarak Physis davranışının bir poster çocuğudur.

Physis yaklaşımına göre davranan bir karakter, anti kolektif olacaktır mecburen. Conan bir bireydir, toplumun bir parçası değil; uygarlığın kanunları ve zırvaları içinde elde edilemez. Tarif olarak Conan bütünüyle töre dışı ve kendi-merkezlidir. Kendi içinde bir kural görevi üstlenir, hatta tamamen uygarlık üzerinde avlansa da, kurbanları esasen çürümüş olduklarından özellikle kötü olarak karşımıza çıkmaz. Bu durum, çok karanlık bir dünyada parlak bir ışık demetiyle aydınlatır onu.

Conan'ı canayakın bir karakter yapmaktaki en büyük problem, onun güdülerinin nadiren başkalarını düşünür izlenimi bırakması ve genellikle neredeyse ben-merkezli görünmesidir. Howard Conan'a bireysellik katmak için tipik nomos davranışlı olanın yerini alabilen, yine de azla töredışı ve çıkarcı görünmeyen bir değerler dizgesi kurar. Bu problemi kaba bireycinin Physis modelini almak ve mantıklı sınırlarda hareket ettirmek suretiyle çözmeyi dener. Bana sorarsanız Conan, Alfa Erkeği fikri üzerinde temellerini bulur. İlgi çekici olan ise bunun Alfa-erkeği "şef-köpek" tipinin insan değil de, gerçekte hayvanların doğadaki(Vahşi) davranışlarını temel alışıdır. Conan, "Sürünün Alfa Erkeği" modeline ait birkaç farklı özellik sergiler.

En belirgin özellik, Conan'ın parçası olduğu herhangi bir grupta, grubun hâlihazırdaki lideriyle doğrudan çatışmak suretiyle liderlik rolüne yükselmeyi denemesidir. Bunun mükemmel örneklerini Aydaki Demir Gölgeler'de Khroshalı Sergius'la dövüşünde ve Kara Adamın Havuzu'nda Zaporavo ile dövşlerinde görürüz. Bu özelliğin en iyi örneği ise Bir Cadı Doğuyor'da meydana gelir. Conan bir hayvan sürüsünün alfa-erkeği olmasının en önemli unsurlarını bulduğumuz bir sahnede, Olgerd Vladislav'dan Zuagir Bedevilerinin komutasını gaspeder. Conan doğrudan belirtir; "çölde düşmüş bir şefe yer yoktur. Eğer savaşçılar seni sakatlanmış ve mevkisini yitirmiş görürse, kamptan asla sağ çıkmana izin vermezler." Bu özelliğin zirvesi, elbette ki Conan'ın Aquilonia tahtını almak için Kral Namedides'i boğuşudur.
Conan'ın sergilediği bir başka özellik de başka bir insanın iradesini kabul etmeyi daima reddetmesidir. Adam, tüm destanda, bir kez bile bir düşmana teslim olmaz. En çok istedikleri olmadığında bile daima salınarak yürür. Bir savaştan taktiksel geri çekilişle ayrılabilir ama asla boyun eğmez veya teslim olmaz. Doğal olarak bu "Gırtlağı açıkta bırakmak" sayılır; bu da bir alfa-erkeğinin asla yapmayacağı bir şeydir. Önce ölmeyi tercih eder o.

Üçüncü özellik, alfa-erkeği'nin, "Sürü"sünün üyelerini dış tehlikelerden koruma sorumluluğunu içerir. Conan'ın liderlik pozisyonunu kabul eden herkes, onun "Sürü"sünün bir üyesine dönüşür, o da yaşamını ortaya koymak noktasına dek korur onları. Bu özellik en açık şekilde kadın yandaşlarını ne kadar vahşice koruduğuyla tasvir edilir ama aynı zamanda Kara Çemberin Halkı'nda kanını dökmek için uluyor olsalar bile, kuşatılmış yerlilerini terketmeyi reddetmesiyle de ortaya çıkar. Bu Ejderin Saati'nde, Conan'ın işgalci Nemedialıların ahlaksızlıklarından "Kullarını" korumaya yönelik sorumluğunu fark ettiğinde de kendisini ortaya koyar. Conan karakterine bakarken önemli bir özelliktir bu; Onun Aquilonia ulusunun kralı olmasından çok, Aquilonia halkı onun "sürü"sünün üyeleridir.

Son özellik, Conan'ın sürüsünün kadınlarına nasıl bağlandığına dairdir. Doğada Alfa-erkeği onun korumasından hoşlanan, seçtiği herhangi bir dişiyle çiftleşme hakkına sahiptir. Biz de Howard'ın öykülerinde bu konuyu birkaç kez deştiğini görüyoruz. En belirgin örnek Demir İblis'teki Octavia'dır. Conan onu Khosatral Khel'den korur ve daha sonra onun "Kadını" olduğunu varsayar. Aslında kadının sadece ona âşık olmuş numarası yapıyor olduğu gerçeği bile onu fazla etkilemez; yine de onunla cinsel ilişkiler beklemektedir. Benzer bir sahne Kara Çemberin Halkı'nda Conan'ın Devi Yasmina'yı Yimsha'nın kâhinlerinden kurtarıp, korumasını yeniden sağlamasından sonra ortaya çıkar. Sonuç itibarıyla Yasmina'nın artık bir rehine olarak kullanışlı olmadığının farkındadırlar, bu yüzden Conan onu "Kadını" olarak tutmaya karar verir ve bunu Devi'ye seçme hakkı bırakmadan samimiyetle belirtir. Kayıp Kadınlar Vadisi bile, Conan Livia'nın oyunu "kendi" kurallarıyla oynamak istemediğini fark ettiğinde ve "Bamulaların savaş şefi için uygun kadın" olmadığı usavurumu yüzünden yiğitçe onu ülkesine postaladığında ima edilir. Conan aynı zamanda birçok durumda dikkate değer bir kaotik tutumla hareket etmek suretiyle bir Physis özellik sergiler. Howard, Conan karakterinin öngörülemez olma ihtiyacında olduğunu bilmektedir; bunu her zaman ima eder: "Barbarlar tuhaf, anlaşılmaz şeyler yapardı." Conan'ın kadınları öldürmesi hakkında daha önceki tartışma istisnai bir durumdur.

Conan bir kapris veya kaygı yüzünden Belit'i vurmamayı seçtiğinde, bu öngörülmezlik davranışıdır (Aynı zamanda Belit korsanların lideri olduğundan, ölümü de savaşı sona erdirebileceğinden akıldışılık sınırını da aşar). Karmaşa, öngörülmezlik demektir. Howard, Evdeki Haydutlar'da, Conan ve kapatması arasındaki sahneyi bir öngörülmezlik sahnesi olarak sunar; zira onu Cimmerialının kadını öldürmeyi amaçladığı şeklinde yazdığı açıktır, fikri yalnızca son anda değişmiştir. Unutmayalım ki Kara Dev'de Amalric Conan'ı "tüm hırsızlarımın en çalkantılı olanı!" diye tarif eder. Çalkantılı demek, rastgele veya şiddetli şekilde öngörülmezlik anlamına gelir. Howard'ın Conan'ın böyle hareket etmesini sağlamaya niyetli olduğu açık görünüyor.

Akıldışılık Conan'ın sergilediği başka physis özelliğidir ve düşüncenin olağan akışında sözcüğün kendisinin olumsuz çağrışımları yüzünden bunu zorunlu kılmak biraz daha zordur. Akıldışılık, genelgeçer görüşe göre, karakterin kaynak olarak hiçbir mantıklı temeli olmayan düşünceler sergilemesi demektir. Howard, Conan'ı içgüdüsel hareket eden, düşünmeden önce eyleme geçen olarak tarif ediyor. Howard'ın Demir İblis öyküsünde Khawarizmli Ghaznavi, hünerli Conan'ın sergilediği işleri"zekâdan çok vahşi hayvan içgüdüsü"yle başardığına dikkat çeker. Howard, Conan'ın akıldışığını onun duygusal durumuna bağlar. Kâsedeki Tanrı'da öldürdüğü Set'in oğlu'nun başsız cesedinden dehşet içinde kaçar. Kaçış girişimi Kara Kıyının Kraliçesi'nde de, Kâsedeki Tanrı'da da daha rasyonel olup, yani mantıklı davranıp odadaki silahlı adamları seçeceğine önce onu tehdit eden silahsız adamı öldürmek suretiyle başlar.
Howard'ın Conan'ı uygar davranışın antitezi olmasını amaçladığı epey açık görünüyor bana. Barbar, içinde dolaştığı uygar ulusların dünya görüşünden tamamen farklı bir yaklaşımla davranır. Uygar kafa yapısıyla etkileşime girer ama asla ona sarılmaz; genellikle ona yönelim aşağılamasını ifade eder. Uygar dünya görüşünü reddedişini, Kayıp Kadınlar Vadisi'nde dosdoğru belirtir: "Farklı ülkelerde adetler farklıdır ama bir adam yeterince güçlüyse, kendi anayurdunun geleneklerinden bazılarını her yerde dayatabilir. Ve kimse de bana asla aciz diyemez!" Conan nomos değildir. Baştan sona physis'tir o.

Conan, Howard'a göre Cimmeria'yı yoğun dünyayı görme hevesi ve yaşamı her yönüyle deneyimlemek için terk eder. Bu, tüm öyküleri baştan sona etkisi altına almıştır. Conan sınavsız bir yaşamla ilgili değildir: onun arzusu "Bırak yaşıyorken dibine kadar yaşayayım hayatı; bırak da kırmızı etin lezzetli suyu ve ekşi şarabın tadını damağımda duyayım, ak kolların sıcak kucaklayışını, mavi kılıçlar alevlenip kızıllaştığında savaşın çılgın neşesini bileyim, mutluyum ben" ve "Yaşıyorum, yaşamla yanıyorum, seviyorum, öldürüyorum ve mutluyum" a dairdir.

Conan ölüm saçar ama onun gerçekliği, değişmez şekilde yaşam yönünde hareket etmektedir. Bu bir paradoks gibi görünebilir ama nomos perspektifinden bakıldığında gerçektir bu. Conan yaşamı yaşamaya öyle aşıktır ki, her fırsatta ölümle flört etmek suretiyle onu riske atmak ister. Herhangi bir savaş kıdemlisinin kanıtlayabileceği gibi, İnsanlar sadece var olur—onu sahaya sürene dek yaşamı gerçekte yaşamazsınız. Conan yaşamıyla ölümle danstan başka bir şey değilmiş gibi yaşar.

Conan Destanı hakkında daima kafamı karıştıran bir şey, physis yaklaşımı karşısında uçuyor gibi görünen krala dönüşmesi gerçeğidir. Bizzat Howard bile Ejderin Saati'nde Conan Ahriman'ın Kalbi'nin peşinde kılık değiştirip Zingara'da at sürerken, problemi kabul eder gibi görünür. "Ve göründüğünden fazlasını da hissediyordu; eski anıların uyanışı, ayağını imparatorluk yoluna koymadan önceki yarına dair kaygı duymadan eğlenen, kavga eden, içen, serüvenlere atılan köpüklü bira, kızıl dudaklar ve dünyanın tüm savaş alanlarında savurmak için keskin bir kılıç dışında arzusu olmayan gezgin bir paralı asker olduğu eski, vahşi, çılgın, muhteşem günlerin yeniden dirilişi." Öyle görünüyor ki, nomos dünya görüşüne doğru hareket etmektedir. Belki de bir dereceye kadar. Akılda tutulması önemli olan şey, bağlamdır. Conan'ın uygar bir ülkede kral oluşu, daha şahsi bir düzlemde yazılmış uygarlık barbarlığa karşı ana temasından başka bir şey değildir. Barbarlık öyle etkilidir ki sadece bir herif uygar dünyanın düzenini altüst edebilir.

Tüm bunlar bizi bu çalışmadaki asıl noktaya geri götürüyor. Halk, yazarlar ve hayranların mantığı gerçekten Conan'ı idrak etmez çünkü ona nomos gözleriyle bakarlar. Onlar varoluş öncesi güvercin yuvalarının içine çekmek için onu kategorize etme ihtiyacı duyarlar. Onu kendi konforlu kuşaklarına uydurmak için değiştirirler. De Camp ve Carter Conan'ı daha rasyonel yapar; bir nomos davranışı. Roy Thomas Conan'ın öngörülemez davranışını alır ve gerçek, davranışsal özelliklerden demirden bir anlayış inşa eder; nomos inancının esas özelliği. Halk da bunu yutar.

Conan nomos değildir. Howard kesinlikle onu o şekilde yazmamıştır yoksa yaptığı muhayyilemizi ele geçirecek güce sahip olmazdı. Conan, doğru kavradığınızda muhayyilemezi tutuşturur çünkü bizatihi olduğu kişidir o. Uygarlıkların zırvaları içinde elde edilemez; neticede onu ilgilendirmez bunlar. O sadece yaşamını kendi koşullarıyla yaşamak için var olur; özgür yaşa ya da öl. Gerçek Conan budur.

Bu niye önemli? Eşyanın tabiatı üzere, boşanan taklit malzeme seli nedeniyle insanların Conan algısını değiştirmek için çok geç muhtemelen. Fakat uzun süre önce bir kez, insan özgürlüğün nihai ikonunu sunma işini halletmek için zaman harcayan Teksaslı bir yazar için yeterince önemliydi bu. O ne önemli diyorsa, onurlandırmak benim için önemli.
Bu çalışmayla aslında kimsenin fikrini değiştirmeyi ummuyorum. Gerçekte bu sadece benim bakış açım. Fakat inanıyorum ki somut kanıtlara dayanan geçerli bir açı. Gerçekte tüm istediğim, bunu bir parça düşünmenizi sağlamaktır. Bob (Robert E. Howard çn.) için en azından bunu yapabilirim...
Dale RIPPKE
Çeviri: Hüseyin Aksakal


Not: Yazıdaki Nomos; insan aklının ürettiği değerler bütününü, Physis ise doğanın ürettiği unsurları ifade ediyor. Kavramlar latince olsa gerek. Türkçede tek kelimeyle karşılamak zor olduğundan olduğu gibi bıraktım."

                                                                                                                      -alıntıdır-
not:yazıdaki paragraflandırma ve koyu renk vurgular yunusmeyra'nın tasarrufudur  ;)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: yunusmeyra - 12 Şubat, 2015, 22:51:17
biliyorum ki yazıda geçen conan tanımı yani r.e.howard'ın conan'ı, kalidor'un'da conan'ıdır  :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: kalidor - 13 Şubat, 2015, 08:35:11
Alıntı yapılan: yunusmeyra - 12 Şubat, 2015, 22:51:17
biliyorum ki yazıda geçen conan tanımı yani r.e.howard'ın conan'ı, kalidor'un'da conan'ıdır  :)

Bu makale paylaşımı için kendi adıma ve tüm Conanpeverler adına teşekkür ederim Tarkan Abi :) Hüseyin Aksakal Bey de çeviriye emek ve zaman harcamış, sağolsun.

Türkiye'nin ilk ve tek Barbar Conan blogu olan  www.barbarconan.blogspot.com blogunda zamanında yazdığım kısa bir anektotu aşağıya ilintiliyorum:

"Barbar Conan alt metinde yağmacılığın, fırsatçılığın, şehvetin, paranın, devamlı yükselmenin, kaba gücün, her zaman güçlünün ayakta kalıp zayıf olanın yokolmaya mahkum olmasının, başarıya giden yolda herşeyin mübah olması gibi unsurların kendine özgü bir ahlak anlayışla yoğrulduğu bir tasavvurunun kısaca vahşi kapitalist sistemin en yalın halde edebiyatta/çizgiromanda cisimleşmiş halidir. En azından Robert E. Howard'ın Conan'ı böyledir. Çizgiromanda bu biraz daha törpülenmiştir.

Benim ve diğer Conanperverlerin bu karaktere meşki ise bize sunduğu Hiborya Çağı'ndaki müthiş fantazya, nefes kesen kılıç sahneleri, gerçekçiliği, antihero duruşu,  hoş kıvrımlı çeşitli bedenlerin raksı ve müthiş karizmasından ileri gelmektedir.

Biz alt metinlere takılmadan sis ve gölgeler ülkesi Kimmerya'nın tepelerine beraber tırmanır, Beyaz Elin sonsuz refah ve gençlik ülkesi Hiperborea'nın hülyasını beraber kurar, Vanaheim soğuğunda Buz Devin Kızı'nın peşinden beraber koşar, Fil Kulesine elvererek çıkar, Zamora'da hırsızlık, Zingara'da denizcilik öğrenir, Turan steplerinde paralı asker olarak at sürer, Koth'da Hirkanya çeliğinden kılıcımızı sallar, Stigya'da yılan tanrı Set'e nefret besler, Kara Krallıkların Kıyılarını beraber yağmalar, Vilayet Denizinde Kozaklarla Turan'a akınlar düzenler, Akilonya sınırında Piktlerle savaşır ve Tarantia'da kanlı tacı beraber takarız. Macera akar da akar... İşte Age of Conan budur !
"
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: pizagor - 13 Şubat, 2015, 13:32:09
Birinci bölümün sıradanlığından sonra ikinci bölüm gerçekten iyi geldi. Ancak karakterin keskin dönüşlerini anlamlandırmakta zorlanıyorum. Vicdan denen hastalığa yakalanmadan evvel ezip geçtiği insanları düşününce 600 mültecinin ölümünü böylesine sorgulaması, failini insanlık dışı olmakla suçlaması inandırıcı olmuyor, hatta saçma geliyor. Bir insanı öldürmekle bin insanı öldürmek arasında nicelik dışında ne fark var?

Hele sonrasında bir nevi peygambere dönüşmesi, bilemiyorum belki de Foyle karakterine karşı aşırı önyargılıyım, ilk tanıdığım halinin böylesi bir başkalaşım geçirmesi mümkün görünmüyor gözüme. İnsanlar illaki hatalarını görebilir ama bu kadar keskin dönüşler yapamaz bana kalırsa.

Ki bu gözü dönmüş, avına ulaşmak için herşeyi yapmaya hazır avcının tüm acısının müsebbibi o son isme ulaşması üzerine durması ve bu durumun aşkla ilintili olması niye? Beyaz dizi mi okuyoruz  :)


Bir de dönüp dolaşıp aynı noktaya gelinecekse neye yaradı onca değişim, nedir bu sembolizma? Herşey bu kadar mı boş? Alfred Bester'in hayata dair felsefesi şu satırlarında afişe oluyor zaten:

'Yaşam hakkında soru sormayın. Yaşayın.'
'Hayatın yalnızca yaşamaktan başka bir anlamı olmalı.' dedi Foyle robota.
'O zaman kendi kendinize bulun efendim. Sizin şüpheleriniz var diye dünyadan durmasını istemeyin.'



Peki ya insana dair düşünceleri? Alfred Bester o noktada daha da acımasız:

Hepimiz buyuz. Özgür iradeden söz ediyoruz ama tepkiden başka bir şey değiliz...


Yine insana dair:

Kendimizi dışarıya karşı ne kadar korursak koruyalım, hep içimizdeki bir şeyler tarafından tongaya düşürülürüz. İhanete karşı bir koruma yoktur ve hepimiz kendimize ihanet ederiz.



Neyse, eleştirmekten geri durmasam da genele baktığımda okunulası, özgün, yazım dili kuvvetli, insanı düşünmeye de zorlayan, sorgulayıcı bir anlatı idi. Bir romanın olması gerektiği gibi. Beğenenler hanesine beni de ekleyin, 8/10...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: tommikser - 13 Şubat, 2015, 19:29:20
Pizagor'a ilk bölüm konusunda kesinlikle katılıyorum.İlk bölüm durağan hatta zaman zaman sıkıcıydı.Doğa abinin övgüsüne mazhar olduğuna göre vardır bir hikmet diyerek devam ettim.Doğa abinin pizagor'un dediği gibi ikinci kısım gerçekten iyi toplamış yazarımız.

İlk bölümde konuşmasından hareketlerine kadar tam anlamıyla morona yakın bir profil çizen karakter tam olarak anlayamadığımız bir şekilde zeki ve tamamen insana dönüşmüş.Pizagor haklı olarak demiş ki nasıl olabilir ve bu zamana kadar nedereydin?

Katıldığım kısım bu karakter gelişimi bize anlatılamamış.Yazar sanki acelesi varmışçasına bunu hızlıca anlatmış ve bizim bunu kabullenmemizi istemiş.Olabilir mi tabii ki olabilir ama bir okuyucu olarak rahatsız edici olduğu gerçeğini değiştirmez.

Fakat Pizagor'un ikinci önermesine katılmıyorum.Yani bir insan bu kadar değişebilir mi?Bence gerçek hayatta sorgulanabilir ama roman dünyasında görülmedik bir durum değil.

En sevdiğim yazarlardan olan Jack Londan ve romanı Martin Eden tamda bu tarz bir değişim hatta dönüşümü anlatıyor.Martin bir liman işçisi,boks ve kavgadan hoşlanan,kadınlarla düşüp kalkan,konuşmasını dahi bilmeyen alt sınıftan biriyken aşk sayesinde bütün bu altsınıf özelliklerinden sıyrılıp,bir yazar ve burjuva oluyor.

Londan bu romanda karakterin gelişimin  sürecini o kadar incelikli ve derin anlatıyor ki olması zor olan bu sınıfsal dikey geçişin olabilirliğine ikna oluyoruz.İşte Alfred Bester bunu yapmadığı için romanın bir tarafı eksik kalıyor.Yazar,bu gelişim sürecini anlatıp bizi ikna edebilseydi roman gerçekten çok daha enfes olacaktı.

Bu ruhsal gelişimin yanında fiziksel gelişimini de romanda görmemize karşın nasıl oldu sorusunun cevabını alamıyoruz.En büyük eksiklik karakterin bu metemorfozunu bize anlatamaması olmuş.Ah bir de bunu anlatsaymış işte o zaman tadından yenmezmiş.

Eğer bu kısma fazla takılıp kalmaz Martin'in dönüşümüne inandığımız gibi inanır ve kabullenirsek romana da bakışımız değişiyor.Karakter derin bir felsefi bir bunalıma sürükleniyor.Bu bunalım insan olmanın erdemi ve quis ego sum sorunsalı.

Karakter büyük bir bunalımla kendini evreni ve varoluşu sorgularken, hem kendini hem insanlığı sorguluyor.Zaten kitabın bu kısmını çok sevdim.Bu derin sorular ve bunalımlar hem bizi hem karakteri yoruyor,düşündürüyor ve olgunlaştırıyor.

Pizagor'un diğer takıldığı açmaz ise aşk olmuş.Beyaz diziye benzetmiş ama ben aşkın altında daha derin bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum.Kahraman tecavüz edebilecek kadar aşağılık bir hayvan gibi tasvir edilirken dönüşümün manen kısmı da burada yatıyor.Aşık olduğu kör,mercan kadar güzel ve bir o kadar cani.Sevgisinin gerçekliğini sorgulayan karakter,bunun üzerinden de adalet kavramı üzerine derin bir analiz gerçekleştiriyor.Ben burada ki sevginin aşk olduğunu düşünmüyorum.Yüzeysel olarak kadına duyulan bir aşk olabilir ama bunun altında daha sufi bir bakış açışı olduğunu düşünüyorum.

Dinlerin yasaklandığı bir yüzyılda tanrıyla ve kurumlarıyla dalga geçen karakter bir anda içindeki değişimle gerçek sevgiye yani tanrı sevgisine yöneliyor.Tanrı sevgisiyle beraber insanlığa bakışı ve sevgisi de değişiyor.Kurumların yarattığı tanrı sevgisinin de üzerinde bir tanrı sevgisine evrildiğini düşünüyorum.Burada ki dönüşüm kadına duyduğu ikilem  dönüşümün anahtarı olarak kullanılmış.

Tanrıyı putlaştıran ve sevgiyi metalaştıran her türlü fikri şiddetle reddettiğine inanıyorum.Bununda kanıtının kitabın içine gizlediği bir bölümde görüyorum.

Saldırıda çöken ve kahramanın saklandığı yer kilise çöküyor.Onun molozları arasında kalan kahraman başka bir benliğe dönüşerek çıkabiliyor.Yalnız genede tek başına çıkamıyor.Benim okuduğum alt metin kiliseler ve ona bağlı metalaştırılan tanrı sevgisi yıkılmalı.Gerçek tanrı sevgisine o moloz yığının arasından dostlarımız hatta düşmanlarımız sayesinde çıkabiliriz.Molozdan çıkınca göreceğiz ki biz ve çevremiz tamamen değişmiş olacak.Doğru yolda olanlar gerçek sevgiyi de yanlarında yukarı taşımış olacaklar.

Sonunu da düşününce kitabı çok sevdiğimi söyleyebilirim.Benim puanım 9/10
Başlık: Toplu Okumalar 6 / Dostoyevski - Ecinniler
Gönderen: kedidiro - 14 Şubat, 2015, 18:05:25
Bu başlık altında dostoyevski'nin "Ecinniler"inden bahsetmek isterim. Belki bir iki dostun itkilenmesine ve bu dev romanla buluşmasına vesile olur...

Yılda 80 civarı kitap okuyorum. Bazılarını çok seviyorum, bazılarını bir kenara kaydetmesem kısa sürede okuduğumu dahi unutuyorum. Bazılarından okurken büyük keyif alıyorum ama bir süre sonra bakıyorum içimde o kitaba dair hiçbir şey kalmamış. bazen de ( bu çok sık olmuyor ) kendimi ödüllendirilmiş hissediyorum. İyi bir kitap  - en azından bende - uzun bir yolculuğun ardından eve dönmüşüm hissi uyandırıyor. Bu o tür kitaplardan biri. Sanırım okuduğum altıncı dostoyevski kitabı ve kesinlikle yine çok etkileyici. Suç ve Ceza'nın ardından ikinci sırama koyabilirim. ( henüz karamazov kardeşleri okumadım )

Çok kısaca bu kitaba bulaşma hikayemi de paylaşıp huzurlarınızdan ayrılacağım. İletişim yayınlarından biyografi kitapları yayınlanan ingiliz gazeteci edward halett carr'ın "romantik sürgünler" isimli kitabını okudum. Oradan yine aynı yazarın " bakunin" isimli biyografisine ve her iki kitapta ismi geçen rus devrimci, anarşist ve terörist naçayev'e ulaştım. oradan da dönemin rusya'sını ve naçayev'i ( elbette doğrudan kendi adıyla değil ) romanlaştıran dostoyevski'nin ecinniler'ine bulaşmak şart oldu...

Son demiştim ama iki şey daha paylaşayım :
1- Ben iş bankası kültür yayıncılık'tan çıkan mazlum beyhan çevirisini okudum ve ''perestişe varan saygı duymak ( ne demekse!!) " ifadesi dışında hiçbir rahatsızlık hissetmedim

2- Dostoyevski'nin kahramanlarını okurken o kadar tanıdık geliyor ki itiraf edeyim ben kendimi dostoyevski'nin kahramanlarını analiz ettiği kadar iyi analiz edemem. O insanların ruhlarına mikroskopla bakıyormuş gibi hissediyorsunuz kendinizi...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 6 / Dostoyevski - Ecinniler
Gönderen: alan ford - 14 Şubat, 2015, 19:18:45
Abi nerelerdesin sen özlettin kendini. Bu arada ben de bu kitabı daha geçen sene okudum. İletişim yayınlarından Cinler adıyla çıkan Ergin Altay çevirisiyle. Gerçi çevirmen olarak çok övülüyor ama ben adamın dilini sevemedim bir türlü. Hayalim Platanov çevirmeni Günay Çetao Kızılırmak'ın Dostoyevski külliyatını çevirmesi :)

Bu arada gerçekten şahane kitaptır. Her türlü tekrar okumaya varım.
Hatta kitapları değişip farklı çevirilerden okuyalım. Kitapla ilgili 3. anekdot da benden gelsin. Mülksüzlerin önsözünde Bülent Somay kitabın orijinal ismi Dispossesed'in, Ecinniler'in İngilizce'de ki başlığı olan Possesed'e bir gönderme olduğundan bahseder.
Bi de vakti zamanında Kara Ayrıntı dizisinden çıkan Neçayev Dönüyor vardır ki, konuyla ilgisi olmasa da o da güzel polisiyedir.
Polisye okuyorum zannederken avrupanın radikal sol grupları hakkında epey bir gereksiz bilgiye sahip olursunuz ;D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 6 / Dostoyevski - Ecinniler
Gönderen: hanac - 14 Şubat, 2015, 21:35:59
Evet sırada Rus Edebiyatı da var  :)

(http://www.kitapgalerisi.com/images_buyuk/f14/ECiNNiLER_133314_1.jpg)
Başlık: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: hanac - 14 Şubat, 2015, 21:38:24
Evet bu serinın okumasında kimler var ?  :)

(https://c3.staticflickr.com/8/7697/27300084706_16faaee4fa_c.jpg)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: dean - 14 Şubat, 2015, 21:42:22
Ben varım.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: hanac - 14 Şubat, 2015, 21:45:36
Alıntı yapılan: dean - 14 Şubat, 2015, 21:42:22
Ben varım.

Ben de varım.

Uzun bir yolculuk olacak.  :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: Chuck - 14 Şubat, 2015, 21:47:34
Haziran yada Temmuz aylarına geliyor sanırım. Öyle ise ben de varım.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: alan ford - 14 Şubat, 2015, 22:05:01
Bana da uyar lakin kitaplar bulunuyor mu piyasada
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: hanac - 14 Şubat, 2015, 22:16:45
Alıntı yapılan: alan ford - 14 Şubat, 2015, 22:05:01
Bana da uyar lakin kitaplar bulunuyor mu piyasada

Var var.

Paket halinde 7 kitap alınınca daha ekonomik oluyor.

Sn. Güneş Semerci de alacak birlikte hareket edin derim.  :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: kedidiro - 14 Şubat, 2015, 22:25:00
Çizgi romanına bulaşmış ancak ilk kitabı bile bitiremeden elimden atmıştım. O yüzden biraz tereddütüm var açıkçası. Okumuş birinden birazcık detay alabilir miyiz?
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 6 / Dostoyevski - Ecinniler
Gönderen: V - 14 Şubat, 2015, 23:32:52
Varım. .
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: V - 14 Şubat, 2015, 23:33:42
Ve de varım. .
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: ferzan - 15 Şubat, 2015, 00:43:21
    Selami Abi, ben 2,5 sene kadar önce başlayıp 1 sene kadar önce de 5. kitapta ara vermiştim...Toplu okumalar vesilesiyle devam edeceğim...

    '' Kıyamet Sonrası '' ( post - apocalyptic ) ortamında, eski dünyadan yüzlerce yıl sonra, yozlaşmış ve medeniyeti tamamen yitirmiş bir coğrafyada, Roland Deschain isimli bir silahşörün ( King'in bu karakteri oluştururken çıkış noktası '' İyi, Kötü ve Çirkin '' de ki Clint Eastwood'dur ama okurken zihnimizde bambaşka bir silahşör canlanır. ) hikayesidir...Bol miktarda toz, medeniyet artığı yerleşimler, eski dünyanın günahlarının bedeli mutasyona uğramış yaşam formları ve çok enteresan detayları barındırır...Nispeten daha uygar sayılabilecek ve eski Avrupa kale kentlerinin o devirdeki muazzam yansıması olan Gilead'ın son silahşörünün geçmişiyle ilgili de açığa çıkmayı bekleyen yığınla meselesi vardır...

    Seri, garip bir şekilde ilerliyor ve benim gibi salt '' Kıyamet Sonrası '' atmosferi için başına oturanları zaman zaman uzun bekleyişlere gebe bıraktırıyor...Stephen King'i fazlasıyla Amerikan bulduğum için bir noktada tıkanarak bıraktım ama yakında sizlerle beraber devam edeceğim...Aralarda ne oluyoruz desek de bittiğinde pişman olmayacağımıza adım gibi eminim ( seriyi 5. kitapta bırakıp bir sinir krizi esnasında gidip kitabın sonuna bakmıştım ve o finalin hatırına devam etme kararı almıştım... )...

    Okuduğum ilk 4 cilt itibariyle ara sıra sabrımı zorlasa da, benim nezdimde her sayfasıyla mükemmel diyebileceğim kitap,1. kitap '' Silahşör '' dür...2 ya da 3 kez tekrar okumuştum...Yarım günlük ya da sıkı bir akşamlık canı var ilk kitabın...En olmadı 1 gün diyelim...Ama gerisi o kadar kolay değil... :) Harika girizgahtan sonra gönlümün diğer sultanı da 3. kitap '' Çorak Topraklar '' olmuştur ve kelimenin tam anlamıyla '' Çorak Topraklar '' tabirinin bünyede yol açtığı tüm beklentilere karşılık verir...Okurken çizgi roman okuyormuşumcasına görselleri net canlanan ender kitaplardan bu Kara Kule serisi...Karakterler ile ilgili fiziksel tasvirler abartılı detaylı olmamasına rağmen, gayet ekonomik bir şekilde okuyucunun zihninde canlandırması beklenirken, hemen hemen tüm okuyucuların hayalinde aynı suretler canlanır...

    Kara Kule serisi, aynı zamanda pek çok esere esin kaynağı olmuştur...Buna PC oyunları da dahildir...Okudukça göreceksiniz ki, Nathan Never'ın çıkış noktası nasıl Blade Runner ise, Brendon'ın da büyük ölçüde Kara Kule'dir...Brendon severler hiç düşünmesin, başlamakta sakınca görmesin...Brendon sevmeyenler ise, Kara Kule'nin Brendon gibi olmadığını bilsin, yeter... :) Tür olarak da kıyamet sonrası, western, macera, dram, gerilim, bilim-kurgu ve gizem tabirleri yeterince uygun olur...

    Son olarak kitap kronolojisini de verelim...

    1. Kitap : '' Silahşör ''
    2. Kitap : '' Üç'ün Çekilişi ''
    3. Kitap : '' Çorak Topraklar ''
    4. Kitap : '' Büyücü ve Cam Küre ''
    5. Kitap : '' Calla'nın Kurtları ''
    6. Kitap : '' Susannah'nın Şarkısı ''
    7. Kitap : '' Kule ''

    İlk kitaptan itibaren 150 - 200 sayfa civarı başlayıp son kitaba doğru kalınlaşarak gidiyor ve 7. kitap '' Kule '', 1000 sayfaya yakın...Benim gibi tuğla fetişistleri için elde evirip çevirmesi, sayfalarını koklanması bile yeterince hoş... :)

    Seriyi yarılamış biri olarak, bu 7'linin toplu okumalar için ilginç ve güzel bir soluk olacağını düşünüyorum...
   
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: ferzan - 15 Şubat, 2015, 00:47:27
    İlk iletiye bakmadan bir çırpıda yazınca, gereksiz yere 7 kitabı da listelemiş oldum alık gibi...Neyse, silmeyeyim de ibret vesikası olarak kalsın... :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: dean - 15 Şubat, 2015, 01:40:00
  Ben kitap serisini okumaya varım dedim ama ben aslında seriyi okudum. Zaten forumda da bahsetmiştim daha önce. Siz başladığınız zaman bende hepsini okumadan tekrardan göz gezdireceğim. Bu sayede hem unuttuğum kısımları hatırlarım. Hem de sohbetinize katılırım.

  Seri ile ilgili söyleyeceğim tek şey mükemmel olduğudur. Stephen King benim açımdan türünün en iyi yazarıdır. Hikayeyi ele alışı olsun, üslubu olsun her şeyiyle çok özgün bir kitap serisidir The Dark Tower. Okuması uzun sürer. Ama kesinlikle değecektir. Umarım katılım fazla olur. Bu güzel kitap ile ilgili bol bol sohbet ederiz.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: pizagor - 15 Şubat, 2015, 08:29:31
Varım
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 6 / Dostoyevski - Ecinniler
Gönderen: pizagor - 15 Şubat, 2015, 08:30:51
Ben ben ben!
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 6 / Dostoyevski - Ecinniler
Gönderen: yunusmeyra - 15 Şubat, 2015, 08:32:53
bu kitabı okuyacaklara bir iki ufak öneri: kitapta,tarihi "naçeyev" karakterine gönderme yapılan kişiyi ve o yıllarda "aşırı" diye nitelenebilecek bir kısım rus anarşistinin gerçek düşüncelerini tanımak-öğrenmek faydalı ve zihin açıcı olabilir  ;) bir zamanlar "karaşın" adlı kollektif "naçayev" çevirilerini fanzin halinde dağıtırdı..("devrimcinin anahtar kitabı"vs) tekrar ediyorum ilginçtir  ::)
  ayrıca bu kitap dostoyevski'nin tabiri caizse postu deldirmekten kurtulması ,ağır bir sibirya sürgününden dönüş sırası ve sonrası yazdıklarında; kimi zaman açık kimi zaman örtük dile gelen sert rus devrimci mücadelesine karşıtlığın izlerini taşır..döneminin rus siyasi ortamındaki şiddetli karşıtlıklardaki tarafını belli eden savları ile bilinir..bunun için; vakti olanlar dostoyevski ile ilgili bir biyografiyede başvururlarsa çok farklı bir "ecinniler" okuması olacaktır.. (diğer dostoyevskiler'i de edinip okuyacaklar için -dönemin rusyası'nın ,siyasi tarihine de hakim olarak anlatan-  edward hallett carr'ın ,"dostoyevski" biyografisini okumaları ,en azından bulundurmaları "süper" olur..
 
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: tommikser - 15 Şubat, 2015, 08:43:41
4017 sayfalık bu uzun okumaya bende varım.Araya başka kitaplar kesin girer yoksa dengem şaşar :D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 6 / Dostoyevski - Ecinniler
Gönderen: alan ford - 15 Şubat, 2015, 10:41:29
 Tarkan sen bize Bahtin falan da okutacaksın bu gazla ;D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: pizagor - 15 Şubat, 2015, 10:49:08
Toplu okumalarda Kara Kule bitene kadar yeni bir başlık açmayalım, Kara Kule'de işin içine girince sanıyorum bu kadarıyla yazı yarılarız...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: pizagor - 15 Şubat, 2015, 10:54:25
Alıntı yapılan: kedidiro - 14 Şubat, 2015, 22:25:00
Çizgi romanına bulaşmış ancak ilk kitabı bile bitiremeden elimden atmıştım. O yüzden biraz tereddütüm var açıkçası. Okumuş birinden birazcık detay alabilir miyiz?

Birkaç ay önce bu serinin çizgiromanını mı yoksa romanını mı önce okumalı diye sormuştum. Dean de cevaben çizgiromanının kitaptan bağımsız olduğunu, kitaptaki boşlukları kapattığını söylemişti. Bu haliyle kitabını bilmeyenler için çizgiromanını takip etmek zor olmalı.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: Harun Ça - 15 Şubat, 2015, 10:55:24
İlk iki kitabı okuyup araya başka kitaplar girince yarım kalmıştı 3den itibaren ben de katılabilirim.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: havsar - 15 Şubat, 2015, 14:48:41
"Siyahlı Adam çölde kaçıyordu. Silahşor da peşindeydi."
Böyle başlıyor macera. 5 yıl önce okumuştum.
Roland Deschain adlı son Silahşurun, dünyanın kötü gidişatını durdurmak için Kara Kule' ye yaptığı yolculuk anlatılır.
Maceranın sonuna, Kara Kuleye, o kadar odaklanmıştım ki Roland ile çıkılan o yolculuğun keyfini tam olarak çıkaramadığımı farkettim.
Son sayfaları okurken çok karmaşık duygular yaşamıştım. 
Hiç bir romanı, çizgi romanı ikinci kez okumam ama eğer ikinci kez okuyacağım bir roman olursa o da Kara Kule'dir.

NOT:Bu arada seri bittikten sonra, kronolojik olarak dördüncü ve beşinci kitaplar arasında geçen "Kara Kule: Anahtar Deliğinden Esen Rüzgâr" yazılmıştır.
Bende bu vesileyle son kitabı okumuş olurum.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: pizagor - 15 Şubat, 2015, 15:07:40
Tek kelimeyle muazzam! Yazıldığı dönemi düşünerek Howard'ın bu kadar iyi olabileceğine hiç ihtimal vermemiştim. Henüz başlardayım, Fil Kulesi ve Kutudaki Tanrı bitti. Yakaladığım her boşlukta kitaba koşuyorum!
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 6 / Dostoyevski - Ecinniler
Gönderen: yunusmeyra - 15 Şubat, 2015, 18:26:59
Alıntı yapılan: alan ford - 15 Şubat, 2015, 10:41:29
Tarkan sen bize Bahtin falan da okutacaksın bu gazla ;D
rus klasikleri-ki aslında dünyanın en önemli "kurgularıdır"- okumaya  başladığımızda siyaset,biyografi,dilbilim,göstergebilim,tarih okumaları her zaman ,okunulan metinleri anlamlandırmada önemli olur..hele hele 19.yüzyıl rusyası gibi düşünce ve eylem zenginliğinin her türüne açık bir toplumda yazılan metinleri anlamak için bir süre sonra" kaçınılmazda" olur..
bahtin'le kalmaz iş yani  :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: emre ozdamarlar - 15 Şubat, 2015, 20:14:32
Kalbimde yeri ayri olan bir seridir, cok cok guzeldir. Bu seriyi ilk defa okuyacak arkadaslari kiskaniyorum. Bambaska bir dunyaya, bambaska bir maceraya giriyorsunuz.

Bunun yaninda sunu da not duselim, Stephen King'in diger pek cok eseri de Kara Kule ile baglantilidir. Ejderha'nin Gözleri, Tilsim, Kara Ev ve daha bir cok kitabi Kara Kule'den sonra okuyabilirsiniz.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: Animvader - 15 Şubat, 2015, 20:57:38
İdefix indiriminden ilk kitabı almıştım.Okumaya başladıktan sonra 10 sayfa falan dayanabildim.İçimden bir ses bu cümleler Stephen King gibi bir ustaya ait olamaz dedi.

Nitekim orjinaliyle karşılaştırdığımda birçok cümlenin yanlış tercüme edildiğini, bazı yerlerde toptan cümlelerin atıldığını, kısaltıldığını görünce kitabı bıraktım ve bir daha okuyasım gelmedi.

Diğer kitaplarda tercüme düzeliyormuş galiba ama ben orjinalini elime almadan bu seriyi rezil bir tercümeyle heba etmeyi düşünmüyorum.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 6 / Dostoyevski - Ecinniler
Gönderen: alan ford - 15 Şubat, 2015, 21:47:54
Alıntı yapılan: yunusmeyra - 15 Şubat, 2015, 18:26:59
rus klasikleri-ki aslında dünyanın en önemli "kurgularıdır"- okumaya  başladığımızda siyaset,biyografi,dilbilim,göstergebilim,tarih okumaları her zaman ,okunulan metinleri anlamlandırmada önemli olur..hele hele 19.yüzyıl rusyası gibi düşünce ve eylem zenginliğinin her türüne açık bir toplumda yazılan metinleri anlamak için bir süre sonra" kaçınılmazda" olur..
bahtin'le kalmaz iş yani  :)

  Ha ha .İşimiz zor desene. Lakin hiç bir şey "cahil okuma " kadar keyif vermez insana. Kitaptan "neyi" anlayacağını bilmeden , göndermelerin nereye gittiğini bilmeden , yazarın hakkında hemen hiç bir şey bilmeden yapılan okumalar ön yargısızdır ve çok daha büyük bir potansiyel taşır. Okurken çok şey kaçırsak da metinden yeni şeyler keşfedebilme ihtimali çok daha fazladır. Ve evet be bu ihtimali sevdim ;D Salinger'den iş bu yüzden kitaplarını , derin psikanalitik incelemelerle kurcalayanlara değil , amatör okurlara ithaf eder. Viva Salinger :)

  Bu arada insan sonradan Bahtin , Jale Parla falan okuyunca ulan bu da okumuş , ben de okumuşum ama nasıl okumuşum , neleri kaçırmışım deyip kendi kendine söylenip durur. Kalkık g.tleri yerine indirir bu sonradan okumalar. Ayrıca faydalıdır ;D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 6 / Dostoyevski - Ecinniler
Gönderen: yunusmeyra - 15 Şubat, 2015, 22:23:57
 ;D ;D ;D tamamen katılıyorum Doğa..
şimdi aklıma gelen birnoT: mesela bir "suç ve ceza" okuyan okuyucu peşinden bir kez de "batman-killing joke" okusun..veya tersi..çok ilginç paralellikler ve insan doğasına ilişkin pek çok "ortak" görüş yakalayacaklardır iki eserde de..
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 6 / Dostoyevski - Ecinniler
Gönderen: alan ford - 15 Şubat, 2015, 22:55:28
  Konuyla alakasız ama ben de Kaplan Kaplan'ı okuduğumdan beridir aklımda V for Vendetta var. Bir maske , bir kadın ve bir intikam. ;)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: kalidor - 16 Şubat, 2015, 11:42:58
Ben de bu sabah serviste yıllar sonra 2. kez okumaya başladım ve girişteki 35 sayfalık Hiborya Çağı anlatımını bitirdim. Howard önce evreni kurarak onun üzerine öykülerini inşa etmiş. Bitirdikten sonra çizgiromanla karşılaştırmalı olarak yorumlarımı paylaşacağım.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: kalidor - 16 Şubat, 2015, 11:49:38
Alıntı yapılan: pizagor - 15 Şubat, 2015, 15:07:40
Tek kelimeyle muazzam! Yazıldığı dönemi düşünerek Howard'ın bu kadar iyi olabileceğine hiç ihtimal vermemiştim. Henüz başlardayım, Fil Kulesi ve Kutudaki Tanrı bitti. Yakaladığım her boşlukta kitaba koşuyorum!

Kutudaki Tanrı çevrimi gerçekten başarısız olmuş ki çeviriyi yapan kişi Dost Körpe. Öykünün orjinal adı "The God in the Bowl". Bowl kesinlikle kutu anlamında bir kelime değil. Kasedeki (Çanaktaki) Tanrı gibi bir anlamı var. Kutudaki Tanrı sanki kutunun içinden çıkacak sürpriz bir palyaço ses-anlam etkileşimini doğuruyor.

Her neyse öykünün sonunda karşılaştığı tanrıdan sonra yaşadığı büyük korku ve arkasına bakmadan, nefes almadan kaçması da aslında karşımızda korkuları da olan bir Conan'ı gösteriyor.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: V - 16 Şubat, 2015, 14:20:11
Öyküler çok güzel de Roy Thomas'ın bize sevdirdiği Hiborya Çağı süper herosu Conan ' ı daha çok seviyorum nedense.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: kalidor - 16 Şubat, 2015, 14:44:41
Geçen haftalarda kitabı bitirdikten sonra yüksek tespit ve değerli yorumlarımı paylaşacağımı beyan etmiştim ;D

Yer yer ağır, yer yer hafif spoiler içerir:

Altın Madalyon itkisiyle okuduğum ve piyasada birinci eli bulunmadığından gittigidiyor üzerinden temiz bir 2. elini edindiğim "Serçe" arka kapağında da yazdığı gibi iyi bilimkurgunun iyi edebiyat olduğunu kanıtlayan bir eser. İlk 50-60 sayfası biraz zorlasa ve  bir romanın geçtiği zamanın geçmişine bir de romanın zamanına yapılan geri dönüşlerle arada bıkkıntı verse de son zamanlarda beğenerek okuduğum romanlardan biri oldu. Yazarın antropolog olması ve uzay fiziğinden öte insan anatomisi ve evrim gibi konularda uzmanlaşmış olması gerekliliği, öyküdeki bilimkurgu yönünü zayıf bıraksa da karakterlerin derinlikli bir şekilde tasviri tatmin edici. Tüm karakterlerin aslında farklı yollardan mutlak bir mutluluk arayışı içinde olduklarını görüyoruz. Bunu tüm karakterler nispeten ve olabildiğince yakalasa da nihayetsiz bir mutluluk olmadığını da yazar romanın son 40-50 sayfasında yüzümüze bir tokat gibi vuruyor. Sandoz'un sufi dervişlikten (mistik) umutlarının oldukça tükendiği ama yine de hiç beklemediği anda maruz kaldığı fiil rahatsız ve isyan edici olsa da romanın başından beri buhranda olan rahibin acılarının sebebini anlamamızı sağlıyor. Ana temada ise insanların seçimlerinin kendilerine ve diğer etkileşim içinde bulunduklarına olan maliyetleri anlatılıyor. Zaten Sandoz'un duyduğu vicdani rahatsızlık aslında uğradığı fiili hakaretler ve işkencelerden öte gezegene sürüklediği dostlarının akıbeti oluyor.

Uzaylı Runaların tasviri Avatar'daki Na'vi halkını çağrıştırmıyor değil. Tabi romanın filmden en az 12-13 sene önce yayınlandığını söylemekte yarar var. Genel olarak beğendiğimi, Serçe'yi oldukça naif ve dokunaklı bir roman bulduğumu söylemeliyim. Bu arada romanın adı olan Serçe kavramını romanın son birkaç sayfasında ancak görebiliyoruz.

2006 yılında Warner Bros filmin haklarını Brad Pitt'in prodüksiyon şirketi Plan B için satın alındığını ve Emilio Sandoz karakterini de Pitt'in kendisinin oynayacağı duyurusunu yapmıştı. Fakat daha sonra yazar Mary Doria Russell  Hollywood'un romanının hakkını vermeyeceğini beyan ederek, eserinin film haklarını geri satın almış ve bizzat kendisi romanını senaryolaştırmıştı. Tabii bu da filmin çekilme ihtimalini şu an itibariyle oldukça düşürmüş gibi görünüyor.

2007 yılında ise bir progressive / senfonik rock grubu olan Metaphor'un yazardan izin alarak romanın aynı ismi taşıyan bir konsept albümünü yayımladığını da hatırlatalım.



Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: pizagor - 16 Şubat, 2015, 14:50:24
Alıntı yapılan: V - 16 Şubat, 2015, 14:20:11
Öyküler çok güzel de Roy Thomas'ın bize sevdirdiği Hiborya Çağı süper herosu Conan ' ı daha çok seviyorum nedense.

İlk iki öyküde gerçekten de o vahşi karizmatik barbarı göremedim. Daha çok yanlış zamanda yanlış yerde bulunan hafif silik bir kişilik gibi anlatılıyor. Hikayelerin esas kahramanları daha çok, ağzı laf yapan tipler. Bu arada Kutudaki Tanrı harika bir Hiborya polisiyesi, hani şu tüm zanlıların toplandığı ve detektifin olayı açıkladığı sahnelerden birini okur gibi hissettim.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: pikofarad - 16 Şubat, 2015, 16:46:22
Ben de bu seri için istekliyim.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: tommikser - 16 Şubat, 2015, 19:14:17
R.E.H bu öykü kitabı ile gerçekten müthiş bir hayal gücü olduğunu kanıtlamış bize.Kitap öykülerden oluşuyor.Her birinde Conan farklı maceralarla karşımıza çıkıyor.

İlk olarak kitap ile ilgili şunu düşündüm.Yazıldığı döneme bakıldığında çağının ilerisinde ve hayallerinin ötesinde bir yazar var karşımızda.Zaten bu ait olamama duygusu ve içine girdiği depresyon tahminimce yazarında sonunu getirmiş.

Hayal kurmanın neredeyse ayıplandığı, erkeklerin fabrikalarda ve bilimum yerlerde deli gibi çalışması gerektiği bir çağda doğması onun en büyük şanssızlığı olmuş.Yazar hakkında okuduklarımızdan anladığım kadarıyla tüm hayalleri ile dalga geçilmiş ve küçük görülmüş. Bu kadar büyük bir yazar için gerçekten acı bir durum.

Kitapta Conan bizim Marvel'den alışık olduğumuz Conan'a hem yakın hem uzak bir profil çizmiş. Marvel neredeyse kaslı bir süper hero yaratmış. Kişiliği ile çok oynamamış ama insanı tarafını da biraz törpülemiş.

Fil Kulesi'ni okurken üçlü okumada yaptım. Hem öyküyü okurken hem Marvel'in ilk uyarlamasını hemde Dark Horse'un uyarlamasını okudum. Marvel maalesef Howard'ın yazdıklarından oldukça uzaklaşmış. Bunun temel nedeninin öyküyü tek sayıda anlatma çabası olduğu belli oluyor. Öyküyü hızlandırmak adına kitapta olmayan yerlerde eklenerek orjinal metinden oldukça uzaklaşmışlar.

Diğer rahatsız eden kısım Howard yan karakterleri çok iyi betimlemiş. Neredeye gözünüzün önünde kişiyi canlı görebiliyorsunuz. Bu kadar iyi betimlemelerin olduğu yerde Marvel yazarları bunları okumamış gibi kendi hayal güçleriyle çizmişler. Ne gerek vardı anlamadım.

Dark Horse gelirsek, neredeyse mükemmel bir uyarlama yapmışlar. Herşeye sadık kalmışlar. Bunun en anlaşılabilir yanı öykünün 3 fasikülde tasvir edilmesi. Adamlar öyküyü sıkıştırmamışlar. Neredeyse 60 sayfa da öykü nakış gibi işlenmiş.

Tasvirlerde çizerler kesinle Howard'dan uzaklaşmamaya çalışmış. Okurken gözümün önünde ne canlandıysa resmedilirken görmek oldukça heyecanlandırdı.

Bence en büyük hata Fil adam'ın tasvirinde olmuş. Marvel daha güçlü dayanıklı ve hiç acı çekmemiş gibi çizmiş. Dark Horse ise yattığı yerden kalkamayan, acı çeken ve üzüntülü bir canlı çizmiş. Zaten olması gerek de bu. Yüzlerce yıldır işkence gören bir canlının Marvel deki gibi olması hem akla uygun olmadığı gibi hem öykünün özüne de oldukça uzak kaçmış.

Conan Fil adamı öldürdükten sonra öyküde kalbini çıkarıp mücevherin üzerine sıkıyor. Marvel bunu çizmekten kaçmış. Sanırım ya sansüre takıldılar ya da otosansür uygulandı. Öyküde bu kısım çok canlı anlatılmış. Marvel bundan da kaçarak öykünün özünü iyice mahvetmiş.

Dark Horse yazar ve çizerleri de sanki bu sahneyi Howard'a saygı duyarcasına çizmiş. O kadar sadık kalmışlar ki alkışlamamak elde değil.

Sonuç olarak şunu diyebilirim. R.E.H gerçekten hayal gücü mükemmel bir yazarmış. Çok erken gitmiş yanlış zamanın yanlış insanı. Marvel'in Conan'nı nı okuyarak büyüdüm ama anladım ki cehalet erdem. Marvel yazarın gölgesi bile olamamış. En azından bu öyküsünde. Dark horse ekibi ise ayakta alkışı hak etmişler. Gerçek bir saygı duruşunda bulunmuşlar.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: pizagor - 17 Şubat, 2015, 00:51:52
Marvel'ın Conan yorumuna giydirmek doğru değil bana kalırsa. Howard'ın Conan'ı bir karakter sadece. Roy Thomas ise bu karakteri şekillendiriyor ve o hamurdan bir efsane yaratıyor. Bunda yazım kadar Buscema'nın çizgisinin de etkisi var. Conan leş bir meyhaneye girdiğinizde gözünüze doğrudan çarpan kişidir. Conan üzerinize bir ordu gelirken onca insanın arasından ölümüm bunun elinden mi olacak diyerek ürktüğünüz kişidir. Bu etkiyi, bu karizmayı kelimeler yaratamaz, büyü çizgidedir, Buscema'nın her bir Conan ayrıntısındadır. Buscema'nın Conan'a verdiği auradadır.

O aslına sadık kalınmış dediğiniz Dark Horse'un Conan'ı ise buralara kadar düşmüştür...

(http://previews.cbrd.info/preview-6418-43027_t.jpg)

Howard'ın tartışmasız başarısı ise yarattığı 'Kılıç ve Büyü ve Tanrılar'ın egemen olduğu Hiborya çağıdır.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: pizagor - 17 Şubat, 2015, 01:33:43
Alıntı yapılan: kalidor - 16 Şubat, 2015, 11:49:38
Kutudaki Tanrı çevrimi gerçekten başarısız olmuş ki çeviriyi yapan kişi Dost Körpe. Öykünün orjinal adı "The God in the Bowl".

Bu hikaye Alfa Conanlarında nasıl adlandırılmıştı, hatırlayan var mı?
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: yunusmeyra - 17 Şubat, 2015, 06:43:38
(http://i.hizliresim.com/yPNrJn.jpg)

bu hikayenin,Kalidor'un dediği şekilde tercüme edilmesine ,aksoy yayınlarının 2001'de yayınladığı (ve  conan the barbarian serisinin ilk sayılarından başlamasına rağmen maalesef yayını yarım kalan..) albümde rastlanıyor..ancak orjinal sayının üst başlığı olan "the lurker within" ,aksoy'daki kozan demircan çevirisinde de üst başlık olarak korunuyor,ancak orjinal 7. sayının künyesinde belirtilen r.e.howard'ın ,"the god in the bowl"adlı öyküsünden uyarlandığı bilgisi,aksoy'da çevrilirken;" kasedeki tanrı" olarak yazılıyor..(görselde iki durumuda kırmızı ile işaretledik..)

gelelim alfa yayınlarına:
tam maceralı koleksiyon dizisi 149 ve alfa yeni maceralar dizisi 106
ve bildiğim kadarıya 1994 ve 2002'deki tekrarlarında da "kralların yolu" üst başlığı ile yayınlanıyor..
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: tommikser - 17 Şubat, 2015, 08:19:48
Pizagor'un dediklerinden sonra yazdıklarımı tekrar okudum.Ben Marvel'i eleştirirken gıyabında Roy Thomas'ı eleştirmiştim.Genelleme yanlış anlatmış olabilirim.O zaman şu şekilde eleştirimi ve beğenimi derinleştireyim.

Roy Thomas Howar'ın kahramanını alarak gerçek olmayacak bir süper kahraman yaratmış denilebilir.Evet kesip biçiyor,küfür ediyor ama bu kahramanın özünden uzaklaştığı anlamına gelmiyor.Daha daraltılmış anlamda bakarsam Conan'a vede Fil kulesine Thomas Conan'ın özünden uzaklaşmadığı halde Howard'dan verdiği ruhada yakınlaşamamış.Tam Arafta  kalmış gibi.Thomas sanki Howard'ın sadece hayal dünyasını kullanarak kendi evrenini oluşturmuş ve kendi hayal dünysındaki Conan'a ruh vermiş.Haaa bu kötü mü asla.Ben bu Conan ile büyüdüm ve çok severim.Yalnız bir uyarlamadan söz ediyorsak ki bu öyküde öyle ben özünden uzaklaşmış ve kötü bir uyarlama olduğunu düşünüyorum.

Dark Horse yazar ve çizeri en azından bu macera için Howard'ın Conan'ına çok yakınlaşmışlar.Uyarlama olarak kesinlikle kusursuza yakın.

Çizim olarak gelirsek dikkat et sende Simith'in çizimlerindeki Conan'dan bahsetmiyorsun.Buscema'nın çizimlerindeki Conan'ı tarif ediyorsun.Zaten bence hepimiz onun çizimlerini Conan'a çok yakıştırıyoruz.Conan denilince gözümün önüne Buscema geliyor.Zaten Howard'ın Conan'ına en yakın çizende o olmuş sanırım.Marvelin permalı Conan'ından hiç hoşlanmadığım gibi yeni yetme Dark Horse çizerlerinden de hiç hoşlanmıyorum.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: kalidor - 17 Şubat, 2015, 09:02:45
John Buscema pek hazetmese ve Filipinli sanatçıların (Alfredo Alcala, Tony Dezuniga ve Ernie Chan) kendi çizimlerini mahvettiğini söylese de ben Buscema'nın Tony Dezuniga ile yaptığı çalışmaları çok beğeniyorum. Hafif bir çekik göz ve çıkık elmacık kemikleri daha bir barbar yüzünü yansıtıyor bence.

(http://manuelberlanga.es/wp-content/uploads/2012/06/TdZ-M%C3%A1s-All%C3%A1-del-R%C3%ADo-Negro.jpg)

(http://1.bp.blogspot.com/-2vOpz4y3yec/T6yvmO6f7EI/AAAAAAAAGzM/oaP2C75_8Ao/s1600/dezuniga_conan_38.jpg)

(https://joelreyesnoche.files.wordpress.com/2012/11/dezuniga.jpg)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: ercoktay - 17 Şubat, 2015, 20:03:35
Benim elimdeki kitap ne yazık ki bu değilmiş. Kimmeryalı Conan'ın yükselişi bendekiymiş.

Bunu da hemen sipariş vereyim bari :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: Mrtekin - 19 Şubat, 2015, 10:52:36
Açıkçası ben bu kadar derin ve ayrıntılı tasvirler yapamayacağım, kitap hak etse de, maalesef zaman yok.

Öncelikle bu kitabı tavsiye eden, V'ye çok teşekkür ederim.

Kitap bence muhteşem, ve bir başyapıt. Yazıldığı yıl, 1956 ise, böyle bir düşgücü ve öngörü için Alfred Beyi kutlamak gerekir.

Aslında kitap, modern bir Monte Cristo Kontu hikayesi, intikam duygusunun insanı nasıl dönüştürebileceğine ilişkin şahsi bir hikayenin üzerine, insanlığa ve kurulu sisteme yönelik çok sert ve yerinde eleştiriler yapılmış.

Kitapta bir sürü tribute var, ben, şahsen, Karakterin yaşadığı aksi değişimi (Sefiller, Jan Val Jean-kötüden iyiye/iyiden, kötüye) benzettim, bir yerde Dr.Moreau'nun Adası'nı okurmuş gibi oldum,  telepat muhabbetinde Dune aklıma geldi, yer yer Flash Gordon, sirk muhabbeti ise Pinokyo'dan alınma, hapishaneden kaçış öyküleri, insanların uzaya atılışı Amistad'tan, H.g.wells'in zaman makinesi, İncildeki Lazarus hikayesi vd.

Yani okurken bir sürü edebiyat ve sinema şaheserleri ile de direkt
ya da dolaylı bağlantı kurabiliyorsunuz ve bunların sağlam bir kurgu ile harmanlanışı çok büyük bir keyif veriyor.

Bence kitabın sonunda, Gully'nin diğer karakterler ile yüzleşmesi sahnesinde, doğruların bir makine tarafından dile getirilişi çok güzel bir metafordu. Makinenin insana yaşam üzerine ders verişi...

Aşk konusu ise, kitabın kurgusu dahilinde ele alınmıştı, biraz dinsiz/imansız gibi olsa da, orada da sorun yok.

Kitabın sonundaki, Mesih öyküsüne dönüş ise, bu janrda olağandır, zaten. Ben çok yadırgamadım.

Beni son yıllarda en çok etkileyen kitaptı.

Yazarın diğer kitaplarını da sipariş ettim şimdi.

Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: Mrtekin - 19 Şubat, 2015, 11:46:25
Bu arada, Alfred Bester, DC'de de yazar olarak çalışmış ve hatta Yeşil Fenerin Yeminini o yazmış.

Ve hatta, Lee Falk, 2. Dünya savaşında görev yaparken, Lee Falk'ın Kızılmaske ve Mandrake'sinin de yazarlığını yapmış.

Ben de diyordum, bir sürü şeyle bağlantı kurabiliyorum, vs, demek bundanmış, adam tam bir memba yani.

Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: pizagor - 19 Şubat, 2015, 11:55:48
Alıntı yapılan: Mrtekin - 19 Şubat, 2015, 11:46:25
Ve hatta, Lee Falk, 2. Dünya savaşında görev yaparken, Lee Falk'ın Kızılmaske ve Mandrake'sinin de yazarlığını yapmış.

Blogda yazmıştım, bu konuya bir ekleme yapayım:

Wikipedia ayrıca şunu da söylüyor: Lee Falk'un İkinci Dünya Savaşı sırasındaki askerlik görevi esnasında Bester, Kızılmaske ve Mandrake striplerinin yazarlığını da yapmış. Hatta bir iddiaya göre Kızılmaske'ye 'Walker' soyadını veren kendisi...

http://pizagorgunlukleri.blogspot.com.tr/2015/02/kaplan-kaplan.html?m=0 (http://pizagorgunlukleri.blogspot.com.tr/2015/02/kaplan-kaplan.html?m=0)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: alan ford - 19 Şubat, 2015, 13:16:24
Alıntı yapılan: Mrtekin - 19 Şubat, 2015, 10:52:36


Yazarın diğer kitaplarını da sipariş ettim şimdi.

Diğer kitapları derken !  Yıkıma Giden Adam'dan başka bir kitabı çevrilmiş mi Bester'in. Benim bildiğim Türkçe'de iki kitabı var sadece. Anarşist ve 24. Yüzyılda Cinayet Yıkıma Giden Adam'ın farklı başlıklarla yayınlanmış halleri ve ikisi de eksik çeviri. Bu arada Yıkıma Giden Adam da çok şahanedir. Çok oldu okuyalı , gaza gelip tekrar okuyabilirim  :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: V - 19 Şubat, 2015, 13:41:51
Kitap bitince Yıkıma Giden Adam'a başlayacağım.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: hanac - 19 Şubat, 2015, 18:48:40
Öncelikle kitabı çok beğendiğimi söylemeliyim. Notum 8.5 / 10

Yazar bu kitabı yazarken 2. Dünya Savaşı sırasında Güney Atlantik de 133 gün boyunca bir gemide tek başına kalan bir denizciden esinlenerek yazmış.

Arkadaşların da dediği gibi gelecekde geçen bir Monte Kristo Kontu hikayesi gibi kurgulamış.

Yazarın vizyonu, ileri görüşlülüğü ve yarattığı dünya muazzam. Ama bir şeyler eksik, o da olsa 10/10 olacakmış; DUYGU.
Avusturya köklerinden gelmesinden midir nedir  :), o duyguyu bir türlü veremiyor.
Tamam bir-iki aşk hikayesi eklenmiş ama çok yüzeysel ve duygudan yoksun.

Ayrıca bazı yerleri o kadar hızlı geçiyor ki, insan ne oluyor acelen ne, peşinden kovalayan mı var diye sormak istiyor.
Sanki kitap bir 100-150 sayfa daha uzun olabilirmiş, zaten önce kitap olarak yayınlanmamış.
Efsanevi GALAXY dergisinde 4 bölüm olarak yayınlanmış.

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/4/4d/TheStarsMyDestination.jpg)

Kitap ayrıca Siberpunk kültürünün de atası kabul ediliyor.

(http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/5/59/Stars_my_destination_masterworks.jpg)

Kitabın sonundaki Mesih öyküsü bana, 2001: A Space Odyssey filminin sonunu hatırlattı.

Bu eserin hala bir film versiyonunun olmaması da çok ilginç.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 6 / Dostoyevski - Ecinniler
Gönderen: pizagor - 20 Şubat, 2015, 13:09:16
Kar kış kıyamet internet kitapçılarını da etkiledi herhalde. Pazartesi günü arkadas.com.tr'ye siparişini verdiğim Ecinniler nihayet elime geçti. Yine aynı gün verdiğim D&R siparişinden ise haber dahi yok, hala tedarik sürecinde.

Velhasılıkelam Ecinniler'e başlıyorum... Tuğla gibi, bitirmesi uzun sürer...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: V - 24 Şubat, 2015, 22:20:55
Kitabın yüksek bir temposu vardı.Okunabilirliği de yüksekti ki benim için en önemli

noktalardan birisidir "okunabilirlik"..

Yazıldığı zaman dilimine bakarsak gerçek bir başyapıt olduğu ve kendisinden sonra yazılan, çizilen, sinemaya aktarılan

bilim kurgu namına ne varsa etkilemiş bir eser kesinlikle.Bir intikam öyküsü ama işin felsefi boyutu ve yazarın bütün

olarak eserin genel  hengamesinin ortasında bu felsefeyi dim dik yükseltişi takdire şayan.

Okumayan çok şey kaybeder..

9/10..
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 6 / Dostoyevski - Ecinniler
Gönderen: pizagor - 04 Mart, 2015, 18:36:49
Günlerdir okuyorum, henüz yarılamadım bile. Öyle üstünkörü, hızlıca okunacak bir kitap değil, hatta bu platformda diğer kitaplarda yaptığımız gibi ahkam kesebileceğimiz bir kitap da değil. Derinlemesine, ince ince işlenen karakterler, olaylar, capcanlı insanlarla dolu. Dönem Rus kültürü, felsefesi ve yaşamı yer yer yükselen heyecanla birlikte nüktedan bir dille aktarılıyor. Ecinniler'i beğenmemek zor, beğenmedim diyen kişinin doyurucu, sağlam kanıtlarla gelmesi gerekiyor.

Bu romana rağmen popüler dille yazılmış bilimsel kitapların romanlardan kat be kat faydalı olduğu önermemden vazgeçmiyorum. Romanlar hayatı ya da insanı anlatır gibi bir yaklaşıma katılmıyorum. Yazarın tasarrufundadır bu, onun gördüğü gibi ya da onun görmek istediği, anlatmak istediği gibidir. Aynı resme bakıp bambaşka yorumlar yapmak gibidir bu durum, benim algıladığım kuvvetle muhtemel bambaşkadır.

Belki aksini düşünenler bu konuda zihnimi açar.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 6 / Dostoyevski - Ecinniler
Gönderen: alan ford - 04 Mart, 2015, 19:32:37
Alıntı yapılan: pizagor - 04 Mart, 2015, 18:36:49

Bu romana rağmen popüler dille yazılmış bilimsel kitapların romanlardan kat be kat faydalı olduğu önermemden vazgeçmiyorum. Romanlar hayatı ya da insanı anlatır gibi bir yaklaşıma katılmıyorum. Yazarın tasarrufundadır bu, onun gördüğü gibi ya da onun görmek istediği, anlatmak istediği gibidir. Aynı resme bakıp bambaşka yorumlar yapmak gibidir bu durum, benim algıladığım kuvvetle muhtemel bambaşkadır.

Belki aksini düşünenler bu konuda zihnimi açar.

  Bu konuda zihin açıcı bir kitap Deluze ve Guattari'den : Kafka Minör Bir Edebiyat İçin.

   Gerçi "fayda" ne demek ve romanlar neden faydalı olmak zorunda olsun , okurken geçirilen keyifli vakitler sağlığımız için faydalı mıdır , ömrümüzü uzatır mı , ya da az bilinen romanlardan aparttığımız cümlelerle cinsi latifi etkileme çalışmaları ,eğer başarılı olursa ,  fayda hanesine +1 yazılır mı gibi soruları sorma hakkım saklı olsun . ;D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: Mrtekin - 04 Mart, 2015, 19:35:39
Alıntı yapılan: V - 19 Şubat, 2015, 13:41:51
Kitap bitince Yıkıma Giden Adam'a başlayacağım.

İlk 50 sayfası bitti, hayatımda okuduğum en mükemmel kitaplardan biri, bitsin, bi kaç şey yazacağım.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 6 / Dostoyevski - Ecinniler
Gönderen: pizagor - 04 Mart, 2015, 19:48:25
Alıntı yapılan: alan ford - 04 Mart, 2015, 19:32:37
... ya da az bilinen romanlardan aparttığımız cümlelerle cinsi latifi etkileme çalışmaları ,eğer başarılı olursa ,  fayda hanesine +1 yazılır mı gibi soruları sorma hakkım saklı olsun . ;D

Koskoca edebiyat alemini nerelere bağlamak, hangi amaçlara vesile yapmak!

Cık cık cık :D :D :D

Zamanın yitirdiğimiz en önemli kaynak olduğunu düşünerek soruyorum: Yoğun mesai verdiğim bir konunun keyif dışında başka çıktılarının da olması güzel olmaz mı? Mesela Tüfek, Mikrop, Çelik ve Ecinniler için diyelim hemen hemen aynı vakti ayırdım. Ama Jared Diamond'ın kitabının bilinç haneme eklediklerinin yanında Dostoyevski çok zayıf kalmayacak mı?
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 6 / Dostoyevski - Ecinniler
Gönderen: alan ford - 04 Mart, 2015, 20:03:33
 Hah işte baştaki kitap da tam bunun için. İki ukala Fransız filozofu iyi edebiyat aynı zamanda iyi felsefedir ve insanın ufkunu hiç ummadığı şekilde genişletebilir mealinde bir şeyler diyorlar. (dır inşallah çok oldu kitabı ,inşallah karıştırmıyorumdur :P) ki ben de kesinlikle katılıyorum .
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: V - 04 Mart, 2015, 20:53:19

Alıntı yapılan: Mrtekin - 04 Mart, 2015, 19:35:39
İlk 50 sayfası bitti, hayatımda okuduğum en mükemmel kitaplardan biri, bitsin, bi kaç şey yazacağım.

Ben bitirdim bile Baytekin.. :)

Kaplan Kaplan'ın puanı 9/10 idi nazarımda. Yıkıma Giden Adam'ı daha da iyi buldum.

Gerçek bir başyapıt.

10/10..
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: köstebek - 04 Mart, 2015, 23:07:57
Şimdi beğeniyorsunuz, ama 20 sene önce yayımlandığında o kadar az satmıştı ki... Bunca yılın ardından sadece tek baskısını bitirip karanlığın içinde eriyip gittiler.
Not: Bir de 30 veya 40 sene önceden basitleştirilmiş bir Okat (?) baskısı vardı, o kadar
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: alan ford - 04 Mart, 2015, 23:10:53
Alıntı yapılan: çizgiliköstebek - 04 Mart, 2015, 23:07:57
Şimdi beğeniyorsunuz, ama 20 sene önce yayımlandığında o kadar az satmıştı ki... Bunca yılın ardından sadece tek baskısını bitirip karanlığın içinde eriyip gittiler.
Not: Bir de 30 veya 40 sene önceden basitleştirilmiş bir Okat (?) baskısı vardı, o kadar

  Abi Okat'ın bastığından gayrı  birde Deniz Kitaplar'dan 24. Yüzyılda Cinayet çevirisi vardı , hatta kitabın başına not düşmüşsün  ;)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 3 / Alfred Bester - Kaplan! Kaplan!
Gönderen: köstebek - 04 Mart, 2015, 23:23:33
Bak, onu bile unutmuşum. Doğru diyorsun... :)

Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 6 / Dostoyevski - Ecinniler
Gönderen: pizagor - 09 Mart, 2015, 06:41:58
Ecinniler'i bir tek ben mi okuyorum  ???
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 6 / Dostoyevski - Ecinniler
Gönderen: tommikser - 09 Mart, 2015, 08:16:38
Ben yakın zamanda başlıyorum araya iki üç kitap girdi de :D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 6 / Dostoyevski - Ecinniler
Gönderen: pizagor - 13 Mart, 2015, 08:50:39
Alıntı yapılan: kedidiro - 14 Şubat, 2015, 18:05:25
1- Ben iş bankası kültür yayıncılık'tan çıkan mazlum beyhan çevirisini okudum ve ''perestişe varan saygı duymak ( ne demekse!!) " ifadesi dışında hiçbir rahatsızlık hissetmedim


'Perestişe varan saygı' için kitap boyunca en çok geçen söz dizisi desek sanırım yanlış olmaz. TDK'ya göre anlamı tapınma derecesinde bir saygı oluyor. Kitaba başlayacaklar için gerekli bir bilgi  :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 6 / Dostoyevski - Ecinniler
Gönderen: pizagor - 15 Mart, 2015, 11:25:45
SPOILER

Dostoyevski'yi yorumlayacak yetkinlikte bir okur değilim ama yazmadan edemedim. Yoğun buhranla birlikte ben de bittim. İnsan hem bu derece keyif alır, hem bu derece ruhen sıkılır mı bilemiyorum. Realizmi mi desem, yoksa gerçek hayatı mı, bu kadar sert ve acımasız yaşamak beni yordu. Daha da çürümüşlüğün peşindeki hali hazırda çürümüş, hayatı sefil olarak tanımlayan karakterlerin anlatımı birkaç 'mutlu' diyebileceğim karakterin o kadar önüne geçiyor ki mutluluk kırıntıları bütünde kaybolup gidiyor. Geriye kalan sadece buruk bir tatsızlık hali. Mutluluk bu kadar mı zor, bu kadar mı erişilmez? Ya gerçek hayat burada anlatılan değil ya da gerçek hayat bu ama ben sırça köşkümden bu gerçekliğin farkına bile varmıyorum. Velhasılıkelam kafam karışık.

Kitap tam bitti diyorsunuz ama hayır, bir son bölüm var ki bazı yargıları yıkıp baştan inşa ediyor. Dostoyevski'nin bu roman tefrika halinde basılırken yazdığı ancak editörce çıkarılan, bunun üzerine Dostoyevski tarafından tekrar yazılan ama yine de tefrika edilmeyen ama okuduğum kitabın son bölümüne ek olarak konan bir kısım var ki bu bölüm okunmadıkça kişiler hakkında yargıya varmak doğru değil. Öyle bir kısım ki benim bazı karakterlere yakıştırdığım etiketleri altüst etti. Hem çok açıklayıcı, hem de zihin açıcı. Kesinlikle kitap bitti deyip de bu ek okunmamazlık edilmemeli. Hem kitabın adı neden ecinniler, birkaç şifre bu bölümde bulabilirsiniz..

Üstada ufak tefek eleştirilerim olabilir, gönül tellerimizi titretmek adına Şatov'a son yaptığı bebek oyununun (ve de bu bebeğe yakıştırılan sonun) yazara göre çok basit ve popülist kaçtığını söyleyebilirim. Ama bütünün yanında bunların lafı bile edilemez...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: tommikser - 16 Mart, 2015, 19:35:33
Doğa abinin tüm listesini okudum.Distopya olarak iki kitap kaldı;Otomatik portakal ve Fahrenayt 451.

Cesur Yeni Dünya( CYD) bu distopya türünün içersinde farklı bir yerde.Aslında ütopyanın temelini sarsan bir distopya.
Thomas More'un Ütopyası düzen muntazam olduğu ve insanlar bu düzeni sahiplendiği sürece ideal ve aranılan mutluluğa ulaşılması için hayali bir haritadır.İşte distopyada kurgu daima bunun tersi bir şekilde işleniyor.

Her şeyin mahvolduğu düzenin faşizm ve kaos ile beslendiği distopya edebiyatında CYD farklı bir bakış açısı ile  olaya yaklaşıyor.Eğer her şey mükemmel olsaydı ve istenilen ütopyaya ulaşılması mümkün olsaydı yani yeryüzünde cennet var olsaydı insan gene kusur arar mıydı?

CYD insanın kusurları ile mutlu olduğunu ve kusurların insanı insan yaptığı tezi üzerinden hareket ediyor.Eğer böyle bir cennet yaratılmış olsaydı bile kimileri için bu cennet sadece onun için cehennem olacaktır.Vahşi karakteri bize bunu sorgulatıyor.Kusursuz dünyada buna alışamayan karakter büyük bit uyumsuzluk yaşıyor.Herkesin ütopyası onun için tam bir distopya oluşturuyor.

CYD'nın hareket noktası bence muazzam.1984 ve Biz'de insanlar sistem içinde baskı ile kalıplara sokulurken,CYD buna gerek olmadığını haz ve dünyevi tutkular ile zaten insanların sistem içinde uyutularak ve bundan başkasının olmayacağını düşündürerek sistem içinde entegre edilebileceğini savunuyor.

Diğer distopya romanlarında sistem sürekli olarak baskı üzerinden yürürken CYD buna gerek yok diyor.Sıkıntın mı var ? Çek bir SOMA ( bir çesit uyuşturucu) unut bütün sıkıntıları.İnsanların doğurmasına gerek yok bunun için özel merkezler var.Böylece istenilen insan kaynaklarını yaratabiliyorsun.Sınıflar var.Alfalar,Betalar ,Deltalar.İnsanlar üretim aşamasında maniple edilerek sınıflara göre üretilebiliyor.Hiçbir sınıf sorgulamıyor bu durumu ne gerek var ki?Haz bunları düşündürmüyor.Okumaya gerek yok ne gerek var ki? Soma var.Sorgulanacak ne var ki? Zaten herkes mutlu.

Hiçbir şey baskıyla olmuyor insanlar bunu rahatlıkla kabulleniyor.Ben bunu çok sevdim.Ne olursa olsun sistem baskıya gerek duymuyor.Zaten bu sistemden başka bir sistem de mantıksız buluyorlar.1984 ve Biz'de muazzam bir enerji kullanılıyor.Sistem tamamen karamsarlık ve mutsuzluk üzerine kurulu ki insan doğasına tamamen uyumsuz.Baskı ne kadar şiddetlenirse insan doğası ve zaman bu kelepçeyi çıkarıyor.CYD buna gerek yok zaten insanlar bunu istiyorlar.

İşte her şey bu kadar mükemmelken bizi temsil eden Vahşi devreye giriyor.Acaba bu kadar muazzam bir sistem olabilir mi?Bu kadar muazzam  sistem insan doğasına ne kadar uygun?Vahşi ve Mustafa Mond ki kendisi sistemin ana yöneticisidir bu konu üzerinde oldukça güzel felsefi bir konuşma yapıyorlar.İnsan ve doğası ile ilgli o pasajın okunmasını tavsiye ederim.Küçük bir not ekleyeyim tüm kahramanların isimleri soy isimleri yazarın etkilendiği kişilerden birleştirilerek yazılmış.Mustafa Mond'da ki Mustafa Kemal Atatürk'den geliyor.Sanırım dönem itibari ile sistemi şekillendiren Atatürk'den çok etkilenmiş.

Son olarak şunu diyebilirim;distopya türünün içinde ütopyanın da aslında bir kabus olabileceğini,sistem ne kadar mutluluk üzerinden ilerlese de başında bir diktatör istediğini anlatıyor.Ütopyalar da aslında bir çeşit distopya buna bağlı olarak da faşist bir yönetimi içerir.Muazzam sistem diye bir şey olamaz kusurlu olan insanın doğasına kusursuzluk uymaz.Thomas More'un ütopyasına açıkça bir reddiye niteliğinde etkileyici bir eser.Bu tarzı sevip daha okumayanlar için de oldukça büyük bir eksiklik olarak görüyorum.Şimdiden keyifli okumalar...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: Harun Ça - 16 Mart, 2015, 20:24:15
Tesadüf dün okumaya başladım yani bende varım.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: hanac - 19 Mart, 2015, 20:26:39
Dean, Neco, Alan Ford, V, Pizagor, Tommikser, Mic-Har, Havsar, Pikofarad

Ben başlıyorum 1. cilde

Çok gecikmeyin  :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: hanac - 19 Mart, 2015, 20:28:43
DİKKAT - SPOILER - İPUCU

Çok etkileyici bir kitap ..

Tam olarak ne yazacağımı bilemiyorum, bence oldukça karamsar bir gelecek.

Biraz düşünmeliyim, sonra yazacağım.  :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: hanac - 19 Mart, 2015, 22:58:15
Alıntı yapılan: alan ford - 19 Mart, 2015, 22:50:53
Şöyle meşhur bir karşılaştırma var :

Doğa, hiç bir şey gözükmüyor.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: alan ford - 19 Mart, 2015, 23:08:32
  Bende gözüküyor ama linki vereyim yine de :  http://onedio.com/haber/insanlik-neden-mutsuz-oldu--415150  (http://onedio.com/haber/insanlik-neden-mutsuz-oldu--415150)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 4 / R.E.Howard - Fil Kulesi
Gönderen: pizagor - 25 Mart, 2015, 12:16:45
Kitabı bitirdiğimden beri aklımda olan bir yazıydı, sonunda yazabildim...

http://pizagorgunlukleri.blogspot.com.tr/2015/03/conan-yllklar-1-fil-kulesi.html (http://pizagorgunlukleri.blogspot.com.tr/2015/03/conan-yllklar-1-fil-kulesi.html)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: hanac - 31 Mart, 2015, 18:52:52
Ben 1. kitabı bitirdim bile.

Hemen ara vermeden 2. kitaba geçtim.

Şimdilik bir şey yazmıyorum ama ilk kitabın notu 10/10.

Katılan kimse yok mu ?
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: kadri kerem - 01 Nisan, 2015, 00:58:04
Alıntı yapılan: hanac - 31 Mart, 2015, 18:52:52
Ben 1. kitabı bitirdim bile.

Hemen ara vermeden 2. kitaba geçtim.

Şimdilik bir şey yazmıyorum ama ilk kitabın notu 10/10.

Katılan kimse yok mu ?

Ben katılırdım da okudum hepsini. Anahtar Deliğinden Esen Rüzgâr da dahil. ;D Serinin en güzel kitabı Büyücü ve Cam Kule (4. kitap) King müthiş bir aşk hikayesi anlatmış bu kitapta. Bir de son kitaptaki efsanevi karşılaşma akıllardan çıkmayacak cinstendir ama spoiler vermeyeyim tabii.  ;)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: kalidor - 01 Nisan, 2015, 09:31:52
Ben de bu akşam veya yarın sabah 1. kitaba başlamayı planlıyorum.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: pizagor - 07 Nisan, 2015, 13:50:06
SPOILER


Kara Kule serisinin an itibariyle birinci kitabını bitirdim ve sevenlerinin neden bu kadar övdüğünün inanın anlayamadım. Stephen King bomba gibi başlangıçlarıyla insanı daha ilk temasta kavrayan, sonrasında bu merak duygusunun üzerini biraz daha inşa ederek kopmanın mümkün olmadığı kitaplarıyla ünlüdür. Misal Hayvan Mezarlığı, daha o başlangıç alır götürür okuru. Birkaç on sayfa sonra, okuduğunuzda eğer bir çocuksanız, yattığınızda merdivenlerden taze dirilmiş birinin çıktığını hayal edersiniz, uyku tutmaz. Misal Mahşer, o kallavi kitabı okuyorsanız, daha ilk sayfalarda gözünüzün önüne bambaşka zorunlu seyreltilmiş bir dünya atmosferi çizilir, apokalipsten hayatta kalanların bunu sürdürebilme çabası, iyi - kötü tarafların netleşmesi falan filan derken elinizden bırakamadan devam eder, sona erdirirsiniz.

Kara Kule ise hiç böyle değil, son derece zayıf bir başlangıç, ağır bir tempo, bu yeni dünyayla ilgili çok az tüyo, günümüz dünyasına yapılan bağlantılarla merak yaratmaya ve ayakta durmayan çalışan bir kurgu, bir de güya mutlak gerçeğin saklı olduğu bir kule. Dil de özellikle en başlarda fazlasıyla basit, sonra sonra kendini bir miktar topluyor. Açıkçası bence bu Stephen King değil, belki bu serinin birinci kitabını henüz taze yazarken yazmış olmasından belki de beklentimin yüksek olmasından.

Serinin tüm kitaplarını aldığım için okumaya devam edeceğim ama bu devam kararında bol miktarda mecburiyet te var. Umuyorum sonraki kitapta tempo biraz daha yükseliyordur.

Notum 6/10, geçen senenin hayal kırıklığı Marslı'dan biraz daha hallice :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: dean - 07 Nisan, 2015, 14:28:37
Ana konu ve esas ana karakterler seriye ikinci kitap ile giriyor. Eminim Üç'ün Çekilişinden sonra bütün fikirlerin değişecektir pizagor. Hatta seride ilerleyince ilk kitap sadece kısa paragraf gibi gelecek. Bütün her şey Üç'ün Çekilişinde başlıyor.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: emre ozdamarlar - 07 Nisan, 2015, 16:31:09
Alıntı yapılan: dean - 07 Nisan, 2015, 14:28:37
Eminim Üç'ün Çekilişinden sonra bütün fikirlerin değişecektir pizagor. Hatta seride ilerleyince ilk kitap sadece kısa paragraf gibi gelecek. Bütün her şey Üç'ün Çekilişinde başlıyor.

Kelimesi kelimesine katiliyorum.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: kalidor - 07 Nisan, 2015, 22:54:21
İlk kitabı ben de okudum ve Pizagor'a bazı noktalarda katıldığımı söylemeliyim. Bence King bu romanını semboller üzerine kurmuş. Zaten Kara Kule başlı başına bir metafor ve aslında neye binaen olduğu da romanın sonunda Siyahlı Adam tarafından az çok ima ediliyor. Okuduğum 1993 tarihli 2. baskıydı ve çeviride de sıkıntılar olduğu bariz anlaşılıyordu.  İlk kitapta western ile fantastik unsurların harmanlandığı bir atmosferde  bir anti heronun inatla bir büyücüyü takibini okuyoruz. Ayrıca çocuk ile de anlamlı bir abi-kardeş veya dost ilişkisi işlenmiş. Herhalde bu ilk kitaptan daha çok beklentim vardı. O sebeple okurken yer yer sıkıntı basması hayal kırıklığı yaratmadı değil. Tabii burada tüm seriyi değil, sadece girizgah niteliğindeki ilk kitaptan bahsediyoruz. O sebeple 2. hatta 3. kitabı da okumadan seri hakkında bir karar vermek erken olur.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: pizagor - 13 Nisan, 2015, 09:58:18
İkinci kitabı bugün - yarın bitiririm. Dahil olan yeni karakterlerle birlikte hikaye ve anlatı bir miktar kendini toparladı, ilginçleşmeye başladı. Notumu 7.5/10 olarak revize ediyorum.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: alan ford - 13 Nisan, 2015, 10:51:47
   Katılacağım demiştim ama şu an bu seriye pas demek zorundayım , özür çok ::)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: dean - 13 Nisan, 2015, 11:19:19
Alıntı yapılan: pizagor - 13 Nisan, 2015, 09:58:18
İkinci kitabı bugün - yarın bitiririm. Dahil olan yeni karakterlerle birlikte hikaye ve anlatı bir miktar kendini toparladı, ilginçleşmeye başladı. Notumu 7.5/10 olarak revize ediyorum.

  İkinci kitapla birlikte seriyi biraz daha beğenmene sevindim. Bu arada o not üçüncü kitaptan sonra 8/8.5 olur bence  ::) ::) ::)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: kadri kerem - 13 Nisan, 2015, 16:19:15
Ben ilk kitabı elimden bırakamamıştım. Büyük heyecanla okumuştum. Tabii asıl macera ikinci kitapla başlıyor.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: V - 22 Nisan, 2015, 10:43:51
İlk kitabı bitirdim.

Yıllar önce okuduğum ilk baskıya göre genişletilmiş ve daha iyi tercüme edilmiş kesinlikle.

Genişleyen bir öykünün ilk kitabı olarak hayli yeterli ve ilgi uyandırıcı.

Bekletmeden 2. kitaba geçiyorum.

İlk kitap için notum: 8/10..
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: hanac - 22 Nisan, 2015, 10:50:20
Bende şu an 3. kitapdayım.

Tommikser aka Güneş Semerci de okumaya başladı.

Şu anda okuyan 4 kişiyiz, pizagor da var.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: emre ozdamarlar - 22 Nisan, 2015, 12:07:36
Ben 2. kitabi Harem'de otogarda otobus beklerken okumaya baslamistim, otobusun gelmesine bi 2-3 saat vardi heralde. Kitap o kadar surukleyiciydiki, nasil dalip gitmissem neredeyse otobusu kaciriyordum.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: hanac - 13 Mayıs, 2015, 19:29:51
3. kitap bitmek üzere. Acayip heyecanlı bir yerdeyim.

Genel değerlendirmemi hepsini okuyup bitirince yapacağım.

Şu anda Pizagor, V, Kalidor ve Tommikser de okuyor.
Başlık: Toplu Okumalar 8 / Stephen King - Mahşer
Gönderen: hanac - 13 Mayıs, 2015, 19:43:36
Tabii ki Sansürsüz metini okuyacağız  :)

(http://static.idefix.com/cache/0/270/383210)

Biyolojik denemeler yapılan bir kuruluştan kaçan biri, kısa süre sonra domino etkisiyle insanların yüzde doksan dokuzunu yok edecek mutasyona uğramış ölümcül bir grip mikrobunu yaymaya başlar. Hayatta kalmayı başaran korku ve şaşkınlık içindeki bir avuç insan kendilerini kurtaracak bir lider arayışı içine girer. Ve iki aday ortaya çıkar... Colorado'da bir halkevi kurmakta ısrar eden 108 yaşındaki hayırsever rahibe Abagail ve kötülükten başka bir şey düşünmeyen, kargaşadan mutlu olan şiddet yanlısı "kötü adam" Randall Flagg...

Yalnızca düşlerde var olabileceğini sandığımız karanlık bir hikâye...

1216 sahife olduğunu hatırlatayım.  ;)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: V - 13 Mayıs, 2015, 20:25:56
Yolculuk devam ediyor...

2. kitapta yol arkadaşları birleşti.Bilim kurgu fantezinin önüne geçti.

3. kitapta bilim kurgu ve post apokaliptik öğeler ağır bastı.Ayrıca King kitabın sonlarına doğru artan bir ivmeyle gerilimi de ekledi.

4. kitap durgun seyrediyor ama Mahşer kitabına göndermeler  var ve Roland'ın geçmişine dair boşluklar doldurulmaya devam ediyor.

Ben de ivmelenmiş bir şekilde okumaya devam ediyorum..

Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 8 / Stephen King - Mahşer
Gönderen: V - 13 Mayıs, 2015, 20:26:51
Elbette varım.Öncelikle Kara Kule bitmeli..
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 8 / Stephen King - Mahşer
Gönderen: dean - 13 Mayıs, 2015, 20:41:04
  Bu kitap zamanında 800 sayfa civarı basılıyor. Türkçeye çevirilirken 400 sayfa da Altın Kitap kesiyor. Daha sonra Stephen King eski yazılarınıda tekrar derleyip 1200 sayfalık bu versiyonu çıkarıyor. Altın Kitapta en sonunda 1200 sayfalık versiyonu çeviriyor. Ki Altın Kitap zamanında aynı şeyi "It" kitabı içinde yapmıştı. Geçenlerde onunda tam versiyonu çıktı.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 8 / Stephen King - Mahşer
Gönderen: hanac - 13 Mayıs, 2015, 20:42:52
Bu değerli bilgiler için çok sağol Dean.

400 sayfa nire 1200 sayfa nire.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 8 / Stephen King - Mahşer
Gönderen: pizagor - 14 Mayıs, 2015, 08:39:48
Ben yeni okudum, dışarıdan destek veririm artık  :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: pizagor - 14 Mayıs, 2015, 10:03:44
Alıntı yapılan: V - 13 Mayıs, 2015, 20:25:56
Yolculuk devam ediyor...

2. kitapta yol arkadaşları birleşti.Bilim kurgu fantezinin önüne geçti.

3. kitapta bilim kurgu ve post apokaliptik öğeler ağır bastı.Ayrıca King kitabın sonlarına doğru artan bir ivmeyle gerilimi de ekledi.

4. kitap durgu seyrediyor ama Mahşer kitabına göndermeler  var ve Roland'ın geçmişine dair boşluklar doldurulmaya devam ediyor.

Ben de ivmelenmiş bir şekilde okumaya devam ediyorum..

Ben de tam bundan bahsedecektim. Herkes bu kadar methederken bir türlü hikayeye dahil olamıyorum ve neden diye düşünüyorum. Eli silahlı kovboy silahşörlerin yeraldığı vahşi batı benzeri bir dünyada bir yandan kaleler ve şövalyelik benzeri yapılandırmalarla ortaçağ, bir yandan da modern dünya, sayborglar – robotlar, büyü ve onunla birlikte solucan delikleri benzeri öğelerle kurgu aşureye dönüyor. Aklına ne geliyorsa hikayenin içine tıkıştırmış Stephen King. Sanıyorum bu aşureden hoşlanmadım.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: pizagor - 26 Mayıs, 2015, 14:44:34
SPOILER İÇERİR!

http://pizagorgunlukleri.blogspot.com.tr/2015/05/icinden-cizgiroman-gecen-roman-kara.html (http://pizagorgunlukleri.blogspot.com.tr/2015/05/icinden-cizgiroman-gecen-roman-kara.html)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: pizagor - 26 Haziran, 2015, 16:51:48
Dördüncü kitabın başındaki bilmececi tren bölümünün (ki bence King'in şimdiye kadarki en sefilleri oynadığı kısım buydu) sona ermesiyle birlikte ilk defa serinin bir kitabından gerçekten zevk almaya başladım. Şaşkınım :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: pizagor - 19 Ağustos, 2015, 07:23:15
Dördüncü kitap sonrası durdum. Neredeyse 2 aydır beşinci kitaba başlatacak hevesi bulamıyorum...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: shiroyasha - 19 Ağustos, 2015, 09:53:39
Yine Altın kitapların bastığı çizgi roman serisinin devamı var mı ? varsa basılacak mı ? bilen var mı ?
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: V - 19 Ağustos, 2015, 19:33:06
Seriyi yaklaşık birbuçuk ay önce tamamladım.Genel olarak puanım 8/10 dur...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: hanac - 19 Ağustos, 2015, 19:44:54
Alıntı yapılan: GeFORCE - 19 Ağustos, 2015, 09:53:39
Yine Altın kitapların bastığı çizgi roman serisinin devamı var mı ? varsa basılacak mı ? bilen var mı ?

Çizgiromanı için bkz.  http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,1453.0.html
Başlık: Toplu Okumalar 9 / Kerkenez
Gönderen: tommikser - 30 Eylül, 2015, 18:49:49
Evet arkadaşlar toplu okumlara bir süre ara vermiş gibi olduk.Malum yaz dönemi herkesin kendince bir yoğunluğu vardı.Artık sonbahar geldiğine göre rahat rahat kitaplarımızı okur çaylarımızı yudumlarız.

Engin abinin bir konuşma sırasında çocukluğumda okuduğum bu kitabı tekrar okuyacağım bakalım aynı tadı alacak mıyım? demesi üzerine kitap hepimizin lgi alanına girdi.Kısa sürede bunu toplu olarak okuyalım dedik ve şimdiden 5 kişi olduk.

Diğer okumalara baktım hepsi yabancı yazarlardı.Bu seferde bizden bir yazar ile yeni okuma sezonuna da başlamış oluruz.Benim gibi ilk defa duyup merak edenler olursa bize katılabilirler.Nadir de kitap bol ve oldukça ucuz.3 liradan fyatı başlıyor.Eğer sizde katılmak isterseniz sizleri de bekleriz.Şimdilik okuyanlar;

tommikser,V,mrtekin,kalidor,ferzan.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 9-Kerkenez
Gönderen: ferzan - 30 Eylül, 2015, 20:27:10
    Coşkuyla beklemedeyim... :) İlk kez üniversitedeyken okumuştum ama tekrar okumasını yapacağım ender kitaplardan olacak...İlk kez okuyormuşum gibi olacak... :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 9-Kerkenez
Gönderen: pizagor - 30 Eylül, 2015, 21:28:04
Ben hala Kara Kule toplu okumasındayım :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 9-Kerkenez
Gönderen: pizagor - 30 Eylül, 2015, 21:29:11
Bu arada 8 numaralı toplu okuma Mahşer imiş, tiz düzeltile...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: pizagor - 06 Ekim, 2015, 00:12:59
Martin Eden'i bitirmek için verdiğim mücadelenin ardından Cesur Yeni Dünya'ya başladım. Beğendim ama ne yalan söyleyeyim bana modası bir miktar geçmiş bir distopya gibi geldi. Evet yazıldığı dönem için müthiş fikirler öne sürüyor, zihin açıcı. Huxley belli ki bir filozof. Ama bu kitabın öncesinde türevlerini bayağı bir gördükten sonra beni çiviledi demem zor.

@hanac Şehir ve Şehir daha iyi  ;D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: alan ford - 06 Ekim, 2015, 09:38:12
Şehir ve Şehir daha mı iyi :-X

Biz , Otomatik Piyano , Triton ile birlikte distopya bayrağını zirveye çıkartan kitaplardandır benim için ;)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: pizagor - 06 Ekim, 2015, 11:54:16
Alıntı yapılan: alan ford - 06 Ekim, 2015, 09:38:12
Şehir ve Şehir daha mı iyi :-X

Bu sayın Hanac ile aramızda özel bir mevzu :)

Ama gerçekten de Cesur Yeni Dünya zamanına göre çarpıcı ama bugünün okuruna yeni hiçbir şey anlatmıyor, apayrı bir kurgu, hikaye sunmuyor diye düşünüyorum. Bilimkurgu, özelinde distopya okumaya bu kitapla başlıyor olsam çarpışılırdım ama şu anda okuduğum 120 sayfa itibariyle sadece etkileyici demekle yetiniyorum. Bu kitap Lang'in Metropolis'i gibi. Varlığı yadsınamaz, açtığı yol inkar edilemez ama nasıl Metropolis'i seyredip de özel efektlere bayıldım diyemezsek bu da öyle. Tabi abartıyorum. Sorun bu kitabı çok geç okumamda çünkü birileri buradaki fikirleri defalarca çalmış, önüme koymuş ve ben afiyetle yemişim...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: hanac - 06 Ekim, 2015, 18:08:50
Kitabın sonu beni çok etkiledi.

Spoiler vermeyeyim, bitince konuşurız.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: Mrtekin - 08 Ekim, 2015, 11:55:53
Serçeyi kastım ve bitirdim. Final gerçekten çok sersemletici idi.

Şunu söyleyebilirim, ben beğendim, ama "Children of God"'un da okunması gerekiyor, kitabın bir bütünlük içerisinde değerlendirilebilmesi için.

En çok "Anne" karakterini sevdim, nedense en duygusal karakterin en gerçekçi şekilde kurgulanması benim çok hoşuma gitti.

Yazarın çok başarılı bir betimleme gücü var. Duyguları anlatmada da aynı şekilde başarılı.

Bir de araya yerli yersiz Tevrat'tan sokuşturmalara "Ne alaka?" demiştim, yazar, sonradan Yahudiliğe geçiş yapmış (convertion), bunun da belli ölçülerde bir etkisi hissediliyor.

Netice itibarı ile, güzel kitap, önerenlere çok teşekkür ederim.



Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 9 / Kerkenez
Gönderen: pizagor - 23 Ekim, 2015, 17:00:53
Toplu okumasında yer alacağıma dair herhangi bir bildirimde bulunmasam da gördüğüm kadarıyla şimdilik Kerkenez'i tek okuyan benim. İtiraf ediyorum, zor ilerledi, itiraf ediyorum bırakmayı çok istedim. Çünkü hayatın, ilişkilerin bu şekilde sadece cinsellik üzerinden aktarıldığı, insanların adeta hayvanlaştırıldığı bu tarz hoşuma gitmedi. Gerçek olan aslında budur diyebilirsiniz, itiraz ederim. Biz insan olanlar cinselliği mütevazi yaşıyoruz demek ki, hayatımızda zoofili, nekrofili, pedofili, ensst, tecavüz gibi sapkınlıklar yok çünkü. Ama Kerkenez'in baş karakteri Salih'in köyden (ve daha sonra biraz da kentten) ibaret o küçücük dünyasında bunlar adeta sıradanlaşmış bir durumda.

Değişik, kabul edilemez, hazmedilemez. Misal tecavüze uğrayanın aklındaki 'ilk benim mi başıma geldi bu, niye kıçımı kırıp, ağzımı kapayıp otumadım ki!' pişmanlığı. Normalleşme, ensesti bir anlamda normalleştirme bu. Ama süreç onu geneleve kadar götürürken bir yandan da nasıl gerçekçi. Değişik bir kitap, sonradan açılan, sonra sonra okuru kavrayan, kötü değil ama insanın kendi türünden iğrenerek okuduğu bir roman. Temel içgüdümüzün tiksinç bir yansıması. Ama biz bu değiliz, bu kadar düşmüş, bu kadar aşağılık değiliz.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: pizagor - 26 Ekim, 2015, 11:47:02
Kim hangi toplu okumada, merak ediyorum? Toplu okuma yapıyoruz deyip 'Ecinniler'i ve 'Kerkenez'i bir bana okuttunuz. Kendimi kandırılmış, aldatılmış, kirletilmiş hissediyorum :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: seastar1000 - 26 Ekim, 2015, 12:54:30
Tanpınar dan Huzur u bitirmeye çalışıyorum zor görünüyor
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: tommikser - 26 Ekim, 2015, 13:15:55
Ben okuyacaktım seninle sen hep okumama engel fikirler empoze ettin seni kaldırdığımı hissettirdiysem özür dilerim :-\
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: kalidor - 26 Ekim, 2015, 13:49:14
Alıntı yapılan: tommikser - 26 Ekim, 2015, 13:15:55
Ben okuyacaktım seninle sen hep okumama engel fikirler empoze ettin seni kaldırdığımı hissettirdiysem özür dilerim :-\

Noktalama işaretleri kullanılmayınca cümleler anlaşılmıyor. Neredeyse her gün bir kitap deviren arkadaşlara bu tür anlatım bozukluklarını da yakıştıramıyorum :(
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: tommikser - 26 Ekim, 2015, 13:50:28
 ::) ::) ::)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: hanac - 07 Kasım, 2015, 22:54:50
6. kitaba başladım.

Bu seri ya bitecek ya bitecek.   :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: pizagor - 08 Kasım, 2015, 06:55:23
Alıntı yapılan: hanac - 07 Kasım, 2015, 22:54:50
Bu seri ya bitecek ya bitecek.   :)

Aynen!

Bir ara (2016'ya kalmadan) ben de 5. kitaba başlayacağım...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: V - 08 Kasım, 2015, 12:08:03
Alıntı yapılan: pizagor - 08 Kasım, 2015, 06:55:23
Aynen!

Bir ara (2016'ya kalmadan) ben de 5. kitaba başlayacağım...
Araya Dudu girdi galiba...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: pizagor - 09 Kasım, 2015, 12:19:55
Tommikser'in güzel yorumunun üzerine ne yazılabilir ki!



http://pizagorgunlukleri.blogspot.com.tr/2015/11/cesur-yeni-dunya-uzerine-sacmalamalar.html (http://pizagorgunlukleri.blogspot.com.tr/2015/11/cesur-yeni-dunya-uzerine-sacmalamalar.html)


(http://1.bp.blogspot.com/-G80BLOkjnOI/VkBe8_VaK6I/AAAAAAAADNk/DAzttrkNwFA/s400/331_Brave%2BNew%2BWorld.jpg)


Cesur Yeni Dünya üzerine saçmalamalar..


Aldous Huxley'in 'magnum opus'u olan Cesur Yeni Dünya, George Orwell'in 1984 romanındaki gibi 'faşizan!' bir yönetim altındaki dünyanın neye benzeyeceğinin bir başka portresini sunuyor okura. Ancak 1984'deki distopik kurgunun, farkındalığı olan, bilinçli ama eli kolu bağlı, sıkı takip altında, en ufak hatasında okka altına giden insanlarından ve düzeninden farklı bir ortam buradaki. Güçlü, düzene başkaldırıya toleransı olmayan, ama yöntemleri itibariyle daha yumuşak faşizan bir ortam söz konusu olan. Toplum geneline hakim olan, koşullandırılmış da olsa, bir mutluluk var. İnsanlar üretiyor, hızlıca tüketiyor ve kendi şartlandırılmış değer yargılarına göre mesut bir şekilde yaşıyorlar. Binyılların toplumsal yapısı, kutsalları alaşağı edilmiş, sıkı sıkıya sarılan bugünün değerlerinin hep içi boşaltılmış ya da evrilmiş. Mesela tek bir kadına ya da erkeğe bağlılık garip karşılanıyor, anne ya da baba ağza alınamayacak bir küfür olarak değerlendiriliyor bu geleceğin insanları tarafından..

Cesur Yeni Dünya çarpıcı fikirler öne sürüyor, ama yazıldığı döneme göre..

Mübalağalı bir örnekleme olacak belki ama bu kitap Lang'in Metropolis'i gibi. Varlığı yadsınamaz, açtığı yol inkar edilemez ama nasıl Metropolis'i seyredip de özel efektlere bayıldım diyemezsek bu da öyle. Sanıyorum sorun bu kitabı çok geç okumamda çünkü birileri buradaki fikirleri defalarca çalmış, önüme koymuş ve ben de afiyetle yemişim. Türevlerinin tadını aldıktan sonra da Cesur Yeni Dünya'nın beni alaşağı ettiğini söylemem zor. Ama şunu da kabul ediyorum, bilimkurguya, özelinde de distopya okumaya bu kitapla başlıyor olsam çarpılırdım ama an itibariyle ve vakti zamanındaki naçizane okumalarım sebebiyle sadece etkileyici demekle yetiniyorum..

Demode ama etkileyici..

Cesur Yeni Dünya gerçekten distopya mı? Ya da (bana göre aynı kapıya çıkan) distopyaya evrilmiş bir ütopya mı? Koca koca uzmanların buna distopya demeleri, hem de distopyanın temel kitaplarından biri olarak değerlendirmeleri aslında nazarımda (bendeki de nasıl bir özgüvense artık) çok da mühim değil. Ortada çok somut bir gerçek var bana kalırsa: Kurulan yeni düzen, toplulukta ortaya çıkan önemsiz sayılabilecek bir anomali oranı dışında, insanlığa kendilerini mutlu ve tamamlanmış hissettiriyorsa çok da sıkıntılı bir durum olmamalıdır bu. Hele ki kişiler daha iyi bir düzen, daha farklı bir mutluluk tanımıyorlarsa - hayal dahi edemiyorsa, mutluluğa şartlandırılmışsa bu durumu sağlayan dünya düzeninin sorgulanması, tukaka ilan edilmesi gerekir mi? Kitapta bahsi geçen Kıbrıs deneyi ve (abartılı olduğunu kabul ettiğim) sonuçları zaten diğer durumu açıklamıyor mu? Biz okurlar, Cesur Yeni Dünya'nın ortaya koyduğu yapıya şu anki değerlerimizle bakıyoruz ve distopya çıkarımını yapıyoruz. Kişiye özel ufak nüansları olsa da aslında genel çerçevesi itibariyle aşağı yukarı örtüşen, mükemmel düzenin bir tarifi var, bir ütopya var aklımızda. Bu tarifin içerisinde özgür irade var, bilinçli - hür seçimler var. Bu tarifte güçlü aile, sağlam kadın – erkek ilişkileri, yüceltilen arkadaşlık – dostluk, adanmışlık, bireyci – hazcı değil toplum çıkarına göre hareket eden insan olgusu var. Okur olarak bu değerleri bir kefeye koyarken, karşısına Cesur Yeni Dünya'yı çıkarıyoruz. Böyle olunca kıyaslamada Aldous Huxley'nin Cesur Yeni Dünya kurgusu karşı ağırlık olarak hafif kalıyor..


(http://3.bp.blogspot.com/--XXFMzp9bYU/VkBfHNA0eFI/AAAAAAAADNs/9e-1CrmFCr0/s320/331_Iron%2BMaiden.jpg)
Iron Maiden'ın 'Cesur Yeni Dünya'sı..


Pekiyi ya yarın bu değerleri alaşağı eden yepyeni bir düşünce sistemi ortaya çıkarsa, kefede şu anki ütopyamızın karşısına çok daha ağır basan bu sistem konursa! Şu sevilen popüler kavramı; X ve Y ve de Z olarak adlandırılan ve her birine bambaşka karakteristikler bahşedilen kuşaklarını düşünün mesela. Bu yaklaşıma göre İkinci Dünya Savaşı'na kadar adeta konservatif kalan insanlığa bir anda birşeyler oluyor. Dünya 15 – 20 senelik zaman dilimleriyle ardarda gelen kuşaklar tarafından apayrı algılanıyor ve şekillendiriliyor. Aileye, sosyal hayata ve iş hayatına dair söylemler ve yöntemler her 15 – 20 seneyle birlikte değersizleşiyor, anlamsızlaşıyor, eskiyor. Herşey büyük bir hızla değişiyor, başı çekense değerlerimiz oluyor.. Değerlerimizin farklılaşması da bizi Cesur Yeni Dünya'ya elli – altmış yıl öncesine göre daha yakın, daha kabul edilebilir hissettirmiyor mu? Elli yıldaki bu değişimi gözönünde bulundururak romanın geçtiği 26. yüzyıl Londra'sı için en azından değerlerimiz babında imkansız diyebilir miyiz?

Cesur Yeni Dünya'da gerçekleştirildiği üzere, insanları sevecekleri, inanacakları şeylere koşullandırmak doğru mu, değil mi? Soruyu böyle yöneltince yanıtının olumlu olmasını beklemek bir miktar safdillik olacaktır illaki. Pekiyi ya şöyle ardarda sıralasam sorularımı..

Günümüzde aile dediğimiz kavram ne yapıyor? Rol model olarak alınan ebeveyn de çocuğu şartlandırmıyor mu, yüzde yüz olmasa da dünyaya bakışını belirlemiyor mu? Dinibütün bir aileden gelen çocuklar neden çoğunlukla aynı şekilde devam ediyor ya da tam tersi durum ateist bir aileden gelen çocukta yine genellikle benzer bir inançsızlık olarak ortaya çıkıyor? Ebeveyn etkisinden sonra okul, öğretmen, arkadaş çevresi silsilesi devam ederek ağacı yaşken eğmiyor mu? Sorun bireysel olarak ebeveynlerce şartlandırılmada değil de egemen yönetim tarafından her bireyin mükemmel üst resmi oluşturmak üzere ayrı ayrı ve kesinliği kanıtlanmış kitlesel koşullandırmasında mı?

Bugün dahi bireyin sınırlarını, hareket alanını aile, toplum (hatta coğrafi olarak doğuya kaydıkça egemenler tarafından) belirlerken hangi özgür düşünceden, hangi hür iradeden bahsedebiliriz ki!

Cesur Yeni Dünya'nın cinsellik anlayışı 'Herkes herkesindir!' ilkesinden bahsetmeden geçmek olmaz. Salt cinselliğe indirgenerek içi boşaltılan kadın – erkek ilişkilerinin dünyası burası, insanlarında tek eşlilik ve aidiyet duygusu yok. İlişkiler de zamana özgü diğer herşey gibi kullan – at formatında. Herhalde kitabın yazıldığı dönem için ne kadar sarsıcı ve kabul edilemez bir düşünce olmuştur bu. Bugün ise çok daha toleranslı olduğumuzu söylesem abartmış olmam sanıyorum. Bu tarz her çiçeğe konan, her çiçekten bal alan yaşamlar 'kadınıyla - erkeğiyle' halihazırda (hem de gün geçtikçe artan bir sıklıkla) yok mu zaten, o kadar masum mu günümüzün insanlığı? Ya da masumiyet bu mu? Size bir sır vereyim, demin de dediğim gibi 'kadınıyla - erkeğiyle' gençliğinde cinselliği anlık ya da kısa süreli –en iyi ihtimalle orta vadeli- yaşayan, sonra otuzlu yaşlarının başlamasıyla birlikte 'n'oluyoruz, bu düzen böyle gitmez, durulmam lazım, artık çoluğa çocuğa karışayım, çocuğumu doğurayım, zaten bizimkiler de evlenmem için başımın etini yiyor!' diyen pek çok arkadaşım oldu. Dünya değişiyor, insanlar evriliyor, değerler farklılaşıyor, toplumlar başkalaşıyor.. Koşar adım Cesur Yeni Dünya'ya gidiyoruz..

Her daim tatmin edilebilen suni hazlar çerçevesinde 'mutlu' bir hayat, daha iyisini hayal dahi edemiyorsan, o kadar da kötü olmamalı..

Bu bir kabus değil..

Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: Animvader - 09 Kasım, 2015, 12:53:56
Bu kitaba bir süre önce başlayacaktım, yayıncının sağolsun koyduğu kitap değerlendirmesi gibi olan önsöz sayesinde tadım kaçtı, bunu unuttuktan sonra başlarım dedim.Yahu insan hiç bir önsözde Cesur Yeni Dünya şöyledir, böyledir diye daha kitabı okumamış insana kitabı anlatır mı?

Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: hanac - 09 Kasım, 2015, 12:57:20
Alıntı yapılan: Animvader - 09 Kasım, 2015, 12:53:56
Bu kitaba bir süre önce başlayacaktım, yayıncının sağolsun koyduğu kitap değerlendirmesi gibi olan önsöz sayesinde tadım kaçtı, bunu unuttuktan sonra başlarım dedim.Yahu insan hiç bir önsözde Cesur Yeni Dünya şöyledir, böyledir diye daha kitabı okumamış insana kitabı anlatır mı?

Önsöz okunmamalı idi  :)

Yazmayı unutmuşuz, kusura bakma.

Dediğin gibi tam bir saçmalık olmuş.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: hanac - 10 Kasım, 2015, 11:01:12
@ Pizagor

Yazdıklarının çoğuna katılıyorum. Bu kitap şimdi biraz demode kaçmış olabilir.

Ama yazıldığı döneme göre değerlendirirsek bir başyapıt olduğunu kabul etmemiz lazım.

Biz - Yevgeni Zamyatin 1920

Cesur Yeni Dünya - Aldous Huxley - 1931

Bin Dokuz Yüz Seksen Dört - 1948

Sanırım bu üç kitap Distopyanın temel taşlarıdır.
Başlık: Toplu Okumalar 10 / Pierce Brown - Kızıl İsyan Serisi
Gönderen: hanac - 04 Aralık, 2015, 21:07:44
WOOL serisi tanıtımımız çok ilgi görünce  bkz. http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,10025.0.html

Bilim Kurgu kitapları tanıtımlarımıza devam ediyoruz  :)

KIZIL İSYAN SERİSİ 1 / KIZIL YÜKSELİŞ – PİERCE BROWN

(http://static.idefix.com/cache/0/270/738957)

Ben dünyaları ateşe verecek kıvılcımım. Ben zincirleri kıracak çekicim. Ben halkımın ve esaret içinde yaşayan herkesin umuduyum. Çünkü biliyorum ki insan kendini köleleştiren adaletsizlikle özgürleşemez. Gelecekte, renk kodlarına göre sınıflara ayrılmış Toplum'un en alt sınıfını Kızıllar oluşturmaktadır. Diğer bütün Kızıllar gibi Darrow da, Mars'ı yeni nesiller için yaşanılır bir gezegen haline getirdikleri inancıyla günlerini madenlerde çalışarak geçirmektedir. Üstelik bunu severek ve isteyerek yapmakta, kanı ve teriyle çocuklarına daha iyi bir dünya bırakacağına inanmaktadır.

Ancak Kızıllar kandırılmıştır. Darrow, halkının yozlaşmış yönetici sınıfın kölesinden başka bir şey olmadığını keşfettiğinde adalet özlemi ve kaybettiği aşkının anısıyla hırslanır. İnsanlığın yeni nesil Altın hükümdarlarının güç için mücadele ettiği efsanevi Enstitü'ye sızmak için her şeyden vazgeçer. Hayatı ve medeniyetin geleceği pahasına en başarılı ve en vahşi Altınlarla rekabet etmek zorunda kalacak olan Darrow'un düşmanlarını yenmek için artık yapmayacağı şey yoktur... Bu, onlardan birine dönüşmek anlamına gelse bile. (Tanıtım Bülteninden)

KIZIL İSYAN SERİSİ 2 / ALTIN OĞUL – PİERCE BROWN

(http://static.idefix.com/cache/0/270/831784)

Altın yüzlerden oluşan bir denizde sürükleniyorum. Burada sadece güçlü olan hayatta kalabilir. Sadece akıllı olan yönetebilir. Hâlâ oyun oynuyorum ama bu, oyunların en ölümcülü. Ben yüzyıllardır köleleştirilen halkımın kılıcıyım. Bağışlamayacağım. Ve unutmayacağım.

Mars Enstitüsü'ndeki amansız rekabetten zaferle çıkan Darrow, namı diğer Azrail, yönetici seçkinler arasında saygın bir konuma yükselmiş, en zalim ve zeki Altınlara; Eşsiz Yaralılara katılmıştır. Ancak Darrow onlardan biri değildir: Geleceğin yalanlar üzerine kurulu olduğu, trajediyle dolu, unutamayacağı ve affedemeyeceği bir geçmişi vardır.

Sistemi içeriden yıkma hedefine ulaşmak için herhangi bir Altın değil; en iyi, en güçlü, en zeki, en vazgeçilmez Altın olmalıdır. Halkını aydınlığa çıkarmasının başka yolu yoktur ancak bu yol boyunca attığı her adım, Darrow'un kendi gölgesini biraz daha karartacaktır.  (Tanıtım Bülteninden)

Pegasus'dan çıkan İki kitabı da sipariş ettim, yakında kendi yorumlarımı yazarım.

İkinci kitap bu yıl Goodreads ödüllerinde "En İyi Bilim Kurgu Kitabı" ödülünü aldı.

İlk kitap da geçen yıl Goodreads da "En İyi İlk Kitap" ödülünü aldı.

Üçlemenin son kitabı henüz yayınlanmadı; Şubat 2016 da yayınlanması bekleniyor.

(https://d.gr-assets.com/books/1426928658l/18966806.jpg)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: hanac - 16 Aralık, 2015, 12:52:01
İthaki yeni kapakla çıkarmış.

(http://static.idefix.com/cache/0/270/63463)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 10 / Pierce Brown - Kızıl İsyan Serisi
Gönderen: hanac - 16 Aralık, 2015, 23:09:35
Kitaparı satın aldım  :)

(https://farm1.staticflickr.com/701/23500568870_659dd00406_c.jpg)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 10 / Pierce Brown - Kızıl İsyan Serisi
Gönderen: V - 16 Aralık, 2015, 23:25:01
Pişti..
Ben de kalın kapaklı olanları aldım.Baskıları çok iyi.

Toplu okumaya alalım mı?
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 10 / Pierce Brown - Kızıl İsyan Serisi
Gönderen: hanac - 16 Aralık, 2015, 23:29:12
Alıntı yapılan: V - 16 Aralık, 2015, 23:25:01
Toplu okumaya alalım mı?

Alalım vallahi, iyi fikir.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: Vega - 18 Aralık, 2015, 16:52:54
Alıntı yapılan: Animvader - 09 Kasım, 2015, 12:53:56
Bu kitaba bir süre önce başlayacaktım, yayıncının sağolsun koyduğu kitap değerlendirmesi gibi olan önsöz sayesinde tadım kaçtı, bunu unuttuktan sonra başlarım dedim.Yahu insan hiç bir önsözde Cesur Yeni Dünya şöyledir, böyledir diye daha kitabı okumamış insana kitabı anlatır mı?

Benzer bir durumu Hayvan Çiftliği'nde yaşadığım için bu sefer tedbirliydim. Önsözü okumadım. Genelde klasik ya da kült bir esere yıllar sonra yazılmış özsözlerin tümünde aynı sorun var. Bence sorun paylaşılan yazın kitap için yazılan bir önsöz değil de başka mecralarda kitap hakkında yazılan yazıların paylaşılmasından kaynaklanıyor.

Neyse, bir iki gün içinde benim yorumum da hazır...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: Vega - 19 Aralık, 2015, 15:10:41
1932'de yazılmasına rağmen, içerdiği genetik ve psikolojik kurgular ile kesinlikle çağının çok ama çok ötesinde bir kitap. Bunun yanı sıra Fordist üretim modelinin hüküm sürdüğü bir çağda, tüketimi özendiren arza dayalı kapitalist sisteme de açıkça giydirmiş. O yıllarda Henry Ford'un gerçekten tanrı gibi güçlü olduğu düşünülürse, gerçekten cesurca bir atılım. Genel hatları ile George Orwell'in 1984'üne benziyor. Ancak Cesur Yeni Dünya'da çok daha soft ve insanları zorla mutlu olmaya mecbur eden bir faşizmle karşı karşıyayız. Sırf bu açıdan bile "insanları mutlu olmaya mecbur etmek faşistlik midir" gibisinden felsefi boyutta bile tartışılabilir. Yorumun tamamını merak edenler resim üzerine tıklayabilir.

(http://3.bp.blogspot.com/-BLvXhIC_fVg/VnUgzF0x7-I/AAAAAAAAFKQ/v-urdyJWKoQ/s320/12366235_10153667396982906_673795347178113653_n.jpg) (http://ucalisan.blogspot.com.tr/2015/12/cesur-yeni-dunya-aldous-huxley.html)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 10 / Pierce Brown - Kızıl İsyan Serisi
Gönderen: hanac - 23 Aralık, 2015, 07:44:19
2016 yılının İlk Toplu Okuma eylemi Pegasus'dan çıkan bu yeni seri için.

Katılan var mı ?
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: hanac - 23 Aralık, 2015, 07:45:22
E-Dergi 8. sayısında; Tommikser'den Distopya-2 yazısında Cesur Yeni Dünya olacak.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 10 / Pierce Brown - Kızıl İsyan Serisi
Gönderen: pizagor - 23 Aralık, 2015, 08:02:45
Benden pas. Kara Kule okuyacağım...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 10 / Pierce Brown - Kızıl İsyan Serisi
Gönderen: Mrtekin - 23 Aralık, 2015, 08:52:18
Ben varım. Aralık 2016 ya kadar okumuş olurum.

Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 10 / Pierce Brown - Kızıl İsyan Serisi
Gönderen: V - 23 Aralık, 2015, 08:57:30
Okurum, o halde varım...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: yunusmeyra - 23 Aralık, 2015, 13:52:44
Alıntı yapılan: hanac - 23 Aralık, 2015, 07:45:22
E-Dergi 8. sayısında; Tommikser'den Distopya-2 yazısında Cesur Yeni Dünya olacak.
bekliyoruz  :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: tommikser - 23 Aralık, 2015, 14:07:05
Dün gece 4 sayfası bitti.Düşündüğümden iyi gidiyor.Yazı sizi şaşırtabilir.Bu gece inş. tamamlayacağım.Düşündüğümden farklı yol aldı yazı.yazarken oldukça keyif alıyorum.Umarım siz de beğenirsiniz.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 5 / Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Gönderen: yunusmeyra - 23 Aralık, 2015, 14:12:55
bence distopya ve kitapları tanıtımı 2.bölümle devam etmeli..30 aralıkta olsun gelsin, o gece koyarız dergiye Güneş  :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: hanac - 30 Aralık, 2015, 21:04:51
6. Kitap olan Susannah'nın Şarkısı bitti.

Hiç beğenmedim, bence şu ana kadar serinin en zayıf halkası.

(Bu durumda bu kitap Pizagor'un en sevdiği olacaktır :)  )

Goodreads'e baktım, onlar da en düşük notu bu kitaba vermişler.

Araya Toplu Okumalar 10 / Pierce Brown - Kızıl İsyan Serisini alacağım.

http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,10200.0.html

Sonra final ve genel değerlendirmemi yaparım.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: emre ozdamarlar - 30 Aralık, 2015, 21:38:04
Alıntı yapılan: hanac - 30 Aralık, 2015, 21:04:51
6. Kitap olan Susannah'nın Şarkısı bitti.

Hiç beğenmedim, bence şu ana kadar serinin en zayıf halkası.

Hikayeye Stephen King dahil olmuyor mydu bu ciltte?

Bi de mafyayla kapisma vardi gibi, benim hosuma gitmisti diye hatirliyorum.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: hanac - 30 Aralık, 2015, 21:43:24
Alıntı yapılan: emre ozdamarlar - 30 Aralık, 2015, 21:38:04
Hikayeye Stephen King dahil olmuyor mydu bu ciltte? Bi de mafyayla kapisma vardi gibi, benim hosuma gitmisti diye hatirliyorum.

Spoiler

Evet, Stephen King dahil oluyor.

Mafya ile kapışma bir dahaki sayıya kaldı.

Sanırım hemen başında olacaktır.
Başlık: Toplu Okumalar 11 / Orhan Pamuk - Kırmızı Saçlı Kadın
Gönderen: hanac - 15 Mart, 2016, 11:13:57
(https://farm2.staticflickr.com/1710/25179157823_754518e017.jpg)

İlk aşk deneyimi bütün bir hayatı belirler mi?
Yoksa kaderimizi çizen yalnızca tarihin ve efsanelerin gücü müdür?

Orhan Pamuk, Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan yeni romanı Kırmızı Saçlı Kadın'da bizi otuz yıl önce İstanbul yakınlarındaki bir kasabada liseli bir gencin yaşadığı sarsıcı bir aşk hikâyesiyle, büyük bir insani suçun peşinden sürüklüyor.
(Tanıtım Bülteninden)

Toplu Okumaya kimler katılıyor ?
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 11 / Orhan Pamuk - Kırmızı Saçlı Kadın
Gönderen: dean - 15 Mart, 2016, 11:35:56
Alıntı yapılan: hanac - 15 Mart, 2016, 11:13:57
Toplu Okumaya kimler katılıyor ?

  Benim kitabı bitirdiğim bi' 15-20 gün oldu ama sayılırsa katılmış olayım.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 11 / Orhan Pamuk - Kırmızı Saçlı Kadın
Gönderen: hanac - 15 Mart, 2016, 11:47:28
Alıntı yapılan: dean - 15 Mart, 2016, 11:35:56
  Benim kitabı bitirdiğim bi' 15-20 gün oldu ama sayılırsa katılmış olayım.

Sen de katılmış oluyorsun.

O zaman ilk yorumu senden alalım.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 11 / Orhan Pamuk - Kırmızı Saçlı Kadın
Gönderen: dean - 15 Mart, 2016, 12:09:22
Alıntı yapılan: hanac - 15 Mart, 2016, 11:47:28
O zaman ilk yorumu senden alalım.

  Olur. Kitap ile ilgili çok spoiler vermeyeceğim ama yine de ufak tefek şeyler olabilir. Kitabı beğenmesine beğendim. Lakin büyük beklentilere girmemek lazım. Orhan Pamuk'un en iyi kitaplarından biri değil. Kitap iki kısma ayrılıyor. İlk kısım çocuk ve ustanın ilişkisi. İlk kısmı çok beğendim. Çünkü son derece samimi yazılmış ve üzerine düşünülmüş bir olay örgüsü anlattı. Baş karakterimizin dünyasını son derece güzel bir şekilde okuyucuya aktarmış Pamuk. Ama ne zaman çocuk büyüyor ve ikinci kısım başlıyor bence kitap ile ilgili sıkıntıda başlıyor. İkinci kısımda kendimi hem karakterden hem de kitaptan soyutlanmış olarak buldum. İlk kısımda elimi uzatsam dokunacağım çocuk ikinci kısımda yok oldu gitti. İlk kısmın samimiyeti ikinci kısımdaki teknik detaylarla eridi gitti. İkinci kısmın üzerinde Orhan Pamuk'un çok kafa patlattığını düşünmüyorum. Olaylar son derece hızlı, mekanik ve tahmin edilebilir. Sanki ilk kısmı kendisi yazmış ikinci kısım ise bir başkasının kaleminden çıkmış gibi.

 
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 11 / Orhan Pamuk - Kırmızı Saçlı Kadın
Gönderen: Sakızlı Ohannes Paşa - 15 Mart, 2016, 15:50:52
Ben de okudum. Fena bir kitap değil de romanlarda tesadüfler silsilesine bir yere kadar tahammül edebilirim. "Yok artık" dedirtiyorsa bana orada kopuyorum kitaptan. Kitabın baş kahramanı ve babasının ortak bir noktası var ve bu bana "yok artık" dedirtti.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 11 / Orhan Pamuk - Kırmızı Saçlı Kadın
Gönderen: seastar1000 - 15 Mart, 2016, 16:52:27
Ben hiç beğenmedim fakat hanım çok begenmis Kirmizi Saçlı Kadını
Bu aralar Bosch sezon 1 bitti sezon 2 başladı ya bende Harry Bosch serisini yeniden okumaya koyuldum Tunel Fareleri Kara Buz Son Çakal Betondaki Sarışın derken Bagajdaki Ceset i yariladim
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 10 / Pierce Brown - Kızıl İsyan Serisi
Gönderen: hanac - 21 Mart, 2016, 13:49:52
Kızıl Yükseliş ve Altın Oğul kitaplarını okudum.

Bu arada Şubat 2016 da üçlemenin son kitabı ABD de yayınlandı.

Üçüncü kitabın Goodreads'de inanılmaz yüksek not aldığını da söyleyelim.

(https://farm2.staticflickr.com/1513/25835515302_0b1541994f.jpg)

Açıkçası kitapları okumadan önce korkularım vardı, internet de şişirilmiş bir balon olabileceği yönünde.

Ama sonuçtan memnunum; Kızıl Yükseliş 7/10, Altın Oğul 8.5/10 alır.

Kızıl Yükseliş iyi başlıyor ama ikinci yarıda yalpalıyor.

Sanırım yazarın ilk (yayınlanan) kitabı olması dolayısıyla kurguda bazı problemler yaşıyor.

Ama ikinci kitabında bu sorunlar aşılmış (belki iyi bir editör yardımı aldı), kitap su gibi akıyor.

Konusuna gelirsek, Darrow adkı kızılın hikayesi anlatılıyor.

Kızıl nedir derseniz; günümüzden bin yıl sonra insanlar renk sınıflarına ayrılmış.

Kitaptan alıntı: RENKLERİN TEMELİ ÜZERİNE

İlk koloniciler Ay'da yaşam kurmak için Dünya'dan ayrıldığında, bir işbölümü hiyerarşisi yarattılar.

Zaman içinde diğer insanlar üzerinde gerçekleştirdikleri genetik müdaheleler ve cerrahi operasyonlarla bu hiyerarşiyi geliştirdiler.

Sonuç, mükemmel verimi hedef alan, renk kodlarına bölünmüş ve üstün insan ırkı olan Altınlar tarafından önetilen toplum oldu.


Üst Sınıf: ALTIN, GÜMÜŞ, BEYAZ, BAKIR

Orta Sınıf: MAVİ, SARI, YEŞİL, MOR, TURUNCU, GRİ

Alt Sınıf: KAHVERENGİ, OBSİDİYEN, PEMBE, KIZIL

Renk piramidi de aşağıdaki gibidir; Kızıllar en aşağıda yer almaktadır.

(https://farm2.staticflickr.com/1598/25655622790_ba21b9b2c2_z.jpg)

***  Az miktarda Spoiler yeralmaktadır  ***

Darrow adlı kızıl, Ares'in Oğulları adlı örgüt tarafından özel olarak seçilir.

Yıllar süren ameliyatlar ve eğitimler sonucu bir Altına dönüştürülür.

Sahte bir kimlik ile Altınların eğitildiği Akademiye girmeyi başarır.

İlk kitabın kısaca özeti bu kadar diyebiliriz.

İkinci kitapta Darrow, Akademiden sonra seçtiği hanelerden birinde göreve başlamıştır.

Bu haneler bütün galaksiyi aralarında bölüşmüşlerdir, akademiden mezun olanlar bu hanelere katılırlar.

Darrow şimdi kendini politik oyunların içinde bulur ve bunları da öğrenmek zorundadır.

Ares'in Oğulları'ndan da yıllardır haber alamamıştır.

Ne yapmalıdır, nasıl kararlar vermelidir. Ve harekete geçmeye karar verir.

Bundan sonrası durdurulamayan bir fırtına gibidir, kitabın sonuna kadar aksiyon durmaz.

Çok kritik bir noktada Altın Oğul biter.

Pegasus'dan acil olarak üçüncü kitabı bekliyorum.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 10 / Pierce Brown - Kızıl İsyan Serisi
Gönderen: dean - 21 Mart, 2016, 17:34:31
CNR'da ilk kitabı almıştım. Wool'un da ilk kitabı daha önce almıştım. İki seride merak ettiklerimden ama henüz ikisini de okuma fırsatı bulamadım.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: pizagor - 11 Mayıs, 2016, 22:45:13
Children Of God'ın yayınlanma durumu vardı bir ara. Bir dostumuz bununla ilgili bir mesaj yazmıştı. Son bilgiler, son gelişmeler nedir, paylaşın lütfen...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: alan ford - 12 Mayıs, 2016, 06:37:15
geçen sene Metis'in sonbahar kataloğunda görünüyordu kitap. Ama hala yayımlanmadı. Bu sene başında mesaj attığımda hazırlık sürecinde olduğunu söylediler. Yayın tarihi vermediler maalesef
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: kalidor - 12 Mayıs, 2016, 10:20:47
Yücr admin hanac romanin Jupiter'de geçen alternatif versiyonunu yazıyordu bir ara. O noldu?  :D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: pizagor - 12 Mayıs, 2016, 12:36:27
Alıntı yapılan: kalidor - 12 Mayıs, 2016, 10:20:47
Yücr admin hanac romanin Jupiter'de geçen alternatif versiyonunu yazıyordu bir ara. O noldu?  :D

'İmamın İntikamı' adıyla bir sinopsis okumuştuk kendisinden :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: hanac - 12 Mayıs, 2016, 12:37:18
Alıntı yapılan: pizagor - 12 Mayıs, 2016, 12:36:27
'İmamın İntikamı' adıyla bir sinopsis okumuştuk kendisinden :)

Metis devamını basacağım deyince, yarım bıraktım.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: hanac - 29 Mayıs, 2016, 22:14:43
Ve seriyi bitirdim.

Genel değerlendirmem 8.5 / 10.0
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 7 / Stephen King - Kara Kule Serisi
Gönderen: Ralph - 30 Mayıs, 2016, 03:29:01
Bu serinin ilk üç kitabını okumuştum. Hayli de beğenmiştim ancak beni çok yormuş ve biraz da sıkmıştıı. Bıraktığım için pişman olmaya başladım.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: Mrtekin - 31 Ağustos, 2016, 07:41:32
http://m.t24.com.tr/haber/94-isik-yili-uzaktan-cok-guclu-sinyal-geldi,357591

Olaylar böyle böyle başlıyordu Di mi? 😀
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: hanac - 31 Ağustos, 2016, 07:54:28
Alıntı yapılan: Mrtekin - 31 Ağustos, 2016, 07:41:32
http://m.t24.com.tr/haber/94-isik-yili-uzaktan-cok-guclu-sinyal-geldi,357591

Olaylar böyle böyle başlıyordu Di mi? 😀

Aynen con vaynen, ama oradaki gezegen daha yakındı.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: Mrtekin - 31 Ağustos, 2016, 10:03:18
"94 ışık yılı nasıl bir mesafeyi tabir eder onu bir şey yapalım önce.

malumunuz ışığın hız sınırı evren içinde saniyede 300bin km. ışık dakikada 18 milyon kilometre gider istese. bu da saatte 1milyar 80 milyon km gitmek demek oluyor ki ben hızdan korkarım yavaş gitsin.

ışık yılı nedir? ışık yılı ışığın saatte değil de yılda gittiği mesafedir. peki bir yılda kaç saniye vardır? ohooo! bunu mu hesaplayacağım amk!

tamam! yılda kaç saat vardır onu şey yapalım.

365 gün çarpı 24 saat eşittir 8.760 saat. vay! demek ki bir saatte 1 milyar 80 milyon km giden ışık bir yılda 9 trilyon 460 milyar 800 milyon km hızla gidebiliyor. yani bu hızla giderseniz bu mesafedeki bir yere 1 yılda ulaşırsınız. hem de tek vesait. tamam.
şimdi bunu 94 yılla çarpın. 889 trilyon 315 milyar 200 milyon km mesafe ediyor. 94 yıl ışık hızıyla gitseniz alacağınız mesafe bu."

Ekşi sözlükten bir arkadaş hesaplamış...

Akronlular dimi onlar Mr.Hanac?😀
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: kalidor - 31 Ağustos, 2016, 16:45:46
Bu arada yüce adminimiz hanac kaleme aldığı --bir cemaatın finansörlüğüyle (Türkiye'de cemaat mi biter)  göktaşına binerek Jupiter'e giden bir imam ve arkadaşlarının başlarından geçen dehşetengiz olayları anlattığı "Ebabil" adlı romanıyla-- çok yakında bizlerle olacak  8)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: Mrtekin - 31 Ağustos, 2016, 17:03:01
Zagorcular cemaati o. :)

Darkwood'dan kestirme bir yol bulurlar... ;D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: pizagor - 01 Kasım, 2016, 21:48:53
Efsanevi Bilimkurgu Eseri "Serçe"nin Devamı 13 Sene Sonra Çevrildi: "Tanrının Çocukları"


(https://c6.staticflickr.com/6/5696/30087357573_8602bf904c_b.jpg)


http://kayiprihtim.com/haberler/edebiyat/efsanevi-bilimkurgu-eseri-sercenin-devami-13-sene-sonra-cevrildi-tanrinin-cocuklari/ (http://kayiprihtim.com/haberler/edebiyat/efsanevi-bilimkurgu-eseri-sercenin-devami-13-sene-sonra-cevrildi-tanrinin-cocuklari/)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: pizagor - 01 Kasım, 2016, 21:53:37
Hemen sipariş edeyim dedim, ön siparişte. 4 Kasım'da...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: kalidor - 01 Kasım, 2016, 23:32:54
Bu romanın ilk cildinin 12 sene sonra yeniden basımı ve 2. cildinin çevrilip yayınlanmasında Altın Madalyon itkisi olduğunu düşünüyorum. Bir ara yayınevine mail felan atmıştık. Adamlar da bahaneye bakıyorsa sıraya koydular ve işte karşımızda... Kendimize pay çıkartayım dedim 8)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: Mrtekin - 01 Kasım, 2016, 23:55:15
Kadın bu sefer "Papaz'ın intikamı" olarak ne yumurtladı acaba?  ;D
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: pizagor - 09 Aralık, 2016, 15:54:51
Tanrının Çocukları'na dün başladım. İlk 100 sayfa itibariyle bana hissettirdiği Serçe'nin devamından ziyade Serçe'nin bir benzerini okuduğum. İlk kitapta hikaye dünyalılar arasındaki sosyal ilişkiler, insani psikolojiler üzerinden ilerlerken bu sefer Rakhatlıların hissiyatı, toplumsal düzeni dünyalılara dair anlatıyla eşit ağırlıklı gidiyor. Serçe'nin sonlarına doğru heyecan yükselmiş, şaşırtıcı bir noktaya evrilmişti. Bakalım bu kitapta da aynısını yapacak mı Russell...
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: pizagor - 28 Aralık, 2016, 23:56:21
Tanrının Çocukları için bence en iyi niteleme 'kötü bir devam filmi' olur. Hiç bakmadım bu kitabın goodreads notuna ama ben beğenmediğime göre yüksektir  :)
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar 1 / Mary Doria Russell - Serçe
Gönderen: seastar1000 - 30 Aralık, 2016, 21:44:39
İdefix fuar da gordum aldim
Ne zaman gelir bilemem de seneye okurum artik
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar Ana Başlığı
Gönderen: Vega - 08 Kasım, 2018, 09:42:08
Bir kaç aydır internet alışverişlerimde Kidega.com'u kullanıyorum. Enpara ile yapılan 30 TL'lik alışverişin 15 TL'sini (ayın enparalısı olmak şartı ile) iade ediyor. Kampanya yılbaşına kadar devam edecek, haberiniz olsun. Site fena değil. Genel kitap çeşitliliği diğer sitelerle aynı, fiyatlar kitapyurdu ile kafa kafaya. Çizgi roman çeşitliliği de maalesef, diğer online kitap siteleri gibi kısıtlı.
Başlık: Ynt: Toplu Okumalar
Gönderen: pizagor - 01 Ağustos, 2021, 08:17:36
Bir Zamanlar Altın Madalyon...

Toplu okumalar, incelemeler, iğnelemeler, illa görüş ayrılıkları, gülümseten mesajlar...

Bu başlık ne kadar da şenlikliymiş   :)