Sevdiğimiz Çizerlerden Sayfa Örnekleri

Başlatan KenParker, 27 Eylül, 2019, 23:35:44

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

KenParker

Eminim sizlerde benim gibi çizgi roman okurken bazen resimlerin içinde kaybolup gidiyorsunuzdur. Özellikle sevdiğimiz çizerler söz konusu olduğunda hikayenin içine girip kahramanla beraber macerayı yaşamaya başlarız. Her zaman olmaz bu. Nadir anlardır. Nadir anlardır ama nadide anlardır. İşte bu yüzden sevdiğimiz çizerleri sergilediğimiz bir başlık olmasını istedim. Hem de sohbetini edelim. Buna benzer başlıklar var ancak izninizle sınırlamamız olsun. Poster, kapak resmi, tek kare görüntü gibi görseller yerine çizerin hünerini tam sergileyecek tam sayfa paneller paylaşalım. Bakalım hangi çizerler seviliyormuş. Kural basit: Sadece sayfa örneği
Sevgili Saki sana kısıtlama koyuyorum. Ferri'den sadece üç sayfa, başka yüklemek yok  :D

Benim en sevdiğim çizer; çizginin virtüözü, çizgi romanın Picasso'su Hugo Pratt'tır. Hem mükemmel hikayeler yazıp, hem eşsiz şekilde çizmesiyle, hem de Corto Maltese'yi tanıştırmasıyla baş sıraya onu koyuyorum.

Hugo Pratt'ın erken dönem çizgileri daha belirgin hatlı, taraması bol çizgiler. Örneğini verdiğim Sergeant Kirk sayfasında Siyah beyaz kontrastı, ışık gölge oyunları belirgin ve hayranlık uyandırıcı. Daha o zamanlardan kendine mahsus tarzı olduğu görülüyor. Hugo ilk zamanlar Milton Caniff gibi bir çok kişiyi incelediğini söylüyor. Sonradan tamamen özgün çizgisini bulacak ve sade çizgilerinin benzersizliğiyle çıtayı aşılması zor bir yere koyacaktır.





Corto Maltese albümü bence her bakımdan kendini bulduğu ve dahi kendini aştığı albümdür. Resimlerde genel bir sadeleşme görülür. Taramalar azalır, yerini gölgeye, lekeden şekil yapmaya bırakır. Dost yayınlarının Bir Tuz Denizi Şarkısı arka kapak resmine baktığımda orada hep bir leke şaheserini görürüm. Çizgiler artık incelir. Fotoğrafik görseller sadeleşir, tabiri caizse karkatürize dönüşüme uğrar. Ancak anlatım gücünden bir şey kaybetmez aksine metni ön plana çıkarır.





Corto Maltese'nin Sibirya albümü hikaye aktarmada üstat olan Hugo Pratt'ın çizimde de sıçrama yaptığı; ustalıktan üstatlığa, mastırlığa, erişilmezliğe geçtiği albümdür. Zarif çizgileri boşlukta ipek gibi uçuşur.
sürçilisan ettiysek affola



Yayınevinin biri Scorpions of Desert serisini yayınlasa da alsak.

KenParker

Mahlasım Ken Parker'ın çizeri Ivo Milazzo elbette sevdiğim çizerlerin ilk sıralarında. Berardi'yle beraber eşine az rastlanır bir kahramanı çizgi roman dünyasına kattılar. Kahraman mı dedim? Aslında Corto Maltese ve Ken Parker alışılmış kahraman tanımını yıkan iki karakterdir. Burası uzun. Milazzo'ya geçelim.

Gelişigüzel çizilivermiş gibi savruk çizgiler. Ancak bir araya geldiklerinde oluşturdukları tablo şaşkınlık verici. Duyguları aktarmada Milazzo kadar başarılı pek az çizer gördüm. Yüz ve vücut hereketleri canlı gibi.




Onun öne çıkan diğer özelliği kamerasını doğru yerlere koyması. Kareler usta bir yönetmenden Film izler gibi sinematografik. Sayfa örneği Nefes ve Düş albümünden. Bu arada sulu boya kullanışı da nefis.




KenParker

Evet Persepolis grafik romanını okumuştum. İran Devrimini, ardından özgürlüklerin kısıtlanarak ülkenin hapishaneye dönüşmesini çok iyi anlatıyor. Yazarın vardığı bir kaç (sexand drug) noktaya katılmasam da genel olarak beğenmiştim.

Persepolis gibi yüzleri belirgin yapmadan sadece duygu ifadeleriyle çizmek okuyanda özdeşleşme sağlıyormuş. Okuyan kişi kendini farkında olmadan çizilen kişinin yerine koyuyormuş. Mesela Maus'da böle bir grafik roman. Hatta Tenten için de aynı şey söyleniyor. Görünüşte yaşı, yüz hatları, hatta bazılarına göre cinsiyeti bile tam belli olmayan bir kişi. Yani aslında okuyan herkes.
Bu arada Marjana Satrapi'yi çizer olarak beğeniyor muyum? Hayır.

Jose Ortiz benim sonradan fark edip sevdiğim çizerlerden biri. Onun resimlediği Teks'i, Büyülü Rüzgar'ı zevkle okudum. Ondan Ken Parker okudum mu hatırlamıyorum ama var olduğunu biliyorum. Tadı kaçmasın diye Ken Parker serisini sadece iki kez okudum ;) Söylemiştim; çizgi roman okmaya yıllar sonra tekrar döndüm. Ortiz göründüğa kadarıyla fantastik, uğursuz, korkulu hikayeleri iyi aktarıyor. Karanlık atmosfer yapması, siyah kullanımı çok başarılı.  Sayfa örneği Büyülü Rüzgar ilk sayısından:



hanac

John Buscema

Valla KenParker senin gibi anlatamam ama çok güzel çizimler işte  ;D






KenParker

Alıntı yapılan: Saki - 29 Eylül, 2019, 02:48:05
Güzel bir konu açtın sevgili Ken Parker, izlenimlerni çok iyi bir şekilde anlatıyorsun,
Öteki arkadaşlar da sayfa paylaşıp izlenimlerni yazsalar süper olur, konu çeşitlilik kazanır...

Ormanda senin için on kaplan gücünde diyorlar. Benim için de on kartalın gözü var derler. Biz buraya yeteriz Saki:)
Tabi aslanlar tavşanlar falan da katılsa daha şenlikli olur.
Rica etsem tek kara görüntü paylaşmasan, hem bir çizerden üçten fazla görüntü paylaşmasan, daha hoş olurdu.
Ortalık çorbaya dönüyor.

KenParker

Alıntı yapılan: hanac - 29 Eylül, 2019, 09:37:40
John Buscema
Valla KenParker senin gibi anlatamam ama çok güzel çizimler işte  ;D

Şunu bilin ki Prensim; kabaran okyanusların Atlantis'i ve onun görkemli kentlerini yutmasından hemen sonra dünya'da o güne kadar görülmemiş bir çağ başlamıştı. Aryas'ın oğullarının doğduğu bu çağda dünya üzerindeki imparatorluklar ve uygarlıklar gökteki yıldızların mavi pırıltıları kadar dağınık fakat belirgindi. İşte bu sıralarda Kimmeryalı Conan geldi. Çelik bilekli elinden kılıcını hiç bırakmayan bu kara saçlı şahin gözlü yiğit tüm imparatorlukları sandallı ayağının altında çiğnemek istiyordu.

...Ve ardından binlerce yıl sonra  dünyanın en ünlü çizeleri Conan'ı anlattılar. İçlerinden bir tanesi hepsinden önde gidiyordu. John Buscema.

Sevgili Hanac,  Buscema benim için de kara saçlı şahin gözlü yiğidi çizenlerin içinde en iyisidir. Onun çizimlerinde Conan etiyle kanıyla resimden fırlayacak gibi durur. Conan'ın kas yapısı vücut geliştirme şampiyonu gibi değil, kuvvetten ibaret canlı bir kütle olması tesadüf değildir. Zira Buscema bir dönem boksa merak sarmış, boks yaptığı gibi, boksör çizmleri yapmıştır. Conan'ın kas yapısını ve yüz ifadesini en iyi o anlattı. Tıpkı Robert E Howard'ın hikaye ettiği gibi barbarımız sert, kararlı, korkusuz, eğlence düşkünü, acımasız ve adildi. Onun resimlerindeki kadınlar hep manken gibiydi. Ama biz hiç bunların hepsi niye manken gibi demedik. Onun resimlerindeki canavarlar hep gerçek üstüydü. Ama biz hiç yadırgamadık. Kendisi Thor, Silver Surfer, Wolverine gibi gibi bir çok kahramana imza attı Değeri bilinmeyip bir zamanlar DC'nin kapısından bile çevrilen Buscema'nın çizmeyi sevdiği karakterler içinde en sevdiğinin Conan olmasına şaşmamak gerek.





Çocukken okuduğum Conan'ların içinde bir yaratığa balta fırlattığını hatırlıyorum. Macerada balta yaratığa isabet etmemişti ama benim hayalimde o balta hala havada gidiyor. Conan arkadaşlarına haber vermek için Pikt'in kellesini fırlattığını hatırlıyorum. O kelle benim için hala havadadır. Hiç unutmadım. Dinamizm söz konusu olduğunda, hareketin resmedilmesi söz konusu olduğunda ustanın adresi belli.





Başarılı çizerlerin hepsinin yaptığı gibi başkalarını dikkatle incelemiş ve içlerinden Jick Kirby'i, ki kendisi efsanelerden biridir, örnek alıp yeniden sentezlemiştir. Karakter çizimi harikdır. Taramalara sık yer verir. Çoğunlukla kurşun kalem çizimi çalışmış, mürekkeple çinilendirmeyi başkası yapmış.
Sevgili Saki Tony De Zuniga'nın çinilerini çok beğendim, incelemeye çalışacağım. Ancak bana göre Buscema'yı en güzel çinileyen kişi Ernie Chan'dı. Böyle kenarları kalın kalın çizerdi.





Yayınevinin biri Belit'le maceralarını tek cilt yapsa da alsak.

KenParker

Yaşşa be. işte Buscema çizimi budur. Maceranın dijitali var ama maalesef bilgisayardan okumayı sevmiyorum. Ziyanı yok. Kitabını tekrar okuyana kadar beklerim.  Hem o balta hep havada duruyor. Hiç yere inmedi. Seri elinde olup satmak isteyen varsa görüşelim.

Arkadaşlar lütfen tek kare görüntü paylaşmayalım. Saki Please. Hanac'da tek kare paylaşmış. faul yaptınız sayıyorum.

Nedenine gelince. Bir çizerin anlatım gücü bence tek kareyle anlaşılmaz. Kapakta ustaca görünüp kitabın içindeki çizgilerde batan çizerleri görmüşsünüzdür. Üç beş görüntüyü detaylı çizip diğer panellerde ne yapacağını şaşıranlara şahit olmuşsunuzdur. illüstratörle çizerin farkıdır bu. Sadece bir panelde iyi görünmek maharetse ressamlar çizerleri sınıfta bırakır. Ama çizerlik başka. Yalnızca iyi çizmek yetmek yetmez. Öyküyü aktarmak gerekir. Panelleri öyküye uydurmak hatta ustaların yaptığı gibi coşturmak gerekir. Rastgele yüzler değil, ifadesi olan yüzler gerekir. Gerekir oğlu gerekir.

'Tek kare görüntü' deyişimi tam aktaramadım anlaşılan. Kavramları tam oturmamış bir literatür hakkında konuşuyoruz. Dolayısıyla normaldir. Şunu demek istiyorum: Verdiğimiz örnekte örnekte, bir sayfada eğer tek bir görsel varsa tek kare görüntü kapsamına giriyor. Örneğin aşağıdaki gibi sayfa olmasın.
Lütfen paylaşmayalım. Lütfen. Please.  Bitte.




KenParker

Ailemizin çizeri Morris'e geldi sıra. Hemen yanına Goscinny eklemezsek olmaz. Morris diye bildiğimiz Maurice De Bever ünlü çizer Jije'yle beraber Belçika'dan Amerika'ya yola çıktığında hiç bu kadar meşhur olacağını düşünmüş müydü acaba? Onun hayallerinde Walt Disney vardı belki ama sonradan sevimli kahramanı Red Kit'le beraber hayallerinin çok çok ötesine geçti.

İlk zamanlar Mickey Mouse gibi dört parmaklı, yuvarlak hatlı tuhaf Lucky Luke çizimleri görürüz. Aramızda kalsın, adam bile vurmaktadır. Zamanla dönüşüm geçirmeye başlar yalnız kovboy. Dönüşüm geçiren sadece Red Kit değildir aslında. Morris'in çizim yeteneği ve karakterine bakışıdır. Çok geçmeden oturur, özgünlük kazanır, eşsizleşir. Bir çizerin gelişim seyrini izlemek isteyen kişiye kronolojik sırasıyla yayınlandığı için YKY'nin Toplu Abümlerini önerebilirim.





Zamanla gelişen şey sadece Red Kit değildi. Çizdiği tüm kişilerin karakteri yüz hatları hatta beden yapılarıydı. Çoğu çizer ana ve yan karakterlerin yanındaki kişileri belirsiz çizer. Gelişigüzel yapılmış ortalama tiplerdir hep. Dikkatle bakan biri aslında hep aynı kişilksiz yüzlerin çizilmeye başlandığını fark eder. Morris sayfalarında hep aynı yüzler görülmez. Her kişi farklı çizilir. Sokaktaki adamın bile surat şekLi farklıdır. Çinliler hariç. Onlar zaten hep birbirine benziyor :) Aynı özelliği Hugo Pratt çizimlerinde de görürüz. Bir defa görünüp kaybolacak kişinin yüzünü bile ifade katarak çizer. Çinliler hariç.

Dikkatle bakan bir göz Red Kitt'e kamera mesafesinin çoğunlukla aynı uzaklıkta olduğunu fark edecektir. Bu uzaklık okuyucuyu çizimin içine dahil eder. Okuyucu farkında olmadan karakterlerden biri haline gelir.

Panellemenin piri Morris, bana göre iyi hikaye yazabilen biri değildi. İyiki Goscinny gibi bir adamla tanıştı ve iyiki çok iyi anlaştılar. Goscinny'le beraber mizah unsuru arttı ve harika  maceralara imza attılar. Bu maceralarda tek bir kareyi bile çıkarmak eksiklik yaşatır. Özellikle tarihsel olayları, Jasse James, Bily The Kid, Calamity Jane gibi tarihi kişleri anlatmaları nefisti. Arada panellere çaktırmadan Hitchkok, Teks gibi kişileri de kattılar. Aslında gölgesinden bile hızlı silah çeken silahşörümüzü anlatmaya gerek yok. Düldül'le beraber kişiliklerini arkadışımız gibi biliriz, severiz. Sorana ''Az önce çay içip güneşin battığı yere doğru gitti'' deriz.





YKY Toplu Albümler 16'yla beraber Blacksad sersini bassa da alsak.

ZGeralt

@Ken Parker ve @Saki ; elinize sağlık. Çok güzel paylaşımlar, ilgiyle takip ediyorum.

kharon

Alıntı yapılan: KenParker - 27 Eylül, 2019, 23:35:44


Benim en sevdiğim çizer; çizginin virtüözü, çizgi romanın Picasso'su Hugo Pratt'tır. Hem mükemmel hikayeler yazıp, hem eşsiz şekilde çizmesiyle, hem de Corto Maltese'yi tanıştırmasıyla baş sıraya onu koyuyorum.

Hugo Pratt'ın erken dönem çizgileri daha belirgin hatlı, taraması bol çizgiler. Örneğini verdiğim Sergeant Kirk sayfasında Siyah beyaz kontrastı, ışık gölge oyunları belirgin ve hayranlık uyandırıcı. Daha o zamanlardan kendine mahsus tarzı olduğu görülüyor. Hugo ilk zamanlar Milton Caniff gibi bir çok kişiyi incelediğini söylüyor. Sonradan tamamen özgün çizgisini bulacak ve sade çizgilerinin benzersizliğiyle çıtayı aşılması zor bir yere koyacaktır.



nefis bir baslik @KenParker , hem de en sevdigim cizerlerden baslamissin :)

Hugo Pratt'in erken donem orneklerini ise hic gormemistim, geldigi noktayi gorebilmek adina  harika.
aynen dedigin gibi kendine has bir tarz yaratmaya baslamissa da henuz bildigimiz Pratt cizgilerinden cok farkli, onun cok uzaginda...

KenParker

Alıntı yapılan: Saki - 01 Ekim, 2019, 17:44:48
Ken Parker dostumuza bir soru sormak isterim, kendisi sanat tarihi mezunu mudur ?  :D
:D Resime ilgim var ama hayır. Türk Dili ve Edebiyatı mezunuyum.

hanac

Alıntı yapılan: Saki - 01 Ekim, 2019, 18:47:35
Donald Southam Lawrence (Don Lawrence), İngiliz bir çizgiroman sanatçısıdır. Lawrence, bilim kurgu dizisi The Rise and Fall of the Trigan Empire (Trigan İmparatorluğu'nun Yükselişi ve Düşüşü), ve Storm serileriyle en çok tanınmıştır.

Araya gireyim  ;D  Don Lawrence için bakınız...

http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,1030.0.html

http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,8596.0.html

http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,11822.0.html

KenParker

Blacksad ismi geçmişken hakkında bahsetmeden geçemeyeceğim. İspanyol çizer Juanjo Guarnido ve yazar Juan Diaz Canales tarafından ortaya çıkarılmış harika bir eser. Red Kit ve Asterix'i yayınlayan Fransız yayıncı Dargaud tarafından yayınlanmış. Blacksad'deki gibi Hayvanların insanlaştırılması sıkça yapıldı ancak hiç bu kadar güzel işlenmemişti. Bu güzel işleyişte çizerinin yeteneği, anlattıkları hikayelerin güzelliği, içerikte görülen entelektüel birikimin payı önde geliyor.

Anlatılan konularda Amerikan toplumuna karşı eleştiriler, Kapitalizmin yükselişiyle birlikte insani değerlerin yitirilişi, ırkçılık gibi arka planlar var. Hikayeler içinde göndermeler sıkça yer alıyor. Caz müziğe, modern sanata, Beat kuşağına, daha pek çok konuya atıf var. Forumdaki ilgili başlığında Peder Clemente'den değerlendirmeler hoşuma gitmişti. Haberi olmayan bakabilir.

Ben asıl çizimlere geleyim. Panellerdeki ayrıntı şaşırtıcı düzeyde. Her bir hayvan özenilerek farklı suretle çizilmiş. Zaten farklı çizilmesi gerekiyor sözünü duyar gibiyim ancak bugün Marvel, DC devlerinde bunu pek göremiyorum. Bunlar çoğunlukla önemsenmeden es geçiliyor, gelişigüzel çiziliyor. Hatta ana karakterlerin suratlarının sayfadan sayfaya değişik çizildiğini görünce şaşırıyor, çizimde bilgisayar yamulması herhalde diyorum :) Blacksad'da geniş mimari alanlardan, iç mekana kadar her yere gerçekçi detay katılmış. Renklendirmesi çok başarılı. Kendini seyrettiriyor.



Vikipedi dahil bir kaç tanıtımda Blacksad'in kara film tarzında işlendiğinden bahsedilmiş. Çok zorlama bir tanımlama. İlk sayıda flashback kullanma, görseli koyulaştırma gibi kara film gördermeleri var evet. Ancak diğer sayılardaki anlatım baz alındığında, çizgi romanın bütünündeki görsellere bakıldığında bu tanımın çok dışında olduğu açıkça görlüyor. Sırf 1950'lerde geçiyor, dedektifi pardesü giyiyor diye kara film yapmış sayılmazsınız. Çizimlerindeki çoğunlukla ışıklı atmosferiyle, renksizliğin tersine bolca renk kullanmasıyla, göstermemenin tersine göstermeyi seçmesiyle, yetinmeyip detay katmasıyla, kısaca bu çizgi roman görselleri itibariyle kara filmin çok dışında. Sin City bir kara film örneğidir. Yahut Örümcek Adam, Daradevil, Punisher, Batman'in noir terzında karanlık atmosferli macereları yayınlanmıştı. Ancak Blacksad kara film örneği değil.



Foruma sık girsemde işten dolayı uzun kalamıyorum. Bir dahaki sefere aramızda sevgi nefret ilişkisi olan bir çizerden bahsedeceğim. Bu adam çizdiklerinin yanında yazdıklerıyla da maşhur biri. Hem sevip hem de gıcık kaptığım bir adam. :D >:(Tahmin edene çay ısmarlıyorum

kharon

yukardaki ipucundan yola cikarsam Frank Miller diyebilirim;
hem yazan hem cizen hem de cok tartismali bir isim
(dogru cevap bu olmasa bile kendisiyle benim iliskim sevgi-nefret cercevesinde :) )

hanac

Alıntı yapılan: KenParker - 03 Ekim, 2019, 10:38:59
Caz müziğe, modern sanata, Beat kuşağına, daha pek çok konuya atıf var. Forumdaki ilgili başlığında Peder Clemente'den değerlendirmeler hoşuma gitmişti. Haberi olmayan bakabilir.

Peder Clemente'nin Blacksad yazıları için bkz.

http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,2193.msg199512.html#msg199512