Gaipten Sesler - KaraKarga Yayınları (Ender Özkahraman)

Başlatan memospinoz, 25 Aralık, 2019, 03:23:17

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

memospinoz



90'lı yıllarda efsaneleşen Orası Öyküleri'nin usta çizeri Ender Özkahraman, yıllar sonra bambaşka bir öyküyle geri dönüyor.

Şarkılarda kullanmak üzere ilginç seslerin peşinde koşturan bir punk müzik grubu, başlarına geleceklerden habersiz, bir cinayete tanıklık eder. Karısını yeni öldürmüş olan bir adamın ihtiraslarıyla ilgili anlattıkları, bestesi hazır olan bir şarkının sözlerine dönüşmek üzeredir.

Boyut: 16.5x23.5 cm
Sayfa Sayısı: 80
Etiket Fiyatı: 28 ₺

ferzan

    Uzun bir aradan sonra Ender Özkahraman elinden çıkma bir şey okumak heyecanlandırmıştı...Öyle aşırı bir beklentim yoktu, Ender Özkahraman 'ın kendi sakin devrinde devinen, bir takım orijinal fikirlerle bezeli çokça toplumsal bir yanı olacağından emindim...Bu kadarını verdi elbette ama hikaye anlatımı ve teknik anlamda ciddi sorunları olduğunu düşündüğüm bir çalışma olmuş...

    Her şeyden önce eser güncel değil, 2006 'da üretilmiş...Son sayfaya atılan imzadan anlıyoruz. Diğer yandan, acaba Leman 'daki son dönemlerinde başladığı bir öykü müydü diye düşünmeden edemedim...Zira kitap formatındaki her sayfa, aslında Orası Öyküleri 'nden alıştığımız Leman formatındaki bir banta tekabül ediyor gibi...Yani kitaptaki dört sayfa, Leman 'daki bir tam sayfa gibi düşünebiliriz...Paneller çok sistematik bölünmüş, hepsini yan yana ve alt alta getirince gerçekte dört banttan oluşan bir sayfa oluşuyor hissiyat olarak...Acaba o dönem dergi için yaptığı bir iş miydi, yoksa kenarda ince ince devam ettiği bir şey miydi emin olamadım. Bunlar sadece tahminlerim...

    Hikayeye gelirsek...Aslında çok güzel ve özgün bir konsepti var...Tanıtım bülteninde de inceden ışık yaktırıyor kafada...Ne var ki hikayenin aktarımı ve geçişleri bana çok problemli geldi...Bunca yıldır Orası Öyküleri ile bu adamı çok sevdik, hala daha adı geçince doğrulurum, toparlarım kendimi, öyle sevdiğim ve saygı duyduğum buralı ve samimi bir hikayecidir...Hatta çizgi romancılarımız arasında edebiyat ruhuna en yakın bulduklarımdandır...Buna rağmen dün söz konusu albümü okurken düşünmeden edemedim; acaba biz bu adamın öykülerini, o anlatıcı dış sesten ötürü mü çok akıcı okuyorduk?..Sinematik ve dış sesin olmadığı bir anlatımda karakter görüntüleri, detaylar ve geçişler birbirine giriyor da adam işin içinden çıkamıyor mu?..Ender Özkahraman, salt dış sesle anlatılan ve birbirine uzak ardışıklıkta olan hikayelerin adamı mı sadece?..Madem öyle, Yıldız Tutulması adlı kitabındaki üslup neden gayet akıcı ve ikna ediciydi?..Bu ve bunun gibi sorular kafamı hep meşgul etti...

    Güzel bir fikri, hatta güzel detaylarla örülü harika bir fikri son derece eksik ve yetersiz bir bütüncüllükle 76 sayfada anlatmayı denemiş...Hikaye ne ara başladı, ne ara bitti, ne anlattı ve nereye bağlandı, anlayabilene aşk olsun...Dergi sayfasında hesap edersek bu albümdeki materyal 18 dev sayfaya tekabül Leman formatında...Acaba zamanında Orası Öyküleri 'ne ara verdiği sıralar yaptığı "devamı haftaya" öykülerinden biriydi de hafta hafta çizerken bir yerden sonra kendi de anlattığı şeyden koptu mu diye düşündürüyor...Uzun süredir de kenarda durduğu için öylece kalmasını istememiş olabilir, o yüzden kitap olarak görmek istemiş olabilir. Bilemiyorum, sadece tahmin yürütüyorum ama fikre ve hikayeye yazık olmuş...Hikaye bir yerden bir yere gidecek diye bir kural yok elbette, bazen gelişigüzel alınmış gibi duran hesaplı bir kesit de bir yerden bir yere giden hikayelerden çok daha fazlasını anlatır ama burada o da olmamış...Karakterleri kanıksayamıyorsunuz, hikaye sizi içine almamakta ve karakterlerini içselleştirmemekte direniyor...Ayrıca teknik olarak da rahatsız edici şeyler var...Tipler neden birbirine bu kadar benziyor, illa tek sayfada anlatılan ve bir daha görülmeyen tek hikayelik kısa anlatıların adamı mıydı bu adam bunca senedir, biz mi gözümüzde çok büyüttük acaba?..

    Hiç sanmıyorum, bu adam basbayağı önemli ve değerli bir hikayeciydi...Sadece anlattıkları, çizdiklerinin çok önündeydi ve çizdikleri sadece mütevazi bir eşlik etmeden ibaretti bu hikayelere...Çizgileri, hikayelerin yanında her daim yerini bilir ve ona göre davranırdı ama bu kitapta çizgiler, dış ses ya da anlatım kutusu yerine tüm yükü sırtlandığı için çizgi roman adına da karmaşık bir şey ortaya çıkmış...Hikaye tarafı da dumura uğramış...

    Ender Özkahraman 'ı bilmeyen, hiç okumamış biri bu albümü eline alınca çizgi romanı kıvırmaya çalışan yarı profesyonel ve derdini tam anlatamayan bir yeni yetme ile karşılaştığını sanabilir, tam olarak bundan korkarım...

    Pişman oldum mu, elbette olmadım ve bilakis mutlu oldum okuduğuma, bu değerli anlatıcıyla yeniden bir araya gelmiş olduğuma ama tatmin oldum mu ya da yakıştırdım mı, asla tatmin olmadım ve yakıştıramadım...Bilenleri ve sevenleri haricinde tavsiye etmiyorum...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com