Planetary-İthaki

Başlatan darbove, 05 Ağustos, 2020, 17:30:22

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

ferzan

Alıntı yapılan: Nightrain - 08 Ağustos, 2020, 23:22:47
Yeri gelmişken sorayım; emre ozdamarlar neden uğramıyor siteye, bilen var mı?

    Herhangi bir küslük olmaksızın forumu ve çizgi roman okumalarını bıraktı diye biliyorum. Evlendi, çocuğu oldu, kendini farklı alanlarda geliştirmeye başladı, eskisi kadar olmasa da çizgi roman alemine uzak değil ama içinde bir şeyler geri dönüşü olmayacak şekilde bitti sanırım. 2011 gibi yüz yüze de tanışmıştık, mail yoluyla da epey fikir alışverişinde bulunurduk. 30 yaşlarındayken birkaç sene boyunca her şeyi bırakarak (mesleğinden de istifa ederek) kendini çizgi roman çizeri olmaya adamış, bu alanda okula yazılmış ve uzun süre çok kısıtlı bir bütçe ile bu ideali doğrultusunda hayatını idame ettirmişti. Biri İsveç merkezli olmak üzere iki albüm çizmişti ama sonrasında heyecanı giderek söndü diye düşünüyorum. Halen İsveç 'te yaşıyor, evli ve bir çocuk babası ama artık düzenli çizgi roman takibiyle de, forumlarla da işi kalmadı diye biliyorum.

    Forumumuzda önemli bir dinamikti, nitelikli tanıtımın ve seviyeli tartışmanın yegane adresiydi. Yokluğunu her zaman kayıp olarak görmeye devam edeceğim ve vaktiyle müthiş bir enerjisi varken yazışmalarımız esnasındaki bazı üretim heyecanlarını paylaşamamış olduğum için de ara ara ufak pişmanlıklar duymaya devam edeceğim.



    Not: Duruma bağlı olarak bu iletim "Kayıp Üyeler" başlığına taşınabilir ya da burada kalmaya devam edebilir. Planetary ile ilgili seneler önce forumda ilk incelemeyi yapan eski bir arkadaşımızı başlığı hatırlama vesilesiyle anmış olduk ama lüzumsuz görülecekse dediğim gibi, ilgili başlığa taşınabilir ya da bu başlıkta Planetary bahanesiyle Emre 'ye dair ufak bir yad ediş olarak kalmaya devam edebilir.
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

Nightrain



"Kışkırtıcı ve bağımlılık yaratan bir seri.
Çizgi roman dünyasının en iyilerinden."

Entertaınment Weekly

Efsane Transmetropolıtan serisinin yaratıcısı Warren Ellis PLANETARY'de modern süper kahraman geleneğini baştan aşağı değiştirerek tüm zamanların en sıradışı çizgi roman hikâyelerinden birini anlatıyor.

Bu cilt, yüz yaşındaki bir adam, Elijah Snow'un, inanılmaz güçlü ve canı sıkkın bir kadın, Jakita Wagner'in ve makinelerle iletişim kurabilen Davulcu'nun maceralarını içeriyor. Süperinsan faaliyetlerini belirlemekle görevli bu gizem arkeologları diğer evrenlere erişebilen İkinci Dünya Savaşı dönemi süperbilgisayarı, intikamcı bir hayalet ve ölen canavarların olduğu kayıp bir ada gibi bilinmeyen paranormal sırları ve mazileri açığa çıkarıyor.

160 Sayfa, 35 TL.
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

memospinoz

Kitap yarın çıkıyor, büyük ihtimalle pazartesi günü babil stoklarına girer.

P.S: Bu arada yeni BK kitabı çıkmış. Tanrı'nın Gözündeki Zerre (Jerry Pournelle, Larry Niven)

frodo

Fiyatı piyasaya göre çok uygun, sevindirici.
"Yaşayan pek çok kişi ölümü hak eder. Ölülerden bazıları da yaşamı. Yaşamı onlara verebilir misin? Ölüm hakkında karar vermekte aceleci olma. En bilgeler bile her sonucu bilemez"

ferzan

Alıntı yapılan: ferzan - 19 Ağustos, 2020, 23:12:30
    İthaki 'den taze çıkan Planetary 'i okuyorum.

    Cildin ilk fasikülünü okuduktan sonra ne düşüneceğimi bilemedim, tam karar veremedim haliyle. İkinciyi okurken ilkinden daha olumlu bir moda girdim, hatta gayet hoşuma giden bölüm heyecan verici bir noktada bitti ama bir sonraki bölüme geçtiğimde bambaşka bir hikayenin başladığını gördüm. Cildin geneline göz gezdirince de her bölümün / fasikülün bir sonrakine sarkmadığı ve kendi içinde başlayıp bittiğini düşündürttü bana. Bu aslında güzel bir şey, sonuçta bir sonraki ciltte yeni hikayeler anlatılacağı için en azından ilk ciltte başlayıp biten bir şeyler var ama ikinci bölümdeki gayet sürükleyici mevzunun önce yükseltip sonrasında fasikülün bittiği yerde bırakması ve bir sonraki bölüm başka bir hikayeye başlaması biraz canımı sıktı. Şimdi diyebilirsiniz ki her mevzu bağlanacak diye bir şey yok, hikaye anlatım şekilleri elbette her zaman sayı doğrusu gibi giriş+gelişme+sonuç standartlarına uymak zorunda değil, bunun gayet farkındayım ve her türden anlatım denemelerine açığım ama bu bölümdeki his resmen yarım kalma hissiydi, okuyanların bana hak vereceğini sanıyorum. Bilemiyorum, belki ileride devam ediyordur da göz atarken fark etmemiş olabilirim, en azından böyle olmasını diliyorum ama maalesef şimdilik öyle görünmüyor.

    Cildin tamamını okumadan yorum yapmak ne kadar doğru bilmiyorum ama ilk iki bölüm itibariyle feci arada kaldım. İlk başta kendini hiç sevdirmedi, karakterleri gıcık geldi, sonra ısındırdı, aslında gayet değişikmiş dedirtti ama ikinci bölümde yamuk yaptı gibi oldu, bakalım üçüncü bölümde nasıl bir oyun kuracak okurken göreceğim.

    Bir acayip çizgi romanmış; sinsi mi değil mi, samimi mi yapmacık mı anlamadım. Resmen karşımda ne yapacağı belli olmayan uyuz bir insan var ve böyle giderse tekme tokat dalmam işten bile olmayacak. Cilt bitince seriye devam edip etmeme konusunda net karar vermiş olacağım. Zaten çok daha ayrıntılı irdelemesini bittikten sonra kendi başlığında yapacağım, şimdi seyir esnasında hislerimi yazmadan edemedim.





    Dün gece, Şu anda hangi çizgiromanları okuyorsunuz ? başlığında ilk cildin henüz ilk iki fasikülünü okumuşken bir mola anında yukarıda alıntıladığım bu satırları yazmıştım. Gecenin ilerleyen saatlerinde ilk cildi bitirdim ve dün de dediğim gibi kendi başlığı altında esas yorumumu yapmaya geldim.

    Fikrim çok değişmemekle birlikte ilerledikçe daha farklı hislere kapıldım. Nasıl desem bilmiyorum, hem çok çekici hem de acayip itici geldi. Karakterlere falan sonradan ısındım, hatta gayet de ilginç bulmaya başlayarak sevdim ama hikayelerin her fasikülde başlayıp bitme ve bir öncekinden devam etmeyip bir sonrakine sarkmama gibi bir prensibi var anladığıma göre. O yüzden güzelim fikirlerin yeterince işlenemediğini düşünüyorum.

    İçerikten bahsetmek gerekirse, 1 Ocak 1900 doğumlu ihtiyar Elijah Snow, 1999 yılında Amerikan kırsalında vasat bir kahvaltı mekanında Jakita Wagner isimli çekici ve atarlı bir esmer tarafından Planetary oluşumuna katılmak üzere ikna edilir. Hiç 99 yaşında göstermeyen beyaz takımlı ve beyaz saçlı Snow, soyadından da anlaşılacağı üzere bulunduğu mekanda hava moleküllerini manipüle etme ve sıcaklığı düşürme gibi bir yeteneğe sahiptir. İnanılmaz soğukkanlılığı da ekstra bir güç sayılabilir. Wagner ise sınırları pek kestirilemeyen enteresan bir kaba kuvvet kullanmakta, kolay kolay zarar görmemektedir. Bu ikiliyi, "Davulcu" dedikleri yarı gıcık bir 2000 'ler genci formatı tamamlar. Fiziki alemin elektronik bilimini metafizik aleme de sirayet ettirebilen ve bateri bagetleriyle gezen bu manyakla beraber üçlü, çeşitli mevzulara atılırlar. Dertleri dünyayı kurtarmak değildir. İnsanları korumak ya da benzeri erdemlerden ziyade, bilinmeyenleri dengede tutmaktan ibarettir. Her zaman kolay kolay aksiyona atlamazlar, bazen seyir bakarlar, bazen aksiyonun kalbine dalarlar. Kurulalı 4 sene olan Planetary 'nin sonsuz parasal kaynağını sağlayan gizemli bir "dördüncü adam" vardır ama henüz kim olduğunu bilmiyoruz. Planetary 'nin dünyanın farklı yerlerinde şubeleri vardır. Hiç takımla tanışmadan ve patronla görüşmeden aracılar vesilesiyle işe başlayıp herhangi bir mevzu çıkana kadar mesai dolduran standart maaşlı çalışanlar bile vardır. Hatta bunlardan biri de şirkette 6. yılını doldurduğunu iddia eder, ekibe göre ise şirket aslında 4 yıllıktır. Bir gün Japonya ile Rusya 'nın 1945 'ten beri paylaşamadığı bir adada varlıklarından haberdar olunmadan yaşayıp ölmüş dev yaratıklarla ilgili enteresan bir mevzu olur, başka gün uzak doğunun görkemli başkentlerinden birinde madde alemine sirayet edebilen ve cayır cayır polis öldüren bir hayalet ziyaret edilir, bambaşka bir gün alakasız bir kentin alakasız bir caddesinde tarih öncesinden kalma mistik bir antik teknolojinin ruh bilimle yüzeye çıkabilmiş enteresan yapısı keşfedilir. Olaylar böyle garip bir çizgide giderken ikinci dünya savaşı sıralarında kendinden haber alınamayan ve 35 yıl göçük altında kaldığı için kendi yaşamsal fonksiyonlarını duldurup bulunmayı bekleyen eski bir süper asker ile karşılaşılır, tuz biber olur. Bu eski üye sandığının aksine 55 yıldır göçük altındadır ve sanki 100 küsür yaşında olup da 30 göstermesi ve kısmi ölümsüz olması çok normalmiş gibi yaptığı 20 senelik hesap hatasına şaşırır falan filan. Alternatif gizli tarih, komplo teorileri, paranormal olaylarla harmanlanmış okültist mevzular ve daha niceleriyle zenginleştirilip kaliteli bir hayal gücüyle ortaya çıkarılmış sürükleyici hikayeler denebilir ama... İlla bir ama 'sı var işte.

    Aslında konular çok ilginç, çok güzel düşünülmüş mevzular ve insanın üzerine uzun uzun kafa yorası, tadını çıkarası geliyor. Çok da değişik bir yaklaşımı var yazarının, öyle ya da böyle mevzular ilgi çekmeyi başarıyor, şahane bir haz veriyor ama daha ne olduğunu anlamadan sayı sonu geldi diye bir şekilde bağlanıyor. Nadide bir ziyafet sofrasında, ana yemeklerden evvel sunulan aşırı iştah açıcı çorba içildikten sonra devamında ana yemeğe geçmeden ziyafet sahibinin sofrayı toplatması gibi bir histen bahsediyorum. Daha eril ve sığ bir benzetme yaparak hislerimi seviyesiz bir şekilde affınıza sığınarak iyice detaylandırmam gerekirse; bu çizgi romanı karşı cinsle olan tutkulu bir ilişki başlangıcı olarak görüyorum. ilk başta soğuk nevale gelen çekici hanım, git gide dozajı abartmadan kendine ısındırtıp baştan çıkarmaya başlıyor. Bir yerden sonra o gecenin nasıl sonuçlanacağı kesin bir his alıyor ama hanım kızımız onca baştan çıkarmaya rağmen gösterip de vermiyor (öpücük vermiyor  ::) ), ben de elim şeyimde (böğrümde) kala kalıyorum ve arkasından bakıyorum. Aklımı alıyor, zihnimde yer ediyor ama vaat ettiği muhteşemliklerin çok azıyla avutup geldiği gibi ortadan kayboluveriyor. Bana kalan da kudum kudum kudurmak oluyor. Yine de bu ilişkinin peşini bırakma niyetinde değilim, bakalım kaç cilt sonra vuslata ereceğim ya da kaç cilt boyunca hep elim böğrümde kalıp iyice kuduracağım zaman gösterecek. Keşke Preacher 'daki gibi tutkulu ve yarınlar yokmuş gibi bir vuslata eriş ilk ciltten itibaren teslim alsaydı, bedbaht ruhumu da eli böğründe bırakmasaydı ne güzel olurdu.

    Almaya ve okumaya devam edeceğim, muhtemelen sonuna kadar da giderim diye düşünüyorum ama her ciltteki fasiküller de kendi içinde başlayıp bitecekse ve bu yüzden güzelim konular yeterince açılamadan fasikül mezesi yapılacaksa çok fena küfrederim sanırım. Bu ciltte yer alan iki ayrı hikayenin kaldığı yer ya da sonuca bağlanma şekli yüzünden hali hazırda sövmüşlüğüm var zaten. Bakalım sonraki ciltler ne gösterecek.
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

kharon

Planetary Turkiye'de nasil bir formatta yayinlaniyor bilmiyorum, ama evet tek fasikulluk hikayeler oldukca kisa maceralar olmasina ragmen alttan alta ilerleyen tum seriye yayilan ve ancak sonrasinda onceki fasikkullerle baglantisi cozulebilen-iliskisi kurulabilen bir de ust anlatisi-asil hikayesi var.

Ve surprizlerle dolu oldukca guzel bir hikaye , o yuzden tek fasikulluk kisa hikayeler istahinizi kacrimasin kesinlikle.

Nightrain

Cilt formatında yayınlanıyor. Tamamlanır tamamlanmaz alacağım.
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

s.b

İNANDIĞIN GİBİ YAŞAMAZSAN YAŞADIĞIN GİBİ İNANIRSIN

dayıcomics

Listemde olan çizgi romanlardan, Swamp Thing ile beraber almayı düşünüyorum.

Darkseid is.

Hem Ankara goril çizgi roman`ın patronu (eski arkabahçe) hem paralel evren`in sahibi Burç abi tarafından yazılmış en iyi çizgi romanlardan biri olduğu söylendiğini duyup, Omnibus edisyonunu okumuştum Planetary`inin. Bu kadar büyük beklentilere rağmen asla hayal kırıklığına uğratmadı ve kendisine hayran bıraktı.Gerçekten denildiği kadar varmış dedirtti.

Umarım iyi satar. Türk okuyucusu 100 kurşun, x-men, image comics`in çeşitli yayınlarında yaptığı umursamazlığı yapmaz ve böyle serilere devam ederiz.

Son olarak, seri tamamlayınca almak yerine ciltler çıktığında alınsa serilerin tamamlanma olasılığı da artar ama bazı yayınevleri öyle şeyler yaptı ki insanlarda heves bırakmadı sanırım. Bir sürü seriye başlayıp devam ettirmeyeni, seri tamamlanınca özel kutu çıkaranı olsun...

Nightrain

2.cilt yakında çıkacakmış. Arayı açmadan seriyi tamamlayacaklar galiba.
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

gizmoo

Omnibus HC basımı yaparlar mı ?

Nightrain

2.cilt haftaya çıkıyormuş.
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

dayıcomics

İthaki bu seride arayı açmıyor, çabuk basıyor. Sevindirici bir haber :)

rumar80

   Darısı swamp thing'e.
    Böyle giderse belki kaliteli çizgi roman daha da bol görürüz.