Edebiyat Muhabbetleri

Başlatan V, 15 Temmuz, 2010, 22:08:56

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Hayal Kahvem


Kitapçıda,
İhsan Oktay Anar'ın son kitabı Tiamat'ı gördüğüm an  havada kaptım.
Eve geldim.

Yemeğimi yedim.

Kitabı elime aldım.

Okumaya başladım.

İkinci cümleden sonra durdum.

Başa döndüm.

İlk iki cümleyi ardı ardına,  tam üç kez okudum.

Bir baktım ki o ne?


Kollarımı yakarırcasına yukarıya kaldırmışım. 

Akıntıdaki yosunlar gibi kıvrılıp kıvranarak salınmaya başlamışım.

Bir müddet daha  ölü denizcilerin kıpır kıpır yakamozlu ruhları gibi salınmaya devam ettim. 

Böylece kitabın ilk ritüelini buldum bitirdim. 

Kendimi efsunlu cümlelerinin akışına bırakıverdim.

GERÇEKTEEEN!


"Soğuk ve karanlık dipler boş ve anlamsızdı. Kadim batıklarda ölü denizcilerin kıpır kıpır yakamozlu ruhları, yakarırcasına kolları yukarıda, yosunlar gibi akıntıda kıvrılıp kıvranarak salınıyor,
zeminde çürümüş leş katmanından ölümün nabzı gibi tek tük atan kabarcıklar tıp tıp koparak yükseliyordu. Cehennemi ışığını yayan fenerbalığı..............................." Tiamat / S.9
[/



KenParker

Galiz Kahraman'ı sevememiştim. İhsan usatanın kafasına bişey mi düştü acaba diyordum) Yalnız değilmişim.
Bu kitap nasıl? Geçmiş dönemde geçiyordur umarım.

kedidiro

Galiz Kahraman benim de unutmak istediğim bir İhsan Oktay kitabı. Ancak son kitabindan bu zamana hayli zaman geçti ve ben tiamat'tan çok ümitliyim. Daha önce yazdığı deniz hikayesi amat çok etkileyici idi. Bu da iyi başladı. Hayırlısı. Bitsin de yine konuşuruz.

kedidiro

Bu arada deniz denizcilik deyince son dönemin en etkileyici yerli romanlarından "Deli İbram Divanı"nı da tekrar hatırlatmış olayım. Iyi öykücü Ahmet Büke ilk romanıyla bu alanda da ne kadar yetkin olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye'nin 1950lerle değişmeye başlayan siyasi iklimine Izmır körfezindeki bir hayali adada yaşananlar üzerinden bakan dantel gibi işlenmiş bir suç ve aşk hikayesi...

Saki


Mavisel Yener çocuklar için en ünlü yazarlardan biridir ve çocuklar ve gençler için yüzün üzerinde kitap yazmıştır.

Türkçe'den Makedonca'ya çevirdiğim kitapları: Pasaklılar: Tehlikeli Maymun ve Pasaklılar: Timsah Havuzu



Pasaklılar Kenti
senin yaşadığın yere
çok uzak da olabilir,
pek yakın da...

Pasaklı Yasası 1:
Yerlere atılmış öteberi, onlara takılıp yüzüstü
kapaklanmamak için,
yol üstünden tekmeleyerek kaldırılır.



Kişiler: Pasaksu, Pasakgül, Pasakcan, Pasakhan, Pasakşah, Pasakettin, Pasakay, Pasaknil, Pasakella, Pasakmakaz, Merkür, Plüton, Hajdut Şahmar, Şuppili...

Yerler: Pasaklılar kenti, Ivırzıvır kenti, Cartcurt kenti, Parpurt kenti...

Hayal Kahvem


Kitap kapaklarını seyretmeyi severim. 
İçini bilmeden sırf kabının güzelliğine tav olup kitap alabilirim.
Ayrıca kabını seyretmeyi sevdiğim kitapları, bir tablo gibi kitaplığımın rafına yerleştiririm.
Önünden gelip geçerken durur seyrederim.

Bugün kapaklarını sergilediğim kitapları değiştirdim.
Şöyle bir karşıdan baktım. Heyy! Çok sevdim.
Kitap kapaklarını değiştirdikçe fotoğraflarını çekip, burada paylaşmaya niyetlendim.


DAMPYR

Vaaay Süpersiniz Hayal Kahvem Kitap okumak güzeldir Kaç kişi kaldı ki Kitap okuyan Bir an aklıma Çizgi Roman Martin Mystere geldi oda her fırsatta evini kitapla dolduruyor ya, ama her konuda da bilgisi var Eminim sizde öylesinizdir...

Hayal Kahvem


Evrim's Theory'nin, Art Journal/Sanat Günlüğü adıyla hazırladığı youtube videosunu seyrettiğimde, 2022 yılında denesem diye hayal etmiştim.

Sanat günlüğü, adı üstünde, daha çok ressamların, çizerlerin, illüstratörlerin, çizme hevesinde olanların tercih ettiği bir günlük tutma metoduymuş.
Ben bu yeteneksiz halimle nasıl bu işe girişebilirim peki?

Bilenler bilir, merakları muhtelif, ilgisi dağınık, sanat yapamaz, sanat görünce dayanamaz biriyim.
Ayrıca oldum bittim kelimelerle oynamayı severim. 
Evrim Theory'nin videosu benim gibi beceriksiz birine bile, cesur ol, durma dene, gene dene, vazgeçme, hevesi geçiriyor. Nasıl sakin ve tatlı tarif ediyor anlatamam.
Kağıtları yırtın, kelimeleri rastgele birleştirin, ne çıkarsa dert etmeyin, saçmalamaktan korkmayın, her şekilde yapabilirsiniz, diyor diye işitiyorum.
Bir defter, yapıştırıcı ve dergilerden kestiğiniz veya çizdiğiniz kelimeler, resimler  gerekiyor.
Aaa! Deneyeceğim. ne yapayım yani? Feci merak ettim.😅

Evrim diyor ki; 
"Bu tür şeyler gerçekten çok zihin açıcı.
Eğlenceli, ilham verici, olduğunuz yerden kalkıp başka bir pencereden bakmanıza yardımcı olan şeyler.
Kelimeler zaten çok büyülü. Çok sihirli şeyler.
Aslında kurduğumuz her cümle, bir araya getirdiğimiz her kelime sonsuz galaktik evrende bir hikaye yaratıyor.
Ve düşünsenize bütün bu kelimelerin, ağzımızdan çıkan bütün bu kelimelerin, zihnimizden çıkan bütün bu kelimelerin
evrende asıl olabilen, bunların rastgele bir araya gelmesinden bir hayat ortaya çıkmasına olanak sağladığını, aslında her şeyin böyle oluştuğunu düşünsenize."
Haklı değil mi? Felsefesine bayıldım.

https://www.youtube.com/watch?v=Yy7z67A9UVE

Nanananom... İşte buyrunuz. İlk sayfamı tamamladım. Devam ettikçe paylaşacağım. [/center]


battlehammer

Ayrıca seri katillik sektörüne adım atıldığında da insanın işine yarayabilecek bir meziyet, adeta bir altın bilezik.

PS: harf ve cümleleri yapıştırırken eldiven kullanmaya dikkat; parmak izi alıyorlar!

Gabby

Alıntı yapılan: kedidiro - 19 Şubat, 2022, 12:19:25
...Bu arada deniz denizcilik deyince son dönemin en etkileyici yerli romanlarından "Deli İbram Divanı"nı da tekrar hatırlatmış olayım...

Eğer deniz/denizcilik hikayeleriyle ilgiliyseniz, diş hekimi de olan doğa sporcusu, fotoğrafçı ve denizciliğe tutkun Hakan Öge'nin Macellan'ın İzinde kitabını tavsiye ederim kedidiro... Naviga yayınlarından yayınlanan 2010 baskı tarihli kitap bana hediye olarak gelmişti. Yıllarca kitaplığımda durmuştu, sonra bir gün öylesine elime geldi, incelerken kendimi kaptırdım; en keyifli kitap okumalarımdan biri olmuştu...

Atlas dergisinin sponsorluğunda gerçekleşen bu Dünya turu üç yıl sürmüş. Hakan Öge tek başına çıktığı turdan okyanusun ortasında evlendiği Belçikalı eşi Sophie ile dönmesi de ayrı bir "Love Story" olayı :)... Renkli fotoğrafların kullanıldığı ve birinci hamur kağıda basılmış kitap toplam 439 sayfa. Galiba başka bir yayınevi tarafından 2020 yılında bendeki kapaktan farklı bir görselle ikinci baskısı da yapılmış.









"Macellan'ın izinde en belalı sulardan geçerek bir dünya seyahati yapmak... Hakan Öge, tek başına başladığı bu yolculuğu
Atlas Okyanusu'nun ortasında bir denizkızı gibi teknesine gelen Sophie ile birlikte tamamladı. Üstelik Türk bayraklı, Türk yapımı Mardek böyle bir yolculuğa göre üretilmiş bir yelkenli değildi...
Mardek'in Seyir Defterini yalnız bir deniz macerasını değil, engin denizlerde başlayan ve evlilikle noktalanan bir aşkın hikayesi olarak da okuyacaksınız.
Üstelik, ikisi de profesyonel fotoğrafçı olan Sophie ile Hakan Öge çiftinin inanılmaz fotoğrafları eşliğinde..."


(Arka Kapak tanıtımından)

kedidiro

Teşekkür ediyorum. Hemen ekledim listeme. Ben bir kara insanıyım ama yolların da hastasiyim. Ama gemiyle, ama arabayla ama yürüyerek yeter ki yolda olunsun. Serde coğrafyacılık da olunca tüm yolculuk kitapları radarımda.

Hayal Kahvem

Alıntı yapılan: battlehammer - 20 Şubat, 2022, 19:33:34
Ayrıca seri katillik sektörüne adım atıldığında da insanın işine yarayabilecek bir meziyet, adeta bir altın bilezik.

PS: harf ve cümleleri yapıştırırken eldiven kullanmaya dikkat; parmak izi alıyorlar!

Karamba Battlehammer, resmen sesli kahkaha attım bu yoruma :D

Hayal Kahvem

Gabby ve Kedidiro denizcilikle ilgili muhabbet etmişler ne güzel.

O değil de, İhsan Oktay Anar'ın Tiamat'ında hem denizaltı var hem zombi... Kitabın sürprizini açık etmeyeyim daha fazla.  Kısacık bi kitap zaten. Şahane filmi olur bence...
Tavsiye ederim. Sevdim. Bitirdim:D

Gabby

Alıntı yapılan: Hayal Kahvem - 19 Şubat, 2022, 20:40:52
Kitap kapaklarını seyretmeyi severim. İçini bilmeden sırf kabının güzelliğine tav olup kitap alabilirim.

Şimdiki kitap market anlayışının olmadığı zamanlarda alacağınız kitaba önceden karar vermeniz gerekirdi. Öyle içerde şu kitabı karıştırayım, şunu da inceleyeyim olmazdı, mekan kurgusu da pek buna elverişli değildi zaten; en azından bizim gibi dönem çocukları için. Biz de dışarıdan vitrinleri seyre dalardık... :) 

Kapağının büyüsüne kapılıp çok kitap almışlığım vardır benim de... :) Örneğin aşağıdaki masalsı görsel kapaklı Faik Baysal kitabı... İyi ki de almışım, yıllar sonra internete falan da erişince eski Yugoslavyalı Ivan Generalić ve Naive Art (Naif Resim) diye bir çizim stilini keşfetmiştim. Peşine de türe farklı boyut ve lezzetler katan Lowell Herrero, Çek Ivan Svatos, özellikle zambak serisiyle Diego Rivera, Paul Webb ve nicelerini..





Laf aramızda bu kitabı hâlâ vakit ayırıp okuyamamış olmak da benim ayıbım; işin içine hayat gailesi falan girince yapacaklarım-edeceklerim listesi de uzadıkça uzuyor haliyle. Peki "yarının hayali bugüne yeter mi?" derseniz elbette yetmez, yetmeyecek de... böyleyken böyle işte... :)



***




















KenParker

Naif resim deyince aklıma Seraphine gelir
Tuhaf çiçekleriyle beraber odadan içeri girerler
Seraphine ortalığı toplar
Bulaşıkları yıkar
Çamaşırları makinaya atar
Gider
Çiçekleri kalır

Sonra Nuri İyem*gelir
Hiç gitmez



*Profesyonel olduğu halde bana naiftir.