LEGENDE - Yves Swolfs / Prestij Yayın

Başlatan hanac, 30 Mart, 2011, 09:09:04

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

nacho_grande

Sayın gunessemerci, Türkiye'de uzun zaman sadece EsseGesse ve Bonelli yayınlandığı için bu düşünceye kapıldığınızı düşünüyorum. Oysa, İtalyan ekolünü renk anlamında eleştirirken Serpieri, Manara gibi ustaları da göz önüne almak lazım. ;)

Bunun yanı sıra Fransız ekolü hakkındaki fikirlerinize de can-ı gönülden katılıyorum. Jean Giraud, Mezeries, Enki Bilal ilk aklıma gelen üstadlar. Pek bilinmeyen, ama benim çok çok sevdiğim Vincent Dutrait' in örneklerini de incelemenizi tavsiye ederim. Kendisi Güney Kore' de ikamet eden bir Fransız. Şu aralar ağırlıklı olarak illüstrasyon yapmakla beraber, çok kaliteli çizgi romanları da mevcut. Akriliği en iyi kullanan sanatçılardan bir tanesidir.

http://www.vincentdutrait.com/

tommikser

Asında dediğiniz ustalara baktığımızda-bence özellikle Manara- fransız ekolünden etkilenmiş görünüyor.İtalyan çizimlerden ziyede ilk okuyan insana Fransız etkisini yaşatıyor.Birde gözlemlerim Bonelli ve EsseGesse ile sınırlı dediğiniz gibi.Bunun da nedeni açık.Normal Bonelli'leri bile okuyamıyorken diğerlerini okumamız hayal gibi görünüyor.

İtalyan ekolünden etkilenen çizerlerimiz sonuçta ülkemize gelenlerden etkileniyorçİtalyancası olanlar zaten bence buradaki işkenceye katlanmazlar.Gider orjinalinden okurlar.

Bu husular göz önünde alındığında bence Franzsılaşalım  ;D

HacıGeraltEmmi

Bizim çizgi romanlarda yazan da çizen de aynı kişiler. Tarkan, Karaoğlan, Tolga, Yüzbaşı Volkan ve hatta Venüs... Bu eserleri bizlere kazandıran ustalar zaten verebileceklerini verdiler. Çizgi roman diye bir sektörün (belki yerli çizgi roman sektörü demek daha doğru olacaktır) olmayışı onların peşinden gidecek olanların yetişmesine engel oldu. Yeni şeyler üretilmeyince de yeni neslin ilgi alanları farklı yönlere kaydı (bkz. mizah dergileri birer okul gibi çalışarak yeni yeteneklerle gayet güzel yollarına devam ediyorlar). Yabancı kahramanlara bakarsak dönem içerisinde onları yenileyecek yazar ve çizer kadrolarının sürekli yenilenme içinde olduğu, çoğaldığı gerçeğini gözardı etmememiz gerekir. Atalarımız boşuna dememiş " bir elin nesi, iki elin sesi"...

Asıl başlığımıza dönecek olursak; kapaklar çok güzeller. Özellikle 3. sayının kapağı şahane. En kısa sürede yayınlansın bizlerde alıp okuyalım inşallah. 

nacho_grande

"El Turco" nun oluşabilmesi için sanatçıların ve yayıncıların bu işten para kazanıyor lazım. Gırgır çizerleri holding genel müdürü kadar para kazanıyorlardı ve bu dergide bir çok değerli çizgici yetişti. Kaldı ki, bırakın çizgi romanı, gazete bile okumayan bir milletiz. Bence çizerlerin kendilerini burada bir müddet sınadıktan sonra yurt dışı pazarına açılmaları lazım. Bu bağlantıları da tek başlarına yapmaları mümkün değil, dolayısıyla bu iş için yine yayınevlerinin aracı olup, bu gençleri Avrupa' ya, Amerika' ya pazarlaması gerekir diye düşünüyorum. Yoksa yetenekli Türk genci kirasını, faturasını vs nasıl ödesin? ;)

peyami

Fransız-Belçika ekolü yayınlamak bu ülkede cesaret ister. Bu açıdan Prestij yayınları alkışı hak ediyor. Yalnız onlar nezdinde bir eleştirim olacak. Mesela madem Durango'yu yayınlıyorlar, niçin bunun hakkındaki bilgileri derleyip benim bildiğim sadece 4 tane olan çizgiroman forumunda duyurmuyorlar? Niçin insanların meraklarını kabartacak grafikler hazırlayıp dağıtmıyorlar? Ne bileyim bir forumda bir yarışma düzenleyip neden ürünlerinin tanıtımını yapmıyorlar? Günümüzde bunlar hiçte zor değil. Bu dediğim tüm yayınevleri için geçerli aslında. Eski usul pazarlama tekniklerinin de aşılması gerektiğini düşünüyorum. Yetersiz tanıtım sonucu işler kötü giderse bu ekolün Türkiye'de yayınlanmasını kötü etkileyecektir bence.

Alıntı YapBakın Avrupa çizgi romanlarına, hala dünya kadar tarihi konulu çizgi roman üretiyorlar.

Bu kıyasa katılmıyorum. Tamam Fransa'da yığınla tarihi konulu çizgiroman çıkıyor ama bunlardan çok daha fazla sayıda güncel, özgün, eli-kılıçlı olmayan çizgiromanlar da üretiliyor. Tarihi olanlarda bunların arasında ayrı bir tad olarak kalıyor. Oysa bizde neredeyse tüm üretim eli-kılıçlılar üzerine kurulu ve onların da çoğu 30-40 yıl öncesinin kahramanları. Bu duruma şöyle bir örnek verebiliriz: Bir masada her gün etlisinden sütlüsüne her çeşit yemek sergileniyor. Diğerinde ise sürekli makarna veriliyor. Artık makarna istemiyoruz deyince verilen cevap "ama bakın onların sofrasında da hala makarna var" şeklinde oluyor. Bizim dileğimiz onların sofrasındaki diğer tadların da masamızda yer bulması.



Lami Tiryaki

Konu hakkaten başlığın dığına taştı ama önemli.
Hatıraları günümüze uzanabilmiş en popüler iki çizgi romandan Karaoğlan'ın(diğeri Volkan) yaratıcısı Suat yalaz önemli ölçüde Hal Foster'dan etkilenmiştir. Tarkan derseniz fransız etkileri baskın olsa da kendine has bir üslubu vardır ve bence-biraz abartalım-benzersizdir. Diğerlerinden Malkoçoğlu, Alpago, Tolga, Kara Murat vs vs... her ne kadar İtalyan ekolünü andırıyorsa da aslında dönemin moda çizgilerine sahiptirler. Bu moda çizgiler ABD, Avurpa ve diğer ülkelerde de benzerdir. Eski dönem DC marvel çizgilerine bakın, İtalyanlar çizmiş zannedersiniz. Bana göre öne çıkmış Türk eserleri kendi tarzlarını yaratabilmişlerdir. Belli bir esinlenme sözkonusu olsa da giderek bize özgü bir havaya sahip olmuşlardır. Tek istisna Ali Recan ürünlerinde görülen bariz Frankofon etkileri ve hatta birebir uyarlamalarıdır. Aslan Şükür'ün kapak illüstrasyonlarının bir benzerini dünya literatüründe görmedim ben. Adam tek başına ekol yaratmıştır. Bunları gözden kaçırmayalım.

Bütün bunlar 40-50 yıl öncesinde başlayan ve 20 küsur yıl sürüp sona ermiş bir dönemin betimlemeleridir. Sonrasında bir şey çıkmamış ortaya. O nedenle bu eserleri kendi dönemleriyle sorgulamak lazım. o dönemleri gözönüne alınca da öyle İtalyan mitalyan değil mis gibi bir Türk ekolünden söz edebiliriz. Devam edememişiz o başka tabii. Biz okuyucu zevki olarak baskın İtlayanlardan esinlenmiş bir grubuz eser üreticileri olarak değil(o dönemleri yaşaıyopta İtalyanlardan etkilenmeyen Avrupa ülkeside yoktur aslında). Günümüz tek tük eser yaratıcılarına baktığınızda da maalesef Leman ekolünden çokça etkilenme göze çarpyıor. Bana da bu tarz sası geliyor ve bu tür çizimler bana çizgi roman gibi gelmiyor.

Selamlar
Lami   


hanac

Arkadaşlar Frankofonun yeri ayrıdır, Fumettinin yeri ayrıdır, Comicsin yeri ayrıdır.

Frankofonlarda yayın periyodu belli değildir, en iyi ihtimalle yılda 1 albüm.

Eee, haliyle güzel olur tabii. Sen 48 sayfa için 1-2 yıl çalış.

Ama bunu beklemeye tahammülümüz var mı bizim ? Biz aylık yayın istiyoruz değil mi ?

(Bakın Legende'ye 8 yılda 5 albüm)

Ben hepsini seviyorum,

Konumuza dönersek  :)

İlhan'ın toplantıda bize aktardıkları:

Prestij Yayın olarak frankofonlara yöneleceğini söyledi.

Durango bu hafta satışa  çıkacak, herşey yolunda giderse Legende'ye sıra gelecek.

Ama şu an için belirlenmiş bir yayın tarihi yok.

Lami Tiryaki

Alıntı yapılan: peyami - 30 Mart, 2011, 13:48:03
Alıntı YapBakın Avrupa çizgi romanlarına, hala dünya kadar tarihi konulu çizgi roman üretiyorlar.

Bu kıyasa katılmıyorum. Tamam Fransa'da yığınla tarihi konulu çizgiroman çıkıyor ama bunlardan çok daha fazla sayıda güncel, özgün, eli-kılıçlı olmayan çizgiromanlar da üretiliyor. Tarihi olanlarda bunların arasında ayrı bir tad olarak kalıyor. Oysa bizde neredeyse tüm üretim eli-kılıçlılar üzerine kurulu ve onların da çoğu 30-40 yıl öncesinin kahramanları. Bu duruma şöyle bir örnek verebiliriz: Bir masada her gün etlisinden sütlüsüne her çeşit yemek sergileniyor. Diğerinde ise sürekli makarna veriliyor. Artık makarna istemiyoruz deyince verilen cevap "ama bakın onların sofrasında da hala makarna var" şeklinde oluyor. Bizim dileğimiz onların sofrasındaki diğer tadların da masamızda yer bulması.

Ben de tam tersine bu fikre katılmıyorum. Bir önceki mesajım da dikkatle okunursa bu tür eserlerin 40-50 yıl önce başlayıp 20 yıl öncesinde bittiğini belirttim. Dönemiyle değerlendirilmeli. Bizde günümüzde popüler eli klıçlı çizgi roman yayınlanmıyor. Ya da yayınlanıyor da benim haberim yok. Ha kasdedilen kitap fuarında satılan iki adet çizgi romansa onlar da çok eski örneklerin yeniden basımıydı, yeni üretim değildi. Kaldıki tarihi konulu çizgi romanlar basılmayacak diye bir kural yok. Bizde de hala yapılabilir, çokda güzel olur. Şimdi aklıma geldi Hipnoz son sayılarda bir örnek denemesi var ve tadından yenmez bir şey.

Fransadaki çizgi roman piyasasını iyi bilirim. Tarihi konuların dışında bilim kurgusundan erotik olanına, politik olanından polisiyesine kadar hakikaten dünya kadar tür vardır. Ama klasikleri ve tarihi konulu çizgi eserlerini tekrar tekrar öyle çok basıyorlarki vitrinlerde ister istemez bunlar ön planda kalıyor. Sofralarının makarnası değil "bifteği" durumunda bu tür eserler. Blueberry'nin yeni bir sayısının çıktığı gün Bordeaux'daydım. Caddelere boydan boya afiş asmışlardı ağzım açık kalmıştı.

Arkadaşlar,
Bu yanıtımla bu konunun "uzantısını" izninizle kapatıyorum akadaşlar, çünkü konu ekol tartışması gibi algılaınp o minvale çekilmeye başlandı ki bu forumumuzda yasaktır. Lütfen artık başlık harici mesaj yazmayalım. 

Selamlar
Lami

kalidor

Bence çizgiromanları İtalyan gibi yazıp, Fransız gibi çizip, Amerikalı gibi satın alıp Türk gibi okumalıyız :D
Crom! Ölüleri Say...

rumar80

   Bence iyi bir çizgi romanın Amerikanı, İtalyanı, Avrupa'sı, Türk'ü olmaz. İyi çizgi roman kendini okutur.
   Sevgili Lami'nin de dediği gibi bu konuyu uzatmanın yararı yok. Bence de Legend'a yazık etmeyelim ve konunun başlığında devam edelim.

Darkopal

LEGENDE 1. BÖLÜM - KURT ÇOCUK



"Şu yeryüzünde cehennemi andıran bir yer varsa,
bil ki ben oradan geliyorum."


Bendeniz, Hilseim'li Aelred, hafızamda yer etmiş anılar
ve hayatta kalan birkaç kişinin tanıklığıyla birlikte sizlere,
mutlak güce sahip olmak için yanıp tutuşan birkaç insanın
sebep olduğu dramatik olayları aktaracağım.

Ki, bu olaylar neticesinde, Halsbourg'lu Tristan
Avare Şövalye adını aldı.


İlk olarak Doğan Kardeş dergisinde yayınlanan Gecelerin Avcısı adlı öyküyle birlikte Türk okurlarıyla buluşan Yves Swolfs'un, Durango'dan sonra, hikayesi ve çizimi kendisine ait olan bir diğer şaheseri Legende yakında sizlerle. Gerek çizimleri, gerek renklendirmesi, gerekse okuyucuyu içine çeken hikayesiyle, ortaçağ'dan günümüze uzanan yeni bir "Efsane" doğuyor.

hanac

Çizimler gerçekten muhteşem.

Ne zaman baskıya giriyor ?

darkwood

Paylaşımımızdaki örnek çizimlerini beğendiğim ve konu olarak gerçekten ilgi çekici görünen, bu yayını merak ile bekliyoruz.
Verdiğiniz linklerde sanırım bir sorun mevcut. 4 adet x işaretli kutuyu açabilirsek sanırım, bir parça daha itki yaratabilirsiniz.  8)
Darkwood Sakinleri..

hanac

Ben resimleri görüyorum.

Üzerine tıklayınca büyük resimler geliyor.

darkwood

Sevgili Hasan, diğer arkadaşlar görebiliyormu bilmiyorum ama sana kıyak yapıyorlar sanırım. Ben kutuları tıklayınca büyük birer boş kare geliyor.  :)
Darkwood Sakinleri..