70'lerde çizgi roman?

Başlatan Ralph, 23 Nisan, 2015, 16:22:56

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Ralph

Evet arkadaşlar çizgi romanın altın çağı olarak anılan şu 70'ler hakkında, o dönemin çizgi roman okurlarından ayrıntılı bilgi bekliyorum. Dillere destan bu dönem bir nostalji aşkı mı sadece yoksa çizgi roman okurunun bir ayrıcalığı var mıydı? Neydi bu dönemi bu kadar özel kılan? Bugünle o gün arasında çizgi roman babında ne gibi farklar var? Nereden nasıl temin ediyordunuz? Dağıtımlar düzenli miydi, fiyatlar nasıldı? Türkiye'nin her şehri aynı sayıyı okuyabiliyor muydu? Sosyal hayatınıza nasıl etki ediyordu çizgi romanlar? Favori çizgi romanınız neydi mesela ve nedeni? Westernlerden hiç sıkılmıyor muydunuz?

Bu tarz sorulara cevap verirseniz çok sevinirim. Onun dışında söylemek istedikleriniz varsa bu dönem hakkında keyifle dinlerim.

xmenac

Yaşım itibarıyla o dönemi bilmeyen bir çizgi roman okuruyum. Ancak şunu söyleyebilirim ki satışların çok olması, daha fazla çizgi roman okurunun mevcut olması gibi şeyler nedeniyle o dönem güzel gözükebilir ama işin uygulama kısmına baktığımızda pek çok yanlış kararın bulunduğu bir dönem olarak görüyorum ben çizgi roman sektöründe o yılları.

Konuyu daha iyi bilen üyelerimizin bu hususlara da değinmesi güzel olacaktır.

caretta

1970'ler gerçekten çizgi romanın altın yıllarıydı.Ben Kıbrıslı olduğumdan buradan örnek vereyim.Her hafta Türkiye'de çıkan çizgi romanlar düzenli olarak buraya gelirdi.Örneğin 125 kuruşluk bir fasikül burada kullanılan Kıbrıs lirası ve mils olarak satılırdı.Neler vardı:Ceylan Yayınlarından:Kinova,Tommiks,Teksas,Tomteks,Kit Taylor,Tomreks,Killing.Tay yayınlarından Zagor ve Pekos Bill Tom Braks.Çetin Karakoç Teks.İlhami Alpagut Kaptan Swing.Karaoğlan.Fasikül olarak(32-48-64)sayfalı haftalık dergiler.Bunlar sonra 4 fasiküllük ciltler olarak da satılırdı.Bugün
ile en önemli farkları bazılarının künyesi olmasıydı.Mesela Teks'de ne yazar ne çizer ne de çevirmen adları yoktu.Sadece yayın tarihi ve yayıncının adres bilgileri vardı.Kapaklara da pek dikkat etmezdik.Samim Utkun,Yücel Köksal'ı ben yıllar sonra tanıdım.Tommiks,Teksas ve Kinova'da "Esse Gesse"ibaresini hep merak ederdim.Kinova ve Kaptan Swing'in Türk çizimi versiyonlarını okuyorduk ama Türk çizimi olduklarını bilmiyorduk.Fransız
çizimi Teksas Tommiksleri de ayırdedemezdim.Tenten ve Red Kit de vardı .Gazetelerde yer alan çizgi roman bantlarını da hatırlıyorum.Abdülcanbaz
buraya gelmiyordu sanırım.Sosyal hayatımıza nasıl etki ediyorlardı?Elimizden düşmezlerdi.Değiş tokuş yaparak lime lime olana kadar okurduk.Ortaokul
sınıflarında bazı hocalarımızın lakapları Kinova veya Zagor'du!Çok güzel yıllardı.Hala daha o yılların çizgi romanlarını niye saklamadım diye hayıflanırım.
Ne bilirdim ki Tenten'in Türk çizimi maceralarının bugünlerce mumla aranacağını veya kuruşluk Kaptan Swing fasiküllerinin bugünlerde sahaflarda bile bulunamayacağını?

Ralph

Alıntı yapılan: xmenac - 23 Nisan, 2015, 17:02:53
Yaşım itibarıyla o dönemi bilmeyen bir çizgi roman okuruyum. Ancak şunu söyleyebilirim ki satışların çok olması, daha fazla çizgi roman okurunun mevcut olması gibi şeyler nedeniyle o dönem güzel gözükebilir ama işin uygulama kısmına baktığımızda pek çok yanlış kararın bulunduğu bir dönem olarak görüyorum ben çizgi roman sektöründe o yılları.

Konuyu daha iyi bilen üyelerimizin bu hususlara da değinmesi güzel olacaktır.

Ben de izlenimlerime dayanarak bu devrin, o devirden daha iyi olduğunu düşünüyorum çizgi roman babında... Adeta western çöplüğü olmuş ülke ancak o yılları yaşamış insanların tecrübelerini de duymayı isterim. Sanırım bugün çizgi romanın pek revaçta olmamasının nedeni de o dönemde yapılan hatalar ve yanlış tanıtım...

Ralph

Alıntı yapılan: caretta - 23 Nisan, 2015, 17:17:30
1970'ler gerçekten çizgi romanın altın yıllarıydı.Ben Kıbrıslı olduğumdan buradan örnek vereyim.Her hafta Türkiye'de çıkan çizgi romanlar düzenli olarak buraya gelirdi.Örneğin 125 kuruşluk bir fasikül burada kullanılan Kıbrıs lirası ve mils olarak satılırdı.Neler vardı:Ceylan Yayınlarından:Kinova,Tommiks,Teksas,Tomteks,Kit Taylor,Tomreks,Killing.Tay yayınlarından Zagor ve Pekos Bill Tom Braks.Çetin Karakoç Teks.İlhami Alpagut Kaptan Swing.Karaoğlan.Fasikül olarak(32-48-64)sayfalı haftalık dergiler.Bunlar sonra 4 fasiküllük ciltler olarak da satılırdı.Bugün
ile en önemli farkları bazılarının künyesi olmasıydı.Mesela Teks'de ne yazar ne çizer ne de çevirmen adları yoktu.Sadece yayın tarihi ve yayıncının adres bilgileri vardı.Kapaklara da pek dikkat etmezdik.Samim Utkun,Yücel Köksal'ı ben yıllar sonra tanıdım.Tommiks,Teksas ve Kinova'da "Esse Gesse"ibaresini hep merak ederdim.Kinova ve Kaptan Swing'in Türk çizimi versiyonlarını okuyorduk ama Türk çizimi olduklarını bilmiyorduk.Fransız
çizimi Teksas Tommiksleri de ayırdedemezdim.Tenten ve Red Kit de vardı .Gazetelerde yer alan çizgi roman bantlarını da hatırlıyorum.Abdülcanbaz
buraya gelmiyordu sanırım.Sosyal hayatımıza nasıl etki ediyorlardı?Elimizden düşmezlerdi.Değiş tokuş yaparak lime lime olana kadar okurduk.Ortaokul
sınıflarında bazı hocalarımızın lakapları Kinova veya Zagor'du!Çok güzel yıllardı.Hala daha o yılların çizgi romanlarını niye saklamadım diye hayıflanırım.
Ne bilirdim ki Tenten'in Türk çizimi maceralarının bugünlerce mumla aranacağını veya kuruşluk Kaptan Swing fasiküllerinin bugünlerde sahaflarda bile bulunamayacağını?

Kıbrıs'ta o günlerden bu yana çizgi roman adına ne çok şey değişmiş... Değerli tecrübeleriniz için teşekkürler. Peki bir seriyi sevmeniz için yeter sebep neydi? Neden tommiks mesela? Mecburiyet mi, yayınlanan ne olursa olsun sevecektik mi yoksa gerçekten çok hoşunuza gidiyor muydu öyküler?

xmenac

Kimi yayınlarda sayıların karışık ilerlemesi, karakterlerin isimlerinin farklı olarak sunulması gibi yanlış olduğunu düşündüğüm kararlar şu an ilk aklıma gelenler.

Orijinal esere sadık kalınmasından yanayım ben. Mark'ı Swing ya da Miki'yi Tommiks diye sunmanın sebebini hep merak etmişimdir.

Ralph

Alıntı yapılan: xmenac - 23 Nisan, 2015, 17:58:14
Kimi yayınlarda sayıların karışık ilerlemesi, karakterlerin isimlerinin farklı olarak sunulması gibi yanlış olduğunu düşündüğüm kararlar şu an ilk aklıma gelenler.

Orijinal esere sadık kalınmasından yanayım ben. Mark'ı Swing ya da Miki'yi Tommiks diye sunmanın sebebini hep merak etmişimdir.

Tommiks 20. yüzyılın başında 300'e yakın western filmi çeken Thomas Edward Mix adlı bir oyuncudan esinlenilmişti hatırladığım kadarıyla. Miki adı çok "çocuksu" bulunmuş olacak ki, böyle bir düzeltmeye gitmişler... Swing hakkında bilgim yok pek ama muhtemelen o da bu tarz bir şeydir.

Benim asıl anlamadığım; ıl Grande Blek(Çelik Blek)'in neden öykülerde ismi ve lakabı değişmemesine rağmen Teksas adıyla yayınlandığı çünkü buna anlam vermek imkansız. Olayın Teksas'la ilgisi dahi yoktu. Blek Teksas'a adım dahi atmadı okuduğum maceralarda... Üstelik Amerikan kurtuluş mücaadelesi Teksas'a bir ülke kadar uzak topraklarda gerçekleştirildi.  Peki neden Teksas? Anlamak mümkün değil.

Mrtekin

Arkadaşlar,

Yanlış anlamayın ama soru mu soruyorsunuz, yorum mu yapıyorsunuz, yargılamamı yapıyorsunuz, bu tam belli değil bana göre yazdıklarınızdan.

2015 yılının konjonktürünü nasıl olur da 1970 li yıllarla karşılaştırırsınız, bugünü etkileyen dünün hatalarından derken tam olarak neyi kastediyorsunuz? Uygulama hatası olarak kastettiğiniz şeyler cidden nelerdir? Bunların bilimsel verisini paylaşırsanız oradan devam edelim isterseniz? İsim değişikliği vs bunlar hayli subjektif kriterler.

Bi de sanki 2015 yılı süper, herşey güllük gülistanlık gibi düşünmenize de şaşırdım. Çeşit bolluğu hayatımıza yeni giren kavramlar. Ama, piyasanın genleştiğini düşünüyorsanız, 70 li yılların toplam satış rakamları ile şu anın satış rakamlarını kıyaslayalım bir. Nedir mesela?

Gerçi, 70 li yıllarda da çeşit gayet bolmuş.

Yani, kıyaslanabilir objektif veriler sunabilirseniz, günümüz ile o yılların farklarını öyle değerlendirip, piyasanın fotoğrafını öyle çekelim.

Benim de yaşım yetişmiyor ama Atilla Ağabey'in anlattıklarından tek çıkardığım bilimsel sonuç, çr nin yaygın ve ucuz oluşu idi. Bugün aynı şey var mı? Yani çr yaygın ve ucuz mu? Bu konuda, ileriyemi geriye mi gitmişiz?

Aynı mantıkla, 2045 te biri çıkıp, 2015 te ülke comics çöplüğüne dönmüş (ki böyle bir durum halen yok, hala en çok basılan fumetti) dese, bunun bir anlamı var mı ya da kime ne faydası var?
They drew first blood...

Gabby

Alıntı yapılan: Ralph - 23 Nisan, 2015, 16:22:56
...Dillere destan bu dönem bir nostalji aşkı mı sadece yoksa çizgi roman okurunun bir ayrıcalığı var mıydı? Neydi bu dönemi bu kadar özel kılan?...


Dönemi sadece çizgiroman üzerinden açıklamak bizi yanıltabilir diye düşünüyorum. Galiba olayı her şeyin henüz çok kolay tüketilmediği ve henüz tüketim toplumuna dönüşmemiş dönemin dinamikleriyle düşünmek lazım.

Teknolojinin sağladığı kolaylıkların pompaladığı kullan-at  tarzı bir yaşamda  sanatta, müzikte ve benzer alanlarda  kalıcı değer üretmek  zor, çünkü belli bir olaya odaklanmak gündemi takip etmek neredeyse imkansız.

Günümüzde üretilen milyonlarca müzik parçası bir kulaktan girip öbür kulaktan çıkarken hala altmışlı yılların  Pink Floyd, The Beatles, The Doors'ları dinlenip üzerlerine  kitaplar yazılıp filmler çekiliyorsa bu sadece nostaljiyle açıklanabilir mi bilemiyorum.

Ralph

Alıntı yapılan: Mrtekin - 23 Nisan, 2015, 19:17:40
Arkadaşlar,

Yanlış anlamayın ama soru mu soruyorsunuz, yorum mu yapıyorsunuz, yargılamamı yapıyorsunuz, bu tam belli değil yazdıklarınızdan.

2015 yılının konjonktürünü nasıl olur da 1970 li yıllarla karşılaştırırsınız, bugünü etkileyen dünün hatalarından derken tam olarak neyi kastediyorsunuz? Uygulama hatası olarak kastettiğiniz şeyler cidden nelerdir? Bunların bilimsel verisini paylaşırsanız oradan devam edelim isterseniz? İsim değişikliği vs bunlar hayli subjektif kriterler.

Bi de sanki 2015 yılı süper, herşey güllük gülistanlık gibi düşünmenize de şaşırdım. Çeşit bolluğu hayatımıza yeni giren kavramlar. Ama, piyasanın genleştiğini düşünüyorsanız, 70 li yılların toplam satış rakamları ile şu anın satış rakamlarını kıyaslayalım bir. Nedir mesela?

Yani, kıyaslanabilir objektif veriler sunabilirseniz, günümüz ile farklarını öyle değerlendirip, piyasanın fotoğrafını öyle çekelim.

Benim de yaşım yetişmiyor ama Atilla Ağabey'in anlattıklarından tek çıkardığım bilimsel sonuç, çr nin yaygın ve ucuz oluşu idi. Bugün aynı şey var mı? Yani çr yaygın ve ucuz mu? Bu konuda, ileriyemi geriye mi gitmişiz?

Aynı mantıkla, 2045 te biri çıkıp, 2015 te ülke comics çöplüğüne dönmüş dese, bunun bir anlamı var mı ya da kime ne faydası var?

Yorum yapmayacaksak niye soru soralım ki? Mantıksız.

Onun dışında evet çizgi roman yaygınmış, bu çok güzel bir şey fakat yayınevlerinden ziyade okuyucunun başarısı bu.Ucuzmuş ancak çeviri, kapak, yayın kalitesi gibi şeyler de aynı oranda kötüymüş. Buna bir şey diyemem dönemin şartlarıyla ilintili diyebiliriz. Ayrıca eserlerin farklı isimlerle yayınlanmasını ve "western çöplüğüne" dönüşen piyasayı dönemle ilgilendiremeyiz zira keyfi isimler verilmiş tamamen. Üstelik satışlar bu denli iyiyken hiçbir yayınevi(bir iki istisna dışında) elini taşın altına koyup yeni bir şey denememiş. Bu da bu döneme yardımcı olmamış hiç. Bir yerden sonra piyasa şişmiş, ağırlıklı olarak ucuz senaryolu western eserler çizgi romanı basite indirgemiş ve sanatsal değerini yok etmiş. Bugün satışların bu denli düşük oluşunu buna bağlıyorum biraz da.

2045'te kimse "2015 comics çöplüğüymüş" diyemez. Zira 20 tane comics varsa, 20 tane manga, 20 tane fumetti, 20 tane frankofon var. Ve comicsler, fumettiler kendi içinde apayrı konulara sahip. Yani Superman ile Scalped comics evet ama ikisi bambaşka bir tür, bambaşka bir dünya... O döneme baktığımızda ise genel olarak tipik western hikayelerinden başka bir şey göremiyoruz. O dönem vahşi batı oldukça ilgi çekici bir figürmüş, popüler yayınların western olmasını anlarım ama bütün yayınların western olması bence biraz kolaya kaçmak olmuş ve uzun vadede çizgi romana zarar vermiş ülkemizde.

Amacım bilgilenmek, Attila Bey'İn lütfedip verdiği cevaba aykırı bir şey söyleyen yok zaten. Satışlar iyi, okurlar için büyük bir öneme sahip çizgi roman, tamam ama bu demek değildir ki; burada yazılan eleştiriler de yanlış.

O dönemi yaşayan şanslı okurların yanı sıra sitemizdeki yayıncılarımızda bu konudaki görüşlerini bildirirlerse kafamızda daha net cevaplar oluşur.

Ralph

Alıntı yapılan: Gabby - 23 Nisan, 2015, 19:38:08

Dönemi sadece çizgiroman üzerinden açıklamak bizi yanıltabilir diye düşünüyorum. Galiba olayı her şeyin henüz çok kolay tüketilmediği ve henüz tüketim toplumuna dönüşmemiş dönemin dinamikleriyle düşünmek lazım.

Teknolojinin sağladığı kolaylıkların pompaladığı kullan-at  tarzı bir yaşamda  sanatta, müzikte ve benzer alanlarda  kalıcı değer üretmek  zor, çünkü belli bir olaya odaklanmak gündemi takip etmek neredeyse imkansız.

Günümüzde üretilen milyonlarca müzik parçası bir kulaktan girip öbür kulaktan çıkarken hala altmışlı yılların  Pink Floyd, The Beatles, The Doors'ları dinlenip üzerlerine  kitaplar yazılıp filmler çekiliyorsa bu sadece nostaljiyle açıklanabilir mi bilemiyorum.


Çok doğru bir noktaya değinmişsiniz. Gözden kaçırmamak gerek... Günden güne tüketim toplumuna dönüşmemiz odaklanmayı imkansız kılıyor. Teknlojinin nimetlerinin bizi esir alışı bunda çok büyük bir etken sanırım. Bunu kanıtlayan bir başka şey ise hemen hemen 70'lerin, 60'ların her sektörün "altın çağı" olması... Müzikte de, sinemada da altın çağ olarak hemen herkes 70'leri örnek gösterir sanırım... Milyonlarca şeye bedava ve sınırsız bir şekilde ulaşabilirken insanlar, bazı şeylerin değerini yitirmesi maalesef kaçınılmaz.

xmenac

Ben olaya çizgi roman biriktiren bir insan olarak bakıyorum. Bir arşiv yapıyorsam bunun sıralı bir şekilde ve orijinal kapaklar ve isimlerle olmasını isterim doğal olarak.

Öncelikle bilimsel veri sunabilen biri varsa bizde faydalanalım. Spesifik verileri geçtim, satış veya basım adetleri günümüzde bile net olarak paylaşılan bir şey değil bu sektörde. Şahsi fikirlerime geçersek, bugün Phantom'un halen Kızılmaske olarak bilinmesi geçmişte verilen bir kararın sonucudur. Swing, Tommiks, Teksas örnekleriyle bunu çoğaltabiliriz. Bu durumun sektöre bir zarar verdiğini düşünmüyorum, sadece çizgi roman biriktiren bir insan olarak her zaman için orijinale sadık kalınmasını tercih ettiğimi söylüyorum. Aynı şekilde önceki mesajımda belirttiğim gibi kimi sayıların sırasının farklı olması da hoşnut olmadığım bir diğer husus. Günümüzde cilt boyutu değiştiğinde, herhangi bir yayınevinden diğerine geçen bir sayı tekrar 1'den başladığında nasıl kimi okuyucular hoşnut olmuyorlarsa bunlardan daha önemli olan öyküleri sırasız yayınlamadan da ben hoşnut olmuyorum haliyle.

Alakasız kahramanlara popüler karakterlerin isimlerini vererek veya bu yönde tanıtımlar yaparak o serinin satışını artırmaya yönelik yapılan tanıtımlara girmiyorum bile. Bugün herhangi bir kişi muhtemelen telifi daha uygun fiyatlı olan Arrow isimli bir çizgi roman serisini alıp yayınlasa ve bunu Arrow dizisinin popülerliğiyle satmaya çalışsa, 1-2 sayıda ne kazanılsa kârdır sonra yarım kalsa da olur mantığıyla iş yapsa tepki verilmez mi bu olaya? Popüler karakterlerin sıfırdan çizilip bambaşka öykülerle sunulması konusuna hiç girmiyorum bile.

O dönemde; şimdiki gibi yüksek telifler, bir kaç sayı bir arada ciltler, daha iyi kağıt kullanımları ve baskı teknikleri tercih edilse fiyatlar o zaman da yüksek olurdu. Zaten o dönem telif oranları ne durumdaydı merak etmiyor değilim.

Olayın günümüze yansımalarına bakarsak herkes muhtemelen başka fikir belirtir ama günümüzde çizgi romanı yadırgayan bir kesim varsa bu olayın sebebi muhtemelen o dönemde verilen yanlış kararlarla alakalıdır düşüncesindeyim.

Bu arada söylediğim şeyler sadece 1970'lerle sınırlı bir şey değil, genel bir değerlendirme sadece. 2015 yılıyla ilgili herhangi bir şey söylememiştim önceki mesajımda ama şimdi söyleyeyim, bence çizgi romanın zirve yaptığı bir dönemdeyiz ve yakın zamanda sektörün daha da iyiye gideceğini düşünüyorum. Satışlar düşük olabilir bu üstesinden gelinebilecek bir problemdir.

Mrtekin

Xmenac Bey,

Bana göre de,  yorumlarınız tamamı ile subjektif ve mantıksız. Bir tane bile objektif veri sunamıyorken, bu çeşit önyargılı ve mesnetsiz yorumlar yapmanız, bence konuyu açıklamada fayda sağlamaz.

70 li yılların piyasasını, bugünün bakış açısı ile değerlendiremezsiniz. Merak etmeyin, çr piyasamız şu anda gayet sığ. Fumettinin ve comicsin (ki en başarılısı jbc) satış bantlarına bakarsanız, durumu tüm çıplaklığı ile görürsünüz, yani övünülecek bir durumda hiç değiliz. Durumu, 70 li yıllarda verilen keyfi çr isimlerinize bağlamanız ise, beni sadece güldürdü.

70 li yıllardaki satış rekorlarının yanından bile geçemezken, burada tutup birtakım balon iddialarla piyasamızın size göre güzel hallerinden dem vurup kendimizi kandırmanın alemi yok, kandırıyorsanız da kendinizi kandırın.

Satış düşüklüğünün çözülebilir olduğu iddianızı da merak ettim, siz nasıl çözmeyi umuyorsunuz?
They drew first blood...

doktor1881

O zamanlar çocukluğunu yaşayan biri olarak teknolojiden uzak ama mutlu yaşayan bir gruptuk ;D ;D

Televizyon yaygın değildi.Paket yayınlar vardı.Trabzon,Erzurum,Adana vs ayrı ayrı yapardı ve herkesin evinde televizyon bile yoktu (Şaka gibi değil mi genç arkadaşlar)

Diğer teknolojileri söylememe gerek yok bile.Oyunlarımızı dışarda oynardık.Bilye,çikletten çıkan resimler,gazoz kapakları,Kibrit kutusu kapakları,plastik top,telden yapılmış arabalar,tahta kılıçlar

Okumaktan başka eğlencemiz yoktu ama kitaplarda pahalı ve az bulunurdu.Şimdi kitapçılara girince çocuk kitaplarını görünce şaftım kayıyor.Ahh bunlar çocukluğumda olsa hepsini okurdum diye iç geçiriyorum

Gelelim çizgi romana.Hala unutamadığım bir anım var ''İlkokul 5 i ailemden uzak teyzemlerin yanında Ankara'da okudum Sene 1975-76 gibi Onlarla bir komşularının evine gitmiştim çok ateşim vardı.Beni evin oğlunun odasına uyumam için gönderdiler Aman Allah'ım odada kocaman bir kütüphane ve çizgiroman dolu.Ben Cennet'e geldim diye düşündüm.Hastalığım o an geçti ve okuyabildiğim kadar kitabı okudum

O dönem çr öcü gibi görülüyordu.Aileler çocuklarına   yasaklıyordu.Ama bizde o sorun yoktu.Derslerim iyi olduğu için ailem sorun çıkarmıyordu ama para sorunu vardı.

Çizgiromanı gazete satan her bayide rahatlıkla bulabiliyorduk.Haftalık veya aylık periyotlarda  geliyordu

Daha çok kitap okumak için sinema salonları(Genellikle erotik film oynatan) önünde takasa giderdik Takas ederdik ve 2. el olarak daha ucuza alırdık.

Birde kitap üzerine para atarak kitabı daha ucuza alma sanşımız vardı.Ne heyecanlı bir oyundu o.Nişancılığımız gelişti böylece.(Tabiki ayakkabı cilası ile kapaklar cilalanıyordu para kaysın diye ama Dik atış tekniği çaresi oldu cilanın)

Tarkan;Karamurat heyecanla beklenirdi.Zagor,Tommiks,Teksas ısrarla aranırdı.Ama sık sık aynı maceralar tekrarlanırdı.
1980 lerde de Conan fırtınası ortalığı kasıp kavurdu

Bu arada Tercüman Çocuk,Milliyet Çocuk da o zamanlar çok sevilen ama onlar kadar değer görmeyen yapıtlardı.(o dönem için geçerli)

Ralph

Alıntı yapılan: doktor1881 - 23 Nisan, 2015, 20:18:44
O zamanlar çocukluğunu yaşayan biri olarak teknolojiden uzak ama mutlu yaşayan bir gruptuk ;D ;D

Televizyon yaygın değildi.Paket yayınlar vardı.Trabzon,Erzurum,Adana vs ayrı ayrı yapardı ve herkesin evinde televizyon bile yoktu (Şaka gibi değil mi genç arkadaşlar)

Diğer teknolojileri söylememe gerek yok bile.Oyunlarımızı dışarda oynardık.Bilye,çikletten çıkan resimler,gazoz kapakları,Kibrit kutusu kapakları,plastik top,telden yapılmış arabalar,tahta kılıçlar

Okumaktan başka eğlencemiz yoktu ama kitaplarda pahalı ve az bulunurdu.Şimdi kitapçılara girince çocuk kitaplarını görünce şaftım kayıyor.Ahh bunlar çocukluğumda olsa hepsini okurdum diye iç geçiriyorum

Gelelim çizgi romana.Hala unutamadığım bir anım var ''İlkokul 5 i ailemden uzak teyzemlerin yanında Ankara'da okudum Sene 1975-76 gibi Onlarla bir komşularının evine gitmiştim çok ateşim vardı.Beni evin oğlunun odasına uyumam için gönderdiler Aman Allah'ım odada kocaman bir kütüphane ve çizgiroman dolu.Ben Cennet'e geldim diye düşündüm.Hastalığım o an geçti ve okuyabildiğim kadar kitabı okudum

O dönem çr öcü gibi görülüyordu.Aileler çocuklarına   yasaklıyordu.Ama bizde o sorun yoktu.Derslerim iyi olduğu için ailem sorun çıkarmıyordu ama para sorunu vardı.

Çizgiromanı gazete satan her bayide rahatlıkla bulabiliyorduk.Haftalık veya aylık periyotlarda  geliyordu

Daha çok kitap okumak için sinema salonları(Genellikle erotik film oynatan) önünde takasa giderdik Takas ederdik ve 2. el olarak daha ucuza alırdık.

Birde kitap üzerine para atarak kitabı daha ucuza alma sanşımız vardı.Ne heyecanlı bir oyundu o.Nişancılığımız gelişti böylece.(Tabiki ayakkabı cilası ile kapaklar cilalanıyordu para kaysın diye ama Dik atış tekniği çaresi oldu cilanın)

Tarkan;Karamurat heyecanla beklenirdi.Zagor,Tommiks,Teksas ısrarla aranırdı.Ama sık sık aynı maceralar tekrarlanırdı.
1980 lerde de Conan fırtınası ortalığı kasıp kavurdu

Bu arada Tercüman Çocuk,Milliyet Çocuk da o zamanlar çok sevilen ama onlar kadar değer görmeyen yapıtlardı.(o dönem için geçerli)

Teşekkürler bu değerli yazınız için...Kitap üzerine para atma olayı çok hoşuma gitti (:

Peki siz o dönemde yaşayan bireyler olarak çizgi roman piyasası adına günümüzü mü o dönemi mi tercih ediyorsunuz?