Altın Madalyon

Çizgi Roman Üzerine Genel Paylaşımlar => Anketler ve Yarışmalar => Aylık Ödüllü Yarışma => Konuyu başlatan: haysat - 28 Şubat, 2014, 22:44:24

Başlık: 2014 MART AYI ÖDÜLLÜ YARIŞMASI
Gönderen: haysat - 28 Şubat, 2014, 22:44:24
(https://fbcdn-sphotos-b-a.akamaihd.net/hphotos-ak-frc1/t1/1013315_10204004549013564_1480539203_n.jpg)

BÜTÜN DÜNYADA OLAY YARATAN ÇİZGİ ROMAN TÜRKÇE'DE...
ZEHRA'NIN CENNETİ BİR ANNENİN KAYIP OĞLUNU ARAYIŞI

İRAN, TAHRAN, HAZİRAN 2009: Seçimlerden sonraki en büyük sokak protestolarından birinden sonra Mehdi isimli bir genç kaybolur. Annesi Zehra ve ağabeyi -bir blog yazarı ve anlatıcımız- umutsuzca onu ararlar. Arayışları onları zalim bir rejimin labirent gibi koridorları boyunca sürükleyecektir.
Hastanelerden morga, yozlaşmış bürokratlardan cezaevi bilgisayarlarına sızma... Hiçbir şey bir annenin oğlu için hissettiği derin ve ebedi aşkı zayıflatamaz.

Zehra'nın Cenneti'ni keşfedin; gerçek insanlar ve gerçek olaylarla günümüz İran'ını tanımanızı sağlayacak kurgusal bir bileşim. Anneleri, oğulları, kuzenleri, taksi şoförleri ve esnafıyla; İran halkı karşınızda.
Akıcı kelime dokusu ve ayrıntılı çizimlerle işte İran'da hâlâ gelişen isyanın ilk ağızdan anlatımı.
Ve Zehra'nın Cenneti zamanımızın manşetlerinin ötesinde yaşamaya devam ediyor; aşkın, özlemin ve isyanın evrensel hikâyesi.
Başlık: Ynt: 2014 MART AYI ÖDÜLLÜ YARIŞMASI
Gönderen: tommikser - 28 Şubat, 2014, 23:29:55
Yarından itibaren hemen okuyup yazıyorum.Ödül var mı ödül.Hoş Batman çıkıyor bundan güzel ödül mü olur? ;D
Başlık: Ynt: 2014 MART AYI ÖDÜLLÜ YARIŞMASI
Gönderen: gamlıbaykuş - 01 Mart, 2014, 23:14:43
Maalesef okumuyanlardanım ben de  :-[
Başlık: Ynt: 2014 MART AYI ÖDÜLLÜ YARIŞMASI
Gönderen: haysat - 03 Mart, 2014, 00:27:35
Bu ayın kitabı olarak  Pegasus Yayınlarından çıkan "Zehra'nın Cenneti" isimli çizgi romanı severek okuyup hakkında güzel yazılar yazacağınıza eminim.

Türk okuyucusu eski göz ağrılarından kolay kolay vazgeçemez,bu yüzdende bir çok çizgi roman kıyıda köşede kalarak hep ertelenir.

Son yıllarda yayınevleri yeni çizgi romanlar çıkararak bizleri yeni maceralara ve yeni kahramanlarla tanıştırmaya devam ediyorlar.

Altın Madalyonun aylık okuma sayfası sayesinde ertelediğim bir çok yayını almış bulunuyorum.

Şimdi sizleri "Zehra'nın Cenneti" hakkında yazılmış güzel bir yazı ile baş başa bırakarak hayırlı okumalar diliyorum..

Çizgi romanı okuyun okutun....

http://egoistokur.com/zehranin-cenneti-devrim-cep-telefonuyla-gerceklesecek/#respond (http://egoistokur.com/zehranin-cenneti-devrim-cep-telefonuyla-gerceklesecek/#respond)

Başlık: Ynt: 2014 MART AYI ÖDÜLLÜ YARIŞMASI
Gönderen: hanac - 03 Mart, 2014, 13:54:35
Bu kitap heryerde bulunmuyor.

Şimdi yeniden dağıtıma girmiş ama sadece Altan'da (Gerekli Şeyler) de var imiş.
Başlık: Ynt: 2014 MART AYI ÖDÜLLÜ YARIŞMASI
Gönderen: hanac - 04 Mart, 2014, 11:10:21
İlyas da satmaya başlamış.

http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,7754.0.html (http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,7754.0.html)
Başlık: Ynt: 2014 MART AYI ÖDÜLLÜ YARIŞMASI
Gönderen: hanac - 20 Mart, 2014, 18:16:51
Kimse okumadı mı ?

Sayın Tom Mikser sizden bir yorum alalım.
Başlık: Ynt: 2014 MART AYI ÖDÜLLÜ YARIŞMASI
Gönderen: tommikser - 20 Mart, 2014, 18:34:44
Bugün bitireyim abi yarın yazarım ama okuduğum kısıma kadar çok iyi olduğunu söyleyebilirim.
Başlık: Ynt: 2014 MART AYI ÖDÜLLÜ YARIŞMASI
Gönderen: haysat - 20 Mart, 2014, 21:33:39
Arkadaşlar kimse okumadımı.

Aslında bu sayfanın amacı kıyıda,köşede kalan çizgi romanları sizlere duyurmak ve okunmasını sağlamak ben güzel bir uygulama olduğunu düşünüyorum.katılım olunca daha güzel olacaktır..

Nisan ayındada Lal Kitapdan çıkan Bonelli'nin uzun soluklu kahramanlarından birisi olan "Büyülü Rüzgar"ı okuma kitabı yapmayı düşünüyorum.

Kısa bir zaman dilimde değilde 2,3 aylık bir zamanda Büyülü Rüzgazı konuşur, tartışırız.

Bu yüzden bazı kategoriler belirleyip ona göre konuşuruz diye düşünüyorum.

Mesela:

En iyi kapak

En iyi macera

en iyi çizer vb.

Bu şekilde Büyülü Rüzgar okumamış arkadaşlarında ilgisini çeker ve okumalarını sağlarız.



Başlık: Ynt: 2014 MART AYI ÖDÜLLÜ YARIŞMASI
Gönderen: yunusmeyra - 21 Mart, 2014, 05:48:08
Alıntı yapılan: haysat - 20 Mart, 2014, 21:33:39
.....................

Nisan ayındada Lal Kitapdan çıkan Bonelli'nin uzun soluklu kahramanlarından birisi olan "Büyülü Rüzgar"ı okuma kitabı yapmayı düşünüyorum.

Kısa bir zaman dilimde değilde 2,3 aylık bir zamanda Büyülü Rüzgazı konuşur, tartışırız.

Bu yüzden bazı kategoriler belirleyip ona göre konuşuruz diye düşünüyorum.

Mesela:

En iyi kapak

En iyi macera

en iyi çizer vb.

Bu şekilde Büyülü Rüzgar okumamış arkadaşlarında ilgisini çeker ve okumalarını sağlarız.
çok güzel bir öneri.. var mı başka katılan ?
Başlık: Ynt: 2014 MART AYI ÖDÜLLÜ YARIŞMASI
Gönderen: kalidor - 21 Mart, 2014, 08:00:43
Ben okumadım, okumayı da düşünmüyorum  8)
Başlık: Ynt: 2014 MART AYI ÖDÜLLÜ YARIŞMASI
Gönderen: V - 04 Nisan, 2014, 22:15:18
Sipariş verdim.Gelir gelmez ilk okuyup, yorumlayan olmak için can atıyorum.. ;)
Başlık: Ynt: 2014 MART AYI ÖDÜLLÜ YARIŞMASI
Gönderen: Hayalet - 29 Nisan, 2014, 16:17:36
Ben de az önce idefix'ten sipariş verdim inanılmaz indirim var 1 gün daha sürecekmiş bilginize, aynı zamanda Saguaro 3. ü de aldım.
Okuduktan sonra elim erdiğince bir yazı yazmayı denerim. Persepolis'i okumuş ve çok beğenmiştim, bu da onun güncel versiyonu sanki, okuyalım bakalım.

Bu arada şurada ( http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20193089.asp (http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20193089.asp) ) da bir yazı ve röportaj var meraklısına. Yazar da benim gibi Persepolis'in yeni versiyonu yorumu yapmış, aklın yolu bir.

Emir'in röportajın sonundaki ülkemiz için sarf ettiği sözler bir hayli düşündürücü şu günlerde. Bence sırf bu sebepten bile Persepolis ve Zehra'nın Cenneti'ni her T.C. vatandaşı okumalı.
Başlık: Ynt: 2014 MART AYI ÖDÜLLÜ YARIŞMASI
Gönderen: Hayalet - 16 Temmuz, 2014, 15:49:50
Kitabı bugün bitirebildim. Elim erdiğince bir kaç şey yazmayı deneyeyim.

Ben yıllar önce Persepolis'i okumuş ve çok beğenmiştim. Çocuğuma bırakacağım kitaplardan biri olarak saklıyordum Persepolis'i ve şimdi Zehra'nın Cenneti de onlar arasına girdi diyebilirim rahatlıkla. İran bize çok yakın bir coğrafya ve kitapta geçen pek çok konuya hemen "aa aynı bizdeki gibi" diyebiliyor insan. Ve maalesef kitapta geçen şeylerin benzerlerinin ülkemizde de olduğunu bilmek hüzün veriyor insana. Sırf bundan sebep (olanı biteni daha iyi anlayabilmek adına da hatta) özellikle biz Türkler tarafından Zehra'nın Cenneti mutlaka okunmalı. İşin acayip tarafı kitapta laik Türkiye (çoğun gerçekte de olduğu gibi) örnek alınacak ülke olarak yansıyor satır aralarında. Hatta kitabın sonundaki sözlük kısmında islam devrimi öncesinde şah'ın Atatürk'ün modern ve seküler cumhuriyetine özenip atılımlar yapmaya çalıştığı yazılmış.
Persepolis'i okuyanlar için tam olarak olmasa da devam niteliğinde ya da daha güncel versiyonu demek çok da hatalı olmaz kitap için, ama işin acayibi, Persepolis'ten bile daha acı veren ve ne yazık ki pek çok yönüyle bizim memleketimizde yaşananların da bir kısmıyla örtüşen olaylar var.
Okudukça, insanoğlunun sadece kendi inandıkları ya da kendi çıkarları uğruna, kendi gibi olmayan herkesi nasıl bu kadar kolay dış güçlerin ajanı, terörist, düşman ilan edebildiğini düşünüyorsunuz ve bunun sebeplerini anlamanıza rağmen yine de anlam vermekte zorlanıyorsunuz. Aynı göğün altında neredeyse birbirine tıpatıp benzeyen insan denen bu yaratığın kendi cinsine (hele de kendi milletinden olana) yaptıklarına şaşırıp kalıyorsunuz. (Gerçi bunun için kitaplara da ihtiyaç yok, açık beyinle, etki altında kalmadan ve özgürce bakan herkes gözlemleyecektir hayatta bunu).
İran'daki muhafazakarlığın bizim memlekettekiyle benzeşmesi de, oradaki özgürlük taleplerinin benzeşmesi de, oradaki seçimlere hile mi karışıyor şüpheleri de, devlete hakim olanların her muhalif gösteri ve göstericiyi dış güçlerin işi ve adamına indirgemesinin benzeşmesi de düşündürücü... Bu benzerlik bir yandan da üzücü tabii.

Çizimler ve anlatımsa gerçekten iyi, bir roman okurcasına, alternatif bir film izlercesine iyi.

Devamının çizileceği ve İstanbul'da geçeceği söyleniyor, bekleyelim bakalım. Merakla bekleyelim. Özellikle memleketimin gençliğinin merak ve araştırıp öğrenme isteğinin artmasını dileyerek bekleyelim.

Ben şiddetle tavsiye ediyorum, mutlaka okunmalı... Hatta tıpkı Persepolis gibi hediye olarak -özellikle gençlere- verilmeli.


Röportaj linkini bir daha vereyim:
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20193089.asp
Başlık: Ynt: 2014 MART AYI ÖDÜLLÜ YARIŞMASI
Gönderen: kalidor - 16 Temmuz, 2014, 16:31:48
Alıntı yapılan: Hayalet - 16 Temmuz, 2014, 15:49:50
Hatta kitabın sonundaki sözlük kısmında islam devrimi öncesinde şah'ın Atatürk'ün modern ve seküler cumhuriyetine özenip atılımlar yapmaya çalıştığı yazılmış.
Persepolis'i okuyanlar için tam olarak olmasa da devam niteliğinde ya da daha güncel versiyonu demek çok da hatalı olmaz kitap için, ama işin acayibi, Persepolis'ten bile daha acı veren ve ne yazık ki pek çok yönüyle bizim memleketimizde yaşananların da bir kısmıyla örtüşen olaylar var.

Şii veya İrancı olduğumdan değil ve kesinlikle bir tartışma ortamı da oluşturmak istemiyorum ama devrim öncesi İran'la şimdiki İran'ı bir de sosyo-ekonomik, askeri, eğitim düzeyi ve dinamizm yönünden bir kıyaslamanızı öneririm. Batı devletlerinin şimdiki Arap ülkeleri gibi at koşturdukları bir devletten uzaya yakın zamanda insan gönderecek seviyeye ulaşmış kendi kendine yetebilen bir ülkeye erişmek pek kolay olmasa gerek.  Devrim öncesi kadınların giydiği mini etekleri gelişmişlik göstergesi sayıp aha böyleydi böyle oldu deyip bakın İranlaşıyoruz fobisi veya uzaya insan gönderdiklerinde mollanot diye dalga geçen bir zihniyete büründüğümüzden İran'da yaşayan (yurtdışında yaşayanlar değil) eğitimli birisinin bizim modern ve seküler cumhuriyete özeneceğini pek sanmam. Haa bağnazlık bulaşıcıdır ona bişey diyemem.

İftar vakti Nihat Hatipoğlu'na sorulan soruları görünce gerçekten dehşete kapılıyorum.  5 vakit yarım yamalak yatıp kalkmanın namaz, sabahtan akşama kadar aç kalmanın oruç olarak telakki edildiği cahilliğin şahlandığı, Ebu Cehil'in Arap çöllerinde değil kıtalarda dolaştığı, hürafe, ayak kokusu bürünmüş bir  din anlayışına tutunmuş bırakmıyoruz.

Bir de şeriat şeriat deniliyor ya Şii'nin (küçük görmüyorum, bir mezhep sonuçta) 3 vakit namazlık, mutalı şeriatından veya Suudlarından harici kıyıcı-yıkıcı şeriatından öte  dünyada sadece bir tane tam anlamıyla şeriat ülkesi var o da İsrail. Yahudi şeriatının gerektirdiği gibi yönetiyorlar ve şu mübarek günlerde de müslümanlara vahşet kusuyorlar.

Son söz: Zehra'nın Cenneti'ni en kısa sürede okuyacağım.
Başlık: Ynt: 2014 MART AYI ÖDÜLLÜ YARIŞMASI
Gönderen: Hayalet - 16 Temmuz, 2014, 20:45:44
Alıntı yapılan: kalidor - 16 Temmuz, 2014, 16:31:48
Şii veya İrancı olduğumdan değil ve kesinlikle bir tartışma ortamı da oluşturmak istemiyorum ama devrim öncesi İran'la şimdiki İran'ı bir de sosyo-ekonomik, askeri, eğitim düzeyi ve dinamizm yönünden bir kıyaslamanızı öneririm. Batı devletlerinin şimdiki Arap ülkeleri gibi at koşturdukları bir devletten uzaya yakın zamanda insan gönderecek seviyeye ulaşmış kendi kendine yetebilen bir ülkeye erişmek pek kolay olmasa gerek.  Devrim öncesi kadınların giydiği mini etekleri gelişmişlik göstergesi sayıp aha böyleydi böyle oldu deyip bakın İranlaşıyoruz fobisi veya uzaya insan gönderdiklerinde mollanot diye dalga geçen bir zihniyete büründüğümüzden İran'da yaşayan (yurtdışında yaşayanlar değil) eğitimli birisinin bizim modern ve seküler cumhuriyete özeneceğini pek sanmam. Haa bağnazlık bulaşıcıdır ona bişey diyemem.

İftar vakti Nihat Hatipoğlu'na sorulan soruları görünce gerçekten dehşete kapılıyorum.  5 vakit yarım yamalak yatıp kalkmanın namaz, sabahtan akşama kadar aç kalmanın oruç olarak telakki edildiği cahilliğin şahlandığı, Ebu Cehil'in Arap çöllerinde değil kıtalarda dolaştığı, hürafe, ayak kokusu bürünmüş bir  din anlayışına tutunmuş bırakmıyoruz.

Bir de şeriat şeriat deniliyor ya Şii'nin (küçük görmüyorum, bir mezhep sonuçta) 3 vakit namazlık, mutalı şeriatından veya Suudlarından harici kıyıcı-yıkıcı şeriatından öte  dünyada sadece bir tane tam anlamıyla şeriat ülkesi var o da İsrail. Yahudi şeriatının gerektirdiği gibi yönetiyorlar ve şu mübarek günlerde de müslümanlara vahşet kusuyorlar.

Son söz: Zehra'nın Cenneti'ni en kısa sürede okuyacağım.

Mutlaka okuyun.
Bu arada mini eteği gelişmişlik ya da demokrasi sanan varsa hakikaten aptaldır zaten, tıpkı yozlaşmış dinciliği adil düzen ya da ilerleme sanan gibi. (Biz Cumhuriyetin ilk yıllarının atılımını devam ettiremediğimiz için bugün düştüğümüz demokrasi ve insani kalkınma ayıplı hallarımız unutmamalı. Ve ben buna rağmen şu halimizle bile bize özenen pek çoğu olduğunu düşünüyorum. İstediği kadar uzaya adam yollasın, tıpkı bizde olduğu gibi bunun sokaktaki adama onun açlığına ya da özgürlüğüne ya da insani kalkınmasına faydası olmadıkça işe yaramaz. Yaramadığı da ortada. Bir gün bir yerde patlar.)
Yazdıklarınızın çoğuna katılıyorum, Şah'ın İran'ı da doğrusu değildi zaten bu Persepolis'te de az çok işlenir. Ama kendisi gibi olmayan herkesi ajan sayan İslam Cumhuriyetinin en hafifinden sosyal hayat ve özgürlükler adına şah'ın İran'ını bile arattığı kesin. Şah ya da İslam devrimi fark etmez gücü eline geçiren yozlaşma ve cehaletle çıkarlarına odaklandığı ve de daha güçlü ülkelere taviz verdiği müddetçe sonuç hep açık fikirli (mini etekli değil, at gözlüksüz insanlardır kastım :) ) ve özgürce yaşamak isteyen insanları vurur. Bu arada ülkelerin uzaya bir şey göndermesi değil mesele, biz de artık uydu gönderir olduk, mesele insanın (ama her düşünceden ve her türden insanın) kimsenin boyunduruğuna tabii olmadan yaşayabilmesi hakkıdır. "Ben böyle istiyorum böyle yaşayacaksın" diye buyuran devlet uzaya kimi gönderirse göndersin önemi yoktur, devletler insan için olduklarını unuttuklarındandır dünyanın başına gelenler, bu abd için de geçerli. Ama bu konuda en ayıplı ve yaralı bölgelerin başında maalesef ortadoğu geliyor.
Daha fazla uzatmayayım, konu çook uzar.

Ben de tartışma için yazmadım, sadece fikir beyan ediyoruz, kaldı ki birbirimize saygılı olduktan sonra tartışa da biliriz, zaten Zehra'nın Cenneti ve Persepolis'te de asıl mevzuu bu, bu kaybedilince (insanın diğerine saygıyı bırakması ya da unutması) neticenin ne olduğu mevzusu. Karşındakinin de senin ülkenin vatandaşı ve en az senin kadar hakka sahip olduğunu unutma ya da bile isteye bunu umursamamam meselesi. Ya benim gibisin ya da düşmanımsın meselesi...

Ne yazık ki (uzaya da gidilse nano teknoloji de gelse) dünya ve insanlığın geneli hala çok ilkel...

Ve evet çok haklısınız bağnazlık bulaşıcıdır, üstelik çıkar ve cehaletle beslendiğinde çok daha hızla bulaşır. Bunu anlamak için uzaklara bakmamıza da gerek yok sanırım.

Okuyun derim.
Selamlar.
Başlık: Ynt: 2014 MART AYI ÖDÜLLÜ YARIŞMASI
Gönderen: alan ford - 16 Temmuz, 2014, 21:31:55
 İran konusunda bizdeki paranoya kimsede yok sanırım. Şu dünyada görmeyi , gezmeyi en çok istediğim ülkelerden biri İran. İsfahan, Tebriz, Tahran çok merak ettiğim yerler.  Kitabı da okumak lazım bir ara işte de ben kaç aydır çizgi roman almıyorum. 2015'te alımlara başlarım belki tekrardan  :'(
Başlık: Ynt: 2014 MART AYI ÖDÜLLÜ YARIŞMASI
Gönderen: Hayalet - 22 Temmuz, 2014, 21:36:03
Alıntı yapılan: alan ford - 16 Temmuz, 2014, 21:31:55
İran konusunda bizdeki paranoya kimsede yok sanırım. Şu dünyada görmeyi , gezmeyi en çok istediğim ülkelerden biri İran. İsfahan, Tebriz, Tahran çok merak ettiğim yerler.  Kitabı da okumak lazım bir ara işte de ben kaç aydır çizgi roman almıyorum. 2015'te alımlara başlarım belki tekrardan  :'(

Dostum İran'ı ben de hem de motosikletimle gezmeyi çok istiyorum, bu konuda hiç paranoyam yok mesela, yüzlerce de motorcu dostum gitti gezdi geldi hiç bir sıkıntı yaşamadı. (Ama yanlarındaki kız arkadaşları ya da eşleri zorla başını kapatarak dolaşmak zorundaydı mesela, bu sizce güzel bir şey mi insanlık adına? Bunun başını kapatanı üniversiteye sokmamaktan farkı yok.Ve bence ikisi de yanlış.) Bu başka şey, oradaki yönetim biçimini eleştirmek ya da ondan hazzetmemek başka şeydir. Ben demek istediklerimi yukarıda dedim zaten. Bence mutlaka okuyun bu tip çizgi romanları, bizim memleketteki sadece bu dönemde değil onlarca yıl öncesinde de yapılan aymazlıklarla nasıl da benzeştiğini görünce insan hem acı bir tebessüm ediyor nasıl da insanlara ve ülkelere yazık ediliyor ve boşa zaman kaybettiriliyor diye hem de benzerliğin bu coğrafyaların kaderi olmasına hayıflanıyor. Ama olmuyor işte despotluk ve insanlarırobotlaştırmaya çalışmak bir yerde duvara tosluyor böyle çizgi romanlar, filmler, daha da önemlisi bunları yaptırtan isyanlar ortaya çıkıyor tıpkı biz de geçen yıl Haziran'da olduğu gibi.(Ama tabii aynı yönetimlere göre bunları yaptırtan hep ama hep dış güçler, yapanlarsa hep ajan, darbeci.) İşte asıl komiklik ya da acı olan da yönetimlerin bu benzer tavırları, çizgi romandaki en benzer yan hatta.

Selamlar.
Bence okuyun çizgiroman, bazen roman okumaktan daha tatlı oluyor. ;)