Arife - Evde Cat Başına (Rewhat)

Başlatan ferzan, 29 Haziran, 2020, 16:40:08

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

ferzan



    bazen kaybolur kedi
    bulamazsın

    ne sesi gelir
    suyu döven dilinin
    ne ağızda çıtırdayışı mamanın

    karılışı da susar kumun
    tırmalanışı da mobilyanın
    duyamazsın

    sonra kedi gelir birden
    kendi sessizliğinin içinden

    kurulur bir köşeye
    siler kayboluşunu tüylerinden
    bakmalara doyamazsın

    ve sadece kedilere
    'NEREDEYDİN' diye
    soramazsın



    ---------------------------------


    Ve nihayet Arife 'nin kitabı çıktı. Hem de bir ay oldu çıkalı ama ben daha yeni girebildim foruma haberini. İlk 20 günde 5 baskı yaparak sanıyorum kendi içinde ufak bir rekor kırmış olabilir. Rewhat 'ın Instagram ve Twitter takipçileriyle Arife 'nin albüm tanıtımı için bizzat Rewhat 'ın yazdığı şarkıyı seslendiren Jehan Barbur 'un bunda payı büyük elbette; https://www.youtube.com/watch?v=qCX2J4zuttc

    Kimdir Arife? Aslen çizer Rewhat Arslan 'ın bir bayram arifesinde bulup sahiplendiği ve evini paylaştığı kedisidir. Instagram 'da kaydırmalı gönderiler halinde maceraları başlayalı iki sene olmuştur herhalde. Bir ara Ot Dergisi 'nde de yayınlandı Instagram 'daki paneller sayfaya dönüşerek ama temelde sadece Instagram ve Twitter 'da webcomic olarak üretilen, bana göre yerli bantlarımızın kendine has güzellikteki en son örneği. Her ne kadar bant formatında değil de sosyal medya formatına uygun olarak parçalı çalışsa da, Arife su götürmez bir bant karakteridir. Günlük ya da haftalık olarak da çizerinin moduna göre sıklıkla üretilegelmiştir bu iki sene içerisinde.








    Pencerenin önünde bütün gün camdan dışarıyı izler Arife. Sahibini bekler görünür ama aslında beklediği kendi keyfidir. Sahibini sevse de ayıp olmasın diye yolunu gözlüyormuş gibi yapar. Aslında sahibinin sahibidir de, sahibinin haberi yoktur bundan. O da bozuntuya vermez, sözde sahibinin gönlünü hoş eder ama gözünün önünden de ayırmaz. Arife 'nin asıl side-kick 'i aynı pencere pervazını paylaştıkları minik süs kaktüsüdür. Onun da o eve geliş hikayesi vardır. Arife 'nin dediklerini anlar ama kendisi cevap veremez kaktüs olduğu için. Düşünce balonunda görürüz tepkilerini. Arife de zaman zaman kaktüsün sessizliğinden dem vursa da iplerin tamamen kendi elinde olduğu bu karşılıksız diyaloglardan içten içe memnundur da.

    Başlarda sadece sahibi Rewhat, kaktüs ve eve gelip giden (genellikle kadınlar) misafirlerden ibaret olan sosyal etkileşimleri, zaman içerisinde başka yan karakterlerin dahil olmasıyla giderek zenginleşmeye başlar. Camın ardından Arife 'ye kur yapan ama her seferinde bozum olan Tekin, Arife 'nin çöpünü Tekin ile çatmaya çalışan olgun Rum kedi Marika Abla, eski solcu ve pos bıyıklı bir sahaf kedisi olan Suphi, Tekin 'in doğasına aykırı olarak yemeyi aklından geçirmediği, sırf Arife ile irtibatında kullandığı nişanlı fare, sürekli şiirsel laflar eden görmüş geçirmiş güvercin ve daha niceleriyle Arife 'nin dünyası mükemmel bir şekilde ilmek ilmek örülmüştür.











    ------------------------------------





    ------------------------------------











    ------------------------------------












    Arife 'nin minimum 3-4, maksimum 8-9 panellik maceraları, kitap formatında geniş geniş sunularak bir sayfaya iki panel gelecek şekilde düzenlenmiş. Açıkçası ben bu albümün yatay ve bant / yarım sayfa formatında olmasını çok isterdim, böyle kocaman kitapta iki panel ve koca koca yazılarla yadırgar gibi oldum ama sonrasında alıştım, dert etmeyi bıraktım. Yalnız bu seriyi dijitalde tatmış yüzlerce okurdan biri olarak tercih edilen kağıdın kuşe olmasını dilerdim. 2. hamura basılmış, fena da durmamış ama görsel sunumu biraz aleladeleştirmiş bir yandan da. Gene de  albüme kötü olmuş diyemiyorum kafamda reva gördüğüm biçimde olmamasına rağmen. Bir saatten az bir sürede ortalama 200 sayfa kendini keyifle okutuyor. Maceraları dijital yayınından bilsek de tekrar okuması büyük bir keyif oluyor. İnsanlar da öyle düşünmüş olacak ki çıkalı daha bir ay olmadan 5. baskısını yaptıracak kadar hücum etmişler albüme, hem de karantinanın en civcivli zamanlarında.














    ------------------------------------














    Arife 'nin maceralarını taze taze okumak için Instagram ve Twitter sayfalarını takip edebilirsiniz;

    https://www.instagram.com/evdecatbasina/?hl=tr
    https://twitter.com/evdecatbasina


    Not: Görseller her zamanki gibi çok ayarsız oldu, öğrenemedim gitti boyut ayarlamayı. Hasan Abi 'ye her daim mahcup oluyorum, o da her seferinde boyutları ayarlamaya devam ediyor. Teşekkürü borç biliyorum.
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

hanac

Arife'nin kitabının çıktığını bilmiyordum.

Bu güzel haber ve tanıtım için teşekkürler.

İdrava

Emeğine sağlık. İnternette inceledim çok eğlenceli bir kitap gibi duruyor. Kesin alacağım. Yalnız aklıma şöyle bir şey takıldı. Burada o kadar yorum yaptığımız kitaplar yıllarca ikinci baskısını yapamazken bu kitabın bir ayda 5.baskısını yapması gerçekten düşünülmesi gereken bir konu. Sanırım biz azınlık olarak ya gariplik bizde ya da çok özeliz😊😊😊

ferzan

    Arife 'nin sadece Instagram 'da, yani esas doğduğu mecrada 139bin takipçisi var. Çizeri Rewhat 'ın bile takipçi sayısının üç katından daha fazla. Karakter, yaratıcısının önüne geçti ve bunu iki yıldan az bir sürede yaptı. İlk 8-9 ayı kapsayan işlerin çoğu kitapta yer almadı mesela, tamamen gelişme ve rayına oturma süreci olduğu için. Rewhat 'ın da eli iyice alıştı yaparken, ilk başladığından çok daha farklı bir yere götürdü hem karakteri, hem hikayeleri. Bu kadar tutmasının da bence iki sebebi var;

    Birinci sebep, tamamen zevk için başlanmış olması. İlk aylarda Rewhat 'ın Instagram hesabındaki mini öykülerden biriydi, kendi başlığına kavuşmuş ayrı bir konseptti ama çok kısa sürede ayrı bir hesap açıldı Arife adına ve takipçileri gün gün o hesapta yığılmaya başladı. Rewhat boş kaldıkça, canı istedikçe, içinden geldikçe yazıp çizdi ve zaman içerisinde o da kendini kaptırdı, çizdikçe açıldı, karakter devam ettikçe ballandı, şerbetlendi, çeşitlendi, yan karakterler eklendi. Rewhat zaten aşırı yetenekli bir adam, aslında dergilerde ilk ortaya çıkışı 20 yıl öncesine dayanıyor ama adını geniş kitlelere duyurması tamamen sosyal medyadaki keyfi işleriyle oldu. Dolayısıyla Arife 'nin kitap sloganında olduğu gibi, "Orada bir aşk var" kesinlikle. O da kaçınılmaz olarak lezzeti beraberinde getiriyor ve başarıya dönüşüyor. İnsanlar da bu üretimin Instagram gibi bir mecradan doğmasıyla daha kolay ve zahmetsiz ulaşıyorlar, şarjları ve internetleri olduğu müddetçe diledikleri gibi okuyabiliyorlar, sık sık eklenen yeni maceralarla kah günlük, kah haftalık bir tempoda tadını çıkarabiliyorlar. Bu noktada dijital mecraya farkında olmadan çok doğru bir şekilde adapte olmuş oluyor Rewhat, adeta kendi kitlesini hazırlamış oluyor uzun vadede. Toparlarsak, çizerinin birikimi, hikaye anlatma becerisi ve bunu tamamen kendi keyfi için yapıyor oluşu diyelim.

    İkinci sebep ise, Arife 'nin kedi olması. Bilirsiniz, bazen abartılı sevimliliklere ya da lüzumsuz şımarıklıklara varan bir kedi sevme budalalığımız var milletçe. Bilhassa 13-45 yaş arasında aşırı hararetli, bazen gövde gösterisine dönebilen, bazen de aferin budalası örnekleriyle kedi sevmekten insanı soğutan ama az da olsa hakkıyla bu sevgiyi yaşayan toplamda azımsanamayacak bir kitle var. Kedi ile vatandaşımızın acayip bir bağı var. Dolayısıyla Arife 'nin namı sosyal medyanın bir nimeti olarak çok hızlı yayıldı ve zaten kaliteli bir içerik olduğu için de binlerce kişiye ulaşması zor olmadı. En başından beri takip eden biri olarak ben bile en az 8-10 tanıdığımı takipçisi yapmış olabilirim.

    Benim şaşırdığım nokta şu oldu; Arife 'nin tüm maceraları halen Instagram sayfasında mevcut ve Rewhat albüm çıkacak diye hiçbirini kaldırmadı. Muhtemelen albümü bir nevi taçlansın diye düşünüyordu ama takipçiler, maceraların çoğunu bilmelerine rağmen kitabı almak için adeta yarıştılar. Bu noktayı çok ilginç buldum. İnsanlar o kadar sevmiş ki, okuyup bildikleri maceraların, dijital sunumundaki canlılığa nazaran daha soluk bir edisyonda kitap olmasına "Biz zaten biliyoruz bunları, satın almaya ne gerek var, açar okuruz Insta 'dan" dememiş. Sanıyorum ilk kez yerli bir webcomic 'in bu denli uçuk bir satış başarısına denk geliyoruz. Hem de 20 gün içerisinde.

    Sosyal medyanın gücü ve doğru kullanımı, eserin kaliteli içeriği, meydana gelme motivasyonları, insanların karakteri aşırı benimsemesi, hatta takipçilerin çoğunun şu anda ya da geçmişte kedi sahibi olması gibi unsurlar bir araya gelince böyle bir durum ortaya çıkmış oluyor. Bunun dışında her detayıyla tamamen bizim düşünce yapımızı, alışkanlıklarımızı yansıtması, herkesin içselleştirebilmesi de kadayıfın kaymağı oluyor.

    Yerli çizgi romancılarımızın bu örneği dikkatlice masaya yatırması ve formülü çıkarması lazım. Arife çizgi roman bile sayılmaz aslında, kısa öyküleri olan bir nevi bant tipi ama sosyal medya, içerik samimiyeti ya da birikimin kaliteli sunumla birleşmesi noktalarından feyz alınması ve belki anlatıcıların biraz daha kendini tanıyabilmesi iyi olabilir. Çünkü sadece Arife 'de değil, başka işlerinde ve çizgi romanlarında da Rewhat kendini çok güzel okutan bir anlatıcı. Hikaye anlatımındaki yeteneğinin yanı sıra kendini ve yaşadığı toplumu iyi tanıyabilmesi ve aldığını dönüştürerek geri verebilmesine bağlıyorum ben bu durumu. Bir de zamane iletişim araçlarını doğru kullanabilmesine...

    Umarım Rewhat uzun yıllar daha da çeşitlendirerek anlatmaya devam eder Arife 'nin maceralarını, biz de kitap kitap dizmeye devam ederiz.  :)
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

TKnKT

Alıntı yapılan: ferzan - 29 Haziran, 2020, 23:42:13
    Arife 'nin sadece Instagram 'da, yani esas doğduğu mecrada 139bin takipçisi var. Çizeri Rewhat 'ın bile takipçi sayısının üç katından daha fazla. Karakter, yaratıcısının önüne geçti ve bunu iki yıldan az bir sürede yaptı. İlk 8-9 ayı kapsayan işlerin çoğu kitapta yer almadı mesela, tamamen gelişme ve rayına oturma süreci olduğu için. Rewhat 'ın da eli iyice alıştı yaparken, ilk başladığından çok daha farklı bir yere götürdü hem karakteri, hem hikayeleri. Bu kadar tutmasının da bence iki sebebi var;

    Birinci sebep, tamamen zevk için başlanmış olması. İlk aylarda Rewhat 'ın Instagram hesabındaki mini öykülerden biriydi, kendi başlığına kavuşmuş ayrı bir konseptti ama çok kısa sürede ayrı bir hesap açıldı Arife adına ve takipçileri gün gün o hesapta yığılmaya başladı. Rewhat boş kaldıkça, canı istedikçe, içinden geldikçe yazıp çizdi ve zaman içerisinde o da kendini kaptırdı, çizdikçe açıldı, karakter devam ettikçe ballandı, şerbetlendi, çeşitlendi, yan karakterler eklendi. Rewhat zaten aşırı yetenekli bir adam, aslında dergilerde ilk ortaya çıkışı 20 yıl öncesine dayanıyor ama adını geniş kitlelere duyurması tamamen sosyal medyadaki keyfi işleriyle oldu. Dolayısıyla Arife 'nin kitap sloganında olduğu gibi, "Orada bir aşk var" kesinlikle. O da kaçınılmaz olarak lezzeti beraberinde getiriyor ve başarıya dönüşüyor. İnsanlar da bu üretimin Instagram gibi bir mecradan doğmasıyla daha kolay ve zahmetsiz ulaşıyorlar, şarjları ve internetleri olduğu müddetçe diledikleri gibi okuyabiliyorlar, sık sık eklenen yeni maceralarla kah günlük, kah haftalık bir tempoda tadını çıkarabiliyorlar. Bu noktada dijital mecraya farkında olmadan çok doğru bir şekilde adapte olmuş oluyor Rewhat, adeta kendi kitlesini hazırlamış oluyor uzun vadede. Toparlarsak, çizerinin birikimi, hikaye anlatma becerisi ve bunu tamamen kendi keyfi için yapıyor oluşu diyelim.

    İkinci sebep ise, Arife 'nin kedi olması. Bilirsiniz, bazen abartılı sevimliliklere ya da lüzumsuz şımarıklıklara varan bir kedi sevme budalalığımız var milletçe. Bilhassa 13-45 yaş arasında aşırı hararetli, bazen gövde gösterisine dönebilen, bazen de aferin budalası örnekleriyle kedi sevmekten insanı soğutan ama az da olsa hakkıyla bu sevgiyi yaşayan toplamda azımsanamayacak bir kitle var. Kedi ile vatandaşımızın acayip bir bağı var. Dolayısıyla Arife 'nin namı sosyal medyanın bir nimeti olarak çok hızlı yayıldı ve zaten kaliteli bir içerik olduğu için de binlerce kişiye ulaşması zor olmadı. En başından beri takip eden biri olarak ben bile en az 8-10 tanıdığımı takipçisi yapmış olabilirim.

    Benim şaşırdığım nokta şu oldu; Arife 'nin tüm maceraları halen Instagram sayfasında mevcut ve Rewhat albüm çıkacak diye hiçbirini kaldırmadı. Muhtemelen albümü bir nevi taçlansın diye düşünüyordu ama takipçiler, maceraların çoğunu bilmelerine rağmen kitabı almak için adeta yarıştılar. Bu noktayı çok ilginç buldum. İnsanlar o kadar sevmiş ki, okuyup bildikleri maceraların, dijital sunumundaki canlılığa nazaran daha soluk bir edisyonda kitap olmasına "Biz zaten biliyoruz bunları, satın almaya ne gerek var, açar okuruz Insta 'dan" dememiş. Sanıyorum ilk kez yerli bir webcomic 'in bu denli uçuk bir satış başarısına denk geliyoruz. Hem de 20 gün içerisinde.

    Sosyal medyanın gücü ve doğru kullanımı, eserin kaliteli içeriği, meydana gelme motivasyonları, insanların karakteri aşırı benimsemesi, hatta takipçilerin çoğunun şu anda ya da geçmişte kedi sahibi olması gibi unsurlar bir araya gelince böyle bir durum ortaya çıkmış oluyor. Bunun dışında her detayıyla tamamen bizim düşünce yapımızı, alışkanlıklarımızı yansıtması, herkesin içselleştirebilmesi de kadayıfın kaymağı oluyor.

    Yerli çizgi romancılarımızın bu örneği dikkatlice masaya yatırması ve formülü çıkarması lazım. Arife çizgi roman bile sayılmaz aslında, kısa öyküleri olan bir nevi bant tipi ama sosyal medya, içerik samimiyeti ya da birikimin kaliteli sunumla birleşmesi noktalarından feyz alınması ve belki anlatıcıların biraz daha kendini tanıyabilmesi iyi olabilir. Çünkü sadece Arife 'de değil, başka işlerinde ve çizgi romanlarında da Rewhat kendini çok güzel okutan bir anlatıcı. Hikaye anlatımındaki yeteneğinin yanı sıra kendini ve yaşadığı toplumu iyi tanıyabilmesi ve aldığını dönüştürerek geri verebilmesine bağlıyorum ben bu durumu. Bir de zamane iletişim araçlarını doğru kullanabilmesine...

    Umarım Rewhat uzun yıllar daha da çeşitlendirerek anlatmaya devam eder Arife 'nin maceralarını, biz de kitap kitap dizmeye devam ederiz.  :)

Benim burada Sn. ferzan'ın değindiği güzel noktalara eklemek istediğim birkaç şey mevcut. İnternet tabanlı bir eser olarak basılı mecrada gösterdiği başarı kesinlikle yadsınamaz. Eserin kalitesini ve içeriğini da gölgede bırakmak istemem. Ben de kitabı daha çizeri dahi duyurmadan kontrol edip yayınevinden sipariş verenlerdenim. Ancak bu başarısının biraz daha toplumun ilgi eğilimi ile yorumlanması gerektiğini düşünüyorum.

Öncelikle bu formül çıkartma mevzusunu ele almak istiyorum. Eserin kalitesinden ziyade içeriğine odaklanmak gerektiği kanaatindeyim. Ben bu eser başarısının içerdiği melankoli, dram ve tespit kavramları üzerinde yükseldiğini düşünüyorum. Aynı eğilimi haftalık mizah dergilerinin düşüşe geçerken, aylık edebiyat dergilerinin yükselişe geçmesiyle de gözlemleyebiliriz. İkinci bir nokta olarak ise kişilerin sahip olma ve aidiyet gösterme arzusu geliyor sanırım. Bu elbette ilk bahsettiğim ile bağlantılı bir yorum. Ben de Arife'yi seviyorum diye göstermek için aldığını düşünüyorum birçok insanın. Çünkü insanlar kitabı elinin altında tutmaktan çok bakın ben de Arife'yi aldım diye instagrama hikaye atmakla ilgileniyor diye düşünüyorum. Sn. ferzan'ın belirttiklerinin çok da dışına taşmayaraktan kendimce iki noktayı belirtmeden geçemedim.  :)
"The man who opens topics faster than his shadow"

ferzan

Alıntı yapılan: TKnKT - 30 Haziran, 2020, 13:16:55
...İnternet tabanlı bir eser olarak basılı mecrada gösterdiği başarı kesinlikle yadsınamaz. Eserin kalitesini ve içeriğini da gölgede bırakmak istemem. Ben de kitabı daha çizeri dahi duyurmadan kontrol edip yayınevinden sipariş verenlerdenim. Ancak bu başarısının biraz daha toplumun ilgi eğilimi ile yorumlanması gerektiğini düşünüyorum.

Öncelikle bu formül çıkartma mevzusunu ele almak istiyorum. Eserin kalitesinden ziyade içeriğine odaklanmak gerektiği kanaatindeyim. Ben bu eser başarısının içerdiği melankoli, dram ve tespit kavramları üzerinde yükseldiğini düşünüyorum. Aynı eğilimi haftalık mizah dergilerinin düşüşe geçerken, aylık edebiyat dergilerinin yükselişe geçmesiyle de gözlemleyebiliriz. İkinci bir nokta olarak ise kişilerin sahip olma ve aidiyet gösterme arzusu geliyor sanırım. Bu elbette ilk bahsettiğim ile bağlantılı bir yorum. Ben de Arife'yi seviyorum diye göstermek için aldığını düşünüyorum birçok insanın. Çünkü insanlar kitabı elinin altında tutmaktan çok bakın ben de Arife'yi aldım diye instagrama hikaye atmakla ilgileniyor diye düşünüyorum...

    Kesinlikle katılıyorum. Göz ardı edilemeyecek noktalara değinmişsiniz ki benim kafamda da "başka ne vardı acaba" dediğim eksikler tam olarak oturmuş oldu böylece. İşin bu yanı var bir de, değil mi? Süreç içerisinde okurlar tarafından paylaşılan ve Rewhat 'ın re-post ettiği onlarca Instagram Story 'lerini düşünüyorum da, böyle bir psikolojik tetikleme var gerçekten de. Bilhassa kedi sahiplerinin kedilerini ve Arife 'nin kitabını aynı karede paylaşmaları, kitaptan çok önce yeni yıl takvimlerinde (pireli takvim) de aynı şeyi yapmaları falan, göstermek ve dahil olmak adına ciddi bir etkisi olduğu aşikar.

    Aslında tertemiz bir masaya yatırma mevzusu, incelemeye alma sebebi Arife 'nin niteliği, başarısı ve gördüğü ilgiye paralel takipçilerinin kendilerini Arife ile ilgili konumlandırma yöntemleri. Üzerine makale yazılsa, tahlil yapılsa yeridir diye düşünüyorum.  :)
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

İdrava

İşte... memleketin kitap okuma sorunlarındaki en büyük sorunlarından biride bu... Ülkede öyle bir kesim varki kaliteli eserleri kahvenin yanında instagramda paylaşarak bir daha o kitabı eline bile almamaları... bu beni deli ediyor...

memospinoz

Alıntı yapılan: İdrava - 30 Haziran, 2020, 21:19:16
İşte... memleketin kitap okuma sorunlarındaki en büyük sorunlarından biride bu... Ülkede öyle bir kesim varki kaliteli eserleri kahvenin yanında instagramda paylaşarak bir daha o kitabı eline bile almamaları... bu beni deli ediyor...

Keşke başka çizgi romanlar da alınıp kahve yanında paylaşımı yapılsa.  ;D
Seriler daha hızlı ilerlerdi böylece. 100 Kurşun biterdi mesela.  :D

Çizgi roman yayımlayan yayınevleri etkili reklam yapamıyor, yayınların çoğunu tanıtmak ve reklamını yapmak (eğer çok fazla bilinen bir karakter veya seri değilse, yakın zamanda sinemaya ya da diziye uyarlanmadıysa) biz okurlara düşüyor. Maalesef acı ama gerçek, sosyal medyanın doğru ve etkili kullanımı günümüzde pazarlama açısından çok önemli.

TKnKT

Alıntı yapılan: ferzan - 30 Haziran, 2020, 14:01:06
    Kesinlikle katılıyorum. Göz ardı edilemeyecek noktalara değinmişsiniz ki benim kafamda da "başka ne vardı acaba" dediğim eksikler tam olarak oturmuş oldu böylece. İşin bu yanı var bir de, değil mi? Süreç içerisinde okurlar tarafından paylaşılan ve Rewhat 'ın re-post ettiği onlarca Instagram Story 'lerini düşünüyorum da, böyle bir psikolojik tetikleme var gerçekten de. Bilhassa kedi sahiplerinin kedilerini ve Arife 'nin kitabını aynı karede paylaşmaları, kitaptan çok önce yeni yıl takvimlerinde (pireli takvim) de aynı şeyi yapmaları falan, göstermek ve dahil olmak adına ciddi bir etkisi olduğu aşikar.

    Aslında tertemiz bir masaya yatırma mevzusu, incelemeye alma sebebi Arife 'nin niteliği, başarısı ve gördüğü ilgiye paralel takipçilerinin kendilerini Arife ile ilgili konumlandırma yöntemleri. Üzerine makale yazılsa, tahlil yapılsa yeridir diye düşünüyorum.  :)

Pireli Takvim de buna çok güzel bir örnek. Yazar-çizer takımından haberdar olmak için instagram üzerinden bir çoğunu takip ediyorum.  Bu sebeplerden ötürü Rewhat'ı yeni bir şeyi çıktığında mecburen sessize almak zorunda kalıyorum bu "re-post"lar yüzünden. İş bu hale bürününce ister istemez eser başarısı kişisel kanaatimce biraz gölgeleniyor. Lakin netice de bu da bir PR çalışması sayılır ve bu şekilde daha çok satıyorlarsa kendi açılarından doğru yolda olduklarını dile getirebiliriz. Sanırım biz çok sahiplenici davranarak herkesin içerik üzerinde birleşmesini arzu ediyoruz, marka üzerinde değil. En azından ben bunun bir nebze boş bir tüketim olduğu kanaatindeyim.

Eser konularına pek dahil olmazdım, bu konudan sonra okuduklarıma bir miktar dahil oldum. Üşenmeden ele aldığınız fikir paylaşımlarınızla sıkla karşılaşıyorum ve keyifle okunuyor, onun için de ekstradan teşekkürlerimi iletmek isterim  :)

Alıntı yapılan: memospinoz - 30 Haziran, 2020, 23:10:22
Keşke başka çizgi romanlar da alınıp kahve yanında paylaşımı yapılsa.  ;D
Seriler daha hızlı ilerlerdi böylece. 100 Kurşun biterdi mesela.  :D

Çizgi roman yayımlayan yayınevleri etkili reklam yapamıyor, yayınların çoğunu tanıtmak ve reklamını yapmak (eğer çok fazla bilinen bir karakter veya seri değilse, yakın zamanda sinemaya ya da diziye uyarlanmadıysa) biz okurlara düşüyor. Maalesef acı ama gerçek, sosyal medyanın doğru ve etkili kullanımı günümüzde pazarlama açısından çok önemli.

Yayınevlerinin hali hazırda zor koşullarda yayım yapabiliyorken reklam ve tanıtım konusunda bir nebze zorda olduklarını düşünüyorum. En azından ben dokunduklarımdan genellikle bin ah işitiyorum. Açıkçası sadece tanıtım ve reklam ile de aşılması muhtemelen bir nebze zor. Biraz tüketici eğilimi düzenlemek ve değiştirmek gerekebilir. Tüketici alışkanlıkları değişmeden ne kadar reklamı olsa da bir nebze havada kalır gibi görünüyor.

Açıkçası bu forumun yeni çıkanlar bölümü yazar-çizer sosyal medya hesaplarına ek olarak benim sektörü tek takip ettiğim yer haline geldi. Aslında burada yazılan yorumlar bir esere dair olan bakış açımı bir yayınevinin tanıtımından daha çok etkiliyor. Bu bilmediğin bir filme yeltenirken (seri olmayan, bağımsız eserler) filmi izleyenlerin yorumlarını okumak gibi de görülebilir.
"The man who opens topics faster than his shadow"

hercai

        Selâm Forum Dostları
Bu kitap uzun süre aranın ardından elime aldığım ilk kitap...hevesle okudum...zihin ve manevi yorgunluğuma da iyi geldi ne yalan söyleyeyim...hemen sizlerle düşüncelerimi paylaşmak istedim... Sevgili Ferzan'ın kitapla ilgili yorumunu ve tanıtımını gördüm, çok beğendim...emeğine sağlık.
         Arife'yi okuyunca Orhan Veli'nin bir şiirini anımsadım:
         KUYRUKLU ŞİİR
Uyuşamayız yollarımız ayrı
Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi
Senin yiyeceğin kalaylı kapta
Benimki aslan ağzında,
Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik.
Ama seninki de kolay değil kardeşim,
Kolay değil hani
Böyle kuyruk sallamak Tanrının günü.

Rewhat'ın bu eserinin kahramanı ARİFE!
Duyguları, kırılganlıkları, kaprisleri, en önemlisi hayatı tanıma çabaları ve merak ettikleri ile; "KONUŞAN KEDİ" Arife.
Sahibi ona, o sahibine ses olmuş adetâ...

Kitap farklı alt hikayeleri barındırıyor içerisinde:
- Bir Çizerin Hikâyesi,
- Bir Kuşun Hikâyasi,
- Bir Kedinin Hikâyesi,
- Kedi Şiiri,
- Pisi-kolog
- Çap'ı Aşk; hani başımı avucuna alıp usulca, gözümde kuruyan çapağı alıyor ya parmağının ucuyla...orada bir aşk var bence...çok ince...sf.101

Bunun gibi diğer hikâyeler...beni en çok etkileyen Bir Kuşun Hikâyesi oldu:
Tarlabaşında döküntü bir teras katında yaşardım eskiden.Ne taklacı, ne paçalı, ne de postaciydım. Anlayacağın.guzel kardeşim, vasıfsız güvercinin.tekiydim. Cengiz abi bana "BARIŞ" derdi;
- Unutma Barış! İnsanlar değer vererek hapseder herşeyi...kuş kafesine ayna koyan.insanlar vardır kanatlı kardeslerim! Yaptıkları işkencenin farkında değillerdir!

" Kafesteki aynanın kuşa göstereceği tek şey uçamadığıdır."     sf. 13

Sabahları, Tarlabaşı'nın yıkıntı hayatlarının üzerine salardı bizi...kaçmazdık hiç birimiz...insanlar; " DENETİMLİ SERBESTLİK" diyor gönlü güzel kardeşlerim. Ama onlar zorunluluktan dönüyor geriye, siz beni sevdiğiniz için!
Bir gün polis bastı terası...Cengiz abiyi yıktılar yere...bizim bilmediğimiz gayrimeşru mevzuları varmış...tutukladılar. Paçalı, taklacı, postacı güvercinleri aldı polisler. Bi beni saldılar...haklı çıktı Cengiz abi. Değersizliğimden özgür bıraktılar.

Kuşun anlattıkları bitince.şöyle dedi Arife:
- Bir yıllık tüyümü bu akşam döktüm.yemin ederim!

Rewhat'ın diğer bir kitabı; "HATIRAN YETER"i tutarken elimde, okumayanlara da ARİFE'yi tavsiye ederim.
Sevgiler Sizinle Olsun...

hanac

Arife - Tüyler ve Dikenler - Evde Cat Başına



Kaktüsün dikenlerine sürerim yüzümü
Kuşlara söverim. Kaybolana dek kovalarım akşamdan kalma bir üzümü.

Küçük ve yuvarlak şeyler evin kuytularına götürür beni. Oralarda üzeri bantlı bozuk paralar, hüzünlü bir dünyanın kapısını aralar.  Eski bir aşk kayasından hatıra cam parçaları ilişir patime, ruhumu yaralar.

Çekip çıkarırım hatıra kırıklarını açığa. Kederi havalandırırım. Öyle oracıkta sivri ucu hayata bakacak şekilde bırakırım.

Arife ismim. Ev kedisiyim. Tırmalamam insanları, ısırmam belki...  Ama kimi zaman hatıralarıyla yakalarım.

Yayın Tarihi: Kasım 2022
Yazar: Rewhat
Hamur Tipi: 2. Hamur
Sayfa Sayısı: 200
Ebat: 12 x 20 cm
Fiyat: 85 ₺  Kasım 2022 Fiyatı 75 ₺