Edebiyat Muhabbetleri

Başlatan V, 15 Temmuz, 2010, 22:08:56

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

V


Biz Altin Madalyon ailesi olarak Ersin Karabulut'u ve Sandik Içi'ni çok severiz Vildan Hanim.Inanmazsaniz bakiniz..

http://www.altinmadalyon.com/smf/index.php/topic,1281.0.html

"İstemem,eksik olsun.."

Hayal Kahvem

Olmasa olmazdi zaten   

Sandik Içi sahanedir ve  Ersin Karabulut memleketimin bir güzelligidir...

Çok önemserim. O nedenle yazmak istedim. :D

alan ford

 aslinda ne hisli edebiyattan ne de siirden anlarim. Ama madem Orhan Veli'nin adi geçti ,tercümesini yaptigi çok sevdigim bir siiri yazayim istedim .
                ÇIROZNAME
Beyaz kocaman bir duvar - çiplak mi çiplak
Üzerinde bir merdiven - yüksek mi yüksek
Duvar dibinde bir çiroz - kuru mu kuru

Bir herif geldi - elleri kirli mi kirli
Tutmus bir çekiç bir çivi - sivri mi sivri
Bir büyük yumak da sicim - zorlu mu zorlu

Çikti merdivene derken - zorlu mu zorlu
Mihladi sivri çiviyi - tak tak da tak tak
Duvarin taa tepesine - çiplak mi çiplak

Atti çekici elinden - düs allahim düs
Takti çiviye sicimi - uzun mu uzun
Asti ucuna çirozu - kuru mu kuru

Indi merdivenden tekrar - tikir da tikir
Sirtida çekiç merdiven - agir mi agir
Çekti gitti baska yere - uzak mi uzak

O gün bu gündür çirozcuk - kuru mu kuru
Mezkur sicimin ucunda - uzun mu uzun
Nazikçe sallanir durur - durur mu durur

Ben bu hikayeyi düzdüm - basit mi basit
Kudursun bazi adamlar - ciddi mi ciddi
Ve gülsün diye çocuklar - küçük mü küçük

                                   Charles Cros

kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

Hayal Kahvem

Madem Alan Ford Orhan Veli ile devam etmis. Durun su fotografi ekleyeyim Altin Madalyon'a...



Fotografta yer alan kisiler, soldan saga Orhan Veli, Sinasi Baray, Oktay Rifat ve Melih Cevdet Anday'dir.
Melih Cevdet Anday bu fotografla ilgili söyle yazmis:

"Dört kisi parkta çektirmisiz. Ben, Orhan, Oktay bir de Sinasi - Anlasilan sonbahar - Kimimiz paltolu, kimimiz ceketli - Yapraksiz arkamizdaki agaçlar - Babasi ölmemis daha Oktay'in - Ben biyiksizim - Orhan Süleyman Efendi'yi tanimamis - Ama ben hiç böyle mahzun olmadim - Ölümü hatirlatan ne var bu resimde?- Oysa hayattayiz hepimiz"

Bu fotograftakiler ölene kadar dost ve arkadas kalmis kisiler... Ayni Altin Madalyon'daki çizgi roman sevdalilari gibi... Bu fotograftakilerin sevdasi ise siirdi.

Ayni zamanda bu fotograf  Ölü Ozanlar Dernegi'ndeki Edebiyat Ögretmeni  Profesör Keating'ini aklima getirdi. Ilk derste ögrencilerine daha önce ayni okuldan mezun
olmus çok eski ögrencilerin fotograflarini gösterir. Ve der ki...

"Hiç geçmisten gelen yüzleri incelediniz mi? Kimbilir kaç kere bu fotograflarin  önlerinden geçtiniz. Onlara daha  önce ciddi olararak hiç  bakmadiniz. Onlar da sizler gibiydi. Ayni saç modeli. Tipki sizler gibi cosku doluydular. Sizler gibi kendilerini yenilmez hissediyorlardi. Sizler gibi hayata umut dolu bakiyorlar, çok büyük basarilara imza atacaklarini düsünüyorlardi. Peki onlar yapabileceklerini yapmak için çok  mu geç kalmislardi? Çünkü su an hepsi çiçeklere gübre olmus durumdalar. Biraz dikkatle dinlerseniz hepsi size "Carpe Diem" diye fisildiyorlar.
" Çocuklar hep birlikte yaklasir ve egilirler duvardaki siyah beyaz fotograflara... Isitmeye çalisirlar bir  vakitler kendileri gibi capcanli olup simdi ölü olan fotograftaki ögrencilerin fisiltilarini... Iyice kulak kesilirler.. Arkadan ögretmen fisildar... "Yasadiginiz günü kavrayin çocuklar... Yasadiginiz günü olagandisi kilmaya çalisin..."

Simdi ben de size rica ediyorum sevgili çizgi roman sevdalilari... Su yukaridaki fotografa iyice bakin... Onlar da sizler gibiydiler... Simdi yoklar... Iste sadece bu sebeple... Gününüzü farkli kilin.. Yasadiginiz ani olaganüstü kilmaya çalisin... Hey, Altin Madalyon'a neler yaziyorum gördünüz mü? Ama Alan Ford yazmis Orhan Veli'yi... Ben de buralara getirdim ne yapabilirim?
Böyleyken böyle iste  :)

Hayal Kahvem

Senol Bezci'nin sözsüz karikatürleri sahaneydi ya....  Çizimlerini ve esprilerini sevdigim bir diger karikatürist ise Yigit Özgür'dür.  
Yigit Özgür ise  sözsüz degil bilakis  bol konusma balonu içeren karikatürler çizer. Sadece haftalik mizah dergisindeki karikatürlerini takip etmekle kalmam,
evde iki tane Karikatürler1 ve 2 kitabi vardir. Elimizin altindadir her zaman... Karikatürlerine bakmak ve okumak  ruha sifa  gibi gelir.

                                 

Karikatür seyretmeyi ve okumayi seviyorum... Ben  galiba Cemal Nadir'in dedigi gibi  karikatürü ne palyaçoluk, ne de göbek attiran,
çeneleri agirtan kahkaha oldugunu düsünüyorum. Karikatürü gene Cemal Nadir'in söyledigi gibi
"insan beyninin muhtaç oldugu tebessüm ve düsünmeyi temin eden" önemli bir sanat olarak görüyorum.
Tanidigim pek çok  kisiye mizah dergilerinin ve çizgi romanlarin dili uzaktan kaba geliyor.  
Oysa  sanildigi  gibi degil. Mizah dergilerindeki karikatürlerin kimi zaman çizimleri ve dili  kaba ya da argo olsa da
bilakis hayatimizin kabaligini inceltmeye yaradigini, farketmeye zorladigini ve alisilagelen durumlara karsi zaafiyetimizi kiskirttigini düsünüyorum.
Bu nedenle bence  mizah dergilerine ve çizgi romanlara uzaktan bakmamak, mesafeli durmamak, ele alip dokunmak gerekiyor.
Sözlü ve sözsüz karikatürler hayatimizi daha yasanasi kiliyor. Ben karikatürü ve karikatürle ugrasanlari seviyorum.
Çünkü inaniyorum ki   "insan olma" yolunda verdigim çabaya müthis katki yapiyorlar.
Karikatürlere bakiyorum. Onlari seyrediyorum. Okuyorum. Gülüyorum. Farkediyorum. Silkeleniyorum. Çivileniyorum.
Ve suramda, tam suramda bir sizi hissediyorum. Ve ben bütün  bunlari hissetmeyi seviyorum.  ;)   :)

V

 
  Millet esin-dostun Altin Madalyon'da reklamini yapar,meshur eder de ben geri kalir miyim? ;D
 
  Siz bu sairi taniyor musunuz peki Vildan Hanim?


Start At The Beginning...

Sevilip layik olamayan, sevip kimildayamayan ban'a'

Beni biri severse; utanirim
Seni biri severse; gururuna eklenir...

Beni biri severse; korkarim onun için,
Seni biri severse; geride duramazsin...

Beni biri severse; kaçarim kendime,
Seni biri severse; ona kaçarsin birkaç günlügüne...

Beni biri severse; ben o birine seviyorum diyemem,
Seni biri severse; günde bin kaç kez söylersin sevdigini...

Beni biri severse; ona vereceklerime sinir koymam,
Seni biri severse; neler alacagini hesaplarsin...

Beni biri severse; esir olurum, yanina yoldas,
Seni biri severse; esir alirsin, emretmek arzusundan....

Beni biri severse; özgürlügümü de götürür gittigi yere...
Seni biri severse; özgürlük nedir bilmiyordur ki...

Beni severse biri; o artik benimle bir'dir...
Seni biri severse; bir'likten cinnet dogar aranizda....

Beni biri severse; bundan sonra bir degildir aslinda.
Seni severse biri; herkes kendiyle bir'dir...

Sen birini seversen; sadece aglayabilirim,
Birini seversen sen; buna inanamayabilirim,
Seversen sen birini; kendini daha çok sevmek içindir yine,
Seversen birini sen; bana duyurma...

Sen
Sevebilirsen
Birini,
Gururuma sarilir yasarim...

Ben birini seversem; ben severim sadece,
Birini seversem ben; cinayettir, intihardir,
Seversem birini ben, sadece birini severim,
Seversen ben birini; o biri bir sensin'dir...

Ben
Seversem
Birini...
Ya evlidir, ya birkaç güne evlenir...
 
Umut Taydas

"İstemem,eksik olsun.."

Hayal Kahvem


Himm.. Maalesef JuDaS bilmiyorum Umut Taydas'i...  Tanitirsaniz sevinirim. Arkadasinizsa bizim de arkadasimiz demektir.

Iyi ama ben Engin Gül'ü de bilmiyordum ki... Hatirlayiniz bu siiriniz  ilgimi çekmisti.

FALCI

Birgün dedi ki bir falci:
"Avucunda yasam çizgisi yok!.."
"Yasamdan daha fazla aci vermez gerçek.."
Dedim ona;
Avucuma açtigim kesigi,
Baglarken mendilimle..

Engin Gül

Henüz diger siirlerinize bakamadim bile...   Hakkini vererek bakacagim insallah.

Umut Taydas konusunda bilgi alalim sizden... Acitan siirleri var galiba... Merak ettim.

V


Alıntı yapılan: Hayal Kahvem - 12 Aralık, 2010, 12:14:30

Umut Taydas konusunda bilgi alalim sizden... Acitan siirleri var galiba... Merak ettim.

Dostum Cyrano(Umut) kendisini nasil tanitmis bakin:


UMUT TAYDAS

1976 yilinda pek de fazla ugrastirmadan, bir güzel ailenin, bir yeni jenerasyonu'nun, ikinci akincisi olarak dogmusum. Simdi bile yasamak istedigim, ahsap bir evde, ahsap bir mahallede, ahsap arkadaslarimla(beni kastetmiyor :)), gerçekten güzel geçti çocuklugum. Güzel hatirlamak istersen, güzel geçmistir zaten. ilk ve orta ögrenimimi de geride çok güzel anilar birakarak tamamladim. Pek de yogun arkadas çevreleri istemedim, dost seçtim, dost'la yetindim.(beni kastediyor. ::) ) Bu süre içinde iki tanesini tamamen yalniz olmak üzere bir kaç tane dergi çikardim ve batirdim;(Birlikte 2 dergi çikartmistik) eglenceliydi... Yazdiklarimi herhangi bir yerde toplamadim, sadece kendi web sayfamda arada bir yazdiklarimdan parçalar yayinladim. Simdi, bir sekilde vakit geçirerek dünya zamaminim dolmasini bekliyorum.

Ben de kendisi hakkinda bilgi vereyim:

Cyrano, kendi kesfettigi his bombardimaninin etkisi ile duygulandigi ve asik oldugu zamanlarda,2,5 metre boyunda(burasi hemen hemen
dogrudur.Yaklasik 2 metredir.),dakikada 300 kelime yazabilen birisi olarak,dizgin vurulmaz hisleriyle yeryüzünün en sempatik
Cyrettin'i olmaktadir..
 


Kendisi eksi sözlügün laçkalasmadan önceki döneminin en baba entry'lerini giren yazarlarindandir.Söyle bir tarattirin "Cyrano" isimli
sözlük yazarini..Neyse kendisinden bir siirle bitirelim.Böyleyken böyle valla..

YUVARDASIN...


                                  "Siar'a..."
Tadi kalmadi bu kimsesizligin,
tarifsiz uzakliklarda ve issiz cografyalarda
bir batiya göçtür yasadigimiz.
artik yaslandim iyice ve yaslandim derme çatma duvarlara,
sessizlik can yoldasim,
hayatimdaki tek canli sey kum saati,
tik-taklarindan biliyorum, hayatta oldugunu
safi terledim...

agirdan aliyorsun, agir adimlarla yaklasiyorsun ama
tüm bu agirliklari ben tasiyorum,
üzerime basiyorsun, umudumu eziyorsun,
bilerek veya bilmeden; umursayacak durumda degilim,
solgun bir güne girmek üzereyim,
solgun bir hayatin içinde,
henüz vitamin bir umuda gebeyim,
biliyorum içimde ölecek,
biliyorum bir ölü bogum olacak, kurulacak düs,
durulacak hedefsiz bakislara dönecek gözlerim,
aramayacaksin, adim gelmeyecek aklina,
hiç bir ses yokmus gibi uyuyacaksin,
beni bu feryadin içinde sifasiz birakarak.

sabaha döndüm yüzümü, sabahlar karanliktir,
günesleri vardir, gövdelerinde ama paylasmazlar,
bir günes, bir sabahla bir olup,
üzerime gelir, gözlerimi acitir, kizarsa canimi yakar,
bir günes kavurur gelecegimi,
sen o sabah da gelmezsin,
uyursun, uykuya muhtaç bir çocuk gibi
bilirsin olacaklari, ama bir çocuk gibi tepkisiz durur hayatin,
bense yalanim sanki, öyle ki yanacagim.
lanetlenmis bir ülkeymisim gibi uzagimda durursun,
bütün yollari kapatirsin, sesimi kesersin, yoklugunu atarsin ortaya,
bilmem gerekeni,
dayanilmaz...

dayanamam ben de,
ve safir sebepsiz, savururum kendimi, varligimi atarim ortaya,
oradan oraya, bilmeden ve habersiz, 
duymadan ve çaresiz,
muhtaç ama mahkum;
bir odanin duvarlari, tirnaklarimin arasinda,
bu dünyanin kiri gögsüme bulasmis,
bir sairin sesi, hiriltilarimda,
bu sehri deviriyorum,
iyi ki yoksun, iyi ki uzaktasin
iyi ki sirtini dönüp de hayata, 
"yanginim" gamzelerini birakmayacaksin,
bu ucube yasayista, bu aymaz çaresizlikte, bu viran yenilmislikte,
iyi ki benimle olmayacaksin...

birazdan savuracagim gözlerimi, görmeye yok mecalim,
sökecegim pencereleri, kiracagim kirisleri,
omuzlarim duvarlari, azad ederim eve hapsettigim havayi da,
bunca kirbaçlandim, saha kalkar bir kez de ben vururum dünyaya,
tastamam küser, uzaklasir, kaçar gider;
seninle gider,
boslukta kalirim, bu ömür ölümü ögrenene kadar.

            Umut "Dumut" Taydas
               16.05.00 - 20:37

"Bu dünyaya sergüzesttir yasayisim, dünya keyif almayi istedikçe..."


"İstemem,eksik olsun.."

Hayal Kahvem

Vay canina sayin seyirciler:) Bilmedigim ne çok sair var... Of, aslinda yeminliyim. Asla sikayet etmeyecegim. Niye mi?
Ben evvel ömrümde bir tane bile siir yazmadim. Hiç... Bir dize bile...

Ama çok sükür siir seven bir bünyeye sahibim. Bu da çok önemli bence... Simdi buna sükretmeliyim izninizle...
"Allahim siirden etkilelen bir ruh verdigin için çok tesekkür ederim." Tamam. Simdi devam edeyim..

Umut Taydas ve JuDaS'in çikardiklari dergiler konusunda bilgi alabilir miyim? Dergi kapaklarini görebilir miyim?
Satin alabilir miyim?

JuDaS çok zor birine çattiniz. Küçük çocuklar gibi soru bitmez bende... Bu ne? Bu ne? diye küçük çocuklar
her seyi merak edrler ya aynen öyleyim iste... Böyleyken böyle ;)

Sizin siirler nerdeydi? Bazen Altin Madalyon labirent gibi geliyor bana biliyor musunuz? kayboluyorum... :P

V


Alıntı yapılan: Hayal Kahvem - 12 Aralık, 2010, 22:24:33

Umut Taydas ve JuDaS'in çikardiklari dergiler konusunda bilgi alabilir miyim? Dergi kapaklarini görebilir miyim?
Satin alabilir miyim?

JuDaS çok zor birine çattiniz. Küçük çocuklar gibi sor bitmez bende... Bu ne? Bu ne? diye küçük çocuklar
her seyi merak edrler ya aynen öyleyim iste... Böyleyken böyle ;)

Sizin siirler nerdeydi? Bazen Altin Madalyon labirent gibi geliyor bana biliyor musunuz? kayboluyorum... :P


Biz o dergileri orta okul yillarinda çikartmistik. :) Simdi baktigimda çok sevimli geliyorlar.Çizgi romanlar hakkinda
yazilar yazmisim.Karikatürler çizmisim.Firsat bulur tararsam burada görürsünüz.Olmadi fotografini çeker korum siteye.

Benim siirlerin çok azi Altin Madalyon'da mevcut.Malum,çok sevdigimiz,israrla yayinlanmasini istedigimiz
BATMAN'le ilgili baslik altinda.Bana ait siirlerin yanisira,çesitli sair ve yazarlardan siir ve özlü sözler Batman
çizimleriyle birlikte asagidaki baslik altinda:

http://www.altinmadalyon.com/smf/index.php/topic,1639.0.html

Bu baslik altinda "JDS" imzali siirler bana ait.Yazdigim siirleri derlermeye devam ediyorum.Toplam 3 kitap olustu.
Yazmaya devam ediyorum ama herhangi bir sekilde yayinlatmayi hiç düsünmedim.Gariptir öykü yazmaya çalisiyorum
ama cümleler siir olarak dökülüyorlar kagida.Siirin inanilmaz bir gücü olduguna inaniyorum.Koca bir kitapta anlatilacak seylerin bir kaç dizeyle anlatilmasi siirin gücüdür bence..
"İstemem,eksik olsun.."

Hayal Kahvem

JuDaS, tek tek baktim Batman deki siirlere ve resimlere... Muhtesem olmus.. Ellerinize, emeginize saglik..

Bu bölümde çok az JuDaS siirleri var. Ben bir Altin Madalyon üyesi olarak JuDaS için bir bölüm açilmasini ve
siirlerinin bir arada orada yayinlanmasini talep ediyorum.  :)

Hayal Kahvem


Charles Bukowski'yi bilenler bilir. Almanya'da dogmus, Amerika'da büyümüs, büyürken de inanilmaz acilar çekmis bir adam..
Bir babasi var.. Evlerden uzak.. Hani Allah düsmanima bile vermesin denir ya aynen öyle.. Acimasiz, vicdansiz, sevgisiz bir baba..
Nasil dövüyor çocugu anlatamam size. Sebepli sebepsiz.. Kemerle.. Nerden mi biliyorum? Kitabinda yaziyor..
Charles Bukowski 1920 dogumlu ve 1994 yilinda ölene kadar 45 tane kitap yazmis.. Daha çok da kendini anlatmis..
Ergenlik çaginda nasil sivilceli ve akneli bir cilde sahip bir çocuk.. Of! Hastanelerde çektiklerini öyle bir yazi diliyle anlatiyor ki okuyanin canini feci yakiyor..
Kobay gibi kullaniyorlar çocugu.. Neler neler deniyorlar üzerinde.. Ve dehset acilar çekiyor..
Düsünsenize ergenlikte ne kadar önemlidir yakisikli ya da güzel görünmek..
Kitaplarinda çektigi acilari mazohist bir dille ama tüm samimiyetiyle anlatiyor.. Yasadiklarini dürüstçe yazinca, kizamiyorsun ki Charles Bukowski'ye..
Vicdanin el vermiyor.. Eee.. Böyle bir çocuk ne olacak büyüdügünde? Alkolik, kumarbaz, küfürbaz, edepsiz biri oluyor tabii..
Üzgünüm ama çok da çirkin bir adam ayrica.. Fakat herseye ragmen bir kitaplar yaziyor.. Of! "Söz büyücüsü müsün be adam?" diyesin geliyor yazdiklarini okuyunca..
Yoo.. Dogruya dogru.. Öyle kitaplarinin basucu kitabim oldugunu söylesem yalan olur.. Bakmayin bana... Aslinda genelde kadinlar okumaz Charles Bukowski'yi..
Dili acayip küfürlüdür.. Ayrica kadinlari asagilar gibi bir görüntü verir.. Bana göre göründügü gibi degildir.. Sunu kesinlikle söyleyebilirim..
Charles Bukowski hakkinda "Onu okuduktan sonra artik eskisi gibi kalmaniza imkan yoktur." diye bir yazi okumustum.. Çok dogru bir tespittir bu..
Charles Bukowski bence acisini yazi diline en iyi yansiyan yazarlarindan biridir.

                           

Bir dakika.. Ben aslinda var ya John Fante ile ilgili yazi yazacaktim.. Charles Bukowski'yi yaziyorum iyi mi? Konuyu dagitmak istemiyorum ama önyargili olmak iyi bir sey degil ki..
Ben Bukowski ile ilgili sik sik yazi yazarim Hayal kahvem'de.. Bana "böyle bir adami neden ikide bir yaziyorsun bloguna" derler..  Bakin simdi..
Charles Bukowski yazar olmaya kararli ya.. Parasi da yok.. Ne yapacak? Sürekli Los Angeles Halk Kütüphanesi'ne gidiyor.. Dur durak bilmeden kitap okuyor..
Büyük yazarlarin bütün kitaplarini bitirmis.. Bütün Rus yazarlari, Dante'yi, Shakespeare'i, Hemingway'i, yüzlerce ünlü ünsüz yazarin kitaplarini,
eline geçen aklina gelen bütün kitaplari okuyor.. Kursagina kadar kitapla dolmus ve artik okudugu kitaplardan tat alamaz olmus..
Cani epeyce sikkin.. Son zamanlarda yaptigi gibi kütüphanedeki raflardan gene rastgele kitaplar çekmektedir..
Söyle bir kaç sayfasini okumakta ve yerine birakmaktadir.. Bir kitap daha çeker.. Bakar. Kitabin adi Toza Sor..
Yazari John Fante.. Tanimaz.. Kitabi açar ve birkaç cümle okur.. Charles Bukowski o ani anlatirken su cümleleri kurar:
"Her zamanki üslupla karsilasmayi bekleyerek bir sayfa açtim ve sözcükler, evet, siçradilar üzerime, aniden, panter gibi.
Sayfadan siçrayip matkapla deler gibi deldiler beni." Charles Bkowski'yi yeniden sevklendiren bir kitaptir Toza Sor..
Kitabi kütüphaneden ödünç alir ve odasina gider.. Bir solukta okur kitabi.. Zaman zaman gülümseten, tuhaf, sakin bir mizah tarzi vardir John Fante'nin..
Charles Bukowski'nin dinle ilgisi yoktur.. John Fante'de  dine meyil hisseder ve bu durumunu aktarim tarzindan hoslanir..
Aralarinda benzer pek çok sey farkeder.. Diger iki kitabini da okur John Fante'nin ama en çok Toza Sor'u sever.
Bu arada Charles Bukowski kitaplarini yazmaya devam eder.. Aradan yillar geçer.. Charles Bukowski meshur olmustur..
Bir söylesisinde kendisini en çok etkileyen yazarlari sorarlar.. Turgenyev ve John Fante'nin adini verir. Editörünün dikkatini çeker bu söylesi..
Bundan sonrasi daha enteresan.. Hayat resmen tesadüfler silsilesi.. Gerçek hayatlar da roman gibi..

                               

Editör Charles Bukowski'nin söyleside verdigi isim üzerine Toza Sor'u okur ve çok begenir.. Kitabi tekrar basmaya karar verir..
Inanabilecek misin bilmiyorum ama Charles Bukowsi'nin ilk kez John Fante'yi kesfettigi günden o güne yaklasik kirk yil geçmistir.
Kitabin ilk baskisinin 600 tane kadar oldugu anlasilir. Editör yeni basim için Charles Bukowski'den önsöz yazmasini ister.
Bukowski memnuniyetle övgü dolu bir önsöz yazar.. Bu arada ögrenirler ki John Fante ileri derecede seker hastaligindan dolayi gözleri kör olmustur,
bacaklari kesilmistir, hastanede yatmaktadir.. John Fante, Bukowski'nin yazdigi önsözden ziyadesiyle etkilenmis. ve kendisiyle tanismak istemektedir..
Doktorlarin artik fazla ömrü kalmadigini söyledikleri sevdigi yazari yasaminin son günlerinde hastanede ziyaret eder Charles Bukowski..
Söyle anlatir John Fante'yi: "Ufacik bir adam yatiyordu çarsafin altinda.. Bacaklarindan geriye pek bir sey kalmamisti........
Fakat olaganüstü bir yüzü vardi, küçük bir buldog yüzü. Müthis bir azamet vardi o yüzde. "cesaret" daha müsfik bir söz..... "
Ölmek üzere olan bir adamin mutlulugunu ve belki tarihinin derinliklerinde unutulup gidecek bir yazari tekrar edebiyat dünyasina kazandirmanin güzelligini düsünsene..
Mutlu ölmüstür John Fante.. Kesin.. Böyleyken böyledir iste.. Ne diyeceksiniz simdi? Charles Bukowski yasam tarzi veya küfürlü yazilar yaziyor diye tu kaka denilecek bir yazar degildir..
Bilakis hergün evimize giren gazetelerdeki ya da televizyondan gözümüze gözümüze sokulan rezillikleri seyredecegimize, Bukowski ve Fante'nin kitaplarini okusak ve okudugumuzu gögsümüzü gere gere söyleyebilsek keske.. Hey! Ben John Fante'yi yazacaktim.. Bu yazi Charles Bukowski'ye bir güzelleme oldu iyi mi? Hoppala! Ben ne yaptim gene simdi?
Ne yapalim? Altin Madalyan'un Edebiyat Muhabbetleri'nde mutlaka John Fante ve Chharles Bukowski olmaliydi öyle degil mi  :D

Eee... JuDaS Bukowski siirlerinden bazilarini buraya geçirir belki  :D


aaciltan

Bir yürek siginmasi hayatin acimasizliklarinda
Sizlerin kuytuluklarina
Güzellik birikimlerinin el degmemis bosluklarina
Ayni sizilarda birleserek
Bir bulusma noktasina uçarcasina konuslanmak
Siz... Dostlar...
Her seyi paylasilasi insanlar
Gözlerimizi devirmeden, suratimizi patlatmadan
Gönlümüzün en saf, en ulasilmaz derinliklerinden
Yüregimizi yolunuza serecegimiz
Hepimize yasama sevincini armagan edeceginiz
Siz... Arkadaslar
Böylesi zifirilikler abidesinde... Yasadigimiz dünyada
Kitaplarda buldugumuz... Kelimelerde karsilastigimiz
Konuklugumuzda geçip giderken buralardan
Bizlere bir çocuk gülümsemesi yasatan ... Siz...
Dostlar....



BIR SIIR YAZAYIM DEDIM ANIDEN DOSTLAR
CANIM SIKKINDI BIRAZ
BEGENMEDIYSENIZ KUSURA BAKMAYIN... OKUYUN SADECE... SIZLER IÇIN...


Hayal Kahvem


Merhaba aaciltan,

Yukarida JuDaS'a cevap yazarken söyle yazmistim...

"Vay canina sayin seyirciler:) Bilmedigim ne çok sair var... Of, aslinda yeminliyim. Asla sikayet etmeyecegim. Niye mi?
Ben evvel ömrümde bir tane bile siir yazmadim. Hiç... Bir dize bile...

Ama çok sükür siir seven bir bünyeye sahibim. Bu da çok önemli bence... Simdi buna sükretmeliyim izninizle...
"Allahim siirden etkilelen bir ruh verdigin için çok tesekkür ederim." Tamam. Simdi devam edeyim.."


Ben hiç siir yazmadim. Siz simdi bu güzel siiri caniniz sikkindi ve hemen yaziverdiniz öyle mi? Inanamiyorum Allahim!
Ben neden hiç siir yazamiyorum peki  ???

Adinizi tam bilmiyorum ama aciltan, nefis bir siir yazmissiniz. lütfen arada yaziniz edebiyat muhabbetlerine... Tesekkürler  :)

aaciltan

Ben tesekkür ederim varliginiz için Hayal Kahvem...
Bazen yazayim diye oturuyorum ve aklimdan geçenleri döküveriyorum beyaz ekranin sonsuzluklarina...
Eminim siz de de böylesi bir potansiyel vardir, çünkü yazilarinizdan anladigim kadariyla insanlari seviyorsunuz... Her sey insan sevgisinde sakli bence...
Dünyayi kurtarabilecek, bu kirli atmosferinden arindirabilecek insan sevgisi.. Bütün kötülüklerin çözümü...
Böyleyken böyle...  =:))