Poema a fumetti(Çizgi şiir)

Başlatan peder clemente, 10 Ekim, 2020, 05:53:29

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

peder clemente

Poema a fumetti
Yazan ve çizen :Dino Buzzati

Poema a fumetti: Çizgi şiir, çizgilerle şiir, çizgi roman şiiri, şiir şeridi anlamına geliyor. İlk yayımlanma tarihi İtalya'da 1969 yılında. 240 sayfa. Marina Harrs'un İngilizce çevirisi 2009'da yayımlandı.




Moreno Burattini: "1969 yılında, aynı zamanda bir yazar olarak da çok takdir edilen Ressam Dino Buzzati'nin, Orpheus ve Eurydike mitini yeniden şiirsel olarak anlatan 'Poema a fumetti' isimli grafik romanı yayımlandı ve büyük ilgi gördü" diye yazmış. Yunan mitolojisinde yer alan ve aşağıda anlatacağım Orpheus ile Eurydike'nin efsanevi aşkları, Dino Buzzati tarafından, 1960'larda Milano'da geçen bir hikaye olarak uyarlanmış. Çizimlerin estetiği 1960'ların "Pop Art" kültüründen etkilenmiş.



Orpheus ile Eurydike'nin öyküsü:
Yunan mitolojisine göre ilk müzisyenler tanrılardı. Athena kendisi enstrüman çalmazdı ama flütün yaratıcısıydı. Hermes de Lir'i yaratmış ve Apollon'a vermişti. Hermes, kavalı saklamıştı kendine. Pan da, ağzına sazdan kavalını yerleştirince dinleyenler baharda bülbül şakıyor sanırlardı. Müzlerin sesleri ise dillere destandı.




Bu ilk müzisyenleri, çalgıda neredeyse tanrılarla boy ölçüşecek ölümlüler izledi. İşte o ölümlülerden belki de en önemlisi Orpheus'du. Annesi Müzlerden Kalliope, babası da bir Trakya Kralı Oiagros olan Orpheus'un çalma-söyleme gücünün sınırı yoktu. Hiç kimse, hiçbir şey karşı koyamazdı ona. O çalınca, canlı-cansız ne varsa arkasından giderdi Orpheus'un. Tepelerdeki ağaçları bile yerlerinden oynatabilirdi Orpheus, ırmakların akışını bile değiştirebilirdi. Orpheus, Eurydike ile evlenmeden önce ünlü Argonautlar seferine katılmıştı. İanus'un önderliğinde yapılan bu seferde denizciler arasında ne zaman bir kavga başgöstermişse, Orpheus çalgısını çalmış, gergin sinirleri yatıştırmıştır. Arkadaşlarını Sirenlerden kurtaran da Orpheus olmuştur. Sirenlerin büyülü seslerini duyan denizciler, seslerin geldiği kayalıklara doğru kürek çekmeye başlamışlardı. Orpheus Lir'ini kaptığı gibi o büyülü sesleri bastıran ezgileri çıkardı. Argo Gemisi tehlikeli bölgeden çıkıncaya kadar da çalgısını çalmayı sürdürdü...



Orpheus'un Eurydike'yi ilk ne zaman, nerede gördüğü bilinmiyor, ama ünlü müzisyenin sevgilisinin gönlünü kazanmak için çalgısını "konuşturduğu" sanılıyor; zaten hangi kız karşı koyabilirdi o çalgıya?



İki genç, Orpheus ile güzel Nymphe Eurydike birbirlerini sevdiler, sonunda da evlendiler. Orpheus, yeni evlenmiş olduğu güzel Eurydike'ye delice aşıktır.



Ancak, sevinç ve mutlulukları çok, ama çok kısa sürdü. Düğünden sonra gelin, arkadaşlarıyla birlikte giderken otların arasından ok gibi fırlayan bir yılan onu sokuverdi. Zavallı Eurdike oracıkta öldü. Dayanılmaz bir acı kapladı Orpheus'un her yanını; aylarca divane gibi dolaştıktan sonra Ölüler Ülkesine gidip sevgilisini geri almaya karar verdi.



Orpheus, kendi kendine şöyle dedi:

"Kandırırım
Demeter'in kızını şarkılarımla,
Ölüler tanrısını kandırırım,
Büyülerim ikisinin de yüreğini,
Alır sevgilimi, Hades'ten kaçırırım."




Kimsenin sevdiği insan için yapamayacağını Orpheus yaptı. Ölüler ülkesinin girişine vardı...



Yeraltına inip çalgısının tellerine dokundu. Ama ne dokunuş! Ne çalış o! Öyle bir ağıt söyledi ki taşı eritir. Köpek Kerberos kendinden geçti; İksion Çarkı ansızın duruverdi; Sisyphos kayasının üstüne çıkıp oturdu; Tantalos susuzluğunu unuttu; Erinyslerin gözleri yaşlarla doldu... Orpheus Akheron'a kadar indi. Hiçbir canlı bu nehri geçemez. Neyse ki, onun şarkıları Ruhlar Ülkesi'nin bütün halkını hayretler içinde bıraktı; son derece etkilenen kayıkçı Kharon onu kayığına aldı. Üç başlı Kerberos ve tüm cehennem canavarları dahil, her şey durdu; hatta cehennemliklere yapılan işkencelere de bir an ara verildi. Hades'in tanrısıyla tanrıçası Orpheus'un çaldığı ezginin büyüsüne kaptırdılar kendilerini.



Cesaretinin ve çalgı çalmadaki ustalığının karşılığını gördü Orpheus; şöyle yakardı Ruhlar Ülkesinin egemenleri Persephone ile Hades'e:

"Aşk'ın tutsağıyım,
Mutsuzluğuma dayanamıyorum.
Ama sizleri de, işte, Aşk birleştirmiş bulunuyor."

Tanrılar Orpheus'un yakarışını kabul etti. Yeraltı tanrısı, Eurydike'yi çağırdı, ama bir şartla: orpheus önden, Eurydike de onun arkasından yürüyecekti ve yeryüzüne çıkıncaya kadar, Orpheua arkasına dönüp sevgilisine bir kerecik olsun bakmıyacaktı. İki sevgili yola koyuldular. Hades'in koca kapılarından geçip yeryüzüne çıkan yolu tırmanmaya başladılar. Orpheus, arkasından Eurydike'nin gelmekte olduğunu biliyordu; biliyordu ama içi içini yiyordu. Dönüp bakmak, kendi gözleriyle görüp emin olmak istiyordu. Böylece yürüdüler... Yürüdüler... karanlıkları geride bırakıp aydınlığa doğru yol aldılar. Orpheus gün ışığına çıkar çıkmaz dönüp ardına baktı ama biraz acele etmişti; Eurydike daha mağaranın içindeydi. Orpheus belli belirsiz sevgili karısının yüzünü gördü, onu yakalamak için kollarını uzattı, tutamadı; o anda Eurydike'nin görüntüsü kayboluverdi; ağzından, nefes halinde "Zalim kader!" sözleri döküldü ve sesi sönüverdi. Eurydike, Hades'e dönmüştü. Orpheus, yeraltına inmek istedi yine ama tanrılar bırakmadılar. Bir ölümlü ikinci kere girebilir miydi Ölüler Ülkesine?

                                                              ***

Orpheus, Trakya'nın yabani ıssızlığına döndü. Orada ağaçlara, dallara, çiçeklere çalgısını çaldı. Durmak, dinlenmek nedir bilmedi, çılgınlar gibi çaldı, çaldı, söyledi... Yedi ay boyunca karlı dağlarda oturup ağladı... Sonunda Maenadlara (bakkhalar) rastladı. Bakkhalar onun gücünü ve yeteneğini kıskanmaktaydı. Maenadlar talihsiz müzisyeni paramparça edip kafasını Hebros ırmağına yuvarladılar. Orpheus'un başı, ırmağa doğru yuvarlanırken bile: "Eurydikem benim! Ah, Eurydike!..." diyordu. Hem denizler, hem karalar ses verdi: "Ah, Eurydike!". Hebros Nehri, kafayı denize, ta Lesbos (Midilli Adası) kıyılarına kadar götürdü. Orada Müzler buldular, alıp adanın tapınağına gömdüler. Sonra Orpheus'un kaburga kemiklerini topladılar. Onları da Olympos dağının eteklerinde bir mezara koydular. O günden beri Olympos dağı eteklerindeki bülbüllerin şakıması daha bir tatlı, daha bir hüzünlüdür...




Bazı yazılarda, Dino Buzzati'nin başyapıtı olarak anılan bu eserin Türkçe çizgi roman kitaplığına kazandırılmasını ve kendi dilimizde okuyabilmeyi gönülden dilerim. Eser, Goodreads'in, en iyi sanatsal (çizimler) çizgi romanlar ve en iyi grafik romanlar listelerinde...


hanac

Çok güzel bir yazı Pederim.

Emeğine sağlık.

Nomad

Dikkat dağıtıcı objeler yüzünden yazıya odaklanamadım  ;D

Ama peder clemente yazdıysa efsanedir kesin.
Kan beynime doğru hareket etmeye başladığında tekrar okumayı deneyeceğim.
Elinize sağlık üstadım..

Ps. Seviyeyi sağlam düşürdüm ama  ;D


peder clemente

Alıntı Yap
Alıntı YapÇok güzel bir yazı Pederim.

Emeğine sağlık.
hanac
Yazı düzenlemeniz, resimlerin boyutlarını ayarlamanız ve olumlu görüşleriniz için ben teşekkür ederim Hanac dostum.

peder clemente

Nomad dostum, her yazınızda mutlaka beni gülümsetmeyi başarıyorsunuz. Teşekkürler.

hercai

"Bir Tanrı olan Hades, o'nun yeraltında olma sebebini attığı ilk adımdan dahi bilir, fakat ilk kez aşkın gücünü Orpheus'un müziğinde hisseder.Ölüler Diyarının tanrısı Hades, ağıttan çok etkilenir ve Orpheus'un eşi Eurydike'nin özgürlüğüne bir şans tanır."
Auguste Rodin'in, "Orpheus ve Eurydike" adlı 1893'te yaptığı heykeli bize o anı yaşatır:

                                                           
Mitolojik hikayeyi çok hüzünlü ve etkileyici buldum.