dean'in izledikleri

Başlatan dean, 19 Ağustos, 2013, 15:53:49

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

dean

Seventh Son



http://www.imdb.com/title/tt1121096/

  Yılın fantastik filmler açısından en büyük hayal kırıklıklarından biri. Zaten vizyon tarihinin ertelenmesinden iyi bir film çıkmayacağı anlaşılmıştı. Ama bu kadar klişe ve tahmin edilebilir bir film beklemiyordum. Hercules ya da Xena'nın herhangi bir bölümünün yüksek bütçeli hali o kadar. Jeff Bridges, Julianne Moore ve Djimon Hounsou gibi isimlerin bu filmde ne işi var anlamak pek mümkün değil. Joseph Delaney'ın 13 kitaplık serisinin film uyarlamalarıda böylece doğru düzgün başlayamadan bitmiş oldu.

dean

Mad Max: Fury Road



http://www.imdb.com/title/tt1392190/?ref_=nv_sr_1

  Öncelikle şunu söylemek lazım. Bu film gerçekten çok ilginç bir film. Genelde Marvel Cinematic Universe filmleri için normal film kafasıyla izlememek lazım diye söylerim. Fury Road'a öyle. Normal bir film değil. Bi' kere filmde senaryo yok. Senaryo namına neredeyse hiçbir şey yok. Hikaye ise son derece vasat. A noktasından B noktasına, daha sonra da yine A noktasına giden bir film Fury Road. Senaryo açısından ise başrol oyuncusunun 40 dakika konuşmadığı, genel olarak ise insanların üst üste doğru düzgün 5 cümle kuramadığı bir film.

  Peki bu film bu olumsuzlara karşı neden çok iyi bir film ? Bunun en büyük iki sebebi var. Birincisi seyirciyi daha ilk dakikadan yakalayan ve film boyu bırakmayan atmosfer. Filmin atmosferi o derece yüksek ki o Dünyanın gerçekten var olup olmadığına bir saniye bile tereddüt etmiyorsunuz. İkinci kısım ise tabi ki temposu. Herhangi bir filmde görmediğimiz ve muhtemelen de bir daha pek göremeyeceğimiz bir temposu var filmin. Film aralıksız iki saat aksiyon. Buradaki aksiyonda salakça bir aksiyon değil. Son derece estetik bir aksiyon. Fury Road'un işçiliği enfes.

  Şimdi gelelim diğerlerinden farklı düşünme mevzusuna. İşte Fury Road'u normal bir film olarak düşünmemek lazım bence. Delirmiş bir Dünya'da delirmiş insanları anlatan bir filmin de normal işlememesi bence doğru bir karar. Nasıl karakterlerin hepsi deliyse filmin kendisi de delirmiş bence ve bu delilik bu filme yakışmış.

  Zaten George Miller'da "normalde filmlerde aksiyon ve hikaye gelişimi ayrı ayrı olur. Biz bu filmde ikisinin bir arada olmasını istedik" diyerek. Normal dışı bir film yapmaya çalıştığının anlatmıştı. Ben filmin çok beğendim. Yılın kaçırılmaması gerekilen filmlerinden biri olduğunu düşünüyorum.

dean

Jupiter Ascending



http://www.imdb.com/title/tt1617661/

  Şimdi ben burada oturup filmden bahsetmeyeceğim. Film zaten son derece kötü. Kanaltürk'ün yayınladığı B bilim kurgu filmlerinin iyi bir kadro ve yüksek bir bütçe ile çekilmiş hali o kadar. Burada mühim olan Wachowski kardeşler. Wachowski'ler hayatımıza esas olarak Matrix serisi ile girdiler. Daha önce Bound isimli bir filmleri vardı. Lakin Wachowski'ler The Matrix ile The Wachowskis oldular. The Matrix(1999) sonrası bize gösterdi ki Wachowski'ler iyi sinemacılar değillermiş. Onların olayı sadece tek filmmiş. The Matrix'in devam filmleride hep ibreyi düşürdü. Speed Racer ile baltayı taşa vurdular. Cloud Atlas'da ise ne yaptıklarının kendilerinin bile farkında olduğuna inanmıyorum. Şimdi de Jüpiter Ascending. Artık Wachowskilerin bu yoldan nasıl dönecekleri bilmiyorum. Her film ile daha kötü oluyorlar.

hanac

Alıntı yapılan: dean - 20 Ekim, 2015, 15:19:57
Artık Wachowskilerin bu yoldan nasıl dönecekleri bilmiyorum. Her film ile daha kötü oluyorlar.

Sanırım M. Night Shyamalan da aynı yolda ilerliyor.

Altıncı His sonrası serbest düşüş.

dean

Alıntı yapılan: hanac - 20 Ekim, 2015, 15:22:17
Sanırım M. Night Shyamalan da aynı yolda ilerliyor.

Altıncı His sonrası serbest düşüş.

  Bak yazarken aklıma gelmemişti. Süper söyledin. Tam isabet. Aynı Shyamalan gibi oldu.

alan ford

Bound güzel filmdir ama haksızlık etmeyin ::)
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

dean

Alıntı yapılan: alan ford - 20 Ekim, 2015, 15:55:57
Bound güzel filmdir ama haksızlık etmeyin ::)

  Zaten The Matrix'den sonrası için konuşuyoruz. Bound, 1996'da. Şu anda Bound güvenli bölgede :)

dean

The X Files: I Want to Believe



http://www.imdb.com/title/tt0443701/?ref_=nv_sr_4

  X-Files bölümleri ikiye ayrılır. Bir grup bölüm mitoloji bölümü dediğimiz uzaylılar, hükümetin komplosu, Mulder'ın ailesi, Sendika, William, süper asker gibi konuları anlatır. Bu bölümler ana hikayenin işlendiği bölümlerdir. Diğer bölümler ise haftanın canavarı diyebileceğimiz tamamına yakını tek bölümde çözülen paranormal olayları anlatır.

  Bu filmdeki ana problem bu filmin bir "haftanın canavarı" filmi olması. Chris Carter filmle ilgili bir açıklamasında "biz Mulder ve Scully'i anlatan bir film istedik ve mitoloji anlatmadık" dedi. Sevgili Chris Carter bende şu anda Barbara Palvin ile birlikte Mavdivlerde, margarita içip güneşlenmek istiyorum. Ama yapamıyorum. Demek ki her istediğimiz olmuyor. Evet senin istediği yapabilme olanağın benim Barbara olayından daha fazla olabilir. Ama bu yapacağın anlamına gelmiyor.

  Dizinin finalini düşündüğümüzde, dizinin bizi bıraktığı noktayı düşündüğümüzde "haftanın canavarı" konseptli bir bölüm resmen dizinin hayranlarına küfür gibi. Sen dizide büyük komployu açığa çıkartmışsın. Uzaylı istilasının tarihini vermişsin. Mulder ve Scully'i kaçak duruma sokmuşsun. Araya altı yıl girmiş. Herkesi de senelerce film gelecek diye oyalamışsın. Haydaaaa ! gelen filme bak.

  Hadi diyelim haftanın canavarı olacak. Bari kaliteli bir hikayesi olsa. Serinin en zayıf sezonu olan 9. sezonun izlerken saçma diyeceğimiz en kötü haftanın canavarı bölümleri bile bu filmden çok daha X-Files ruhuna bağlı. Monica Reyes'in model hastanede sıkışıp kaldığı bölümü bile buna yüzlerce kez tercih ederim. Vasatın çok altında bir cinayet davası. Bu davanın çözülmesi için Mulder ve Scully mi çağrılır ? Hele ikilinin davanın ciddiyeti ile ilgili tartışmaları anlamsızlık ötesi. Sculy'nin bir yan hikayesi var adama bileklerini kestirir. Ne ana hikayeye bağlı. Ne bir sonuca bağlı.

  Hele karakterlerin önceki 9 sezon yokmuş gibi davranmaları çıldırtıyor. Filmde Mulder'ı bulamıyorlar. Scully endişeli. Skinner gelmiş diyor ki " Ben Mulder'ı tanırım fırsatını bulunca bizi arar. Bi'şey olmamıştır." Ulan adam 8. sezon sonunda hiç bir şey söylemeden gitti. Bir sezon adamı aradınız dağ evinde saklanıyormuş ne aramasından bahsediyorsunuz.

  Koskoca film geçti. Bir John Doggett duymadık. Bir Monica Reyes duymadık. Bir Lone Gunmen duymadık. Bir kere uzaylı ya da devlet komplosu duymadık. American başkanlarını gösterirken kısacık gönderme o kadar. Skinner'da damdan düşer gibi geldi gitti.

  The X Files: I Want to Believe, inanılmaz boyutlarda bir hayal kırıklığı. Umarım Revival'da bu hatalardan ders çıkarılmıştır. Bir kez daha üstelik dizi olarak böyle bir yapıma hiç bir X-Files hayranı tahammül edemez.

   Ben böyle eleştiriyorum ama bunlar hep X-Files'ı çok sevdiğimden. Daha iyisi olmasını istediğimden. Bu filmden Mulder ve Scully'i çıkar. Üçüncü sınıf B filmi. Neyse senelerdir tutuyordum X-Files: I Want to Believe konusunu. Yazdım rahatladım :)

dean

Vanilla Sky



http://www.imdb.com/title/tt0259711/

  Ben filmi başarılı buldum. Uzun zaman seyretmemenin nedeni de filmin üzerindeki genel olumsuza yakın yorumlardı. İzleyince hiç öyle olmadığını gördüm. Öncelikle Vanilla Sky, seyirciyi düşünmeye iten bir film. Kaliteli bir metne sahip. Crowe'un yarattığı atmosfer yeteri kadar inandırıcı ve güçlü. Filmle ilgili olumsuz yorum demiştim. O yorumlar muhtemelen orijinal film "Abre Los Ojos" ile kıyaslanmasından kaynaklanıyor olabilir. Ama Vanilla Sky'ı o filmden bağımsız düşünürsek bence güzel bir film.

  Spoiler: Filmi sevmemdeki güçlü nedenlerden biri de filmin Lucid Rüya olayını anlatması. Diğer adıyla Berrak Rüya, kişinin uyku sırasında rüya gördüğünü fark etmesi ve rüyasını kendi istediği şekle sokmasıdır. Zamanla gerekli teknikleri öğredikten sonra kişinin istediği rüyayı görme durumudur. Genelde insanlara gerçek dışı gibi gelse de Lucid Rüya görme teknikleri üzerine çalışmamış insanlar bile hayatlarında bir yada iki kez lucid rüya görmüştür. Bende Lucid Rüya ve Astral Seyahat gibi konulara ilgi duyan bir insan olarak filmi extradan beğendim.

dean

Southpaw



http://www.imdb.com/title/tt1798684/

  İnternette gezindiğim zaman bu filmin seyirciyi tam ortadan ikiye ayırdığını gördüm. Filmi çok sevenler ve hiç sevmeyenler var. Sevmeyenlerden en fazla klişe kelimesini duydum. Evet film çok özgün bir film değil. Ama klişe'nin çok kötü bir şey olduğunu hiç bir zaman düşünmedim. Klişenin nasıl kullanıldığı önemli. Bütün filmlerin özgün olmasını beklemek biraz abartı olur günümüzde. Mühim olan kullanılan klişelerin seyircinin zekası ile dalga geçmemesi bence. Bu filmde böyle bir şey olduğunu düşünmüyorum. O yüzden klişeden rahatsız olmadım.

  Southpaw'in türü içerisinde güzel bir örnek olduğunu düşünüyorum. Oyunculuk konusunda da film çok güçlü. Bence izlemeye değer bir film.

dean

The Revenant



http://www.imdb.com/title/tt1663202/

  Geçen sene Birdman ile Oscar ödül törenine damga vuran Alejandro González Iñárritu arayı fazla açmadan müthiş bir filmle geri döndü.

  Öncelik film teknik açıdan kusursuz. Ben görüntü yönetmenliği ve sinematografiye özellikle ilgi duyarım. Bu açıdan film benim beğenimi çok kazandı. Filmin atmosferi son derece yüksek. Film kendisini seyirciye hissettirmeyi başarıyor. Hikaye aynı zamanda bir intikam hikayama işleniş ve sunum türevlerinden çok farklı. Oyuncuklar kusursuz. Leonardo DiCaprio ve Tom Hardy'i karşılıklı izlemek büyük keyif. Alejandro González Iñárritu ise her geçen gün daha iyi bir yönetmene dönüşüyor. Filmlerinin tarzını çeşitlendiriyor. Farkı işler yapmaktan kaçmıyor ve bunu oldukça da iyi beceriyor.

  Son olarak meşhur ayı sahnesinden bahsetmek zorundayım. Ben daha önce böyle bir sahne görmemiştim. Sahnenin plan sekans olarak çekilmiş olması da gerilimi ve gerçekçiliği tırmandıran bir mevzu. Çok başarılı.

dean

Creed



http://www.imdb.com/title/tt3076658/

  Beklediğimden çok daha iyi bir film izledim. Ben daha dram ağırlıklı ve klişelere gömülmüş bir film bekliyordum. Onun yerine mizahı güzel kullanan, tonu iyi ayarlanmış, Rocky serisine son derece uyumlu bir film gördüm. Adonis Johnson karakterini iyi tasarlanmış. 6 film boyu Rocky izledikten sonra odağın başkasına kayması kağıt üzerinde zor gözüksede film bunu doğru bir şekilde başarmış. Rocky ve Adonis'in ilişkisinin başarısı da filmin temposu için çok önemli bir artı. Genç yönetmen Ryan Coogler ilk uzun metrajı Fruitvale Station'da bu adamın kumaşı iyi dedirtmişti. Bu filmde ise yönetmenlik olarak işi bir iki adım ileri taşıyor. Kendisi şu anda Black Panther filmi içinde en büyük aday. Creed'den sonra benim Black Panther için hiç şüphem kalmadı.

dean

Selma



http://www.imdb.com/title/tt1020072/

  Film Martin Luther King'in önderliğini ettiği bir grubun siyahi vatandaşların oy kullanma hakkıyla alakalı Selma'dan Montgomery, Alabama'ya yaptıkları yürüyüşü konu alıyor. Film temposu yer yer aksasa da başarılı bir film. Dönemin atmosferi güzel yansıtılmış. Oyunculuklar iyi senaryo elden geldiğince başarılı. Film süreç dar bir alanı anlatıyor. Karakter ilişkileri seyirciyi filmde tutmayı başarıyor. Özellikle King ve America başkanı Lyndon B. Johnson'ın ilişkisini takip etmek oldukça güzeldi. Dediğim gibi türü içerisinde extra özelliklere sahip olan bir film değil. Lakin dar alanı içerisinde hikayesini düzgün anlatan bir film. Yalnız Oscar adaylığı biraz fazla bence.

BAHADIR

Kısaca "izlemesenizde olur.", "Ben ettim, siz etmeyin" diyorsun...

dean

Alıntı yapılan: BAHADIR - 30 Aralık, 2015, 14:51:07
Kısaca "izlemesenizde olur.", "Ben ettim, siz etmeyin" diyorsun...

  Yok, öyle demiyorum. Öyle dersem filmi beğenmemiş olurum. Film beğendim. hiç pişman da değilim. Hatta zamanı geri alıp düne gitsem muhtemelen yine izlerim. Benim dediğim daha çok, filmin genişlemesi pek mümkün olmayan bir zaman dilimini, elden geldiğince iyi anlattığı ama filmden çok büyük şeyler beklenmemesi gerektiği. Yoksa kötü bir film değil. Hikayenin doğal sınırları bu kadar.