En son hangi filmi izledik? Kisa Yorumlarimiz...

Başlatan Ramzy, 15 Ekim, 2009, 23:34:12

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Dr.ArAmAS

Biraz geç oldu ama kaptan amerika:kış askeri'ni izledim nihayet...
Filmi çok beğendim..senaryosu,aksiyon sahneleri harikaydı..son dönem marvel filmleri hakkaten kalite 👍

pizagor



Başkalarının kendisi için çizdiği yolu değil de hayallerinin, yapmak istediklerinin ve çocukluk aşkının peşinden giden Manolo'nun fantastik hikayesi. İşin içerisine bir de çocukluk aşkına aşık çocukluk arkadaşı, pagan tanrılar ve bir iddia girince oldukça keyifli bir seyir ortaya çıkıyor...

İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


gamlıbaykuş

Kızımla birkaç defa izledik. Eğlenceli, güzel bir animasyon filmdi...
Hayat ne kadar güzel, hoş,
Haydi durma sevgiline koş...

pizagor

Alıntı yapılan: gamlıbaykuş - 20 Aralık, 2017, 13:05:16
Kızımla birkaç defa izledik. Eğlenceli, güzel bir animasyon filmdi...

Ben sıkıntılı kız babası olmuşum bile. İzlerken içimden 'İyi ki yalnız seyrediyorum' diye defalarca geçirdim desem yalan olmaz :)
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


gamlıbaykuş

Hayat ne kadar güzel, hoş,
Haydi durma sevgiline koş...

pizagor

Hiç uyuyamadan geçen bir gece, önce 1984 yılından olma Secret Wars, sonra da yakın dönemden bir felaket filmi: San Andreas Fayı...

Alexandra Daddario dışında seyirlik bir şey bulamadığım bir film oldu. O da oyunculuğundan değil  ;)
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


Dr.ArAmAS

geç te olsa zootropolis animasyon filmini izledim en son..çocuk filmi deyip geçmeyin..inanılmaz bir deneyim...

Hayalet

Ben, Daniel Blake - Yönetmen, Ken Loach.  Gerçekler, gerçekçi bir dille anlatılırken bol bol küfretmek serbest. Ken Loach güzel adam.
Çizgi roman bir çocuğun okuma alışkanlığı kazanmasının en iyi yollarından biridir, bir büyüğünse hayata çocuk merakı ve heyecanıyla bakabilmesinin.

kedidiro

   Three bilboards outsides ebbing missouri



   önümüzdeki dönem senaryo başta olmak üzere bir çok ödüle ambargo koyacağını düşündüğüm yeni martin mc donagh mucizesi... oscar da kazandığı ilk kısa filmi (altıpatlar)nden itibaren çektiği her filmle ( ın bruges - seven psychopaths ) kendi seyirci kitlesini kemikleştiren bir yönetmen mc donagh... filmlerinin gücü öncelikle hikaye anlatmadaki ve diyalog yazmadaki başarısından kaynaklanıyor. zaten kendisi bir sinemacı olmaktan önce  saygın bir tiyatro yazarı. açıkcası yazdığı tüm oyunları okumak da artık benim için farz oldu.
   neyse biz gelelim filme. amerikan kırsalında bir anne vahşice tecavüz edilerek öldürülen kızının katilini ( katillerini ) bulma noktasında yeterince gayret göstermediğini düşündüğü yerel polisleri kasaba girişinden kiraladığı üç reklam panosunda afişe eder. kasabanın sevdiği babacan polis şefi yakalandığı kanser yüzünden son günlerini yaşamaktadır. kaba saba yardımcısı şefine çok bağlıdır ve bu ilanlardan ciddi rahatsızlık duymaktadır. olaylar gelişir.
  oya gibi örülmüş senaryo , harika diyaloglar, tabii ki bol küfür ve argo. iyi senaryoyu alıp götüren iyi oyunculuklar. dertli anne de frances mc dormand bir çok adaylık veya ödül kazanacaktır mutlaka ama kendine çok yakışan serseri polis şefi yardımcısı rolüyle sam rockwell'in " en iyi yardımcı erkek oyuncu" ödüllerini süpüreceğine kesin gözüyle bakabiliriz. senaryo ödülünü ise alamazsa yazık olur zaten...

ferzan

    Yavuz Turgul 'un 1992 yapımı ''Gölge Oyunu'' filmini dün akşam bir kez daha izledim...İlk izlediğimde lisedeydim, sabaha karşı kanalın birinde denk gelmiştim...Dün akşam aklıma gelip şöyle hızlıca bir bakayım derken dayanamadım, baştan sona bir kez daha izledim...

    Abidin (Şener Şen) ile Mahmut (Şevket Altuğ), bir pavyonda ikili komedi yapan iki arkadaştır...İkisi de hayatın sillesini yemiş orta yaşlı insanlar olmalarına rağmen Abidin olabildiğine hayta, düzenbaz ve it bir karaktere sahipken Mahmut bir o kadar uysal, merhametli ve duygusaldır...Üç kuruşu zar zor denkleştirerek, bir kovulup bir geri alınarak sabahlara değin süren iş yaşamları esnasında bir gün çalıştıkları pavyona yabancı uyruklu gibi görünen çok güzel bir kız getirilir...Sağır ve dilsiz olduğu sonradan anlaşılan ve bu sebepten ötürü konsomasyona çıkamayacak olan bu kıza Mahmut 'un ısrarları üzerine iki arkadaş sahip çıkmaya çalışırlar...Kız artık onlarda kalıyor, pavyonun tuvaleti önünde müşterilere kolonya tutuyor, sağı solu süpürüyordur...Çok geçmeden kızın başka bir derdi olduğu ortaya çıkacaktır...Yanında taşıdığı eski bir vesikalıktaki kadının annesi olduğunu anlayacaklar, sonradan isminin Zeliha Kumru olduğunu ve hapis yattığını öğrendikleri bu kadını bulmak için İstanbul 'un hapishanelerini tek tek dolaşmaya başlayacaklardır...





    Film, o dönem Türk sinemasının belki de çok alışık olmadığı tarzda bir finale sahip...O yıllarda nasıl tepki aldı, hakkında insanlar nasıl konuştu bilmiyorum ama ilk izlediğimde beni bayağı bir sarsmıştı...Öte yandan bir Muhsin Bey kadar muhteşem değil...Olmasa da olurmuş dedirten belli başlı birkaç ezberi ile yer yer kör göze parmağı bir yana, sulu zırtlak ve ciddiyetsiz olmaktan son derece uzak, hoş bir drama filmi...Hikaye detaylarını başarılı bulduğum, ışık ve atmosferi ile doğrudan psikolojik bir etkiyle dönemi yansıtmakla kalmayıp karakterlerin kasvetli ve zorlu dünyasına izleyiciyi sokmayı becerdiklerini düşündüğüm ve kesinlikle tekrar tekrar izlemeye değer bulduğum bir film oldu...Farklı makamlardan bazı eski melodilerin eşlik ettiği birkaç kilit sahnede insan tıkanıyor, gözleri doluyor...İlk izlediğimde çok etkilendiğim bu filmi dün akşamki izleyişimde de yine çok beğendim...Abartılası bir film olmasa da es geçilemeyecek kadar değerli diye düşünüyorum...

    Modunuz düşükse daha da düşürecek, modunuz iyiyse de kesinlikle düşürecek, sıcak ile ılık arası sevecen bir film...Bu filmden dört sene sonra Yavuz Turgul, Eşkiya'yı çekecektir...Şener Şen 'in de hergele karakterleri canlandırdığı sondan ikinci filmi aynı zamanda...Bundan sonra Arabesk filmi ile alışılageldik rollerine jübile yapacak, Eşkiya'dan itibaren de bambaşka bir Şener Şen olarak çıkacaktır karşımıza...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

kedidiro

Alıntı yapılan: kedidiro - 02 Ocak, 2018, 18:22:14
   Three bilboards outsides ebbing missouri



   önümüzdeki dönem senaryo başta olmak üzere bir çok ödüle ambargo koyacağını düşündüğüm yeni martin mc donagh mucizesi... oscar da kazandığı ilk kısa filmi (altıpatlar)nden itibaren çektiği her filmle ( ın bruges - seven psychopaths ) kendi seyirci kitlesini kemikleştiren bir yönetmen mc donagh... filmlerinin gücü öncelikle hikaye anlatmadaki ve diyalog yazmadaki başarısından kaynaklanıyor. zaten kendisi bir sinemacı olmaktan önce  saygın bir tiyatro yazarı. açıkcası yazdığı tüm oyunları okumak da artık benim için farz oldu.
   neyse biz gelelim filme. amerikan kırsalında bir anne vahşice tecavüz edilerek öldürülen kızının katilini ( katillerini ) bulma noktasında yeterince gayret göstermediğini düşündüğü yerel polisleri kasaba girişinden kiraladığı üç reklam panosunda afişe eder. kasabanın sevdiği babacan polis şefi yakalandığı kanser yüzünden son günlerini yaşamaktadır. kaba saba yardımcısı şefine çok bağlıdır ve bu ilanlardan ciddi rahatsızlık duymaktadır. olaylar gelişir.
  oya gibi örülmüş senaryo , harika diyaloglar, tabii ki bol küfür ve argo. iyi senaryoyu alıp götüren iyi oyunculuklar. dertli anne de frances mc dormand bir çok adaylık veya ödül kazanacaktır mutlaka ama kendine çok yakışan serseri polis şefi yardımcısı rolüyle sam rockwell'in " en iyi yardımcı erkek oyuncu" ödüllerini süpüreceğine kesin gözüyle bakabiliriz. senaryo ödülünü ise alamazsa yazık olur zaten...

  beklediğimiz üzere film altın küre ödülleriyle birlikte süpürgeye başladı. öngörüde bulunduğum üç ödülün yanı sıra en iyi drama filmi ödülünü de alan filmi kısa sürede iki kez izledim. bu vesileyle hala izlememiş olanlara tekrar tavsiye edeyim ve yazımın üzerine afişini koyma inceliği gösteren meçhul dosta teşekkür edeyim...

kharon

Hidden Figures ;



Soguk savas sirasindan hizlanan uzay yarisinda Nasa'da calisan 3 siyahi kadinin hikayesi uzerinden hala yasayan cinsiyetcilik ve irkcilik temali bir film. Cok begendim, calismalari - hesaplamalari kullanilan ama ayni tuvalete gitmelerine bile izin verilmeyen siyahi kadinlarin mucadelesi.

Gunumuzde durum iyilesmis olsa da , ileriye dogru gitse de hala ideal degil. Daha dun BBC yoneticisi bir Kadin istifa etti "gender based pay gap" yuzunden.

Ingiltere'de yasayan ve esi IT'de calisan biri olarak rahatlikla soyleyebilirim ki bazi yerler hala boy's clup ve gidecek cok mesafe var.

rumar80

Alıntı yapılan: kharon - 09 Ocak, 2018, 15:04:07
Hidden Figures ;



Soguk savas sirasindan hizlanan uzay yarisinda Nasa'da calisan 3 siyahi kadinin hikayesi uzerinden hala yasayan cinsiyetcilik ve irkcilik temali bir film. Cok begendim, calismalari - hesaplamalari kullanilan ama ayni tuvalete gitmelerine bile izin verilmeyen siyahi kadinlarin mucadelesi.

Gunumuzde durum iyilesmis olsa da , ileriye dogru gitse de hala ideal degil. Daha dun BBC yoneticisi bir Kadin istifa etti "gender based pay gap" yuzunden.

Ingiltere'de yasayan ve esi IT'de calisan biri olarak rahatlikla soyleyebilirim ki bazi yerler hala boy's clup ve gidecek cok mesafe var.

  Oldukça iyi bir film bence de. İzlerken inanılmaz keyif aldığım filmlerdendir. Tek eleştrim Jim Parsons'a. Bu filmde de karşımıza daha soğuk bir Sheldon gibi çıkıyor. Onun dışında hikaye ve oyuncular çok çok iyi.

rumar80

ARİF V 216


   Cem Yılmaz Arif olmaya devam ediyor. Serinin üçüncü filminde Arif uzay üzerinden para kırmaya devam ederken insan olmak, siyah beyaz filmlerde gördüğü duyguları yaşamak isteyen 216 dünyaya geliyor. Yanlışlıkla zaman makinesi sayesinde 60'lı yılların sonuna gidiyorlar ve klasik bir Yeşilçam filmi yaşıyorlar hem de o zamanın ünlü yıldızları ile birlikte.
    Cem Yılmaz gerçekten zeki bir adam. Bunu oyunları ve filmleri ile hep göstermiş biri. Bu sefer filminde bence biraz risk almış. Filmin hitap ettiği kitle biraz daha orta yaş denebilir. Dönem filmi yapmaya çalışırken 20 yaş altı seyircinin biraz zorlanacağını mutlaka düşünmüştür, ama ben son üç gün içinde üç farklı gençten "olumsuz" eleştiri duydum.
    Bana göre ise oldukça iyi bir film. Karakterler, ünlülerin araya serpiştirilmesi oldukça başarılı. Büyük usta Sadri Alşık'a saygı duruşu güzel. Ama Zeki Müren inanılmaz başarılı. Güldür güldür show'da da Zeki Müren taklidi yapan Çağlar Çorumlu burada yine döktürüyor. Diğer karakterler de oldukça başarılı.
    Çok ta detaya girmeden şunu söylemek isterim: Zekice yazılmış bir film var karşımızda. Çıktığınızda hoş bir tat almış olarak çıkacaksınız.

kharon

Alıntı yapılan: rumar80 - 09 Ocak, 2018, 15:25:53
  Oldukça iyi bir film bence de. İzlerken inanılmaz keyif aldığım filmlerdendir. Tek eleştrim Jim Parsons'a. Bu filmde de karşımıza daha soğuk bir Sheldon gibi çıkıyor. Onun dışında hikaye ve oyuncular çok çok iyi.

Evet, maalesef Sheldon rolunden cikamamis-siyrilamamis gibi - hele yine bir biliminsani olunca oynadigi kisi-