İyi Geceler Punpun - Gerekli Şeyler (Devam ediyor)

Başlatan dean, 28 Ekim, 2020, 20:02:57

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Nightrain

"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"

ferzan

İyi Geceler Punpun 3. Cilt



    "Punpun, Nobel Ödülü kazanıp dünyayı kurtarmak istiyor. Böylece Aiko onu sevmeye başlayabilir! Fakat artık babası hapishanede, annesi de hastanede. "Tanrım, Tanrım, çıngır hey!" diye seslendiği Tanrı onu sevmiyor. Punpun yine de her şeyin iyiye gideceğine inanıyor. Şimdilik...

    İyi Geceler Punpun, bir çocuğun ilkokul yıllarından 20'li yaşlarının başına kadar olan kaotik aile bağlarını, arkadaşlarını, aşk hayatını ve hayallerini konu alan bir büyüme draması. İnio Asano, bu sıradan çocuğun sıradan hikayesinin korku, inanç ve sevgiyle sarsılışını bir destan haline getiriyor. 2017 Eisner Ödülleri'ne aday gösterilen İyi Geceler Punpun üçüncü cildiyle karşınızda!"


   
Çevirmen:   Güneş Sargüney
Yayın Tarihi:   09.02.2023
Sayfa Sayısı:   444
Cilt Tipi:   Karton Kapak
Kağıt Cinsi:   Kitap Kağıdı
Boyut:   15 x 21 cm
Fiyatı: 104 TL
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan



    "Ben Bir Kahramanım"'ı okuduğum 2021 yazında, ondan hemen sonra başladığım yegane seri olmuştu İyi Geceler Punpun. Eğer aynı arkadaşım ısrarla önermemiş olsaydı, koluna dövmesini yaptıracak kadar bu eseri kendi içinde anlamlandırmasaydı, yayıncısının ayrıca bir açıklamada bulunmadan çıkardığı bu özel esere bulaşır mıydım, dönüp bakar mıydım, kendi beğeni ölçütlerimce ve naçizane algılayışımla ne kaçırdığımdan haberim olur muydu, bilmiyorum. Büyük bir beklenti oluşturmak ya da abartmak değil amacım, o yaz ki psikolojik arka planımla doğru zamanda, doğru bir zamanlamayla karşıma çıkmasından ötürü mü bu kadar sevdim, yoksa gerçekten o kadar sevilesi mi objektif bir şekilde karar veremiyorum. Dolayısıyla yanlı bir şekilde yorumuma devam edeceğim, bendeki etkisi kadar irdeleyeceğim. Artık yorumumun ne kadarına hak verirsiniz, ne kadarını abartılı ve gereksiz bulursunuz eseri okuduktan sonra, takdir sizin.

    Ben eserin 13 ciltlik versiyonunu okudum yine arkadaşımın takviyesiyle. Bizde yayınlanacak olan 7 ciltlik versiyonmuş. Okurken cilt cilt değil de daha çok bölüm bölüm irdelemiştim. O zamandan kalan notlarım ve duygu kırıntılarımla şimdi herhangi bir cilt ya da bölüm hesabı yapmaksızın genel bir değerlendirme yapacağım. Tabi ki spoiler vermeden.

    Her şeyden önce eserin alameti farikasından başlayalım; yani Punpun 'un tasvir edilme biçiminden.

    Eserin gerçekçi üslubuna tezat tek boyutlu ve çocukça çizilmiş kuş benzeri bir betimlemesi var ana karakterin. Halbuki diğer çocuklar gibi insan. Sadece kendisini nasıl görüp ne derece savunmasız ve güçsüz hissediyorsa o şekilde görüyoruz çizgi romanda da. Sadece Punpun 'u değil; annesini, babasını, dayısını falan da öyle görüyoruz ama hayatlarına giren insanlar da, arkadaşları da gayet normal, gerçekçi üslupla çizilmiş. İşte bu noktada söz konusu eser psikolojik bir nitelik kazanıyor ve akış esnasındaki tasvirlerde biz okurlara alıştığımız şekilde karakterler sunulurken Punpun ve ailesi söz konusu olduğunda doğrudan Punpun 'un kafasındaki psikolojik yansımaya geçiyoruz.

    Punpun 'u 8-10 yaşlarında izlemeye başlıyoruz. Çoğunlukla sesini duymuyoruz, iç dünyasını görüyoruz. Ne dediğini arkadaşlarının cevaplarından anlıyoruz. Arada konuşuyor tabi. Sorunlu bir ailesi var. Tuhaf bir baba, dengesiz bir anne. Onlar da bu formda (tek boyutlu) gözüküyorlar. Bir de ilginç bir dayı var. Hikayeler salt Punpun 'a odaklı değil ama Punpun 'un dünyasını tamamlayan yan örgülerle dolu. Çocukluğunu izlerken çocukça düşüncelerini, ergenliğini izlerken ergence düşüncelerini, yetişkinliğe adım atarken de yetişkin sorunlarını, melankolisini, umutsuzluğunu tadıyoruz. Bu kısmı açmak istiyorum. 8-10 yaşlarındayken ki anlatım ve aktarım tıpkı o yaş grubuna hitap eden bir eser gibi. Ergenlik dönemi de o çağa hitap eden bir eser gibi ama yetişkinlik dönemi ise tam anlamıyla bir yetişkinlik anlatısına dönüşüyor. Daha nasıl tarif edebilirim bilmiyorum ama okurken o farkı ve geçişleri hissettireceğini düşünüyorum. Bir de öyle ilginç bir duygusal aurası var ki serinin, Punpun 'un hayatına giren ya da teğet geçen kızlarla çocukluğundan gençliğine öyle vurucu görsel tasvirler ve hikaye detayları var ki, sanki kendi geçmişimizden kendi anılarımızmış gibi normalde bir okura hissettirilmesi çok zor duyguları yaşatıyor. Bazı sahnelerde Punpun 'la beraber içini acıtıyor insanın, bazı sahnelerde Punpun gibi hissizleştiriyor. Bazı sahnelerde de Punpun gibi cinsel heyecana sürükleyecek denli etkileyici, melankoli ile erotizm karışımı hislere gark ederek Punpun 'un yerine okuru o koltuğa oturtuyor. Bu hisler sadece benim hüsnü kuruntum mu diye düşündüm ama Punpun 'u bana tavsiye eden ve düzenli ilişkisi olan arkadaşıma da benimle eş zamanlı yaptığı tekrar okumada aynı şeyleri hissettirdiğini öğrenince bende bir problem olmadığını anladım.

    Hikaye planlanmış bir kurgudan ziyade, "Ben Bir Kahramanım" başlığında o eser için de dile getirmiş olduğum gibi, bizim Sönmez Karakurt 'un Ortam serisinden hallice ve fazlasıyla hayatın içinden devam ediyor. Bu tarz anlatılar nasıl kurgulanıyor bilmiyorum ama acayip doğaçlama ve bir o kadar da bu doğaçlama içinde bir düzen ile sunuyor. Bilmiyorum, yeni bir geçiş evresine ya da yeni bir hikayecilik döneminin başlangıcına mı tanıklık ediyoruz diye düşünmeden edemiyorum. Giriş, gelişme ve sonuç üçgeninde belli başlı anlatım olmazsa olmazlarına alışmış bir okur olarak benim için yepyeni olan ve henüz sadece birkaç eserde tecrübe ettiğim bu anlatım biçiminde adını koyamadığım ama şikayetçi de olmadığım şeyler var.

    Punpun 'un görsel tasvirinden devam edeyim. Bazı sahnelerde, detaylı görsel betimlemelerde sadece bazı vücut kesitlerinde realist bir şekilde gördüğümüz oluyor ama suratını ve vücudunun bütününü ısrarla gerçekçi olarak göremedik. Mesela dayısının yüzünü sadece çok yakından, göz hizasından gerçekçi bir üslupla gördük birkaç kere. Genel planda hep Punpun gibi tek boyutluydu. Punpun da mesela sokakta yürürken başta tasvir edildiği gibi ama atıyorum bir duvar dibine idrarını yapacaksa sadece o planda gerçek bir beden, pantolon ve gerçek bir elin fermuar açısını görüyoruz. Genele çıkınca gene pantolonsuz, gene tek boyutlu ve çöp bacaklı çöp kollu tasviri görüyoruz. Bu özgüvensizliğin, kendini küçük görmenin ya da toplumda bazı şeylere hazır olamamanın veyahut da buna benzer şeylerin tek boyutlu tasviri fikri inanılmaz orijinal geldi bana. Sadece kendisini değil, en yakınındaki üç kişiyi de öyle görmesi ve bize de öyle göstermesi çok hoşuma gitti. Tamamen gerçekçi bir arka plan ve gerçekçi figürasyonlar yanında anlatının ruhuna bire bir giden bu tek boyutlu basit varoluş olayına bayıldım diyebilirim. Herhalde daha iyi bir tasvir olamazdı böyle bir hikaye için. Ezberimi bozması yetmezmiş gibi gidişat esnasında okurunu alaşağı etme potansiyeli yer yer beni dumura uğrattı. Kaçınılmaz olarak da bu tasviri aynı kalmadı. Çocuk yaşlarında o tek boyutlu küçük kuş, ergenlikte yerini biraz daha büyümüş ve iki boyuta aday bir tek boyutlu kuşa evrildi. Daha da büyüyüp genç adam olurken okur nezdinde uğradığı değişimler ve buna paralel olarak hikayenin aldığı kaotik hal ise okuyacak olanların keşfine kalsın.

    Çok sevdiğim, western fumettilerim arasında Ken Parker ile birlikte birinci sırayı paylaşan Büyülü Rüzgar 'ın bir sayısında (okuyanlar hatırlayacaktır) beyaz şamanımız Ned, transa geçip yakın geçmişteki Sioux büyüklerinin anılarını ve hayatlarındaki önemli anları kendi bedeniyle ama o kişinin zaman diliminde, o kişinin kimliği ve ruh durumuyla tecrübe ediyordu. O kişinin yerinde o kişi gibi aşık olmuş, o kişi gibi sevişmiş, ve hatta o kişi gibi ölmüştü. Bazı soruların cevapları için böyle riskli bir transa geçmişti Sioux atalarının yaşanmışlıkları üzerinden. Punpun 'u okumak da bana aynen öyle hisler yaşattı işte. Punpun 'un aşık olduğu, saçmaladığı ya da boşluğa düştüğü yerlerde ben de aynı hislerle okumaya devam ettim. Ben de aşık olur gibi oldum, ben de saçmalamış gibi oldum, ben de boşluğa düşmüş gibi oldum. Ben de geçmişte "kafama edeyim" dediğim türden şeylerin benzerlerini hikayede yeniden hissetmiş gibi oldum.

    Önce Şeker Portakalı 'nı okuyor gibiydim, sonra gözle görülür ama süreç içerisine başarıyla yedirilmiş acelesiz bir değişim eşliğinde Anayurt Oteli 'ni okurken ki hislere kapıldım. Sonra seri rotasını birden Kerkenez 'e çevirdi (Cengiz Tuncer 'in 70'li yıllarda yayınlanmış aşırı sert ve irkiltici taşra romanı). Kerkenez kafasında en karanlık kuyularda ilerlerken de bir anda Barış Bıçakçı 'nın herhangi bir kitabını okuyormuş gibi bir hisle final yaptı. Çizgi roman, resmen roman kurgusuna sahipti ve paralel anlatılar ile ana hikayeye hem destek olup hem de kendi rotasını çizen yan unsurlar falan aşırı ustaca işlenmişti. Yalnız bir çizgi romanda melankoli, psikopatlık, şefkat, cinsellik, hüzün, narsizm, şiddet ve huzursuzluk ancak bu kadar iyi verilebilirdi. Öyle paneller vardı ki, film karesi gibi aklımda yer etti. Bir hikaye okutmaktan ziyade bir sürece ve o sürecin etrafında gelişen başka süreçlere eş zamanlı tanık oldurttu.

    13 ciltlik seri (bizde 7 cilt) beni ziyadesiyle tatmin etti. Bir noktada o kadar yükseltmişti ki, o yükselmenin sonunda volkan olup patlamayı bekliyordum. O denli yüksekliğe çıkacağım da aklımın ucundan geçmiyordu başlarda. Ne var ki volkan edip patlatmadı ama bambaşka bir ruh haline soktu. Üzerine tartışılası bir kapanış yaptı, kafası bende hala tam gelmedi, bir adet soru işaretim kaldı ama başka detaylar, onlara yoğunlaşıp mırın kırın etmemi engelliyor. Kesinlikle kötü bir kapanış yaptığını düşünmüyorum ama eserin genel yapısında olduğu gibi finalinde de alışkın olmadığım bir yaklaşım olduğu için ben bir yere koymakta zorlanıyorum. Tamamlandığı vakit ikinci okumamı yapacağım, o zaman gene buradan üzerine konuşuruz spoiler butonlu iletilerle.

    Ben şimdiye kadar böyle bir anlatı tecrübe etmedim. Belki yakınından geçen şeyler okudum ama böylesini okumadım sanıyorum. O yüzden neresinden tutayım, neresinden öveyim ama adını koyamadığım yerleriyle ilgili nasıl bir tavır takınayım bilmiyorum. Yalnız şunu biliyorum; bu eser dibine kadar yetişkin içerik. Salt tasvirde değil, psikolojik bağlamda da belki seinen üzeri bir kafa yakıcılığına sahip. Tuhaf, sevimli, belki acınası, şefkat duyulası bir noktadan giderek artan psikopatlık ritmiyle ve okuruna başarıyla yansıttığı travmalarıyla ne manga, ne çizgi roman, ne de başka bir kategoriye dahil edemediğim bu anlatının bendeki yeri her zaman ayrı olacak.

    Esere dair benim bunca yazdığımdan daha sade ama isabetli olup benim gibi uzatmayan bazı kaliteli ekşi sözlük yorumları mevcut. Meraklısı için aşağıya başlık linkini bırakayım. Erişim engeli dolayısıyla görüntülenemiyor olabilir, gene de ben paylaşmamış olmayayım.
 
    https://eksisozluk.com/oyasumi-punpun--4651039?p=1



















Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

alan ford

 sadece ilk cildi okudum, kitapların tamamlanmasını bekliyorum şimdilik. Ferzan güzel özetlemiş konuyu, gerçekten çok başka bir kafa.

 Hemen öncesinde Scott McCloud'un Çizgi Romanı Anlamak'ını okumuştum ki bu kitap özelinde çok faydasını gördüğümü söyleyebilirim. Meraklısı için bu şahane kitabı da tavsiye edeyim.

http://altinmadalyon.com/altin/index.php?topic=12813.msg200195#msg200195
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

hanac

İyi Geceler Punpun 4. Cilt



Punpun, Nobel Ödülü kazanıp dünyayı kurtarmak istiyor. Böylece Aiko onu sevmeye başlayabilir! Fakat artık babası hapishanede, annesi de hastanede. "Tanrım, Tanrım, çıngır hey!" diye seslendiği Tanrı onu sevmiyor. Punpun yine de her şeyin iyiye gideceğine inanıyor. Şimdilik...

İyi Geceler Punpun, bir çocuğun ilkokul yıllarından 20'li yaşlarının başına kadar olan kaotik aile bağlarını, arkadaşlarını, aşk hayatını ve hayallerini konu alan bir büyüme draması. İnio Asano, bu sıradan çocuğun sıradan hikayesinin korku, inanç ve sevgiyle sarsılışını bir destan haline getiriyor. 2017 Eisner Ödülleri'ne aday gösterilen İyi Geceler Punpun dördüncü cildiyle karşınızda!

Yayın Tarihi: Eylül 2023
Sayfa Sayısı: 456
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
Boyut: 15 x 21 cm
EtiketFiyatı: 180 ₺

hanac

Bu seri 13 ciltten oluşuyor. En son 4. cilt yayınlanmış. Kalmış 9 cilt.

ferzan

Alıntı yapılan: hanac - 07 Şubat, 2024, 13:59:37Bu seri 13 ciltten oluşuyor. En son 4. cilt yayınlanmış. Kalmış 9 cilt.

    Normalde 13 cilt ama bir de 7 ciltlik edisyonu var. Bizde basılan 7 ciltlik edisyonu. Dolayısıyla yarıyı geçtik diyebiliriz, kaldı 3 cilt. :)
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

hanac

Alıntı yapılan: ferzan - 07 Şubat, 2024, 15:32:49Normalde 13 cilt ama bir de 7 ciltlik edisyonu var. Bizde basılan 7 ciltlik edisyonu. Dolayısıyla yarıyı geçtik diyebiliriz, kaldı 3 cilt. :)

Tüh yine hata yapmışız.  ;D

Düzeltirim, uyarı için sağol.

hanac

Bu seri 7 ciltten oluşuyor. En son 4. cilt yayınlanmış. Kalmış 3 cilt.

Nightrain

İyi Geceler Punpun 5. Cilt
Toplam 13 Cilt, kaldı 8 Cilt.



Yayın Tarihi: Nisan 2024
Sayfa Sayısı: 448
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
Boyut: 15 x 21 cm
Etiket Fiyatı280 ₺
"Bu yıldızı çok mu istiyorsun Heatie? Al ye o zaman!"