Altın Madalyon

Çizgi Roman Üzerine Genel Paylaşımlar => Çizgi Roman Üzerine Genel Paylaşımlar => Kardeş Siteler => Konuyu başlatan: dorukgs - 19 Haziran, 2012, 20:24:29

Başlık: Altevren
Gönderen: dorukgs - 19 Haziran, 2012, 20:24:29
Gerçekten de çok güzel bir site.Özellikle Marvel ve DC hayranlarını öneriyorum.Ayrıca çizgi romana yeni başlıyacak olan ve Marvel  okumak isteyenler bu sitedeki özel dosyalar bölümünden Marvel Tarihine göz atabilirler :)
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: rumar80 - 19 Haziran, 2012, 21:36:06
  Ben de düzenli olarak okumaya çalışıyorum. Ama düzenli çizgi roman okuduğum için çizgi roman incelemelerini dergiyi okumadan okumuyorum.
  Yine de comics dünyası hakkında bilgi açısından oldukça başarılı bir site. Sevgili Berk'i kutlarım.
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: hennessy - 19 Haziran, 2012, 22:40:43
Sevgili Berk'ten keyif verici bir site kutluyorum kendisini
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: berkuralcan - 25 Haziran, 2012, 02:06:51
Çok teşekkürler :)

Eksikleri olsa da siteyi mümkün olduğunca kaliteli ve güncel tutmaya çalışıyorum; aramıza da ben ve daha çok DC konusunda yazan Buğra'nın haricinde yeni yazarlar katıyoruz. Şimdilik en büyük hedefim siteyi ayakta tutmak ve zamanla bana biraz daha az bağımlı bir hale getirerek uzun süre ayakta kalmasını sağlamak.

Sizlerin desteği de en büyük motivasyon kaynağımız tabi ki :)
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: berkuralcan - 02 Kasım, 2012, 22:22:51
Sitemiz için bir süredir hazırladığımız bir takım yenilikler vardı, biraz boş zaman buldum ve bunları gerçekleştirmeye çalıştım son günlerde.

Bu "önemli" yeniliklerimizden ilki, artık sadece Amerikan çizgi romanları ile sınırlı kalmamamız.

  AltEvren Gurme (http://gurme.altevren.net) adını verdiğimiz bu yeni oluşumda, Fransız, İtalyan, Japon ve Türk çizgi romanlarından da bahsedeceğiz. Burayı neden ayrı bir oluşum olarak tasarladığımız da dahil olmak üzere, aklınıza gelebilecek sorular  buradan (http://gurme.altevren.net/?page_id=2) cevaplanıyor.

İkinci yeniliğimiz ise, Podcast yapmaya başlamamız. Periyodik aralarla yayınlanacak ses dosyalarımızda, Amerikan Çizgi roman endüstrisinin iki haftalık yeni yayınlarına göz atacağız. Bu podcastlerimiz iTunes'dan da yayınlanacak eğer becerebilirsek, o yüzden pek çok dinleyiciye ulaşmayı umuyoruz.

Özellikle Gurme projesi için desteğinizi tabi ki bekliyorum, yazılarıyla destek olmak isteyen herkese kapımız sonuna kadar açık.
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: berkuralcan - 14 Kasım, 2012, 22:35:45
Evet, podcast'lerimizi tamamlamaya başladım.

Güncel Amerikan Çizgi Roman piyasasını takip etmek istiyorsanız, sitede artık çok nadir inceleme yapacağım, gerisi Podcast'lerde :)

Buradan nasıl dinleyebileceğinizi görebilirsiniz:

http://altevren.net/index.php/haberler/435-podcastlerimiz-yaynda
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: hennessy - 25 Kasım, 2012, 09:43:11
Sevgili Berk'ten önceden yayınlarının sitemizde yayınlanması için izin aldığım için bu ilginç yazı ile sizleri baş başa bırakıyorum

X vs Y, KİM YENER?

Çizgi roman fanatikleri sıklıkla farklı platformlarda, karakterleri karşılaştırmaya bayılırlar. Bir noktada bu beklentileri kabul eden firmalar da yakın zaman eserlerinde, kahramanları birbirlerine karşı kapıştırmaya başladı.

Bu yüzden "kim yener?" "Batman hazırlanınca herkesi gerçekten dövebilir mi?"  "İyi de Superman büyüye güçsüz, Thor`un çekici büyülü" vs. türünde binlerce tartışma görüyoruz. Gerçekte dövüşseler kim kazanır?

http://www.comicbookmovie.com/images/users/gallerypictures/24278L.jpg

Bu noktada kabul edilmesi gereken bazı kıstaslar var. Bunların en önemlisi şüphesiz şudur :

"Hikaye gereği, hangi karakterin kazanması istendiyse o karakter kazanır."

Yani o sayıda, Wolverine Sabertooth`u yendiğinde hikaye yerine oturacaksa o kazanır. Yenilmesi gerekiyorsa, yenilir. Zira yazarlar, yarattıkları hikaye taslağını izlerler ve bu taslağın içinde gerçekleşmesi gereken olaylar sırasıyla karşımıza çıkar.

Örneğin Batman : Hust (Şşşşt ismiyle Türkçe`ye çevrildi) serisinde, Batman ciddi bir ön hazırlıktan sonra Metropolis`e gelir ve iyi planlama, doğru ekipman ve iyi bir zamanlama ile Superman`i canından bezdirir. Normalde, Superman`den tek bir vuruş alsa bırakın sakatlanmayı yada yaralanmayı paramparça olacak yada diğer kıtaya yolanacak kadar güç farklarına rağmen hikaye içinde direnebilmesi ve Ivy`nin kontrolünden çıkaracak kadar Superman`i oyalayabilmesi gerektiği için yenmiş sayılır. Yine aynı Batman, JLA serilerinde bütün karakterlerin (Superman, Wonder-woman, Flash, Green Lantern vs..) 1`e 1`de yenildikleri Marslılardan dört tanesini birden rahatlıkla haklar.

Bunun sebebi, yazarların JLA`nin yenildiğini düşünmemizi sağlayıp en umutsuz anda, en güçsüz karakterin yarattığı farklılık sayesinde kazanmasını istemeleridir. Nihayetinde Batman, düşmanlarının Marslı olduğunu ilk çözen kişi olur ve ateşe olan zayıflıklarını kullanarak büyük kısmını tek başına yakalar.

http://24.media.tumblr.com/tumblr_le4q7pCvlR1qfxwtoo1_500.jpg

Hatta Batman vs Superman gibi önemli güç farkı olanlardan, çok daha abes güç farkı olanlara gidildiğinde bile öncelik daima hikaye örgüsünde olur.

Fantastic Four`un en önemli sayılarından Galactus`la ilk karşılaşmalarında Reed Richards, Galactus`un gemisindeki Evren Yok edici`yi kullanmakla tehdit ederek bir anlamda Galactus`u yenmeyi başarır. Bu ikisi arasındaki fark tam tabur bir zırhlı askeri birlikte, bir karınca arasında kadar olmasına rağmen olması gereken gerçekleşir.

http://25.media.tumblr.com/tumblr_m37wioyrG81qh4t2eo2_400.jpg

Yakın zamana ait, çok büyük güç farkları olmamasına rağmen tam anlamıyla VS maçları olan kapışmalarda, sadece okuyucuyu şaşırtmak ve bariz olan sonuç yerine diğerini sunan kapışmalara da şahit olmuştuk.

Marvel Comics`in en yeni event`ında Thing, Namor`u suyun altında yenmişti. Thing oldukça kuvvetli olabilir ancak Namor`da oldukça kuvvetli olmasının yanı sıra, kendi doğal ortamında bulunduğu için normalde herkese karşı avantajlıdır. Ayrıca Fantastic Four daha popüler olsa da, Namor`un çok daha yaşlı ve tecrübeli olduğunu da unutmamak gerekir.

http://1.bp.blogspot.com/-ifl1yzUIjSM/T7eRNzO2lXI/AAAAAAAABwU/_fGSkK48LwY/s640/Hero-Envy-Namor+vs+Thing+001.JPG

Yine bir diğer yeni örnek, bundan daha da ironiktir. Iron-Man adı üstünde Demir`den yapılma zırh giyen bir adamdır. Magneto ise herkesin bildiği gibi manyetizma ve metallerin efendisidir. Esasında demir zırhlı adamla, demiri kontrol eden adamın karşılaşmasının sonucu bariz şekilde belli olsa da okuyucuya farklı bir tad vermek için hikayede Iron-Man kazanır.

Keza yine aynı serilerde, Psylocke vs Daredevil karşılaşmasında doğal olarak telepat olanın diğerinin zihnini anında kontrol ederek mutlak galibiyet kazanması gerekirken, Daredevil`in zihnine giren Psylocke, kör olması nedeniyle diğer duyuları aşırı gelişmiş olan rakibini kontrol etmekte başarısız olur ve tam bir sonucu olmasa da yenilmiş gibi kabul edilebilir.

Yine de tüm bu "yazarların isteği" yada "okuyucuların beklentisi" kısımlarını bir kenara bırakıp işin eğlencesine dönersek bazı karakterlerin diğerleri ile karşılaşmalarında büyük ölçüde galip gelmeleri kaçınılmazdır.

Örneğin ne kadar güçlü, hızlı yada dayanıklı olursa olsun zihinsel bir koruması yada zihin güçlerine direnci olmayanlar, telepatlara karşı neredeyse daima kaybederler yada kaybetmelidirler. (Tabi Magneto`nun miğferi, Wolverine`in Weapon X eğitimi, Deadpool`un deliliği gibi önceden bilinen telepatik korumaların yanına zaman içinde Daredevil, ın duyularının gelişmişliği de eklenmiştir)

Yada güç benzer güçlere sahip olanların karşılaşmasında, aynı tür güç kullanılıyorsa, o konuda üstün olanın kazanması çok yüksek ihtimaldir.

Fiziksel olarak dövüşen iki karakteri ele alalım. Hulk vs X bir başkası olsun. Bir kere kozmik olmayan hiçbir varlığın (hatta bazı kozmik varlıkların bile) fiziksel güç konusunda Hulk`a rakip olamadıklarını biliyoruz. Bu yüzden ne kadar bir insan için güçlü olursa olsun Captain America, Hulk`u birebir dövüşte asla yenemez. Keza Hulk`tan daha güçsüz olan Thing`i de yenemez. Ancak normal insandan çok daha güçlü olan ancak bu karakterler ayarında olmayan Spider-Man`i dövüşteki ustalığı ile rahatça yenebilir. Yada yine zırh sayesinde normal insanın çok üstünde fiziksel güce ve farklı silahlara sahip olan Iron-Man`i de yenebilir.

Şu resim üzerinde bir düşünelim :

Sentry, olimpian (Yunan) tanrılarından Ares`i ortadan ikiye bölüyor. Hem de kolaylıkla...

http://1.bp.blogspot.com/_SmYa1m03OlU/TCcSeG4PU1I/AAAAAAAAC9s/i4TJL75UqqU/s1600/Siege+Sentry+kills+Ares.jpg

Ancak aynı Sentry, Ares ile benzer fiziksel özelliklerdeki Thor`a yenilir. Fakat Thor`u yenen Hulk ile neredeyse berabere kalır.

Durumun da gösterdiği gibi, bazılarının farklı güçlere karşı avantajı yada dezavantajı olabilmektedir. Hemen herkesle korkusuzca karşılaşan ve X-men`in en büyük dövüşçüsü olan Wolverine ile fiziksel olarak en kuvvetlisi olan Colossus, vücutlarındaki metaller nedeniyle Magneto ile olan dövüşlerde neredeyse hiçbir işe yaramazlar. Hatta sıklıkla Magneto tarafından sağa sola fırlatılmak koşulu ile dostlarına zarar verirler. Ancak bunlara karşı hiç şansı olamayacak bir karakter (örneğin Jubilee yada Angel) Magneto`yu yenilecek kadar oyalayabilir, dikkatini dağıtabilir hatta yenebilir.

Buna rağmen, bazı güç seviyeleri vardır. Kozmik güçlere sahip karakterlerle, sokaklarda adaleti sağlayanlar arasında uçuruma varan güç farkları olması kaçınılmazdır. Ne kadar iyi hazırlansa da, akıllı olsa da, DC evreninin yaşayan en iyi dövüşçülerinden olsa da, alet edevatları olsa da Batman nihayetinde insandır ve sıradan bir serserinin kurşunu ile ölebilir. Ancak normal insanların hiç biri, hiçbir koşulda Superman yada Green Lantern gibi karakterlere herhangi bir hasar veremezler. Bu tür karşılaştırmaları yaparken, belli seviyenin üstündeki güçlerle altındakileri karıştırmadan ilerlemek gerekir.

http://partner-ad.photobucket.com/groups/m75/FHR5Z63MVJ/birthright1.jpg

Bununla birlikte, kendimce bazı güçlerle ilgili bir skala oluşturmanın doğru olduğunu düşünüyorum. Bu tür güçlere sahip olanların, daha alt gruplara nazaran çok daha kuvvetli olacağını kesinlikle öngörebiliriz. Başlayalım :

1-Gerçekliği değiştirme

Kozmik pek çok varlığın dışında, Franklin Richards, Scarlet Witch gibi karakterler Phoenix ve Galactus gibi evrensel güçlere kafa tutacak kadar büyük bir potansiyele sahip olabilirler. Karşınızdaki kişi, tek bir düşünce ile bir şeyleri yoktan var yada vardan yok edebiliyorsa, başka gerçeklikler yaratıyorsa, bu zirveyi oluşturan türde bir güçtür. Benzer türde güce sahip değilseniz, basitçe o karakterin dengi değilsinizdir. Doğal olarak gerçekliği değiştirenlerin zaman ve uzayı, enerjiyi, maddeyi yada diğer karakterlerin zihinlerini de değiştirebileceğini hesaba katmalısınız. Bu yüzden, 1. grup doğal olarak alttaki bütün diğer guplara ait güçleri kapsar.

2-Uzay ve zamanı değiştirme

Zaman içinde seyahat, büyük ölçekli yada bireysel olarak yer değiştirmeler hem karşıdakini yenmek hem de kendini kurtarmak için çok büyük fark yaratabilir. Siz, o karaktere karşı istediğiniz kadar iyi hazırlanıp tuzaklar kurabilirsiniz. Ancak aniden önünüzden kaybolup bambaşka bir yerde ortaya çıkarsa yada binbir türlü koruma önlemi aldığınız tesise istediği anda girip çıkabilirse, bu karşı konulacak türde bir güç değildir. Keza, güçlü bir karakteri çocukluğunda öldürmek için geçmişe gidebiliyor yada gelecekten elinde teknolojik aletlerle geri dönüyorsa bu da skalada üst sıraları zorlayan türde bir güçtür. Söylemeye gerek yok,  uzay yada zamanı bükmede etki alanı ne kadar genişse o kadar güçlü olacaklardır. Zamanda beş saniye geri gitmekle, beş milyar yıl geriye gitmek elbette aynı şey olamaz.

3-Enerji oluşturma

Enerji derken aklınıza doğal olarak yıldırımlar ve çatırdayan elektrik enerjisi gelmesin. Burada bahsedilen "her türden enerji" olmalıdır. Manyetizma, yer çekimi, ısı (artışı yada düşüşü yani ateş yada buz), elektrik, plazma, yaşam yada ölüme dair pozitif/negatif enerjiler ve şu an aklımıza gelmeyen pek çok çeşit enerjiyi buraya ekleyebiliriz. Bu enerji alanlarını oluşturabilen karakterler, elbette bunun gücüne göre değişseler de evrenin temel kanunlarından birine karşı geldikleri için (yoktan enerji elde etme) oldukça güçlüdürler. Fazla örnek vermeye gerek yok, sağından solundan, gözünden, ellerinden envai çeşit ışınlar çıkaranların çoğu potansiyel olarak çok yüksek güçlere ulaşabilirler. Ancak doğal olarak manyetizma ile Dünya`nın kutupsal alanını değiştiren adamla, ateş yakıp birinin elbiselerini tutuşturan adam aynı güce sahip değillerdir.

4-Telepatlar

Esasında telepatları, bu skalada bir yere konumlandırmak kolay değil. Zira doğru zamanda geldiklerinde, en üst dereceden birinin bile zihnini kontrol edip pratikte ondan daha güçlü olurlar.

Buradaki tek engel, yukarıda da değindiğim gibi çoğu karakterin telepatiye ve ele geçirilmeye karşı belli savunmalarının olmasıdır. Gerçekliği değiştirenlerin zihni genelde kontrol edilemeyecek kadar karmaşıktır. Uzay-zamanı bükenler ise ya belli savunmalar yada belli teknolojiler ile buna karşı koyabilirler. Enerji oluşturanlar ise görece olarak daha açık olsalar da güçleri bazen, telepatik alanları etkileyecek şekilde gelişmiş olabilmektedir. Bu yüzden telepatların neler yapabileceğini tahmin etmek zor olsa da ben onları bu seviyede sınıflandırıyorum. Tabi her zaman birr telepat, çok daha güçlü bir başka insanımsı varlığın zihnini kontrol edip en tepeye yerleşebilir.

5-Fiziksel güçleri olanlar

Kas kuvveti, dayanıklılık, iyileşme, zıplama, uçma, vücudunun şeklinini yada büyüklüğünü değiştirme, hızlı koşma/uçma (zamanda seyahat edecek kadar hızlıysa diğer gruba ait olabilir) gibi güçler oldukça havlı olsalar da yukarıdaki gruplarla aynı seviyede değillerdir.

Bundan, daima güçsüz oldukları akla gelmesin. Hulk, Thing yada Wonder Woman gibi sadece güçlü ve dayanıklı olanlar, pek çok enerji üreten karakteri çok rahatlıkla yenebilirler. Burada gücün seviyesi önemlidir, arabaları yada insanları sağa sola fırlatabilen bir adamla, gezegenin kabuğunu kırabilen adam arasında bariz bir fark olduğu bellidir.

6-Sezgisel/algısal/duyusal güçler

Temelde dövüş yada müsabaka konusunda işe yaramasa dahi, bu tür güçlere sahip olanlar dövüşün dışında da hikayede çok kritik rol oynarlar.

7-Dövüşçüler yada normal insanlar

Evet, en iyi dövüşenler maalesef listenin sonundalar. Esasında bu bir zorunluluktan dolayı ortaya çıkıyor. Herhangi bir gücü olmayan adam, kahraman olabilmek için eğitimle, tekrarla ve tecrübe ile kendisini dövüş sanatlarında geliştiriyor. (Captain America, Batman, Nightwing, Punisher ve benzerleri) Ancak bu ne kadar iyi dövüşürlerse dövüşsünler, potansiyel olarak daha üst kademe güçlerle her istediklerinde aşık atacakları anlamına gelmez.

Evet Batman yada Captain America`nın defalarca kez diğer gruplardan adamları yendiğine şahit oluruz. Ancak bunda savaş alanını kendi yaratmaları ve şartları kendilerine göre kullanmalarının payı vardır (yazarların öyle istediği kısmını elesek bile). Bu yüzden potansiyel olarak en düşük tehlikeyi oluştururlar. Tabi bu sıklıkla göz ardı edilip çok büyük avantaj sağlamalarına neden olur o da ayrı bir inceleme konusudur.

8-Büyücüler, teknotratlar, çok zeki bilim adamları

Bu grubu, en güçsüz olarak nitelendirmiyorum ancak bir yere koymak gerekiyordu. Büyücüleri yada bilim adamlarını karşılaştırırken büyülerin/alet edevatın doğasına ve çapına bakmak gerekir. Bunlar sayesinde enerji üretiyorsa 3. gruba ait olur, maddeleri değiştiriyorsa ise bir üsttekine. Yani büyü yada teknoloji ile ne yapabildiğine (ve ne kadar büyük güçte yapabildiğine) bakmak gerekir.

Tabi 1. grubun hepsini kapsadığını söylemenin yanı sıra birden çok kategoriye dahil olanlar var. Örneğin Silver Surfer, Black Bolt, Superman, Flash ilk aklıma gelenler. Örneğin Flash, fiziksel güçlülerden sayılsa da uzay-zamanı bükebildiği ve zamanda yolculuk edebildiği için daha üst kategoriye dahil etmek gerekir. Keza enerji oluşturanlardan Cyclops, fiziksel olarak normal insanken Black Bolt fiziksel olarak da büyük bir güce sahiptir.

http://i1030.photobucket.com/albums/y369/ShoryukenToTheChin/Galactus/galactus-silver-surfer-wallpaper.png

Bu bilgiler ışığında, bazı "X vs Y kim yener?" diye sormadan önce, listeye göre çok dikkatli düşünürseniz net sonuçlara ulaşırsınız. Yine eğlence olması açısından birkaç pratik yapalım :

Wolverine ve Batman sevdiğim karakterlerdir. Ancak şöyle düşünelim :

Kemiklerinin adamantium ile kaplı olması ve kırılamaz olması müthiş bir şey. Ancak metali kontrol eden bir adam bu adamantiumu vücudundan çıkarabilir (Magneto), maddeleri dönüştüren biri bu adamantiumu başka bir şeye dönüştürebilir (Warlock, Silver Surfer), Muramasa kılıcı gibi bazı şeyler iyileşme gücünü engelleyebilir, geçmişe giden bir karakter anne babasını uykusunda öldürebilir, gerçekliği değiştiren biri hiç var olmamasını sağlayabilir (Scarlet Witch), çok büyük hasarlara dayansa da belli fiziksel kuvvettin üstündekiler öyle büyük darbeler vurabilirler ki kendi standardına göre uzun süreler kendine gelemeyebilir (Hulk, Think, Juggernaut, Thor).

http://www.virtualfunzone.com/slike/misc/Shocking_Moments_in_Comic_Book_History/Shocking_Moments_in_Comic_Book_History12.jpg

Batman için düşünelim, nette Batman`in yeterli hazırlıkla herkesi yenebileceği düşünülüyor. Yada yenildiği bir adamı yeterince incelerse, takıntılı da olduğu için tüm vaktini harcayıp o adamı yenecek bir yol bulabileceği söyleniyor. Açıkçası ben de buna inanıyorum ancak başka ihtimalleri de unutmamak gerekiyor.

Ya karşılaştığı o adam, Batman`i bir saniyede öldürürse (Flash) savaşamayacağı bir platforma çekerse (Aquaman), bir yolunu bulup hasar veremeyeceği kadar dayanıklı yada hızlı ise (Superman) iradesi güçlü olsa da zihnini kontrol edecek kadar iyi bir telepatsa (Martian Manhunter)  ne olacak? Ayrıca Batman`in hazırlandığı durumda bu diğer karakter de hazırlanır ve o da ona göre bir taktik sunarsa? Batman, tam bir taktik deha olabilir ancak fiziksel gerçekliğe sıkışmıştır ve limitleri vardır.

Daha üst karakterlerden gidelim, yine çok sevdiğimiz bir karakter olan Cable, Marvel Evrenindeki en güçlü mutantlardan biridir. Franklin Richards ayarında tüm evreni değiştirecek gücü olmasa da telekinetik olarak koca bir adayı gökyüzünde tutabilir, Hulk gibi adamları yere serebilir yada Silver Surfer`in yıldızların enerjisine bile dayanan kayağını kırabilir. Fakat limitleri nereye kadar?

Adayı gökyüzünden tutsa da Dünya`yı yörüngesinden çıkaramaz, yere serse bile Hulk çok çabuk toparlanır ve kısa süre sonra çok daha sinirli (ve daha güçlü) olarak geri gelebilir, kayağını kırsa da Surfer onu aynı hızla geri onarıp Cable`ın güçlerini kısıtlayabilir.

http://media.comicvine.com/uploads/5/57147/1867975-71.jpg

Daha güçlü karakterlere doğru ilerlemeyi sürdürürsek, Galactus`da Silver Surfer`in tüm o güçlerini aynı anda geri alabilir. Keza Odin`de Thor`un çekicini alabilir yada insan formunda Dünya`ya sürebilir. Bu noktada Thor yada Surfer`in ne kadar hızlı, güçlü, dayanıklı olmalarının yada gerektiğinde ışınlanıp zaman yolculuğu yapabilmelerinin anlamı yoktur. Zira karşılarındaki de aynılarını hem de çok daha büyük ölçekte yapabilmektedir.

Tüm bu bilgiler ışığında ve bir de karakterleri çok iyi bildiğinizde çok rahatlıkla "bu yenebilir" diyebilirsiniz. Ancak, yine de hikaye gereği yazarların tercih edeceği sonucun çıkacağını unutmayın. Bir de eğer geçmişlerinde karşılaşmaları varsa, referans olarak kabul etmek daima iyi bir çözümdür.

Cihan "Shevarash" TÜRE
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: alan ford - 25 Kasım, 2012, 10:21:24
  Kalidor yazmadan yetişip son noktayı koyayım. Conan hepsini yener. Bir tek Zagor ile berabere kalmışlığı vardır ki Sıtkı Sıyrıl bile bu maça şike karıştığını kabul etmiştir.
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: kalidor - 25 Kasım, 2012, 10:59:15
Alıntı yapılan: alan ford - 25 Kasım, 2012, 10:21:24
  Kalidor yazmadan yetişip son noktayı koyayım. Conan hepsini yener. Bir tek Zagor ile berabere kalmışlığı vardır ki Sıtkı Sıyrıl bile bu maça şike karıştığını kabul etmiştir.

Aynen... Other heros fight, Conan kills  ;D
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: hennessy - 25 Kasım, 2012, 11:11:20
Conan hepsini yener mi kısa ve öz bu karakterlerden biri kafasına bir kurşun sıktığı an COnan sadece tarih olur...
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: kalidor - 25 Kasım, 2012, 11:16:05
Conan'ın Kimmeryalılara has kalın kafasına kurşun kolay kolay işlemez  ;)
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: hanac - 25 Kasım, 2012, 14:38:19
Alıntı yapılan: kalidor - 25 Kasım, 2012, 11:16:05
Conan'ın Kimmeryalılara has kalın kafasına kurşun kolay kolay işlemez  ;)

Yenilmezler (Avengers) filminde Bruce Banner kafasına kurşun sıktığını söylüyordu.

1 sn sonra Hulk kurşunu tükürmüş.  :)

Yani ? Anlayan anladı, böyleyken böyle işte.
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: rumar80 - 25 Kasım, 2012, 17:23:36
Alıntı yapılan: hanac - 25 Kasım, 2012, 14:38:19
Yenilmezler (Avengers) filminde Bruce Banner kafasına kurşun sıktığını söylüyordu.

1 sn sonra Hulk kurşunu tükürmüş.  :)

Yani ? Anlayan anladı, böyleyken böyle işte.


  Taş gediğine oturtulmuştur.
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: hennessy - 25 Kasım, 2012, 17:42:15
Alıntı yapılan: hanac - 25 Kasım, 2012, 14:38:19
Yenilmezler (Avengers) filminde Bruce Banner kafasına kurşun sıktığını söylüyordu.

1 sn sonra Hulk kurşunu tükürmüş.  :)

Yani ? Anlayan anladı, böyleyken böyle işte.

Beyin olmayan karakterin durumu anlayan anladı
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: hennessy - 02 Aralık, 2012, 22:16:51
Off-topic Özel Dosya: E-Kitap vs. Normal Kitap

(http://www.wtop.com/emedia/wtop/23/2390/239085.jpg)

Normalde AltEvren'i hiçbir şekilde kişisel fikirlerimi yayınladığım bir platforma dönüştürmemek için çaba sarfediyorum, fakat sadece tek bir yazılık bir istisna yapacağım. Hayatta en çok sinirlendiğim şeylerden birisi, kendisini olmadığı gibi göstermek için uğraşan insanlardır. Bu E-Kitap konusu da, ne yazık ki böyle insanların sık sık karşımıza çıktığı, hatta, e-kitapların kafamızdaki imajını, neredeyse kontrol altına aldıkları bir konu haline gelmeye başladı.

"Ayy, ben kitabı koklamadan, ellemeden okuyamam" gibi laflar, e-kitapların sağladığı konfor ve kolaylıkların yok sayılmasına yol açıyor. Ben, normal kitap okumayı e-kitap okumaktan daha çok seviyorum – fakat e-kitapların böyle şov amaçlı bir şekilde karalanması beni çok irite ediyor.

Bu yazıdaki temel argümanım şu: Elbette kitap okumayı, e-book okumaktan daha çok sevebilirsiniz. Elbette e-kitap okumanın aynı havayı vermediğini düşünebilirsiniz. Elbette kitap okumak, sizin için sadece kitabın içeriğini almanın dışında hazlar veriyor olabilir. Fakat, e-kitap okuyamadığınızı (okumadığınızı değil, okumak istemediğinizi değil, okumamayı tercih ettiğinizi değil, okuyamadığınızı) iddia ediyorsanız, ya e-kitabın tam olarak ne olduğunu bilmiyorsunuzdur, ya da şov yapıyorsunuzdur.

Bu, benim e-kitaba uzak olan, e-kitabın gerçekten ne olduğunu öğrenmek isteyen insanların e-kitap ile ilgili aradığı her türlü temel bilgiyi bulabileceği bir kaynak hazırlama yönündeki bir çabam.

Elbette, off-topic desem de çizgi romanla ilgili bir bölüm de içeriyor.Önemli Rica: Bu yazıdaki fikirlerime katılmayabilirsiniz, veya bu yazıdaki herhangi bir şey için beni eleştirebilirsiniz. Bunu yapacaksanız, lütfen önce yazıyı okuduğunuzdan emin olun. Artık yazıyı okumadan, sadece konu veya sunuş hoşuna gitmedi diye eleştiri yapan insanlardan sıkıldım, yazıyı okumadan yazıldığı belli olan yorumları yayınlamayacağım.

Yazıya ulaşmak için buraya tıklamanız yeterli.

https://dl.dropbox.com/u/33319120/E-Kitap%20vs.%20Normal%20Kitap.pdf
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: hennessy - 02 Aralık, 2012, 22:40:37
Sevgili berkuralcan bu güzel makaleyi okuyunca bende bir e reader almayı düşünmeye başladım sayende :) peki ne tavsiye edersin türkiyede hangisi bulunur bütçeye ve okuma kalitesine göre hangisi bize göredir Renkli mi alacağız renksiz mi.Türkiye de nerden alacağız.Malum artık yurt dışından getirmek sıkıntılı birde garanti sorunu olduğundan Türkiye'den almak daha mantıklı.
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: berkuralcan - 04 Aralık, 2012, 08:59:17
Türkiye'de bunların hepsi bulunuyor, gerek iPad vs. gibi renki tabletler, gerek e-mürekkep teknolojili e-Reader'lar... Türkiye'de bunları büyük kitap satış mağzalarından (Remzi Kitabevi, D&R vs.) bulmanız veya internetten idefix, GittiGidiyor gibi adreslerden satın almanız mümkün. iPad ve tabletler zaten her türlü teknoloji dükkanında bulunuyor.

Yazının son sayfası "Hangisi bize göredir" ile ilgili zaten, o biraz sizin vermeniz gereken bir karar :)

Benim tavsiyem, daha çok ne okuyacağınıza karar verip öyle bir tercih yapmanız. iPad'lerin fiyatları daha yüksektir, fakat e-Reader'lara göre daha çok şey yaparlar - daha geniş bir okuma yelpazesi sunarlar. O yüzden, hem çizgi roman okurum, hem dergi okurum, hem albüm formatında kitaplar okurum (bol resimli, vs.) hem de kitap okurum derseniz iPad'ler daha doğru olacaktır.

Ama öte yandan, iPad'ler dijital görüntüleri nedeniyle sonuç olarak bilgisayardan okumanın getirdiği bazı rahatsızlıkları (göz yormak, kitap okumakla "aynı şey olmamak" gibi) da getirebilirler. E-Reader'lar dediğim gibi hem daha ucuzdur, hem de sadece kitap okuyacaksanız tabletlerle karşılaştırılamayacak kadar iyi bir okuma deneyimi sunarlar. E-Reader'dan kitap okumakla, normal bir kitap okumanın - okuma anlamında - neredeyse hiçbir farkı yoktur, hatta atıyorum 1000 sayfalık kitabı taşımamak, sayfa çevirmekle "uğraşmamak", "Search" fonksiyonuyla istediğiniz bilgiye anında ulaşmak gibi artıları bile olduğu söylenebilir.

O yüzden, sonuç olarak daha çok ne okuyacağınıza göre bir karar vermeniz en mantıklısı olur :)
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: hennessy - 04 Aralık, 2012, 09:03:17
sevgili Berk cevabın için teşekkür ederim kitap okumak için düşündüğümden i pad'e sıcak bakmıyorum.Ama araştırmalarına göre tavsiye edebileceğin bir model varmı?
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: kalidor - 04 Aralık, 2012, 09:22:17
Tableti felan geçtim, artık 106 ekran TV'den okuyorum. Bilgisayarı TV'ye bağlıyorum, gözüm ancak doyuyor :D

(http://img825.imageshack.us/img825/9360/adszxbr.jpg)
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: hennessy - 04 Aralık, 2012, 09:24:18
sevgili kalidor onu evde samsung led tv ile bende ediyorumda malum metroda ve vapurda bunla dolaşırsam deli derler sanırım bana :)
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: kalidor - 04 Aralık, 2012, 09:27:09
Abi eskiden filmlerde görürdük, zenciler omuzlarında kocaman teyp taşırlardı. Sen de biraz ufağından TV taşırsın :)
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: s.b - 04 Aralık, 2012, 09:28:02
Siz "aşmışsınız" artık anlaşıldı.
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: hennessy - 04 Aralık, 2012, 09:28:43
Alıntı yapılan: kalidor - 04 Aralık, 2012, 09:27:09
Abi eskiden filmlerde görürdük, zenciler omuzlarında kocaman teyp taşırlardı. Sen de biraz ufağından TV taşırsın :)

Kardeş o zencilere gitmene gerek yok bendeniz 18 yaşlarda sırtımda çift kaset çalarlı teyp ile sokaklarda pink floyd dinleyerek dolaşmışlığım var
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: rumar80 - 04 Aralık, 2012, 11:23:29
  Kitabı elinde tutmanın, kütüphanede yer kaplamasının, arada rafları düzenlemenin, kitabın sayfalarını karıştırıp "çaktırmadan" sonuna bakmanın tadı başka bir yerde yoktur....
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: berkuralcan - 04 Aralık, 2012, 12:03:04
Alıntı yapılan: hennessy - 04 Aralık, 2012, 09:03:17
sevgili Berk cevabın için teşekkür ederim kitap okumak için düşündüğümden i pad'e sıcak bakmıyorum.Ama araştırmalarına göre tavsiye edebileceğin bir model varmı?

Amaç kitap okumaksa zaten e-Reader kesin doğru karar. Model tavsiyesi olarak, ben bu cihazlar ilk çıktıklarında iRiver Story isimli bir modeli almıştım, çok zor günler geçirdi ama hala aslan gibi çalışıyor :D Bu yüzden yeni ürünlere çok hakim değilim. Bu ürünlerin alası Amazon'un çıkarttığı Kindle'dır. Kindle'ın tek sorunu Amazon'a biraz bağlı olması, ve epub dosylarını (en yaygın e-kitap dosyası) önce "convert" etmeye gerek duyması. Bunun dşında piyasanın lideri Kindle şu an, tabi sadece Amazon'dan getirtilebiliyor:

http://www.amazon.co.uk/gp/product/B0051QVF7A/ref=amb_link_172658027_2/279-3012193-4989050?ie=UTF8&nav_sdd=aps&pf_rd_m=A3P5ROKL5A1OLE&pf_rd_s=center-1&pf_rd_r=0DNEHG4VEVKEYVRDH5TT&pf_rd_t=101&pf_rd_p=350429807&pf_rd_i=468294

Bunun dışında idefix'in şöyle bir bölümü var: http://www.idefix.com/ekitap/cihazlar.asp

Buradaki "e-ink" ekran olanların hepsi makul gözüküyor, ama tabi benden daha iyi bilen birine sormanızda, veya kendi ihtiyaçlarınıza göre detaylı bakmanızda fayda var.

Alıntı yapılan: kalidor - 04 Aralık, 2012, 09:22:17
Tableti felan geçtim, artık 106 ekran TV'den okuyorum. Bilgisayarı TV'ye bağlıyorum, gözüm ancak doyuyor :D

(http://img825.imageshack.us/img825/9360/adszxbr.jpg)

Bunu ben de yapıyorum :D

Alıntı yapılan: rumar80 - 04 Aralık, 2012, 11:23:29
  Kitabı elinde tutmanın, kütüphanede yer kaplamasının, arada rafları düzenlemenin, kitabın sayfalarını karıştırıp "çaktırmadan" sonuna bakmanın tadı başka bir yerde yoktur....

Yazının neredeyse yüzde sekseni buna karşı yazıldığından çok fazla bir şey söyleyemeyeceğim. :) Buna katılmıyor değilim, ama amaç "kitap okumak" ise, yani "kitap okumayı, kitaplarla ilgilenmeyi ayrı bir keyif, ayrı bir ritüel haline getirmek" değilse, bu cihazların çok keyifli olduğu bir gerçek.
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: rumar80 - 04 Aralık, 2012, 14:24:09
  Benim meselem sadece kitap okumak değil Berk, elimde birçok çizgi roman bilgisayarda okunacak formatta mevcut. Ancak ne zaman okumaya başlasam kısa süre içinde gözlerime ağrı giriyor. Hatta bu nedenle çok istememe rağmen yazdığım Avengers serisine bile ara vermek zorunda kaldım.
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: darkwood - 04 Aralık, 2012, 15:08:00
Bilgisayardan kitap okumak bana her zaman sıkıcı gelmiştir ve bilgisayardan okumaya kalktığım hiçbir kitabın sonunu getiremedim. Şöyle rahat bir köşeye çekilip kitabın güzel kokusunu duymak, okumaya başlamadan sayfalarını özenle çevirip şöyle bir karıştırmanın ve kitabı keyifle okumanın tadını sanırım anlatmaya ise fazla gerek yok.
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: berkuralcan - 04 Aralık, 2012, 15:12:38
Siteye yazdım, "Lütfen okumadan yorum yapmayın" diye, buraya taşınamadı tabi o :D

Umar Abi, darkwood üstat, kesinlikle anlıyor ve katılıyorum, bilgisayardan okumak gerçek anlamda bir işkence, benim yazının bütün temeli de buna dayanıyor zaten :)

Amacım bilgisayardan kitap okumayı, çizgi roman okumayı savunmak değil - bundan ben de nefret ediyorum, yazıdan birkaç kısımla açıklamaya çalışayım:

"Bir önceki sayfanın görselinden görebileceğiniz gibi, e-kitap okumanın temel olarak üç metodu var.

(...)

"Bilgisayardan kitap okumak öyle bir şey ki, "e-kitap okumak", "dijital kitap okumak" ve benzeri  kavramlar kullandığı-
nızda, insanların aklına ilk (ve çoğu zaman tek) gelen şey bu oluyor. İnsanlar "e-kitap okumak" demenin, bilgisayardan, internetten kitap okumak olduğuna o kadar emin oluyorlar ki, aslında "Ben dijital kitap / e-kitap okuyamıyorum" diyen insanların çok çok büyük bir bölümü, kitap okumanın başka bir formu olduğundan habersiz bir şekilde bu cümleyi söylüyorlar.

Yani, büyük ölçüde, dijital kitap okuyamadığını iddia eden, dijital kitaplardan nefret eden insanlar, sadece bilgisayardan kitap okumayı sevmiyorlar, ve başka bir alternatif olmadığını sandıkları için, genel olarak dijital kitap olayına karşı olduklarını savunuyorlar.

Bilgisayardan kitap okumak, gerçekten de bir eziyet. Birincisi,bilgisayarın karşısında ne yaparsanız yapın, kitap okumanın "doğal" geldiği bir pozisyona geçemiyorsunuz. Sürekli fiziksel bir sıkıntı içinde olduğunuz gerçeği, kitap okumaya kendinizi verememenize yol açıyor; ister masaüstü bilgisayarınızın karşısında, bir ofis sandalyesinde olun; ister rahatlığınızı en üst seviyeye çıkarmanız için laptop, hatta netbook'unuzla yatağınızda yatıyor olun, bilgisayarların temel olarak kitap okumak için tasarlanmamış olmaları, sizin keyifli bir okuma deneyimi yaşamanızı engelliyor.

İkincisi, bilgisayarların parlak ekranları, özellikle bu ekrana uzun süre bakmaya alışık olmayanları kısa sürede yoruyor,
ve - yine, kitap okumak için tasarlanmamış olduklarından -  bilgisayar ekranları bir süre sonra gözünüzü gerçek anlamda ağrıtarak ve/veya acıtarak okumayı bırakmanıza yol açıyor"

(...)

[i-Pad'ler]

Görüntü bazında, iPad her ne kadar teknik olarak bilgisayar ekranına fazlasıyla benzese de, daha temiz bir görüntü
sunduğu, ve okuma uygulamalarıyla, okuma keyfinizi arttıracak pek çok özellik barındırdığı için (parlaklığı gözünüzü
rahatsız etmeyecek şekilde ayarlama, arka plan rengi seçme, fontları istediğiniz boyutlara getirme, karanlık ortamlar
için farklı okuma şekilleri sunma, vs.), bilgisayardan çok daha rahat bir okuma seçeneği sunuyor.

Ama yine de, sonuç olarak size dijital bir görüntü sunuluyor. Baktığınız ekran, kitap okumak çeşitli yöntemlerle ne
kadar etkili hale getirilmiş olunursa olunsun, sonuçta bir bilgisayar ekranı, ve eğer sizi rahatsız eden bu dijital görüntünün kendisiyse, iPad ve diğer tabletler bilgisayardan çok da fazla bir fark teşkil etmiyor.

(...)

[E-Reader'lar]

Bunlar, sadece ve sadece e-kitap okumak için tasarlanan, başka bir teknik özellikleri olmayan, ufak çaplı, ufak kapasiteli, çok daha pahalı olmayan, ve eğer dijital kitap okumak istiyorsanız, tek kelimeyle harika olan aletler. Biz, e-kitap okumayı savunurken, e-kitapların okuma keyfini verebileceğini söylerken, işte bu aletleri kastediyoruz, iPad, tablet veya bilgisayarları değil.

Bunlardan farklı olarak, e-Reader'lar size dijital bir görüntü sunmuyorlar. Ekrana baktığınızda, ışık veya parlaklık görmüyorsunuz (e-Reader'ları karanlıkta okuyamasınız!), mat bir arkaplana bakıyorsunuz, dolayısıyla gözünüzün ağrıması, gözünüzün yorulması gibi bir durum olmuyor. Yazılar mı?

Yazılar, e-mürekkep denen bir teknoloji ile size sunuluyor, ve tahmin edin neyle tıpatıp aynı görüntüye sahipler?

Evet, mürekkep ile.

E-kitaplarda, ışıksız bir arka plan ile, mürekkep görüntüsü birleştiriliyor. Ortaya çıkan görüntünün, kitap okuma hissine ne kadar yakın bir his olduğunu anlatmak veya göstermek zor - çünkü sonuç olarak göndereceğim resimlere de
bilgisayar ekranından bakıyorsunuz, fakat eğer bana güvenecekseniz, şunu söyleyebilirim: neredeyse tamamen aynı
his.
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: hennessy - 21 Aralık, 2012, 21:12:41
Stan Lee Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?

http://www.altevren.net/index.php/cizgi-roman-yazlar/genel/455-fs-iv-stan-lee-tanr-m-eytan-m
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: yunusmeyra - 21 Aralık, 2012, 23:11:18
"..4- Dördüncüsü, ve belki de en önemlisi, Stan Lee bugün olduğu gibi, o gün de popülist bir adamdı. Jack Kirby ve özellikle içine kapanık olmasıyla bilinen Steve Ditko'nun aksine, Stan sık sık fan'larla yazışır, konvensiyonlara katılır, çizgi film ve filmlerde oynar, sık sık Marvel'ın "yüzü" olduğunu insanlara hatırlatırdı; bunu yapmaya bugün de devam ediyor.
  Bu, yaşadığımız dünyanın bir gerçeği. Bir konuda iyi olmak, eğer kendinizi pazarlayamıyorsanız, çoğu zaman yeterli olmuyor. Edison, bu yüzden Tesla'dan çok daha başarılı, zengin ve ünlü oldu. Bu yüzden, Steve Jobs öldüğünde bütün dünya ayağa kalktı, ama Dennis Ritchie öldüğünde çok az insanın ruhu duydu. Stan Lee'nin, kendisiyle birlikte çalışan çizerlere göre avantajı buydu..."

yazıda yukarı alıntıladığımız yargıları destekleyen bir çok "öz" bilgi var ve jack kirby ile ve diğer bir çok çizer-yazar'la yapılan röportajlarda bunları destekleyen şeyleri okuyabiliyorsunuz..altevren"'deki yazı ve yorumlar bu açıdan ufuk açıcı..okunmalı ve okutulmalı derim..biliyorsunuz nerdeyse roy thomas ve diğer yazar ve çizerler kadar "conan"da bile stan lee" imzasının ve katkısının olduğunu düşünen bir kuşağız..  ;)
açıkçası bir dönemin en marka ve ekol ismi olarak anılması dışında ;ne "comics" in babası,ne "kralı" ne de bir dönemin başlatıcısı olarak görmek isterim (itiraf etmeliyim ki bir dönem her şeyi "stan lee" yapmış dediğim bir "geek" dönemim vardır  ;D ) yani bugün çizgi roman ciddiye alındığı ve tartışıldığı ölçüde "kral çıplak!" diyenlerin seslerini daha rahat duyacağız..
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: hennessy - 24 Ocak, 2013, 22:53:38
Buse Gülcan güzel bir Berlin yazısı....

Berlin - City of Stones
(http://d1301.hizliresim.com/15/s/jb6dt.jpg) (http://bit.ly/c25MCx)

Almanya'da son yıllarda, özellikle Amerika'nın iki devi, Marvel ve DC Comics etkisiyle, sonrasında Alman yazar ve çizerlerin yeni yeni adını duyurmaya başlamasıyla çizgi romana olan ilgide büyük bir yükseliş var. Bu eğilim sayesinde birçok yeni yayınevi kuruldu,  köklü olanlar ise daha çok yazar ve çizer arayışına girerek yayınlarını hızla çoğaltmanın peşine düştüler.

Sadece Amerika'nın, Fransa'nın ve İtalya'nın kendine has çizgilerinden oluşan hikayelerini okumak Almanya'yı tatmin etmedi tabi. Bunun üzerine yavaş yavaş  yetişkin ve genç insanlar için yeni grafik romanlar yayınlanmaya başlandı, özellikle Almanya'nın kendi tarihi üzerinde durduğu eserler  çok beğenildi ve bazıları Türkçe'nin de içinde olduğu birçok yabancı dile çevrildi.

I. Dünya Savaşı sonrasında alınan beklenmedik sonuçlar, sonrasında Faşizm-Cinsiyetçilik-Antisemitizm gibi bir çok farklı kavramı beraberinde getiren buhranlı Weimar Dönemi  ve  toparlanma çabaları, en sonunda  Adolf Hitler'in yavaş yavaş ülkeyi etkisi altına almasıyla hızla çöküşe doğru giden karanlık Almanya tarihi, kitaplara en çok konu olan temalardı. Bunun  ilk "başarılı" örneklerinden biri Amerikalı yazar ve çizer Jason Lutes'un Berlin üçlemesi oldu. İlk kitap Taş Şehir 2003, ikinci kitap Duman Şehir (Kurşuni Şehir) ise 2008 yılında Carlsen etiketiyle çıktı. Üçüncü kitap henüz yayınlanmadı,  Lutes'un söylediğine göre üçlemenin bu son kitabı muhtemelen 2015 tarihinde yayınlanacak.

Bu uzun sürenin nedenini benim gibi merak edenler için Lutes, disiplinli olmadığını, yazmaya başlamadan önce çok araştırma yaptığını ve yavaş çalıştığını, bu yüzden sürecin ağır ilerlediği cevabını veriyor.

Bu röportajı, şu linkten de okuyabilirsiniz:

http://www.spiegel.de/kultur/literatur/us-comiczeichner-jason-lutes-das-hakenkreuz-ist-in-den-koepfen-der-menschen-a-302597.html

(http://d1301.hizliresim.com/15/s/jb6gt.jpg) (http://bit.ly/c25MCx)

Hikaye, burjuva sınıfına mensup bir ailenin baskılarından ve beklentilerinden sıkılan sanat öğrencisi Marthe Müller'in Köln'den Berlin'e seyahat ederken,  o dönemin en önemli ve etkili dergisi Die Weltbühne(dünya sahnesi)'nin politik yazarlarından biri olan Kurt Severing ile trende karşılaşmasıyla başlıyor. Marthe, Berlin'deki insanların farklılığından, koşuşturmacalarından ve canlılığından etkileniyor,  şehri "anonim şehir" olarak nitelendiriyor ve daha önce hiç ziyaret etmediği bu kenti keşfetmeyi arzuluyor. Bu keşif sırasında ikinci karakterimiz Kurt ile aralarında duygusal bir bağ oluşuyor ve onu da bu sürece ilave ediyor.

(http://d1301.hizliresim.com/15/s/jb6j0.jpg) (http://bit.ly/c25MCx)

Kitap aslında 1919 ve 1933 yılları arasındaki Weimar Dönemi olarak adlandırılan geçiş dönemini anlatıyor. Fakat bu geniş Cumhuriyet dönemi direkt olarak yansıtılmıyor. Bu süreç, iki ana karakterin -Kurt ve Marthe- ve diğer yardımcı karakterlerin hayatlarındaki küçük kesitlerin etrafında şekilleniyor. Bu nedenle roman,  yarı kurgusal,  yarı tarihi-gerçek bir nitelik taşıyor.



Taş Şehir'de klişe tabirle o döneme damgasını vurmuş birçok gazeteci, politikacı ve devrimci de yer alıyor. Özellikle bugün Weltbühne denilince akla ilk gelen ve pasifist özelliğiyle tanınan gazeteci Kurt Tucholsky, sonrasında, yazdıklarından dolayı büyük tepki toplamış, bir süre hapis yatmış ve en sonunda toplama kamplarında verem olduktan sonra işkenceler sonucu öldürülen Nobel ödüllü gazeteci  Carl von Ossietzky  ve bu zorlu dönemde sesini duyurmayı başarabilen, kadın hakları savunucusu Helene Stöcker, kitabı okurken farklı zamanlarda karşımıza çıkıyor ve eserin okunma zevkini kat kat artıyor.

Aynı zamanda hikayede Tucholsky'nin (bu yazıda Severing ile Tucholsky'i aynı kişi olarak almamda bir sakınca görmüyorum ,bana göre  -doğru ya da yanlış- gözle görülür biçimde bir atıf söz konusu çünkü) bir dönem yazdığı yazıların ülkesindeki  insanlar için hiçbir şey ifade etmediğini ve herhangi bir şeye çözüm üretemediğini düşünmesi sonucunda yaşadığı bunalım gibi küçük ayrıntılardan,  Almanya Komünist Partisi kurucuları Rosa Luxemburg ve Karl Liebkrecht'in devlet destekli birliklerle öldürülmelerine kadar bir çok önemli olay da mevcut kitapta. Hikayenin sonuna gelindiğinde ise  "Blutmai"  yani kanlı 1 Mayıs Kutlamaları bizi karşılıyor.Farklı zamanlarda, buna Türkiye de dahil, dünyanın birçok yerinde  yaşanan çatışmalar, Almanya'da da kendini gösteriyor ve işçi sınıfındakilerin ve onların dışındaki sivil insanların da hayatlarını kaybetmesi gibi çok ağır sonuçlara neden oluyor.

(http://d1301.hizliresim.com/15/s/jb6kv.jpg) (http://bit.ly/c25MCx)

Kitapta dikkatimi çeken ufak bir not eklemek isterim. Okuduğunuzda fark edeceğiniz gibi çizimlerde hiç "Hakenkreuz" yani bizim "Gamalı Haç" olarak adlandırdığımız sembol kullanılmamış. Jason Lutes bir röportajında bunun nedenini şöyle açıklıyor:

Bu sembolün etkisi bugün için hala çok güçlü.Birçok insan bu sembolün ne anlama geldiğiyle ve Nazilerin ne yaptığıyla ilgili düşünmek istemiyor, çünkü zaten her şeyi tam olarak  bildiklerine inanıyorlar. 20'li yıllarda gamalı haç sembolü  politik bir partiye aitti ve insanların aklında negatif bir çağrışım yaratıyordu.Benim bu sembolü kullanmayarak ulaşmaya çalıştığım şey, insanların aklına bu olumsuz çağrışımları getirmeden okuyucularıma bir hikaye sunabilmekti.

http://www.welt.de/welt_print/article2618487/Es-geht-auch-ohne-Hakenkreuze.html

Bütün bu anlattıklarıma bakarak Lutes'un eserinin bir-iki hata (bazı yer isimleri ve tarihlerdeki uyuşmazlık) dışında , çok sağlam ve derin bir araştırmanın ürünü olduğunu söyleyebilirim. Açıkçası romanın hikaye kısmıyla değil "gerçeklik" kısmıyla daha çok ilgilendiğim için diğer pek çok insan gibi beğendiğimi de söyleyeyim. Lafın kısası, Almanya tarihinin en dikkat çekici dönemlerinden Weimar Cumhuriyet'inin  sekiz aylık eksiksiz bir özetini okumak , o dönemde yaşanılan "doğruları" ve "yanlışları" görmek ve Tucholsky, Ossietzky ve Kreiser gibi daha nice aydını anmak isterseniz bu kitabı okumak sizi tatmin edecektir. İlgilenenler için son not, kitabın hem İngilizce hem de Türkçe çevirisi mevcut. Türkçesi,  Marmara Çizgi tarafından yayınlandı.

Uzun  giriş yazımdan sonra artık esas konuya dönüp, Taş Şehir hakkında  bir-iki cümle yazabilirim:)

http://www.altevren.net/index.php/farkl-tatlar/471-berlin-city-of-stones
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: omega red - 25 Ocak, 2013, 09:21:01

yazı Berk Uralcan'a değil Buse Gülcan'a ait.
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: hennessy - 25 Ocak, 2013, 09:40:45
Alıntı yapılan: omega red - 25 Ocak, 2013, 09:21:01
yazı Berk Uralcan'a değil Buse Gülcan'a ait.

O zaman bu güzel yazıdan dolayı Buse Gülcan'a teşekkür ederiz.
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: hennessy - 14 Şubat, 2013, 06:24:49
Secret Avengers Yeniden Başlatıldı!

(//)

Marvel NOW adı verilen "yeniden yapılanma" süreci, yeni serilerin çıkması anlamında son günlerine yaklaşıyor. Bugün de, Uncanny X-Men # 1 ile birlikte çıkan en önemli "birinci sayı"mız, geçtiğimiz hafta sona eren Secret Avengers serisinin, yeniden başlatıldığı Secret Avengers # 1 dergisi oldu.

Her ne kadar sadece bir hafta arayla çıkacak iki sayı için seri sıfırlamak saçma bir hareket gibi gözükse de, aslında yeni Secret Avengers serisi ciddi bir konsept değişikliği getiriyor - görebildiğimiz kadarıyla, yazarlarımız "secret" kelimesini, bu sefer sonuna kadar kullanmaya karar vermişler.

Takip etmeyen okuyucularımız için tekrar hatırlatalım, Secret Avengers serisi, Avengers vs. X-Men hikayesine dahil olduğu birkaç sayı dışında, daha gizli, daha "black ops" tarzı çalışan, çoğu insanın varlığından haberdar olmadığı bir casus / süper kahraman takımını konu alıyordu. Hawkeye, Black Widow, War Machine ve benzeri Avenger'ların dahil olduğu bu ekip, geçtiğimiz hafta çıkan son sayı ile birlikte hikayelerini tamamladılar, ve serileri sona erdi.

Bu seri ise, "gizli", "casusluk" ve "black ops" gibi fikirleri korumakla birlikte, "Secret" Avengers konseptini biraz abartmaya kalkmış - şöyle söyleyelim, takım o kadar gizli ki, takımın üyeleri bile üye olduklarının farkında değiller!

Evet, gerçekten değişik ama, durum böyle. Artık Captain America tarafından kurulmuş ve Hawkeye tarafından yönetilmekte olan bir ekip değil Secret Avengers. SHIELD'a bağlı olarak çalışıyorlar, ve tıpkı 2004 - 2005 yılları arasında yayınlanan Secret War serisinde olduğu gibi, her görevden sonra beyinleri "sıfırlanıyor". Böylece, karakterler kendilerini "açan" ve "kapatan" özel kelimeyi ("Reverie") duymadıkça ne yaptıklarını bile bilmiyorlar.

Yine Hawkeye ve Black Widow'un baş rolde olduğu seride, aynı zamanda Hulk, Mockingbird ve Winter Soldier gibi karakterlerin de rol oynayacağı söyleniyor. En ilgi çekici olan kısım ise, Marvel'ın sinema evreninden asıl evrenine katılan (siyahi) Nick Fury ve Phil Coulson'un da takımın bir parçası olması.

Seri, yazar Nick Spencer ve çizer Luke Ross tarafından hazırlanıyor.

http://www.altevren.net/index.php/haberler/476-secret-avengers-yeniden-balatld
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: hennessy - 18 Şubat, 2013, 11:12:01
İşte güzel bir olay daha.Niye ülkemizde çizgi roman satan yerler bunu yapmaz anlamam.zapp comics bunu çok güzel yapıyor burda görmekte çok hoşuma gitti tebrik ederim.

Dinlemek isteyenler için, Podcast'imizin yeni bölümü yayınlandı. Haftanın çizgi romanları konseptini yine biraz esnettiğimiz bu yirmi yedi dakikalık özel bölümde; çizgi roman sektörü, Fransız ve İtalyan ekollerinin Dünya çizgi romanındaki yeri, 2012 yılının satış rakamları ve bu rakamların anlamı hakkında bilgiler bulabilirsiniz.

Aynı zamanda son haftaların belli başlı önemli gelişmelerini de dinleyebileceğiniz Podcast'imizi, her zamanki gibi iTunes üzerinden, Podomatic sayfamızdan, sitemizin ana sayfasının sağ tarafından, veya, doğrudan bu yazının altındaki medya oynatıcıdan dinleyebilirsiniz.

http://altevren.podomatic.com/
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: hennessy - 16 Şubat, 2014, 22:24:16
http://www.altevren.net/index.php/oezel-dosyalar/684-tuerkiye-ve-duenyada-cizgi-roman-corafyas#addcomments (http://www.altevren.net/index.php/oezel-dosyalar/684-tuerkiye-ve-duenyada-cizgi-roman-corafyas#addcomments)

Güzel bir yazı okudum. Aşağıdaki alıntıyı alarak sormak istiyorum. İtalya'dan sonra en çok okunan ülkeler sıralamasında en yukardamıyız Türk okuru. Nedeni eskiden beri basılmış olmaları mı? Amerikan çizgi romanlarının eskiden çok bol olmaması mı? Sizce neden?

İtalyan çizgi romanları dünya genelinde farklı dillere çevriliyor, okunuyor, Amerika'da büyük yayıncıların el attığı, dünya çapında popüler denebilecek İtalyan çizgi roman serileri var - ama sonuç olarak, İtalyan çizgi romanları Türkiye'de yaşadıkları popülariteyi, tabi İtalya haricinde, dünyanın başka herhangi bir yerinde fazla yaşamıyorlar.
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: omega red - 17 Şubat, 2014, 10:02:01
Alıntı yapılan: hennessy - 18 Şubat, 2013, 11:12:01
İşte güzel bir olay daha.Niye ülkemizde çizgi roman satan yerler bunu yapmaz anlamam.zapp comics bunu çok güzel yapıyor burda görmekte çok hoşuma gitti tebrik ederim.

Dinlemek isteyenler için, Podcast'imizin yeni bölümü yayınlandı. Haftanın çizgi romanları konseptini yine biraz esnettiğimiz bu yirmi yedi dakikalık özel bölümde; çizgi roman sektörü, Fransız ve İtalyan ekollerinin Dünya çizgi romanındaki yeri, 2012 yılının satış rakamları ve bu rakamların anlamı hakkında bilgiler bulabilirsiniz.

Aynı zamanda son haftaların belli başlı önemli gelişmelerini de dinleyebileceğiniz Podcast'imizi, her zamanki gibi iTunes üzerinden, Podomatic sayfamızdan, sitemizin ana sayfasının sağ tarafından, veya, doğrudan bu yazının altındaki medya oynatıcıdan dinleyebilirsiniz.

http://altevren.podomatic.com/ (http://altevren.podomatic.com/)

biraz daha sık podcast yayınlasalar güzel olacak. en son ekimde yayınlamışlardı...
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: berkuralcan - 17 Şubat, 2014, 14:46:49
Alıntı yapılan: hennessy - 16 Şubat, 2014, 22:24:16
http://www.altevren.net/index.php/oezel-dosyalar/684-tuerkiye-ve-duenyada-cizgi-roman-corafyas#addcomments (http://www.altevren.net/index.php/oezel-dosyalar/684-tuerkiye-ve-duenyada-cizgi-roman-corafyas#addcomments)

Güzel bir yazı okudum. Aşağıdaki alıntıyı alarak sormak istiyorum. İtalya'dan sonra en çok okunan ülkeler sıralamasında en yukardamıyız Türk okuru. Nedeni eskiden beri basılmış olmaları mı? Amerikan çizgi romanlarının eskiden çok bol olmaması mı? Sizce neden?

İtalyan çizgi romanları dünya genelinde farklı dillere çevriliyor, okunuyor, Amerika'da büyük yayıncıların el attığı, dünya çapında popüler denebilecek İtalyan çizgi roman serileri var - ama sonuç olarak, İtalyan çizgi romanları Türkiye'de yaşadıkları popülariteyi, tabi İtalya haricinde, dünyanın başka herhangi bir yerinde fazla yaşamıyorlar.

Yazıda girmeye çekindiğim detay seviyesine biraz girerek kendim cevap vereyim; İtalya'dan sonra en çok okunan ülkeler sırasında muhtemelen ilk sıralardayız. Eski Yugoslavya sınırları içinde, Bosna, Sırbistan, Hırvatistan gibi yerlerde çok meşhur İtalyan çizgi romanları, Balkanların geri kalanı içinde popülerler, Türkiye'de de durum bildiğiniz gibi. Tahmin ediyorum ki Yugoslavya daha henüz "Yugoslavya" iken en meşhur olduğu yer orasıydı İtalya dışında, ama günümüzde Türkiye İtalya'yı saymazsanız ilk beşe rahatlıkla girer.


"Türkiye'de İtalyan çizgi romanları neden popüler?" gibi bir soruyu etraflıca cevaplamak çok zor - tatmin edici bir cevap vermeye kalksanız üzerine sosyolojik makale bile yazarsınız :D Ama tabi sonuç olarak mesele eskiden beri yayınlanmakla ilgili - o hep bahsedilen, "ülkenin en ücra köşelerindeki ufacık bakkalarda bile çizgi roman satıldığı" dönemde basılan çizgi romanlar büyük ölçüde İtalyan çizgi romanları. İtalyan çizgi roman okurlarıyla, Amerikan veya Manga okurlarının yaş profillerini karşılaştırırsanız ilk grubun daha yaşlı olduğunu görüyorsunuz, bu da geleneksel bir çizgi roman okurluğuna işaret ediyor.

Bir başka örnek olarak, İtalyan çizgi roman okurlarının sevdiği, tanıdığı Amerikan çizgi romanlarına bakarsanız, Conan gibi, Kızılmaske gibi, Flash Gordon gibi eserler ön plana çıkıyor, ki bunlar da yine ülkemizde çok eskiden beri yayınlanan eserler - dolayısıyla bilinçli bir ekol seçiminden ziyade, "ülkede varolanı okumak" gibi bir eğilimden söz etmek daha mantıklı. Başka bir ekolün aynı çeşitlik ve "bulunabilirlik" ile yayınlanması gibi bir durum 2000'li yıllara kadar pek gerçekleşmediği için, İtalyan çizgi romanlarının daha yaygın olarak seviliyor olması da normal.

Tabi talep olduğu sürece, ve İtalya'daki çeşitlilik devam ettiği sürece, muhtemelen coğrafi olarak daha yakın olan, zaten bilinen bu kültürden çizgi romanları piyasaya sürmek de yayıncılar için daha kolay oluyor. Hem belli bir oranda başarı garantisi var, hem de lojistik kolaylık. Elbette buna daha sağlam bir cevap verebilmek için bu çizgi romanları yayınlamış olanların düşünceleri de öğrenilmeli, tahmin yürütmek çok kolay ama somut bilgiler iddia edebilmek imkansız. :)
Alıntı yapılan: omega red - 17 Şubat, 2014, 10:02:01
biraz daha sık podcast yayınlasalar güzel olacak. en son ekimde yayınlamışlardı...

İnanın ben de istiyorum daha çok podcast yapmak, ama podcast çok meşakkatli bir iş. 15 dakika - yarım saatlik bir podcast; hazırlığı, kaydetmesi, tekrar kaydetmesi, teknik meseleleri, düzenlenmesi, tekrar tekrar dinlenerek hataların kontrol edilmesi, rahatsız edici seslerin silinmesi, upload'ı bilmem nesi derken, bütün bir günümü alıyor.

Ne yalan söyleyeyim ben de bütün bir günü kendime ayırabildiğim nadir durumlarda başka şeylerle uğraşmayı tercih ediyorum :D

İleride mutlaka podcast yapacağım ama sitede de dediğim gibi, AltEvren'in bir özelliği değil, arada sırada yaptığı hoş sürprizler olarak görülmesi daha sağlıklı olur  bunların.
Başlık: Ynt: Altevren
Gönderen: rumar80 - 17 Şubat, 2014, 16:53:22
  Burada kendi gözlemlerimden paylaşım yapmak isterim:

   İspanya'da hemen her kitap dükkanında frankofonlar orjinal boyutlarında satılıyor. Comics'leri ise bildiğimiz ciltler dışında özel hazırlanmış ciltler olarak (ABD'nde trade'i yokken) da basılmakta.
   İtalya'da hemen her köşe başında gazete bayiinde fumettiler satıldığı gibi burada da değişik comics'leri karma şekilde (aynı dergi içinde Avengers ve Spider Man gibi) satılmakta.
   En ilginci ise Çek Cumhuriyeti. Büyük kitapevlerinde comics'leri orjinal ebatlarında bulabilirsiniz. Ancak comicsler cam bir dolapta ve kilit altında sergileniyor! Herhalde çizgi romana hak ettiği değeri sadece Çekler veriyor.  ;)