Dylan Dog Sohbet Odası

Başlatan s.b, 05 Ekim, 2009, 09:13:36

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Zeljko

435 numaralı sayı ile Kabuslar Dedektifi yeniden "yeniden başlıyor".



Daha önce aşağıda paylaşacağım sayılarda fresh start yapan Dylan Dog serisi tekrardan aynı yola başvuruyor.Tiziano Sclavi'nin talebi üzerine kabuslar dedektifi kökenlerine geri dönüyormuş.





Şu Gotham'ın önü bir uzun alan
Bir tek seni sevdim Christopher Nolan

gevheri

Birkaç haftadır cumartesi günleri Rodeonun yayınladığı Dylan Dog serisini okuyorum. Daha önce Lal kitabın yayınladığı dört-beş tane aylık sayıyı ve yine Lalden çıkan ilk üç maxi sayıyı ile Hozdan çıkan ikinci maxi sayısını okumuştum. Kısacası seriye yabancı değilim fakat fazla okumuşluğum da yok. Ben de seriye baştan başlamak için Rodeodan çıkan sayıları set halinde uygun fiyata bulunca aldım.


Birinci ciltteki ilk sayı "Yaşayan Ölülerin Şafağı" için diyebilirim ki hikâyeden çok kapağı sevdim :D . Keyifsiz bir hikâyeydi benim için. İkinci sayı "Karındeşen Jack" ise selefine göre daha keyifliydi fakat yazarın hikâyenin sonunu bağlarken şans faktörünü kullanması canımı sıktı.


İkinci ciltteki ilk sayı "Yaşam ve Ölüm Arasında" ise ilginç olmakla beraber okurken sıkıldığımı hatırlıyorum. İkinci ciltteki "Kanal 666" isimli sayıyı ise hiç sevmedim. Kabus kendi kendine başladı, kendi kendine bitti Dedektifimizin "Ne oluyor, lanetler olsun!" demekten başka bir şey yaptığını hatırlamıyorum. Yazarın hikâyede mesaj verme kaygısını takdir ediyorum fakat böyle kör göze parmak bir şekilde, hikâye boyunca canavarın ibretlik sohbetler yaptığı bir anlatım tarzıyla verilmemeli bence bir mesaj. Kaldı ki üçüncü ciltte birbirine bağlı iki sayıda bu mesaj işini hikâyeye yedirerek çok daha güzel bir biçimde vermeyi bilmiş yazarımız. Üçüncü cilde gelmeden yazayım, iki sayının da (özellikle ikinci sayının) kapağı çok güzel.


Üçüncü ciltteki iki sayının, "Korku Şatosu" ile "Siyahlar Giyen Kadın" hikâyelerini birbirine bağlı olduğunu görünce şaşırdım çünkü seride her hikâye bir sayı içinde başlayıp bitiyor sanıyordum. Yazar bu hikâyeyi doksan sekiz sayfaya sıkıştırmayarak çok güzel yapmış. Çok sevdim bu macerayı. Karakterler, gizem unsuru, olay örgüsü, mekan, "kabus" etmeni, verilen mesaj, çizimler hepsi  güzeldi. Bu macerayı okumayan Dylan severler varsa bence okumalılar. Bu ciltteki iki kapak da güzeldi.


Dördüncü ciltteki ilk sayı "Görünmeyenin Hatıratı" da etkileyici bir hikâyeydi. Çizimler ve kapak güzel idi. Ciltteki ikinci "Derinliklerden Gelen" sayısını ise hiç sevmedim. Kanal 666 gibi bu sayıda da Dylan sadece olaylara tanık oluyor, canavar konuşup duruyor(bu sefer verilen bir mesaj da yok). Ayrıca Psycho(1960) filmini izlemediyseniz bu sayıdan uzak durun çünkü film hakkında kallavi spoiler var hikâyede.


Toy bir okur olarak yüzeysel yorumlamalarım şimdilik bu kadar, seriyi okudukça buraya yazmayı planlıyorum.

DAMPYR

O sayılarda güzel ama, Lalden çıkan son sayıları al onları oku gevheri istiyorsan lalden çıkan hangi sayıların güzel olduğunun bir listesini yapabilirim sana...

gevheri

Alıntı yapılan: DAMPYR - 22 Ekim, 2023, 22:44:38O sayılarda güzel ama, Lalden çıkan son sayıları al onları oku gevheri istiyorsan lalden çıkan hangi sayıların güzel olduğunun bir listesini yapabilirim sana...
Lalden  çıkan son iki sayıyı aldım ama daha okumadım. Yavaş yavaş toplayacağım seriyi. Liste yaparsanız  memnun olurum, seriyi toplarken öncelik veririm o sayılara.

DAMPYR

Alıntı yapılan: gevheri - 22 Ekim, 2023, 23:38:18Lalden  çıkan son iki sayıyı aldım ama daha okumadım. Yavaş yavaş toplayacağım seriyi. Liste yaparsanız  memnun olurum, seriyi toplarken öncelik veririm o sayılara.
gevheri işte sana Dylan Dog'un Lalden çıkan alıpta okuyup asla pişman olmuyacağın sayılar Bulabilirsen önce bu sayıları al :
























































gevheri

Alıntı yapılan: DAMPYR - 23 Ekim, 2023, 09:44:30Gevheri işte sana Dylan Dog'un Lalden çıkan alıp da okuyup asla pişman olmayacağın sayılar.
Bulabilirsen önce bu sayıları al :

Çok teşekkürler, elinize sağlık.

gevheri

Bu cumartesi  Rodeodan çıkan beşinci cildi okudum.

Cildin ilk sayısı "Lanetli Gün" güzel ve sürükleyici bir hikâyeydi. Hikâye seri katil hikâyesi fakat yazar bu klasik temayı ilginç hale getirebilmiş. Özellikle öykünün sonu güzel bağlanmış.

İkinci sayı "Korku Tüneli" de gayet güzeldi. "Yaşam ve Ölüm Arasında" sayısındaki profesör ile tekrar karşılaşıyoruz. Profesör ile tanıştığımız sayıdan çok daha ilginç ve başından sonuna sürükleyici bir hikâyeydi bu sayı. İlerdeki sayılarda Profesör ile tekrar karşılaşacağız gibi duruyor ve umarım o da bu karşılaşma gibi güzel olur.

Ciltteki iki sayıyı da Montanari Giuseppe ile Grassani Ernesto çizmiş ve gayet güzel çizmişler. Üçüncü cildi de bu ikili çizmişti. Çizgileri bence seriye yakışıyor, umarım sık sık Dylan çizmişlerdir.

Zeljko



Bence Nathan'ın en iyi senaristi olan Medda, Dylan'da Sclavi'nin yerini alan diğer senaristlerin çoğundan daha psikolojik bir yaklaşım benimsiyor. Hikayelerindeki canavarlar genellikle vampirler, kurt adamlar, zombiler ve diğer iblisler değil, öncelikle insanlardır.Bu durum belli bir kesimin hoşuna gitmese de beni asıl cezbeden unsur olduğu için Medda ismine daima pozitif ayrımcılık yapıyorum.

Londra'da cinayetler işlenmeye başlar ve kurbanların yüzlerine kanla bilinmeyen semboller yazılır. İlk cinayetin işlenmesinden kısa bir süre sonra, sürekli tacizden bıkmış olan Edward Briskin, iş arkadaşlarını ve patronunu öldürür, ancak cinayeti işleyip işlemediğini hatırlamadığını itiraf eder. Bütün bunlar, araştırmacı arkadaşı Roland Firth ile birlikte yaklaşık 30 yıl önce Amazon yağmur ormanlarında gizemli bir şekilde ortadan kaybolan Profesör Emerick ile bir şekilde bağlantılıdır.

Senaryosu ve çizimleri sizi ziyadesiyle memnun edecek bir Dylan Dog hikayesi bekliyor özellikle ilk sayının kapağını da çok beğendim,tadını çıkarın!
Şu Gotham'ın önü bir uzun alan
Bir tek seni sevdim Christopher Nolan

Zeljko

200. sayıda Dylan, Groucho ile nasıl tanıştığını, yelkenli maketini nereden satın aldığını, ilk vakasını nasıl çözdüğünü anlatırken, Bloch'un hayattaki en büyük pişmanlığına tanık oluyoruz.



Tavsiyem odur ki "Ölüm Bizi Ayırıncaya Kadar" bölümünü okuduktan hemen sonra bu bölüme geçmeli ve Dylan'la tanıştığımız ilk bölümünden önceki döneme ilişkin "destanı" tamamlamalısınız. Bu kitap hakkında kısaca söyleyebileceğim şey olağanüstü. O kadar duygusal ve dokunaklı ki, selefi olan 121. sayının tam tersi ; fantazi ile gerçeği, anılarla boşlukları, gerçek ile uydurulanları iç içe geçirirken, burada tamamen gerçekliğe dayanıyoruz.

İtiraf etmeliyim ki bu sayıyı Sclavi'nin yazmasını tercih ediyordum fakat Barbato burada gerçekten her şeyini vermiş,birçok soruya cevap veren, ancak bazılarını açık bırakan çok dokunaklı bir hikaye ortaya çıkarmış. Bloch ve Dylan arasındaki ilişkinin dinamiği mükemmel, Barbato da bu dinamiği hikayenin omurgası olarak kullanmış. Çizgi roman kahramanlarını seven bizler için "onların nasıl ortaya çıktığını" bilmek çok önemli ve burada kısmi bir yanıt alıyoruz. Groucho ve Dilan nasıl birlikte yaşamaya başladı ve Dylan neden bunca yıldır ona katlanıyor? Barbato bu soruyu yanıtlayarak Dylan, Groucho ve Bloch'u çok akıllı ve ustaca ayrılmaz bir "üçgen" halinde birleştiriyor.

Brindisi ise Barbato'nun duygusal hikayesine güzel bir şekilde eşlik edip tamamlıyor. Babasıyla arası pekte iyi olmayan bir evlat, oğlu da tip 1 diyabet hastası olan bir baba olarak Bloch ve oğlunun hikayesi beni derinden yaraladı, ciğerimin yarısını kitabın sayfalarında bıraktığımı söyleyebilirim.

Son söz olarak; 2009 yılında başlayan altınmadalyon yolculuğuma mücbir sebeplerden dolayı ara vermek durumundayım. Ülkemizin ve hayatımızın daha yaşanılır olduğu, aşkın kötülüğe galip geldiği, hayallerimize ve sevdiklerimize kavuştuğumuz ve çocukların rahatça şeker yiyebildiği günlerde tekrar görüşmek dileğiyle...
Şu Gotham'ın önü bir uzun alan
Bir tek seni sevdim Christopher Nolan

trooper

Uzun yıllar boyu Amerikan çizgiromanı ve mangayı ülkemizde yayın süreçlerinin belirsizliğinden dolayı internete "read comic/manga online" şeklinde aratarak takip ettikten sonra içimde depreşen basılı kitap alma özlemine ilk göz ağrım fumetti ile dönüş yaptım. Son bir kaç aylık süreçte Lal'in Zagorlarını toparlamaya çalışıyorum. Ek olarak hep aklımda olan ama şimdiye kadar okumadığım Büyülü Rüzgar ve Dylan Dog'a ufaktan bir giriş yaptım. İkisi için de -ama özellikle Dylan için- şimdiye kadar neredeydiniz diye sormaktan başka bir şey gelmedi içimden.

Benim öğrenmek istediğim Dylan Dog'un Türkiye macerası farklı yayın evlerinden bölük pörçük bir şekilde ilerlemiş. Rodeo ya da Hozcomics'in çıkardığı ciltleri almak istiyorum ama bir yandan da aklımın bir köşesinde acaba Lal ileride Zagor'a yaptığı gibi tüm külliyatı tamamlar mı düşüncesi var. Ana seri için eski kitapları almamı önerir misiniz? Yoksa Lal aylık seriden devam etmemi mi önerirsiniz?


Çizgiromanın hayatımın bir parçası olduğu her dönemde ucundan da olsa baktığım foruma ilk mesajım bu güne nasip oldu. Herkese kocaman bir merhaba 🙂

hanac

Alıntı yapılan: trooper - 09 Şubat, 2024, 11:45:19Çizgiromanın hayatımın bir parçası olduğu her dönemde ucundan da olsa baktığım foruma ilk mesajım bu güne nasip oldu. Herkese kocaman bir merhaba 🙂

Hoşgeldiniz, umarım kalıcı olursunuz.  ;D

pizagor

Lal kesinlikle geçmişi yayınlamaz.

Rodeo ve Hoz dönemini de toplamanızı öneririm ki bunun iki nedeni var:

Birincisi ilk dönem hikayeleri bence özellikle üst düzey dönemidir, müthiş lezzetlidir.

İkincisi de Dylan Dog asla popülerleşemediği için o dönemi makul fiyatlarla koleksiyona katmak mümkün. Özallikle facebook satış gruplarını önereceğim.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


trooper

Hoşbuldum, çok teşekkür ediyorum. Rodeo ve Hozcomics için bir liste oluşturuyorum o halde

gevheri

Hoz sayılarının neredeyse hepsi idefixde var ve 51,10 liradan satılıyor. İlgilenenler kaçırmasın bence.

Düzeltme: 51,10 yazmak isterken 5,10 yazmışım

Nemo

Hoşgeldiniz ;)  Bence AD yayıncılıktan çıkan 10 sayıyı da kesinlikle arşivinize katın 8)
Özel Alfa Ajanı