Tenet (2020)

Başlatan Mrtekin, 29 Ağustos, 2019, 21:16:39

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Mrtekin

Hasan Ağabey,

Senin sorunun cevabını (yani linkte ne yazdığının cevabını) zaten diğer arkadaşlar verdiği için üzerinde hiç durmadım. Yani gerektiğinde link paylaşılır, gerektiğinde açıklama da yapılır. Öyle aman aman çok özel bir durum yoktu paylaştığım haberde.

Buradaki tavır; direkt Mösyö Lejant'ın irrite edici ve masumane görünüp de rahatsız edici (pasif agresif) tarzınadır. Kendisi sadece burada değil, başka başlıklarda da kafasına göre ders vermeye ve de rahatsız etmeye devam ediyor. Alttan alınsa da tarzında değişen hiçbirşey yok. Bir olur, iki olur ama bu nedir Allah aşkına? Keza, kendisinin forumu iyi bildiği de kesin, ama nedense eski ismini de açıklamayıp, tetikçilik yapmaya devam ediyor. Bunu daha önceki başka tartışmalarda da açıkça gördük.

Ben, oynadığı rolde çok da başarılı olamayan bir tetikçiye hakettiği gibi bir cevap verdim, eski ismini açıklarsa olay daha da netleşecek ama ben kendisi ile artık muhatap olmak istemediğim için senin de arzu ettiğin üzere olayı burada sonlandırıyorum.

İyi akşamlar ve de diğer tüm forum üyelerine selamlar.
They drew first blood...

hennessy

Christopher Nolan Batman serisini saymaz isem son zamanlarda Inception ile benim için nirvanaya ulaşmış biridir. Son sahne hala hafızamdan gitmiyor. Gelecek geçmiş hikayesini ve mesaj verme hikayesine çok daldı büyük yönetmen son zamanlarda. Tenet çok sıkıcı ve gerçekten ustaya yakışmayan bir senaryo oldu tabi bunlar benim görüşüm kimseyi bağlamaz. Interstellar sevemedim.

Bu filmin en güzel yanı benim için gelmiş geçmiş en büyük aktör olan Michael Caine tekrar sahalarda görmek oldu.

Hala iddia ediyorum Memento ile tekrar beni mest edecek Nolan....
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

Mrtekin

Valla, Murat'a katılıyorum. Aklımın ucundan bu sefer Nolan'ı büyük eleştireceğim geçmezdi ama "Tenet" maalesef çok büyük hayal kırıklığı oldu benim için. Şöyle ki;

a-) Filmde düpedüz bir "anlatamama" sorunu var. Yani "Inception" ve "Interstellar"'da filmin senaryosunda bu kadar problem yoktu, anlatım güzeldi, senaryo güzel bir şekilde akıyordu ama burada ciddi bir şekilde filmin anlattıkları size ulaşmıyor ya. Anladığınızı zannediyorsunuz ama bir noktadan sonra yeniden hiçbirşey anlamadığınızı farkediyorsunuz. Kafanız karman çorman bir şekilde finale geliyorsunuz, e final de ayrı bir garabet zaten. Eh ulennn, yeter artık, diyorsunuz...Kendisine bu durum sorulduğunda da, "Olabilir, herşeyi anlamanıza gerek yok, akışına bırakın." gibi laflar etmiş.:-) Valla gülüyorum artık sinirden:-) Babanın hayrına mı veriliyor sana 200 milyon dolareslik bütçe?

b-) Nolan'ın filmleri entellektüel olarak biraz kasmanız, seyrettikten sonra da daha iyi anlayabilmek için esasen elde kağıt kalem biraz araştırma yapmanız gereken filmler. Ben de Interstellar"'ı "Kip Thorn'un kitabını okuduktan sonra daha iyi anladım ama bunun artık her filmde böyle olmasına gerek var mı ya? Yani filmi kompleks hatta kastırıp daha da kompleks bir şekilde anlattıkça daha mı iyi yönetmen oluyorsunuz? Böyle bir durum mu var? Esasen anlatılan şeyler de "Back to the Future" serisi ya da en basitinden "Rick and Morty"'de çok daha başarılı ve eğlenceli bir şekilde anlatılıyor. Size ulaşıyor, anlatılan zaman yolculuğu, temel fizik kuralları, ileri-geri gidişler meselesi. E onlar mevzuyu anlatmada senden bin kat daha başarılı o zaman.? Yani Nolan, işbu acayip über komplekslik uğruna, kendini çok farklı bir yerde konumlandırdı, insanların da kendine uyum sağlamasını bekliyor. Bu ne derece mantıklı, iyi mi kötü mü cidden anlayamadım?

c-) "Tenet"'i Covid'den dolayı sinema sektörünü kurtaracak bir film olarak lanse ettiler. Bu düşünce büyük patladı, açıkçası insanları da utanmadan trollediler. Pandeminin ortasında insanları davet ettikleri filme bak. Patlar tabi. İnsanlara filmi bir değil 10 defa seyrettir, üstüne de 2 saat açıklama yap, yine de çok zor.:-) Bir Back to the Future 2'yi 1 defa izlesek anladığımız şeyi burada 10 defa izlesek yine anlayamıyoruz. E ben senin çektiğin filminin üslubunu eleştirmeyim de, kimi eleştiriyim o zaman?

Netice itibarı ile;

-Eyy, Nolan:-) Yanlış yoldasın. Sen bir Kübrick değilsin ve de olamazsın,
istediğin kadar kompleks film yap, Kübrick'in tırnağı da olamazsın. Tamam iyi yönetmensin ama hiç mi etrafında sana "Aga, ne yapıyon ya, artık bi halt anlamıyoruz çektiğin filmlerden, anlayan bi sen bi de kardeşin, bu ne menem bir über kompleks takıntısıdır?"  diyen kimse yok mu? Bak; Memento, Prestij, Dark Knight serisi, Inception ve Interstellar ile yaptığın ünü de, artık hafiften "Dunkirk", "Tenet" ile de yemeye başladın. İnsanlar benim gibi artık homurdanmaya başladılar. Bir sonraki filmde böyle olursa, çok fena banlanacaksın, bil yani.:-)

Bu arada filmin soundtrackini de hiç mi hiç beğenmedim. Hans Zimmer'e dönüş yap lüften, Dear Nolan Bey.
They drew first blood...

pizagor

Dün TV+'ta ücretsiz olduğunu görünce izleyeyim dedim...

... De bu kadar karmaşık ve anlaşılmaz bir film beklemiyordum açıkçası.

Film bittikten sonra ve kafamda 'ben az önce ne izledim?!!' sorularıyla meşgul bir halde, TENET için ekran karşısında harcadığım sürenin yarısı kadarını da bu film ne anlatıyor acaba okumasıyla geçirdim.

Söz konusu gece yarısı çabalamasıyla birlikte biraz daha anlaşılır gibi olsa da (ama sadece biraz daha anlaşılır, tam değil kesinlikle) bunca zaman kaybına değdi mi, bu yeni bilgiler ışığında bir kez daha izlesem mi emin değilim.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


ghostrider

Ortada karışık bir şey yok ki paradoks dan bahsediliyor;tek sıkıntı o alet dokuz parçadan oluşuyor dendi ama hiç de dokuz parça değildi.
Büyük güç büyük sorumluluk gerektirir.