Süper Kahramanlarımızın Kısa Tarihi

Başlatan kharon, 09 Kasım, 2019, 23:42:06

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

kharon

https://paneller.blogspot.com/2019/11/super-kahramanlarmzn-ksa-tarihi.html

(Hayalet e-dergi 27. sayida yayinlandi)

Süper Kahramanlarımızın Kısa Tarihi

Ülkemizde çizgi roman okuyucusu oldukça erken bir tarihte süper kahramanlarla tanıştı. Ama tercihi genelde ya eli kılıçlı tarihi kahramanlar ya da fumetti (yahut fumettilere ilham olmuş Amerikan pulp) çizgi romanları oldu. Tüketici beğenisiyle şekillenen piyasada istikrarlı bir şekilde yayınlanabilen süper kahramanlar ise uzun yıllar boyunca bir elin parmaklarını geçmedi.





Belki de bu yüzden çizgi romancılarımız uzun yıllar süper kahraman üretmedi, bu türe pek yaklaşmadı. Buna teşebbüs edebilecekleri bir mecra bulmak da başka bir sorundu elbette. Gazeteler yerli üreticilerden birbirinin kopyası kılıçlı kahramanlar talep ediyordu, çizgi romanımızın bir başka üretim merkezi mizah dergilerinde ise zaten ciddi hikayelere nadiren yer veriyordu.
 
Bu yüzden süper kahramanlara yaklaşımımız çoğunlukla parodi ağırlıklı bir mizahi üretimle başladı. Gırgır ve türevleri mizahi dergilerde ve çocuk dergilerinde karikatürlerle, bantlarla başlayan "kahraman parodisi" süper kahramanları da içeriyordu. Bunlar kısa zamanda parodi çizgi romanlarını da doğurdular. En Kahraman Rıdvan (1980) doğrudan belli bir karakterin parodisi olmaktan ziyade değişik durumlarda kendini değişik kahramanlarla özdeşleştiren Rıdvan'ın maceralarını içeriyordu ve elbette süperler de Rıdvan'ın özendiği, taklit etmeye çalıştığı kahramanlar portföyü arasındaydı. Çizeri Bülent Arabacıoğlu'nun değme Frankofon kalitesinde ürettiği çizgilerle uzun yıllar Gırgır ve ardıllarında Rıdvan'ı maceraları devam etti.





Kaptan Türk, Betermen ve daha nice çizgi kahramanlar-bantlar parodi formatında üretildi ama bunlar arasında belki de en orijinali bir Süpermen parodisi olan Fevkalbeşerdi. Memo Tembelçizer'in yazıp çizdiği Fevkalbeşer Osmanlı'da yaşayan bir süpermendi. Clark Kent misali gizli kimliğiyle (Kemalettin Kunt) Havadis-i Gündelik gazetesinde çalışmakta ve icap ettiğinde Fevkalbeşer kimliğiyle suçlularla boğuşmaktaydı. Yine Süpermen hikayesinde olduğu gibi Lamia Langırt isminde platonik bir aşkı bile vardı.

Bu damar/gelenek bugün bile sürmektedir, en güzel güncel örneği Kutluhan Perker'in yarattığı Hulki karakteridir kanımca. Sinirlenince devasa bir canavar Hulk'a dönüşmek yerine küçülen (ama yine yeşile donen) Hulki abidir kahramanımız. Eğlenceli bir Hulk parodisi olduğu gibi aynı zamanda büyük şehirlerin keşmekeşinde, gündelik hayatın zorluklarında sıkışmış insanın çaresizliğine de gönderme yapmaktadır. 





Gerçek süper kahraman üretimimiz ise (fanzinleri saymazsak) çok sonraları geldi: Yazar Hakan Tacal ve çizer Mahmud A. Asrar tarafından yaratılan çizgi roman karakteri Pırılkız prototip bir süper kahramandır.  "Iman Ltd" ise yazar Hakan Tacal ve çizer Yıldıray Çınar tarafından yine aynı dergide yaratılmıştır ( Rodeo Strip dergisinde 2004-2005).





Aynı evrende geçen hikâyeler hem senaryo hem de çizimleriyle (hem de crossover mantığıyla) klasik süper kahraman çizgi romanlarıdır. Ama kurgusal bir mekân-zamanı baz aldığı için yerel değil evrensel anlamda (ve herhangi bir comic book şirketinde yayınlanabilecek kalitede) üretimlerdir. Bu anlamda ilk yerli diyebileceğimiz süper kahraman ise belki de yine Tacal-Çınar tarafından yaratılan Karasaban'dır (2003). Karabasan'ın yerel mitolojiden beslenmesi bu alanda kendisine ayrıcalıklı bir yer açmasına neden olur.





Yerel mitolojiden beslenen başka başarılı çizgi roman kahramanlarımız da var; örneğin Deli Gücük (2009) gibi. Ama Deli Gücük bir süper kahraman mıdır?

Süper kahramanın formüle edilmiş, herkesin üzerinde anlaşabileceği bir tanımı yok. Kelimenin doğası gereği insanüstü güçlere sahip bir kahraman olarak tanımlansa bile biliyoruz ki kimi zaman insanüstü güçlere sahip olmak bile gerekmiyor. Batman, Ironman gibi kahramanlar aradaki farkı insani özelliklerinin limitlerini olabilecek en üst sınıra çıkartarak ya da teknoloji desteğiyle kapatmaktadır. Yahut mitolojinin yarı-tanrısı Herkül kendi bağlamında bir süper kahraman değilken Marvel evrenine eklemlendiğinde bir süper kahraman muamelesi görmekte. Burada bağlamın ve kahramanın evreninin nasıl konumlandığının önemi artmakta. Zira en önemli iki çizgi roman üreticilerinden Kurt Busiek ve Eric Larsen bile örneğin Flash Gordon'un süper kahraman olup olmadığı konusunda anlaşamadığını görmekteyiz. Evet normal insanlardan daha beceriklidir, teknolojik gadgetlara sahiptir ama ancak diğer bazı kahramanlarla (Mandreke ve Kızılmaske) team-up yaptığında (adeta bir süper kahraman takımı gibi) bir süper kahraman sayılabilir (bu bile tartışmalıdır).

Bu bağlamda aslında oldukça enteresan bir karakter olan (belli bir kıyafeti, görünüşü, kimliği ve güçleri olmasına rağmen Deli Gücük'ü süper kahraman saymama taraftarıyım (bir gün Karabasan evrenini crossoverla ziyaret etmediği surece).

Süper kahramanların müthiş beyazperde başarısından ve çizgi roman piyasasının yeniden hareketlenmesinden sonra artık ülkemizde de yeni karakterler yaratılmakta.  Kasap (2017) ve Vamp (2016) gibi oldukça başarılı yeni dergiler denenmekte. 





Ama hakkının yeterince teslim edilmediğini düşündüğüm bir başlık ise yalnızca Otlak dergisinde iki macerasını görebildiğim Gülleci (2015) karakteri. Afşin Kum'un yazdığı Mam Cici'nin çizdiği Gülleci belli yaşın üstündeki herkesin hatırlayacağı tebeşir atan öğretmen klişesi üstüne bina edilmiş. Bu yeteneğine fizik bilgisini de ekleyen Enver öğretmen artık maskeli bir kahramana dönüşmüştür.   





Bütün bu yeni denemeler ümit verici olsa da bugüne değin hem hikayesiyle hem de çizimleriyle Karabasan kalitesini yakalayabilen yerli bir örneğe henüz denk gelmedim. Ama umuyorum ki bu denemeler devam eder. 

hennessy

Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

KenParker

Deli Gücük yayınevi Flaneur'un satış politikası yüzünden ne yazıkki piyasada bulunmuyor.

peder clemente

Dört dörtlük bir inceleme olmuş sevgili kharon. Teşekkürler.
Sinirlenince devleşmek yerine küçülen ve cüceleşen Hulki süpermiş bu arada. ;D

hanac

Alıntı yapılan: kharon - 09 Kasım, 2019, 23:42:06
Kaptan Türk, Betermen ve daha nice çizgi kahramanlar-bantlar parodi formatında üretildi ama bunlar arasında belki de en orijinali bir Süpermen parodisi olan Fevkalbeşerdi. Memo Tembelçizer'in yazıp çizdiği Fevkalbeşer Osmanlı'da yaşayan bir süpermendi. Clark Kent misali gizli kimliğiyle (Kemalettin Kunt) Havadis-i Gündelik gazetesinde çalışmakta ve icap ettiğinde Fevkalbeşer kimliğiyle suçlularla boğuşmaktaydı. Yine Süpermen hikayesinde olduğu gibi Lamia Langırt isminde platonik bir aşkı bile vardı.

Emeğine sağlık Kharon, güzel bir yazı olmuş.

En çok yukarıda alıntıladığım Fevkalbeşer ilgimi çekti.

Bununla ilgili daha fazla bilgi alabilir miyim, görseller var mı ?

darkwood

Elinize sağlık, süper kahramanlarımızın doğuşu ile ilgili ilginç ve güzel bir yaklaşım olmuş.
Darkwood Sakinleri..

ZGeralt

Elinize sağlık.

Hulki gerçekten ilginçmiş bu arada :)

kharon

Tesekkurler Arkadaslar,

@Hanac; Fevkalbeser, Memo Tembelcizer'in eseri; kendine has uslubuyla cizdigi -kimi zaman erotiklesen- bir cizgi roman. Levent Cantek'in listesine gore Penguen'in 119. sayisinda baslamis. Ben bir-iki macerasini severek okudugumu hatirliyorum o yillarda. Toplam kac macerasi var bilemiyorum, gorsel bakayim aksam bulabilirsem eklerim.

@Peder; Hulki superdir ya :) Perker'in cizdigi iki macerasini okudum ben, daha fazla cizdi mi bilemiyorum. Bilgisi olan varsa, guncellerse  sevinirim.

@KenParker; Maalesef oyle bir durum var sanirim. Bildigim, cikmis 3 cilt var, arsivimde ise sadece ikisi var ne yazik ki. Turkiye'de cizgi roman adina yapilmis en orjinal/guzel islerden biri bence ama nedense boyle bir problem var iste.

Nomad

@kharon
Elinize sağlık üstadım.
Harika bir yazı olmuş.

ferzan

    Memo Tembelçizer, Penguen 'de bir dönem (2004 ile 2006 arası bir dönem ama net hatırımda değil) "Yağlı Geçmiş Zaman" diye yarım sayfalık bir köşe yapıyordu...Derginin kapak arkasının tam karşısına, yani 3. sayfaya denk geldiğini hatırlıyorum bu köşenin...Gençliğindeki tüm bohemliğine ve marjinalliğine rağmen Memo 'nun eski dile, Osmanlı kültürüne ve eski Türkçe jargonlarına olan ilgisi ile hakimiyetini sonuna kadar değerlendirdiği ve bir mizah köşesinden çok daha fazlasını içeren çok özgün ve ilgi çekici bir köşeydi "Yağlı Geçmiş Zaman"...Günümüz yaşam tarzı, popüler kültürü, arayışları ve jargonunu 19. yy Osmanlı coğrafyasına uyarlayarak bir nevi günceli tarih sosuna batırarak irdeliyordu Memo Tembelçizer...Burç sayfasından tutun da manilere, haberlerden tutun da enstantanelere, her köşesine vinyetler çizilmiş bol yazılı ve çizili bu köşede doğdu Fevkalbeşer...Bir süre seyrine devam etti, sonra geldiği gibi sessiz sedasız kayboldu...Muhtemelen Memo sıkıldı...

    Memo 'nun o kendine has çizgileriyle ve eskiyi çağrıştıran sepya ve monokrom renk tercihi ile 10-12 panellik maceraları yayınlanmıştı "Yağlı Geçmiş Zaman" köşesinde çeşit olarak...Memo ile çok kapsamlı bir röportajı içeren "Memo Tembelçizer Anlatıyor: Her Şeyi" adlı kitaptan öğrendiğime göre 30 'lu yaşlarının en üretken döneminde yaptığı bu ve bunun gibi işleri aslında çok çabuk harcadığını, her biri apayrı birer konsept olacakken her hafta köşesine meze yapıp geçtiğinden ötürü duyduğu hafif pişmanlığı, kısacası birbirinden iyi pek çok fikri çok çabuk harcamasını hayıflanarak belirtmişti...Fevkalbeşer ve Yağlı Geçmiş Zaman köşeleri de bunlardan biri kanımca...

    İnternete yazdığınızda ne yazık ki bir şey çıkmıyor bu köşeye ve bir ara yer verdiği karaktere dair...O sebeple size söz konusu kitaptan bazı sayfalar paylaşacağım...Hem Fevkalbeşer, hem de Yağlı Geçmiş Zaman köşelerinden parça parça birkaç görsel içeriyor bu sayfalar...Üreticisinin yorumları da cabası...Ayrıca Fevkalbeşer 'in daha sonra kısa bir süre Fermuar Dergisi 'nde de devam ettiğini yine bu sayfalardan öğreniyoruz...Yine aşağıdaki sayfalardan hatırlamış olduğum bir diğer nokta da, Fevkalbeşer 'in bir noktada Memo Tembelçizer 'in nostaljisi içerisinde Abdülcanbaz 'dan etkilenmiş olması...

    Bendeki Penguen ciltlerini koli istiflerim arasından çıkardığım bir gün, böyle bölük pörçük değil de tam fikir verecek şekilde ayan beyan paylaşırımı hem Yağlı Geçmiş Zaman köşesini, hem de Fevkalbeşer maceralarına örnek teşkil edecek genel birkaç görseli...























Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

kharon

Harikasin Ferzan, cok tesekkurler.

bu karikaturleri ve konsepti hatirliyorum; uslup olarak da bir taraftan bizim en eski mizah dergilerinde Akbaba v.b'de cikan konusma balonsuz-altyazili icerik ve dil olarak da benzesen islerdi

Memo'nun kendi agzindan bunlari okumak da cok hos oldu.
Kesinlikle katiliyorum ; keske haftalik hizli isler yerine uzerinde dusunulmus , daha cok emek sarfedilmis isler yapmaya imkan veren bir piyasamiz olsaydi da bugun raflarimizda Fevkalbeser albumleri olsaydi.