Kırışıklıklar - Desen Yayınları

Başlatan memospinoz, 01 Haziran, 2018, 12:18:19

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

hanac

Alıntı yapılan: aaciltan - 12 Eylül, 2018, 22:08:32
Ünlü İspanyol yazar Paco Roca'dan bizlere güzel bir armağan; KIRIŞIKLIKLAR...
Uzun zamandır böylesine etkileyici ve insan yüreğini titreten bir yapıt okumamıştım. 

Çok güzel bir yazı olmuş Ahmet.

Eline sağlık.

TKnKT

    Paco Roca'nın bizde yayınlanan eserleri radarımda değildi. Neden bilmiyorum ancak yorumlarına da hiç bakmadığımı farkettim. Sanıyorum ki direkt olarak kitap kapağından elemek gibi bir hata yapmışım. Bu yıl ülkemizde yayınlanacak yeni eseri Ev'e olan yorumlarla birlikte Kırışıklıklar'ın ve Kumdan Sokaklar'ın incelemelerini okudum ve okumam gerektiğini düğündüm. En son söyleyeceğimi şimdiden söylemiş olmak adına Sn. ferzan'ın şu mesajını alıntılamak isterim:

Alıntı yapılan: ferzan - 21 Temmuz, 2018, 10:09:50
    Mükemmel bir çizgi romanmış. Hem kalite anlamında mest etti, hem de böğrüme öküz oturttu. Yazısından çizisine, renginden kaligrafisine, edisyonundan grafik uygulamasına, her şeyiyle dört dörtlük, harika bir eser.

    Böyle anlatıcılar olduğu sürece çizgi roman sanatı ihya olacaktır, eminim.

    Herkesin bu hayatta bazı korkuları ve endişeleri mevcut. Kitabı benim için değerli kılan bir etmen de benim korkularımla paralellik göstermesi oldu. Korktuğum şeylerden ilki yaşlanarak ya da bir rahatsızlıktan ötürü bir insana muhtaç hale gelmek, bir diğeri hatıralarımı yitirmek. Diğer bir deyiş ile Alzheimer.
    Elbette bir gün sağlığımızı yitireceğiz, yaşlanacağız ya da ikisi birden gerçekleşecek.  Sevdiğimiz insanlara yük olduğumuzu hissettiğimi günler gelecek. Hayatın başında bize bakılması için yaşıtlarımızla bir araya koyulduğumuz anaokulları, yaşlandığımızda bize bakılması için verildiğimiz bakımevleri oluyor. Yaşlılar için "kocaman bebekler" denildiği zaman aslında hakaretten çok bir gerçeklik sunuluyor.
    Kitap da böyle başlıyor. Her ne kadar ailesi tarafından senede belki bir belki iki gün ziyaret edileceği aşikar olan bir adam, sürekli ziyaret edileceği telkini ile bakımevine bırakılıyor. Kitap bakımevi dünyasına iyimser bir bakış aslında. Bu dünyanın nasıl bir tek düze akışı olduğunu yansıtıyor bize. Bununla birlikte bir de karakterimizin başlangıç evresinde ve ilerleyen bir alzheimer hastalığı mevcut.
    Hikayedeki asıl vurucu nokta burda başlıyor. Gerçekliği yitirmenize kadar size eşlik eden bu hastalık, sizi sadece başkalarının zihinlerinde yaşayan bir karakter olarak bırakıyor yeryüzünde. Bu aşamada belirtmem gerekir ki Alzheimer hastalığı hikaye akışında bir anda ilerliyor ve çok ekstrem bir hâl alıyor. Hikaye, bir bölümünde sıkılıp ileresindeki bir dakikasına atlanan dizi bölümü gibi arada bir boşluk ile ilerliyor hissiyatı yarattı.
    Dilerim ki her birimiz birer hilebaz olabilir ve bulut götürebileceğimiz bir kişi bulabiliriz. Çünkü sanıyorum ki bu kararan dünyanın tek dayanak noktası bu oluyor. Her birimizin unuttuğu hatıraların sadece bizi üzenler olmasını umarak, zihninizde biraz hüzün biraz da tebessüm duygularını harmanlayarak sonlandıracağınız bu eseri ben de okumanızı (şiddetle olmasa da) özenle tavsiye ediyorum.
"The man who opens topics faster than his shadow"

hercai

Sevgili forum dostları;
Paco Roca'nın "Kırışıklıklar" adlı eseri şu an elimde...kapağını açtığımızda,
BUDA'dan şu alıntıyla karşılaşıyoruz;
"Bulut yok olmaz, yağmura dönüşür."

Kitabımızın bir de ödülü var,
En İyi Çizgi Roman Ödülü-2008 Uluslararası Barcelona Çizgi Roman Festivali

Cilt, baskı, çizimler, anlatım ve renkler hârika gerçekten...kitabın temasına gelince; son yıllarda herkes tarafından bilinen, ailesinde veya yakınlarında bire bir tanık olduğu, kendisi adına da yakalanma korkusu taşıdığı nörolojik bir hastalık; yani,
                     ALZHEİMER!!
Kitabın kahramanı Emilio, yirmi yıllık banka müdürlüğünün ardından, çocukları tarafından bakımevine bırakılan ve Alzheimer olduğunu kabullenmeyen biri.

Bu hastalık kişiyi sinsice yakalıyor...yakalandığınızı farkettiğinizde, o sizden 8-10 yıl öncesinden oltasını atmış ve yakalamış oluyor. Yakalandıktan sonra pek bir düzelme sergilemiyor, fakat yakalanmadan önce uygulanabilecek tavsiyeler var...

Kahramanımız Emilio ile aynı kaderi paylaşan bir tanıdığım var...Uzun yıllar bir kamu bankasında müdürlük yapmış, yurt dışında dahi ,uzun yıllar banka adına görevlerde bulunmuş.
Bu arada çok güzel bir eşi ve 2 evlâdı olmuş...evlâdının biri Fazıl Say'la konser veren bir müzisyen...Oda Orkestrası niteliğinde, bizlere ufak çapta konser veren iki evlât...
Önünde havuzu, karşısında körfezin muhteşem manzarası, envayi çeşit çiçekleri, doğanın bol yeşilini ve oksijenini esirgemediği bir ev almışlar kendilerine, hâttâ yaptırmışlar...sırtını Kaz Dağları'na yaslamış ve konforlu??
Alzheimer'e yakalanmak; istenilen en son şey, tam da hayatın tadına varabilmek için emeklilikte!
Aile dostlarımız...ne sohbetler edildi yemek masalarında...
Şimdi Bakımevinin Yemekhanesindeyiz: konuşamıyordu, arada gözleri yaşarıyordu...oğlunu tanımıyordu...eşini tanımıyordu...fulârsız gezmeyen, beyefendiliğinden ödün vermeyen bu kişi, artık hasta bezine mahkumdu!
En yürek yakan da, eşinin âşık olarak evlendiği bu kişiyi, bu sefer çocuğu gibi sevmesiydi...dayanamadı bakımevinde bırakmaya sevgili eşini...yuvasına, yanı başına aldı; artık hem bakıcısı, hem eşi hem de vasisiydi...ve kadın severse, böyle severdi!

Hayat kırgınlıklara, dargınlıklara, öfkelere yenilmeyecek kadar kısa ve süprizlerle dolu...Alzheimer beynimizin resetlenmesi belki, geri gelmemek üzere...resetlenmek forumdaki paylaşımlarımız, eleştirilerimiz, beğenilerimiz için olsa ne yazar, olmasa ne? Maksat bir hoş seda bırakabilmek değil mi, bu kubbede?

Kitap okunmayı hak ediyor, fazlasıyla...

Sevgiler Sizinle Olsun...