Martin Mystere Dev Albüm Sayı:1 Noel Babanın Esrarı

Başlatan hennessy, 04 Nisan, 2011, 22:26:29

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

hennessy

Güzel bir kitaptı. Artur'un meshur kılıcı ve Hz.İsa nın kasesi hakkında ilginç bir kitaptı hele sonunda yaşlı adam ile Martin in konuşmaları güzeldi. Ben beğendim Martin okurlarının okuması gereken eserlerden biri çizimlerde fena değildi.

http://www-en.sergiobonellieditore.it/auto/scheda_speciale?collana=29&numero=1&subnum=0#

Hatırlayacağınız gibi 1983 yılında meslek yaşamımın en esrarengiz olaylarından biriyle karşılaşmıştım. Bir kongre için gittiğim Avusturyada evlilikle ilgili şakalar yapmaya bayılan, ezoterizm, yedi sır, esrarengiz tarikatlar gibi olayları tartışmaktan büyük keyif aldığım eski dostum Heinz Schmesseri ziyaret etmiştim. Ölüm döşeğine bulduğum dostum (zavallı Heinz, gizli bir kasanın yerini öğrenmeye çalışan bir grup suçlu tarafından vurulmuş, kurşun, bir atardamara isabet etmiştir) güçlükle de olsa bana inanılmaz bir öykü anlatmıştı, 1938 Martında Anschlusstan sonra Avusturya, Nazi Almanyasına katılmak zorunda kalmış, Adolf Hitler, Viyanalı Habsburgların elinde olan ve Hofburg Sarayının hazine dairesindeki bir salonda saklı tutulan "Kutsal Mızrak" ya da "Longinusun Mızrağı" olarak bilinen değerli kutsal emaneti bulunduğu yerden aldırmıştı. Führer, bir tılsım olarak kabul ettiği bu kutsal emanetin gücüne inanmakla hata etmiyordu:
Heilige Lance olarak da bilinen bu mızrak, gerçekten de Kral Arthurun kılıcı Excaliburdu
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

tommikser

           Çocukluğumu etkileyen en önemli çizgi romanlardan biridir: Martin Mystere. Alında o zamanlar bu adla değil Atlantis adıyla tanımıştım. İnanılmaz kurgusu beni büyülemişti. Şimdilerde eski heyecanı ve tadını yakalayamasam da o benim için özeldir. Çünkü çocukluğuma ait bir parçadır. Bugün size onun özel bir macerasından bahsetmek istiyorum: Noel Baba'nın esrarı.
             
           Aslında baskısı oldukça eski bir sayıdır bu özel sayı. Ülkemizde 99 yılında baskısı yapılmış Maceraperest yayınlar tarafından. Daha ikinci baskısı yapılmamış. Şimdi size o güzelim kitaptan bahsedeceğim. Daha başlamadan soranlar olabilir, neden bu macera diye. Eee yılbaşına ne kaldı değil mi?
             
           Martin Mystere bize her zaman ki gibi gizem ve tarih sosuyla bulanmış mistik bir öykü vaat ediyor. Her zaman ki gibi yaşlı Martin amcadan heyecan ve hareketinde eksik olmadığını belirtmekte fayda var.
                 
              Bilimkurgu havasıyla başlayan öykü, tarihin gizemleri arasında yolculuğa devam edip ve günümüze dek uzanıyor. Doğada insanın nasıl hayatta kalıp geliştiğini, ilerlediğini kendine ait bir tez ile anlatıp kafamızı iyice bulandırmayı başarıyor. Aslında Martin amca bize bunu hep yapıyor. Belki de hiç var olmamış bir olayı bize öyle bir anlatıyor ve kafamıza o kadar güzel yerleştiriyor ki afallayıp kalıyoruz. Ya gerçekten varsa? Ya bu anlatılan gerçekse? Ya...
                  Hz. İbrahim'in tapınağı üstüne yaptığı söylenen gizemli taşın nasıl bulunduğunu bize anlatarak öyküsüne devam ediyor Martin amca. Daha sonra Hıristiyan mitlerinin en önemlisi olan "Kutsal Kâse"nin nereden geldiğini Hz İsa'nın ağzından ve de Leonardo Da Vinci'nin Ünlü Son Yemeğine çizgisel bir atıf yaparak öyküyü anlatmaya devam ediyor. İtalyan yazarların ve çizerlerin kendi tarihlerini ve ressamlarını her fırsatta övmek istediğini söyleyeyim bu arada. İtalyan çizgi romanının Martin Mystere'de başvurduğu en fazla şeylerden biride bu. İtalyan milliyetçiliğinin bazen aşırı derecede karşımıza çıktığını ve bizi yorduğunu düşünüyorum. Sonuçta her toplum insanlar gibi özel olduğunu düşünür. Fakat çizgi romanda İtalyan milliyetçiliğinin bu kadar yapılması kabak tadı vermekte. Diğer İtalyan çizgi romanlarda bu kadar faşizan diyebileceğimiz bir milliyetçilik gözümüze görünmemekte.

                 Bu otuz üç sayfalık girizgâhtan sonra sevgili Martin amcamız karşımıza çıkıyor. Her zaman ki gibi oldukça geveze. Aslında Martin Mystere'nin en büyük açmazlarında biride bu. Çok fazla konuşuyor. Bazen sussa da kafamızı dinlesek dediğimiz olmuyor değil. Bu Bonnelli'nin bir diğer kahramanı Tex içinde geçerli. Tex severler kızmasın ama öyle işte.

                  Martin çizerleri de aynı durumdan şikâyetçi ki Java'yı hopurdatarak duygularımıza tercüman oluyor. Yalnız Martin'in bu gevezeliğini yaptığı konuşma bugün ki yazımızın temelini oluşturuyor. Noel Baba efsanesi. Nereden çıktı demeyin yeni yıl geldiğine göre çizgi romanda yeni yılla bakışla ilgili bir araştırma yaptım. Yeni yıla İtalyan yazarlar ve çizerler, hele Martin gibi mistik bakış getiren bir kahramanın öyküsünün kafamızı nasıl karıştıracağını düşündüm. Buyurun bakalım Martin'in öyküsüne.

                    Martin amcanın dediğine göre Noel babanın aslında Bari kentinin koruyucusu Aziz Nikola olduğunu öğreniyoruz. Gerçek tarihi kayıtlara baktığımızda 1087 yılında Aziz Nikolaus'un kemiklerinin Anadolu'dan Bari'ye götürülmesi kenti kutsal bir merkez haline getirmiş. Aziz Nikola'nın mucizeler gerçekleştirdiğine, yoksullara da yardım ettiğine inanılmaktadır. Armağanlar dağıtıcısı olarak da tanınmaktadır.

                   Aziz Nikola inanışı zaman içinde bütün Avrupa'ya yayılmış. Hollandalı göçmenlerle Amerika'nın New Amsterdam (New York) şehrinden bütün kıtaya yayılmış. Hollandalıların Sinte Nikolas'ı Amerika'da Santa Claus olduğunu Martin'in uzun süreli gevezeliğinden anlıyoruz. Asıl önemli bilgiyi ise bir sonraki karede öğreniyoruz.1863 yılında ressam Thomas Nast kendi yüzünü vererek Noel Baba'yı çizdiğini öğreniyoruz(Herper's Weekly dergisinde).Oldukça ilginç bir dipnot. Popüler Noel Baba imajını ise çizer Haddon Sundblum'ın 1931 yılından itibaren bir kola firması için hazırladığı çizimlerle son haini almış. Anadolulu Aziz bir süre sonra bizim bildiğimiz göbekli, beyaz sakallı, yumuşak şapkalı bir figüre dönüşüyor. Sanırım Azizden geriye bir tek sakalı benzerlik olarak kalmış.

                      Öykümüzün devamında ki sayfalarda Aziz Nikola'nın kemiklerinin Anadolu'dan nasıl kaçırıldığını öğreniyoruz. Bu arada kurgusal bir havada, kutsal kâsenin yapıldığı esrarengiz maddenin kılıç yapımında da kullanıldığını ve tarihi nasıl şekillendirdiğine tanık oluyoruz. Bu kılıcın öyküsüyle beraber öykümüz daha da şekillenip gelişimini devam ettirmekte ve serüvene heyecan katmaktadır.

                        Kemikler Türkiye'nin güneybatısındaki Myra'dan(Günümüz Türkiye'sinde Antalya ilinin Kale (Demre) ilçesinin yer aldığı bölgede bulunan antik bir Likya kentidir.) şövalyeler tarafından kaçırılmaktadır. İlerleyen sayfalarda kılıcın gücü hakkında daha detaylı bilgiler almaya devam ederiz. Bu arada şövalyelerimiz kilisenin bekçileri(?) Selçuklularla bir çatışmaya girerler. Bu sefer biz Türkler kaybederiz. Gene de bir teselli var ama kılıcın özel gücü olmasaydı bizi zor yenerlerdi. Yazarda itiraf ediyor zaten.

                          Daha sonraki sayfalarda Kasım 1087 yılında bir grup silahsız(?) denizcinin hayatını tehlikeye atarak Türk kıyılarına kadar gitmiş ve piskopos Nikola'nın mezarını dinsizlerin elinden alıp getirmiş olduğunu öğreniyoruz(Aynen yazılanlardan aktarıyorum).

                           Öykü daha sonrasında Noel Baba'dan uzaklaşarak kutsal kâse ve kılıç etrafında şekillenmeye devam ediyor. Bizi Noel Baba'ya bağlayan, mezarının saklandığı kilisenin gizemi. Kitabı sizde benim gibi okunca öğrenecek ve şaşıracaksınız. Tek söyleyebileceğim öykümüz güzel bir kurgu ve sonla bitiyor.

                            Aziz Nikolas kilisesi hakkında biraz bilgi vermek gerekirse: Myra'da Aziz Nikolas Kilisesi ilk olarak 6. yüzyılda Aziz Nikolas'ın ölümü üzerine yapılmış. Günümüzdeki kilise temel olarak 8. yüzyıldan itibaren inşa edilmiştir; 11. yüzyılın ikinci yarısında bir manastır ilave edilmiştir. 1863 yılında Rus Çarı II. Aleksandr binayı ve çevresindeki bölgeyi Osmanlı Devleti'nden satın almış ve yenileme çalışmalarına başlamış fakat daha sonra Osmanlı Devleti bölgeyi ve kiliseyi geri alıp Ruslara sadece yenileme yapma izni vermiştir. Restorasyon çalışmaları kilisenin aslını bozacak kadar kötü yapılmıştır ve 1876'da bugün de görülebilen çan kulesi ilave edilmiştir. 1963 yılında kilisenin doğu ve batı kısımları toprak altından çıkartıldı. 1968 yılında Aziz Nikolas'ın 1087 yılında tahrip edilen lahiti ortaya çıkarılmıştır.(Anonim)



Myra'daki bazilikada bulunan Aziz Nikolaus'un gerçek mezarı.



Myra'lı Aziz Nikolas Üç Masumu Ölümden Kurtarıyor (Ilya Repin'in yağlı boya tablosu, 1888, Rus Devlet Müzesi).




              Ülkemizde Demre'de her yıl 5–7 Aralık tarihleri arasında 1983 yılından beri Noel Baba sempozyumu değişik din ve eğitimlerden gelen insanların katılımıyla her yıl tekrarlanıyor. Bu sempozyumda Aziz Nikolas'ın çizgisinden gidilerek değişik din ve inançlardan olan insanlara barış, dostluk ve kardeşlik çağrısı yapılıyor. Bu yazımda hem çizgi roman içerisinden bilgiler vererek hem de tarihten yararlanarak bilgiler vermeye çalıştım.

               Yeni yıl hepimize sağlık, mululuk ve bol çizgi roman getirsin. Nice yıllar.

s.b

Dünya, yüz milyonlarca yıl önce. Kıtaların birbirinden kopup sürüklenmeye başladığı, dinazorların denizlere, göklere ve toprağa hükmettiği ve ayrıca insanın bilmediği, kalıntıları olmasa en korkunç kâbuslarında bile hayal edemeyeceği küçük memelilerin yaşadığı dönemde. Bir şey dünya üzerinde yaşayanların dikkatini çekti.
Her zaman görmeye alışık oldukları yıldızlardan daha parlak bir şey...
Büyük bir hızla üzerlerine doğru gelen bir şey...
Küçük bir güneş kadar aydınlık ve parlak bir ışık veren bir şey...
O ışık yeryüzüne indi.

Işıktan yayılan ses son derece tatlı ve güçlüydü, hem de tehlike yaratacak kadar. Dev yaratıklar birdenbire taş kesilmiş gibi kalakaldı. Sonu gelmek bilmeyen uzun, çok uzun bir andı bu.
O ışığın içinden bir gurup ziyaretçi belirdi. Ziyaretçiler bilinmezlerle dolu gezegende dolaşmaya başladı. Doğruca ilerlerdeki kayalıklara gidiyorlardı. Burası, insanoğlunun aklının ermeyeceği bir takım yabancı matematiksel ölçümler sonucu tesbit edilmişti. Milyonlarca yıldan beri hiçbir jeolojik bilginin açıklamaya yetmediği bir yer.
Ziyaretçiler kendilerine has güçleriyle kayalıklara yarık açtılar. Altıgen biçimli ışık saçan bir nesneyi alevlerden sonra ortaya çıkan yarığın tam icine bıraktılar. Sonra yarık kapandı. O şey bekleyecekti artık. Dinazorlar, memeliler ve bilip bilmediğimiz diğer yaratıklar için, bunlar yaşanmamış gibiydi. Bu arada ışık, ufuk çizgisi boyunca büyük bir hızla uzaklaştı.
Ziyaretçiler aynı olayı gezegenin beş ayrı yerinde tekrarladılar. İniş yapılan her yere birbirinin aynısı altıgen nesnelerden biri bırakıldı ve kimse bulamasın diye iyice gizlendi. O şeylerden yalnızca bir tane kalmıştı artık. Ziyaretçiler sağ ellerini kaldırarak son kalan altıgen nesnenin etrafında toplandılar. Garip bir ayin mi düzenliyorlardı, yoksa görünmeyen bir aygıtı mı çalıştırıyorlardı?
Esrarengiz nesnelerin ışığı saklandıkları yerde birdenbire söndü. Bağlantı kurulmasını beklediler. Uzay gemisinin içinden beş ziyaretçi de arkadaşlarına katıldı. Son kalan nesne, alıcı görevi görmek üzere uzay gemisinin salonuna getirildi. Geriye beklemek kalıyordu. Dünyadaki canlıların evrim geçirmesini. O nesneler, canlıların duygularını, düşüncelerini, izlenimlerini kaydedecek ve iletecekti. Ve onlar da bu bilgileri alıcıya aktaracak, böylece milyonlarca yıl sonra dünya üzerinde yeni bir yaşam başladığında, onların haberi olacaktı.

İşte insanoğlunun varlığından önce yeryüzünde yaşananlar böyle arkadaşlar. Bu macerada sadece Noel Baba'dan bahsedilmiyor. Aynı zamanda Kutsal Kâse ile Excalibur'u da göreceğiz. Ayrıca kısacıkta olsa Hz. İbrahim (a.s.) ve Hz. İsa (a.s.) dan da bahsediliyor. Yani birazı gerçek, çoğu efsane olan tarih güzelce harmanlanmış ve bir Martin macerası oluşturulmuş.
İNANDIĞIN GİBİ YAŞAMAZSAN YAŞADIĞIN GİBİ İNANIRSIN

s.b

Dev Albüm 1. sayı 1999 senesinde yayınlanmış. Galiba birkaç kişiden başka okuyanda olmamış.

                   





İNANDIĞIN GİBİ YAŞAMAZSAN YAŞADIĞIN GİBİ İNANIRSIN

hennessy

Sami baba nasılsın görüşemiyoruz güzel bir martin amca hikayesi...
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

darkwood

Sevdiğim bir hikayedir, tahminim formumuzda okuyanlarda az değildir.  ;)
Darkwood Sakinleri..