2012 Haziran Ayı Ödüllü Yarışması - TARDI SİPERLERDEYDİK

Başlatan hanac, 28 Mayıs, 2012, 12:15:07

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

BAHADIR

Hasan sen daha okumadın galiba...Bir iki çift lafta sen etsen...Belki birileri gaza gelir...

hanac

Alıntı yapılan: BAHADIR - 18 Haziran, 2012, 15:47:33
Hasan sen daha okumadın galiba...Bir iki çift lafta sen etsen...Belki birileri gaza gelir...

Ben kitabı nereye koyduğumu hatırlamıyorum.

Bu hafta sonu arayıp bulacaktım ama olmadı.  :)

rumar80

   Yatağın başındaki okunacak kitaplar arasındadır. Arsen Lupin'in iki altında.  ;)

rckaya61

Savaş!...
               Ne demek?... Çocuklarımıza koyduğumuz bir isim mi? Yoksa tüm sözlerin bittiği, zamanın durduğu, bu anı yaşayanların ise, asla yaşamadıklarını kabul ettiği bir zaman dilimi mi? Savaştan en çok etkilenenler savaşanlar mı, yoksa savaşa gidenlerin yolunu gözleyenler mi?... Peki savaştan beslenenler kimler; acaba askerler mi, yoksa siviller mi?...

                Ahh!.. İktidar sahibi siviller, savaş kararını alan para babaları... Ürettikleri silahları pazarlayabilmek için, insanların hak ve kutsal değerlerine saygılı davrandıkları izlenimini uyandıran, aslında mili ve dini duygularını sömüren ve bu sömürülerini perdelemek için ödüller dağıtan şirketler... Kanla beslenen, canavarlar, kan emici yarasalar, vampirler... Farkında olmadan veya olarak bu silah tacirlerinin kalemşörlüğünü yapan akıl fukarası yazar müsveddeleri... Savaştan sonra da ölenleri şaşalı törenler ile gömen, arkalarından da savaşa son vererek, şarapla anlaşmalarını kutlayan, kendilerini masum göstermek için, bir takım askerleri savaş suçlusu olarak yargılayanlar...

               Genellikle askerlerin savaşmayı sevdiği zannedilir, aslında tam tersidir. Askerler savaşmaktan nefret eder. Çünkü savaşın direkt zararını onlar görür ve çeker. Savaşma kararını alanlar askerlere sorma zahmetine katlansalar belki de birçok savaşın önüne geçilir. Ama kimse sormaz, askerler ne hisseder, kimsenin umurunda olmaz, fikirlerini söylemeye kalktıklarındaysa, bunun için maaş alıyorsun, asker gözüyle bakıyorsun der ve sustururlar. Onlardan yalnızca ölmeleri istenir. Çocukları var mı, evli mi, bunlarda herhangi birilerinin çocuğu mu? Kimseler düşünmez. Götürülür cepheye atılırsınız, vahşetin ortasına... Amacınız asla karşınızdakini öldürmek değildir, tek düşünceniz vardır aslında, canınızı kurtarmak... Ağlarsınız gizli gizli; ama kimseler gözyaşınızı silmez, derdinize ortak olmaz ve bir müddet sonra göz pınarlarınız kurur... Artık içgüdüsel hareket etmeye başlarsınız. Hiç soğukta kalmış, aç bir kedi veya köpek yavrusu gördünüz mü? İşte!... Onun gibi titrersiniz, gözünüzde yaş yoktur; ama daha önceden akmış olan yaşların çapaklanmış tortusu vardır...

               Çatışma bir anlık durur... Yaralılar toplanır. Dünyadaki hiçbir düzenli ordunun askeri dost düşman ayrımı yapmaz. Hepsini toplar ve yarasını sarar. Yarasını sardığı düşman askerini belki de kendisi vurmuştur... Onu düşünmez artık, o kendisi için dosttur. Birlikte, karşılıklı birer sigara yakarlar, birbirlerine koynunda taşıdıkları sevdiklerinin, varsa çocuklarının resimlerini gösterirler...

               Savaşın en çok etkilediği, çaresiz duruma düşürdüğü kişilerse rütbeli personeldir. Dosta da yaranamaz düşmana da yaranamaz... Kendi askerleri içinde düşmandır, düşman askerleri içinde... Savaşın kazanılması halinde kahraman, kaybedilmesi halindeyse savaş suçlusu...  Sanki savaş kararını onlar almış gibi... Kimse düşünmez emir verirken neler hissettiklerini. Geride bıraktıklarını asla düşünemezler, onların sevgilisi de çocukları da emrindeki askerlerdir, yalnızca onları düşünür. Onları şehit vermemeyi... Kaybedilen her can için onların kalbinde çok derin yaralar açılır; ama kimseye belli edemezler. .. Ağlamaya bile hakları yoktur, konuşmaya, kendilerini savunmaya da...

               Askerler hiçbir canlıya aslında zarar veremezler; çünkü onlar kadar yaşamın kıymetini bilen yoktur. Onlar kadar da yaşamını kaybeden... En sevdiğiniz arkadaşınız bir saniye sonra yanınızda yoktur. Siz seyredersiniz çaresizce,  elini  toprağa saplamış, gözünü size, can çekişen arkadaşınızın, canını teslim etmesini... Anlarsınız o zaman hayatta hiçbir şeyin değeri olmadığını can gibi, insan gibi... Her şeyi geri getirebilirsiniz, ama kaybedilmiş bir canı asla...

               Savaş bittikten sonra ise, geri dönersiniz. Nasıl mı? Savaş arkadaşlarınız, hatta savaştığınız düşman askeriyle bile paylaşacak bir şeyiniz olduğu halde anneniz,  babanız kardeşleriniz, hatta eş ve çocuklarınızla ortak hiçbir noktanız kalmamış, düşmandan korumak için, canınızı bile hiçe saydığınız, en çok sevdiğiniz insanlara yabancı olarak...

               Savaş suçlusu olarak kimler yargılanmalı askerler mi? Yoksa savaşa karar veren iktidarlar mı?

               Hiç düşündünüz mü, askerler ağaç dikmeyi neden çok severler? Bulundukları yer neden hep yemyeşildir?

BAHADIR

Teşekkürler rckaya61...

Kanla beslenen insanlar oldukça...sanırım bu kan akmaya devam edecek...

Alıntı yapılan: hanac - 18 Haziran, 2012, 16:05:38
Alıntı yapılan: BAHADIR - 18 Haziran, 2012, 15:47:33
Hasan sen daha okumadın galiba...Bir iki çift lafta sen etsen...Belki birileri gaza gelir...

Ben kitabı nereye koyduğumu hatırlamıyorum.

Bu hafta sonu arayıp bulacaktım ama olmadı.  :)

Bir şekilde okuman lazım...İmam böyle yaparsa cemaat ne yapsın. :)

HacıGeraltEmmi

Alıntı yapılan: hanac - 18 Haziran, 2012, 15:40:57
Toplu Okuma'da son durum;

Yorum yazanlar: 9 kişi

Pearl Jam, Bahadır, kedidiro, yunusmeyra, V, alan ford, s.b, ercoktay, kalidor

Yorumlarını beklediklerimiz:

Güneşsemerci, Tarkan Kurt, Nic39

Teessüf ederim adminim, bizi niye saymıyorsun :-X benim için altınmadalyon bitmiştir, daha da gelmem  ;D

rckaya61

               Kanla beslenenlerden ziyade, bu gibi insanlara çanak tutanlar, onların işini kolaylaştıranlar, her savaşın kutsal değerler (vatan, din gibi) uğruna olduğuna hiç sorgulamadan körü körüne inanalar. Bir ülkeye adalet getireceği bahanesiyle iç işlerine müdahale eden diğer ülkeleri alkışlayanlar. Her halkın kendi kaderini tayin etme hakkına sahip olduğu fikrini ağzına pelesenk yapanlar; ama bunun nasıl olacağının çözümünü asla düşünmeyenler. İlk başta kulağa çok hoş geliyor; fakat bir halk kendi kaderini tayin etmeye çalışırken, diğer bir halkın kaderiyle oynarsa ne olacak? Bunu hiç düşünmeyenler, bu gibi hareketleri bahar şenliği gibi gösterip alkışlayanlar... Ordunun yalnızca savaş için beslendiğini sananlar ve sokaklara dökülüp, ordu şuraya, ordu buraya diye bağıranlar var oldukça, en vahimi bu emeller uğruna ölmeye hazır gençler oldukça bu yarasalar beslenmeye devam edecektir.

               Ordular savaşmak için değil, savaşmamak için beslenir. Bak benim güçlü bir ordum var benim haklarıma tecavüz etmeye kalkarsan zararlı çıkarsın gibi. Kısacası caydırıcı unsurdur. Mevcut önemli değil, önemli olan teknolojiyle desteklenmiş bir ordudur. Teknolojiden istifade eden bir ordu uluslar arası arenada dengeyi korur. Yoksa savaş çıktımı askerler değil, üzerine askeri elbise giydirilmiş halk savaşır. Herkes nasibini alır...

               İnsanlar biraz düşünmeli, başka bir devlet benim için neden çocuklarını savaş ortamına göndersin. Allah aşkına bugüne kadar almadan kim vermiş? Biraz düşünelim, her kulağa hoş gelen sözü veya fikri düşünmeden sorgulamadan alkışlamayalım.

               Süper güçler mevcut anlaşmalara rağmen, durmadan gönüllerince silahlanırken, diğer bir ülkeye baskı yapılmasını alkışlamayalım. Soralım size bu hakkı kim verdi diye?

               Savaşın asla galibi olmaz, bütün insanlık kaybeder, kazandığını sananlar bile...         

           

hanac

Toplu Okuma'da son durum;

Yorum yazanlar: 11 kişi

Pearl Jam, Bahadır, kedidiro, yunusmeyra, V, alan ford, s.b, ercoktay, kalidor, designer73, rckaya61

Yorumlarını beklediklerimiz:

Güneşsemerci, Tarkan Kurt, Nic39

hanac

Alıntı yapılan: designer73 - 18 Haziran, 2012, 19:32:29
Teessüf ederim adminim, bizi niye saymıyorsun :-X benim için altınmadalyon bitmiştir, daha da gelmem  ;D

Sehven bir hata yapılmıştır ve yukarıdaki mesaj ile durum çözülmüştür.  :)

BAHADIR

Yorumlarını beklediklerimiz:

Güneşsemerci, Tarkan Kurt, Nic39, Hanac

tommikser

Ben yorum yapmamışmıyım yav.Tam dayaklık adamım vesselam.O zaman kendi bakış açımdan kitap ve Tardi hakkında düşündüklerimi yazayım.

Kitabın konu anlatımını beğendim.Tek bir konu üzerinden değil konular üzerinden değerlendirmesi vede insan kaynaklı bir bakış açı yöneltmesi insanı kalbinden vuruyor.Savaş içerisindeki insanın duyguları,insanın savaşa bakış açısının nasıl olduğunu ve insan denilen varlığın bu durumuda nasıl kanıksadığını bize gösteriyor Tardi.

İnsan denilen varlığın ilk başlarda nasıl bir histeri krizine girdiğini rahatlıkla görebiliyorsunuz.Neden sorusunu soran insanların hemen yaftalandığı,sokak ortasında ajan,hain vs gibi ithamlarla insafsız vede yargısız bir şekilde yargılandığını görüyoruz.İnsanların milliyetçi duygularla nasıl kandırıldığı,sürü psikolojisi ile nasıl yönlendirildiği ve insanların nasıl insanlıktan çıktığının insani bir öyküsü olarak karşımıza çıkıyor Siperlerdeydik.

İnsanların istedikleri şeylerle yüzleşmesi sonucu verdikleri tepkilerin,toplumların yaşadıkları şokların çıplaklığı her bir karede insanı sarıyor.Biz neden bu savaştayız sorusunun hep sorulduğu ve hiçbir zaman bu sorunun cevabının alınmadığı bir sarmal içerinde sürükleniyor insanlar.

İnsanların savaş içinde düşünübildiği en güzel şeyin ilk ölen olmak istedikleri ve bazen sadece bunun için kendilerini kandırarak öldürdüklerini görerek hüzünleniyoruz.Tardi insanı kalbinden vurmasını iyi biliyor.Çizimlerdeki karanlık atmosfer savaşın içindeki insanların ruh dünyasını yansıtmasının dışında bizim ruh dünyamızı da bu atmasferin içine çekmeyi başarabiliyor.

Savaş anında bir askerin altına yapmasının ne kadar doğal vede zaten olması gereken de zaten bu değil mi?Sorusunu sorarak ölüm ve insan arasındaki gerilimin iyi bir analizini yapıyor.

Kitapla ilgili tek bir eksiklik olduğunu düşünüyorum.Savaşın sadece sanki Fransız ve Alman hatları arasında geçiyormuş gibi sadece o askerlerin duygularını anlatması bir eksiklik.Evet bazı yerlerde diğer ulusları,diğer dinden insanları öykünün balonlarının içine sıkıştırmış da olsa bence yetersiz.Bir Senegalli'nin gözünden bu savaşın anlamsızlığı nasıl?Bir Türk'ün kendi bakışı nasıl?Acaba biz Türk'ler komutanlar bazında değil,siperlerde ölen insanlar olarak neler düşündük.Savaş sadece sanki iki ulusun insanlarını etkilemiş gibi görünsede tüm dünyayı nasıl etkiledi sorusu havada kalmış.Bence Tardi'nin öyküyü daraltma çabasının içinde önemli olanın büyük bir kısmı kaçırılmış.

Harun Ça

İlk elime aldığımda haberdar olmadığımız ama yaptıkları ufak kahramanlıklarla savaşın gidişatını değiştiren askerlerin hikayeleri bekliyordum. En azından tarih kitaplarında bulamayacağımız türden şeyleri. Okudukça savaşın gerçek yüzüyle ve süresinin uzamasıyla askerlerin içine düştükleri korkunç psikolojiye tanık oldum. Anlatılan hikayeler kısa ama hepsi birbirinden şaşırtıcı ve insanı düşüncelere sürükleyen cinstendi.

Peyami

Alıntı yapılan: gunessemerci - 19 Haziran, 2012, 09:39:37
Kitapla ilgili tek bir eksiklik olduğunu düşünüyorum.Savaşın sadece sanki Fransız ve Alman hatları arasında geçiyormuş gibi sadece o askerlerin duygularını anlatması bir eksiklik.Evet bazı yerlerde diğer ulusları,diğer dinden insanları öykünün balonlarının içine sıkıştırmış da olsa bence yetersiz.Bir Senegalli'nin gözünden bu savaşın anlamsızlığı nasıl?Bir Türk'ün kendi bakışı nasıl?Acaba biz Türk'ler komutanlar bazında değil,siperlerde ölen insanlar olarak neler düşündük.Savaş sadece sanki iki ulusun insanlarını etkilemiş gibi görünsede tüm dünyayı nasıl etkiledi sorusu havada kalmış.Bence Tardi'nin öyküyü daraltma çabasının içinde önemli olanın büyük bir kısmı kaçırılmış.

Aslında Güneş'in ve muhtemelen pek çok insanın böyle bir eleştiri getirecebileceğini tahmin eden Tardi, albüme bu konuya öncelik veren bir giriş yazısı koymuş (Casterman, Edition 1993). İlk iki paragrafta bu konuya değiniliyor.



Olaylara Fransız tarafından bakmayı tercih etmesine karşın, tarihçi gözüyle bakmayıp, esas olarak insanı büyüteç altına almak istediği için, tek tek tüm uluslara değinmediğini belirtiyor. Neticede savaş hepsinde aşağı yukarı aynı duyguları uyandırıyor. Bu albümdeki hedefinin ırkı ya da ülkesi ne olursa olsun, üstlerinin gözünde hayatı hiçbir şey ifade etmeyen "insanı" ele almak olduğunun altını çiziyor.

"Bulunduğu yerde olmaktan hoşnut olmayan, tek umudu bir saat daha yaşayabilmek olan, ve sonunda evine dönebilmenin hayaliyle yaşayan  insanları anlatmayı seçtim."

Bence burada insana yoğunlaşıp, ayrıntıya (millet, ırk gibi..) girmemekle Tardi doğru bir seçim yapmış. Savaşın insanda uyandırdığı asli duygular (korku gibi..) milletlere göre değişmez. Zaten bir zahmet Senegal'lisi Türk'ü de kendi hikayelerini kendi anlatsın. Onu da mı Fransız yapacak?

Bu arada Türkçe edisyonda bu giriş var mı yok mu bilmiyorum. Umarım atlanmamıştır.

hanac

Toplu Okuma'da son durum;

Yorum yazanlar: 14 kişi

Pearl Jam, Bahadır, kedidiro, yunusmeyra, V, alan ford, s.b, ercoktay, kalidor, designer73, rckaya61, Güneşsemerci, Mic-Har, Peyami

Yorumlarını beklediklerimiz:

Tarkan Kurt, Nic39, yunusmeyra

yunusmeyra

hocam biz daha yorum yazmadık sayılır..kitabın bizde bıraktıklarını şöyle kafamıza paylaşamadık daha..notlarımızı derleyip toplayıp 2 gün içinde ulaştıracağız..  :-[
HULK DEĞERLİ BİR KAHRAMANDIR!
HSD YENİ ÜYELERİNİ BEKLİYOR