Nolcak Bu Cizgiroman Satışları ve Lone Wolfte Beni Niye Anmadınız Laaayynn

Başlatan mersan0, 15 Ocak, 2019, 17:07:26

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

darkwood

Birde şu açıdan bakmak lazım; bir çok seride olduğu gibi Lone Wolf and Cub serisinin tamamlanmasını bekleyip toplu satın almak isteyen hatırı sayılır bir okuyucu kitlesi olduğunu müşterilerimden biliyorum.
Satışların yükselmesi isteniyorsa, elden geldiğince hızlı seriyi tamamlanmasının faydası olacağını zannediyorum.
Darkwood Sakinleri..

mersan0

Bizler cizgiromanı seven bu yüzden cizgiroman üretimi yapan kişileri de seven insanlarız. Yukarda yazdığım yazının ana hedefi Marmara cizgi değil, genel bakış açısıdır. Marmara çizgi ile ilgili tek tarafı tamamen siyah beyaz olan bir küçük boy serinin neden renkli seri fiyatında olduğu cümlesidir, başkası cizgiromanın genel sorunları hakkındadır. Bu yazının Lone Wolf sayfası altında olması dışında Marmara cizgi ile ilgili hiçnir başka ilgisi yoktur.

Hiçbir yayın evine garezim yok. Tanıştığım yayıevi sahiplerine elimden gelen şahsi yardımı yapmaktan asla geri durmam. Onlar bizim cizgiroman zevkimizi tatmin eden insanlar. Neden onları özel olarak hedef alayım ki.
Biz cizgiroman severler ilginç kişilerizdir. Okuduğumuz cizgiromanlar ile duygusal bağ kurarız, kitapevlerinde cizgiromanları ön plana çıkarmaya ve en azından bir kişinin daha görmesini sağlamaya çalışırız, yan koyarız, daha çarpıcı kapakları ön plana çıkarmaya çalışırız, gözümüze kestirdiğimiz kişilere anlatmaya çalışırız felannnn...
Arkadaşlar, benim genel anlamda bahsetmek istediğim eldeki bazı veriler ile farklı şeyler yapılamayacağıdır. Cizgiroman piyasasına bizim kuşağın armağanı Kadıköy piyasasıdır. Beyazıt bitpazarından tanıdığımız İlyas ve Cem kardeşimizi Kadıköy pasajında yer tutmaya teşvik eden, toplantılar düzenleyerek, yeni yeni ortaya çıkan internet ortamını maksimum kullanarak tanınırlık sağlayan bir nesiliz.
Resimliroman.net, cizgiroman.com gibi forum alanlarını kullanarak, tabiii en başta bu sitenin isim babası altınmadalyon sayfası ile bu piyasayı domine eden bir nesiliz. İlyas kardeşimizi, Cemi dükkan tutması için cesaretlendiren ve sabit yerlerimiz olmasını sağlayan birçok insan varız.
Bu nedenle biz cizgiroman ailesi olarak, cizgiromana hizmet eden hiç kimseye düşman değiliz, aksine onları çok severiz.
Kadıköy piyasası oluşmasa idi cizgiromanın bugün en etkili dağıtım kanalı tıkalı kalacak idi. O dönemde yoğun olarak Ankara, İzmir ve diğer üniversite kentlerinde var olan cizgiromancılara toplu yerler açtırmaya, bizzat kendimiz açmaya çalıştık. Bu çabaların ürünü olarak tam başarılı olamasak da Ankara da, izmir, izmitte bugün ismi bilinen satıcılar duyuldu ve insanların gidip bu hobilerini paylaşabileceği mekanlar tanındı. Keşke üç dört ilde de Kadıköy piyasası gibi üç dört dükkanın bir arada olduğu yerler oluşsaydı.
Bir arada olmak bir hareket, sinerji oluşturur. Buyüzden yüzyıllardır çarşı mantığı, site mantığı vardır. Bir şey almak isteyenler, bu malzemenin toplu halde satıldığı o çarşıya giderler. Önce birbirine rakip oldukları için zarar verdikleri düşünülen dükkanlar aslında bir arada oldukları için toplu müşteri çekimi oluştururlar, bu çekimin dışında kalanların zaman içinde müşteri potansiyeli daralır.

Bunu neden anlattım. Cizgiroman piyasasında çıkış oluşturacak çareler işte bu gibi yeni dağıtım kanalları açmaktan geçer. Bir zaman Lal kitabın sahibi değerli dostum Bahadır kardeşim ve Prestij kitaptan İlhan kardeşimiz ile bir iki fikir düzeyinde girişimimiz oldu. aslında işlerimizden başımızı daha fazla kaldırıp biraz daha fazla ilgi gösterse idik çok daha başka dağıtım kanalları oluşturabilirdik olmadı.
Örneğin insanların yoğun olarak geçtiği, metro, metrobüs, trenyolu, gemi iskelesi gibi yerlerdeki büfelere stantlar bırakarak ilk önce depoda duran ve depo kirası masrafı çıkaran stoklarımızı bu mecralarda sergiye çıkarmak ve eskiden cizgiroman okumuş ancak hala cizgiroman çıktığından haberi bile olmayan insanlara bunu göstermek yeni bir dağıtım kanalı açmak olur. Her yayın evi veya kendisine iş arayan bir kişi tel raflar oluşturup, tren istasyonu çıkışlarındaki büfelere, liman büfelerine, metro, metrobüs büfelerine konsinye yani malı sat, ben senden ücreti ondan sonra tahsil edeceğim yöntemi ile bir dağıtım kanalı oluştursa, şimdi satılanın kat ve kat fazlası cizgiroman satılır. Benim söylediğim budur.
HEP AYNI YÖNTEMLERİ DENİYEREK, FARKLI SONUÇLAR OLUŞTURAMAZSINIZ. BAŞKA YÖNTEMLER DENENMELİDİR.


hanac

Ben serinin devam edeceğine inanıyorum, enseyi karartmayalım.

Ama Ken Parker gibi uzun bir süreye yayılabilir.

Bizim yapmamız gereken şu; eksik sayılarımız varsa alalım ve yeni sayıya hazır hale gelelim.

Şahsen benim eksik sayılarım varmış  ::)

hennessy

Benim fikrim bir kaç ay sonra İlke kardeşim bombaları patlatır benden demesi
Murat : Hasan abi Avengers dağılmış duydun mu?
Hasan: Duydum duydum toplanın Tellioğulları

aitor03

Alıntı yapılan: mersan0 - 26 Ocak, 2019, 03:18:31
Yukarda yazdığım yazının ana hedefi Marmara cizgi değil, genel bakış açısıdır. Marmara çizgi ile ilgili tek tarafı tamamen siyah beyaz olan bir küçük boy serinin neden renkli seri fiyatında olduğu cümlesidir...

Buna benzer bir şeyi ben de Enki Bilal - Pierre Christin işleri sırasında düşünmüştüm. Renkli büyük boy bir işi, hele ki yurt dışı satış fiyatı en az 10-12 avroyken 4 avroya satmaları benim için bir muammaydı. Nasıl oluyor da küçük boy siyah beyaz seri fiyatında olabiliyor?

not: Aynı şey örneğin Valerian için de geçerli, 40-50 liralık orijinal Valerian Türkçe'de 15 lira!!!

memospinoz

Merhaba,
Enki Bilal örneğinde yerel fiyatı yurtdışı fiyatına uyarlamış, Valerian'da ise tam tersini yapmışsınız.
Her ülkenin alım gücü farklı. Her ülkeyi kendi para birimiyle kıyaslayıp o şekilde ucuz-pahalı ayrımı yaparsak daha gerçekçi sonuçlara ulaşabiliriz.
Kara Tarikat Tugayları 45 TL, Les Phalanges de l'Ordre Noir 20 €.
Valerian Cilt 1-Hareketli Sular Şehri 14 TL, Valérian, Tome 1 : La cité des eaux mouvantes 12 €. (Fiyatlar amazon.fr'den alındı.)

aitor03

Evet, niye öyle yaptıysam? Gerçi her halûkarda değişen bir şey olmuyor. Orijinallerin 3te 1, 4te 1 fiyatına çıkıyor burada.

Bu arada, alım gücünü aynı ürün üzerinden değil, ancak yerel ürünlerle karşılaştırabiliriz. Yani bir BD fiyatı ile Türk çizgi roman fiyatını. Eğer Fransızca bir BD'yi, Türkçe çevirisi ile kıyaslamaya kalkışırsak bir önceki sayfada bahsettiğim değişkenleri de (döviz üzerinden telif ve çeviri ücretleri) hesaba katmak zorundayız ki, o zaman iş iyice sarpa sarar.

Mrtekin

Fransızların tuzu kuruymuş.:-) Burada Memospinoz'un belirttiği üzere nirengi faktör; alım gücü ve de paranın değeri. Parayı Euro olarak kazandığınızda; 12 Euro, 12 TL gibi olur.:-) İşe Türkiye'den baktığınızda iş değişir, çünkü "fiyatlamayı" TL üzerinden yapıp, para kazanmaya çalışacaksınızdır.

Ben size Türkiye açısından kısa bir maliyet hesap dökümü de yapayım. Frankofonların telif ücreti 1000 Euro ve görsel parası da 300 Euro gibi birşey. Bu bağlamda; Marmara'nın KTT'den 1500 adet bastığını düşünün.

45*1500= 68.500 (total gelir)
                 33.750 (%50 Dağıtımcı karı)
                 12.330 (%18 matbaa)
                 10.960 (%16 telif ve diğer giderler (görsel parası, tercüme, ajans giderleri, grafik düzenleme, vd) (telif taksitle de ödenebiliyor.)
                 10.960 (%16 yayımcı karı)(vergi öncesi).(Genelde %25 hedeflenir, ama zor.)

Burada maalesef Fransa'daki fiyatlamanın nasıl gerçekleştiğini ve maliyet oranlarını bilmiyoruz. Muhtemelen dağıtım sorununu çözmüşlerdir, bu yüzden yayımcı kar oranı çok daha yüksektir. Keza baskı adetleri de çok daha yüksektir. Ve fakat, başa dönersek, Fransız olsam ve maaşımı Euro üzerinden alsam, 12 eur ya da 20 eur çok koymazdı, çünkü bireysel "alım gücü"m zaten yüksek olacaktı. Bu yüzden adamların kendi ülkesindeki fiyatlamasının bizden yukarıda olması gayet normal.

Mersan'ın bahsettiği ise bambaşka birşey; o, manganın comicslere göre fiyatlamasının yüksek olduğundan bahsetmiş. Bence bu da normal; 1500 girip, sadece 500 adet satış rakamlarına ulaşabiliyorsanız, mümkün olduğunca o "500" kişi üzerine maliyeti yıkmak istediğinizden satış fiyatını bilinçli olarak yüksek tutarsınız.

Bu dediği gibi hiç de doğru bir yaklaşım değildir, önemli olan, satış rakamlarını artırarak yani sisteme daha fazla okuyucu kazandırarak maliyetleri düşürebilmektir. Yani satılan adet arttıkça fiyat da düşer (ölçek ekonomisi). O yüzden, kendisinin "hardsell" satış önerilerini de gayet önemsiyorum. Hal böyleyken, Türkiye'deki durumun gayet iyi olduğu son yıllarda bile, yayınevlerimiz bu alandaki tembelliklerini gideremedi ve de "sağmal inek fiyatlama stratejisini" bir türlü aşamadı. Bundan sonrasını ise yaşayarak hep birlikte göreceğiz.

Son söz; Lone Wolf "50"tl bile olsa bastırır alırım, parasına değecek başka da bir eser yok gözümde.:-)
They drew first blood...

darkwood

Benim bu zamana kadar ki tecrübelerimden bu işin özeti;
Kiyap yayın maliyet hesabının içinden bu zamana kadar kimse çıkamadı, o yüzden kafanızı boşuna yormayın derim.  ;D
Darkwood Sakinleri..

mersan0

Yayınevlerine dokununca bin ah işitiyoruz. Yani adamlara acıyıp maaşa bağlayasım geliyo. 😂😂😂Dediğim gibi olayın Marmara bağlamında tartışılması, sadece bu sayfada bunu dile getirmem ve dürüst olalım Lone Wolf yayınlanması için bunca uğraştıktan sonra benden heç bahsetmemesine gıcık olmam hasabiyledir. Tamam iyi bir sağmal inek olarak Lone Wolfleri çıkar çıkmaz alıyorum, kalan son 9 cildi de Allah ömür verirse alacağım ama biz sağmal inekler yok olduğumuz da nedecekler merak da etmiyo değilim hani

Nomad

Bana Lone Wolf ve SSoC gibi kitaplarla gelsinler, sütüm helal olsun  ;D
Ama bu fiyatlarla ötesine elimi sürmem,  indirim beklerim veya ikinci el kovalarım.

ZGeralt

Bazı konularda kafa karışıklığı var gibi geliyor bana, bu biraz meseleyi doğru tartışmayı zorlaştırıyor gibi düşünüyorum.

Öncelikle bir malın dışarıda üretilip getirilmesi ile telif/lisans vb. alınarak burada üretilmesi farklı şeyler. Yayınevleri ithalat yapmıyor.  İthalat yapsalardı Fransa'da 20 Euro olan çizgi romanı burada ( anlık kurdan hesaplıyorum) 121.6 TL'ye satacaktı.

İkinci konu alım gücü meselesi. İnternette kısa bir araştırma yaptım ve Fransa'da ki ortalama fiyatları kontrol ettim. Fransa'da asgari ücret 1500 Euro civarı, Türkiye'de 2000 TL, bunu cebe koyalım.

Fransa'da ortalama 1 kg Dana Biftek fiyatı 16 Euro. Türkiye'de 60 TL.  Fransız bir asgari ücretli çalışan maaşı ile 93.75 kg biftek alabilmekte. Türkiye'de ise 33.3 kg  alabiliyor. Fransa'da 1kg patates ortalama fiyatı 1.57 Euro, Türkiye'de 5 TL diyelim (3.5 TL'den 20 TL'ye kadar çeşit var).
Fransız 955kg patates alabiliyor, burada 400kg alınabiliyor. (Fiyatlar kesinlik içermiyor fikir sahibi olunması açısından verdim)

Makro verilere girmeden, İşsizlik, Gini hesabına bakmadan(gelir dağılımı) falan en basit haliyle böyle. Özeti şu; Fransız toplumunun en az maaş alan, ekonomik olarak en zordaki kesimi, Türkiye'de ki aynı kesime oranla aynı maldan 2 ila 3 kat arası fazla edinebiliyor. Dolayısı ile temel ihtiyaçlarını daha kolay giderebildiği için diğer ihtiyaçlarına daha fazla kaynak bulabiliyor.

Temel ihtiyaçlar dışında kalan ihtiyaçlara ( bknz: Maslow'un İhtiyaçlar Hiyeraşisi) olan talebin ne kadar olacağını -tek etkileyen olmasa da- en temel olarak ve en fazla etkileyen şey bu, yani ekonomik koşullar. Yani Amerika, Fransa veya Japonya'da satılan kültür üretimi veya eğlence üretiminin bizim gibi daha fakir ülkelerle kıyaslanması, temel olarak yanlış. Kaldı ki işin "kültürel boyutları "da  mevcut. Benzer gelir seviyesinde olup da ilgileri, kültürel ve coğrafi koşullar  nedeniyle farklılık gösterebilir. Basit bir örnek verecek olursam;  bizden çok daha zengin İsviçre gibi bir ülkenin kişi başı ortalama çay tüketimi Türkiye'nin 1/7'si seviyesinde. İsviçre dünyanın en zengin, en önemli refah toplumlarından biri ama bizim kadar çay içmiyorlar. Bu "kültürel" farklılık oluyor işte.

Yani yayınevlerinin yetersizliği – ki olabilir burada kabul veya reddetmiyorum – asıl sebep değil. Çizgi romanın ilgi görmemesi ekonomik ve kültürel sebeplere sıkı sıkıya bağlı. Ayrıca günümüzde boş zaman değerlendirme ve/veya  eğlence anlayışının gelişen teknoloji ile ne kadar değiştiği de ortada. E-kitaplar, telefonlar, tabletler, sosyal medya, streaming servisler, video oyunları vs. Çizgi romanın bütün bunların içerisinde kendine yer açmakta zorlanması da doğal. Amerikan film endüstrisi son yıllarda süper kahraman filmlerine bu denli eğilmemiş olsaydı bugünkü ilgiye bile ulaşmanın imkansız olduğu çok aşikar. Söz konusu filmler çizgi romanın reklamını da yapmış oldu, Türkiye'de ki ilgiyi yeniden canlandırdı.

Alıntı YapMersan'ın bahsettiği ise bambaşka birşey; o, manganın comicslere göre fiyatlamasının yüksek olduğundan bahsetmiş. Bence bu da normal; 1500 girip, sadece 500 adet satış rakamlarına ulaşabiliyorsanız, mümkün olduğunca o "500" kişi üzerine maliyeti yıkmak istediğinizden satış fiyatını bilinçli olarak yüksek tutarsınız. Bu dediği gibi hiç de doğru bir yaklaşım değildir, önemli olan, satış rakamlarını artırarak yani sisteme daha fazla okuyucu kazandırarak maliyetleri düşürebilmektir.

Doğrusu bahsettiğiniz gibi olması ama olmuyorsa ,yani pazar büyümüyorsa iki seçenek kalıyor, ya yayını durdurmak ya fiyatı yükseltmek. Hangisini tercih edersiniz bir okuyucu olarak ? Yalnız Kurt ve Yavrusu'nun ilk sayısı hala bulunabiliyordu birkaç ay önce baktığımda, basım tarihi Kasım 2012. 2000 tane basılan bir ürünü 6 yıldan fazla geçmesine rağmen bitirememişsin. Nakit akışını nasıl sağlayacaksın?

Alıntı Yap10.960 (%16 yayımcı karı)(vergi öncesi).(Genelde %25 hedeflenir, ama zor.)

Yaptığınız hesaba göre, şu kadar para için yani 11bin TL için, ki bunu kim bilir kaç senede elde edeceksin, bütün bu risklere girilir mi? Uğraşılır mı? Gerçekten "zengin olmak için" yapılan bir şey olabilir mi bu çizgi roman yayıncılığı ?
2012 yılında yayıncılar sermayeleri ile bir inşaat işine girseler 1 yıl içinde paralarını ikiye katlamış olacaklardı.
Bugün kriz ortamında bile, hiçbir şey yapmayıp paranı faize yatırsan net olarak ,sıfır riskle %20 kazanıyorsun. Üstelik kızgın okurlarla da uğraşmamış oluyorsun  :)

Dağıtım kanalı mevzusuna çok girmek istemiyorum ama lütfen bir piyasaya bakın, kaç tane yayın dağıtımı yapan firma var. Bildiğim kadarıyla basın dağıtımında Turkuaz Medya tek kaldı, Yay-Sat bile kapandı. Böyle bir altyapı kurmanın ve işletmenin maliyetini bir yana koyuyorum, internetten kitap satarak başlayan ve bir ara değeri 1 TRİLYON DOLARA ulaşan Amazon gibi bir örnek varken yani internet ve dijital satış çağının tam göbeğindeyken büfelerde, gazete bayilerinde bir çıkış aramak bana hiç gerçekçi gelmiyor maalesef.

Hiç sevmediğim şeylerden biri herhangi bir şirketi savunur duruma düşmek ama bu konuda sizlere katılamıyorum, daha öncede belirttiğim gibi 80 milyon nüfuslu bir ülkede 2 bin baskı ile gerçek işleyen bir pazardan söz edemeyiz, durum böyle olunca da gerçek bir pazar halini almış sektörlerde iş yapan firmalar gibi bir konuma koyamıyorum çizgi roman yayıncılığı yapan şirketleri. Elbette ki eleştirilemez değiller, benim için dünya da eleştirilemez bir konu, kurum veya kişi yok zaten ama sizi haklı bulamıyorum maalesef.

Sevgiler, saygılar...

mersan0

ZGeralt kardeşim, bize katılmaman normaldir çünkü ayrı bir bireysin ve kendi fikirlerin var. Bu da çok normal.
İnternet bebeleri cizgiromana özellikle basılı cizgiromana ilgi göstermedikleri için şu anda satışlarda bir etkisi olmaz diye düşünüyorum. Satış artışı için en kese yol olarak benim aklıma eski cizgiroman okurlarına ulaşmak geliyor. Çünkü 1970 ve 80 arasında 150 binleri bulan cizgiroman trajlarından bahsediyoruz. Bu tarihlerde çocuk olan ama şimdi büyümüş ve cebinde harcayacak parası olan kişilere ulaşmak ilk adımda daha etkili olabilir gibime geliyor. Birde bu dağıtım kanalının maliyet ve getiri katsayısı büyüktür diye düşünüyorum. Bir ara nerdeyse bu işe girecektim ve girseydik şu anda cizgiroman piyasası çok rahatlardı diye düşünüyorum.
İstanbul, izmir, Ankara da 150-200  tane insanların çok geçtiği yere tel raflarda sergilenecek cizgiroman standı koyulsa satışların çok tatminkar olacağına inanıyorum.
İlk ayakta buralarda yeni yayınların satması gerekli değil. Yayınevlerinin deposunda bulunan ve stok maliyeti artmış olan eski yayınlarını nakit karşılığı çok cüzi fiyatlara alınabilir. Böylece düşük fiyatlara bu tel stantlara koyularak satış imkanı olabilir.
Bu fikrin tutacağını şurdan düşünüyorum, Prestij yayınlarının sahibi İlhan Yılmaz kardeşim aynı ürünleri yaysat kanalına her verdiğinde yğzde 25 kadarının gittiğini söylemişti. Yani ne kadar çok sergilenirse aaaaa ben bunu eskiden okuyordum diyip alan eski sağmal yeni sağılmaya hazır potansiyel inekler pek çok.

tulgan

Keşke ilgili bir başlığa yazılsa bunlar da ben de yeni Lone Wolf okurları mı doğuyor diye boşuna heyecanlanmasam  :-[

memospinoz

Alıntı yapılan: aitor03 - 29 Ocak, 2019, 21:05:26
Evet, niye öyle yaptıysam? Gerçi her halûkarda değişen bir şey olmuyor. Orijinallerin 3te 1, 4te 1 fiyatına çıkıyor burada.

Bu arada, alım gücünü aynı ürün üzerinden değil, ancak yerel ürünlerle karşılaştırabiliriz. Yani bir BD fiyatı ile Türk çizgi roman fiyatını. Eğer Fransızca bir BD'yi, Türkçe çevirisi ile kıyaslamaya kalkışırsak bir önceki sayfada bahsettiğim değişkenleri de (döviz üzerinden telif ve çeviri ücretleri) hesaba katmak zorundayız ki, o zaman iş iyice sarpa sarar.

Aynı ürün üzerinden kıyaslama yapmazsak doğru bir yaklaşım olmaz da o yüzden bunu yapıyoruz. (Aslında ABD'deki BD fiyatları ile - oranın da yerel üretimi değil- bizdekileri kıyaslasak yine değişen pek bir şey olmayacak zaten.)

Zaten Türkçe üretim yok sayılacak düzeyde. Neyse o apayrı bir konu.

Yayınevleri kitabın telifini alıp çevirterek zaten onu bir nevi yerelleştiriyor ve "yerel ürün"e dönüştürüyor. Telif fiyatı elbette önemli ama hayati derecede de değil son fiyat üzerindeki etkisi, çeviriye zaten hiç girmiyorum. Çevirmenler altına yat-kat çek(e)miyorlar maalesef.

Dolayısıyla üçte bir veya dörtte bir fiyatına aynı ürün çıkıyor diyorsanız bu alım gücünün de aynı oranda düşük olduğunu gösterir. Demek ki alım gücü kitap sektörü üzerinden bakarsak 3-4 kat düşük. Bir de buna internet indirimlerini eklersek durum daha da vahim bir hal alıyor. Çünkü bizde etiket fiyatı üzerinden %20-%40 arası bir indirim uygulanırken (hem de sürekli indirim var), Fransa'da kitabevlerinde veya internette sadece etiket fiyatı geçerli. (İndirim noel vs. haricinde göremedim pek.)