Altın Madalyon

Çizgi Roman Üzerine Genel Paylaşımlar => Çizgi Roman Üzerine Genel Paylaşımlar => Konuyu başlatan: drfuhrer - 16 Eylül, 2011, 12:56:04

Başlık: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: drfuhrer - 16 Eylül, 2011, 12:56:04
Arkadaşlar, ben tabiri caizse eski kafalı bir çizgi romancıyım.

Zagor, Swing, Teksas, Tommiks, Alaska-Ken Parker, Atlantis-M.Mystere, Mister No, Kızılmaske, Judas,.......diye uzayıp giden eski çizgi romanları çok ama çok sever ve beğenirim.

Okul ve iş derken uzak kaldım biraz ÇR dünyasından ve bu forum sayesinde bazı kahramanları da yeni tanıdım: Dylan Dog, Dampyr gibi...

Şimdi olay şu: yorumlara güvenerek kalktım Dylan Dog ve Dampyr serisini takım olarak aldım, serileri yakalamak adına..

İkisinin de ilk ciltlerini okudum, ama sonuç: fiyasko... evet konular güzel ama o nasıl bir çizim tekniğidir be kardeşim.

Gerçekten insanı tiksindiriyor. Eğreti, çirkin, özensiz..yav kardeşim adı üstünde ÇİZGİ ROMAN..
Yani primer iyi olması gereken alan çizimler ... Senaryo da önemli ama senaryo devasa bile olsa çizim yoksa o ÇİZGİ ROMAN yaramaz!

Kimse kalkıp ''ama hikaye örgüsü güzel'' demesin. Diyen arkadaş açıp dikkatli incelesin o çizimleri.
Örnek mi? DYLAN DOG'un JOHNNY FREAK macerası.
Evet konu dokunaklı ama çizimler gerçekten berbattı, bitirene kadar öldüm-boğuldum-bittim resmen.

Lütfen böyle yapımlara çizgi roman açlığımızı bastırmak adına prim vermeyelim.
Ama bir de Zagor, M.Mystere, Ken Parker, Tex gibi eski kurtlara bakın: her bir kare sanat eseri resmen..

Sonuç: Dylan Dog ve Dampyr serisi tam bir rezalet..

ŞİMDİ SORUYORUM ARKADAŞLAR: SORUN BENDE Mİ,BEN Mİ GÖREMİYORUM BU KİTAPLARIN ŞAHESERLİK YÖNÜNÜ???
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: hanac - 16 Eylül, 2011, 13:06:01
Zevkler ve renkler tartışılmaz.

Beğenmemiş olabilirsiniz ama ben Dylan dog ve Dampyr'in çizimlerini çok kötü bulmuyorum.

Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: sefik - 16 Eylül, 2011, 13:10:45
bence Dampyrin cizimleri soylemis oldugunuz cizgi romanlarin bazilarindan daha iyi
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: pearl jam - 16 Eylül, 2011, 13:19:37
Dylan Dog fazla okumasam da okuduğum maceralarda çizimler beni rahatsız etmedi ki katılıyorum kötü çizilmiş bir çr ye ben de katlanamam. Fumettileri bir sürü farklı çizer çiziyor genelde, Dylan Dog' da da bu böyle mi bilmiyorum belki ilk okuduğunuz macera tarzı hoşunuza gitmeyecek bir çizere aittir diyeceğim ama bütün seriyi de aldım diyorsunuz. Buradan şu sonuca ulaşıyoruz : evet zevkler ve renkler tartışılmaz :)

Çok iyi çizilmiş bir fumetti tavsiye edeyim size : "Gözler ve Karanlık" Bu kitabın da çizimlerini beğenmezseniz zevklerinizi tartışırım ama ona göre ;)

Bir de tavsiyem hiç okumadığınız bir serinin önce bir kitabını alıp okuyun, beğenirseniz serisini alın.
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: Cantürk - 16 Eylül, 2011, 13:29:26
Siz de bir sorun var. 8)

Şaka bir yana eski tüfek fumetticilerin çoğu, yeni türleri sevemiyor.

Bu yüzden de Dampyr, Dylan Dog, vb  çağdaş fumettiler ülkemizde satmıyor.

Kemikleşmiş bir sorun bu. Muhafazakarlık...

Prim vermeyelim dediğiniz (rezalet olarak tanımladığınız)Dylan Dog, İtalya'nın Tex ile birlikte en çok satan çizgi romanı.Bence edebi yönleri de olan bir sanat eseri.
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: alan ford - 16 Eylül, 2011, 13:34:30
  Dampyr ve Dylan Dog'u çok seven, Johny Freak macerasını ise ayrı bir seven olarak cevap veriyorum : Evet sorun sende ;D  Şaka şaka. Renkler ve zevkler , en azından bu aşamada , tartışılmaz. Ben de çizimden pek anlamam zaten. istesem bile tartışamam.

  Ama yine de Bonelli ürünü fumettilerde en kötü kapakların Martin Mystere'de olduğunu düşünüyorum. Bu arada Johny Freak'ı bile beğenmediysen  :( Dylan'da ısrar etmenin anlamı yok bence.

Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: HacıGeraltEmmi - 16 Eylül, 2011, 13:49:40
Zevk meselesi tabi. Ben de eskileri okurken, sizin yenilerde yaşadığınız duyguları yaşıyorum. Örnek vermek gerekirse; Galep, Letteri, Monti gibi çizerlerin çizdiği Tex maceraları işkenceye dönüşürken, Ticci, Fusco, Ortiz tarzı çizerlerin çizdiği maceralardan acaip keyif alırım. Bahsi geçen Dylan ve Dampyr çizerlerinden ise, özellikle Dampyr'de, maceranın atmosferini yansıtacak çizgilere sahip çizerlerin tercih edildiğini görüyorum.

Kötü çizilmiş bir hikayeyi okumanın zor olduğu konusunda aynı görüşü paylaşıyorum. Bana göre ideal çizgi romanda hikaye ve çizgi eşit oranda baskın olmalıdır. Muhteşem çizilmiş bir çizgi romanda hikaye zayıfsa, okunması; kötü çizimli, iyi hikayeye sahip bir çizgi roman kadar zor oluyor benim için. Zor bir cümle oldu bu  ;D
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: drfuhrer - 16 Eylül, 2011, 14:05:31
Yorumlarınız için tşk ederim. Ama sevgili hanac'ın ağzından bunu duymak güzel:
''Dylan Dog ve Dampyr çizimlerini 'çok' kötü bulmuyorum''.. yani çok kötü olmasa da,netice olarak kötü ;D

Sevgili Cantürk bir de şöyle bir nokta var: tutan her şey ''İYİ'' demek değildir.
Magazin programları tutuyor tv'de, şiddeti teşvik eden yapımlar, balon karakterler tutuyor.
Mesela kurtlar vadisi, kuzey-güney ...  Şimdi rating'i iyi diye, iyi bir yapım diyebilir miyiz? Hayır diyemeyiz.
Hele ki ''İtalya'da çok satıyor' ibaresine asla katılmıyorum. Bizim de değer yargılarımız var, eleştirebiliriz.

Uzakdoğu ülkelerinde en çok ne yenir bilir misiniz ?
Cevap vereyim: Eklem bacaklı omurgasızlar: yani kurutulmuş akrep, örümcek, hamam böceği.
Kalkıp eleştirsem, orada en çok tutan yemekler onlar diyebilir misin ? Midenin bulantı sesini burdan duyar gibiyim :)

Demek ki her tutan şey iyi değil...

İnanın dünya acaip bir yere gidiyor artık.
Çakal insanlar prim yapıyor canlı yayınlarda, ağzı bozuk-sert siyasetçi daha çok oy topluyor.
Kötü yapımlar rating'de birinci, sırf anlaşılamadığı için bazı holywood yapımları efsane artık...maalesef !

Dampyr ve Dylan Dog çizer kadrosu iyi olmayan bir ekip tarafından çiziliyor, bu bir gerçek.
Ama şunu gördüm. Dünyada ilahi bir adalet var. Eninde sonunda eleniyor kötü olan şey-kişi-oyuncu-siyasetçi-futbolcu..
Bir süre şansı yaver gidip herkesin gözünü boyasa da, kaçış yok. Dünyada böyle ilahi bir sistem var.

ANCAK; Tex, Zagor, M.Mystere, Ken Parker v.s gibi efsaneler her zaman var olacak: çünkü iyiler..
Belki göremeyeceğiz ama 50-100 yıl sonra böylesi iyi olmayan Dylan Dog, Dampyr gibi yapımlar hatırlanmayacaklar eminim..

Herkesin fikrine saygım var, yanlış anlaşılmasın. Muhalefeti çok sevmem, ama fikrimi de açıklamak isterim.

Sağlıcakla kalın...
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: Cantürk - 16 Eylül, 2011, 14:13:18
Sevgili Dr. Fuhrer; Dylan Dog'un çizer kadrosu, Tex'den sonra İtalya'nın en iyi çizer kadrosudur.

Corrado Roi, Bruno Brindisi, Freghieri,Stano üst düzeyde ressamlardır.Ve bir çok ödülleri vardır.

Dylan Dog; başta Umberto Eco olmak üzere bir çok önemli yazarın severek okuduğu bir çizgi roman.

Her popüler olan kötüdür diye anolojik bir açıklama yapmak olanaklı değil.

Satışları 20 binin altına düştüğü için kapanan Mister No, döneminde 300 bin satışla Tex'den sonra en çok satan çizgi romandı.


Zaman, toplum, insanlar, bakış açıları,zevkler, yaşam tarzı değişiyor. Sanırım doğru açıklama bu.
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: pizagor - 16 Eylül, 2011, 14:13:54
Alıntı yapılan: designer73 - 16 Eylül, 2011, 13:49:40
Kötü çizilmiş bir hikayeyi okumanın zor olduğu konusunda aynı görüşü paylaşıyorum. Bana göre ideal çizgi romanda hikaye ve çizgi eşit oranda baskın olmalıdır. Muhteşem çizilmiş bir çizgi romanda hikaye zayıfsa, okunması; kötü çizimli, iyi hikayeye sahip bir çizgi roman kadar zor oluyor benim için. Zor bir cümle oldu bu  ;D

Bana göre de iyi bir çizgiromanın senaryo yönü çizgiye göre daha baskındır... Mesela Asteriks'in The Falling Sky albümü Uderzo'nun müthiş çizimlerine ve Asteriks markasına rağmen çok kötüydü...
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: drfuhrer - 16 Eylül, 2011, 14:17:58
ama o iyi çizer kadrosu,kötü iş çıkarıyor maalesef..
Zaman, toplum, insanlar, bakış açıları,zevkler, yaşam tarzı değişiyor. Sanırım doğru açıklama bu.
aynen katılıyorum....
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: sefik - 16 Eylül, 2011, 14:31:56
Alıntı yapılan: drfuhrer - 16 Eylül, 2011, 14:05:31
Yorumlarınız için tşk ederim. Ama sevgili hanac'ın ağzından bunu duymak güzel:
''Dylan Dog ve Dampyr çizimlerini 'çok' kötü bulmuyorum''.. yani çok kötü olmasa da,netice olarak kötü ;D

Sevgili Cantürk bir de şöyle bir nokta var: tutan her şey ''İYİ'' demek değildir.
Magazin programları tutuyor tv'de, şiddeti teşvik eden yapımlar, balon karakterler tutuyor.
Mesela kurtlar vadisi, kuzey-güney ...  Şimdi rating'i iyi diye, iyi bir yapım diyebilir miyiz? Hayır diyemeyiz.
Hele ki ''İtalya'da çok satıyor' ibaresine asla katılmıyorum. Bizim de değer yargılarımız var, eleştirebiliriz.

Uzakdoğu ülkelerinde en çok ne yenir bilir misiniz ?
Cevap vereyim: Eklem bacaklı omurgasızlar: yani kurutulmuş akrep, örümcek, hamam böceği.
Kalkıp eleştirsem, orada en çok tutan yemekler onlar diyebilir misin ? Midenin bulantı sesini burdan duyar gibiyim :)

Demek ki her tutan şey iyi değil...

İnanın dünya acaip bir yere gidiyor artık.
Çakal insanlar prim yapıyor canlı yayınlarda, ağzı bozuk-sert siyasetçi daha çok oy topluyor.
Kötü yapımlar rating'de birinci, sırf anlaşılamadığı için bazı holywood yapımları efsane artık...maalesef !

Dampyr ve Dylan Dog çizer kadrosu iyi olmayan bir ekip tarafından çiziliyor, bu bir gerçek.
Ama şunu gördüm. Dünyada ilahi bir adalet var. Eninde sonunda eleniyor kötü olan şey-kişi-oyuncu-siyasetçi-futbolcu..
Bir süre şansı yaver gidip herkesin gözünü boyasa da, kaçış yok. Dünyada böyle ilahi bir sistem var.

ANCAK; Tex, Zagor, M.Mystere, Ken Parker v.s gibi efsaneler her zaman var olacak: çünkü iyiler..
Belki göremeyeceğiz ama 50-100 yıl sonra böylesi iyi olmayan Dylan Dog, Dampyr gibi yapımlar hatırlanmayacaklar eminim..

Herkesin fikrine saygım var, yanlış anlaşılmasın. Muhalefeti çok sevmem, ama fikrimi de açıklamak isterim.

Sağlıcakla kalın...
kurtlar vadisine iyi yapim diyebiliriz neden diyemeyelim,populer olan hersey iyi demek degil ama sizin begenmediginiz hersey de kotu degil.
Bu arada ben uzakdoguda yasiyorum,burada en cok deniz mahsulleri yeniyor,genelleme yapmamak lazim ;)
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: BAHADIR - 16 Eylül, 2011, 14:38:40
Bu konuda pek yoruma gerek yok ama tek bir şey söylenebilir...

"Kötü Bonelli olmaz"

Belki çok keskin bir tavır oldu ama konu dönüp dolaşıp  Sayın Ege Görgün'ün Doğan Egmont döneminde yaptığı tespitlere geliyor...Doğruya doğru...

Sevgiyle kalın...Bonellisiz kalmayın... ;)
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: drfuhrer - 16 Eylül, 2011, 14:47:36
sevgili şefik;türkiye o mafya zımbırtısı yüzünden ne kadar bozuldu haberin var mı?
sokaklar polat alemdar bozmalarıyla doldu.herkes delikanlı oldu.kimseye birşey diyemez,yan bakamaz olduk toplum olarak.hoşumuza giden şeyleri iyi diye nitelendirmeden önce,yaptığı etkiye bakmak lazım kanımca.evet dizi herkesin erkeklik damarını okşuyor ama ne kadar serseri türedi son zamanlarda bakmak lazım.
çevrede yaptığım gözlem şunu gösterdi bana.koca koca adamlar bile dizileri izleyip gaza gelip,abuk-sabuk davranabiliyor.
ben;''benim kötü dediğim şey,yaramaz''havasında değilim.ama çizgi roman olsun,dizi olsun;kötüye kötü diyelim be kardeşim..tek isteğim bu...
kaliteyi istemek kötü birşey değil.mükemmel çizim kalitesiyle sunulsa bahsi geçen çizgi romanlar;bu,hepimizin yararına olmaz mı?
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: sefik - 16 Eylül, 2011, 14:57:41
Alıntı yapılan: drfuhrer - 16 Eylül, 2011, 14:47:36
sevgili şefik;türkiye o mafya zımbırtısı yüzünden ne kadar bozuldu haberin var mı?
sokaklar polat alemdar bozmalarıyla doldu.herkes delikanlı oldu.kimseye birşey diyemez,yan bakamaz olduk toplum olarak.hoşumuza giden şeyleri iyi diye nitelendirmeden önce,yaptığı etkiye bakmak lazım kanımca.evet dizi herkesin erkeklik damarını okşuyor ama ne kadar serseri türedi son zamanlarda bakmak lazım.
çevrede yaptığım gözlem şunu gösterdi bana.koca koca adamlar bile dizileri izleyip gaza gelip,abuk-sabuk davranabiliyor.
ben;''benim kötü dediğim şey,yaramaz''havasında değilim.ama çizgi roman olsun,dizi olsun;kötüye kötü diyelim be kardeşim..tek isteğim bu...
kaliteyi istemek kötü birşey değil.mükemmel çizim kalitesiyle sunulsa bahsi geçen çizgi romanlar;bu,hepimizin yararına olmaz mı?
problem orda iste :D ben Dampyrin cizimlerini de maceralarini da cok begeniyorum :D
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: darkwood - 16 Eylül, 2011, 15:04:39
Alıntı yapılan: drfuhrer - 16 Eylül, 2011, 14:47:36
sevgili şefik;türkiye o mafya zımbırtısı yüzünden ne kadar bozuldu haberin var mı?
sokaklar polat alemdar bozmalarıyla doldu.herkes delikanlı oldu.kimseye birşey diyemez,yan bakamaz olduk toplum olarak.hoşumuza giden şeyleri iyi diye nitelendirmeden önce,yaptığı etkiye bakmak lazım kanımca.evet dizi herkesin erkeklik damarını okşuyor ama ne kadar serseri türedi son zamanlarda bakmak lazım.
çevrede yaptığım gözlem şunu gösterdi bana.koca koca adamlar bile dizileri izleyip gaza gelip,abuk-sabuk davranabiliyor.
ben;''benim kötü dediğim şey,yaramaz''havasında değilim.ama çizgi roman olsun,dizi olsun;kötüye kötü diyelim be kardeşim..tek isteğim bu...
kaliteyi istemek kötü birşey değil.mükemmel çizim kalitesiyle sunulsa bahsi geçen çizgi romanlar;bu,hepimizin yararına olmaz mı?

Reyting uğruna bazı şeyleri çok zorluyorlar. Herkes için geçerli olmasada, maalesef bunlardan etkilenenlerde var bu konuda bir gerçek.

Asıl konumuza dönersek zevkler ve renkler tartışılmaz. Dylan'a tarz olarak bende pek ısınamadım, fakat Dampyr'i beğenerek okuyorum ve yeni sayısının çıkmasını bekliyorum.
Sevgili Özgür'ün dediği gibi konu çizimin bir parça üzerine çıktığı zaman, okuru daha derin etkiliyor. Yani o zaman sadece çizim karelerine bakıp geçmiyoruz.
Çizimde çok önemli bir konu tabiki, göz hoş gelmeliki insanda okuma merakı uyandırsın.
Genelde iyi çizerleri Tex gibi çok satan yayınlara kaydırıp, diğerlerini biraz boş bırakıyor gibi görünsede, genel olarak Bonelli yayıncılığın çizerlerini beğeniyorum.
Sağlıcakla kalın..
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: Mister NO - 16 Eylül, 2011, 15:30:17
Aslında bu bir sorun mu bundan emin değilim ? Sorunun özünde bir beğenme yani tercih olduğu kesin.
Sanat eserleri hakkında ortak bir beğeniye ve sonuca ulaşmanın mümkün olmadığını düşünüyorum.
Özellikle resim gibi bir alanda bu daha da zor. Soyut tarzda yapılmış bir çok resim geniş kitleler tarafından anlaşılmaz beğenilmezken bu tarzı çok beğenen kişiler de yok mu ?
Hatta bir başka acı gerçek de ressamların çoğu aç ölürken, resimlerinin değeri geç anlaşılıp günümüzde milyon dolarlara satılmıyor mu?

Hayat akıp giderken beğeniler, sanatsal akımlar, popüler kültür her şey değişiyor.
Değişmeyen tek şey değişim değil mi zaten?

Bir kuşağın okuduğu çizgi romanlar o kuşak için iyi bir başka kuşak için kötü olabilir.
Hatta zamanında değeri anlaşılmayan bazı çizimler daha sonra değerlenebilir de.

Çizgi romanı bir sanat olarak görüyorsak diğer sanat eserlerinde de olduğu gibi göreceli bir beğeniden bahsedebiliriz.
Sizin beğendiğiniz bir çizgiyi bir başkası çok kötü bulabilir.

Günümüz popüler kültürünün bir parçası olan çizgi romandaki değişimi diğer sanat ve kültür alanındaki değişimlerden ayıramayız.

Bir çizgi romanın kalitesi bence sadece çizgi ile değil anlattığı hikaye ve kurgu ile de değerlendirilmelidir.
Hatta verdiği  mesajlar, sosyal ve ekonomik hayatın gerçeklerinin anlatıldığı ve resmedildiği çizgi romanlar ilk tercihlerimdir. Bir duruşu felsefesi olan çizgi romanlar diyebilirim bunlara. Mister NO, Jil ve Ken Parker gibi.

Son söz olarak ise zevklerin tartışılmayacağı konusunda aynı fikirdeyim. Herkes farklı nedenlerle çok farklı çizgi romanları beğenebilir. Sizde de bir sorun olduğunu düşünmüyorum.
;)
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: drfuhrer - 16 Eylül, 2011, 16:51:47
Hah işte şimdi rahatladım ;D

Hay ağzına sağlık mesut bey. Bir kabul zor olmasa gerek.
Zaten bunu çok ta güzel ifade etmişsiniz: iyi kadro tex'e kaydırılıp,diğerlerine gereken özen gösterilmediği ile ilgili olayı.

Yoksa tabi ki zevk olayı, beğeni olayı herkesde farklıdır.

Şu denebilir; çok iyi olmasa da ben beğeniyorum. İşte bu noktada kimse itiraz edemez.

Neyse herkese yorumları için tşk ederim.

Beyin fırtınası dediğimiz olay daima olumlu sonuçlar doğurur.
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: hanac - 16 Eylül, 2011, 17:19:01
Arkadaşlar, bu keyifli tartışma için çok teşekkürler.

Son günlerdeki gerilimden dolayı muhabbet ateşlenecek diye çok korkmuştum.

Ne demiş atalarımız;

"Zevkler ve renkler tartışılmaz"
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: NIC - 16 Eylül, 2011, 18:09:19
Dylanı nekadar çok sevsemde,bu konuya objektif yaklaşmak zorundayım.100 kişiden doksandokuzunun sevdiğini 1 kişi sevmiyorsa O suçlu değildir,beyni farklı çalışıyordur.Dylan Dog gibi hayatın temel gerçeklerini güçlü metaforlara büründürerek edebi bir dille karşımıza çıkaran bir çr yerine Tex gibi attığını vuran,aksiyonu bol bir çizgiromanı tercih ediyorsa kişi,suçlu değil zevkleri farklıdır.Forumda daha önce bir arkadaş bahsetmişti,Çrnın konusu güzelse,çizimleri üzerinde pek durmam,senaryo akar gider demişti bende bu şekilde düşünüyorum yoksa Galepin şaşı çizdiği hiç bir teksi okumazdım ama tersini düşünen suçlu değil,bakış açısı farklıdır.

   Burda benim anlamadığım dylan dog çizerlerinin çoğunun Martini,teksi yada Ken parkerı da çizmiş olmasıdır.Tabi eğer Ambrossini Dylanı Ken gibi çizmiyor,Brindisi teksi daha özenli çiziyor,Roi Martinde harikalar yaratıyor ama Dylanda üstünkörü çiziyor diye düşünüyorsanız,ozaman suçlu kokuşmuş toplum düzenidir derim ;D (Anarşistliğim tuttu benim,gidimde dylan dog Goblini okuyayim,bünyeme iyi gelir)
Roi'den Martin ve Dylan
(http://cdn.comicartfans.com/Images/Category_45559/subcat_96537/corrado%20roi%20martin%20mystere%20pg%2025x35%20110.JPG)

(http://cdn.comicartfans.com/Images/Category_45559/subcat_96537/roi%20dd.JPG)
Ambrossiniden ikisi birarada
(http://cdn.comicartfans.com/Images/Category_45559/subcat_111658/carlo%20ambrosini%20ken%20parker%20and%20dylan%20dog%20%20pg20%2025x35%20390.JPG)
Brindisinin teks ve dylan yorumu
(http://www-en.sergiobonellieditore.it/news/comics_mar03/autori/bruno_brindisi_g.jpg)

(http://www.sergiobonellieditore.it/news/disegni/img/bruno-brindisi_g.jpg)

Veee bonus olarak Türkiyede okuyamadık ama en sevdiğim çizelerden Nathanın babası Castellini
(http://cdn.comicartfans.com/Images/Category_45559/subcat_94863/claudio%20castellini%20dylan%20dog%2048%20pg45%2031x48%20720.jpg)
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: HacıGeraltEmmi - 16 Eylül, 2011, 18:22:40
Bir gün Dylan okuyacak olursam eğer, suçlusu bu çizim örnekleri olacaktır ;D Aslında bu tarz eleştirel başlıklar ne kadar çoğalırsa, önyargılardan kurtulmak için farklı fikirler ve görüşlerden faydalanma şansımız o kadar artacaktır. Bu vesileyle konuyu başlatan arkadaşımıza bir kez daha teşekkürler.
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: DAMPYR - 16 Eylül, 2011, 18:43:04
Kötü çizimler Martin Mystere'nin bazı maceralarındada var.Gerçekten de kötü çizim olduğu zaman insan zevkle okuyamıyor.Genelde iyi senaryolar iyi çizilmişlerde oluyor.Dylan Dog'da ise korkuyu ve gizemi sevmeme ragmen bir türlü ısınamadığım çizgi romanlardan biri başta konular iyiydi sonradan korkutmaktan ve iyi senaryolardan tamamen uzaklaştılar.Aynı Martin Amcada olduğu gibi..... :(
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: FerdiFon - 16 Eylül, 2011, 18:49:46
Aslında Ortada Bir Sorun Yok , Sadece Biz Eski Çizgi Roman Okuyucuları  Olarak  Eskinin Tadını Arıyoruz Okuduğumuz Çizgi Romanlarda ...
Zagor'u  Yıllarca  Galliano Ferri  Ve Franco Donatelli  Çizimleri İle Okuduk  , Her İkisininde Mükemmel  Bir Çizim Tarzları Vardı Adeta Kitabın İçinde Dans Ediyordu Çizimler  Ona Keza  MisterNo'da  Benim En Favori Çizerim Franco Bignotti İdi Aynı Zamanda Martin Amcanında Bir Çok Macerasını Çizmişti  , Kızılmaske'de  Sy Barry  Mandrake'de  Fred Fredericks Ve Daha Sayamayacağım Kadar  Eski Güzel  Kahramanların Çizimlerine Aşina Olduk  Bu Yüzden  Yeni Kahramanları Çizen  Yeni Çizerlere Bir Türlü Isınamadık  ...
Ben  Aynı Zamanda Koyu Bir Ferdi Tayfur Fan'ıyım  Ferdicilerin Arasında Meşhur Bir Deyim Vardır , Ferdi Baba Öksürse Bize Nağme Gibi Gelir Diye  :)  İşte Aynen O Hesap  Biz Çizgi Roman Hastaları  Ne Bulsak Okuruz ,Okumalıyız  Davamıza İhanet Etmemeliyiz  ;D
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: NIC - 16 Eylül, 2011, 18:51:52
Alıntı YapGenelde iyi senaryolar iyi çizilmişlerde oluyor

Ben buna pek katılmıyorum.Örneğin Mister noda Marraffa adında bir abimiz varki evlere şenlik,işin kötüsü Öyle güzel senaryolarda çiziyorki,halen aklım almıyor,mesela Şeytanın evi,Maçu Piçu aklıma ilk gelenler.Tekste ise Galep ve Letteri malesef çok kötü çiziyorlarki en sevilen maceraların çoğunda imzaları var.
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: FerdiFon - 16 Eylül, 2011, 18:56:02
Alıntı yapılan: NIC 39 - 16 Eylül, 2011, 18:51:52
Alıntı YapGenelde iyi senaryolar iyi çizilmişlerde oluyor

Ben buna pek katılmıyorum.Örneğin Mister noda Marraffa adında bir abimiz varki evlere şenlik,işin kötüsü Öyle güzel senaryolarda çiziyorki,halen aklım almıyor,mesela Şeytanın evi,Maçu Piçu aklıma ilk gelenler.Tekste ise Galep ve Letteri malesef çok kötü çiziyorlarki en sevilen maceraların çoğunda imzaları var.
Aurelio Galleppini  Tex Willer'in Babasıdır, Ben Galep'in  Kötü Çizer Olduğuna Katılmıyorum  ...
Bu Arada 100. Mesajım Oluyor Bu Mesajla  , Dalya Yaptım  :D
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: NIC - 16 Eylül, 2011, 19:07:14
Alıntı YapAurelio Galleppini  Tex Willer'in Babasıdır, Ben Galep'in  Kötü Çizer Olduğuna Katılmıyorum  ...
Bu Arada 100. Mesajım Oluyor Bu Mesajla  , Dalya Yaptım   


Hocam 100. mesaj için tebrik ederim,ama galep konusunda farklı düşünüyoruz,lakin farklılıklar kaliteyi artırır ;)
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: FerdiFon - 16 Eylül, 2011, 19:10:50
Alıntı yapılan: NIC 39 - 16 Eylül, 2011, 19:07:14
Alıntı YapAurelio Galleppini  Tex Willer'in Babasıdır, Ben Galep'in  Kötü Çizer Olduğuna Katılmıyorum  ...
Bu Arada 100. Mesajım Oluyor Bu Mesajla  , Dalya Yaptım   


Hocam 100. mesaj için tebrik ederim,ama galep konusunda farklı düşünüyoruz,lakin farklılıklar kaliteyi artırır ;)
Hocam İsterseniz Bir Oylama Yapalım  ;D
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: yalcinerol345 - 16 Eylül, 2011, 19:12:07
Bu işin ustalarının çoğu  bence artık yok.Çoğu kişinin beğenmediği Galep bence büyük usta.Ferri,Donatelli,Bignoti,EsseGesse,Amerikan çizgiromanında Barry kardeşler,hele John Buscema ve aklıma gelmeyen daha bir çokları.Sanki bu çizerler daha bir sıcak çiziyordu.Okuru maceranın daha bir içinde hissettiriyorlardı.Ne bileyim,herşey daha bir güzeldi.
Bir daha o güzel günler geri gelmez.En başta ben bunu kabul ettim.Conan Kimmerya cildini böyle okudum ve zevk aldım.DD'a pek ısınamama rağmen bulunca böyle okudum,Hele Dampir' deki çizgilerin hayranı oldum.
Sonuç olarak eski ne yayınlanırsa alıyorum,yenilerden de hepsini almasam da çoğunu alıyor ve eskiler kadar olmasa da zevk almayı başarıyorum.
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: FerdiFon - 16 Eylül, 2011, 19:15:22
Alıntı yapılan: yalcinerol345 - 16 Eylül, 2011, 19:12:07
Bu işin ustalarının çoğu  bence artık yok.Çoğu kişinin beğenmediği Galep bence büyük usta.Ferri,Donatelli,Bignoti,EsseGesse,Amerikan çizgiromanında Barry kardeşler,hele John Buscema ve aklıma gelmeyen daha bir çokları.Sanki bu çizerler daha bir sıcak çiziyordu.Okuru maceranın daha bir içinde hissettiriyorlardı.Ne bileyim,herşey daha bir güzeldi.
Bir daha o güzel günler geri gelmez.En başta ben bunu kabul ettim.Conan Kimmerya cildini böyle okudum ve zevk aldım.DD'a pek ısınamama rağmen bulunca böyle okudum,Hele Dampir' deki çizgilerin hayranı oldum.
Sonuç olarak eski ne yayınlanırsa alıyorum,yenilerden de hepsini almasam da çoğunu alıyor ve eskiler kadar olmasa da zevk almayı başarıyorum.


Tebrik Ederim Kardeşim  Aynı Fikirdeyim  , Ama Ne Yapalım Olanlarla Yetineceğiz  , Ferri  80 Küsür Yaşında Olmuş Ondan Her Macerayı Çizmesini  Bekleyemeyiz  Ona Keza Diğerleride Ya Vefat Ettiler Yada Ferri Gibi Yaşlandılar  ...
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: BAHADIR - 16 Eylül, 2011, 19:16:12
Maraffa konusunda ki eleştiriyi bir çok kişiden duydum...Kabul farklı bir tarzı var...Ama nedense bana kötü gelmiyor...Hatta Ken parker da çizdiği maceralarıda çok severim...Acaba ben de de mi sorun var... ???  :o  ;)

Galep'i hadi bir nebze şaşı maşı kaldırıyorum ama Letteri'nin çizdiği boynu bükük Teks'lere dayanamıyorum...

Hele hele Berardi topu topu bir Teks macerası yazmış (Bkz;Oklohama) Onuda Letteri çizmiş...Olacak iş mi?...

Son olarak  bu sorun olayını galiba kişiselleştirmek yanlış...Kabul edin arkadaşlar topyekün sorunluyuz...Manyakmıyız biz...Konuştuğumuz şeylere bak... ;D

Sevgiyle kalın...Yine de Maraffasız kalmayın...
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: altay1944 - 16 Eylül, 2011, 19:54:19
Aslında sorun yok sadece bakış açısı.Bakın herkesin(?) beğendiği galep eleştiri aldı.Letteri eleştiri aldı.Doğaldır bende ferriye bir türlü ısınamadım.Anatomik hatalar yapar.Kapak ressamımız Aslan abimiz çokca anatomik hatalar yapar.Ama olsun be yeterki yazsınlar ,çizsinler....Kısaca sorun yok...
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: Cantürk - 16 Eylül, 2011, 19:59:04
Bence sevgili NIC, verdiği somut örneklerle olayı sonlandırmış.

Hala bu çizimlere kötü denebilir mi.

Olayı, zevkler ve renkler tartışılmaza indirgerseniz,  o kapı, ne şiş yansın ne kebaba çıkar.


Ben 45 yaşındayım ama NIC gibi gençlerden ümitliyim.

Neyse benden bu kadar.

Her neyse bol vesvese... 8)
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: drfuhrer - 16 Eylül, 2011, 20:08:56
Yalçın Erol kardeşim harika bir noktaya değinmişsin.

Eski çizerler gerçekten çizimlerine kalplerini, sıcaklıklarını, meslek aşklarını yansıtıyordu.
Evet küçüktük daha bir güzeldi herşey ama herşey bu düşünceyle de açıklanamaz; o zamanki çizimler de hakkaten daha bir çekiyordu insanı. Mesela essegesse'nin swing çizimlerine bir bakın. Adamlar bütün AŞK'larını yansıtmışlar işlerine.
Nur içinde yatsınlar...

Ama alın okuyun arkadaşlar ne olursa olsun; kendi bindiğimiz dalı kesmeyelim.
Çizgiromanlar ivme kazanmışken yavaşlatmak olmaz. Ama. Ama işte :)
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: s.b - 16 Eylül, 2011, 20:25:23
Bazı çizerlere bazılarımızın ısınamaması normaldir. Bilindiği gibi "renkler ve zevkler tartışılmaz". Herkes herşeyi beğenmez ve zaten de beğenmek zorunda değildir. Ben beğendiğim çizgiromanı kim çizerse çizsin severek okurum. Ama beğenmediğim çizgiromanı da kim çizerse çizsin okumam.
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: rumar80 - 16 Eylül, 2011, 20:33:32
    İyi bir senaryo ne kadar etkili ise iyi ya da en azından yeterli çizimler de gerekli. Sırf çizimleri nedeni ile bırakmak zorunda kaldığım çizgi romanlar olmuştur. İlk aklıma gelen Excalibur (insan çok comics okuyunca ilk aklına da ondan geliyor)
   Her çizgi roman için arada kötü bir öykü, hatta birkaç öykü olabilir ama çizim.... Adı üstünde çizgi roman
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: ferzan - 16 Eylül, 2011, 21:30:39
    Ben olayın bir parça ruhla alakalı olduğunu düşünüyorum.
    Ferri gerçekten de ilerleyen yaşlarında özellikle kapaklarda çok şişirme gibi duran işlere imza attı,hatta bazen iç resimler kapaktan daha güzel bile oluyordu.Güzel sanatlar fakültesinde Ferri'nin çizimleriyle tanıştırdığım çoğu arkadaşım ''Bu ne yaa?'' gibilerinden tepkiler verebiliyordu,ben de başlıyordum savunmaya...Özellikle çizgiromana yeni merak salmış ve hele de McFarlane,Jim Lee gibi adamlara taparak amatörlüğe adım atmış o arkadaşlar,ne yazık ki çizimden ziyade sayfadaki ruha odaklanamıyorlardı...Onlara göre herşey doğru çizmek ve anatomiye dikkat etmekti ama en doğru çizebilenlerin işleri bile her zaman amatör duruyordu,ruh katmayı bilemediklerinden...
    Mesela,Galip Tekin'in çok hoşuma giden bir sözü var...''Yanlışlarım,stilimdir'' diye...Bu da tüm anatomik hatalarına rağmen Ferri'yi de,Aslan Şükür'ü de neden hala sevdiğimizi açıklıyor...
    Fatih Abi'yle (Okta) ilk tanıştığımız ve çalışmaya başladığımız zamanlar,ikinci paragraftakine benzer birşeyden bahsettiğimde,''Anatomi salt insandan ibaret değil,taşın,ağacın,toprağın bile anatomisi vardır,bırak bildiklerini okusun onlar...'' gibilerinden birşeyler söylediğini hatırlıyorum...Keza,Sezgin Burak çizimlerini beğenmeyen arkadaşlarıma da çok dil dökmüşümdür ama çok azı onun eserlerindeki ruhu algılayabilip zevk alabilmiştir...
    Galep'e saygım büyük olmakla birlikte Tex okumak için başka çizerleri yeğlerim ama Galep'i okursam da,çizdiği dönemin şartlarını ve akımını göz önünde bulundururum,bu da çok tutmamama rağmen zevk almama engel olmaz,onun tadı da başkadır çünkü...Pizza dışarıda yapıldığında ya da hazır olduğunda ya da bilen birinin elinden çıktığında mükemmeldir ama bir gün babaannemiz tepside yapmaya kalkıştı mı aynı tadı vermez,daha acayip olur ya,bu durumu da ona benzettim.Tabi,bana göre babaanne pizzası Galep,Letteri ve Ferri gibi çizerler ama ben babaanne pizzasına bayılıyorum açıkçası...Benden daha büyük ve eski dönemi yakalayabilmiş herhangi bir abim için de babaanne pizzasının Maraffa,Brindisi,Ambrossini ve diğer yeni kuşak çizerlere tekabül etmesi kadar doğal birşey olamaz elbette...
    Ben de çizer olmama rağmen,çizgiromanda çizgiye nedense pek takılamıyorum...Daha çok öykü,anlatım ve o anlatıma en uygun çizginin seçilip seçilmediğine bakıyorum ve genellikle çok keyif alıyorum ama çok underground bir eserde de uçuk derecede iyi bir çizeri gözlerim arayabiliyor...EsseGesse bir fenomen,ama Ken Parker çizseydi çok sırıtırdı...Ya da Milazzo'yu Kaptan Swing'te görseydim,aynı şeyi hissederdim...Bonelli bünyesinden bugüne dek çok rezil bir çizer çıktığını,hatta kötü bir çizer çıktığını bile düşünmüyorum,en fazla ortalama ya da ideal çizerlerle gün kurtarılmıştır diye düşünüyorum ama Dylan ve Dampyr çizgiromanlarında çizdiği öyküden bağımsız sırıtan herhangi bir çizere rastlamadım...
    Zaman zaman kendini hatırlatan Letteri mevzusuna gelirsek,ben Aksoy'un bastığı ve adı şu an hatırımda olmayan,Puma Adamlar konulu 6 fasiküllük uzun macerayla tanımıştım Letteri'yi ve çizgiroman kendini su gibi okutmuştu...Bazen çok çok kaliteli ve günümüze hitap eden çizerler bile teraziyi eşitleyemiyor,genellikle öykünün ilerisinde kalıyor ama bu tarz adamlar öyküyle mükemmel uyum içerisinde kalıyor,tam anlamıyla çizgiroman okutuyor...
    Bu,yalnızca benim yaklaşımım...Forumda 370 üye varsa,herbirinin yaklaşımı doğal olarak farklıdır elbette...Dolayısıyla ben öykü ve öyküye uyumlu niteliklere sahip çizerlerden tatmin olup da çok iyi çizerlerin de teraziyi dengelediği ve önde kalmadığı öykülere rastladığımda,yemeğin üzerine tatlı yemiş gibi oluyorum...Belki fazla Polyanna'cıyımdır ama,bu demek değildir ki her çizgiromanı okurum...Öyküsü de,çizeri de mükemmel olsun,ruhunu hissedemediğim her anlatıya sadece tadımlık yaklaşırım...EsseGesse'ye saygı duyarım,bir dönemdir EsseGesse ama Tommiks'i çok nadiren,o da vakit harcamak için elimde varsa okurum ki,artık onu da yapmıyorum...Yine de Tommiks'in ruhu olduğunu inkar etmem...Swing ve Teksas'ta,hatta EsseGesse üretimlerinin hepsinde gerilimi daha öykünün başında öldürdüğünü,yüz ifadeleriyle ya da göze göze sokulan ipuçlarıyla tüm tadı kaçırdığını düşünür,lanet ederim ama bazen o ruhu da tatmak istediğimden,beklentimi alçak tutarak okuduğumdan zevk alırım...Daha geçen gün,Kedidiro Abimin İzmir toplantısında her birimize hediye ettiği Swing fasiküllerinden benim payıma düşeni,bir öğleden sonra zevkle okumuştum...
    Dolayısıyla Drfuhrer abim,sanırım burada çok fazla gürültüsünü koparıp itkilediğimiz Dampyr ve Dylan için beklentisini çok yüksek tutmuş diye düşünüyorum,ya da kendi sevdiği çizgi tarzının dışında bulduğundan kabullenememiş olabilir...Gerçekten de dert edilecek birşey değil,hiçbir sorun da yok...Benim fikrimce de Dylan ve Dampyr'e her çizer yakışıyor,sözkonusu sayıyı ve öyküyü kendine has kılabiliyor...
    Yazımın başında ruhtan bahsetmiştim ya,ruhtan anlamayanlardan kastım bu işe yeni girişmiş,çok bildiğini sanan yeniyetme zihinli,ahkam kesme meraklısı arkadaşlar içindi...Yani tamamen bizim forum dışında yer alan,muhtemelen bizim foruma girse birşey anlamayıp sıkılıp yine ''Bu ne yaa'' diyebilecek ergen bünyeler içindi...Çevremde bir vakitler çok olduğundan,biraz bahsetmek istedim...Neyse ki en azılı birkaçını imana getirdim,kendileri hala daha bir zamanlar beğenmedikleri eserleri zevkle okurlar... :) Allah'tan eskisi gibi McFarlane ve Jim Lee'yi,Buscema'nın önüne koyanlara pek rastlamıyorum...Her ne kadar bana hitap etmese de,Hal Foster'ı bile Moebiüs'ün önüne koyabilirim...Çünkü biri başlangıçtır,biri de estetiği,sanatı ve zevki pekiştirip zirveye taşıyandır ama ikisinin de yeri ayrıdır...
    Drfuhrer abim,bence Dampyr ve Dylan'a bir şans daha versin,bir de benim gözümle okusun...Belki ilk seferde alamadığı zevki  o zaman alabilir...Alamazsa da ne çıkar,onun kriterlerine göre değildir o zaman...Daha farklı bir ruhun peşindedir belki...Bu da onun arayışına katkı sağlar,belki bizim atladığımız ya da sevdiğimizden çok da objektif yaklaşamadığımız noktalara dikkatimizi çeker...
    Şunu da unutmamak lazım,bağımsız eserlerde yapılan herhangi bir yanlış ya da çizerin eli titremesinden kaynaklanan bir sapma yahut düzensizlik ben de dahil olmak üzere bazılarımıza tatlı gelebilir ama endüstriyel seri üretim çizgiromanda ne yazık ki böyle bir durum tam tersi tepki de verebilir...Bonelli üretimleri de bu sınıfa giriyor çünkü...
    ...ve evet,Bahadır Abi'nin dediği gibi,Maraffa'sız kalmayalım... :)
    Martin kapakları da o kadar kötü değil yahu,ben Martin'e has bir tat alıyorum o kapaklarda...
    Bu da demek oluyor ki,en iyi ben biliyorum,kötüye ben karar veririm,sizin birşeyden anladığınız yok,haydi birbirimize girelim... ;D ;D ;D
    Şaka tabii... :)
    Eğer içinden geldiği takdirde Drfuhrer abi benim gözümle bu eserlere bir şans verecekse,ben armut mu toplayacağım?..Ben de onun gözüyle Dampyr ve Dylan'a bir kez daha bakar,beğenimi sorgularım...
    Güzel başlık oldu,bence devam ettirelim,herkesin fikrini ve beğenisini öğrenelim,gerekirse sorgulayalım...Olmadı Bonelli'yi basarız zaten... :)
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: ümitkr - 16 Eylül, 2011, 22:47:56
Diğer yazılanları çok inceleyerek okuyamadım ve kendi penceremden paylaşım yapıp kaçmak istiyorum :) Diğer arkadaşların yazdıklarından tekrar ettiklerim olursa özür dilerim  :P

Çocukluğu almanyada geçmiş 40 yaşında bir adam olarak geriye baktığımda bugünkü comics okuma alışkanlığımı oralarda DC comics okuyarak edindiğimi görüyorum. Türkiye'ye geldiğimde fumettileri hiç sevmedim ve 4 yaşımda okumaya başladığım çizgi roman skalam içinde uzun süre yer alamadılar. Hala Teks okumam, onu da Tommiks ve diğerlerini de bilirim ama bilecek kadar ancak, Dylan Dog'a bir türlü ısınamadım ve son derece sıkı bir comics hayranı olmakla birlikte en iyi çizgi roman denince aklıma fumetti Alaska ile Dampyr gelir... Çelişki gibi görünse de o dönem comics tarzıyla mesela Milazzo'nun çizgileri arasında uçurum olsa da senaryolarına çok bağlanmış olsam da çizimle bütünleştikleri oranda seviyorum her ikisini de. Ve bence en sevdiğim comicslere de fark atarlar bir çok bakımdan. 

Ben metin-çizgi bütünlüğünü ve tutarlığını sağlayabilmiş çizgi romanları seviyorum. Okumadığım Teks ile Dylan da buna dahildir. Ama beğenime hitap eden çizgiye kötü öykü, beğenime hitap etmeyen çizgiye iyi öykü verildiğinde de mesajını sevdiğim ve sevmediğim çizgi romanlarda da çizgi romana saygı duyar geçerim. Kriterim asla "benim beğenim" olmamıştır. Muhtemelen "tükürürüm ben böyle sanatın içine", "picasso mu, bunu ben de çizerim", "sevmedim demek ki gudubet" görüşlerinden beni uzak tutanın da bu olduğuna inanıyorum. Yeniliklere ve farklı bakış açılarına açık olmak gerekir diye düşünüyorum. Veya en azından saygı duymak.

Not - Yukarıdaki örnekleri asla buradaki herhangi bir görüş veya kişiye yapmadım aman! Sadece bazı zamanlar yapılmış olan bazı bir yerlerdeki tartışmalara gönderme yaptım. Forumlarda eski olan arkadaşlar son derece keyifli bu sohbetin nasıl kırıcı yerlere ulaştığına defalarca tanık olmuştur onlara gönderme yaptım.
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: hennessy - 17 Eylül, 2011, 08:48:37
Sayın drfuhrer sanki kendimi gördüm sizde aynı sıkıntıyı bence yaşadım.

Dylan Dog ve Dampyr'in ilk kitaplarını okudum ve ilyasa geri götürdüm bir daha görmek istemiyorum bunları diye :)

O da inanamadı, ne çizimler ne konu ne de atmosferleri beni etkilemedi ve çok zor bitirdim kitapları.

Dediğin gibi nerede bir Tex, Martin, Mister No çizimleri, hikayeleri, gizemleri, nerede bu iki hikaye.

Belki bu tarz kitaplar bana hitap etmiyor, ha onlar için rezalet diyemem okuyanı var.

Hala yayaınlandığına göre sadece bana hitap etmiyor, okuyana da saygı duymak zorundayız ama yalnız değilsin bu konuda.
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: drfuhrer - 17 Eylül, 2011, 12:19:15
sevgili hennessy tşk ederim,en azından diğer arkadaşların ve senin bu yorumlarınızdan sonra bende bir sorun olmadığına kaniyim artık.hakkaten bazılarına hitap etmiyor bu kitaplar.neyse,biz arşivimizle mutluyuz.zagor,mister no,m.mystere,tex bunlar yeter de artar bile.zaten evde dağ kadar oldu kitaplarım.bugün sistematik bir şekilde okumaya başlasam eminim bir kaç yılı bulur.
martin forever ;D
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: yunusmeyra - 20 Eylül, 2011, 19:04:22
(http://i53.tinypic.com/i3ry4h.jpg)
Yukarıdaki ilk sırada amerikan comics'lerinin son 15 yılına farklı tekniği ve çizgisiyle damga vuran çizerlerden birinin , alex ross'un sayfalarından örnekler koydum..hemen altında bir çoğumuzun hem tanıdığı,hem okuduğu,hem de takipçisi olduğu "hellboy"'un yaratıcısı mike mignola'dan 2 sayfa..en altta ise"moebius" diye namı yürüyen "giraud"'nun 2 farklı türe ait farklı anlayışla çizilmiş sayfalarını yerleştirdim..bunun gibi binlerce örnek daha verilebilir..şimdi sorun ,bunlardan hangisini daha kendimize yakın hissettiğimiz,okumaktan zevk aldığımız ve her zaman çizer ve yorumu açısından en başa yazdığımızın nedeni..en "fotografik" çizen mi, "en farklı" çizen mi,"en stilize" çizen mi,"öykü ile en iyi bütünleşen mi"...yüzlerce soruya verilecek ,hepsi kendimizin o anki istek,donanım,psikoloji,sosyal konumumuza değen ve illaki geçmiş çizgi roman tercih ve deneyimleriyle de desteklenen binlerce cevaplar  var..ancak aynı cevaplar arasında yukardaki 3 farklı stilin ve yorumcunun ortak takipçisi olmak,onlardan yüksek düzeyde hazlar almak gibi cevaplarda var..tabii bir çizern belli bir dönemini ve hikaye anlatışını beğenip diğer dönemi görmek bile istemeyen cevapların olduğu gibi..(blueberry çizen giraud için deli olan ancak "bilim kurgu" tarzını deneyen giraud'ya "vampir" muamelesi çekenlerimiz vardır..)
Amerikan çizgi romanının devlerinden "buscema"nın  1940'larda çizdiği kısa çizgi romanlardaki çizgisini bir 10 yıl sonraki "herkül" tarzı ve "western" tarzı öykülerdeki çizimlerle karşılaştırın,bunların yanına 1960'lardaki "super hero" çizimlerini ve 1970'lerdeki "Tarzan" ve özellikle "conan" çizimlerini koyun ne büyük farklar göreceksiniz...ancak büyük usta farklı dönemlernde farklı stilleri denerken bir yandan hakim endüstriye bağlı gözükürken,bir yandan sanatını getirdiği ve kendine kattıklarıyla bambaşka "ilhamların" tarzların,çizer gruplarının öncüsü" ve "idolü" olmuştur..okur ve piyasa ile birlikte kendide gelişmiş ve değişmiş,ancak kendi yaratıları bir süre sonra  amerikan  çizgi romanının ana akımlarından birinin kaynaklarından olmuştur..sektör ve gençler artık onlardan öğrenecek ve yeni yollar arayacak bir dönemi yaşamıştır..öyle ya bir dönem sektörün ve sanatın anlatım kılavuzu,hatta "incili" ,onun çizim anlayışıyla zirvesini bulan "how to draw comics marvel way" defalarca basılmış,videosu yapılmıştır..şimdi ustanın farklı dönemlerini ayrı ayrı seven olacağı gibi ayıran ve son 20-30 yılını zirve kabul edip sadece onları sahiplenen de olacaktır..ya da tüm bir hayatında çizdiklerini,bir çizgi roman sanatı yorumcusunun anlamlı bir süreci kabul edip tümden kabul eden ve benimseyende olacaktır..galleppininin ilk dönem teks yorumlarındaki ve 300 sayı sonraki yorumlarındaki ;anatomi,kadrajlar,ifadeler,her türlü dış ayrıntı,teksin mimikleri,vs vs , ne kadar farklıdır..aslında çizim sayfa formatı ve kitap sayfa sayıları değişmeyen serilerde ne çok değişiklik ve fark yaşanmıştır..aynı şey  farklı yazar ve çizerlerin yorumlarına da doğallıkla yansıyacaktır..bir çizerin aynı insanı,ışığı ve gölgeyi ele alış tarzı bu kadar değişirken daha farklı çizerlerin yorumlamalarında yüzlerce farklı soruna buldukları cevaplarda başka başka olacaktır...
Şimdi bir de alttaki görselle vaktinizi çalacağım..(hala sıkılmamış olanlar için ben kafamdakileri boşaltmaya devam ediyorum..)
(http://i56.tinypic.com/332t6rt.jpg)
hepsi de çok tanıdık bir isme "Picasso"'ya ait olan resimler,düzenlemeler,yorumlar bunlar..
En üstte ilk resim 9 yaşında..klasik anlayışa bağlı olan resimleri (genç yaşlarında yaptıkları ki,çoğu 20'ye bile varmadan..),sonra donanımı,çevresi,psikolojisi,resimle anladıkları ve anlatmak istedikleri devamlı yeni arayışlarla neticelenen,yüzlerce farklı sorusuna "bi milyon tane" cevap bulup yenilerini soran bir adamın diğer eserleri izliyor..en altta 3 farklı yaş dönemindeki 3 farklı otoportresiyle,Picasso..hangi Picasso.."mavi mi","kübist mi","izlenimci mi"....ya da hepsini anlamaya çalıştığımız ;"bir büyük anlama ve anlatma yolculuğu olan sanatının" hepsi mi..bir de alttaki resimlere bakalım..bunlarda zamanın önde gelen akımlarına dahil olan ressamların farklı istek,teknik ve donanımlarla yaptıkları başka resimler..(bir de sona klasik bir heykel örneği koyduk,bir nedeni var tabii..)
(http://i53.tinypic.com/21j0yed.jpg)
çoğunlukla asillere,kiliseye,saraylara yapılan ve dini sahneleri,kahramanlıkları  , mitolojiyi,"ideal"  olanı anlatan anlatan resimler..4-5 yüzyıl resim böyle yapılmış,böyle anlaşılmış..pek tabiidir ki içinde bütünle çelişen,ayrılan sanatçılar çıkmış ve belki de 3-4 asır sonra gelecek olan yeni anlayışların habercisi olmuşlar..sonra 18-19 .yüzyılda her şey picasso'nun yolculuğu gibi hızla değişmiş..yüzyıllardır değişmemiş gibi olan eskinin içinde yeni şekillenmiş ve eskiyi çoğu yerde yeni soru ve sorunlarla aşarak,çoğu yerde reddederek kimi zaman uzlaşarak yeni resim akımları şekillenmiş..ışık ve renk teorileri gelişmiş,artık klasik resimler bile yeninin yol göstericiliğinde yapılır olmuş..aşağıda ise 19-20.yüzyıl resminden "seçmeceler" var..akımlar muhtelif:gerçekçi,yeni klasik, fovist ,izlenimci,dışavurumcu,kübist,gerçeküstücü,fütürist... (bir önceki görsel grubundaki klasik heykel örneğine oranla buradaki örneklerle heykel anlayışıyla ilgili de ne gibi devrimci yenilikler olduğuna "rastgele"  bakıyoruz..)
(http://i53.tinypic.com/sdmo75.jpg)
Ama soyut sanata  evrilen resim ve heykel sanatı akımları olduğu gibi,tamamen "hiper gerçekçi" resim ve heykel düzenlemelerine de yaşadığımız yakın zamanlarda rastlıyoruz..bir fotoğraftan daha çok "gerçek" duran veya klasik sanatın ,tüm heybetiyle gerçeği idealize ediş ve yansıtışına inat ve bunun ötesinde, "her an canlanıverecek"  izlenimi veren ve izleyicilerinde çok farklı duygu ve soruları harekete geçiren bir sanat akımıda var.."hiper gerçekçilik"..bu ürünleride tercih etmek,sahiplenmek,sevmek mümkün..
(http://i56.tinypic.com/e8mi6p.jpg)
Sanatın ve sanatçının hikayesini bilebildiğimiz oranda tüm yapıtlar siz de bir karşılık bulabiliyor..ancak her birimiz ayrı bir evreniz ve sonsuz sayıda farklı girdiyle şekilleniyoruz..ve beynimiz toplum içinde sahip olduğumuz,o tarihsel kesitte  kendine özgü anlamları taşıyan kriterlerle karar veriyor: "iyi", "tam","harika","güzel","ideal","eşsiz"... siz seçiminizi kendinize ifade edebiliyor ve başkasının da kendi tercihlerini kendi kriterlerine oturttuğunu biliyorsanız,artık yapılacak tek şey(kriterler de değişmeyecekse..) karşılıklı olarak seçişlere saygı duymak..ama biraz araştırınca görüyoruz ki,insanlık tarihi belli kriterlerimizin bile değişebildiğini gösteriyor..ancak bu farklı tercihlere saygıyı elden bırakmak anlamına gelmiyor..tabii ,eleştiri ve seviyeli bir tartışma , karşılaştırma faaliyetini de..sadece kendi deneyimlerimiz değil her konuda ve sanatta olduğu gibi bir çok insan topluluklarının deneyimleri de bizi besliyor..bu deneyimleri de okuyarak araştırarak kendi karşılaştırmalarımızı,tercihlerimizi tartabiliyoruz..çizgi roman okuma ölçeğimiz ne kadar geniş olursa olsun farklı türleri anlatan,özetleyen kaynaklara,yazılara,ansiklopedilere,biyografi,röportaj ve tartışmalara ihtiyaç duyuyoruz..bu bize tercihlerimizi yapma ve farklı tercihlerle karşılaştırma da donanım sağlıyor..(bu tarz yayınlar,özellikle de son dönemde 1001 roman yayınevinin yayınladığı çizer ve "üretici" biyografisi-röportajları tipindeki yayınlar(ferri  v.b);bizim tercih ettiğimiz kitapları,üretimleri ,çizer ve yazarlarının,editörlerinin gözünden anlatıyor..neden fırça kullanmış,neden tarama ucu yerine "art line" tercih etmiş veya gölgeyi neden klasik-bilinen yer ve şekilde değil de "dışavurumcu" kullanmış,niye siyah beyaz değil de tonlu çalışmış,az tarama yerine çoğu niye tercih etmiş,aksiyon ve efektleri nasıl vermiş gibi..ayrıca piyasanın tercih ve yönlendirmelerini de anlatarak kafamızda bazı soruları cevaplayabiliyor..mesela lal yayınevinin yayınladığı renkli ve ciltli conan serilerinin arkasındaki yazar-editör roy thomas ve bazı conan çizerlerine ait anlatılar ,belki bizimde başa yazdığımız bir ürünün şekillenişiyle ilgili ipuçlarını veriyor..tercih ettiğimiz yazar ve çizerlerin bir seriye dahil oluşundan,neler yapmak istediklerine ve neleri yapamadıklarına,neden öyle değilde böyle yaptıklarına kadar bir çok sırrı  öğreniyoruz..sorularımız cevaplanıyor,yeni sorular soruyoruz..benim bir çok farklı sebeple çinileme tarzını sevmediğim bir çinicinin (ernie chan) buscemanında çok taraftar olmamasına rağmen "conan"ları roy thomas'ın insiyatifiyle nasıl çinilediğini anlıyorsunuz..arkadaşlar arasında yaşadığımız bazı tartışmaların yıllar önce "conan"'ın yönetim katında tartışıldığını öğreniyorsunuz..roy thomas ve başka yazarları conan öykülerinden hangilerinin özgün ,hangilerini birebir r.e.howard'tan uyarlama olduğunu öğrendiğinizde 2.'cil yazarlara değilde asıl kaynak yazarlara hayranlığınızın nasıl arttığını anlıyorsunuz.

Amerikan çizgi romanı ve tarihi üzerine yazan maurice horn çizgi romanı tanımlamasında özet olarak  şunları  söylüyor:
-çağdaş kültürü oluşturan unsurlardan biri,
-yepyeni bir sanat türü,bir çok ülkedeki özgün üreticiler açısından önemli bir sanat kolu,
-sinema ve televizyon gibi bir iletişim aracı,
- birbirinden tümüyle farklı iki unsurun, yazı ve çizginin birlikteliğiyle gerçekleştirilen bir anlatım sanatıdır (narrative art).
will eisner."sequential art" diyor,ardışık sanat..bir biri ardı sıra sıralanmış imajlardan ve metinlerden oluşan anlamdan yola çıkarak..
ayrıca bu konulardaki görüşleri ve farklı üretim süreçlerini anlattığı kitabı ,"understanding comics-çizgi romanları anlamak " ,çizgi roman diliyle oluşturduğu önemli bir kaynak olan scott mc cloud şöyle tanımlıyor çizgi romanı :" birbiri ardına sıralanmış imajların ve bazen yazılı metinlerin bir bilgiyi iletmek veya izleyende estetik bir etki yaratmak amacıyla üretilmesi"..ve burada da çizgi romanı sanatlar içinde "en heyecan vericisi" olarak adlandırır..
"bir kişinin ,fikrin,yerin ve şeyin karşılığı olarak,imajlar kağıt üzerinde var olurlar.ikon görevindeki çizimler fotoğrafik bir gerçeklikten,karikatür sadeliğine kadar,geniş bir aralıkta çizgi romanda kullanılır.."
  bir başka tanımda roland barthes'tan hareketle şöyle söylenebilir: "çizgi romanın karşılaması gereken, hikayenin ihtiyaçları doğrultusunda imaj ve metnin bir hiyerarşik düzene kapılmadan,birlikte tasarlanmış olmalarıdır.." (buraya kadar olan çizgi roman üzerine tanımlamaları serüven dergisi 2.sayıdaki başak önsal'ın "imaj-metin" yazısından özetledik..)
çizgi roman ne sadece resim,ne sadece metin olduğu gibi imaj ve metnin aritmetik toplamıda değildir..daha başka,farklı bir yeni üründür.."metin bir imaj olarak sayfa üzerine yerleşirken,imajlarda zihnimizde dilsel ifadelere dönüşürler"
"diyalog balonları,düşünme balonları,ses efektleri,tarih,yer,zaman açıklamaları gibi dilsel yazılı ifadeler,çizili imajlarla bir araya geldiğinde "imaj+metin" değil,çizgi romanın kendine özgü  o tek imajını varederler.."  böylede özetleneblir..


bütün yukarıda özetlenenlerden sonra kısaca şöyle söylemek mümkün; biz bir çizgi roman tercihi yaparken çok zengin bir türün,anlatım sanatının bize en yakın gelen,en anlayabildiğimiz,en çekici gelen,en dikkate değer bulduğumuz dergi,kitap ve sayfalarını,yazar ve çizerlerini seçiyoruz..ve aslında "imaj ve metinlerden" oluşan özel bir birlikteliği tercih ediyor ve bazılarını bazılarından daha önemli ve değerli buluyoruz..bu doğrultuda baştan hiçbir seçimi 2.sınıf,kötü vs ilan edemeyiz.bu değerlendirmeler doğası gereği özneldir,kişiye ve onun bakış açısına bağlıdır..ne düşünüyoruz,ne hissediyoruz,beğenilerimiz nasıl şekilleniyor,nasıl bir çocultuk,nasıl bir yetişkiniz,çocukken ne okuduk neler seyrettik,ya sonraları nelerden etkilendik,nelere kızar,nelerle seviniriz gibi sonsuz sayıdaki soruya farkında olmadan verdiğimiz cevaplar ve farkındalıklarımız tercihlerimizi belirler..bazı çizgi romanlar bazı şiirler,bazı filmler ve romanlar gibi bizden bir şey talep etmezler.başlarlar,anlatırlar ve bizde bir "huzur" ve bir "tatmin duygusu"  bırakarak çekilirler..bazen bizi "tavlayan" bu defalarca tekrarlanan bu"tatmin duygusu"dur..çizgi yormasın,yazar yormasın isteriz..bazen de bizi sarsacak,hatta tutup fırlatacak bir anlatı ararız veya onunla karşı karşıya kalırız..bazen ortak duygular,eylemler,erdemler cezp eder bizi bazen "anti-kahramanlarınilginç,ters,abartılı,marjinal,kötü hikayelerine tanık olmak isteriz..iyi kötüyle devinir çoğu zaman..bazen "ırak savaşın" ve katledilen yüzbinlerce insana takarız..neyin ne olduğunu,siyaseti,vahşeti biliriz ama bize biri yeniden anlatsın isteriz..bazen kinimizi bileylemek için,bazen yaraya merhem olsun diye..bazen aynı dedektifin bir birine yakın yöntemler ve akıl yürütmelerle olayları çözmesi rahatlatır bizi,bazen süper kahramanın da "parasız" kaldığını bilmek..bazense ters köşeye yatmak şaşırtır bizi veya okuduğumuz derginin "doğrularımıza" ters şeyler anlatması "rahatsız" eder..
  bazı aklımız sadece çizere ve çizgiye takılır,bazen imlaya ve senaryonun nasıl ilerlediğini dert ederiz kendimize..suat yalaz , karaoğlan'daki anlatıyı oluşturur ve olgunlaştırırken hangi aşamalardan geçmiş,hangi teknikleri kullanmış,ilk gazete bantlarında hangi Amerikan çizerlerine ve tekniklerine özenmiş,sonra kendinin olana nasıl ulaşmış,ışık ve gölgeyi nasıl yorumlamış,nasıl çimiş merak ederiz..
bazen de hiç merak etmeyiz..çocukluğumuzdan tanıdığımız bir seriyal kahramanının aynı tipte şaşırtmayan maceralarla ,hala var olası "güvenilir limanlardan" ,"oynamayan taşlardan" biridir..ve "kaos" gibi bir hayatta  çoğumuz "değişmeyen" güvenli yerler,kişiler,kavramlar ararken bazı çizgi romanlar her daim bunu sağlar..kimi çizgi romanlar çizim ve metinleriyle değişerek,yenilenerek  yeni kuşaklara taşınır,kimi "tek atışta" veya sınırlı sayıda "albümde" söyler söyleyeceğini ve çekilir..kimi geçmişten gelen bir sadık dost gibidir,her defasında bir sürpriz vaat etmeden döner ve okursun..geçmişin güzel anıları,paylaşılmışlıkları vardır arada..
çizgi romanlar sadece popüler kültürün ve piyasanın,editörlerin isteklerinin doğrultusunda şekillenip bize ulaşabileceği gibi tamamen mevcut mekanizma  ve beğenilerin dışında da üretilip bize ulaşabilir...(bağımsız yayınevleri,kişisel baskılar,fanzinler,yer altı dergileri v.s.) ancak çoğunlukla bize sunulanla şekilleniriz..sorularımız,şüphelerimiz varsa,antenlerimiz açıksa verili olanın dışındakileride merak ederiz,araştırır ,bulur ve okumaya çalışırız..bazen yorulmak gerekir,anlamak için de uğraşmak..
ama çoğunlukla sabırsızız ve "alışkanlıklarımızı" bozmadan yalnızca tüketmek istiyoruz..ya sorularımız yok ya da cevapları dinleyecek,cevapların farklarını tartacak zamanımız ..ekmeğimizi kazanmamız gerekiyor..ve 21.yüzyılda hala "ekmek" için çok çalışmak ve az düşünmek zorundayız..siyah ve beyaz ile açıklansın her şey istiyoruz..biz "beyaz" olalım ve "beyazlığımız" sorgulanmasın istiyoruz..muhafazakar da değiliz aslında "gelenekçiyiz"..tek gerçek olsun ve bu "inadına" bizim sahiplendiğimiz olsun istiyoruz..farkedilmeyi sevmekle birlikte çevremiz "aynı bize benzesin","bizim gibi olsun" istiyoruz..hiç bir zevkimizin,tercihimizin tartışılmasını,alternatiflerden bahsedilmesini istemiyoruz.."kavga" dediğimiz şey buradan çıkıyor..(aslında tarihte ilerleme birazda bu kavgalarla oluyor ya neyse..) ama tartışma olursa ve bilgiye dayanırsa güzel oluyor,katkısı oluyor..yoksa varolmak ve "güvenli limanlarımızı" savunmak adına saldırganlaşıyoruz..
not:bu yazı bu başlık altındaki tüm arkadaşların yazıları okunarak ve kafada oluşan bir ton düşünceyi boşaltmak için yazıldı..dağıldı,toplanamadı..zahmet edip okuyanlar kusura bakmasınlar..
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: V - 20 Eylül, 2011, 19:41:33
Bu doyumluk,keyifli,bilgilendirici yazı için teşekkürler dostum.
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: darkwood - 20 Eylül, 2011, 20:00:47
Bu güzel paylaşımlar için teşekkür ederim.
Önümüze çıkacak güzel şeyleri ve engelleri görmek için, arkamıza baktığımız gibi önümüze bakmayıda öğrenmemiz gerekir.
Aynı zevklerimizi paylaşmayı sevdiğimiz gibi, farklı zevkleride denemeyi ve bunlara saygı göstermeyi bilmekte önemli.
Kimbilir? Belki bizim zevklerimize yeni şeyler katacak bir şeyler fark ederiz. Siz nedersiniz?
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: ferzan - 20 Eylül, 2011, 20:16:54
    Hepimize birden hitap eden,kelimenin tam anlamıyla konuyu eksiksiz bir şekilde bağlayan uzun ve bir o kadar da muhteşem bir yazı ve paylaşım olmuş,ellerinize kollarınıza sağlık...
Başlık: Ynt: BENDE Mİ BİR SORUN VAR????
Gönderen: HacıGeraltEmmi - 20 Eylül, 2011, 22:13:50
Uzun ve bir o kadar bilgilendirici bir değerlendirme olmuş. Teşekkürler.