1950'li yıllardan beri Türkiye'de ç.r. yayınlanıyor.
Son yıllara kadar yayınevleri genellikle dağınık,düzensiz,kafalarına göre,bol tekrarlı yayınlar yaptılar.
35 -40 yıl evvelki okurların büyük çoğunluğu da okudukları ç.r.ları saklamadılar veya ailelerin yanlış, önyargılı tutumları yüzünden bu ç.r.ların çoğu yitip gittiler.
Hakan Alpin'in Çizgi Roman Ansiklopedisi için o kadar veriyi nasıl topladığını merak ediyorum.
Örneğin,şu anda yayın hayatında olmayan Ceylan Yayınları'nınarşivlerine nasıl ulaştı acaba ?
Ama kazın ayağı artık öyle değil ! Günümüzde ç.r.lar okunup atılmıyor.
Özenle saklanıyor, serileri tamamlanmaya çalışılıyor, ç.r. üzerine tezler yazılıyor, araştırmalar yapılıyor.
İşte burada ç.r. yayıncısının sorumluluğu başlıyor. Her yayıncı yayınladığı ç.r.ların kaydını özenle tutmalıdır.
Yayınladığı ç.r.nın tirajı, fiyatı, seri numarası, orijinal sayısı, senaristi, çizeri, çevirmeni, v.s.kayıt altına alınmalı;
arşiv sayıları saklanmalı ve istendiğinde araştırmacıya sunmakla mükelleftir.
Oğlak, Lal,1001 Roman, Hoz, Demirbaş ve diğer yayınevleri bunları yapıyorlar mı bilmiyorum.
Yayınevi bir ç.r.ı biz okurlarının hayır duası için çıkarmıyor. Satıp para kazanıyor.
Satışı düşükse de cart diye yayından kaldırıyor. Bilgisayar ortamında artık kayıt tutmak çok kolay.
Ç.r.yayıncılarına bu sorumluluklarını hatırlatmak ve takipçisi olmak için biz 371 Altın Madalyon üyesi buradayız!
Caretta.
evet buradayız...
Çok güzel bir yazı olmuş Caretta, tebrik ediyorum.
Çizgiroman Derneği adına Fuat Bey bu tip kayıtların tutulacağını söylemişti.
Bu kayıtlar bir yıllık ile yayınlanacaktı.
Dikkat edildiyse biz Altın Madalyon olarak 2010 Yılı Yayın Katalogu hazırladık.
http://altinmadalyon.com/altin/index.php/topic,2708.0.html
Bu yayını 2011 için de hazırlayacağız.
Bu çalışmamız tabii ki amatörce, ama hala işimize yarıyor. :)
Yazdıklarınız çok doğru.Çizgi roman ülkemizde belki dünyada da hak ettiği saygıyı çoğu kez görmedi.
Ülkemizde babalarımız ders kitaplarının içinde gizli gizli okudular.Bizler ise ya taşınırken kaybettik çizgi romanları ya da yaramazlık yaptığımızda yanan sobalarda. :'(
Yaşımız büyüdü gençlik yıllarımızın ortalarında "hala mı çizgi roman okuyorsun sen çocuk musun?"dendi.
Hakan Alpin çalışmasını hangi kaynaklardan tamamladı bilmiyorum.Ancak yeri gelmişken kendimle ilgili bir bilgi vermek istiyorum.
1991-92 yıllarında çizgi roman konusunda Türkiye'de yapılmış bir çalışma yoktu.
Ben yüksek lisans konusu olarak"Türkiye'de Yayınlanan Çizgi Romanların İdeolojik İçeriği"başlığı altında bir tez konusu belirledim.Yazılı materyal yoktu ve eski dönem çizgi romanlara ulaşmak ise gerçekten çok zordu.Ülkemizde az bilinen bazı serilerden başlayarak çalışmama başladım.Tez konumu duyanların alaycı bakışları ve sözleri halen aklımdadır.
Bu tezi yazamadım ne yazık ki.Eleştiriler değil ancak yaşadığım bir sağlık problemi nedeniyle bir süre hastanede yatmak zorunda kaldım.Çıktığımda ise tez için zamanım azalmıştı.Kaynak olmadan sadece çizgi romanlara ulaşarak kısıtlı sürede bitirmem imkansızdı.Tez konumu değiştirdim ve çok farklı bir alanda tezimi verdim.
1996 Yılında Levent Cantek "Türkiye'de Çizgi Roman"isimli hem de bu sefer bir DOKTORA tezini kitap olarak bastırmayı başardı.(Levent arkadaşın doktora konusunu duyanların verdiği tepkiyi tahmin edebiliyorum)
Yeniden çıkmaya başlayan çizgi romanlar,çizgi romanlar üzerine yazılan kitaplar ve dergiler bizi o günlerden bugünlere getirdi.
Bu konuda büyük bir özveriyle araştırıp bize bu kaynakları sağlayan arkadaşlara saygılarımı sunuyorum.
Günümüz yayınevleri gelişen teknolojiyi de kullanarak gelecek nesillere ulaşacak arşivleri oluşturur ve sorumluluklarını umarım yerine getirir.
Bugün çoğu orta yaşlı çizgi roman severleriz.Bize laf söyleyip küçümseyecek yaşlılar çevremizde pek kalmadı.(Biz yaşlandık çünkü)Gençler ise koca koca insanlar ne buluyor bu kitaplarda diye bakıp bizi garipsiyorlar.Hiç bir dönem anlaşılamadı çizgi roman sevgimiz.
Canına yandığım hangimizin umurunda sanki.Bu keyif de bizler gibi bir avuç kişiye özel olsun. ;)
Forumumuzda bazı yayınevlerinin yayın tutarsızlığı,sorulara ısrarla yanıt verilmemesi,neyi ne zaman yayınlayacağı
veya hiç yayınlamayacaksa bunu açıkça söylememesi sıkça konu oluyor.Ben bunu en hafif tabiriyle okuyucuya
saygısızlık olarak algılıyorum.
Hanac dostum burada bir mektup yayınlayacak.30 Mayıs 1995 tarihli bu mektup Tay Yayınları tarafından bana
gönderildi.Tay Yayınları sahibi Sezen Yalçıner,Ay Barka vasıtasıyla gönderdiği nazik mektupta,Tay Yayınları'nın
yayın hayatına son vermek zorunda kaldığını gerekçeleri ile bana yazıyor.
Bu mektubu günümüzde internet,facebook,twitter ve benim bilmediğim donanımlara sahip yayınevlerine ithaf
ediyorum.
merakla bekliyoruz..
Biraz geç kaldım kusura bakmayın.
Atilla Çolakoğlu abimize Tay Yayınları tarafından gönderilen mektup aşağıdadır
(http://4.bp.blogspot.com/-Qjd3lrVupWQ/T7UGC_mb_GI/AAAAAAAAAX8/Gkk2NisVEbI/s1600/66_Tay%2BYay%C4%B1nlar%C4%B1.jpg)
mektubun formatinin zerafetine hayran kaldim
olaganustu
okuyucuya saygi budur. Bu mektubu cok ozenle saklayiniz caretta, evladiyelik
Sevgili Gambit dediği gibi hakketten saklanmalı değeri büyük helal olsun Tay yayınlarına okuyucuyu bilgilendirmiş.
Muhteşem bir nezaket ve saygı. İşte ben bu yüzden düzensiz çıkan hiç bir yayını almıyorum. LAL ve HOZ dışında şu anda hiçbir yayını bu yüzden almıyorum.
Okuyucuya hak ettiği değer veren bir yayınevi gerçekten taktire şayan.
Aslında bu bir yayınevinin bu kadar uzun zaman disiplinli çizgiroman yayınlayıp nasıl ayakta kaldığınında bir göstergesi.
şu mektupta gözüken anlayış ve zerafet keşke bir 20-25 yıl boyunca yayınlanan tüm çizgi romanların içinde ,"kısa bilgilendirme yazıları","kahramanlar ve seriler hakkında editoryal yazılar","okuyucu mektupları" v.s. olarak yayınlara yansısaydı hala okuyucusu ile ayakta ,en köklü ve çeşidi bol yayınevi olarak bugünlere gelirdi sanıyorum.ahh ah.. :'(
Bence şöyle bir gerçek var.Lal'ın ve Oğlak'ın lokomatif dizilerinin dışında düzenli yayıncılık beklemek hayal.Unutulmamalı ki Lal korku dizilerini süresiz erteledi Oğlak ise Dampyr'i ve diğerlerini düzensiz aralıklarla çıkarıyor.
Düzensiz yayın yapan yayınevlerini ne kadar eleştirirsek eleştirelim düzenli yayına geçebileceğe inanmıyorum.Hatta şu tarihte şu yayını çıkaracağım bile diyemiyecektir.Bu şu andaki çizgiroman piyasasının gerçeği.
Bence düzensiz yayınları satın almakta bir sakınca yok.Bir şekilde, çoğu, zaten uzun aralıklarla da olsa devam edecektir.
e-mail cikmis mertlik bozulmus arkadas, saygiya bak mektuptaki.
Alıntı yapılan: emre ozdamarlar - 16 Mayıs, 2012, 13:56:30
e-mail cikmis mertlik bozulmus arkadas, saygiya bak mektuptaki.
Sanıyorum bu mektuptan önce sevgili caretta da benzer incelikte bir mektup yazmıştır kendilerine...
E-mail değil de forumlar belki de bozuyor yayıncıyı... Burada düşündüklerini dile getirmek, sonuna kadar eleştirmek serbest, saygı çerçevesinde üslubun sertleşmesine dur diyen yok (ve olmamalı da)... Ve o kadar yumuşak mesajın arasından çıkan tek tük sert ifade tercih eden arkadaşa bozulan yayıncı ilk fırsatta ringi terketmeyi tercih ediyor... Tamam arkadaş sen ona bozulabilirsin ama bu kadar insana karşı da sorumluluğun var, bırakıp gidemezsin...
duygulandım gerçekten.
şimdiki yayıncıların çoğu var olan işlerinin yayında çizgiromancılığı ek iş olarak yaptıkları için yeteri kadar kurumsallaşamıyorlar. eminim o zaman ki azalmış satış miktarı bugünkü satışların çok üstündedir.
Aynı kanıdayım Tay zamanı bir başkaydı okuyucuya bir saygı vardı.şimdi ise Lal ve Hoz dışında hiçbir yayınevi okuyucuya hakkettiği saygıyı göstermiyor.çizgi roman derneği başkanı olan, bu uğurda birşeyler yapmaya çalışması gereken kişi olan Fuat bey bile bu işten vaz geçmiş görünüyor.Demirbaş yayıncılık bir sürü yayın çıkaracağım derken oda önce yayınların sayısını azaltı sonrada ortadan kayboldu.Yani çizgi roman piyasası hiç iyi bir yerde değil.sonuç olarak ne okur yayınevine güvenebiliyor,nede yayınevleri sözlerini yerine getiriyor.böyle giderse kısa süre sonra kriz kapımıza gelir arkadaşlar... :-\ :'( >:(
Sezen Bey ile yüzyüze görüşmüş abilerimiz de mevcuttur forumda diye düşünüyorum. Bahsettiği satış rakamlarının düşmesi tahminim yüzbinlerden onbin seviyesine düşüştür. Şu anda en çok satan Teks ve Zagor bile bin rakamını geçemiyorsa Lal ve Oğlak gibi kendi matba, çevirmen, altyapı vb. sahip kurumsal yayınevlerinin dışında kalanlar için düzenli yayın yapabilmek gerçekten çok zor. Örneğin Demirbaş Yayıncılık Yaysat aracılığıyla Anadoluya dağıtım yapmasa bu kadar yayın adediyle ayakta kalması mucize olurdu. Yüksekten uçanların ne hallere düştüklerini gördük, görüyoruz.
forum yöneticilerinin sorumluluk duygusuna sesleniyorum... Bahsi geçen mektup görünemiyor bilr... Nasıl bir kayıt altına almaktır bu...
Köstebek Bey evde herşey o kadar dağınık ki bu mektubu bulursam size mail ile gönderirim.Hatta bir de Galaki veya Alfa Yayınları'ndan da mektup
almıştım.Orada,Teks'in telifinin ne kadar yüksek olduğunu,sayfa olarak ödendiğini yazıyorlardı.Kaptan Swing yayınlayan Ertuğrul Ürer ile de bir ara
temasa geçmiştim.Okuyucuların yayıncıları ile temasta olmaları güzel birşey.Bu konuda en güzel örneği siz veriyorsunuz.Ha bu arada "Çizgi Düşler"
nickli resmi özel kalem müdürü gibi davranan zat ortada yok.
Gelir abi, bu aralar onun işleri çok yoğunlaştı ondandır... Bakma burda böyle resmi konuştuğuna, karşılıklı geçip çay sigara içerken şakalar bile yapıyor arada ...
Tex telifine gelirsek çok yüksek değil abi... Teliflerin çoğu standart, %8 veriliyor genellikle (comics falan dahil).
Abi bir yayının telifinin ucuz olması için asıl olarak basımını kimsenin önemsememesi gerekiyor. Demek istediğim şu. Senin çpok isteğin Kit Taylor veya eski westernler diyelim. Abi uluslararası ÇR piyasasına göre onların büyük bölümü miadını doldurmuş ölüp gitmiş, değerini yitirmiş yayın sayılıyor. bu da basılsa belli bir miktarın üstünde satmayacak demektir. Yani pazarlığa açıktir. Nasıl olsa kimse istemiyor, sayı basına 100 Avro 200 Avro vereyim basayım diyebilirsin; vermezlerse de eyvallah abi, hayırlı pazarlar deyip yoluna devam edersin. Ama Teks gibi ÇR'lar söz konusu olduğunda pazarlık yapılmıyor; çünkü sen basmazsan üç gün sonra birisi basar zaten. Bu biliniyor. Ama dediğim gibi Teks'in telifi de standart, adam senden bilmem neyinin nikahını istemiyor. Bir de sayfa başı falan herhalde çok eski yıllarda kalmış bir olay, artık sayı başına ödüyorsun... Bir gün Kadıköy'de filan görüşürsek, sana telif anlaşmalarını da gösteririm, biz de gizli saklı yok, lakin şimdi buraya konulmaz tabii.
Bu arada abi, bizim şu eski westernlerin, eski, fumettilerin telifi gerçekten düşük, çünkü kimse elini sürmüyor, sürenlerin halini de görüyorsun işte, bir türlü düzen kurulamiyor. bizim dönemin geçtiğine inanıyor herkes, belki de haklıdırlar, bilmiyorum. Bu yüzden bu tarz kitapları bir ÇR klübü, western klübü, fumetti klübü gibi bir oluşum doğarsa ülkemizde gün gelip onlar tekrar sınırlı sayıda basabilirler. Demek istediğim onları hiçbir yayımcı para kazanmak için basmaz; sadece çok sevenler burnunu sokarsa bir tür "fan club" gibi yani, belki bir umut.
Vay be, işimiz yaş desenize. Bu yazdıklarınızdan Kit Taylor'u zor görürüz manası çıkıyor.
Zor görürüz değil, hiç göremeyiz manası çıkıyor.
Alıntı yapılan: köstebek - 27 Kasım, 2015, 23:18:16
forum yöneticilerinin sorumluluk duygusuna sesleniyorum... Bahsi geçen mektup görünemiyor bilr... Nasıl bir kayıt altına almaktır bu...
hemen ekledik :) çok şükür pizagor'un blog'u var (ordan bulduk..) :D