Tatavla Hikayeleri - Furkan Nuka Birgün - KaraKarga

Başlatan ferzan, 06 Kasım, 2019, 18:47:25

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

ferzan



    "Tatavla Hikâyeleri, Kanunî döneminde tersane işçilerinin yerleştiği, 18. yüzyılda padişah fermanı ile Rumlardan başka bir milletin ikamet etmesi yasaklanan, 1929'daki büyük yangında kül olmaktan kurtulan Tatavla'ya götürüyor.

    Oğlunun ruhunu İstanbul boğazında arayan Taki, emekli ip cambazı Muhteşem Feridun ve semti yangınlardan koruyan mezarlık bekçisi Arman... İllüstrasyon ve graffiti sanatçısı Furkan 'Nuka' Birgün, uzun yıllar yaşadığı semti anlatırken masalsı bir gerçeklikle onu yeni baştan kuruyor.

    Tatavla Hikâyeleri, yarattığı özgün karakterleriyle ve anlatısıyla yeni kuşak çizgi roman tarihimiz için yeni bir dönüm noktası."


   
    Cilt Durumu   :   Ciltsiz
    Basım Tarihi   :   Ekim 2019
    Boyutlar   :   16,50 x 22,00 cm
    Basım Dili   :   Türkçe
    Kağıt Tipi   :   2. Hamur
    Sayfa Sayısı   :   80
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    10 gün kadar önce okuma fırsatım oldu...Her şeyden önce belirtmeliyim ki bazı yerli çizgi romanlarda hissettiğim o "kabul edilebilir yeterliliğe ulaşmadan okura sunulma" hissini bu kitapta duymadım...O sebeple en başından itibaren keyif alacağımı düşünerek başına oturduğum, yeterlilik adına da gayet ikna olmuş bir şekilde başladığım bir çizgi roman oldu..

    Kitapta biri 15 sayfa, ikisi 10 'ar sayfa olmak üzere 3 adet kısa öykü var...En sonda 20-25 sayfa civarı da tek kare illüstrasyonlu haber sayfaları var içerikle alakalı...Hani, eski semt hikayelerinden bir dünya örmeye, o dünyayı da sondaki 20-25 sayfada yer alan semt gazetesi haberleriyle (hayali) pekiştirmeye çalışmış ama ne hikayeler tam anlamıyla tatmin edebiliyor, ne de konsept tam anlamıyla ben varım diyebiliyor...Perker 'in bazı kısa öyküleri gibi fazla suyun üzerinde kalmış...3 kısa hikaye yerine en az 6 kısa hikaye olsaymış, hiç değilse o dünyayı zenginleştirmek için daha iyi olabilirmiş ama 3 hikayeden mütevellit 35 sayfa yetmemiş maalesef...Sondaki 20-25 sayfalık kısım da dişin kavuğuna yetmiyor...

    Benim hissiyatım, albüm olsun diye biraz acele edilmiş sanki...Nicelik olarak da bir albüm doluluğundan biraz uzak kalmış...

    Öte yandan, bazı artistik ezberlerimiz adına doğru kodları oynamış diye düşünüyorum...Nedir o doğru kodlar; artık var olmayan ya da ismi değiştirilmiş eski bir semt, semtin dikkat çeken hikayelere sahip birkaç sakini, öyküler içinde bir önceki öyküden karakterin de arkadan geçmesi, hayali ortama ait bir hayali gazete haberleri, Tatavla adının kulağa geliş şekli ve siyah beyaz tarzda ince çizgi işçiliği...Perker 'in bazı işlerinde de aynı ısmarlama nostaljileri gördüğümüz oluyor...O sebeple çok samimi ve sahici bulduğumu söyleyemeyeceğim...

    İçerik hakkındaki fikrim bu...Gelelim çizgiye...

    Sayfaları karıştırır karıştırmaz Furkan Birgün 'ün bir Sergio Toppi hayranı olduğunu bilen gözler fark edecektir...Çinileme ve tarama stili, hatta bazı sayfa kompozisyonları falan doğrudan Toppi 'nin şahsına münhasır yaklaşımlarını hatırlatıyor...Genç bir çizerin, usta bir çizerden etkilenmiş olması kadar doğal bir şey yok...Ne var ki albüm çıkarma aşamasında hiç bir çizer, zamanında kendine ilham veren kaynağı belli etmemeli diye düşünüyorum...Belli ediyorsa henüz albümlük kıvama gelmemiştir çünkü...Zamanında yerli çizgi romanın usta ismi Ersin Burak da Toppi 'den çok etkilendiğini, Toppi 'nin adeta manevi ustası olduğunu söylemişti ama Ersin Burak 'ın en etkilendiğini vurguladığı erken döneminde bile çizgisinde doğrudan Toppi 'yi hatırlatan bir şey yoktu...Gene Ersin Burak 'tı, erken dönem Ersin Burak 'tı ama gene de kendisiydi...O sebeple Furkan Birgün 'de de aynı profesyonel yaklaşımı; yani etkilendiği ustayı belli etmeme ustalığını görebilmek isterdim...Bu sayede hayranlığım daha da artabilirdi şahsen...Ayrıca üslubundaki taramaların bir parça makyajdan ibaret kaldığını düşünmeden edemiyorum...Alttaki desenin, bazen üsteki taramayı kusuyormuş gibi hissettirdiği oluyor...Çok az yerde Toppi olmak yerine 1990'lı ve 2000 'li yılların L-Manyak çizeri Mehmet Coşkun 'a (Memcoş) dönüşüyor...Sergio Toppi, Bernie Wrightson ve benzeri bol tarama kullanan özgün ustalara baktığınızda fark edersiniz ki taramayı yok saydığınızda altta çok güçlü bir çizim vardır ve taramasız da kendini güçlü kılabilmektedir...Furkan Birgün 'ün çizimlerinde ise şayet taramaları gözümüzle kaldırıp yok saydığımız takdirde altta çok mütevazi ve yer yer tüyleri yolunmuş kuş gibi kalabilecek bir desen görebilirmişiz hissine kapıldığım oldu...Tarama yapmaktaki haklı ustalığı ile sanki altyapıdaki çok hafif zayıflığı bir parça makyajlamış gibi geldi...

    Ben genel olarak gayet okunabilir ve arşivlenebilir buldum...Çizgisel beğenisini belli etse de, Toppi ardılı gibi dursa da zaman içerisinde kendini bulmaya müsait bir bilek ve pek çoklarına göre daha kabul edilebilir yeterlilikte bir hikaye üreticisi olduğunu düşünüyorum...Kitaplığıma kattığıma memnunum...Başka albümlerini de görmeyi merakla bekliyorum...Zira o albümlerle, bu ilk albümdeki gibi bir çay molası ya da "one night stand" olma hissinden çıkacağına eminim...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    Meraklısı için örnek sayfaları da paylaşıyorum...Gayet ikna edici; siyah-beyaz dengesi yerinde ve göze hitap eden yetkin çizgiler...Fotoğrafların kalitesi idare eder sanıyorum...Yetersiz ışıkta ve sayfa parlamalarını önlemeye çalışırken eski telefonla çekildi...



















Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

KenParker

Toplamda 35 sayfa. Gerçekten çok kısaymış. Üstelik tek kareli, üç beş panelli sayfalar var. Çabucak biter.

ferzan

Alıntı yapılan: KenParker - 06 Kasım, 2019, 22:00:15
Toplamda 35 sayfa. Gerçekten çok kısaymış. Üstelik tek kareli, üç beş panelli sayfalar var. Çabucak biter.

    Yok, sadece çizgi roman kısmı 35 sayfa...Onların öncesi ve sonrasındaki illüstrasyonlar ve arkadaki 20-25 sayfalık gazete kısmıyla birlikte albüm 80 sayfa...Buna rağmen odak noktası ve ağırlık teşkil eden kısımları gene çizgi roman...Tamamının okunması yarım saate yaklaşır rahatlıkla...Siyah beyaz olmasına rağmen kuşeye yakın kaliteli kağıda basılmış ki bu sayede çok ince çizgi işçiliği ayna gibi basılmış, tıpkı Oğullar 'ın Diyarı 'nda olduğu gibi çok ince çizgiler ve çizgilerden mütevellit gri geçişler heba olmamış...Ayrıca albüm şömiz kapaklı, elinize aldığınızda kitap olarak gayet dolduruyor...Yalnızca çizgi roman formatında ki kısımlar 35 sayfa...Geri kalanlar gazete bölümü, başlangıç ve bitiş takdim vinyetleri ve sondaki galeri tadında illüstrasyonlar...Fasikül sanılmasın ama evet, çizgi roman kısmı daha fazla olsa olurmuş...
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

memospinoz

Bazı sitelerde tükenmiş olarak gözüküyor.   ???

Gabby

Baba yadigarı teknesiyle dört kuşak balıkçı aile mesleğini her gün boğaza açılarak, oltayı her sallayışında "gel be oğlum!" ritüeliyle sürdüren Taki'nin hikayesi Kılçık ile başlıyor Tatavla Hikayeleri. "Muhteşem" lakaplı emekli ip cambazının son kez çıktığı ip üzerindeki sürpriz veda gösterisinin anlatıldığı Feridun ve yedi adet akıllı drone gibi semti gün boyu havadan kolaçan edip, gece-gündüz mezarlıktan hiç ayrılmayan mezarlık bekçisi Arman'ı olan bitenden haberdan eden 7 Kuzgun ile ana hikayeler sona eriyor. Bu üç ana başlığın peşinden, yerel gazetenin semt haberleri her bir sayfaya tek karelik çizim ve altında olayı özetleyen 19 küpür ile kitap tamamlanıyor. Yayının tanıtımında kullanılan kağıt cinsi 2. hamur olarak belirtilmiş ama benim gördüğüm, çizimlerdeki ince ayrıntıları baskıya başarıyla yansıtan ve parlaklığıyla kuşe hissiyatı uyandıran birinci hamur kağıt kullanılmış.

Resimlemelerdeki Toppi referansına ferzan da değinmiş... Kapak görselinden dolayı beklentim açıkçası daha yüksekti çünkü kompozisyon olarak da daha başarılı bir öykünme vadediyordu. Furkan Nuka Birgün'ün bazı panellerinde, Toppi'de eser miktarda kullanım bulan oval taramaların yoğun; her yöne meyilli dikey-yatay biribirini kesen taramaların da yine dengesiz kullanımı o çizimler üzerinde boğucu ve baskın bir iz bırakmış. Bu da bana, Toppi üslubunun -bir kez daha- salt taramalardan ibaret olmadığını; bir "derin grafik görüş"ün yol göstericiliğinde, panellerden bağımsız şekilde biribiri içinde yüzen resimlemelerle vücuda getirilmiş bir "derin sanat" olduğunu gösteriyor.


   





Genel olarak Tatavla Hikayeleri çizgilerini iyi bulduğumu söyleyebilirim ama yine de bir çizgisever olarak Furkan Nuka'nın, getirisi olmayacak böylesi göz önündeki çok çok özgün bu zor tarz ile kendini yorup, vakit kaybetmemesini ve kendi gibi olmasını dilerim çünkü böyle bir altyapısı kesinlikle var ve bu konuda sıkıntı çekmeyeceği apaçık belli.




***


Tatavla'daki kendi arsalarında yetiştirdikleri çiçek bahçeleriyle bu semtten neş'et eden, Cumhuriyetin ilk yıllarında ünü Ankara'ya kadar yayılan ve evveliyatı 1870'lere dayanan İstanbul ile özdeşleşmiş asırlık çiçekçi Sabuncakis... Fransa'da astronomi çalışmalarıyla ünlenen 1861 Tatavla doğumlu Evgenios Andoniadis... Tatavla esnafı bir babanın oğlu olan KBB hekimliğinin öncü doktorlarından 1871 doğumlu Nikola Taptas... Terzi çıraklığından çete liderliği ve bilahere seri katilliğe evrilen hayatıyla Hristo Anastadiyadis Ahilya... 1849 Muğla doğumlu bir Osmanlı Rumu olan ve gençlik yıllarını Tatavla'da geçiren, Galata'da kumaş ticareti yapan dayısının yanında  çalışırken dükkanın parasını çalarak Londra'ya kaçan, sonrasında da "Gizemli Avrupalı" olarak dünya silah sanayiini şekillendirip elinde tutan silah baronu Basil Zaharoff...

Fransızların kendisine vatandaşlık vererek taltif ettiği, İngilizlerin de sir ünvanı ve şövalye haçı ile onurlandırdığı bu silah baronunu, Herge Tenten'in "Kırık Kulak" macerasında -hiç lafını esirgemeden- hem gerçek adıyla ve hem de "ölüm taciri Basil Zaharoff" olarak betimlemişti.





***


İstanbul'un bu kadim semtinin geçmişine baktığımızda buradan daha çok "Tatavla Hikayeleri" çıkar gibi duruyor. Zaten hikayeler konusunda en büyük desteği kardeşinden aldığını söyleyen çizer de 'anlatacağımız daha çok hikaye var' diyerek müjdeyi vermiş. İkinci kitabını merakla beklediğim Furkan Nuka Birgün'e kolaylıklar diliyorum...

peder clemente

Özlendiniz...
Öncelikle corona virüs hastalığından dolayı büyük geçmiş olsun Gabby üstâd. Kendinize ve ailenize iyi bakın...
Bilgi dolu ve ufuk açıcı güzel yazı için çok teşekkürler.
Daha sık yazmanız dileğiyle esenlikler...

hanac

Daha yeni okuyabildim burayı.

Gabby'ye büyük geçmiş olsun, umarım her şey yolundadır.

kharon

Cok gecmis olsun Gabby ustadim;  umarim sagliginiza kavusmussunuzdur ve hersey yolundadir

Harun Ça

Çizimlere ve kitabın basım kalitesi diyecek lafım yok lakin öyküler beni tatmin etmedi. Semtin ilgi çekici geçmiş hikayesi beklentiyi yükseltiyor ama vurucu bir son, ters köşe bir şeyler beklerken o etkiyi hissedemedim.