Germakoçi - Uğur Erbaş (İletişim)

Başlatan TKnKT, 22 Kasım, 2022, 20:37:43

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

TKnKT

Germakoçi




Yazan/Çizen: Uğur Erbaş
Yayın Tarihi: Kasım 2022
Sayfa Sayısı: 270
Boyut: 16 x 23 cm
Etiket Fiyatı: 225₺
Örnek Sayfalar: Tadımlık (Sadece üç sayfa paylaşılmış, pek fikir vermiyor bu haliyle)
Tanıtım Metni: "Soğuk, soğuk, soğuk, buz altındaydı dünya; bitmek bilmez bir zemherinin ortasında. Memleket bolluk içindeydi evvel zamanda. Köyler insanla doluydu, ambarlar buğdayla. Şimdi ekinler göğermez, sular akmaz. Koyunlar melemez, küheylanlar kişnemez. Üzerinde kara bulutlar, tarlasında bozkurtlar; velhasıl sefalet alır yürür oldu kara topraklarda." Farklı zamanlarda, farklı mekânlarda sürüp giden, ama günü gelince aynı yörüngeye oturan bir trajedinin hikâyesi bu. Biri Doğu Anadolu'nun soğuk, kurak ve zulüm dolu coğrafyasında, diğeri başkent İstanbul'un entrikalarla dolu keşmekeşinde. Germakoçi Uğur Erbaş'ın olağanüstü çizgileri ve renkleriyle cisimleşen büyük bir grafik roman.

Trivia Info: Germakoçi, Laz halk inancında orman içlerinde yaşayan, uzun boylu, vücudu kıllarla kaplı maymun ile insan arası bir orman yaratığının adıdır
"The man who opens topics faster than his shadow"

aitor03

En basit konulardan biri olan örnek sayfa göstermeyi nasıl beceremiyor bu insanlar anlamıyorum...
İlk 2 sayfa boş, sonra künye, ardından bir boş sayfa daha... 10 sayfa koyuyorlar hesapta, iki sayfa bölüm vinyeti, üç intro görüyorsun...
Ha, çizgi roman bastığını söyleyip örnek sayfa koymayanların olduğu bir ülke burası.

ferzan

    Önce göz hakkı, sonra yorum...





















    Uğur Erbaş 'ın bir önceki kitabını ilginç ve değerli bulmuş ama içine girememiştim. Dolayısıyla Germakoçi 'den de biraz korkum vardı ama almadan da duramazdım. Nitekim korkumla yüzleştim.

    Uzun zamandır, belki çok uzun zamandır güncel yerli bir üretimden bu denli tat aldığımı hatırlamıyorum. O kadar beğendim, o kadar tatmin oldum ki... Hikayesi, diyalogları, atmosferi, altyapısı, kurulumu, döneme hakimiyet, giriş, gelişme, sonuç, her şey benim açımdan dört dörtlüktü. Hasret kalmışım böylesi bir esere. Tarihsel arka planlı kurgularımız arasında bambaşka bir yere sahip oldu gönlümde. Canıma değdi.

    Hikaye ile ilgili fazla bir şey demeyeceğim. Şahsi ilgi alanıma giren bir dönemde, Büyük Kaçgun da denen Celali yüzyılında geçmekte sanıyorum. Babasından kaynaklı bir sebepten ötürü çocuk yaşta sefere gönüllü yazılan bir garibanın, öyle gerektiği için yanına ikinci bir kişiyi bulamaması akabinde dağda taşta dolanan başıboş bir insanımsı ile yolunun kesişmesiyle başlıyor. Geçmiş ve günümüz paralel olarak akıp harika bir anlatımla devam ediyor.

    Kalın bir kitap, üzerine bir de kütür kütür kuşe ve ayna gibi bir baskı. Fiyattan ötürü tereddüt edenlerimize belki teselli olur bu detaylar. Böyle bir eserin şu ya da bu sebeple ıskalanması çok yazık olur diye düşünüyorum. Nitekim başlığı da son derece sahipsiz kalmış. Belki bu iletiden sonra merak edip alan ve benim kadar seven olursa üzerine konuşmaya devam ederiz.
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

noir

Forumun en sevdiğim özelliklerinden biri bu, bu konuyu görmesem böyle bir eserin varlığından haberim olmazdı, şu ana kadar hiç dikkatimi çekmedi hatta ilk defa görüyorum. En yakın sürede edineceğim ancak okumam için beklemesi gerekecek. Sayın Ferzan teşekkürler dikkatimizi(en azından benim dikkatimi) çektiğiniz için.

pizagor

Hiç üzerinde durmadığım bir albüm için iştahlandım bir anda. Gerçi es geçmenin nedeni fiyatıydı...
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


kedidiro

   Bir çizgi romanda önceliğim daima hikayedir. Ve bu çizgi romanda çok güzel bir hikaye var öncelikle. Ileriye geriye atlamalarla ve sağlam bir sürpriz finalle bağlanan, tarihsel arka planının da düşünüldüğü belli bir hikâye. Ama tek başına hikaye yeterli değil artık. Çizgi roman fiyatları malum. O yüzden özenli bir edisyon da gerekiyor parama kıyabilmem için. Ve bu çizgi roman verdiğim her kuruşu sonuna kadar hak ediyor. Yukarıdaki göz hakkı panellerden de anlaşılacağı üzere. Yerli çizgi roman yükselecekse böyle kitaplarla yükselsin mümkünse.

alan ford

 Ben ferzan'ın aksine Gozo ve Sagre'yi de çok beğenmiş, dünya çapında (abartmıyorum) bir grafik roman olduğunu belirtmiştim. Ne mutlu ki Uğur Erbaş ikinci kitabıyla da yanıltmadı. Fiyat epey tuzlu evet ama kitap kütük gibi, iletişim baskının hakkını vermiş kesinlikle.
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir

Gabby

Minyatür sanatını hatırlatan çizimler dikkat çekici. Bu başarılı çizimlere bu font değil de çizgilerle uyumlu -Turhan Selçuk'un Abdülcanbaz'ındakine benzer- elde üretilmiş kaligrafik font kullanılsa iş on numara olurmuş... Bu arada uzunca bir aradan sonra yazılarıyla forumu tekrar şenlendiren ferzan'a da hoş geldin diyorum..

 

KenParker

Gozo ve Sagre'yi alınacaklar listesine ekledim.
Uğur Erbaş'ın sanatını başka grafik romanlarda da görürüz umarım.

pizagor

Nefis bir kitapmış, onunla tanışmamı sağlayan tüm dostlara selam olsun.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


TKnKT

    Gemiyi limana yanaştırdım, suyu kaynattım. Başladım sayfaları çevirmeye. Gozo ve Sagre'de de dile getirdiğim üzere Uğur Erbaş'ın dünyasına girişim güvenilir yorum usulüyle oldu. Kitabın sadece ilk 20 sayfasında önerinin sahibini yakalayan damarı hissettim. Olur da kitabı ilk ben okusam daha bitirmeden alır tren biletimi doğrudan al bunu oku diye elden sunardım. Öyle bir eşleşme. Başlarda kullanılan ağdalı dil -ki dönemsel bir hikaye olmasından dolayı mecburi sanırım- kitaba bir türlü tutunamayacağımı hissettirdi. Ancak ufacık sabır ile mükemmel bir kurgunun içine dahil oldum. Germakoçi'ye doğrudan girmeden hemen önce Gozo ve Sagre'yi okumak mükemmel bir ısınma ve alışma süreci olmuş benim adıma. Çizgisinin karakterine aşinalık kazanmak kesinlikle bir okuma ferahlığı yarattı. Aynı zamanda peşi sıra yaptığım okuma sanatçının kendisini geliştirmiş olduğu apaçık ortaya çıkarıyor. Özellikle anlatının kurgulanma şekli ile iki farklı zaman dilimi arasındaki geçişler ve bu geçişlerin bölümler ilerledikçe daha seri olması olağanüstü bir heyecan unsuru oluşturmuş. Aslında iki paralel zaman dilimi de ileri akmakta, lakin kitabın sonunda buluştuklarını söylemek yanlış olmaz. Dönem işleri beni pek yakalamaz, özellikle Osmanlı odaklı olanlara biraz mesafeliyim. Ancak söz konusu dönemin odakta olmaması ve hikaye akışına bir kayganlaştırıcı işlevi görmesi ile neredeyse hiç çekincem olmadı. Kimsenin zevkine şerh koymak istemem, lakin tadı damağınızda kalacak ve az biraz ucuz olsa da beşer onar çevreme dağıtsam diyeceğiniz bir eser sizi bekliyor. Teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum bu tanışmaya vesile olana.

"Toprak yağmura muhtaç, balık deryaya, insan insana. Cenneti arzulayanın, cehenneme çevirdiği bu cihanda kader ne değnekli çobanın sürüsü olmak ne de kalmak yabanda bir başına."

   
"The man who opens topics faster than his shadow"

pizagor

İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


TKnKT


    Jüri üyeliğini Levent Cantek, İlban Ertem, Ersin Karabulut, Piyale Madra, Umut Südüak ve Başak Ürkmez'in üstlendiği yarışmayla ilgili habere buradan ulaşabilirsiniz.
"The man who opens topics faster than his shadow"