Something Is Killing The Children

Başlatan ferzan, 10 Mart, 2023, 22:18:19

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

ferzan

   

    İlk sayı kapağına, ABD 'de her çarşamba çıkan yeni çizgi roman sayılarının bilgilerinin yer aldığı belli başlı comics sitelerinden birinde rastlamıştım. Rutin haftalık kontrollerini yaparken birkaç saniyeliğine dikkatimi çekti, sonra adına takıldım. "Bir Şey Çocukları Öldürüyor". Kapakta da tekinsiz bir ormanın ardında şeytani parıltılı kızıl gözler, önde maçeteli bir genç kız ve sahiplerinin muhtemelen başlıkta belirtildiği gibi ölmüş olması kuvvetle muhtemel birkaç boş bisiklet. Stranger Things ile birlikte hızını alan yeni dalga nostaljik, çocuk karakterleri ön plana çıkaran ve 80'lerdeki 90'lardaki örneklerine nazaran güncellenmiş gerilim anlatısı furyasını yakalamak isteyen bir seri olduğu çok belliydi.

    Her dört çarşambadan birinde karşıma çıktı yeni sayı kapaklarıyla. ABD 'de ne çıkmış ne çıkmamış diye dijital sunu ve tadımlıklara göz gezdirirken gözüme gözüme girdi. Her seferinde bir şans versem mi diye düşünüp vazgeçtim. Bu esnada 29 sayısı yayınlanmış çoktan. Gözümdeki yeri ısrarla aynıydı. Sonra dizi olacağı haberini duydum, anlık bir "acaba"'dan sonra Epsilon 'un da yayınlamak üzere olduğunu öğrenince karışık duygulara kapıldım. Canımın sıkkın olduğu bir akşam, ilk sayısına bir şans vermek üzere sandıktan göz bandımı, tahta bacağımı, kuru kafalı bandanamı ve kancamı çıkarıp beklentisiz bir şekilde okumaya başladım. Başlarda tam bir yere oturtamasam da akıcılığından etkilenip devam edeyim dedim ama...İşte o "ama"'dan bahsetmek istiyorum. Ardı ardına dijitalleri okurken beni yana yakıla orijinal cilt peşine düşürten ve Paralel Evren 'de beşi bir yerde olarak bulur bulmaz son maaş kırıntımı tereddüt etmeksizin gözden çıkarmamı sağlayan ilk 25 sayının yer aldığı 5 cilt ile göz bandımı, tahta bacağımı, kancamı çıkarmak suretiyle okumaya kaldığım yerden devam ettim. Şimdi spoilersiz bir şekilde hesaplı cümlelerle sizlere biraz tanıtmaya çalışacağım bu güzel eseri.

    Başlıkta da belirtildiği gibi, çocukları öldüren bir şey var. Yani öyle aman aman uzatmalı bir gizem söz konusu değil. Bir grup çocuk; Archer Tepesi civarındaki kasabanın çocuklarından birkaçı, doğruluk mu cesaret mi oyunu oynarken kendilerini birbirilerine kanıtlamak ve çocuklardan birinin ormanda olduğunu düşündüğü bir varlığa meydan okumak için gecenin bir yarısı sık ağaçların arasına dalarlar ve mevzuyu açan çocuk haricinde diğer hepsi kaybolur. Çocukların ne olduğu meçhuldür, kaybolmmayan çocuk ise gerek okulunda, gerekse sosyal çevresinde orantılı bir baskıya maruz kalmaktadır. Bu sıralarda kasabaya bir yabancı gelir. Kocaman ama garip ışıltılara sahip gözleri olan Erica Slaughter adında bir genç kızdır ve sırt çantasında çeşit çeşit maçete ve büyük boy bıçakların yanı sıra bir de cüzdan boyutunda sevimli bir peluş ahtapotu vardır. Erica, kaybolmayan çocukla irtibata geçtiği günlerde başka çocuklar da kaybolmaya, dahası bir öncekilerin kesici aletlerle parçalanmış cesetlerine ulaşılmaya başlanır.

    Erica 'nın gelişine denk gelen olaylar zincirini göz önüne alan kasaba şerifi de, ilk olayda hayatta kalan çocuk da, Erica 'yı göz hapsine alan ve kayıp kız kardeşi dolayısıyla ondan şüphelenen genç de o kocaman gözlü eli bıçaklı sarışının paranormal misyonunu, mensup olduğu gizli birliği ve yanından asla ayırmadığı sevimli peluş ahtapotun içine hapsettiği iblis ile esrarengiz bağını nereden bilebilirdi ki?

    Serinin çıkış noktası ve motivasyonu buram buram klişe kokuyor. Yeni ne söyleyebilir diyerek elemek gayet mümkünken, söylenecek yeni şeylerin ağzını öyle bir açıyor ki, şaşıp kalıyorsunuz. Beylik bir temadan yola çıkıp bambaşka unsurlarla ve detaylarla anlatısının altını öyle bir dolduruyor ki yazarı, okuduğunuz sayının ilk sayfasından direk son sayfasına geçmiş hissine kapılıp ne ara bitti 20 küsur sayfa diyorsunuz. 5'er sayılık ciltlerde de sanki bir iki fasikül okumuş gibi hissediyorsunuz. Öyle bir alıp götürüyor.

     Bu tekdüze ve klişe yola çıkışın devamında acayip bir gerilim ve bir parça iç sızlatan detaylarla çok vahşi bir anlatı akıyor. Dizisi çıkacakmış ya, nasıl yapacaklar merak ediyorum. Çizgi romanı aynen yansıtacaklarsa bu klişe canavar avcısı donuna girmiş süper kanlı çizgi romanın panellerini diziye aktarmak çok tartışmaya ve eleştiriye yol açabilir. Zira bol bol parçalanmış çocuk sahneleri çekilmesi gerekecek ve karakterlerle doğrudan bağlantılı bazı ölümler ve devam eden süreçler cidden yürek acıtıyor, insanın ciğerine dokunuyor.

    İlk hikaye arkı 3 cilt, yani 15 sayı sürüyor. Hikaye burada bitse bile olurmuş dedirtiyor ama tabi eldeki malzeme kısıtlı miktarda bile olsa yazarının dokunuşu ve çizerinin maharetiyle o kadar bereketli bir hale dönüşmüş ki, devam etmemesi ayıp olurmuş. 4. cilde tekabül eden #16-#20 arası sayılarda biraz geçmişe dönüyoruz ve baş karakter Erica Slaughter ve bağlantılı başka karakterlerle ilgili harika bir flashback okuyoruz. Ana hikaye arkından sonra bu kısım keser mi beni diye düşünürken aynı kalitede devam ettiğini görmek beni mutlu etti açıkçası. 5. ciltle birlikte yeni bir hikaye arkı başlıyor ve bir öncesinde neden flashback yapmışız, bu yeni arkta gösteriyor. Başka bir bölgede, başka bir hikayenin içine çekiliyoruz ve açıkçası ilk arka paralel, ufak tefek taze dokunuşlarla bu yeni akışta bir tekrara düşme beklentisi içerisindeydim ama yazarı hiç de öyle bir gaflete düşmemiş. Bu gidişle seri, sıradaki her merhalesiyle farklı ve yeni şeyler söylemeye devam edecekmiş gibi görünüyor. Serinin birkaç hafta önce çıkan 29. sayısında bu hikaye halen devam etmekte ve bir sonraki cildin son sayısı olacak olan 30. sayıda gelecek ay bu arkı bitirecekler mi, yoksa yarılayacaklar mı merak ediyorum. O cilt çıkar çıkmaz da edinmek için elimden geleni yapacağım.

    Boom Studios 'tan hep güzel çizimli ama ortalama ya da vasatın biraz üstü hikayelerle bezeli çizgi romanlar görmeye alıştığım için, bu seri herhalde ilk ceket iliklediğim Boom Studios mamülü olabilir. Aslında Image Comics 'e acayip yakışırmış ama Boom Studios 'un şansı yaver gitmiş. Tabi Boom da Image gibi bağımsız, künyeden anlaşılıyor ki bir creator-owned prodüksiyonmuş. Yani tüm haklar ve gelirin aslan payı sadece üreticilerinde, yayıncıda değil. Netflix 'in de dizi için atlamasına şaşırmadım. Tam dizilik konseptmiş ama yukarıda dediğim gibi, uyarlanması oldukça güç sahneler var. Yetişkin olsa sorun olmayabilir ama tamamen çocuklar üzerinden gittiği için rahatsızlık verebilir beyaz camda. Çizgi romanda bile yer yer kaşıyıp kabuk kaldırıyor çünkü.

    Tüm önyargıma rağmen hayatıma girdiğin için teşekkür ederim SIKTC. Umarım bozmadan devam edersin ve zamanı geldiğinde tadında bırakmayı bilip adını efsaneler arasına yazdırırsın. Aldığın ödüllerin boşuna olmadığını serinin devamında da gösterirsin.

   

   

   

   

   

   

   

   

   

   

   

   

   

   

   

    Ve son olarak Deviantart 'tan bir fan-art, https://www.deviantart.com/ivantao/art/Something-is-killing-the-children-16-878709168
   
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com

ferzan

    Bu serinin bir de spin-off 'u var; House of Slaughter. Şimdiye kadar 12 sayısı çıkmış. İlk 10 sayısı iki ciltte toplanmış. SIKTC 'ın referansıyla o iki cilde de balıklama atladım ceketimi satıp ::) . Henüz okumadım ama ana seride baş karakter olan Erica Slaughter 'ın mensubu olduğu "Katliam Hanesi" adlı birliğin geçmişinin ve ana serinin ilk arkında Erica 'nın ipini çekiştirmek için gönderilen; Erica 'dan başka siyah maskeye sahip yegane mensup gencin birlikteki ilk zamanlarını konu alan bir yan seri. Ayrıca siyah maskeliler, kızıl maskeliler ve beyaz maskeliler gibi daha pek çok detayın irdelendiğini ilk bakışta sezmek mümkün.

    Ne zaman okurum bilmem ama okuyunca bu başlıkta ya da kendi başlığında irdelerim muhakkak.

   

   
Bağnaz okur, memnuniyetsiz beşer, işkilli büzük, sıfır tolerans iksmen, taş kalpli ahkam efendi...

https://ucuztefrika.blogspot.com