Tercih Düzeni - Baobab

Başlatan TKnKT, 13 Temmuz, 2021, 20:02:06

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

TKnKT


Özgün ismi: Préférence Systéme
Yazar ve çizer: Ugo Bienvenu
Çevirmen: Doğan Şima
Sayfa Sayısı: 168
Yayın Tarihi: Haziran 2021
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kağıt Cinsi: Kuşe Kağıt
Boyut: 19.5cm × 23.2cm
Etiket Fiyatı: 68₺

-----Tanıtım Bülteni-----
    Gelecekte dijital devrim bir engelle karşılaşır. Sonsuz veriyi depolayacak yer bulmak zorlaşmaktadır. Bu yüzden tıklanma oranı düşük verilerin yenilerine yer açmak için silinmesine karar verilir. Bu işten sorumlu kurumda çalışan Yves ise imha emri verilen bazı sanat eserlerini gizlice kaçırıp Mikki isimli ev robotunun hafızasına yüklemektedir.
---------------------------

    Kütüphanemde ve koleksiyonumda Baobab'ın eksiksiz mevcudiyetine devam ediyorum bakalım. Son yayınlanan kitaplarından bir tanesi de Tercih Düzeni. Bu eser bize gelecekten geliyor, bir noktada realist bir gelecek bazı aşamalarda ise ütopik ve hatta distopik yerleri mevcut.

"Bir zamanlar unutmayı sağlayan zamandı, artık biziz Yves."

    Eserimizin odak noktasında dijital devrim ile birlikte bilgiyi saklama alanında yaşanan sorunlar mevcut. Yıllardır biriktirilen bilgiler bir kategorilendirmeye sokuluyor ve yeterince değerli görülmeyenler iki yargıcın kararı sonucunda imha ediliyor. Bu imhalar bir Youtube ya da Instagram içeriği için siliniyor. Mevzu bahis sadece tıklanma sayısı. Popüler bir Instagram kullanıcısının tatil fotoğraflarını görebilmek için 2001: A Space Odysse'e dair her şey siliniyor örneğin.

    Kitabın ana karakteri ise ilk yarısında bu silme işleminde görevli bir memur Yves iken ikinci yarısında Yves ve eşinin bebeği İsi'yi büyütmekle görevli robot Miki oluyor. Bu noktada ne yazarsam spoiler olacak ve hikayenin okunma hevesini baltalayacak gibi hissediyorum.

    Bu kitapta beni yakalayan bir şeyler oldu, lakin ne olduğunu henüz kitabı yeni kapatmışken tanımlayamıyorum. Çizimler desek, kitaptaki çizimler bana bir nebze soğuk ve donuk geldi. Hikayesini yüceltebileceğim bir şeyler yok açıkçası. Belki bilim kurgu seven tarafıma dokunduğundandır, belki de kitabın ikinci yarısını sarmayalan alıntılar altındaki duygusal bölümüdür. Şu yüzden güzeldi demekte zorlanıyorum ama 7.5/10 vermekte hiç zorlanmayacağım.
"The man who opens topics faster than his shadow"

TKnKT

    Bir de kitap içerisinde geçen bir şiiri burada paylaşmak isterim. Aynı zamanda kitabın hikayesi içerisinde tarihten silinen bir eser. Doğan Şima'nın çevirisini yaptığı W. H. Auden'in Funeral Blues adlı eseri. Kitaba sıcak bakmayanların en azından gözden kaçırmasını istemem.

Dursun tüm saatlerin tik takları, telefon zırıltıları,
Şu köpeğe bir kemik verin, kesilsin havlaması.
Piyanolar sussun, eşlik etsin suskun davullar,
Çıkarın tabutu, bırakın gelsin yas tutanlar.

Bırakın uçaklar inleyerek turlasın tepemizde,
Yazsınlar gökyüzüne "O öldü" diye.
Güvercinlerin beyaz gerdanlarına takılsın yas kurdeleleri,
Trafik polisleri giysin siyah pamuklu eldivenleri.

Kuzeyim, güneyim, doğum ve batımdı o benim
Çalışarak geçirdiğim haftam ve pazar tatilim
Yarımım, geceyarım, sözüm ve şarkım.
Aşk ebedidir sanmıştım, yanılmışım.

Ne anlamı kaldı yıldızların, söndürün her birini.
Toplayıp kaldırın ayı, sökün güneşi.
Boşaltın okyanusları, söküp atın ormanları.
Zaten artık gelemez ki hiçbir şeyden hayır.
"The man who opens topics faster than his shadow"

pizagor

Önce albümün kareye yakın boyutu, sonrasında da iç sayfa çizimleri bana itici geldi. Şöyle bir göz attım ancak metin az kullanılmış gibiydi. Bunlar üst üste binince almadım. Kitaplığıma ekleyip eklememe nihai kararını okuyan arkadaşların yorumlarına bırakacağım.

Baobab'ın kendine has, çıkardığı kitaplara asla kayıtsız kalamayan bir çizgiroman okur kitlesi oluştu, onların görüşlerini bekleyeceğim.
İlk Biriktirici... Vampir Dişçisi... Huysuz İhtiyar...


allan quatermain

Alıntı yapılan: TKnKT - 13 Temmuz, 2021, 20:02:06
   Bu kitapta beni yakalayan bir şeyler oldu, lakin ne olduğunu henüz kitabı yeni kapatmışken tanımlayamıyorum. Çizimler desek, kitaptaki çizimler bana bir nebze soğuk ve donuk geldi. Hikayesini yüceltebileceğim bir şeyler yok açıkçası. Belki bilim kurgu seven tarafıma dokunduğundandır, belki de kitabın ikinci yarısını sarmayalan alıntılar altındaki duygusal bölümüdür. Şu yüzden güzeldi demekte zorlanıyorum ama 7.5/10 vermekte hiç zorlanmayacağım.

Ben de aynı şeyleri hissetim bu kitaba dair. Konu klişe, işlenişi de epey klişe sayılır. Çizimlere de çekici diyemem, ama akış iyi sağlanmış, toplama baktığımızda epey eli yüzü düzgün bir iş gibi hissettiriyor.

ZGeralt

Kitabın değindiği konulardan bazıları güncel felsefe tartışmalarında - popüler felsefe ve futurizm diyelim- rast geldiğim, benim de aklımı kurcalayan konular. İnsanoğlunun, daha doğrusu medeniyetin toplam bilgi birikimi ve üretim şekilleri / çeşitleri arttıkça, uzmanlaşma meydana çıktı, uzmanlaşma artık çok mikro seviyelere bile indi teknik konularda. Gelecekte bunun daha da artacağını öngörmek çok zor değil. Bunun sonuçlarından birini yaşamaya başladık, bilgi o kadar çoğaldı, teknik o kadar spesifikleşti ki, sıradan bir insanın bir çok konuda, fikir sahibi olmaya yetecek seviyede dahi bilmesi imkansızlaşıyor. Bilgi çağında "bilgisizlik" ve buna bağlı güvensizlik gibi bir paradoks yaşıyoruz.

Böyle bir düzende gelecekte arşivler de popülerliğine göre tutuluyor veya siliniyor. Hikaye bu şekilde başlıyor daha sonra ise  "robotlar da insan davranışı sergiler mi" hikayesine evriliyor ve oralarda tadı da kaçıyor bence. Bu konu çok işlendi, daha iyi işleyeni de var çokça bence. Yine de doğumu bile robotlara yaptırtmak falan, ilginç noktaları mevcut. Çizimler, renklendirmeler, panel tasarımı hiç biri de çekici gelmedi bana.

Kitabın ilk yarısını sevdim, sonrasını pek sevmedim özetle. Estetik açıdan da vasat buldum diyebilirim.
Tavsiye edip etmemekte kararsızım biraz ama Baobab çok iyi yayınlar çıkardı bu zamana kadar, onun da etkisiyle tavsiye ediyorum :) Biraz torpilli bi yorum oldu ama olsun o kadar da  :)))) 

alan ford

  Çizimlerin soğukluğundan bahsedilmiş yukarıda. Yapay zekanın hüküm sürdüğü ve instagram paylaşımlarına yer açabilmek için space odesyy'in yok edildiği bir gelecek için bu çizim tarzı bana bilinçli bir tercih gibi geldi. Okuduğunuzda ilk Fahreneight 451 geliyor akla haliyle. Ugo Bienvenu'dae Ray Bradbury gibi gelecekten endişelenen ama insanlıktan umudunu kaybetmeyen bir eser çıkartmış ortaya. İlk yarının temposu çok daha iyi ama sonunda eli yüzü düzgün bir hikaye ve hikayeye uygun bir çizim var bence. 
kaçmayı denemek bir tutsağın görevidir